"Beni çemberinin içine aldı / Gün geçtikçe daraldı / Vaat edilen günler nerede kaldı? / Kuşatıyor beynimi duyduğum tüm sesler / Korkutuyor beni soyut karakterler / Beni çemberinin içine aldı / Beni çemberin içine al! / Kuşların pençesi kanadı / Çöllerin ıssızlığı / Ormanın ruhu olmalıyım... / İnsanların doğrusu yalanı / Zamanın bugünü yarını / Her şeyin farkına varmalıyım / Her şeyin farkına var!"
Kuzey Amerika yerlileri veya diğer bir deyişle Kızılderililer farklı dil, gelenek ve ritüellere sahip pek çok kabileden oluştuğundan Kızılderili inançlarını tek başlık altında ele almak zordur. Bununla birlikte Kızılderili inançlarında bazı ortak unsurlara rastlamak mümkündür:
Doğayı ve doğadaki varlıkları kutsal semboller olarak görmek;
Belirli bir kutsal kitap yerine mitolojik hikâyelerin kabilenin kutsal kişileri tarafından aktarılması;
Şaman veya şifacı (medicine man) denilen ve ruhlar dünyası ile ilişki kuran seçilmiş kişilerin varlığı. Kuzey Amerika yerlileri veya diğer bir deyişle
Kızılderililer farklı dil, gelenek ve ritüellere sahip pek çok kabileden oluştuğundan Kızılderili inançlarını tek başlık altında ele almak zordur. Bununla birlikte Kızılderili inançlarında bazı ortak unsurlara rastlamak mümkündür:
Doğayı ve doğadaki varlıkları kutsal semboller olarak görmek;
Belirli bir kutsal kitap yerine mitolojik hikâyelerin kabilenin kutsal kişileri tarafından aktarılması;
Şaman veya şifacı (medicine man) denilen ve ruhlar dünyası ile ilişki kuran seçilmiş kişilerin varlığı.
Kızılderililer ve Felsefe
“ Beyaz adamın ölüleri yıldızlar arasında yürümeye gittiklerinde, doğdukları ülkeyi unuturlar. Bizim ölülerimiz bu güzel dünyayı asla unutmazlar. Çünkü o Kızılderili’nin ANASIDIR. Biz bu dünyanın bir parçasıyız. Ve o da bizim parçamız. Güzel kokan çiçekler bizim kız kardeşlerimizdir; geyik, at, büyük kartal, bunlarsa bizim erkek kardeşlerimiz. Kayalık tepeler, çayırlardaki ıslaklık, tayın vücut ısısı ve adam, hepsi aynı aileye ait.
Dünya beyaz adamın kardeşi değil, ama düşmanıdır ve onu fethetti mi ilerlemeye devam eder. Babalarının mezarlarını geride bırakır ve aldırmazlar. Annesi dünyayı ve kardeşi göğe, satın alınan, yağma edilen, koyunlar ya da parlak boncuklar gibi değişilen birer malmış gibi davranır. İştahı dünyayı yiyip bitirecek ve geride sadece bir çöl bırakacaktır.
Beyaz adamın şehirlerinde sakin yer yoktur. Baharda yaprakların açılışını ya da böceklerin kanat vuruşlarını duyacak yer yoktur. Ama belki de benim vahşi olmamdan ve anlamadığımdandır. İnsan eğer bir kuşun yalnız ağlayışını ve su birikintisi etrafında tartışan kurbağaların seslerini duymazsa hayatın anlamı nedir?
Ben vahşiyim ve başka bir yoldan anlamam, çayırlarda çürüyen binlerce buffalo gördüm. Beyaz adamın geçen trenden vurup, bıraktığı. Ben vahşiyim ve dumanlı demir atın, bizim sadece canlı kalmak için öldürdüğümüz buffalodan nasıl daha önemli olabildiğini anlamıyorum.
Dünya annenizdir, dünyaya ne olursa, dünyanın oğullarına da aynısı olur. Eğer insanlar yere tükürürse kendi üzerlerine tükürürler.
Bunu biliyoruz biz, dünya insana ait değildir, insan dünyanındır. Bunu biliyoruz. Bütün her şey bir aileyi bağlayan kan gibi birbirine bağlı. “
“ Nerede kesilip indirilmemiş orman varsa, nerede hayvanlar kuytu köşelerinde dinleniyorsa, nerede dünya dört ayaklılardan yoksun değilse, SOLUK BENİZLİLER oraya ehlileştirilmemiş, yabani arazi diyorlar. Halbuki bize göre yabani, vahşi yer yoktur. Doğa tehlikeli değildir, misafirperverdir; korkutucu değil, arkadaşçadır. Bizim felsefemiz korkudan ve ön yargıdan uzak, sağlıklı bir düşünce sistemidir. Bu noktada "Beyaz adam" ve Kızılderili inançları arasında önemli bir fark buluyorum.
Kızılderili inancı, etrafını çevreleyen her şeyle insanın ahengini gözetir; beyazlar ise çevreye tahakkümü esas almıştır.
Kızılderililer aradıkları her şeyi, paylaşma ve sevgide buldu; ama beyazlar aradıklarını korkarak savaşmada buldular. Bizim için dünya güzellik doluydu. Diğeri için öteki dünyaya gidene kadar, tahammül edilmesi gereken, günah ve çirkinlik dolu bir yerdi.”
