Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adı/E-Posta:
  

Şifreniz:
  





Forumda Ara

(Gelişmiş Arama)

Forum İstatistikleri
» Toplam Üyeler: 3,070
» Son Üye: damon
» Toplam Konular: 2,834
» Toplam Yorumlar: 3,065

Detaylı İstatistikler

Kimler Çevrimiçi
Toplam: 907 kullanıcı aktif
» 1 Kayıtlı
» 906 Ziyaretçi
ceylaninreallife

Son Aktiviteler
Sürekli Aynı Sayıyı Görüy...
Forum: MELEK MESAJLARI
Son Yorum: Stannis
03-10-2024, Saat: 18:13
» Yorumlar: 0
» Okunma: 339
Bize ait olmayan sahte an...
Forum: Zihin
Son Yorum: cinsiyetsiztirmavi
29-08-2024, Saat: 01:28
» Yorumlar: 0
» Okunma: 311
RUHLARIN YAZDIRDIĞI SÖYLE...
Forum: ENTERESAN BİLGİLER
Son Yorum: Shfz
20-08-2024, Saat: 01:26
» Yorumlar: 1
» Okunma: 62,018
Nuh’un Gemisi’nin Çözülem...
Forum: TARİH
Son Yorum: Emka
21-02-2024, Saat: 21:57
» Yorumlar: 3
» Okunma: 8,146
DEMON İSİMLERİ LİSTESİ VE...
Forum: DEMONLAR
Son Yorum: Debriyaj_Balatasi
15-02-2024, Saat: 02:30
» Yorumlar: 1
» Okunma: 25,084
Trabzon'da ki Majisyenler
Forum: TRABZON SPİRİTÜELLERİ
Son Yorum: koavemaji
02-02-2024, Saat: 14:11
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,007
11:11'in Manevi Önemi ve ...
Forum: EVRENSEL ENERJİLER
Son Yorum: zeynepbuhan
10-11-2023, Saat: 18:49
» Yorumlar: 1
» Okunma: 6,156
Sürekli Şiddetli Baş Ağrı...
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: Gümüşkurt
25-09-2023, Saat: 19:23
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,525
%100 Etkili Şans İlmi Hav...
Forum: BÜYÜLER
Son Yorum: Gümüşkurt
18-09-2023, Saat: 23:51
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,287
Baş Melek Cebrail'in ismi...
Forum: Gabriel (Cebrail)
Son Yorum: Gümüşkurt
17-09-2023, Saat: 15:38
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,175

 
  852 hz ve 963 hz Dinleyerek Bilinçaltınızı Negatif Kalıplardan Temizleyin
Yazar: Archilles - 12-07-2017, Saat: 00:04 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

852 hz ve 963 hz frekanslarının çok güçlü etkilerine sahip olan bu müzik bilinçaltını negatif kalıplardan temizliyor, pozitif ve yaratıcı enerjiyi açığa çıkarıyor. Sisteminize format atıyor da diyebiliriz.

LA – 852 Hz: Sezgisel güçleri uyandırır, yaşamı spiritüel bir düzene sokar. Ben buna “hayatla akmak” diyorum. Çünkü spiritüel olmayan şey yoktur. Hayatla akamamak vardır. İnsanlar dışında tabiattaki bütün canlılar hayatla akar. “La” tonu hayatınızdaki illüzyonları görme yeteneğinizle bağlantılıdır. Bu frekans kişinin, her şeyi kapsayan Ruh ile iletişim kanallarını açar. Farkındalığı artırır. Hücresel sürece gelince, 852 Hz hücrelerin daha yüksek seviyede bir sistemin içinde dönüşümünü sağlar.

shutterstock_188180642.jpg

Sİ – 963 Hz: Bu ton her sistemi orjinal, mükemmel konumuna uyandırır. Işık ve her şeyi kapsayan Ruh ile bağlantılıdır ve Birliğe dönüş deneyimini direk yaşamayı sağlar. Bu frekans sizi Ruh’a veya spiritüel dünyanın  titreşimsiz enerjilerine yeniden bağlar. Birliği yani gerçek doğamızı deneyimlememizi sağlar.

Size bu satırları yazarken bir yandan da bu müziği dinliyor ve arada aldığım derin nefeslerle dinginleşmenin tadını çıkarıyorum. Başımda müthiş bir yoğunluk hissettiğimi de söylemeliyim. Araç kullanırken dinlemenizi tavsiye etmem. Bu müziği, telefonunuza ya da iPod’unuza indirerek sakinleşmeye, ayrılık bilincinin yarattığı kaostan sıyrılmaya ya da sisteminize format atmaya ihtiyaç duyduğunuz anda dinlemenizi öneririm.

Kaynak: Senem Yurttakalan

Bu konuyu yazdır

  Psişik Saldırılar ve Karanlık Negatif Enerjilerden Korunma
Yazar: Archilles - 11-07-2017, Saat: 20:05 - Forum: KİŞİSEL GELİŞİM - Yorum Yok

Doğa üstü enerjilerin ve güçlerin manipülasyonu olarak tarif edilen psişik saldırılar , karanlık ve negatif enerjilerin bir insandan diğerine yöneltilmesi ile veya bu enerjilerin yoğunlaştığı bir yerde hissedilen enerjetik ve fiziksel rahatsızlıklar oluşturur. Bu bir varlık, yarım gelişmiş bir formpanse olabilir.Bunlar, hissedenler üzerinde zararlı etkiler üretebilirler. Günümüzde bu etkiler artmaktadır ancak, inanmayanlara ve buna dikkat yöneltmeyenlere etki etmezler şeklinde bir inanış yaygındır..Bu doğru değildir.Bizler hertürlü enerjiden değişik biçimde etkileniriz.

Voodu ve siyah büyü, cadılık enerjinin karanlık ve negatif yönde kullanılma örnekleridir. Psişik saldırı, değişik türdeki negatif ve karanlık enerjilerin, varlıkların, ruhların harekete geçirilerek belli bir yöne, insanların enerjetik ve fiziksel bedenlerine , evlere, bölgelere farkında olarak veya olmayarak hatta insanlar tarafından kanalize edilmesidir.Diğerleri, sadece niyetle, ceza verme amacıyla , içten zarar verme düşüncesinin geçirilmesiyle bile işlerler.Bu saldırılar bazen  rititüel içeren teknikler, seromoniler, psişik güç kullanımı veya hepsinin karışımı ile bilinçli olarak uygulanabilirler.

