Bedenden ayrılmış, öbür âleme geçmiş bir ruhu normal halde göremeyiz. Onun görünebilmesi için kendisine dünya maddelerinden bir beden oluşturması lâzımdır. Beden oluşmasına yarayan bu madde fizik medyumlardan çıkan, ekto plazma denilen seyyal maddedir. Ekto plazma medyumun beden maddelerinin daha ince ve seyyal hale gelmiş şeklidir. Yapılan çeşitli tecrübelerde görülmüştür ki bu seyyal maddeler medyumun bedeninin her tarafından çıkabilmektedir. Fakat tercihen ağız, burun, kulak gibi tabiî deliklerden çıkmaktadır. Ba- zan medyumdan bize görünmeden çıkan ekto plâzma başka bir yerde oluştuktan sonra görünmektedir. Elbise bu maddenin bedenden çıkışma engel olamamaktadır. Yalnız elbiseden geçince şekli biraz başka türlü oluyor. Bu da onun dış tesirlerden etkilendiğini gösteriyor. Dışarı çıkan bu ekto plazma gayet hassas terazilerle tartılıyor. Medyumun tartısının tecrübe anında çıkan ekto plazmanın ağırlığı kadar azaldığı görülmektedir.
Medyum tecrübe sonunda tekrar o miktar kadar ağırlaşmaktadır. Bir tecrübede medyumun ağzından çıkan ektoplazmadan 1 cm. kadar bir parça kesiliyor. Bunun ağırlığı «0,101 gr.» geliyor. Sarımtırak beyaz renkte, kokusuz ve parlak bir halde bulunan bu maddenin labo- ratuvarlarda yapılan muayenesi sonunda yağla kaplı albümine benzer bir madde olduğu görülmüştür. İçinde ak yuvarlar (Lâkositler) çoktur. Adeta bir lenf sıvısını andırmaktadır. Schrenck Notzing çalışmalarıyla ekto plazma maddesinin yüzde ellisinin su olduğunu, kimyevî formülün yaklaşık olarak «C120 H1184 N218 S5 O249» olduğunu göstermiştir.
Bir ruhsal varlığın kendisine ektoplâzmadan bir beden oluşturması ancak medyumun aracılığıyla olmaktadır. Daha doğrusu bu maddelere doğrudan doğruya medyum etkili olmakta, medyum devamlı irtibat halinde bulunduğu ruhtan (Bedensiz varlıktan) aldığı tesirlerle onu şekillendirmektedir. Fakat burada medyum hiç şüphesiz devamlı olarak irtibatta bulunduğu ruhsal varlık tarafından yönetilmektedir. Bu görünen ruhların resimleri çekilmekte, çeşitli bilim adamları tarafından onlarla bilimsel deneyler yapılmış bulunmaktadır. Meşhur Fransız Fizyoloji Profesörü Dr. Charles Richet kendisini B.B. ismiyle tanıtan bir görünen varlıkla yaptığı tecrübede içinde barit eriyiği bulunan bir suya üfletilmiştir ozaman suyun bulandığı görülmüştür.
Medyum tecrübe sonunda tekrar o miktar kadar ağırlaşmaktadır. Bir tecrübede medyumun ağzından çıkan ektoplazmadan 1 cm. kadar bir parça kesiliyor. Bunun ağırlığı «0,101 gr.» geliyor. Sarımtırak beyaz renkte, kokusuz ve parlak bir halde bulunan bu maddenin labo- ratuvarlarda yapılan muayenesi sonunda yağla kaplı albümine benzer bir madde olduğu görülmüştür. İçinde ak yuvarlar (Lâkositler) çoktur. Adeta bir lenf sıvısını andırmaktadır. Schrenck Notzing çalışmalarıyla ekto plazma maddesinin yüzde ellisinin su olduğunu, kimyevî formülün yaklaşık olarak «C120 H1184 N218 S5 O249» olduğunu göstermiştir.
Bir ruhsal varlığın kendisine ektoplâzmadan bir beden oluşturması ancak medyumun aracılığıyla olmaktadır. Daha doğrusu bu maddelere doğrudan doğruya medyum etkili olmakta, medyum devamlı irtibat halinde bulunduğu ruhtan (Bedensiz varlıktan) aldığı tesirlerle onu şekillendirmektedir. Fakat burada medyum hiç şüphesiz devamlı olarak irtibatta bulunduğu ruhsal varlık tarafından yönetilmektedir. Bu görünen ruhların resimleri çekilmekte, çeşitli bilim adamları tarafından onlarla bilimsel deneyler yapılmış bulunmaktadır. Meşhur Fransız Fizyoloji Profesörü Dr. Charles Richet kendisini B.B. ismiyle tanıtan bir görünen varlıkla yaptığı tecrübede içinde barit eriyiği bulunan bir suya üfletilmiştir ozaman suyun bulandığı görülmüştür.
Barit suyunun bulanması üflenen havada karbon dioksit bulunduğunu, yani onun ciğerlerinden geldiğini göstermektedir. O halde bu ekto plazmadan oluşan bedende bir ciğer bulunmaktadır. Ayrıca yapılan başka deneylerde de görünen ruhun kalp sesleri tespit edilmiştir. Resmi alman, kâlp sesleri duyulan, teneffüs' e.ttiği de kimyevFlnF deneyle ortaya konulan bu görüT nen ruhlara; bunlara hakikat değildir, denebilir mi? Halen fizik medyumlarla yapılan celselerde (Seans) gerek İngiltere'de, gerekse Güney ve Kuzey Amerika'da çeşitli ruhsal varlıklar dünyadaki şekilleriyle dost ve akrabalarına görünmektedirler. Böylece ölümle yok olmadıklarını, başka bir âlemde, esiri maddeler içinde yaşamakta devam ettiklerini göstermektedirler.