Van Depreminin doğal bir deprem olmamasından büyük bir şüphe duymaktaydım.(Şimdi ise eminim)Çünkü 17 Ağustos Marmaradaki büyük depremin de doğal olmadığı hakkında büyük iddalar yer almakta,hatta deliller bulunmaktadır.Zamanın Başbakan'ı Ecevit'te depremin doğal olmadığından şüphelenmiş gerekli mercilerden araştırılması talimatını vermişti.
Van da ki depremden önce Türkiye'de neler olmuştu önce bunlara göz atalım.
Depremden önce yoğun bir şekilde basın-yayın organlarında 26 şehit askerimiz var.Pkk’ya karşı operasyonlar,sınır ötesi harekatlar,kara harekatları,uçaklarla bombalamalar,acil toplantılar,terör zirveleri ve K.IRAK gündemdeydi.
Sonra VAN DEPREMİ birden Türkiye’nin gündemine oturdu ve bambaşka bir eksene kaydı.Birden şehitlerimizi,operasyonları,pkk ile mücadeleyi unuttuk ve Van’a yöneldik.
Şimdi gelelim bu deprem doğal değilse nasıl oldu sorusunun cevabına;
Alaska’da, ABD Hava Kuvvetleri, ABD Donanması, Alaska Üniversitesi ve ABD Savunma Sistemleri Geliştirme Ajansı (DARPA) tarafından finanse edilen Yüksek Frekanslı Aktif Auroral Araştırma Programı (HAARP) tesisi yer alıyor. 1993’te kurulan HAARP yüksek frekanslı enerji çıkışları ile atmosferin iyonosfer katmanındaki değişimleri gözlüyor. Yaptığı deneylerin doğaya verdiği etkiyi izleyen HAARP resmi olarak radar sistemlerini ve iletişimi geliştirmek, petrol ve doğalgaz yataklarını tespit etmek ve olası hava saldırılarını havada imha etmek için çözümler oluşturuyor. Gayri resmi kaynaklar HAARP’ın deprem yaratabildiğini, ozon tabakasını kullanabildiği iddialarını ortaya atıyor.
Bilimsel bağlantı var
NASA’nın Gelişmiş Uzayaraçları Malzemeleri yöneticisi Minoru Freund, BBC’ye yaptığı açıklamada “Depremler ile atmosfer değişimleri arasında çok yakın bir bağ kurabiliriz” dedi. ABD’nin saygın eğitim kurumlarından Stanford Üniversitesi de “Deprem uzmanları, elektromanyetik dalgaları yansıtacak miktarda iyonların bulunduğu iyonosferdeki frekansları incelemeli” diyerek, depremler ile enerji değişimleri arasındaki bağlantıyı ortaya koydu. HAARP’ın verileri daha önce de tartışmaya sebep olmuştu. 11 Mart’ta Japonya’da yaşanan 9 büyüklüğündeki depremden birkaç saat önce HAARP’ın frekans ölçme sisteminde 2.5 Hz’lik bir değişim ortaya çıkıyor. 12 Ocak 2010’da Haiti’deki 7 büyüklüğündeki deprem öncesinde HAARP’ın frekansları yayınlayan sisteminde yaklaşık 2 Hz’lik bir hareketlenme yaşandı. Önceki gün Van’daki deprem için aynı verilere bakıldığında ortaya 21 Ekim, saat 08.00’da başlayan bir hareketlenme görülüyor. Dalga yaklaşık 1.8 Hz büyüklüğünde. ABD’nin önde gelen eğitim kuruluşlarından MIT’e göre iyonosfer’e gönderilen dalgalar bir ısınmaya neden oluyor ve fay hattından radyoaktif radon gazının çıkmasını sağlayarak depremi tetikliyor.