Manitu
Manitu kimi Amerika Kızılderilileri tarafından kullanılan bir terim olup, Algonquin Kızılderilileri’ne göre, gözle görülmez, gizemli bir güçtür. İnsan kendisine sağladığı bireysel enerjiyi Manitu'dan edinir. Kabile Şamanları insanlara yardım amacıyla bu güçle irtibat kurabilirler. Bu güç Siu Kızılderilileri’nde "Wakan", İroquois Kızılderilileri’nde ise "Orenda" adını almıştır. Kızılderililerdeki bu kavramın çeşitli kültürlere ait birçok tradisyonda prana, mana, qi ya da ch’i vb. gibi çeşitli adlarda belirtilen evrensel yaşam gücü kavramıyla hemen hemen eş olduğu görülmektedir. Fakat Kızılderili tradisyonlarında, Manitu teriminin başına “Yüce” sözcüğü getirildiğinde terim çok farklı bir anlam kazanır: “Yüce Manitu” tüm yaratılışı canlandıran, ahengi sağlayan, her şeyin en güçlüsü olan “Ulu Ruh” anlamına gelir.
Barış Çubuğu
Barış çubuğu Kuzey Amerika yerlileri arasında ritüel amaçlı kullanılan tütün çubuğu. Calumet veya şaman piposu şeklinde de adlandırılır.
Barış çubuğu yapımında genellikle kızıl pipo taşı veya Güney Dakota'daki Big Stone Lake'in batısındaki Coteau des Prairies'den çıkarılan kızıl kil (catlinite) kullanılır.
Buhar Kulübesi Ritüeli
Arınma ritüellerinde kullanılan buhar kulübesi
Buhar kulübesi Kuzey Amerika yerlileri tarafından kullanılan törensel buhar banyosunun gerçekleştirildiği küçük yapıdır. Çeşitli stillerde buhar kulübeleri vardır. Kubbeli olanları kadar, Kızılderili çadırları (tipi ) gibi olanları hatta yerde açılmış basit bir çukur şeklinde olanları da bulunur. Kulübe dışında yakılan ateşte kızdırılan taşlar kulübenin ortasındaki bir deliğe yerleştirilerek kulübede yüksek sıcaklık sağlanır.
Kızılderili ritüel ve gelenekleri bölgeden bölgeye, kabileden kabileye değişmekle birlikte ritüellerde genellikle dualar, davul çalma ve ruhlar dünyasına armağanlar sunma gibi unsurları içerir. Dua, şükür vb. amaçlarla kullanılan buhar kulübesi bir arınma ayinidir, ayin öncesinde ve sırasında kimi kabilelerde oruçla ve/veya sessizlikle ayin icra edilir.
Güneş Dansı
Güneş Dansı, bazı Kuzey Amerika yerli halkları tarafından icra edilen dini bir seremonidir.
Farklı yerli ulusları Güneş Dansını farklı şekillerde icra etmelerine rağmen törenlerdeki, dans etme, şarkı söyleme, davul çalma, vizyon tecrübesi, oruç ve bazı durumlarda vücuda çeşitli maddeler batırma (piercing) ve et sunuları gibi çoğu ortak unsuru içermektedir.
Potlaç
Potlaç, bir tür Kızılderili'lerin değiş tokuş şeklinde gerçekleşen bayramlarına Şinok dilinde verilen isim.
Potlaç bölgenin ticaret ve ulaşımda kullanılan Şinok diliyle bütün batı kıyısına yayılmıştır, hem beslemek hem de tüketmek anlamındadır.
O zamanlar Kabilenin yıl boyunca çektiği sıkıntıların atlatıldığı, herkesin mutlu olduğu baharda yapılan ve bir ay süren Potlaç, bol müzikli ve danslı geçerdi. Herkesin elinde kalan giysi, yiyecek ve içecekler bir araya toplanır, kabile yaşlılarının denetiminde herkese eşit biçimde dağıtılırdı. Yediklerini yer, yiyemediklerini yakarlar, postları da paylaşırlardı. Burada amaç, farklılıkların sürekli olmamasını sağlamaktı. Eşitsizliği önlemek için tekrar eşitlik noktasına dönmekti.
Bu armağan şenlikleri düğün ve cenaze törenlerinde, yeni bir kutsal direğin dikilmesi veya olağanüstü zenginlikte bir balık avının gerçekleşmesinin de kutlanmasında yapılıyordu. Tlingit, Hayda, Çimşiyan, Kakiutl ve Bilhula oymakları araştırmacılara zengin malzeme sağlamışlardır.
Pow Wow
Pow Wow, Algonquin kabilesinde rüya gören ya da şaman anlamına gelen bir terimdir. Pow Wow Amerikan ordularıyla savaşmadan önce Kızılderililerin şaman ritüeli olarak toplanmalarını sembolize eder. Amerikan Orduları Sioux Kızılderilini 1890'da Wounded Knee çayının kenarına getirdiler. Ertesi gün, soğuktan donmak üzere olan Big Foot, diğer Kızılderililerle birlikte bu dansı yaptı. Hayalet Dansı ve diğer Kızılderili danslarında olduğu gibi bu dansta da önemli olan; yaşam döngüsü diye tabir ettikleri çemberi dans ederek tamamlamaktır.