Hoşgeldin, Ziyaretçi |
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.
|
Forum İstatistikleri |
» Toplam Üyeler: 3,070
» Son Üye: damon
» Toplam Konular: 2,834
» Toplam Yorumlar: 3,065
Detaylı İstatistikler
|
Kimler Çevrimiçi |
Toplam: 1601 kullanıcı aktif » 0 Kayıtlı » 1601 Ziyaretçi
|
Son Aktiviteler |
Sürekli Aynı Sayıyı Görüy...
Forum: MELEK MESAJLARI
Son Yorum: Stannis
03-10-2024, Saat: 18:13
» Yorumlar: 0
» Okunma: 306
|
Bize ait olmayan sahte an...
Forum: Zihin
Son Yorum: cinsiyetsiztirmavi
29-08-2024, Saat: 01:28
» Yorumlar: 0
» Okunma: 301
|
RUHLARIN YAZDIRDIĞI SÖYLE...
Forum: ENTERESAN BİLGİLER
Son Yorum: Shfz
20-08-2024, Saat: 01:26
» Yorumlar: 1
» Okunma: 62,003
|
Nuh’un Gemisi’nin Çözülem...
Forum: TARİH
Son Yorum: Emka
21-02-2024, Saat: 21:57
» Yorumlar: 3
» Okunma: 8,122
|
DEMON İSİMLERİ LİSTESİ VE...
Forum: DEMONLAR
Son Yorum: Debriyaj_Balatasi
15-02-2024, Saat: 02:30
» Yorumlar: 1
» Okunma: 25,067
|
Trabzon'da ki Majisyenler
Forum: TRABZON SPİRİTÜELLERİ
Son Yorum: koavemaji
02-02-2024, Saat: 14:11
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,003
|
11:11'in Manevi Önemi ve ...
Forum: EVRENSEL ENERJİLER
Son Yorum: zeynepbuhan
10-11-2023, Saat: 18:49
» Yorumlar: 1
» Okunma: 6,139
|
Sürekli Şiddetli Baş Ağrı...
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: Gümüşkurt
25-09-2023, Saat: 19:23
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,518
|
%100 Etkili Şans İlmi Hav...
Forum: BÜYÜLER
Son Yorum: Gümüşkurt
18-09-2023, Saat: 23:51
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,285
|
Baş Melek Cebrail'in ismi...
Forum: Gabriel (Cebrail)
Son Yorum: Gümüşkurt
17-09-2023, Saat: 15:38
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,168
|
|
|
11 enerji Düşmanı |
Yazar: Emka - 02-06-2016, Saat: 12:56 - Forum: SAĞLIK
- Yorum Yok
|
|
İnsanı yorgun düşüren 11 enerji dusmani Cep telefonu, floresan ışık, küf gibi etkenler enerjimizden çalıyorlar. Bilim adamları, kronik yorgunluk ile tüm bu etkenler arasında şaşılacak bağlantılar olduğunu tespit ettiler.
- 1- Derin uykuda bizi rahatsız edenler: Gürültü stres yaratır ve stres tansiyonu yükseltir. Sonuçta sürekli halsiz ve uykulu oluruz. Bunun için size önerimiz, yatak odanızdan saat gibi ses çıkarabilecek tüm eşyaları kaldırmanız olacaktır.
- 2- Kahve ve çay: 6 fincandan sonrası zarar!Kafein uyarıcı etki yapar, yani beyne daha fazla enerji emri verir. Günde3 fincan kadar çay veya kahve içersek, bu canlandırıcı özellikten iyi şekilde faydalanırız. Fakat miktar ikiye katlanırsa, kafein ve tein, vücudumuzdaki demiri emer. Bu durumda beyin ve kalbe yeterli oranda oksijen gitmez. Sonuçta kendimizi çok yorgun hissederiz.
- 3- Karbonhidrat: uyku hapı etkisi yapar Tüm karbonhidratlar, aç karnına yenildiği zaman ağırlık yapar. Siz siz olun, aç karnına bu besinleri tüketmemeye özen gösterin.
- 4- Su eksilirse dikkatiniz de dağılır : Her gün yaklaşık 8 bardak su içmemiz gerekiyor, yoksa hissedilir bir biçimde enerji boşluğuna düşeriz. En iyisi, her saat başı içine biraz limon suyu sıkılmış bir bardak su içmektir.
- 5- Cep telefonu hipnozdan beter: 20 dakikadan uzun telefon görüşmelerinin uyku hipnozu gibi bir etki yaptığı ortaya çıktı. Dolayısıyla, uzun süreli ve sık olarak telefonla konuşmak bizi yorar.
- 6- Duş alacağımıza yatağa geri dönelim daha iyi : Suyun sıcaklığı vücut sıcaklığının çok üzerindeyse bünyemiz uyku getiren hormonları fazlasıyla salgılamaya başlar. Akşamları iyi uyumak içinsıcakla, sabahları enerji depolamak için ılık suyla yıkanın!
- 7- Bazı besinlere karşı dayanıksız olabilirsiniz: Her şeyi doğru yaptığınız halde zinde değilseniz, "çölyak" hastası olabilirsiniz. Bu bünyenizin tahıl nişastalarını işleyememesi anlamına gelir. Baş ağrısı ve yorgunluktan şikayet eden bu kişilerin buğday, arpa gibi tahıllardan uzak durması gerrekir.
- 8- Kola bünyeyi aside boğar : Az harekete bir de aşırı kola, çay ve et tüketimi eklenirse, bünyede aşırı asit meydana gelir. Sonuçta da dolaşım bozuklukları, migren, bağışıklık sisteminin zayıflaması gibi rahatsızlıklar yaşanır.
- 9- Gürültü de yorar: Uzun süreli gürültüye maruz kalan insanların enerjisi tükeniyor. Bağıra çağıra konuşan insanların arasında olmak bile insanı yormaya yetiyor.
- 10- Floresan ışığı kronik esnemeye neden olur: Floresan ışık, öğrenme ve konsantrasyon yetimizi yüzde 60 oranında düşürür. Gün içinde saatlerce bu ışığa maruz kalan birinin bağışıklık sisteminin zayıfladığı ispatlandı. Bu da kronik yorgunluğa neden olabilir.
- 11- Küften uzak durmalı: Bulunduğunuz ortam yeterince havalanmıyorsa küf oluşabilir. Bünye, küfe tıpkı mikroplarda olduğu gibi karşılık verir, bununla mücadele eder. Bu da açıklanamayan sürekli yorgunluğa neden olabilir.
BİR ÖNERİ
Zencefil ve karanfilli bir kek vücudunuzdaki mutluluk hormonlarının üretimini artırır, sizi canlandırır. Muskat da "myristicin" adı verilen bir madde içerir ki, bu madde doping ile çok büyük benzerlik taşır.
|
|
|
Ruhun Sesini İşitmek – Karanlık ve Işık Dengesi |
Yazar: Emka - 02-06-2016, Saat: 06:42 - Forum: KRYON
- Yorum Yok
|
|
Selamlar sevgililer. Ben Manyetik Hizmetten Kryon’um. Günün enerjisi, partnerim ile ilk deneyimim gerçekleştiği zamankinden çok farklı. Beklediğimiz şekilde çok şey gerçekleşti. Partnerim potansiyelleri öğretiyor ve 1989 da onunla tanıştığım zaman sunduğum bilgi şimdi olduğu gibi gerçekti. Ona bin yıllık dönemde nükleer savaş olmayacağını, bilinç değişimi olacağını ve gezegenin manyetik ızgarasının yer değiştireceğini anlattım. Şimdi bilim İnsan bilinci ile sözünü ettiğim ızgara arasında bağlantı oluşturdu. Sözünü ettiğim her şey meydana geldi.
Şimdi sunacağım şey hayal edebileceğiniz en ezoterik şeylerden biridir: Özgür seçim ve bunun sizi nereye götürdüğü ve İnsan bilincinin gelişimi ile ilgili hikaye anlatacağım. Bu karmaşık değil, ama biraz garip olabilir.
İnsanlık özgür seçime sahip, sadece Ruhun müdahalesi olmadan yapmayı dilediği şeyi yapmak değil, aynı zamanda kendisini nereye götüreceğine ve kendi bilinç seviyesine ve enerjisine karar verir. İnsanlık nasıl işleyeceğine ve düşüneceğine ve kendisiyle işbirliği yapıp yapmayacağına karar verir. Bu, insanlığın özgür seçimidir. Tüm bu özgür seçim bilmecesi İnsanların sınavı değildir, daha çok karanlık ve ışık arasında bir sınav ve savaştır.
Ruhunuzun ebedi olduğunu ve tekrar tekrar ve tekrar yaşadığınızı anlattık. Bu gezegendeki yaşam deneyimleriniz çok ve engin. Bir çok nesillerde kendinizi yükseltebildiğinizin, insanlığın bilincini artırabildiğinizin ve Dünyada barış olan şeye mezun olabildiğinizin mümkün olduğunu düşünüyor musunuz? Eğer böyleyse, bu tamamen farklı bir var oluş paragidması gerektirirdi. Bu kadar çok değişebilir misiniz? 1989’da geldim, çünkü şu anda bu tam potansiyel ve sözünü edeceğim şey tarafından ölçülür.
Yakın Tarihiniz
1980 lerde olayların oldukları şekilde gerçekleşmesinin tam nedeni, deneyimlediğiniz “joker (beklenmedik durum)” dir, ki bu Sovyetlerin çöküşüydü. Bunu yalnızca uzmanlarınız beklemiyordu, tüm gezegen için şok oldu. Bu büyük, beklenmedik değişimler değişen zamanların ve insanlığın artan bilincinin anlatıcıları, habercileridir. İnsan doğası değişmeye, büyümeye ve “bilincin oyun alanı” dediğim şeyden çıkıp “bilincin zarafeti”ne büyümeye başlıyor. Bu, yeni İnsan türünün ve yeni toplum türünün sadece başlangıcı olan birlikteliği ve barışı yaratan bilinç olacak.
