Milliyet yazarı Güngör Uras, damacana sudaki tehlikenin gündeme gelmesinden sonra, içme suyuyla ilgili önemli uyarılarda bulundu.
Ambalajlı (Cam veya plastik şişe veya damacanalarda satılan) su tüketimi giderek yaygınlaşıyor. Ambalajlı suların her birinin özelliği var. Aynı marka altında satılan ambalajlı sular eğer farklı kaynaklardan ambalajlanıyor ise onların özellikleri de farklı oluyor.
Suyun ana özellikleri sertlik derecesi ile pH ölçüsü. Okuyucularıma bu konularda derlediğim bilgileri aktarmak istiyorum
Suyun sertlik derecesi...
Yeryüzünden buharlaşarak bulutlarda depolanan sular yeryüzüne yağmur veya kar olarak dönerken atmosferdeki karbondioksidi çözer ve bir miktar asidik hale gelirler. Bu asidik yağmur suları kaya ve toprak katmanlarından geçerken bu defa da kayalardaki ve topraktaki kalsiyum karbonatı çözerler. İşte bu çözülmüş mineralleri taşıyan sulara sert su denilir.
Bir suyun sertlik derecesi sudaki kalsiyum karbonat miktarına bağlıdır. Su sadece kalsiyum karbonatı çözmez. Magnezyum sulfat, klorid, asit silisit tuzu ve demirden de etkilenir ve bu maddeleri taşır. Ancak, çözülmüş haldeki kalsiyum karbonat bir suyun sertliğine en fazla katkı yapan elementtir. Sert sular sağlık açısından bir risk oluşturmazlar.
Eskiden halkımız suyun en fazla sertlik derecesi ile ilgilenirdi. Şişelerin etiketine sertlik derecesini yazmak zorunlu olmadığından, şimdilerde tüketici içtiği suyun sertliğini bilemiyor. (Bilgi için: Sabunu köpürtmeyen su sert sudur.) Bu işin uzmanlarının verdiği bilgiye göre, suların sertliği Alman, Fransız, İngiliz sertlik derecesi ve ppm gibi çeşitli birimle tanımlanıyor. En yaygın kullanım Fr (Fransız Sertlik Derecesi) tanımı.
Bu tanıma göre 0.5 Fr çok yumuşak, 5-10 Fr yumuşak, 10-20 Fr orta sert, 20-30 Fr sert sudur. 30 Fr.den sonraki sulara çok sert su denilir. (Ambalajın üzerindeki yazıları okuyunuz. Bazı etiketlerde "Fr" işareti karşısında sertlik derecesini gösteren rakamlar olabiliyor.)
pH neden önemlidir?
Dr. İsmail Mert'ten öğrendiğime göre, pH bir çözeltinin asitik veya bazlık derecesini gösteren bir ölçü birimidir. Suyun pH değeri, hidrojen iyonlarının yoğunluğunu gösterir.
Sulu çözeltilere hidrojen iyonu verebilen maddelere "asitli maddeler", sulu çözeltilere hidroksil iyonu verebilen maddelere de "bazik maddeler" denilir. Diğer bir ifade ile de hidrojen iyonu verebilen maddeler "asit", hidroksil iyonu alabilen maddeler "baz" olarak adlandırılır.
Sulardaki pH yoğunluğu 1'den 14'e kadar rakamlarla ölçülür.
pH 7'de hidrojen ve hidroksil iyon düzeyi eşittir. pH 7'de su nötrdür.
Hidrojen iyonları artarsa suyun pH değeri düşer ve su asidik olur. Tam tersi, hidrojen iyonları arttığında pH değeri yükselir ve su alkali hale gelir.
İşte bunun için sudaki pH 7'nin aşağısı ise su asidik, pH 7'nin üzeri bazik sudur.
Türk standardına göre içme sularındaki pH değeri 4.5-9.5 arasında olmalıdır.
Yönetmeliğe göre, "Doğal Mineralli Sular"ın etiketine pH değerini yazma zorunluluğu yok. İnsani tüketim amaçlı kaynak suları ve içme suları etiketinde ise pH değerinin gösterilmesi gerekiyor.
Düşük pH'lı sular korozif oldukları ve bu özellikleri ile birtakım metalleri çözebildikleri için içilmemesi gereken sulardır.
Yüksek pH'lı sular özellikle mide rahatsızlığı olanlara ve diyet yapanlara tavsiye edilmektedir. Mide sorunu olanlarda asidite arttıkça, rahatsızlıklar artar.
Vücut, doğal olarak kanın pH'ının sürekli 7.35-7.45 aralığında kalmasına çalışır. Vücutta tüm metabolik işlemler dengeli bir pH'a bağlı olduğundan, "bazik" olan, yani pH'sı 7'den büyük olan suların tüketilmesi sağlığa yararlı sayılır.
Diyetle alınan gıdalarda asitlik artar, vücuttaki pH dengesi bozulur. İçilen suyun pH'sı ortalama 7.5 ve üzeri ise bu su vücuttaki pH'yı dengeleyebilmektedir.
Şişe sularının ve damacanalı suların tümünün etiketinde pH değerinin yazılması zorunluluğu vardır. İçtiğiniz suyun pH'sını kontrol ediniz
GÜNGÖR URAS / MİLLİYET