Güçlü ve sağlıklı bir auraya nüfuz etmek zordur.Auralar, bastırılmış duygular, negatif duygular, düzenli ilaç kullanımı, uyuşturucular, hastalıklar sigara içma vb etkiler ile zayiflatılır.her türlü hastalık önce aurada başlar bunu unutmayalım.Parazit, kurt, metal, kimyasal vb zehirler aurayı ciddi olarak zayıflatırlar.BU nedenle psişik saldırılardan korunabilmenin ilk yolu auranızı sağlıklı tutmanızdır.Güçlü ve sağlıklı bir aura en etkili koruyucudur.

Niyet ederek karanlık ve negatif enerjinin birine yönlendirilmesi psişik saldırıdır dedik.Bu enerji hem insanı hem hayvanı fiziksel, duygusal, mental ve spiritüel düzeyde etkiler. İnsanın düşüncesini, konuşmasını, isteklerini , hislerini ve davranışlarını etkileyen karanlık ruhlar ve varlıklar mevcuttur.Bu tür varlıklar tarafından ele geçireilen insanlar tümüyle farklı bir kişiliğe bürünebilirler. Başka bir karanlık enerji örneği de negatif düşüncelerin yarattiği formpanselerdir.Olumsuz düşünce, kızgınlık, zarar verme isteği, kin, intikam duygusu, aşırı korku vb enerjiler bir negatif düşünce alanıı oluştururlar ve bu tür düşünce formları bir insana yapışırsa, her alanda o kişiye sıkıntı, zorlamalar deneyimletirler. Bu varlıklarınetkileri çok güçlü veya zayıf olabilir; bazen hastalıklar ile bu tür etkiler karıştırılabilirler.Bizler farkına varmadan bu tür enerjileri kendimize çekebiliriz.

Kendimiz uzun süre kızgınlık, korku, intikam, nefret vb duyguları kendimişzde barındırmışsak etrafa yaydığımız dalgalarla bu tür karanlık ve negatif enerjileri kendimize çekmiş olabiliriz. Süreklilik arzeden negatif duygu ve düşüncelerin enerjileri,mıknatıs gibi dışarıdan da kendisine çektikleriyle beraber zamanla karanlık ve negatif varlıklara dönüşür.

Alkol, sigara ve uyuşturucu kullanımı auramızı zayıflatarak bizleri bu tür karanlık ve negatif enerjilere açık hale getiren önemli etkenlerdir.

maxresdefault.jpg

Psişik Saldırı ve Karanlık Enerjilerin Semptomları
Bu semptomlar çok çeşitlidir ve hastalıklarla karıştırılabilirler.
Karakterinin dışına çıkan davranışlar gösterme
Sebepsiz davranış değişikliği gösterme
Hafıza kaybı
Analitik düşünme zayıflığı, net olamama
Sebepsiz yorgunluk
Duygusal çekilme. İçinin boşalması
Bedende kısmi donma hissi.buzgibi olma
Düzenli olarahk birinin sesini işitme
Sesler duyma
Karabasanların düzenli ve sıkça görülmesi
Tuhaf ve tekrarlayan kazalar
Gözetleniyor olma hissi
Belli bir odada yerde rahatsızlık duyma
Kendine güven kaybı
Ani enerji kaybı
Teşhis edilemeyen, açıklanamayan ani hastalıklar
Kimse yokken kendisine dokunulma, itilme hissi
Bir başkasının varlığını hissetme
Mali veya ilişkiler konularında ani ve mantıkdışı zorlukların ortay çıkması
Korkutan hayaller görme
Sebepsiz, ani depresyon, sürekli kötü şans vb.
Vizyonlar, halisünasyonlar
Sebepsiz korku, kızgınlık ve üzüntü
Olumsuz obsesiv düşünceler, arzular, fetiş vb….
Karanlık ve Negatif Enerjileri Nasıl Toplarız? Nasıl temizleniriz?

Olumsuz düşünceli, duygulu insanların olduğu herhangibir yerde bu tür varlıkları toplayabiliriz.uzun süre acı çekmiş insanların bulundukları ortamlarda bu acıların izleri durur, insan olmasa da buralardan da enerji toplayabilirsiniz.İlaç, sigara, uyuşturucu benzeri maddeler aurada delik oluştururlar bu deliklerden karanlık varlıklar auraya ve sonrasında da bedene nüfuz ederler. Olumsuz enerjinin yoğun olduğu ortamlarda özellikle dinlenen, gevşemiş insanlar bu enerjileri çekerler.Antika eşyalaın bulundukları yerlerde de bu durum sıkça yaşanır.Eski eşyaların taşıdıkları enerjileri temizlemek kolay değildir.

Cinsel ilişki sırasında o kişinin özünü kendi özünüzle karıştırırsınız.iyisiyle kötüsüyle bu özleri alırsınız.Kişinin taşıdığı olumsuz enerjiyi fiziksel sex yoluyle kendi auranızın içine alırsınız.Çok eşlilik kişiyi karanlık enerjilere daha açık hale getirir.Kişi artık kendisi olamaz.

Kendinizi korumak, temizlemek ve temiz kalmak için ne yapabilirsiniz?.
Korunma ve ortam temizleme işini kendiniz yapabilirsiniz ancak bir varlıktan temizlenmek için bir enerji çalışması yapan kişiden yardım almanız gerekebilir.

Günlük temizlenme ve korunma uygulaması yapmak önemlidir. Kişi hem kendisini hem de uzun süre birlikte olduğu, içinde bulunduğu nesneleri, yerleri ve kişileri temizlemeli ve koruma çemberine almalıdır..Özellikjle kalabalık ortamlarda bulunanlar beraberlerinde bu tür enerjileri taşır ve yayarlar.Bu enerjiler bir virüs gibi kendiliğinden yayılırlar ve hatta insanları hasta ederler…Günlük tütsü yakma yolu ile bu tür temizleme yapmak yararlıdır. Kasıtlı kasıtsız yayılan negatif enerji tütsü yolu ile uzaklaştırılır.
Bunun için bir yöntem sunmak gerekirse; On cm çapında bir kasenin dibine ısıdan korunması için, bir kaç cm kalınlığında kum doldurun.İçine bir kaç yaprak adaçayı (white sage) koyun ve tüterek yanmasını sağlayın saplarından.Bu dumanla elde edilen tütsüden yararlanın…BU dumanı başınızın üzerinden bir kaç kez geçirin, Evinizi tütsüleyecekseniz camları ve kapıları 3, 4 saat kapatın.Bu duman karanlık enerji dokusunu çözer, dağıtır.