Daha önce bu mesaja “Ruhun Sesini İşitmek” veya “Tanrının Sesini İşitmek” başlığını verebileceğimizi söyledim. Elbette bu bir metafordur. Spiritüel olarak uyumlanmış insanlar normalde gökten gelen bir sesi işitmezler. Ruhun sesini işitmek kendi Yüksek Benliğinizden gelen sezgiyeuyumlanmanın metaforudur. Yüksek Benlik, ebedi ruhunuza bağlanan ruhsal kısmınızdır. Çoğu arayıcının ona bağlanmak için çaba gösterdiği şeydir ve bu kendi yaşamınıza ve gezegene yardımcı olur.
Bu sezginin işitilmesinin veya ayırt edilmesinin çok zor olmasının nedeni, düşük, sürekli bir parazit olmasıdır, bu mesajı karartır veya üzerini örter. Bu, çok büyük karanlığın ışığı nasıl örtebileceğinin verebileceğimiz en iyi metaforudur. Ama bu parazitin gürültü seviyesi azalmaya başlıyor. Daha iyi, daha net bir mesaj aldığınız zaman ne olur? Değişirsiniz, dünya değişir; etrafınızdakiler de daha iyi işitir ve hatta işitmek istemeyenler farklı bir şeyin gerçekleşemekte olduğunu bilir.
Tekrar, bu işitme bir metafordur. Anlam, sezginin bütünlüğe sahip olup olmadığını ayırt etmek, kendi yaşamınızda neler olup bittiğini ve gelmekte olan potansiyellerin hissini geliştirme yeteneğini ayırt etmektir. Tüm bunlar Ruhun sesini işitmektir. Bu, “büyümeye başlayan” ve yüksek bilince sahip olan İnsan Varlığıdır.
DNA’nın Bilinç İle İlişkisi
Öğretmemizin en zor olduğu şey, partnerimin yıllardır öğretmekte olduğu şeydir. Zor çünkü size daha önce bu şekilde anlatılmış olan bir şey değildir. Bilinciniz çokboyutlu bedeniniz ile ilişkilidir. Bu fikre yaklaşmanızın en kolay yolu bu metafordur: DNA’nız yüzde 100 çalışmıyor. Bunun yerine, yüzde otuzlar bölgesinde çalışıyor. Yapmak için tasarlanmış olan şeyin yarısını bile gerçekleştirmiyor. DNA’nızın etrafında bağlanacak ve ona okuma yüzdesi verecek olan enstruman yok. Ama bu ölçüm metaforu, insanlığın potansiyel bilinci söz konusu olunca, nerede olduğunuzu size anlatabilmemiz için yapabileceğimiz en iyi şeydir. Size anlamanız gereken bazı bilgiler vermek istiyorum – tüm bunların nasıl başladığı ve neler olduğu.
Gezegende bilinç testine başlamak zorunda olsaydınız, en iyi şey ona düşük ve yükseğin orta noktasında sahip olmak olurdu. Çünkü bu metafor için, aynı miktarda karanlık ve ışık ile başlamak zorunda olurdunuz. Başlangıçta bu şekilde idi. Tasaram budur.
Geçmişte size insanlığın tarihini verdik. Tüm geçmişiniz son derece kısadır, çünkü galaksi ve güneş sisteminiz 4 milyar yıldan fazla süredir buradadır. Bildiğiniz şekliyle insanlık sadece 200,000 yıl önce başladı. “İnsanlar” demedim, “Bildiğiniz şekliyle insanlık” dedim, çünkü tüm test yaradılış hikayesi ile, ışık ve karanlık bilgisinin tohumlanması ile başladı. Değiştirilmiş DNA’sı olan İnsanlardan söz ediyorum – sadece 23 kromozomu olan sizler. Sonra tüm İnsanlar için bunun gelişmesi için başka bir 100,000 yıl vardı. Sonra Lemurya ve bazı diğer “tohum bölgeler” bir diğer 50,000 yıl öğretmeye yardımcı oldu. Tohumlama gerçekten tamamlandığı ve test çalıştığı zaman, sadece dündü! Sizler yenisiniz! Zamanın uzunluğuna baktıysanız Dünya 24 – saat olarak burada oldu, “uyanmış” bir İnsan buraya geldiğinde karşılaştırdığınız zaman, son saniyede gelmiş oldunuz! Tüm bilinen tarih bu zaman saatinin son saniyesinde gerçekleşti!
İroni şu ki, bunu dinleyenler ve dinleyiciler arasında olan bazıları tüm bu süre boyunca buradaydılar. Yaşlı ruh, bu açıklamayı size bir çok kez verdik: Akaşanızdan Atlantis’i, batan adaları, savaşları ve kaosu hatırlıyorsunuz. Bu sizin “burada olduğunuz ve bunu yaptığınız” anlamına geliyor. Felaketleri gördünüz ve bir çok tarihi şey gerçekleştiği zaman oradaydınız. Bunlar gerçekte açıklığa kavuşturamayacağınız bir hafızaya kazındı, ama bunu kendinizle taşıyorsunuz. Bu sizin yaşlı bir ruh olduğunuz ve belki, gezegenin başlamasına yardımcı olduğunuz anlamına geliyor!
Kızkardeşlik [Dr. Amber Wolf tarafından yaratılan Lemurya Kızkardeşliğine değiniyor] harika bir örnektir. Kızkardeşlik toplantılarına gelmeye eğilim hissedenleriniz için, içinizde pozitif kadim bir anı olarak “çınlayan” başlayan bir bilinci kutlayacaksınız. Bu, kadınlara sezgisel güçleri için ve toplumun şamanik liderliği için itibar edildiği bir zamanı kutlar. Bunu tüm insanlığa hayat verenlerden daha iyi kim yapar? Bu, başlangıçta ışık/karanlık testinin başlangıcı olan eşitlik ve bilgelik zamanını temsil eder.
Testin başında DNA yüzde 30’a ayarlandı. Başlangıcın eşit olduğunu söyledim, ama bu eşit görünmüyor, öyle değil mi? Yüzde hızla 35’e çıktı, adil bir test yaratmak için, çünkü karanlık ile tam eşitliğe sahip olmak için onun ait olduğu yer burasıdır (%35). Şimdi, dinlemeye devam edin, bunun neden adil olduğunu öğreneceksiniz. Size bilmeniz gereken bir şey vereceğim: Bu rakamlar size ışığın karanlık üzerindeki gücünü gösterir. Çalışan yüzde 35 DNA’ya sahip olduğunuz zaman, gezegendeki yüzde 65 karanlık ile dengelendi.
Bu rakamları gerçekten anlamayanlar için, açıklayayım. Işık ve karanlık dengesi aslında eşittir, ama ışık daha güçlü olduğu için, sadece yüzde 35 ışık bunu gerçekleştirir. Bu size karanlığın sizden daha zayıf olduğunu göstermelidir. Gezegende daha az ışık yüzdesine sahiptiniz ve yine de karanlığın büyük yüzdesi ile eşittiniz. Işık daha güçlüdür ve düşük bilinç ile bile eşit olmak için daha fazla yüzdeye gereksiniminiz yoktur.
DNA Etkililiğinin Yüzdesinin Süreci
Şimdi size yüzde 35 DNA etkililiğinde nelerin gerçekleştiğini anlatayım. Bu bilinçte ve biyolojide etki gösterir. Yüzde 35’te, gezegende cinsiyet dengesinin sezgisel anlayışı vardır – kim ne yapar ve neden yapar. Bugün Lemurya Kızkardeş toplantılarında kutlanan şey budur. Dünyanın cinsiyetlerinin birbirlerine saygı gösterdikleri ve dişil cinsiyetin Ruh ile daha fazla temasta olduğunun anlayışına sahip olunan bir zaman vardı. Kadınlar sadece çokboyutlu şeyler ile biraz daha fazla temasta olanlar değildi, ayrıca çocukların öğretmenleri olarak tüm insanlığa (her iki cinsiyete) annelik yapanlardı. Tüm erkekler anne tarafından korunur, sevilir ve öğretilirdi. Bu nedenle, onlar Dünyanın tüm toplumlarına rehberlik edenlerdi.
İnsanlık büyüdükçe özgür seçim ile, DNA etkililiğinin yüzdesi aşağıya inmeye başladı. DNA yüzde kaybetmeye başlar başlamaz, cinsiyet dengesi işlevsiz kaldı. Gezegende herhangi bir yerdeki herhangibir toplumu test etmek isterseniz, kolay bir test var: Onlar kendi kadınlarını nasıl algılıyor ve onlara nasıl davranıyor? DNA işlevselliği ne kadar yüksek ise, ilahi dişi o kadar onurlandırılır. Test budur! Gezegende aynı zamanda bile, farklı kültürler farklı DNA bilinci yaratır. Bu nedenle Dünyada yüzde 25 te olan bir kültüre ve yüzde 37 de olan bir kültüre sahip olabilirsiniz – ve eğer varsa bunlar çatışacaktır.
Orta Çağlarda veya belki daha önce, gezegen yüzde 25 e düştü. Bundan şüpheniz varsa, tek yapmanız gereken cinsiyet işlevsizliğine bakmaktır. Kadınlara artık saygı gösterilmedi ve şaman olmaktan ikinci sınıfa, hatta üçüncü sınıfa indiler, sonra hayvanlar ile aynı görüldüler. Hiç denge yok! Yüzde, hayatta kalma modu bilincine düşmeye başlayınca bunlar olur. Bu zaman sırasında bilinçte zarafet yoktur ve sanata veya kültüre takdir yoktur. Savaş, nefret, umursamazlık, öfke, dramanın işlevsizliği ve korkunun devam ettirilmesi vardır.
Sonra yakın zamanlarda, ortalama yüzde tekrar yükselmeye başladı ve 30 ve 31’e çıktınız. Tarih kadınların sonunda görüldüklerini, tekrar saygı görüldüklerini gösterdi. Bu yavaşça gerçekleşti ve çok etkileyicidir. Daha zarif toplumlarda, kadınlara kısmen oy verme hakkı verildi ve daha da iyileşti. Ortalama 32 ye çıktınız. Bu, Sovyetler Birliği çöktüğü zamandı, bu da nükleer savaşı devre dışı bırakıyor. Ayrıca bu Armonik Kavuşumu kutladığınız zamandı ve ben 1989’da partnerimi eğitmeye başlamak için geldim.
