Yüzlerce yıldır uzaylıları başka evrenlerde arayan insanoğlu, belki de bakması gereken çok daha yakın bir yeri atlamış olabilir.
Bildiğiniz gibi çoklu evrenler teorisi, şu an bulunduğumuz gerçeklikteki evrenin farklı seçimler, farklı olasılıklarla meydana gelmiş sonsuz farklı evrene bölündüğü yönünde. Sonsuz denilmesinin sebebi de hesaplanamayacak kadar fazla olasılık bulunması.
Yapılan yeni bir çalışma, devasa denebilecek bir bilgisayar simülasyonunu çalıştırdı. Bu sayede paralel evrenlerde ne tür farklı sonuçlarla karşılaşabileceğimiz hesaplanabilecekti. Ortaya çıkan sonuçlar, şimdi olduğundan daha fazla karanlık enerjinin yayıldığı bir paralel evrene işaret ediyor. Peki nedir bu karanlık enerji?
Karanlık enerji dediğimiz şey evrenin azalan değil, artan bir hızla git gide genişlemesini sağlayan bir enerji türü; hatta ve hatta, Einstein'in araştırmalarında yanıldığını kabul ettiği gerçeklerden biridir.
Karanlık enerjinin tanımı bu şekilde yapılabilse de halen nasıl işlediğine dair net bulgular yok. Ancak bilinen bir gerçek var ki karanlık enerjinin fazlalaşması, evrendeki yaşam olasılığını ve canlılığı artırıyor. Çünkü evrenin daha fazla genişlemesi demek, keşfedilmesi şu an imkansız gibi görünen farklı farklı galaksilerin, gezegenlerin ve formların oluşumuna sebep olabilir. Hatta paralel evrenler teorisine göre belki de çoktan oldu.
Burada simülasyonun bulduğu kritik bulgu şöyle: Şu an evrendekinin 300'de 1'i kadar dahi az karanlık enerjiye sahip paralel evrenlerde dahi bir şekilde yaşam oluşabiliyor. Bu şu demek: Evrenimizin çok daha fazla karanlık enerjiye sahip olduğu paralel evrenler, uzaylılarla birlikte yaşadığımız veya birbirimizi bulduğumuz ve dostça yaşadığımız evrenlere de sebebiyet vermiş olabilir.
Sizin de fark etmiş olacağınız gibi bulgulara dair her şey tahmin yahut varsayımdan ibaret. Ömrümüz ne kadarının keşfine yeter bilemiyoruz ama belki de paralel evrenlerde tahayyül dahi edemeyeceğimiz farklılıkta şeyler oluyor.
Kaynak: webtekno.com