Bu bilgilerin dışında Rus donanmasının sunmuş olduğu resmi bir rapor var;Raporun Türkçesi;
abd “deprem silahı” türkiye’yi vurdu
23 ekim 2011
sorcha faal,
bugün kremlin’de karadeniz donanmasından ‘flaş’ bir rapor alındı, buna göre türkiye’nin kuzey irak’a girmesine karşılık olarak abd korkulan “deprem silahları”ndan biriyle türkiye’ye saldırdı.
bu rapora göre karadeniz’deki ve civarındaki rus monitor istasyonları son 36 saatte iyonosferde “hızlı” bir ısınma gözlemeye başladılar, bu ısınma doğu türkiye’yi vuran 7.3 büyüklüğündeki depremden birkaç saat önce zirveye ulaştı.
iyonosferin ısınmasının, abd’nin tüm dünyada bulunan ve alaska’daki ana üslerinden kontrol edilen haarp tesislerinden çalıştırılan “deprem silahlarının belirgin özelliği” olduğunu not etmek önemlidir ve bu silahın en son mart ayında japonya’ya karşı kullanıldığı ve 9.0 büyüklüğünde depreme neden olduğu belirlendi.
rus donanma istihbaratı subayları bu saldırının amacının iraklı kürt asilerin 4 gün önce 26 türk askerini öldürmesine karşılık olarak geçen hafta türkiye’nin kuzey irak’a girmesine “ciddi şekilde engel olmak” olduğunu söylüyor.
bu rapor şöyle devam ediyor, abd’nin “büyük korkusu” türkiye’nin irak’a girmesinin daha büyük bir orta doğu savaşına yol açacak olması, çünkü türk ordusu kaynakları israil’deki kürtlerin artan gücünü suçluyor, ama halka “diğer güçler” olarak tanımlıyorlar.
amerikan insanlarının bilmediği şey, abd’nin irak’ı istilasından kısa süre sonra yüzlerce israil özel kuvvetler birliklerinin, türkiye, suriye ve iran’a karşı bir “kuvvet üssü” inşa etmek için kuzey irak’ın kürt bölgesine akmasıdır. bu geçen ağustos’ta iran israil’in ayrıca kuzey irak’a insansız hava araçları göndermeye başladığını bildirdi. [not: bu üssün fotoğrafları çekilmişti]
rus istihbarat analisti uzun zamandır amerika’nın tüm orta doğu (bazıları tüm dünya için olduğunu söylüyor) için “master planı”nın tüm bölgeyi kendi orijinal kabile sınırlarına geri bölmek olduğu konusunda uyarmakta.
abd “master planın”ın başarısından şüphe edilemez, çünkü son 25 yılda sovyetler birliği, yugoslavya, afganistan, irak ve şimdi de libya’yı böldüler, planları türkiye, suriye, iran ve sonra suudi arabistan’ı bölmek.
türkiye abd’nin onları parçalama planının ilk kez 2006’da roma’daki nato savunma eğitim merkezindeki söylevde farkına vardı, amerikan ordusu subayı türkiye’deki 18 şehrin “kürdistan” olarak gösterildiği bir harita kullandı. daha sonra abd savunma sekreteri donald rumsfeld bu harita için özür dilese de, bu son saldırı onların gerçek amaçlarını gösteren örneklerden biri.
abd’nin türkiye’ye karşı bu saldırısının tüm ayrıntıları henüz değerlendirilmemiş olsa da, rus donanma yetkilileri bu raporda daha fazla saldırıların “yakın” olduğunun düşünülmesi gerektiği konusunda kremlin’i uyardılar.
Tüm bunların yanı sıra depremin;tam şehitleri verdiğimiz büyük bir gerginlik ve acı içerisindeyken ve K.IRAK’a kara harekatına denk gelmesi,Deprem Profesörünün bu depremin Van’ın plaka tabakasına uygun olmayan ve sığ bir deprem olduğunu söylemesi, HAARP’ta yoğun iyonosfer ısınımından sonra aniden karanlık bir bölge ( veri girişinin olmaması ) ve sonrasında birden dinginleşmesi, Depremin merkez üssü tabanlı olmasına rağmen Erciş’te ağır can ve mal kaybı yaşanması,Depremin şiddetinin 7.3 olduğunu bizden daha önce ve net bir şekilde bilmeleri akıllarda şüphe uyandırmaya yetiyor.
Bu depremden sonra başka ne mi oldu ?"Türkiye'de, patlama riski yüksek olan yanardağlarımızdan olan ; Nemrut ve Süphan Dağı uyanmaya başladı(Burda da açıklanmayı bekleyen gerçekler yatmaktadır)