Sevgililer, gezegende hala muazzam cinsiyet işlevsizliğini barındıranlar var. Düşük bilinçli toplumlar daha iyi bir şeyler görmeyi “arayamazlar.” Karanlık ışığı göremez ve bunu size 1993 te söyledik. Bir gün geçmişe geri bakıp, “Bizde yanlış olan neydi? Görünür olanı neden görmedik?”diyeceksiniz. DNA yüzde 25 te ve 30 da olduğu zaman en kuvvetli olan kazanır. Bu hayatta kalma bilincidir ve başka her şey çok az önemlidir. Yüzde 35 ve üzerinde işleyen dengeli bir toplum görmek isterseniz, cinsiyet dengesine bakın. Saygı ve takdir orada olacaktır.
Kadim insanlardan öğrenin
Size partnerimin her zaman sözünü ettiği başka bir şey daha vereyim: Gezegendeki en eski toplumu, en uzun yaşayan kültürü bulun. Sonra geçmişte neye inandıklarını ve ne yaptıklarını bulmak için büyüklerinin öğretilerine bakın. Kayıtları ne söylüyor? Kayıtlarının ne söylediğini size anlatayım: kadınlar şamanlardı! Onların daha iyi sezgisel yeteneklere sahip oldukları kabul ediliyordu. Size rehberlik edebilen, Tanrının sesini hissedebilen ve görebilen birini hayal edin? Bu onlar için açıktı! Bu cinsiyet dengesidir. Erkekler bunu biliyordu ve buna bağlıydılar ve kadınlar erkeklerin en iyi yaptıkları şeyler için erkeklere bağlıydılar, avlanmak, toplamak. Cinsiyet dengesi! Bu sistem çok uzun süredir burada olan bu gezegenin yerli toplumlarının çoğunda hala vardır. Asla değişmedi.
Tarihe Devam
DNA yüzdesi 32 olduğu zaman, partnerim ile konuştum ve ona ayarlanma seçimi verdim [1989]. İleri DNA’nın kartopu yuvarlanıyordu. Bu gezegen kendisini yüzde 35’e yükseltmeye başlıyordu, tekrar eşit dengeye. Belki karanlığın diğer tarafa kaçacağı yüzde 36 ye bile çıkar.
Sevgililer, yüzde 35’in eşit karanlık/ışık olduğunu söyledik, ama şimdiye kadar bunu hayatınızda hiç görmediniz! Aslında, bundan daha yukarı çıkıyor ve karanlık diğer yola kaçıyor. Bu, dedikleri gibi, gizlendiği yerden çıkmaktır, karanlığın daha önce saklandığı bir çok yerden sıkılıp çıkarıldığı anlamına geliyor. Gezegende kendi ülkenizden bile genç insanları askere alan karanlık bir orduyu hayal edin! Bu karanlık ordu Amerikalıları askere almıyor, karanlığı askere alıyor! Bu karanlığa yatırım yapan ve çok genç Akaşa ve çok eski bilince sahip olan İnsanları temsil ediyor. Onlar diğerleri ile istekle işlevsiz oluyorlar ve gerçekte neler olup bittiği hakkında ipucuna sahip değiller. Karanlık yüksek seviyeye bakamaz. Aptal, aptal olduğunu bilmez. Beni dinleyin, karanlık yukarı bakıp ışığı göremez. Yüksek amaca kördür. Sadece karanlığın kuvvetini görür. Işığı anlamaz, bu nedenle bilge değildir ve bozguna uğratılabilir. Kaybedeceğini anlamaz. Tek görebildiği kendisidir. Bu çok açık, öyle değil mi?
Şu anda olan şey söylediğimizi destekliyor. Bu gezegende şu anda neler oluyor? Bunu daha önce söyledik; Tam şimdi ben konuşurken, bu ülkede şimdiye dek sahip olduğunuz en işlevsiz politikaya sahipsiniz. Nedeni? Devam etmekte olan muazzam bir değişim var! Çatışma, drama ve birçoklarının garip davranışları kendisi işlevsiz olan eski oluşturulmuş hükümetten yorulmuş olanları temsil ediyor. Düşünce şu, “Şimdi ve geçmişte sahip olduğumuzdan daha iyi bir şey olacak mı!” Yüksek bilinç daha iyi bir şeyi görebildiği zaman gerçekleşen şey budur.
Bu hepiniz için farklıdır ve DNA’nın yüzdesindeki devam eden artış nedeniyledir. Bu herkes içindir ve sadece bu odadakilere benzer inanç sisteminde olabilecekler için değildir. Bütünlük, şeffaflık ve insanlar için çalışan bütünlüğe sahip olan sistemleri arzu etme yakında. Bu, işlevsizlik yerine, yüksek yerlerde bütünlüğü arzu etmektir. Bu uyanıştır! Eski enerjiden yorgun düşen bir nüfusa sahipsiniz, çünkü sesi işitmeye başlıyor.
Bunu Kim “İşitiyor”?
Ruhun sesi seçilmiş bir kaç kişi için değil, tüm insanlık içindir. Ama, yaşlı ruhlar olan seçilmiş bir kaç kişi bunu daha iyi anlayacaktır ve mesajın ne ile ilgili olduğunu ayırt edebilecek ve daha iyi bilecektir. Karanlığın gürültüsü, karışıklığı ve paraziti ışığa daha eşit hale geldikçe, bir çok insan ilk kez Ruhu işitmeye başlayacak. Bunun Ruh olduğunu bilmeyecekler, bunun yerine “bizim için daha iyi olan şey duygusu” ve yeni olan bir sezgi olacak. Bu odada olmakla ilgilenmeyen kitleler için, her şey yeni bir başlangıç, yeni bir farkındalıktır. Ne işittiklerini ve hissettiklerini bilmiyorlar. Sadece değişmek istediklerini “doğru olan şeyin” yeni hissini biliyorlar. Bu gezegendeki yaşlı ruhlar bu berrak mesajın ne olduğunu tanıyacaklar ve bundan mesajlar ve rehberlik almaya başlayacaklar. Fark budur! Ama tüm insanlık bir seviyede değişimin farkında.
36 ya doğru emekliyorsunuz. Etrafınızdaki olaylar ile bile, bu gezegendeki karanlığı defederken, 36 da olacaksınız. Şimdi, bu sizin kazanmakta olduğunuz anlamına geliyor. Ayrıca Tanrının sesini gizleyen gürültünün parazitinin azalmaya başlayacağı anlamına geliyor. Sezgi geçmişte olduğu gibi, işittiğiniz şeye emin olmadığınız yere, o kadar hızlı yelken açmayacak. Sezgi daha uzun süre kalacak ve sizinle daha net bir sesle konuşacak. Hatta onu durdurabilecek ve inceleyebileceksiniz!
Şu anda sezgiyle olan problem, onun parazit – gürültü ile kaplanmasıdır. Bu bir metafordur, sevgililer. Anladığınızı umuyorum. Parazitle kaplı, sezgisel düşüncelerinizin anlaşılması zor ve belli belirsiz olduğu anlamına geliyor, çünkü bu altta yatan enerji onun görülmesini ve net bir şekilde işitilmesini engelliyor. Beyninizin içindeki mantık “Bu doğru değil. Sadece senin hüsnükuruntun veya hayal gücün” diyerek, her zaman onu aklınıza sokmaya devam ediyor. Bunların hepsi DNA’nızın düşük yüzde rakamı olan şeyin parçasıdır. Yüzde 36 ya doğru çıkmaya başladıkça, her şey değişir. Beyninizin mantığı değişir, çünkü o DNA’dadır. Bir uyanma var, daha etkili DNA var ve siz farklı şekilde düşünmeye başlıyorsunuz. Psikoloji araştırmalarında size anlatılmış olan İnsan doğası ile ilgili her şey tamamıyla başka bir şeye dönüşmeye başlıyor. Bilgelik, sahip olmayı dilediğiniz bir şey olmuyor, sezgisel hale geliyor. Toplum genel olarak değişmeye başlıyor. Çözülemez olana çözümler ortaya çıkmaya başlıyor. İnsanlık büyümeye ve oyun alanından mezun olmaya başlarken yeni, daha bilge düşünce medyada işitilmeye başlıyor. Birbirine yardımcı olma programları gerçekten işe yaramaya başlıyor. Fakirler için fark yaratacak projeler için fonlar daha fazla elde edilebilir.
Siz 35 tesiniz. Burada eşitlik var, karanlığı ve ışığı görmeye başlıyorsunuz ve bu her şeyi değiştiriyor. Tarihe bakıyorsunuz, uzun bir yol geldiniz, ama buraya gelmeniz uzun sürdü. Sevgililer, bu süreci daha önce gördük ve kartopu yuvarlanıyor. Bunu durduracak yol üzerinde hiç bir şey yok. Yüksek bilincin bu kartopunun yolunda, ezilecek ve mahvolacak her tür şey var. Bunun bir kısmı sizin “kurum” dediğiniz şeydir. Bazı çok büyük kurumların çökmesini izleyin! Kartopu onları aşağıya indirecek.
Alarma geçmeyin ve korku yaratan belirli türde şeyler gerçekleştiği zaman, bunun gezegenin sonu olduğunu düşünmeyin, çünkü bu sadece 35’te olmak, 36 ya gitmek ile ilgilidir. Hatırlayın, karanlık tepki vermeye ve ışıktan korkmaya başlıyor. Karanlığın ışığınıza saldırmak ve sizi korkutmak için elinden geleni deneyeceği yerde, sonuçlar bir çarpışmadır. Ama, siz doğru zamanda doğru yerdesiniz ve hüküm süreceksiniz. Yeterince söyledim.