Kendinizi temizlemeye niyet ettiğinizde ilk önce Dünya ana ile derin bir bağlantı kurun, gümüş bir kordon ile dünyanın merkezine bileklerinizden bağlanın Önce kendi gezegeninize derinden bağlanacak ondan sonra değişik boyutların enerjilerine kendinizi açacaksınız. Niyet ile temizlik yapacaksanız öncelikle kendinizi bir koruma kalkanına almak zorundasınız, yoksa bir başkası üzerinde yapacağınız temizlik çalışmasında ile negatif enerjiyi, varlığı kendi üzerinize alabilirsiniz.Niyetle çalışırken bir sandalyeye oturun, gözlerinizi kapatıp sevgi enerjileriyle sarılı olduğunuzu ve kendinizin bu sevgi enerjisinden geldiğinizi aklınzda bulundurun.tamamen gevşeyin, diğer boyutların enerjilerine bağlanın ve evrenden korunma isteyin.beyaz ışıktan bir koni oluşturun bu koni ile temizleme yapıldığında ayrışan varlık veya negatif enerjiyi evrene salacaksınız.kendi adınızı veya çalıştığınız kişinin adını söyleyerek evrenden o kişiyi tüm negatif enerjilerden ve varlıklardan ayıklamasını isteyin, evrenden bu temizlemeyi yapmasını isteyin.Evrenden ayrıştırılan negatif enerjiyi kimseye zarar vermeden, ışık konisi içine yerleştirerek koni racılığıyla evrene aktarmasını isteyin.Birkaç dakika bu düşünceyi ve koninin taşınması imgesini sabitleyin.Sonra evrene teşekkür edin.Bu çalışmanın en önemli bölümü diğer boyutların enerjileri ile bağlanmaktır.Daha yukarı boyutların zeki enerjileri işe koşulabildiğinde sonuç alınır.

Dua yolunu seçiyorsanız mutlaka diğer boyutlardan koruyucu melekleri,bu deneyimde size yardımcı olabilecek rehberleri çağırarak size rehberlik yapmalarını ve yardım etmelerini isteyin.Korkmayın.Derin nefes alma, tutma ve verme çalışmasıyla( 5 veye 7 nefeslik) önce kendinizi sakinleştirin ardından şu çalışmayı yapuın.Vucudunuzdan korkuyu salmak için önce vucudunuzdaki tüm korkuyu solar plexüse topladığınızı imgeleyin ve sonra yumuşak bir yastığın içine doldurun bu korkuyu…. dışarıdan beyaz ışık hüzmesi gönederin bu yastığa ve içindeki korkunun çözülüp dağıldığını imgeleyin.sonra bu yastığın içindeki minicik parçacıkların bedeninizden dışarıya uçup gittiğini görün.. geriye dönün vucudunuzda kalan kırpıntıları da süpürün .. yastığın içinde hiçbir kırıntı kalmayana dek bun u yapın ve korkunuzun uzaklaşıp yok olduğunu hissedin, hafifleyin…

Kızgınlık, öfke, intikam duygularının size yönlendiğini düşündüğünüz durumlarda o kişi ile aranıza bir plexiglas korunma duvarı çekerek o kişiye sevgi göndermeye devam edin. Bu saydam duvar tüm negatif enerjiyi emecek ve nesize ne de geriye yansıtmayacaktır.sonra bu duvarı beyaz laser ışığı ile unufak edip negatif enerjinin çözülerek toprak tarafından emildipğini görün… Kendinizi her gün evrenin sevgi enerjisiyle sarıp ayak baş parmağınızda enerjiyi bağlayın…hiçbir negatif bu sevgi kalkanını aşamasın … Temizleme çalışmasından sonra çakraların yeniden dengelenmesi, auranın düzeltilmesi Aura temizlemesinden sonra aurada delikler kalacaktır bu deliklerin taze enerji ile doldurulup, auranın güçlendirilmesi gerekmektedir.Aynı zamanda
çakraların da yeniden normal çalışma tempolarına ve büyüklküklerine getirilmesi gerekir.Bu işlemler bitince, enerji ile çalışan kişi auranızı mühürleyerek dış etkilere karşı sizi korumaya alır.

Olumlamalar yoluyla güvende olduğunuzu, evren tarafından korunduğunuzu ve sevgi ile sarıldığınızı bilinçaltına ekmelisiniz. Bu anlamı içeren olumlamaları tüm içtenliğinizle inanarak ve hissederek alçak sesle söylemelisiniz.Yirmibir gün süreyle sabah uyandığınız anda veya akşam uykuya dalarken yapacağınız olumlama çalışmaları gerçeğinizi değiştirecektir.

Günlük Kendinizi Koruma Yolları
· Auranızı adaçayı tütsüsüyle temizleyin.
· Başkalarına karşı sevecen olun, olumlu tavır içinde olun.
· Dünya anayla derinden bağlanın, topraklanın.
· Dua ve meditasyona zaman ayırın.
· Olumlamaları günlük yaşamınıza sokun.
· Diğer boyut enerjileriyle bağlanabiliyorsanız, niyet yoluyla kendinizi
· Gerkin ve korku dolu olduğun uzda derin nefes çalışmasıyla gevşeyin.
· Bir enerji çalışanından yardım isteyin.

Bu konuyu yazdır

  Yüksek Işık Koruma Kalkanı
Yazar: Archilles - 11-07-2017, Saat: 20:00 - Forum: KİŞİSEL GELİŞİM - Yorum Yok

Yüksek Işık Koruma Kalkanı sizi kendi kontrolünüzün dışına taşıyacak güç ve istenmeyen enerjilere karşı korur.

Aura ve sübtil bedenler için koruyucu özellik taşır. Kişiyi, farkındalığın birçok spiritüel düzeylerine uyumlanmasına yardımcı olur, duygusal ve entellektüel devamlılık sağlar ve yüksek benlikle olan bağlantıyı artırır.

