Bilinçaltımızda ne varsa enerji olarak onu yayarız, onu yaşarız. Daima kendi hakkımızdaki en derin inancımız ve en derindeki gizli isteklerimiz gerçekleşir; bu hep böyle olmuştur ancak derindeki bu isteklerin farkında olmadığımız için hayatımız istediğimiz gibi şekillenmiyor gibi görünür ve biz bu durumu bir türlü çözemeyiz. “Öyle olmasını istemiyordum ki ben!” der dururuz oysa içimiz tam da öyle olmasını istiyordur.
Değişimi istiyoruz ama bilmediğimiz bir nedenden dolayı değişime direnç gösteriyoruz. Her zaman altta yatan bir başka neden vardır; zihin onun üzerini bir şekilde örter. O nedeni bulup çözdüğümüz zaman üstte duran ve sorun gibi görünen durum kendiliğinden çözülür.
Yıllarca psikologlara, psikiyatrlara gitmesine ve ilaç tedavisi görmesine rağmen depresyondan kurtulamamış bir danışanım, çalışma sırasında, aslında depresyondan kurtulmak istemediğini fark etti; bilinçaltı depresyonu bırakmak istemediği için onca tedavi hiçbiri işe yaramamıştı. Egomuz kendini etiketlerle tanımlamayı sever çünkü ancak öyle var olur; ben şuyum, ben buyum, şunun eşiyim, bunun annesiyim, şurada müdürüm der durur… Bunların hiçbiri olmayınca, ego hiçbir değeri olmadığını düşünür, bu kez de varlığını yitirmekten korkar.
Bu danışanım, evlenmemiş ve çocuk sahibi olmamıştı. Bu yüzden topluma karşı bir etiketi olmadığını düşünüyordu; kimliksiz olmaktansa “depresyonlu bir kadın” kimliğine sahip olmak ona kendini iyi hissettiriyordu.
Çalışma sırasında ortaya çıkan ikinci bir farkındalık da depresyonu kendisine kalkan olarak kullanmasıydı. ”Benim depresyonum var,” diyerek kendisine üzücü, sıkıcı şeyler iletilmesinin önüne geçiyor, böylece sorumluluk almaktan kaçabiliyor ve kendisinden fazla bir şey beklenmemesini sağlıyordu. Bunları fark ettiği anda hayatını nasıl sabote etmekte olduğunu gördü.
Bir diğer danışanımda, kilo konusunda çalışırken bilinçaltının kiloyu tutma sebebi ortaya çıktı. “Eğer kilo verirsem çekici bir kadın olurum, o zaman da eşimi aldatırım diye korkuyorum.”; konu buydu yani bilinçaltı aslında kilo vermek istemiyordu ve tabii fiziksel dünyasında aynen bu gerçekleşiyordu. Zihin kilo vermek istediğini söylüyor, buna inanıyor ve o, ne yaparsa yapsın kilo veremiyor, bunun için de kendine kızıyordu.
Eğer yaptığınız çalışmalar işe yaramıyorsa, sorununuzun altındaki asıl neden bulunup çözülememiş demektir. İçinizde ‘ikincil kazanç‘ diye adlandırılan ve kendini iyi saklayan bazı alt nedenler, korkular ve bilinçaltınızın gizli istekleri olabilir. Bilinçaltımızın neye tutunduğunu bulmaz ve onunla yüzleşmezsek durumun değişmesini sağlayamayız yani anlam veremediğimiz engeller bizimle, bizim yaydığımız enerji ile ilgilidir.
Diğer bir danışanım, evlenip çocuk sahibi olmak istiyor, bunun için karşısına çıkan adaylara sıcak bakıyor, ancak hiçbir ilişkisinde dikiş tutturamıyordu. Bu durumun nedenini bulmak için çalıştık ve altından gerçekte evlenmek istemediği çıktı. Annesinden aşağılama görerek büyüdüğü için özdeğer duygusu zedelenmişti. İçindeki çocuk, kendisine kötü davranan, şiddet uygulayan, onu aşağılayan annesine karşı nefret besliyordu. Evlenip bir de çocuk sahibi olursa annesinin kendisinden beklediğini yapmış, onu mutlu edip kendisiyle gurur duymasını sağlamış olacaktı. Zihin, evlenip çocuk sahibi olmayı istediğini söylemesine rağmen bilinçaltı, annesini mutlu etmemek için evlenmek istemiyordu ve hayat bilinçaltının istediği gibi şekilleniyordu.
Başka bir danışanım, çalışmak istediğini, iş başvuruları yaptığını ama bir türlü kabul görmediğini söylüyordu. Onunla yaptığımız çalışmada bulduğumuz sonuç, daha önce çalıştığı işyerinde çok kötü bir patronla çalışmış olduğu ve “Ya yine öyle bir patronum olursa, çalışma hayatım yine kabus olursa?” gibi bir korkusu olduğu, bu korku yüzünden de bilinçaltının aslında işe kabul edilmeyi istemediğiydi. Burada da zihin ”çalışmak istiyorum, para kazanmak istiyorum,” derken bilinçaltı ”sakın ha, kendini ya yine öyle bir kabusun içine sokarsan?” diye korku yarattığı için iş başvuruları kabul edilmiyordu. Kendi kendimizi sabote etmemiz ne garip değil mi?
Sonuç olarak, istiyorum dediğimiz şeyi bilinçaltımızın da isteyip istemediğini anlamamız gerekir. Eğer istiyorum, gayret sarf ediyorum, elimden gelen her şeyi yapıyorum, harekete geçiyorum, yapmam gerekenleri yapıyorum, adımlar atıyorum ama yine de durum değişmiyor diyorsanız bilinçaltınıza iyi bakmanız gerekiyor. Hayatımızın en derinde yatan korku ve arzularımıza göre şekillendiğinin farkına varıp bu derindeki duygularımızla yüzleşmemiz gerekiyor.
Herkesin tüm isteklerinin gerçekleşmesi dileğiyle…
Kaynak: Özlem Hatipoğlu