Buradan çıktığınız zaman, bu mesajı anlamanızı umuyorum. Dinlemek zorundaysanız, tekrar dinleyin. Bu, gezegenin ışık ve karanlık miktarı ve sizin nerede olduğunuz ile ilgilidir. Sizin kazanmakta olduğunuz ve bu nedenle geldiğiniz gerçeği ile ilgilidir. Daha önce hiç kazanmadıkları ve kaybetme bilincine sahip oldukları zaman, kazananlar ile konuşmak zordur. Çoğunlukla çalışmakta olduğunuz şey budur. Kryon’un bu mesajı hiç değişmez, çünkü gerçeği temsil eder.
Ve öyledir.
KRYON
(Çeviri: Saffet Güler)
|
|
|
Gezegenimizin Çözülemeyen Sırları |
Yazar: Spiritüeller - 02-06-2016, Saat: 05:16 - Forum: ENTERESAN BİLGİLER
- Yorum Yok
|
|
Dünya'mızda gerçekleşen, sırrı çözülemeyen birtakım ilginç olaylar. Bu ilginç olaylara ait bazı bilimsel yaklaşımlar.
tarihi, coğrafi, jeolojik, psikolojik, biyolojik birçok gizeme dair tamamen bilimsel yaklaşım. hepimizin meraklı olduğu çözülemeyen sırlardan bazılarını popular science dergisi derlemiş ve bilimsel yanıtlar verilmiş.
deprem ışıkları : büyük depremler öncesinde ortaya çıkan ışıklara deniyor. uzun zaman ciddiye alınmamış olsa da 1966'da japonya'da matsushiro depreminde fotoğraflanıyor. şekil ve renk bakımından değişerek kimi zaman gökkuşağı gibi birçok renkte, küre şeklinde ya da gökyüzüne yayılmış bir biçimde gözlemleniyor. depremin merkez üssünde de ortaya çıkabiliyor, yüzlerce kilometre ötede de. sebebine gelince, teorilerden birisi nasa fizikçisi friedemann'ın ortaya attığı kayalarda meydana gelen elektrik aktivitesinin ışıkları oluşturduğu teorisi. ancak teori, 2007'de peru'da yaşanan depremde ışıkların ufuk çizgisinde belirmesiyle bölgedeki kaya ve elektrik ilişkisiyle bir alakası olmadığını gösterdi. bir diğer teori de, rutgers'dan shinbrot'un bir deprem simulasyonu yaratarak ortama plastik, cam ve un benzeri tozlar koyarak yarattığı elektrik gerilimi sonucu bu ışıkların oluşabiliceği iddiası. ışıklar hala tam olarak açıklanmış değil. friedemann'ın birçok deprem ışığını açıkladığı düşünülüyor şu an.
yürüyen kayalar : california'da ölüm vadisi'nde bulunan ağırlığı 300 kiloyu bulan taşlar, düz alanda arkalarında iz bırakarak uzun mesafeer kat ediyor.
oluşturulan gözlem grubu, taşlardan bazılarını işaretleyerek nasıl hareket ettiklerini çözmeye çalışıyorlar. geçen 7 yıllık süre zarfında işaretlenen 30 kayadan 28'inin yer değiştirdiği, bazılarının birbirine paralel ilerledikleri gözlendi. kimisi hareket ederken kimisi duruyor, bazısı yıllarca durduktan sonra hareket ediyor. en sonunda grup yer değiştirme anını yakalayı kameraya kaydediyor ve detayları açıklıyor. çöl aslında yıl boyu oldukça kuru ama birkaç santimetre yağmur düşüyor senede. ve bu yağmurlar belli yerlerde birikerek donuyor ve buz kalıpları oluşturuyor. buz önce kayanın kayması için zemin hazırlıyor, sonra gün doğumunda eriyerek zemini yumuşatıyor, rüzgar da kayaların yönünü tayin ediyor. böylece yürüyen kayaların sırrı çözülmüş oluyor.
peri çemberleri : namibya'daki namib çölü'nde yüzeyde, çapları 5 ila 10 metre arasında değişen dairesel şekiller bulunmakta.
kimi zaman kaybolup yeniden çıkıyorlar, kimi zaman büyüyüp küçülüyorlar. hamburg üniversitesi'nden bir araştırmacı daireler içerisinde sadece termitlerin yaşayabilidiğini söylüyor ve onların yaşam döngülerine bağlı bir ekosistem olarak görüyor çemberleri. bir diğer teorisi ise ben gurion üniversitesi'nden bir araştırmacının oluşturduğu simulasyonla bölgedeki büyük bitkilerin küçük bitkilerin suya erişmesini engellediklerini göstermiş ve çemberlerin içinin bitkiden arınmış halde kalmasını sağlıyor. buna bağlı olarak da dönemsel olarak büyüyüp küçülüyor ya da ortaya çkıyor çemberler. şu an kesin cevap verilmese de bu iki teoriden birisi çemberlerin davranışını açıklayacak gibi.
antikythera düzeneği : 1900 yılında girit ve mora yarım adası arasındaki antikythera adası yakınlarında bir batıkta bulunan 2000 yıl önce antik yunanlar tarafından oluşturulmuş bir mekanizma bu.
detayına inmeden bronz çarklardan oluşan oldukça karmaşık bir mekanizma ve bilinen en eski çarklı düzenek. gök cisimlerinin konumlarını ölçmek için kullanıldığı tahmin ediliyor. 2000 yılında oluşturulan bir grup, bunun dünyanın ilk bilgisayarı olduğunu açıkladı. sadece gök cisimlerinin yerini değil, zaman dilimini gösteren, gelecekteki güneş ve ay tutulmalarını hesaplayabilen bir alet olduğu ortaya çıktı. hem de gerçekleşme saatine kadar. o dönemde bunu yapabilecek tek insanın arşimet olduğu görüşü, yaşadığı dönem ve aletin tahmini yaşı ve cicero'nun arşimet'in gezegenlerin hareketini tahmin eden aletinden bahsetmesi, bu düzeneği arşimet'in ürettiği sonucuna götürüyor bilim insanlarını.
plasebo etkisi : ne olduğundan bahsetmeye çok gerek yok. açıklama için beyin aktiviteleri, nöronlar, ve bunlarda yaşanan değişim inceleniyor. ancak incelemeler çok da bir yere varmıyor. bazı hastalıklar için geçerli olsa da, işe yaramayacağı yerler de olabilir.
şimşek topları : yüzyıllardır insanlar tarafından, hatta resimlerle tasvir edilmiş, fırtınalı havalarda ortaya çıkan bu küreler hala gizemini koruyor.
sadece oraj denilen şiddetli ve gök gürültülü fırtınalar sırasında oluşuyor. evlerin içine girdiğini dahi söyleyenler var, hatta çarpması sonucu ölenler. en popüler teori canterbury universitesi'nden geliyor, topraktaki silikon, şimşek, oksijen ve akrbon etkileşiminden oluşuyorlar. başka üniversitelerde bilim insanları bunu test etti, ve ışık topları oluşturmayı başardı. ancak bunun bir şimşek topu olduğundan emin değiller.
gökyüzünden yağan hayvanlar : filmlerde, haberlerde sıkça rastladığımız bir olay, kurbağa, balık, örümcek yağması. bir teori kasırgaların hayvanları kaldırıp başka yere sürüklemesi. ancak bu teoride fikir birliğine gidilmemiş. yağan hayvana göre değişkenlik gösterdiği düşünülüyor sebebinin. balık ve kurbağa konusunda deniz hortumlarının hayvanları içine çekip güçsüzleştiğinde başka yere bırakması. örümcekte ise aynı şey karada gerçekleşiyor. ancak sorun yağan hayvanın tek çeşit olması, aynı anda hem kurbağa hem örümcek yağmıyor. bu yüzden hala açıklanamayan bir şeyler var.
atacama iskeleti : şili'nin atacama çölü'nde 2003 yılında uzun zaman boyunca bozulmamayı başarmış 15 cm boyunda bulunan iskelet.
bulan kişi en yüksek fiyatı verenlere sattı ve bununla birlikte birkaç kez de el değiştirdi. 2009'da bilim insanları için sergiledi ve stanford'dan bir profesör iskelet üzerinde incelemelerde bulundu. alınan veriler iskeletin gerçekten de bir canlıya ait olduğunu gösteriyordu. kafatası yapısı insanınkinden farklı olan iskeletin boyutları cenin olduğu kuşkusunu yaratsa da kemikleri bir cenin için oldukça gelişmiş. veriler boyutunun küçüklüğünün mutasyon sonucu olmadığını söylüyor. genetik olarak benzerliklerinden dolayı da bir primat ancak insan değil. genetik benzerlikler açısından güney amerika'nın batısıyla özdeşleşiyor. genetik sonuçlar ne kadar kesin olsa da hala bu iskelete kesin bir açıklama getirilmiş değil. insan olmadığı yönündeki bilgi ise her zamanki gibi uzaylılara referans vermekten hoşlanan grupları cezbediyor.
düşük frekanslı uğultular : dünyanın neredeyse her bölgesinde, bazı insanlar tarafından duyulan sesler var. bu konuyu araştıran bilim insanları sesi gerçek olduğunu ama herkes tarafından duyulmadığını buldular. 20 kişiden birinin duyabildiği bu ses hiç susmuyor, oldukça rahatsız edici yani. kimi yerde süreklilik gösteren sesler, bazı yerlerde kesilebiliyor. araştırmalardan biri, bu sesi okyanus dalgalarının oluşturduğu titreşimlerin yarattığı. bir diğer teori ise çarpışan dalgaların yarattığı. ancak yapılan deneyler bunların o kadar da yüksek titreşimler üretmediklerini ortaya çıkardı. yeni bir araştırmayla bu iki teori birleştirildi ve uzun dalgaların taban boyunca yayılarak 13-300 saniye arsında sismik hareket yarattığı ve bu sesin dünyanın farklı yerlerine iletildiği ortaya çıktı.
kral kelebeklerinin göçü : her yıl kral kelebekleri kuzey amerika'dan başlayıp 5000 km yol katederek güney amerika'ya göçüyor.