İstenmeyen enerjilere karşı koruyan bu enerji kalkanı, aynı zamanda, başkalarının da enerjiyi tüketmesini engeller, negatifi pozitife dönüştürür.

Yüksek ışık koruma kalkanı, kendilerine yarar sağlamak amacı ile, kendi gücümüzün dışına taşımak isteyen karanlık güçlere karşı, kendimizi korumamıza yardımcıdır.

Yüksek ışık koruma kalkanı, bu korumayı, ışık koruma girdabını yani vortex kurarak yapar, bu girdap, tanrısal ve yüksek benlik kökenli güçlü bir enerjetik korunmadır; bütün bedende akışı vardır ve yerde topraklanır. Bu koruma ışık girdabı, devamlı olarak bizi dış negatif enerjilere karşı korur, böylelikle korunma artık tamamen kurulmuş olur. Bu mutlak korunma aynı zamanda bütün güçlü spiritüel ve şifa frekanslarını getirme, tutma ve onlarla çalışma gücü ve fırsatını sağlar.

Spiritüel konularla ilgilenenler için çok faydalıdır. Enerji sistemimizin tüketimini ve ona zarar gelmesini engeller, şifa spiritüel enerjilerle çalışırken daha yüksek frekanslara ulaşmamıza yardımcıdır. İlahi ışığa ait korunma olduğu için bizi hayattaki birtakım fiziksel zararlara; araba kazaları, hava trafiğinde gibi hayatı tehdit edici durumlarda koruma sağlar. İlahi sevgi ve şefkatin en yüksek ifadesidir.

protection2.jpg

simdi vucudun dinleniyor… rahatliyor… sen daha derine indikce seni rahatsiz eden her sey sona eriyor… kayboluyor …

nefesine yogunlasiyorsun… nefes alirken vucudun rahatliyor… nefes verirken vucudundaki tum gerilim kayboluyor … gerilimin gogsunun icinden disari dogru ciktigini hissediyorsun … her bir nefesle daha da rahatladigini… daha derinlere indigini hissediyorsun … nefes alýsverislerin düzenli… rahat… hic caba sarfetmiyorsun çok kolay… gevsiyorsun … sen daha derinlere inerken butun vucudun gevsiyor ve sen rahatligin sicakligini hissediyorsun.. harika hissediyorsun .. ve gittikce daha derinlere iniyorsun…

vucudunun bazi noktalari daha çabuk gevsiyor.. bu noktalara yogunlastikca.. su ana kadar vucudunun.. hissettigin … en rahat seklinde oldugunu hissediyorsun… bu bolgeleri hissettikce gevsiyorsun… daha da rahatliyorsun … her duyumu hissediyorsun… onlar vucudunun en rahat noktalari…

izin veriyorsun… hissettigin bolgesel rahatlama tum vucuduna yayiliyor ve bu muhteþem … bu sicacik duygu her bolgeye yayilirken… guçleniyor.. bolgenin disina tasiyor… arzun gerceklesiyor … hissettigin rahatlik duygusu guclenerek tum vucuduna yayiliyor… gittikce rahatliyorsun ve gittikce daha derine iniyorsun…

vucudundaki rahatligin Gunes isinlari gibi yayildigini goruyorsun… yavasca… sicacik… havuza atilan bir cakil tasinin suda olusturdugu halkalar gibi… bu rahatlik duygusu vucudundaki her kasa … her hucreye …. her life … her kemige yayiliyor ve gecen her dakika bu his daha da derine iniyor… daha sakin… daha rahatlatici …. daha guclu … vucudundaki her hucre.. her sinir … bu duyguyu yasamaktan mesut … bu harika his simdi… vucudunun otesine geciyor…. seni saran koruyucu kalkana dogru ilerliyor… onun çok daha uzaga fizik bedeninin otesine gecmesine izin verebilirsin … ya da ikinci bir deri gibi kendine yakin tutabilirsin….

bu koruyucu bosluk .. bu kalkan… senin yarattigin bir sey olduguna gore ona istedigini yapabilirsin.. bu kalkani istedigin her sekilde kullanabilirsin.. limitsizce…. istersen onu bir suzgec gibi kullanabilirsin… tum bu duyulari.. etrafindaki her seyi suzen bir suzgec gibi … sadece istedigin … icine almak istedigin duygulari iceri almana izin veren bir suzgec gibi … istersen bu kalkani baskalarini anlamak ve onlarin seni anlamasina yardim etmek için kullanabilirsin….

istersen bu koruyucu kalkan gorunmez olur … istersen birkac kisiye gorunur … ya da … sen kimin onu gormesini istiyorsan o kadar kisiye gorunur… ve sen… bu koruyucu kalkani… sectigin herhangi bir sey için kullanabilirsin … bu zor degil… cunku bu kalkan senin eserin … ve sen onu vucudunun her parcasini rahatlatmak icin kullaniyorsun… onu kullanmaktan zevk aliyorsun…. onun yayilmasina izin veriyorsun… fizik bedeninin otesine geçmesine…. bunu deneyimleyebilir… alanini istediðin kadar genisletebilirsin … onu baska bir zaman veya mekana gecmek için bir vasita olarak kullanabilirsin … unutma ki onu ne kadar cok kullanýrsan o kadar güçlenir…

seni uyandirdigimda farkina variyorsun…. bu huzur dolu.. sessiz… sakin.. rahatlatici beldeye geri donebilirsin… bu kalkani ne zaman istersen o zaman kullanabilirsin… bu kalkani kullaniyorsun .. ve … rahatligin vucudunun her yerine yayildigini hissediyorsun

Bu konuyu yazdır

  AYAHUASCA ÇAYI HAKKINDA BİLİNMEYENLER (ŞAMAN'NIN İKSİRİ RUHUN ASMASI)
Yazar: Emka - 11-07-2017, Saat: 19:46 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorumlar (2)

Belkide hayatım boyunca en çok incelediğim araştırdığım ve çokca deneyimlediğim bir konuyu sizlerle paylaşıyorum bugün malesef en güzide forum sitelerinde bile eline kalemi alan karalamış kendince aslı astarı olmayan şeylerle 

