Eski Mısır uygarlığı, binlerce yıl önce Nil Nehri'nin kenarlarında geliştiği zaman, dünyanın dört bir yanındaki diğer medeniyetlerin önündeydi.
Astronomi, mühendislik, mimarlık, tıp alanındaki bilgilerinin yanı sıra eski Mısırlılar, günlük yaşamda ne kadar önemli olduğunu bilerek, din ve maneviyat için çok özel bir yere sahiplerdi.
Üçüncü göz olan Epifiz Bezi, beynimizde, uyku, uyanıklık düzenleri ve mevsimsel işlevlerimizi modüle eden hormonlarımızla doğrudan ilgilenen serotonin türevi melatonin üretmekten sorumlu küçük bir koni şeklindedir.
Beynimizin orta kısmının yakınında bulunan epifiz bezi iki yarıküremiz arasında küçük bir alan kaplar.
Birçok insan tarafından fiziksel ve ruhsal dünyayı birbirine bağlayan bir portal olarak kabul edilir. Harekete geçtiğinde, epifiz bezi bir coşku hissi ve kişinin aklını sıkan, bir bilgi ve aydınlanma hissi veren bir birliği sunar. Epifiz bezi, birçok astral projeksiyon veya uzaktan görüntüleme olarak adlandırılan boyutlar arasında seyahat etmenin bir yolu olarak düşünülür.
Epifiz Bezi ve Horus Gözü'ne bakarsak, büyüleyici bir benzerlik bulacağız.
Horus'un Gözü, korumayı, kraliyet gücünü ve sağlığını temsil eden bir semboldür. Göz genellikle tanrıça Wadjet'te kişileştirilir ve ayrıca “Ra of Ra” olarak anılır.