Son zamanlarda sevginin titreşimini temsil eden 528 Hz frekansında müzik dinlemek moda olmuş durumdadır.Titreşimlerin İnsanlar üzerinde etkilerinin olduğu, hatta tüm evrenin sadece titreşimlerden meydana geldiği ve titreşimlerin sırrının tam anlamıyla çözüldüğü zaman dünyada ki tüm sırların çözüleceği bilinmektedir.
Sevgi frekansı olarak adlandırılan 528 Hz titreşimleri kullanılarak Meksika Körfezindeki pis suların 1 günde büyük ölçüde temizlendiği ve hatta temizlenen sulara yeniden yunus balıklarının geldikleri yapılan çalışmalarda kanıtlanmıştır.
Evrende bulunan her nesnenin, her canlının kısacası herşeyin kendine özgü bir titreşimi bulunduğu bilinmektedir.Öyle ki insan vücudunun kendi titreşimi bulunurken, insan vücudundaki her organında kendine has farklı titreşimleri olduğu kanıtlanmıştır.Titreşimler tüm hayatımızı etkiler. Özellikle de hücrelerimiz iyileşmek ve yenilenmek için düzenli titreşim halinde olmak durumundadır. Titreşimlerin gücüyle “karanlık” ya da “aydınlık” tarafa geçmek mümkündür. Suya güzel şeyler söyleyince moleküllerinin güzelleştiğini hepimiz biliyoruz. Bedenlerimizin %80’ine yakını sudan ibarettir ve su, süper-iletken sıvı kristal bir yapıya sahiptir.
Harvard mezunu ödüllü doktor Dr. Horowitz’e göre sevginin özel renk ve sesleri mevcut. Eğer bu doğru frekansta yayın yapılırsa, kalplerin açık olmasına, barışın sağlanmasına ve şifanın hızlandırılmasına yardımcı olabilir. Sevgi frekansının 528 Hz olduğu ve bunun da 6 yaratıcı frekans arasında yer aldığı ispatlanmış durumda. Bu 528-frekansı notada Mi notasına denk gelir ve Latincede “Mi-ra-gesterum” sözünden çıkar, anlamı ise “mucize”dir. Mi-528 tepe çakrayı temsil eder. Genetik mühendisleri DNA onarımını bu frekansı kullanarak yaparlar.
Normalde notalarda kullandığımız Si, genel kullanımda 523.3 Hz iken, DNA onarımı esnasında bunu 528 Hz’e çıkararak kullanırlar. Bu antik zamanlardan kalma Solfej Skalasıdır.
Modern bilimde vücuttaki elektromanyetik alanlar (Aura) bir takım biyolojik süreçler esnasında gözlenir, hücrelerin bölünüp yenilenmesi gibi… Antik çağlarda, Gregoryanlarda, Himalaya, Moğol yada Tibet yerlilerinde şifa amaçlı kullanılan müzik aletlerinin de aynı frekansı çıkardığı tespit edilmiştir. Yine ağızdan çıkarılan ses tonlamalarının da aynı frekansa denk gelmesi şaşırtıcı olmamalı. Bu, vücuttaki rezonansı artırıp titreşimlerin belli bir seviyenin üzerine çıkmamasına yardımcı olur. Bu sayede sadece şifa bulmakla kalmaz, doğa üstü sayılabilecek bir takım gizli kalmış yetilere de kavuşmuş oluruz.
Diğer frekansların(titreşimlerin) gözlemlenmiş etkileri ise şu şekildedir.
337 Hz: Kan dolaşımını düzene sokar
537 Hz: Endokrin sistemini düzene sokar (büyüme, gelişme, cinsellik, metabolizma ile alakalı hormonal denge)
625 Hz: Böbrek fonksiyonları
635 Hz. Hipofiz bezi (pituary)
654 Hz: Pankreas
662 Hz: Epifiz bezi (pineal)
696 Hz: Kalp
751 Hz: Karaciğer
763 Hz: Tiroid
764 Hz: Sinir sistemi
835 Hz: Bağışıklık sistemi
1335 Hz: Adrenalin, stresle mücadele
1565 Hz: Ruhsal şifa
528 Hz frekansı tüm evreni şifalandıracak kapasitede mucizevi titreşimlere sahiptir. DNA onarıcı gücü vardır.
396 Hz korkulardan arınmamıza
741 Hz farkındalığın artmasına ve uyanışa geçmemize
582 Hz ruhumuzla bağlantıya geçmeye yarar.
Kaynak:mersinoutdoor.com