''Ayahuasca zehirli bir bitki türüdür ''
.
konunun bir tanesinde bu cümle geçiyor ne yazık ki ama Ayahuasca zehirli bir bitki değildir çünkü Ayahuasca bir bitki değildir Ayahuasca bir formüldür bu yüzden bu kadar saçma benzeri cümleleri dikkate almayın yeri gelmişken söylim ayahuasca formülüde zehirli değildir. Ülkede en çok deneyimleyen biri olduğumu düşünerekden söylüyorum zehirli olsa çoktan ölürdüm yada zehirle alakalı bir reaksiyon görürdüm ama görmedim. Bir başka saçma cümlemize gelelim bu da ülkemiz sitelerindeki konulardan bir başka saçma cümle

''Yasal Bir Uyuşturucu: Ayahuasca Çayı''

Ayahuasca bir uyuşturucu değildir bir şeye uyuşturucu demek için öncelikle uyşturucu nedir ne değildir bu sorulara cevap vermek gereklidir mesela Ayahuasca asla bir eroin olamaz bu kadar lanet birşeyle kiliselerde ve belli başlı özel yerlerde kullanılan bu formül bir tutulur mu elbette hayır. 

Bir başka konuda nette dolaşan formüller malesef %99'u hikayedir. Yine 4 farklı ayahuasca deneyimleyen biri olarak yazıyorum size..

Akasya ağacıyla, kargı kamışıyla bir ayahuasca elde edemezsiniz çünkü ülkemizdeki akasya ağaçlarının tamamı bu formüle yatkın değil. Kargı kamışıyla bu iş olmaz diyorum çünkü dmt bu bitkide çok çok azdır ve çok fazla kamış kullanmanız gerekir bu da sizi çok olumsuz etkiler hatta ölebilirsiniz bile çünkü kargı kamışı zehirli bir bitkidir. Bu kadar fazla doz mutlaka zarar verir. 

Kısaca her dmt içeren bitkiyi yazmışlar formül diye önemli olan içerdiği miktardır ülkemiz saksılarında bolca olan buz çiçeğinde bile dmt vardır kime ne faydası var?!

Şunuda yeri gelmişken söylemekde fayda var ülkemiz bitkileriyle bu formül oluşturulamaz bitkilerinde çoğu getirtseniz bile ülkemizde yaşamaz tabi benim gibi yaşatmakda ayrı bir sanattır bu yüzden sizin için imkansız demiyorum. Yine altını çiziyorum netteki formüllerin hepsi sahte uydurma yalan yanlış formüllerdir. Kendinize zarar verebilirsiniz yada boşa vaktinizi harcayabilirsiniz. 

Hurmayla bile bu işin yapıldığı söylenmiş forumun birinde, derler ya sallıyorsun destekli salla diye bu da ziyanın demesi gibi ''aslanın boyu 10 metreydi'' hikayesine dönmüş. Malesef herkes çok biliyor ve uygulamış verim almış gibi anlatıyor bu tarz kişilerden uzak durmakda yarar var.


mensaje-de-los-indios-hopis-600x280.jpg


Peki nedir bu Ayahuasca?

Ayahuasca içerek alındığında mistik zevk ve ruhani tecrübelere neden olup zihin açıcı, algı değiştirici, diğer alemlerle iletişim kurucu tesirlere yol açıyor.

Bu maddenin 'yuvası' epifiz beziyse de kimileri tarafından kalp gözü, gönül gözü veya üçüncü göz olarak adlandırılıyor.

KIZILDERİLİLER YÜZYILLARDIR KULLANIYOR

Bu çay, Peru Amazonları'ndaki Conibo kızılderileri başta olmak üzere, Güney Amerika'nın farklı bölgelerindeki şamanist kabilelerce yüzyıllardır hastaların tedavisinde kutsal bir iksir olarak kullanılıyor.

Ayahuasca çayı üçüncü gözü açıp kişiye mistik aydınlatma sağlıyor.


Şimdi size tavsiye vermek isterdim ''sodium floridden, çeşme suyundan yani kireçden'' uzak durun diye ama malesef etrafımız sarıldı ellerimiz yukarıya çünkü tükettiğiniz hazır gıdaların %90'ı kireç ve floridin görevini fazlasıyla üstleniyor bu yüzden hiçbir tavsiyede bulunmuyorum..

Bu konuyu yazdır

  KAN GRUBUNUZA GORE KARAKTER ÖZELLİKLERİNİZ
Yazar: Emka - 11-07-2017, Saat: 18:43 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

En eski kan grubu 0 grubudur. 0 grubu “avcı”, A grubu “çiftçi”, B grubu “göçebe” ve AB grubu ise “modern” olarak adlandırılmıştır.
Kan gruplarına karakter özellikleri incelendiğinde ilginç sonuçlar ortaya çıkmış. O grubu kan taşıyan insanların kendine güvenen, cesaretli insanlar oldukları, A grubundaki insanların sinirli ve hassas bir yapıya sahip oldukları, B grubundakilerin diğerleriyle uyumlu, iletişimi yüksek ve yaratıcı fikirlere sahip oldukları ve AB grubundaki insanların ise, en çekici ve ilginç insanlar oldukları belirlenmiş.

Şimdi de kan gruplarına göre karakter özelliklerini ayrıntılı biçimde ele alalım:

0 Grubu: Güçlü, dayanıklı, özgüveni yüksek, cesaretli ve iyimser insanlardır. İçine bulundukları ortama adeta bir bukalemun gibi iyi uyum sağlarlar. Hayattan keyif almayı bilen, dünya nimetlerinden en iyi biçimde faydalanırlar. Hayatı ciddiye almaz, onu bir melodi gibiymişçesine kavrar ve yaşarlar. Modaya, havaya ve zamana uyumda problem yaşamazlar. İnsanlarla iletişimleri çok kuvvetlidir. Olumlu ilişkiler kurmada üzerlerine kimse yoktur. Kendilerine verilen olanakları sonuna dek kullanırlar. Amaçlarına kolaylıkla, fazla çaba göstermeden ulaşırlar. Sivri ve uç fikirleri, eğilimleri yoktur. Sağlıklı bir bünyeye sahiptirler. Liderlik özellikleri ve başarı için gerekli güdüye sahip olmak 0 grubu insanlarının anahtar özelliklerindendir.

