Kökeni Orta ve Kuzey Asya’ya dayansa da, Amerika ve Avustralya’nın da içinde olduğu çok geniş bir coğrafyada görülen Şamanizm, insan-tanrı ve ruh arasındaki ilişkiyi sağlayan, içinde sihir ve mistik ögeler barındıran kimine göre bir din kimine göre de bir inanç sistemidir.
Şamanizm insanların doğa olaylarını anlayabilme ve tanımlayabilme üzerine oluşturdukları bir inanç ve ritüeller sistemi olarak da açıklanabilir. Bu ritüeller, Eski Türklerin Kam adını verdikleri Şaman rahipleri tarafından yapılırdı.
Yukarıda da belirtiğimiz gibi çok geniş bir coğrafyaya yayılmış bu inanış Türk kültüründe çok önemli bir yer tutar. Öyle ki Türkler, İslamiyet’in kabulünden sonra bile günümüzde batıl olarak ifade edilen pek çok ritüel ve inanışı günlük hayatlarından çıkartmayıp, aksine Anadolu İslam anlayışı ile harmanlanıp günlük yaşamdaki yerlerini korumuştur.
Türkler İslamı Araplar’da olduğu haliyle kabullenmemiştir. Şamanizm’deki inançlarını yeni dinlerine adapte etmiştir.
ATEŞ VE SU
Eski Türk inancında su hayatın kaynağı ve bereketin sembolüdür. Göksel oluşu da suyun kutsallığını artıran bir başka faktördür. Su hayatı da ölümü de içinde barındırır.
Bugün Anadolu’da sıkça rastlanan, kişinin gördüğü kötü rüyayı önce suya anlatması , suyun bütün kötülükleri alıp götürmesi inancına dayanmaktadır.
Ateşin insanlara gökten iyilik tanrısı Ülgen tarafından getirilip hediye edildiğine inanılırdı. Ateşin suyla ya da tükürükle söndürülmesi kesinlikle yasaktı. Ateşin arıtıcı, şifa verici özelliği olduğuna inanılırdı. Su gibi kirletilebilen bir şey olması da ateşi daha önemli kılardı. Çalı çırpı kullanılarak yakılan ateşin üzerinden atlandığında hastalıkların iyileşeceği, kötülüklerden korunulacağı inancı hakimdi. Günümüzde bu ritüele Hıdırellez şenliklerinde rastlıyoruz.
GÜNEŞ VE AY “TUTULMASI”
Şamanizm inancında güneş ve ay sürekli kötü ruhlarla mücadele eder onları kovardı. Bazen de kendileri kötü ruhlara “tutulurlar” karanlıklara sürüklenirlerdi. Bu durumda halk ellerine geçirdikleri davullarla gürültü yapar, çığlıklar atar kötü ruhları korkutarak güneş ve ayı ellerinden kurtarmaya çalışırlardı. Bu olay bütün Türkçe lehçelerinde tutulma olarak adlandırılır. Bugün Anadolu’nun pek çok yerinde güneş ya da ay tutulması esnasında teneke çalıp çığlık atma geleneği tutulma inanışının devamıdır.
AĞACA ÇAPUT BAĞLAMA
Çaput bağlama , Şamanizm’e mahsus önemli unsurlardan biridir. Şamanist Türklerin inanışlarına göre her dağın, her kutlu pınarın, göl ve ırmakların, kutlu ağaç ve kayaların İzi, sahipleri vardır.İziler, Göktürklerin bıraktıkları yazıtlarda toptan Yer-Su ile ifade edilmiştir. Göktürkler bu Yer-Su denilen ruhları, Türk yurdunun koruyucusu sayarlardı. Onların inanışlarına göre bu İziler kişiden kurban isterler, kurban sunmayanlara zarar verirlerdi. Ancak bu ruhlar oldukça kanaatkardılar. Bunları, bir paçavra parçası, bir tutam at kılı hatta kurban niyetiyle atılan bir taş parçası ile tatmin etmek mümkündü.
Bugün bu ritüel Anadolu’nun her yerinde adak amaçlı olarak devam ettirilmektedir.
40
Şaman inancına göre ruh bedeni 40 günde terk ederdi. Bugün ölen kişinin ardından 40. günde dua edip mevlüt okutma geleneği de kökenini bu inanışta bulur.
MÜZİK
Müzik şaman ayinlerinin ayrılmaz bir parçasıydı ve çok önemli bir yer tutardı. İslama geçiş sürecinde yasak olmasına rağmen bu gelenekten geçmeyen Anadolu Türkleri, mevlit ya da Kuran ayetlerini belli bir melodiyle müzikalleştirerek okurlar. Buna diğer Arap ülkelerinde rastlanmaz.
TÜRBE VE TÜRBE ZİYARETİ
Eski Türklerde ölen ulu kişilerin ruhlarının Şaman’a göklerde yapacağı yolculuklarda yol göstereceğine inanılırdı o yüzden de bu kişilere süslü mezarlar yapar, türbe benzeri yapılara gömerlerdi. Anadolu İslam anlayışında da ölen ulu kişilerin ruhundan medet umma inancı, bu sebeple de türbe ziyaretleri geleneği sürdürülmektedir.
NAZAR
Nazar Eski Türklerden günümüze ulaşan en yaygın inanışlardan biridir. Şamanizm inanışında bazı insanların olağanüstü güçleri olduğuna ve bu kötü güçlerini gözleriyle, bakarak insanlar üzerinde kullandıklarına inanılırdı. Bundan korunmak içinde nazar boncuğu ve benzeri taşları üzerlerinde taşırlardı. Bu inanış da olduğu gibi günümüze ulaşmıştır.
ÜÇ KERE VURMAK
Eski Türkler istenmeyen bir şey duyduklarında ellerini tokmak yapıp üç kere vurarak ses çıkartırlardı, böylece o istenmeyen şey her neyse kötü ruhların duymalarını engellediklerine inanırlardı. Bugün Anadolu insanı ne zaman kötü bir şey duysa üç kere tahtaya vurup Allah korusun der. İslam ve eski inanışlarını nasıl birbirlerine adapte ettikleri bu örnekte çok net görülebilir.
KURŞUN DÖKME-KUT KOYMA
İnsana musallat olan kötü ruhları kovmak için yapılan sihir kökenli bir ritüeldir. İslam’ın yasaklamış olmasına rağmen bugün Anadolu’da sıkça yapılan bir ritüeldir.
GECE TIRNAK VE SAÇ KESMEME
Şaman inancına göre saç ve tırnak canın bir parçasıdır. Asla yakılamaz ve gece kesilemez.
Gelenekler ve inanışlar toplumların genlerine işlemiştir ve onları söküp atmak kolay değildir. Şamanizmin Anadolu kültürü üzerindeki etkilerini başka kültürlerde de görmek mümkün. Sözgelimi noel ağacı süslemek gibi. Şaman kültürünün izlerine Anadolu el sanatlarında da; örneğin halı kilim ya da çanak çömlek desenlerinde de rastlanır ama bu başka bir yazı konusu.