göçün her bir aşaması oldukça merak uyandırıcı. öncelikle göç rotası her defasında değişiyor, fırtınalar, yağmurlar sebebiyle. ve daha önce hiç gitmedikleri rotaları denemek zorunda kalıyorlar. diğer bir gariplik geceyi geçirdikleri ağaçların hiç değişmemesi. özenle seçilen bu ağaç yıl, nesil fark etmezsizin kral kelebeklerinin mola yeri oluyor fakat neden seçildiğinin hala bir açıklaması yok. daha önceden hatırlama ihtimali ise yok. şöyle ki ; bu sene göç eden kelebekler daha önceki göçte doğmamışlardı, geçen göçten kalanlar ise bu göç başlamadan öldüler. diğer bir gariplik bir göç rotası sırasında 4 nesil değişiyor, 6 haftalık ömre sahip kelebekler yolculuğu tek bir nesille tamamlayamıyor. son gariplik ise doğan 4. nesil diğerlerinden 6 ay daha uzun ömre sahip ve göçün devamını sağlıyor böylece. bu konular dair hiçbir açıklama getirilemedi. konakladıkları ağaçları inceleyen bilim insanları, ağaçları kamufle edip kokularını gizlediklerinde bile kelebekler buralarda konakladılar. açıklama olarak bu rotaları genetik olarak devraldıkları anlaşıldı ancak sadece bir yıllık bir bilgiyi genetik olarak nasıl transfer ettikleri açıklanamadı. hala sır olarak devam ediyor bu doğal olay.
londra çekici : 1936 yılında teksas'ta insan yapımı antik bir çekice benzeyen bir alet bulunur.
yapılan araştırmada çekici 400 milyon yıl önce ordovisyen devri'ne ait olduğu ortaya çıktı. ancak bu dönemde insanların ataları olan primatlar henüz ortada yoktur. sonuçların yanlış olabileceğini düşünen araştırmacılar tekrar incelerler ve bu sefer de çekic 500 milyon yıllık çıkar. hatta kullanılan malzeme %96 oranında demir içermektedir ki teknoloji yardımı olmadan böyle bir ihtimal yoktur. çekice dair hiçbir açıklama yok hala.
naga'nın ateş topları : her yıl ekim ayında mekong nehrinden yumurta büyüklüğünde ateş topları yükseliyor. bazen 10 bazen binlerce top yüzlerce metre yükselip kayboluyor. bir açıklama nehir dibinde çürümüş maddelerin gaza dönüşerek kendilerini yakmaları. ancak neden yılın bir döneminde olduğunu açıklayamıyor. sonuçta yine bu olayı açıklayan bir teori yok.
piri reis haritası : haritanın bulunan ilk parçasından sonra eksik olduğu fark edilince ikinci parça aranmaya başlandı ve bulunduğunda ortaya yeni bir gizem çıkardı.
orta amerika, florida kıyıları ve küba'yı içeren harita aynı zamanda antarktika kıtasının kraliçe maud topraklarını içeriyordu ki, haritanın çizildiği 1513 tarihinden 300 yıl sonra keşfedilecekti burası. wisconsin üniversitesi'nde bir araştırmacı buranın antarktika değil arjantin kıyıları olduğunu söylüyor, enlem ve boylam hatası olsa da. antarktika gizemi böylece kısmen çözülse, araştırmacı başka bir gizeme dikkat çekiyor. o da o yıllarda henüz keşfedilmemiş ama haritada ayrıntılarıyla resmedilmiş peru.
nazca çizgileri : çok bildik bir olay. nazca'daki çölde kuru zemine çizilmiş onlarca geometrik desen var.
kuş, köpek, maymun,vs. sadece yukardan bakıldığında anlaşılan çizgiler 1926 yılında keşfedildi. inkalardan daha eski m.ö 500 ila m.s. 500 yılları arasında yapıldığı tahmin edilen şekilleri kimin ve neden yağtığı bilimiyor. bazıları yer altı su kaynaklarının yerlerini işaret ettiğini söylüyor, bazıları takımyıldızları. bir ingiliz profesör çizgilerin dini törenlerde kullanılan labirent olabileceğini söylemiş, bir japon araştırmacılar ise farklı tekniklerle çizilmiş, büyük ihtimal başka bir topluluk tarafından, 100 yeni çizgi buldu. henüz bir açıklama yok, ama her şeyi uzaylılara bağlayanlar için, insan yapımı oldukları biliniyor.
bağdat pili : 2000 yıl önce elektrik üretebilen bir çömlek.
bağdat yakınlarında bulunan pil, bakır silinidir ve zift içeriyor ve içerisine koyulan sıvıya göre elektrik üretebiliyor. pil, pers imparatorluğu döneminden ve savaşçı olup bilime önem vermemelerinden dolayı gizem yaratıyor. bir teori tedavi amaçlı elektrik kullanımından üretildiğini söylüyor ama üretilen elektriğin voltajı hiçbir acıyı dindirecek güçte değil. kabul gören tek açıklama elektroliz kaplama için kullanılması. yani bakır ve gümüşü altınla kaplayıp herkesi altın olduğuna ikna ediyorsunuz. hala neden üretildği bilnmiyor.
elektronik ses fenomeni : kayıt cihazlarına yakalanan ürkütücü sesler. ruhların bu yolla bizimle iletişime geçiyor olduğuna inananların sayısı hayli fazla. normal olarak duyulmayan ama kaydı ileri veya geri sardığınızda duyulduğu söyleniyor. bu seslerin kaynağı ise çevredeki diğer elektronik aletlerin çıkardığı sesler. psikologlar ise inananlarıa bunun bir algı oyunu olduğunu söylüyor. ayni neyi bekliyorsak bize beklediğimiz veriyi veriyor. kısaca böyle bir olay yok.
kosta rika taş küreleri : kosta rika'da bulunan çapları birkaç cm ile 2 m arasında değişen taş küreler. taş ustası olarak ünlenmiş diquis halkı tarafından 600-1000 yılları arasında yapıldığı sanıyor.
diquis kültürüne dair neredeyse her şey ispanyol istilası ile yok edildiğinden çok fazla bir bilgi yok taşların yapım amacına dair. bu yüzden de oldukça fazla mit dolaşıyor etrafta. bazıları taşların atlantis'ten geldiğini, bazılarıysa uzaylılarla iletişimde kullanıldığını söylüyor. en büyük gizem ise taşların kusursuz birer küre olması. kansas üniversitesi'nden bir araştırmacı taşları inceliyor yıllardır fakat çok fazla bir veri yok. taşların insan yapımı olduğu kesin üzerindeki çekiç izlerinden dolayı. ama hala neden yapıldıkları bilinmiyor.
sessizlik bölgesi : biraz ürpertici süs katılmış hikayelerden oluşuyor. meksika'nın chihuahuan çölü'nde bulunan bu bölgedeki ilk olay 1930 yılında bir pilotun bölgeden geçerken bütün göstergelerin çılgınca davranmaya başlamasıyla ortaya çıktı. 70'li yıllarca bölgeye yanlışlıkla bir amerikan füzesi düşünce amerikalılar araştırmak istediler. araştırmada hiçbir sinyal türünün buraya ulaşmadığı görüldü. radyo, uydu sinyalleri ulaşmıyor. bölgeye sessiz bölge adını verip gidiyorlar. buraya kadar gerçek olan hikayeye insanlar gizem katıyorlar ve her şeyin açıklanmadığını, burada gizli araştırmaların yürütüldüğünü söylüyorlar. bölgeye fazlaca meteor düştüğü söyleniyor (bu da gerçek). bazılarıysa ufolara ait garip ışıklar gördüklerini ileten insanlarla dolu. baya ünlü bir yere dönüşüyor kısaca. ama olayların çoğu gerçek dışı olduğundan ortada aslında bir şey yok gibi.
kaynak : popular science, gezegenimizin gizemleri
|
|
|
Aşk Çayı |
Yazar: Spiritüeller - 02-06-2016, Saat: 04:59 - Forum: AŞK
- Yorum Yok
|
|
Herkes sevdiklerine özel günlerde özel sürprizler yapmak ister. Doğum günlerinde hazırlanan pastalar, hediyeler gibi aşk çayı da sevdikleriniz için hazırlanacak güzel sürprizler arasındadır. Sevdiğiniz kişinin, eşinizin, sevgilinizin yada ailenizden anneniz veya babanızın doğum günü yaklaşıyor mu? Aşk çayı ile onları şaşırtabilir, kendi hazırlandığınız bu leziz çay ile içlerini ısıtabilirsiniz.
Aşk Çayı Tarifi Malzemeleri
6-7 adet kurutulmuş nar çiçeği
1 yemek kaşığı kurutulmuş limon kabuğu
1 yemek kaşığı kurutulmuş elma
1 yemek kaşığı kurutulmuş portakal kabuğu
1 yemek kaşığı hibiskus
1 yemek kaşığı kuşburnu
2 yemek kaşığı kurutulmuş tomurcuk gül
1 adet vanilya çubuğu
4 bardak sıcak su
Üzerine serpmek için kurutulmuş tomurcuk gül
Aşk Çayı Tarifi
Öncelikle 4 bardak suyu ısıtarak sıcak suyu hazır edin.
Çayın üzerine serpilecek kurutulmuş tomurcuk gül dışında, nar çiçeği, limon kabuğu, portakal kabuğu, elma, hibiskus, kuşburnu, tomurcuk gül ve bir adet vanilya çubuğunu çaydanlığa koyun.
Önceden hazırladığınız sıcak suyu malzemelerin üzerine ilave edin.
Hazırlanan çay kaynayana kadar bekleyin. Kaynamaya başlayınca 5 dakika kadar daha bekleyerek aşk çayını ocaktan alın.
2-3 dakika dinlendikten sonra süzerek fincanlara dökebilirsiniz.
Aşk çayının üzerine kalan kurutulmuş tomurcuk gülleri serpin.
Aşk çayı tarifi hazırdır.