A Grubu: Kalabalık toplumlarla ve kırsal yaşamın gerginlikleriyle baş edebilmek için ortaya çıkmıştır. Bu grubun psikolojik özelliklerinden bazıları, kalabalık çevrelerin kitlesel ihtiyaçlarına katlanmakla oluşmuştur. Bu yüzden uyumlu bir yaradılışları vardır. Hisleri kuvvetlidir. Araştırma yapmaktan hoşlanan insanlar bu kan grubunu taşır. Dış dünyalarındaki tüm değişikliklere duyarlıdırlar. Bu aşırı duyarlılıkları, çevreleriyle çatışma içerinse girdiklerinde ters tepmekte ve bu gruptaki insanlar içlerine kapanmaktadır. Çevrelerindeki olaylara dayanma kapasiteleri yetersiz kaldığında ve uyumda güçlük yaşadıklarında o toplumun en acınacak, zavallı insanları olurlar.
En kilit özellikleri paylaşımcı olmalarıdır. Kendilerine ait neleri varsa, sevdikleriyle paylaşmaktan asla kaçınmazlar. Sıkıntılarını içlerine atar, kimseyle paylaşmazlar. Dolayısıyla kan grupları içerisinde depresyona girmeye en müsait olanlardır. Ayrıca A grubu insanların diğer gruplardakilere nazaran daha az grip olduğu da su götürmez bir gerçektir.


1_7cca92d7afd4749c39bd_148dc627ec8567d7b8d3.jpg

B Grubu: zamanla toplumlardaki ırkların kaynaşması, yeni topraklar ve iklimlerle karşı karşıya kalan ilk B’lerin yaşamlarını idame ettirebilmeleri için uyumlu ve yaratıcı olmaları gerekmekteydi. B grupları, yerleşik hayata geçmiş A grupları kadar düzen sahibi ve konfor düşkünü değillerdir. Ayrıca bu grup, 0 grubundakilere göre daha az kararlılık gösteren yapıya sahiptir.
Biyolojik açıdan diğer kan gruplarına göre daha uyumlu bir yapı arz eder. Davranışlarında akılcılık ön plandadır, sistemli, düzenli ve iradeli yaşamayı severler. Başkalarının fikirlerinden etkilenmez, kendi kararlarını uygulamaya koyarlar. Egemen güç olmaktan ve insanları yönetmekten hoşlanırlar. İnatçı, otorite ve sert mizaca sahip olmalarından dolayı askerlik, uzmanlık, danışmanlı ve yöneticilik gibi işler yaparlar. Empati yapabilme yetenekleri gelişmiş bireylerdir.

AB grubu: Bu grup, sinirli ve hassas A’larla dengeli B’lerin birleşimi sonucu oluşmuştur. Bundan dolayı, biraz parça parça karaktere sahiplerdir. Diğer üç grubun tüm özelliklerini karmaşık ve karışık bir biçimde kendilerinde toplamışlardır. Dengeli bir yapıya ulaşmak için güçlü bir disiplinle karşılaşana kadar bocalayan, kaprisli, kararsız ve tutarsız bir kişilik sürdürürler. Çevrelerine önem vermeleri, sosyal tutumu önemsemeleri ve mantıklı düşünme yetisine sahip olmaları onları başarıya götürebilir. Detaycı değiller. En ilginç ve en çekici kan grubudurlar. Bu gruptan insanlar dünyada fazla bulunmaz. Dünya nüfusunun yaklaşık %5’ini oluştururlar. Ayrıca bu grup, kan gruplarının en yenisi olma özelliğini taşır.
Kan Grubu-Kişilik Arasındaki İlişki
Japon uzmanların yapmış olduğu bir araştırmaya göre, kan gruplarının insan kişiliğiyle yakından ilgisi olduğu ortaya çıktı. Japon uzmanlar, “İnsan vücudunun kimyası ile kişilik arasında önemli bağlar var. Kan grupları bunlardan biri.”diyerek açıklama yapmışlardır.

A Grubu Kadını: Çocukları çok sever ve sürekli çocuklarıyla ilgilendiklerinden eşlerini ihmal ederler. Para harcamaya düşkündürler. Değişiklikten hoşlanırlar.

A Grubu Erkeği: İyi bir dost ve konuşmacıdır. Düzenli yaşamayı tercih eder. Eş seçimi konusunda titizdir.

B Grubu Kadını: Para konusunda ya çok cimri ya da eli çok açık biridir.

B Grubu Erkeği: Özgürlüğünün kısıtlanmasından nefret eder. Kadınlara sonsuz saygı duyar. Neşeli bir aile ister. Yemek konusunda oldukça titiz bir yapıya sahiptir.

AB Grubu Kadını: Süse düşkündür. Para konusunda tutumlu biridir. Yemek pişirmek ve güzel sofra hazırlamakta çok beceriklidir.

AB Grubu Erkeği: Otoriter, sözünün aile içerisinde sözünün dinlenmesini isteyen bir bireydir. Hoşgörülü ve kararlı bir yapıya sahiptir. Eşine ev işlerinde yardımcı olmaktan hoşlanır.

0 Grubu Kadını: Çocukları biraz büyüdüğünde, hemen çalışma hayatına geri dönmek ister. Yemek yapmayı sevmez. Mutfak masrafları azaltarak kendine yeni elbiseler almayı tercih eder.

0 Grubu Erkeği: Çok kıskançtır. Kalabalıklara karışmayı sevmez. Hareketli, hırslı ve çalışkandır. Eşine sürekli hediyeler alarak sürprizler yapar.


Yazar: Özge BENİZ

Bu konuyu yazdır

  Okumasını Bilen İçin Gözler ...
Yazar: Neval Ercan - 11-07-2017, Saat: 18:17 - Forum: NOTLAR - Yorum Yok

Bir gün iyilik ve kötülük deniz kıyısında karşılaştılar, dediler ki; 'haydi denize girelim!' elbiselerini çıkartıp sularda yüzdüler. Bir süre sonra kötülük, kıyıya dönüp iyiliğin giysilerine büründü ve yoluna gitti. İyilik de denizden çıktı fakat kendi elbiselerini bulamadı. Çıplak olmaktan utanıyordu, çaresiz kötülüğün elbiselerine büründü ve yoluna devam etti. O gün bu gündür insanlar onları birbirine karıştırır. Ancak içlerinden iyiliğin gözlerindeki ışıltıyı bilen bazıları vardır ki, elbiselerine bakmaksızın onu tanırlar. Ve yine kötülüğün yüzünü ve gözlerini tanıyan bazıları vardır ki, elbiseleri onu tanıyanların gözlerinden gizleyemez. / Halil Cibran

Bu konuyu yazdır

  İsteklerinizi Sağ Kulağa Söyleyin
Yazar: Archilles - 11-07-2017, Saat: 15:10 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Siz de birisinden sizin için bir şey yapmasını istiyorsunuz, öyleyse kişinin sağ kulağına yönelip te konuşmalısınız. Hiç dikkat ettiniz mi sağ kulağın ya da sol kulağın ne kadar etkili olduğuna?

