Çin tıbbına göre, her duygu, insan vücudundaki belirli bir organa ya da işleve bağlıdır. Hastalıkların en yaygın sebepleri arasında, olumsuz tutumlar ve duygular yer alır: suçluluk, kızgınlık, dikkat çekme dürtüsü ve korku. Herhangi bir duygusal dengesizlik, bu organlarda görülebilen semptomlar veya hastalıklar olarak ortaya çıkabilir.
Hastalıklar, hoş olmayan durumlardan kaçınmak veya kurtulmaya çaba harcamak sebebi ile ortaya çıkar. Doğu tıbbındaki anlayış, her rahatsızlığın altında yatan nedenin kendimizi az sevmemizden kaynaklandığı şeklindedir. Bunun nedeni, kendimizi sevmek suretiyle, yaşamımıza yön verenin egolarımız değil, yüreğimiz olduğu şeklinde bir karar vermemizdir
Çin tıbbına göre hastalıklara neden olabilecek duygular
Çin tıbbına göre, bazı hastalıkların veya yaşadığımız güçlüklerin arkasındaki neden aşağıdaki duygular olabilir:
Üzüntü ya da keder: Bu durum, hayal kırıklığından, bir ayrılıktan ya da sevilen birinin kaybından kaynaklanmaktadır. Çoğunlukla akciğerleri etkiler. Üzüntü, tüm vücudu etkiler ve nefes darlığı, yorgunluk ve depresyona sebebiyet verir. Bu nedenle, üzüntümüzü ifade etmek ve kabul etmek için zamana ihtiyacımız vardır.
Kendini Sakınma: Güvensizlikten kaynaklanır ve dalağı zayıflatmaya eğilimlidir. Kendini sakınma hissiyatı, göğüs ve omuz hastalıklarıyla ilişkilendirilir.
Korku: Korku böbreklerle ilgilidir, midenin açıklığını etkiler ve böbrek yetmezliği ile bağlantılıdır. Bu değişiklikler, mantıksız korkulara maruz kalma eğiliminden kaynaklanmaktadır. Kabul edilmeyen korkular, karaciğer ve kalpte sorunlara neden olur.
Dehşet: Korkuya benzer, ancak daha güçlüdür. Dehşet duygusu, fiziksel ve duygusal sorunlarla ilişkilidir. Hafıza kaybına, vücut koordinasyon bozukluğuna, çarpıntıya, baş dönmesine, titremeye, terlemeye ve bayılmaya neden olabilir.
Öfke: Birçok farklı şekilde görülebilir. Sinirlilik, hayal kırıklığı, kıskançlık ve hiddet. Öfke, baş ve boyun ağrısına, baş dönmesine ve özellikle karaciğer hastalıklarına dönüşebilir.
“Kendisi ile uyum içinde yaşayan kimse, evrenle de uyum içinde yaşar.”
– Marco Aurelio
Hastalığın duygusal önemi
Vücudumuzun kendisini ifade ettiği yollarından biri olduğu için, hastalıkların anlamını bilmek önemlidir. Tüm duygularımız ve düşüncelerimiz hücrelerimizde kayıtlıdır. Dolayısıyla, hastalıklar, yolunda gitmeyen bir şeyi gösteren uyarı işaretleridir.
Aşağıdaki derleme, en yaygın hastalıklardan bazılarının ne anlama geldiğinin bir özetidir. Hepsi, hem geleneksel Çin tıbbı hem de diğer tamamlayıcı Doğu tıp öğretileri üzerine kuruludur.
Alerjiler: Derin korkuları işaret eder. Kendi kendine yeterli olma zamanı geldiğinde başkalarından merhamet, destek ve dikkat çekme arayışı içerisinde olma korkusundan kaynaklanır.
Depresyon: “İdeal” olan ile gerçek arasındaki çatışmadan meydana gelir. Ayrıca, kim olduğumuz ile kim olmak istediğimiz, sahip olduklarımız ile sahip olmak istediklerimiz arasında da görülür.
Kireçlenme: Uyum sağlayamama ve zihinsel olarak esnek olamama hissinden kaynaklanır. Bu durum, güven eksikliğinden ve taviz vermeyen bir yaşam biçiminden vuku bulur.
Obezite: Anlamı, bireyin kendi içinde dolduramadığı bir boşluğu yemek yeme ile tamamlamasıdır. Kendimizi başkalarına ifade etme korkusundan ve kendimizi savunmasız hissetmemizden kaynaklanır.
Sinirlilik: Kendiniz ile temasa geçemediğinizden kaynaklanır. Ben merkezcilik gibi bir durumdan ötürü, her şeye öznel bir bakış açısı ile yaklaşılır. Güvensiz hissetmek ve saldırıya uğramaktan ve bencil tutumlardan kurtulamamaktan kaynaklanır.
Duygular bir hastalığı tetikleyebilir veya vurgulayabilir. Yine de, bunlar durumu tersine çevirebilir.
Bunun olabilmesi için, yapmanız gereken tek şey vücudunuzdaki dengesizliklere neden olan duyguları tanımanız ve bunları olabildiğince olumlu bir hale dönüştürmeniz. Doğu tıbbında, duyguların kendiliğinden farkına varılmasına özel bir önem verilmektedir. Bu, Batı psikolojisinin de kabul etmeye başladığı bir yaklaşımdır.
“Gerginlik, olman gerektiğini düşündüğün kişidir. Rahatlama ise kim olduğunuzdur.”
– Çin atasözü