Sevdiklerinizle beraber afiyet olsun.
|
|
|
M'den Z'ye Tüm Hastalıklar ve Etkileri |
Yazar: Emka - 02-06-2016, Saat: 04:40 - Forum: HASTALIKLAR
- Yorum Yok
|
|
miyopluk: 5 metreden daha uzağı yeteri kadar görememeye miyopluk denir. nedeni, göz kaslarının yorulmuş ve kuvvetlerini kaybetmiş olmasıdır. irsi olanları da vardır.
n
nasır: daha ziyade el ve ayağın sürekli olarak sürtünmelere uğrayan noktalarında üst derinin kalınlaşması ve sertleşmesi ile meydana gelen ve basılınca ağrı veren sertleşmiş deri tümseğine nasır denir. nedeni, nasırlaşan bölgeye
nefes kokusu: tıp dilinde halitosis denilen nefes kokusunun nedenleri çeşitlidir. genellikle aşağıdaki nedenlerden kaynaklanır.
- hazımsızlık, geğirme, kokulu yiyecekler, alkol ve bazı ilaçlar
- burun veya sinüz hastalıkarı
- çürük dişler, ağız yaraları veya bademcik iltihabı
- kusma veya uzun süreli perhizler
diğer taraftan şeker hastalığı, kansızlık ve ateşli hastalıklar sırasında da nefes kokusu hissedilir. herşeyden önce, ağız temizliğine çok dikkat etmek gerekir. çürük dişler tedavi ettirilmeli, yenilen ve içilen şeylerin kokusuz olmasına dikkat edilmelidir. hergün temiz havada yürümek de faydalıdır. kısa sürede geçmeyen nefes kokularında bir doktora başvurmak gerekir.
nezle: burun içindeki ince zarın, üst solunum yollarının virütik iltihaplanmasıdır. nezle bulaşıcıdır. hastada burun akıntısı, hapşırma, boğaz ağrısı, baş ağrısı, öksürük bazen de ateş görülür. 1-15 gün devam eder. iyi tedavi edilmezse müzminleşir. tedavinin ilk şartı istirahat etmek ve kalabalık yerlerden uzak kalmaktır.
o - ö
ödem: vücudun anormal derecede su toplamasına halk arasında istiska; tıp dilinde ise ödem denir. veya hidrofizi denir. yüzde, ellerde, ayaklarda veya karında ağrısız şişlikler görülür. bu şişkinliklerin kaynağı kalp, karaciğer veya böbrek hastalıklarıdır.
öksürük: çoğunlukla, göğüs, boğaz veya karın boşluğunda meydana gelen bir rahatsızlığın belirtisi olarak ortaya çıkan öksürüktür 3 grupta toplanır.
- kuru öksürük; nezle, boğaz iltihabı, bademcik iltihabı, fazla sigara içmek, sindirim bozuklukları, gastrit, ishal, kabızlık, bağırsak solucanları, kalp hastalıkları ve ses tellerinin hastalanmasından kaynaklanan öksürükler balgamsızdır, yani kuru öksürüktür.
- nöbet şeklinde gelen öksürük; bu çeşit öksürük, boğmaca veya ciğer şişmesi; gırtlak veya hava borusunun tahriş olması, veya astımdan kaynaklanır. bu çeşit öksürükte pek az balgam görülür.
- balgamlı öksürük; bu çeşit öksürük, sık sık tekrarlar. hastada hırıltı vardır. balgam çıkarır ve nefesini dışarı vermekte zorluk çeker. balgamlı öksürük; bronşit, astım, sinüs iltihabı, müzmin sinüzit, kalp hastalıkları veya tüberküloz'un bir işareti olabilir.
öksürük, nasıl olursa olsun, ihmal edilmemesi ve mutlaka tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır.
P
peltelik : dil peltekliğinin nedenleri çeşitlidir müzmin nezle, bademciklerin hastalanmasından dolayı burundan konuşma, kısmi sağırlık, yarık damak bu duruma neden olabilir.
prostat büyümesi: prostat bezi, idrar torbasının boynu ile idrar yolu başlangıcını çevreleyen ceviz büyüklüğünde bir guddedir. yalnız erkeklerde bulunur. prostat bezi, 50 yaşını geçen erkeklerde büyümeye başlayıp, rahatsızlık verebilir. hastalığın belirtileri gecenin son kısmında idrara kalkmak, gündüzleri sık sık idrar yapmak, idrar yapmakta zorluk, idrarın yavaş yavaş akması, idrarın başında veya sonunda bir damla kan şeklinde görülür. kesin tedavi ameliyatla gerçekleşir.
prostat iltihabı: vücudun herhangi bir yerindeki iltihabın, kan dolaşımı aracılığı ile prostat bezine gelip yerleşmesi sonucu ortaya çıkar. hastada titreme, halsizlik, ateş, sırt ve bacak ağrıları görülür. hasta, idrarını ve büyük abdestini yapmakta güçlük çeker.tedavi sırasında en az 10 gün yatak istirahati şarttır.
prostat kanseri : prostat bezinin genişleyip, büyümesi sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. hastanın karın bölgesinin alt kısımlarında ve bacak aralarında ağrı vardır. bazen sırtta ve kollarda da ağrı hissedilir. doktor tedavisi gerekir.
R
raşitizm: çocuklarda görülen bir çeşit kemik hastalığıdır. nedeni, yeteri kadar d vitamini almamaktır. çoğunlukla yeteri kadar güneş görmeyen, sıhhi olmayan, rutubetli, karanlık ve basık tavanlı evlerde yaşayan, yeteri kadar süt içmeyen ve haddinden fazla miktarda unlu gıdalarla beslenen çocuklarda görülür. hastalık genellikle 2 yaşında ortaya çıkar. çocukta huysuzluk ve devamlı terleme görülür, iştahı azdır. bazıları kabızlık çeker, bazıları da ishal olurlar. adaleleri gevşektir. derileri soluk ve kansızdır. dişleri geç çıkar ve erken çürür. ayakta durmayı ve yürümeyi geç öğrenir. bacak kemikleri çarpıktır. düztabanlık görülür. deniz, kum veya güneş banyoları, kış aylarında da, haftada 3 kere ılık banyo yaptırmak yaralıdır.
romatizma : umumiyetle eklem, kas ve sinir sistemini etkileyen hastalıklara romatizma denir. romatizma ağrıları, vücudun her tarafında görülebilir. halk arasında, romatizma ağrılarına yel denir. şişmanlık, hormon dengesizliği, karaciğer yetersizliği, beslenme dengesizliği, mide ve bağırsak bozuklukları, çürük dişler, sinüzit, bademcik iltihapları ve yaşlılık romatizmayı hazırlayan nedenlerin başında gelir. ayrıca, soğuk ve rutubet de çok önemli rol oynar. romatizmalı yerlerde ağrı, yanma veya üşütme ve şişlikler görülür. ağrı bazen dayanılmaz dereceye varır. hareket etmekte de güçlük çekilir. tedavi edilmezse, kalp kapağı hastalığı veya bir başka hastalığa neden olur.
3 çeşit romatizma vardır;
- akut eklem romatizması
- romatoid artrit
- dejeneratif romatizma
s - ş
saç dökülmesi: günde, normal olarak 80 saç kılı dökülür. bundan fazla dökülme yaşın ilerlemiş olması, bazı ateşli hastalıklar, tiroid hastalıkları, kansızlık, verem, şeker hastalığı gibi bütün vücudu etkileyen hastalıklardan sonra görülür. tıp dilinde alopesi adı verilen saç dökülmesi; basit saç dökülmesi ve pelad olmak üzere iki çeşittir.
saçların kepeklenmesi: kafatası derisi üzerinde meydana gelen gevşek pul şeklindeki kabuklara kepek denir. kuru ve yağlı olmak üzere iki çeşidi vardır. yağlı sarımtırak görünüşteki kepeklenmeye, tıp dilinde sebore denir.
nedeni, derinin en üst kısmında bulunan tabakanın, ürettiği fazla parçalardır. bunlar, çoğunlukla saçlar tarandığı zaman dökülür. tedavinin ilk şartı; temizlik ve fazla miktarda unlu şeyler yememektir.
saçkıran: tıp dilinde tinea tonsurans denilen saçkıran, bir çeşit mantarın neden olduğu bulaşıcı bir hastalıktır. hiç vakit kaybetmeden tedavi etmek gerekir. saçkıranlı hastanın tarağını kullanmak veya şapkasını giymekle bulaşır. tedaviye, hastalıklı yerdeki saçları kesmek veya traş etmekle başlanır. saçlar, haftada iki kere yıkanır.
saç ve sakal ağarması: yaş ilerledikçe saça ve sakala rengini veren maddenin yapımı azalır, bir süre sonra da tamamen kesilir. kumral ve kızıl saçlar, daha erken beyazlaşır. genç yaşlarda görülen beyazlaşmalar ise, ırsidir. tedavisi yoktur.
safra taşları: safra koyulaşması sonucu meydana gelen taşlara halk arasında safra taşı, tıp dilinde ise kolelitiasis denir. yapılarında kolestrin bulunur.bazı safra taşları, rahatsızlık vermez. bazıları da safra kanalını tıkar. çok şiddetli, batıcı bir ağrı, bulantı ve kusma yapar. hasta yerinde duramaz olur. bu olayların hepsine birden safra kesesi krizi denir. düşmeyen veya alınmayan safra taşları, safra kesesinin iltihaplanmasına da neden olur. safra taşlarının neden olduğu rahatsızlıkları gidermek için doktor müdahalesi gerekir.
sağırlık: sonradan meydana gelen sağırlıkları doğuran nedenler çeşitlidir. mesela; dış, orta veya içkulak bozuklukları, beyin hastalıkları veya histeri, geçici sağırlığa neden olabilir. gerçek nedeni bulmak doktorun işidir.
sarılık: safranın kana karışıp, bütün dokuları hatta göz aklarını bile sarıya boyaması ile ortaya çıkan bir hastalık belirtisidir. tıp dilinde ikter denilen sarılığın üç çeşidi vardır.
- hemolitik sarılık; kandaki alyuvarların tahrip olması sonucu safra, kana karışır. hastanın idrar rengi normal, büyük tuvaleti ise koyudur.
- hepatik sarılık;bir virüsün neden olduğu karaciğer iltihabıdır. karaciğer hücreleri şişer ve safra yolları tıkanır. belirtileri, yavaş yavaş görülür. hastada ateş, iştahsızlık, ishal ve kusma vardır.
en çok görülen sarılık çeşidi budur.