Muhtemelen cevabınız hayır olacaktır. Genelde karşınızdaki kişinin yüzüne bakarak konuşursunuz. İtalyan bilim adamlarının yaptıkları son araştırma ile söylenenlerin sağ kulağa iletildiğinde daha etkili olduğu açıklanıyor. Bu araştırmaya göre sizde isteklerinizin yerine getirilmesini istiyorsanız karşınızdaki kişinin sağ kulağına konuşmalısınız.

indiscrecion.jpg

İtalya’da yapılan araştırmaya göre, üç farklı deneyde kişilerin sağ kulağına söylenenleri yerine getirmelerinde beklenen etkiyi gösterdiği anlaşıldı. Beyinin sol tarafının bilgiyi işlemede daha iyi olduğunun bilinmesi ile, sağ kulaktan gelen bilgilerin değerlendirilmesi yönündeki gelişmeye dikkat çekildi.

Yapılan ilk deneyde; ikiyüzseksenaltı denek yüksek desibelli müzik dinletilirken birbirleriyle konuşmaları izlendi. Bu kişilerin yüzde yetmişikisinde, dinleyenin sağ tarafında etkileşim olduğu gözlendi.

İkinci deneyde; yüzaltmış denek ile anlamsız ifadelerle fısıldayarak konuşuldu ve deneklerin konuşulanları duyabilmek için sağ ve sol kulaklarını kullanmaları izlendi. Daha sonra her bir denekten duyabilecekleri ses tonu ile 1’er sigara istendi. Sonuçta deneklerin yüzde ellisekizinin sağ kulağını, yüzde kırkikisinin ise sol kulağını kullandığı tesbit edildi.

Yapılan son deneyde ise; yüzyetmişaltı denekten bir kısmının sağ, bir kısmının da sol kulağına yönelik konuşma ile sigara istendi ve sağ kulağına konuşulan kişilerin sol kulağına konuşulan kişilere göre daha fazla sigara ikram ettikleri belirlendi. Bu deneyler sonucunda ise, sağ kulaktan algılanan kelimelerin beyinin sol tarafında daha iyi işlem gördüğü kararını verdiler.

Aynı şekilde, insanların telefon konuşmalarında ahizeyi sağ kulaklarına tutmaları da bu araştırmalarda dikkat çekici olduğuna işaret ediliyor.

Bu konuyu yazdır

  Üçüncü Gözümüz İnsanlık Tarihindeki en büyük üstü örtülen gerçek
Yazar: Archilles - 11-07-2017, Saat: 14:55 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Kozalaksı bez, beyin epifizi, 3.göz diye de tanımlanan epifiz bezi, vertebre-omurgalı beyindeki küçük bir endokrin-içsalgı bezidir.

Epifiz bezi, uyku-uyanma modülasyon kalıpları, mevsimsel fonksiyonları etkileyen seratoninin türevi olan melatonin hormonu üretir.

Epifizin şekli küçük çam kozalağına benzer ve beynin iki yuvarlak talamik lobu arasında,
beynin orta yerinde yer alır.

Sır: Onlar sizin BİLMENİZİ neden istemiyor?

Her bir insanın epifizi ya da üçüncü gözü ruhani alem frekansına aktive olabiliyor ve sizi herşeyi bilen-alim ve tanrısal bir haz yaşamanızı ve etrafınızdaki her şeyle bütünleşip, teklik hissini duymanızı sağlar.Epifiz bezi bir kere meditasyon, yoga ya da çeşitli ezoterik, okült metodlarla uyumlanıp, ayarlandığında, popüler olarak bilinen astral seyahat ya da astral projeksiyon ya da uzaktan seyr şeklinde kişiyi diğer boyutları seyre geçirir.

Daha ileri düzey çalışmalar ve çok eski metodlarla, fiziksel dünyadaki insanların düşüncelerini ve davranışlarını kontrol etmek mümkündür.

Evet, biraz garip ama Amerika Birleşik Devletleri, eski Sovyetler Birliği hükümeti ve çeşitli gölge organizasyonlar bu çeşit araştırmaları uzun yıllardır yapmaktalar ve hayal edemeyeceğiniz kadar da başarılı olmuşlardır.

Epifiz bezi, Roma’da katolizmde temsil edilmektedir; epifizi sanatsal olarak çam kozalağı şeklinde resmederler.Eski çağlardaki toplumlarda,özellikle Mısır ve Romalılar epifiz bezinin yararlarını biliyor ve bunu geniş sembolojilerinde göz semboli ile sembolize ediyorlardı.

Epifiz bezi ayrıca Amerikan dolarının arka yüzünde “herşeyi gören göz” şeklinde yer alır ve bu, bireye ya da bireylerden oluşan gruplara epifizlerini kullanmaları ve diğer taraf olan sipiritüel aleme geçmeleri ve fiziksel alemde neler olduğunu, neler düşünüldüğünün hepsini bilip, insanların düşünce ve davranışlarını kontrol etmeleri için bir referans niteliği taşır.

Bu zamana kadar yapılan pek çok araştırma, gecenin belirli saatleri olan gece 1 ile 4 arasında beyinde salgılanan kimyasalların, kişinin derinindeki kaynağa bağlanarak bütünlük, teklik hissine yol açtığı doğrulanmıştır.

maxresdefault.jpg

Komplo: Epifiz Bezinizi nasıl öldürüyorlar?

1990ların sonlarında, Jennifer Luke adlı bir bilim adamı, sodyum floridin epifiz üzerindeki etkileri konusunda ilk çalışmaları başlatmıştır.

