Nick adında bir demir yolu işçisi manevra sahasında çalışıyor, çok iyi bir insan ama ne yazık ki biraz kötümser bir yanı var. Yani olaylara hep kötü yanından bakan biri.
Bir yaz günü soğutucu vagonun içine giren Nick yanlışlıkla kendini içeriden kilitliyor.
Nick kilitli kaldığı soğutucu vagonun içinde eğer buradan çıkmayı başaramazsam donarak öleceğim diye panik ve korkuyla kapıyı yumruklamaya başlıyor. O gün tüm işçiler ustabaşının doğum günü sebebiyle erken ayrıldıkları ve sahada kimse olmadığı için dolayısıyla sesini kimseye duyuramıyor.
Titremeye başlıyor yerde kıvrılıyor. Bulduğu bir kağıda karısı ve çocuklarına "Bunlar benim son sözlerim olabilir. Şu an yavaş yavaş donduğumu hissediyorum" diye bir not yazıyor
Ve ertesi gün diğer işçiler dondurucunun kapısını açtıklarında Nick'in donmuş bedeni ile karşılaşıyorlar.
Gerçekten üzücü bir hikaye...
Fakat bu hikayenin şaşırtıcı kısmı, burada olağanüstü olan şey, o gece dondurucunun çalışmıyor olması... Gayet sıcak bir yaz akşamı ve donmasına ihtimal yok.
Ne yazık ki, Nickin korkusu kendini gerçekleştiren bir kehanete dönüşüyor.
Kişisel gelişimde Zihnin gücüne örnek olarak verilen en fazla anlatılan hikayelerden birisidir.
Zihnimizin ne kadar güçlü olduğunu ve bize inandığımız her şeyde neler yapabileceğini tahmin bile edemezsiniz. Bedeninizin her bir hücresi konuştuğunuz - dahası düşündüğünüz her şeye karşılık veriyor.
Gerçek bir inanç durumunda insanı şaşkınlığa düşüren buna benzer olaylar çok olmakta... Hasta bir insana şekerleri ilaç diye verdiğinizde ona inanıp iyileşmesi gibi... Ameliyat edilmediği halde bayıldığında Ameliyat olduğunu sanan bir insanın iyileşmesi gibi.
Nörolog Dr. Marjolein Kammers ve ekibinin yaptığı ısı çalışmasının sonuçları ise bir hayli ilginç.
Çalışmada, sadece bir tanesinin yakıcı özelliği bulunan 3 ayrı sıcaklıktaki noktaya elin 3 parmağı değdiriliyor. Diğer iki nokta soğuk olduğu halde kişi, 3 parmağı da yanmış gibi tepki gösteriyor ve kızarıyor. Hatta parmaklar su bile topluyor.
Tıp dünyası son yıllarda zihin ve beden arasındaki bağlantının ne kadar güçlü olduğunun farkında. Hatta bir insanın zihin gücü ile hiç ilaç almadan iyileşmesi mümkün mü, son yılların en büyük tartışma konusu bu.
Bütün bu çalışmalar değerlendirildiğinde ortaya şu sonuç çıkıyor.
İnsan iyi ya da kötü bir şeyin olacağına kuvvetle inanmışsa: Yani bir şeyi bu sana iyi gelecek diye birine verdiğinizde o kişi buna inanırsa gerçekten işe yarıyor ve iyi geliyor.
Eğer aynı şeyi bir başkasına bu sana zarar verecek diye verdiğinizde o kişide buna inanırsa zarar veriyor.
Bizler bir şeyi Pozitif-Negatif / Olumlu-Olumsuz olarak algıladığımızda hücrelerimizde buna göre programlanıyor ve ona göre davranıyorlar.
İnsanın olumsuz bir şeyi başına getirmesi olayına Nocebo etkisi deniliyor. Pozitif düşünce ile şifalanma etkisi yapan Placebonun tam tersi. Sürekli düşünülen olumsuz düşünceler ve söylemler hastalığa sebep oluyor.
Bu arada Placebo latincede kelime olarak "sizi hoşnut edeceğim" anlamına geliyor.
Nocebo ise "zarar vereceğim"
Sözcüklerin suya etkisini hatırlayın, suya bunu yapıyorsa, %70 'i su olan vücudumuza neler yapar düşünün?
*Hücrelerinizle konuşabilir ve diyebilirsiniz ki:
Şimdi şu andan itibaren hücrelerimi yaşamımı daha kolaylıkla ve refah içerisinde yaşamamı sağlayacak niteliklere sahip olmak ve daha sağlıklı olmak üzere programlıyor ve kodluyorum.
Louise L Hay'e gelen Kanser hastası bir kadın danışanı diyor ki "bedenimde oluşan iyi katil hücrelerin kanserli hücrelere saldırdığını ve onu yok ettiğini hayal ediyorum."
Louise diyor ki: sen cinayet işleyecek biri misin? Açıkçası bedeninde bir savaş yaratmak çok doğru bir seçim değil. Bilinç seviyesinde bize fazla saldırgan gelmeyecek canlandırma tekniklerine ihtiyacımız vardır. Bunun yerine ona zihninde canlandırma yöntemini daha nazik bir başkasıyla değiştirmesini öneriyor. Güneşin hasta hücreleri erittiğini hayal etmesini... Kendisi kansere yakalandığında serin temiz suyun rahatsız hücreleri bedeninden temizlediğini hayal edermiş mesela..
Bu arada Ailesi veya dostları arasında hasta insanlar olanlar, sürekli onları hasta görmekle aslında onlara zarar verirler. Onların iyileştiğini zihninizde canlandırın. Onlara iyi titreşimler göndermek gerekir.
Beyin ve bilinçaltı çok fazla sorgulamaz siz neye inandıysanız onu ortaya koyar!
Bir şeye inandığınızda aklınız size yardım etmek için çözümler üretmeye başlar.
Güzel düşünün, güzellikler olsun!
Mevlananın dediği gibi
Kardeşim sen düşünceden ibaretsin
Geri kalan et ve kemik.
Gül düşünürsen gülistan olursun.
Diken düşünürsen dikenlik olursun.
Çiçekler ekip miss kokulu bahçelerde gezmek varken çer çöple uğraşmak niye?
Kaynak:milliyet.com.tr
Yazar:Nur Demir