- obstrüktif sarılık; nedeni, safra kanallarının tıkanmış olmasıdır.
ortak belirtileri ise şunlardır;
hastalığın neden olduğu sarı renk, önce göz aklarında görülür. sonra yüz, boyun, gövde, kol ve bacaklara kadar yayılır. idrarın rengi sarı ile koyu kahverengi arasında değişir. ciltte de kaşıntı vardır. büyük abdest, kil renginde ve fena kokuludur. tedavinin ilk şartı, yatak istirahatidir. sıkı bir perhiz uygulanır.
sedef hastalığı: nedeni, kesinlikle bilinmeyen bir hastalıktır. irsi veya sinirsel olduğu söylenmektedir. tıp dilinde psoriasis denir. daha çok, baş derisinde, dizlerde ve dirseklerde veya tırnaklarda meydana gelen düzensiz kırmızı lekelerle kendini gösterir. lekeler, gümüş renginde ve pul pul olup, deriden yüksektir. kaşıntı yoktur.
ses kaybı: sesin tamamen kaybolmasına, tıp dilinde afoni denir. tam veya kısmi olabilir. nedeni, boğaz veya gırtlak hastalıkları, konuşma kaslarını kontrol eden sinirlerin hastalanması veya sinir bozukluğudur. tedaviye geçmeden önce, gerçek nedeni bulmak gerekir. 1-2 gün içinde geçmeyen ses kayıplarında doktora başvurmak gerekir.
ses kısıklığı: boğaz veya gırtlağın, dışarıdan gelen organizmalar tarafından istila edilmesi sonucu ortaya çıkar. nedeni, soğuk algınlığı, bağırmak, çok konuşmak, boğazı tahriş edici duman veya benzeri gazlar veya boğaz iltihabıdır. kısa sürede geçmeyen ses kısıklığında, doktora başvurmak gerekir.
sık sık idrara gitme: günde 4 veya 6 kez idrara gitmek normal sayılır. bu sayı, içilen su miktarına göre değişir. toplam idrar miktarı, 8 su bardağı kadardır. bu miktarda ve idrara gitme sayısında fazlalık olduğu zaman gençlerde şeker hastalığı, ihtiyarlarda böbrek hastalığı veya prostat büyümesi düşünülebilir.
sıtma: anofel adlı sivrisineğin sokmasıyla, insandan insana bulaşan, titreme, ateş ve ter nöbetleriyle kendini gösteren, kimi zaman da başka bir hastalık gibi görülen ve tedavi edilmezse, öldüren bulaşıcı bir hastalıktır. tıp dilinde malarya denir.
siğiller: derinin üst tabakasının büyümesi sonucu ortaya çıkar. nedeni, bir çeşit virüstür. tıp dilinde verrü denir. aynı kişide bir yerden diğer bir yere bulaşabilir. daha ziyade, parmak, ayak ve yüzün çeşitli yerlerinde, yuvarlak deriden yüksekte ve çilek görünümünde kabartılar halinde görülür.
sinüzit: çene, alın ve şakak kemikleri içinde bulunan ve buruna açılan içleri hava dolu boşlukların, sinüslerin iltihaplanması sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. had ve müzmin olmak üzere iki çeşidi vardır. nedeni burun iltihabı, nezle, grip, alerji, burundaki şekil bozuklukları veya buruna kaçan yabancı cisimlerdir. hastanın yüzünde zonklayıcı bir ağrı, burnunda tıkanma, akıntı ve baş ağrısıyla birlikte gelen ateş görülür.
siroz: karaciğer dokularının harap olması ve karaciğerin sertleşmesi sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. tıp dilinde cirrhosis denir. beslenme, hazımsızlık ve fazla miktarda alkol bazen de safra yollarının tıkanması sonucu görülür. hastanın karnı su toplar, ayak bilekleri şişer, iştahı azalır ve arasıra da kusar.
sivilceler: yağ bezelerinin fazla çalışmasından, hormon veya metabolizma bozukluklarından kaynaklanan en küçük çıbanlara sivilce denir. sivilceleri sıkmamak, tuzsuz, yağsız ve baharatsız şeyler yemek gerekir.
şişmanlık: şişmanlık, alınan kalori miktarının yakılan kaloriden daha fazla olması sonucu ortaya çıkan bir metabolizma bozukluğudur. tıp dilinde obesite denir. istatistiklere göre şişmanların daha çabuk yaşlandıkları, şeker hastalığı, damar sertliği, kalp hastalıkları, karaciğer ve safrakesesi hastalıkları, tansiyon yüksekliği, akciğer hastalıkları, romatizmal hastalıkların tehdidi altında bulundukları belirtilmektedir. bu nedenle şişmanlıktan kurtulmak için diyet ve beden hareketleri yapmak gerekir.
T
tansiyon: kan basıncına tansiyon denir. kalp her kasılışında belirli miktardaki kanı atardamarlara pompalar. bu sırada da, kan basıncı en yüksek seviyeye çıkar. buna büyük tansiyon denir. kalbin iki kasılışı arasında geçen zaman içinde ise, kan basıncı en düşük seviyeye iner. buna da küçük tansiyon denir. büyük tansiyon ile küçük tansiyon arasındaki fark da nabız basıncını gösterir. tansiyon yaşa bünyeye ve tansiyon ölçüldüğü andaki ruhi veya bedeni duruma göre farklılık gösterir. yaşlandıkça tansiyon yükselmesi normaldir.
tansiyon düşüklüğü: büyük tansiyon, 11'den aşağı düştüğü zaman tansiyon düşüklüğü vardır. bu duruma tıp dilinde hipotansiyon denir. tansiyon, ateşli hastalıklar sırasında, büyük kanamalardan sonra, iç salgı bezi bozukluklarında veya herhangi bir hastalıktan sonraki iyileşme döneminde düşer. bazı kadınların aybaşı hallerinde, veya sıcakta fazla ter kaybından sonra veya sinirli kimselerde de tansiyon düştüğü görülür. devamlı olarak tansiyon düşüklüğü önemli bir hastalığın işareti olabilir.
tansiyon yüksekliği: büyük tansiyonun kişinin yaşına göre yüksek olmasına halk arasında tansiyon yüksekliği, tıp dilinde ise hipertansiyon denir. bir çok hastalıkta tansiyon yüksekliği görülür. mesela kalbin sol bölümünün büyümesinde, böbrek hastalıklarında, damar sertliğinde, kan hücrelerinin çoğalmasında, şişmanlıkta ve iç salgı bezleri hastalıklarında kan basıncı artar. tansiyon yüksekliğinin belirtileri arasında yorgunluk, sinirlilik, çarpıntı, baş dönmesi, uykusuzluk, baş ağrısı vardır.
tifo: mikrobik ve bulaşıcı bir hastalıktır. hastalığın mikrobu çomak şeklindedir. tifo basili adı verilen bu mikrop, çoğunlukla tifolu hastaların dışkılarında veya idrarlarında, kanlarında, tükürüklerinde veya vücutlarında görülen deri döküntülerinde bulunur. tifo salgınına, lağım suları karışmış içme suları veya lağım suları ile mikroplanmış yiyecek maddeleri neden olur. salgın daha ziyade yaz ve sonbahar aylarında görülür. hastalık, mikrop vücuda girdikten yaklaşık 7-15 gün sonra ortaya çıkar. hastalığın ilk günlerinde yorgunluk ve baş ağrıları görülür. fakat hasta yatmak ihtiyacını hissetmez. birkaç gün sonra ateş yavaş yavaş yükselmeye başlar. iştahsızlık, baş ağrısı, burun kanaması, bronşit, mide ve bağırsak bozuklukları ile birlikte ishal görülür. ilk belirtilerin ortaya çıkmasını takip eden birkaç gün içinde ateşi daha da yükselir. göğsünde karnında ve sırtında pire ısırığına benzeyen kırmızı lekeler belirir. bu günler içinde tansiyon düşer, nabız da yavaşlar. hastalığın üçüncü haftasında karın gerginleşir ve şişer. dışkı ise yumuşaklaşır, bağırsak kanamaları görülebilir. bademcikler iltihaplanmış, hasta zayıflamıştır. üçüncü haftanın sonlarından itibaren, ateş düşmeye ve diğer belirtiler kaybolmaya başlar. tifo kalbi, beyni, böbrekleri, akciğerleri, karaciğeri, göz ve kulak sinirlerini etkiler. bu nedenle iyi tedavi şarttır. hastaya süt, yoğurt, ayran, hoşaf, meyva suları, limonata, portakal suyu, yumurta sarısı, yumurtalı çorbalar, iki kere çekilmiş etten yapılmış köfteler, sebze ve meyve püreleri verilir. çok su içirilir.
tifüs: çok tehlikeli ve bulaşıcı bir hastalıktır. halk arasında lekeli humma da denir. bitler aracılığı ile bulaşır. tifüsü doğuran nedenler; pislik, aşırı kalabalık yerlerde yaşamak, açlık ve yorgunluktur. tifüs 12-14 gün devam eder. riteksiyon denilen tifüs mikrobu, vücuda girdikten bir süre sonra; hastada halsizlik, baş ve bel ağrıları görülür, ateşi yükselir. dudakları kurur, dili paslanır, yüzü kızarır. 4-5 gün içinde derinin üzerinde ufak kırmızı lekeler ortaya çıkar. bazı hastalarda, sayıklama, bağırma ve tuvaletini altına kaçırması görülür. hasta sağlıklı kişilerden ayrı bir yerde bakıma alınır. eşyaları, bulunduğu yer dezenfekte edilir. sulu ve sindirimi kolay yiyecekler verilir. iyi beslenir, vücut temizliğine çok dikkat edilir.
titremek: tıp dilinde tremor denilen titremek, irade dışında meydana gelen bir hastalık belirtisidir.
el ve ayak titremesi; daha ziyade, nevroz, isteri veya nevrasteninin belirtisidir. hafif titremeler, genellikle, guatr, alkolizm, kurşun veya cıva zehirlenmesi ya da ihtiyarlığın işaretidir. şiddetli titremeler parkinson hastalığı ve uyku hastalığında görülür.