Luke,beynin orta yerinde bulunan epifiz bezinin, florid için bir hedef olduğunu bildirdi. Epifiz bezi, bedendeki kemikler de dahil diğer fiziksel maddelerden daha fazla floridi absorbe etmekte, emmekteydi.

Epifiz bezi tıpkı bir mıknatıs gibi sodyum floridi çeker. Bu da epifizin kireçlenmesine ve bedendeki tüm hormonal işlemin etkin bir şekilde dengelenmesine engel olur.

Daha sonra yapılan çeşitli araştırmalar da sodyum floridin beyindeki en önemli bezde absorbe edildiğini kanıtlamıştır.Sodyum florid, beynimizdeki en önemli salgı bezimize saldırıda bulunmaktaydı. Sodyum florid, yiyeceklerde, içeceklerde, banyolarda,içme sularında bulunur. Sodyum florid, Amerika’daki içme sularının %90’ına konmaktadır. Marketlerde satılan su filtreleri floridi filtre etmez, sadece tersine ozmoz ya da su damıtma ile filtrelenebilir. Bunun en ucuz yolu da bir su tamıtıcısı almaktır.

Sudaki,pepsi, kola, yiyeceklerdeki Sodyum florid gerçek anlamda kitleleri aptallaştırır.Naziler ve Ruslar, konsantrasyon kamplarında kampta bulunanları otoritenin sözünü dinleyen ve otoriteyi sorgulamayan bir hale getirmek için sularına sodyum florid katmışlardır.

Ben bir komplo teoristi değilim ama eğer ruhun tohumunu alırsanız, bu bizi tanrı ve içimizdeki güç ve ruhaniyetin bir olduğu tekliğinden kopartır ve bizleri gizli toplulukların, gölge organizasyonların ve çılgına dönmüş kurumsal dünyanın sıradan köleleri haline getirir.

Yazıma bir alıntı ile son vermek istiyorum…

“Sırf duydunuz diye herhangi bir şeye inanmayın. Sırf pek çokları tarafından konuşuluyor ya da dile getiriliyor diye herhangi bir şeye inanmayın. Sırf dini kitaplarınızda bulunuyor diye körü körüne inanmayın. Sırf öğretmenleriniz ya da büyükleriniz dedi diye inanmayın. Geleneklere inanamayın.Çünkü onlar pek çok jenerasyondan beri süregelmekte. Ama gözlemler ve analizler sonucunda, bir nedenden dolayı oluşan bir şey tespit edersen ve bu da bir şeye hizmet eder ve birisinin ya da herkesin yararına olursa o zaman kabul et ve bu kabul ettiğini yaşa!”

Budda.
Çeviren : AylinER

Bu konuyu yazdır

  Halil CİBRAN
Yazar: Neval Ercan - 11-07-2017, Saat: 14:26 - Forum: NOTLAR - Yorumlar (1)

Mezartaşında bile bilgeliği vardır...
Şöyle yazar:

Ben de senin gibi hayattayim halen. Ve simdi, yanibasindayim.
Kapa gozlerini ve etrafa bir bakin. 
Beni goreceksin, hemen onunde duruyorum…

Bu konuyu yazdır

  Yoga da ''OM'' nedir?
Yazar: deniz - 11-07-2017, Saat: 13:41 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Yoganın en önemli sembolleri arasında bulunan om; Sanskritçe’de Aum diye yazılan, Om diye okunan; Hinduizm ve Budizm gibi Uzak doğu dinlerine ait en önemli mantralar arasında yer alan, en kutsal hece olma özelliği taşıyor.  Dinsel ve mistik etkisi olduğuna inanılan önemli bir mantra olan om; a, u ve m harflerinin bir araya gelmesinden oluşuyor. Bu üç harf ise Hinduizm felsefesinde yeryüzü, gökyüzü ve gök katlarından oluştuğuna inanılan üç dünyayı ifade ediyor.  Om hecesi aynı zamanda Vişnu, Şiva ve Brahma ismindeki üç büyük Hindu Tanrısını da simgeliyor.

A yaratıcı Brahma;

U koruyucu Vishnu;

M ise yokedici Shiva


Rig, Sama ve Yacur isimli üç kutsal veda metnini de simgeleyen Aum; tüm evrenin özünü sembolize ederken; yoga uygulamalarında da sıklıkla yer alıyor. Sözlü meditasyon teknikleri ile bağlantılı olan Aum; Hindu ayinlerinde ilahi ve duaların başında ve sonunda sıklıkla tekrarlanıyor.

‘Om mantra’; kutsal birçok metinde geçen, ancak gerçek anlamda deneyimlendiğinde etkilerini gösteren bir mantra. Mandukya Upanişad metinlerinde Aum kelimesi; evren ve mutlak olan olarak kabul edilirken, geçmiş, gelecek, şimdi ve zaman ötesini de simgeliyor.

Meditasyon Esnasında Aum Sesi Nasıl Çıkarılır?

O sesini çıkarırken düz bir O yerine, yuvarlak bir O çıkarmayı denemeniz gerekiyor.

Aum kelimesini hızlı ya da yavaş olacak şekilde söyleyebilirsiniz.

Om’ sesi çıkarırken; M harfini tıpkı bir uğuldama gibi çıkarmaya çalışarak, en doğru şekilde telaffuz edebilirsiniz.

Om’ sesini çıkarırken; mümkün olduğunca zihinsel karmaşadan uzak durmalı ve tamamen sese odaklanmalısınız.

Aum mantrayı kalp atışlarınıza odaklanarak söylemeniz; ritmi yakalamanıza yardımcı olabilir.

Om Mantra Ne İşe yarar?

Om’ sesi üzerinde çalışmalar yaparak; konsantrasyonunuzun gelişmesini sağlayabilirsiniz.

Om sesini pratiğe dökmeyi başardığınızda yani gün içerisinde sık sık tekrar ettiğiniz takdirde bedensel ve zihinsel açıdan gevşeyebilir; kendinizi daha rahat hissedebilirsiniz.

Kendinizi sinirli, kızgın, bitkin ve hayattan bezmiş hissettiğiniz anlarda ‘Om’ sesi ile huzur bulabilir ve kendinizi sakinleştirebilirsiniz.
Om’ mantrasının kişiyi meditasyona hazırlayan oldukça etkili mantralar arasında yer aldığını da söyleyebiliriz












.

Bu konuyu yazdır