u - ü
uçuk: dudakta veya burun kenarında hafifçe şişmiş, kırmızı ve ağrılı bir leke şeklinde beliren bir hastalıktır. nedeni, tükürükte bulunan bir çeşit virüstür. daha ziyade ateşli hastalıklar ve soğuk algınlığı sırasında görülür. tıp dilinde herpes simplex denir. dudak veya burun kenarında meydana gelen kırmızı lekeler, bir süre sonra su toplar, küçük kabarcıkar meydana gelir. birkaç gün sonra da sararırlar ve kabuk bağlarlar.
ur: vücudun herhangi bir yerinde görülen şişliklere halk arasında ur, tıp dilinde ise tümör denir. iyi huylu, kötü huylu ve iltihabi olmak üzere üç çeşidi vardır.
uykusuzluk: tıp dilinde insomnia denilen uykusuzluğu doğuran nedenler çeşitlidir. örneğin yorgunluk, mide şişkinliği, hazımsızlık, zayıflatıcı veya uyarıcı ilaçlar, fazla sıcak, rahatsız edici ışık, gürültü sinir bozukluğu, fazla miktarda çay, kahve veya sigara içmek, ağrılar, kalp veya akciğer hastalıkları, ateş, kaşıntı, günlük olayların etkisi, yatağın uygun olmaması, tedirginlik gibi nedenler uykusuzluğa neden olur. uykusuzluğu doğuran nedeni bulmak gerekir. basit uykusuzluklarda yatmadan önce sigara, çay, kahve gibi şeyler içmemek, müzik dinlemek, yatak odasını havalandırmak, bir bardak sıcak süt içmek ve sıcak banyo yapmak çok faydalıdır.
uyurgezerlik: tıp dilinde somnambülizm adı verilen bu hastalıkta hastanın şuuru uykuda olduğu halde, duyu organları uyanıktır. belirtileri hastaya göre değişir. bazıları uykularında gezer; bazıları ise uykularında konuşur, bağırır, el ve kol işareti yapar. uyandıkları zaman da uykularında yaptıklarını hatırlamazlar. daha çok ruhsal bir bozukluğun ifadesidir. ayrıca başından yaralanmış olanlarda, kanlarındaki şeker oranı düşük veya beyin damarlarında sertleşme olanlarda da uyurgezerlik görülebilir. bazı kimselerde ise genetiktir. uykuda gezen hastaların devamlı olarak ailesi tarafından kontrol altında tutulması, başına gelecek herhangi bir kazayı önlemesi açısından faydalıdır.
uyuz : serkopt denilen gözle zorlukla görülecek kadar küçük olan uyuz böceğinin, üst derinin altına girerek meydana getirdiği kaşındırıcı ve bulaşıcı bir deri hastalığıdır.özellikle el, bilek, parmak araları, koltuk altları, karın bölgesi ve kaba etlerde şiddetli kaşıntılar ve çizgi şeklinde yaralar görülür. yapılacak ilk iş hastanın ve ilişkide bulunduğu kimselerin bütün çamaşırlarını, elbiselerini, yatak örtü ve çarşaflarını yıkamaktır.
üremi: karaciğerde meydana gelip, kan vasıtasıyla böbreklere taşınan ve idrarla dışarı atılan zararlı maddelere üre denir. ürenin, idrarla dışarıya atılmayıp, vücutta kalmasından meydana gelen hastalığa da üremi denir. nedeni, böbrek hastalıkları ve prostat büyümesidir. hastada devamlı baş ağrısı, görme bulanıklığı, hıçkırık, gündüzleri uyuma ihtiyacı ve geceleri de uykusuzluk görülür. vakit kaybetmeden tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır. ayrıca tedaviye yardımcı omak amacıyla hastanın üşütmemesi, yorulmaması, düzenli beslenmesi, sigara veya alkolü bırakması gerekir.
üşümek: bazı kimseler, üşümeyi gerektirecek hastalıkları olmadığı halde üşüdüklerinden yakınırlar. bu şikayetleri, kalorisi yüksek şeyleri yemekle geçer. ayrıca aşağıdaki reçeteleri uygulamak da faydalıdır.
V
varis :damarların büyümesi ve şişmesine varis denir. çoğunlukla bacağın alt kısımlarında görülür. nedeni ayakta fazla durmak, şişmanlık, kan damarlarındaki kapakların düzensiz çalışması veya jartiyer kullanmaktır. belirtileri, deri yüzeyindeki damarlar eğri, büğrü olup şişerler. deri rengini kaybeder. akşam saatlerinde de ayak bilekleri şişebilir. banyodan sonra, aybaşı halinde, sıcak havalarda veya uzun süre ayakta kaldıktan sonra, yorgunluk, bacaklarda ağrı, karıncalanma ve dolgunluk hissedilir.
varis ülseri: daha çok, bacağın alt kısmında görülen yuvarlak bir yaradır. nedeni, varisli yerde meydana gelen herhangi bir yaralanmadır. hastalık bacağın alt kısmında, bileğe yakın bir yerde yuvarlak bir yara olarak ortaya çıkar. ayak bileği şişer, deri esmerleşir ve bazen de ağrı hissedilir. doktor tedavisi şarttır.
veba: bulaşıcı ve öldürücü bir hastalıktır. veba mikrobunu taşıyan farelerin pireleri tarafından insanlara geçer. nedeni, pisliktir. pis ve güneş girmeyen yerler veba için en uygun ortamlardır. hastalık, mikrop kapıldıktan sonra gelen 2-8 gün içinde kendini gösterir. hastada, aniden başlayan baş ve sırt ağrıları, ateş, titreme, kusma, nefes darlığı, halsizlik, deri lekeleri, burun kanaması, kan tükürme, kasık ağrıları ve devamlı dalgınlık görülür. dili de kahverengi ve kurudur. yapılacak ilk iş hastayı tecrit etmektir. çevresindeki sağlıklı kimselerin de koruyucu aşı olması gerekir. bugün için önemi kalmayan ve eski devirlerde olduğu kadar çok görülmeyen bu hastalığın tedavisi için geç kalmadan sağlık kuruluşlarına haber vermek gerekir.
verem: akciğer veremi, tüberküloz, fitizi diye bilinir. nedeni, koch basili denilen ufak kıvrık içinde küçük noktacıklar görülen çomak şeklindeki verem basilidir. verem mikrobu insan vücuduna çeşitli yollardan girebilir. bu yolların başında, solunum yolları gelir. hastalık, çoğunlukla veremlinin balgamı veya veremli ineklerin sütü ile bulaşır. sağlık şartlarına uymamak, aşırı yorgunluk, üzüntü, grip, boğmaca, kızamık veya şeker hastalığı vücudun direncini kaybetmesine ve hastalığın ihtimalinin artmasına neden olur. verem, üç devrede gelişir. birinci devrede, hastada genel yorgunluk, iştahsızlık, sırt ağrıları, öksürük, ve 38 dereceye varan ateş görülür.verem basili bu devrede tüberkül adı verilen iltihaplı bölgeler oluşturur. ikinci devrede hiç bir belirti görülmeyebilir. fakat basiller bütün vücuda yayılarak deri, eklemler, kemikler, böbrekler, bağırsaklar, karın ve beyin zarına yerleşirler. bu devrede tedaviye başlanmamışsa, vücudun direnci azalmaya başlar. üçüncü devrede, varem basilleri kan veya lenf kanalları yoluyla yayılmaya devam eder. hastada, yorgunluk, balgamlı öksürük, akşamları yükselen hafif ateş, iştahsızlık ve gece terlemeleri görülür. bu devrede, tedavi edilmezse, diğer akciğer de hastalanabilir. tedaviye 4 ila 9 ay kadar devam etmek gerekir. tedavinin ilk şartı temiz ve açık hava, bol gıda ve üzüntüsüz bir hayattır.
Y
yanıklar: sıcak bir şeyin veya yakıcı bir maddenin etkisiyle vücudun herhangi bir yerinde meydana gelen hücre ve doku bozulmasına yanık denir. yanıklar ikiye ayrılır.
- basit yanıklar; bunlar, deride hafif bir kızarıklık meydana getiren yanıklardır. bir süre sonra, içi su dolu kabarcıklar ortaya çıkar. bunları, kesinlikle patlatmamak gerekir. yapılacak şey gerekli ilacı sürüp iyileşmesini baklemektir.
- önemli yanıklar; yanık alanı büyük ve derinliği de fazla ise, önemli bir yanık var demektir. bu gibi durumlarda mutlaka hastaneye başvurmak gerekir.
yaralar:herhangi bir kaza sonucu deride meydana gelen yarılma, kesilme, ezilme veya parçalanmalara yara denir. birçok çeşidi vardır. ateşli silahlar, batıcı veya delici aletler, yakıcı maddeler veya hayvan ısırmaları sonucu meydana gelen yaraların, hiç vakit kaybetmeden tedavi edilmesi gerekir. yaralar, temizlik şartlarına uyulmayıp da, mikrop kapacak olursa, yara yerinde şişme, kızarma, ateş ve ağrı görülür. bu da, yaranın iltihaplandığına işarettir. bu durumdaki yaralar, gereği gibi tedavi edilmeyecek olursa, yaradan dağılan mikroplar vücudun diğer tarflarına da yayılıp çok tehlikeli hastalıkara yol açabilir. yaralanmalarda yapılacak ilk iş; akan kanı durdurmaktır. kanı durdurmak için, kanayan yerin üstüne gaz bezi veya temiz bir bez parçası konup, iyice bastırılır. kan bir süre sonra durur. kanama durduktan sonra bez kaldırılır, yaranın üzerine bir parça tentürdiyot sürülüp, yara temiz bir gaz bezi ile sarılır. kan fışkırarak akıyorsa, yaranın üzerine gaz bezi yea temiz bir bez parçası bağlandıktan sonra, kanayan yere bastırılır. sonra ipin uçları, bir parça çubuğa bağlanıp, döndürüle döndürüle iyice sıkılaşması sağlanır. ve hiç vakit kaybetmeden hastaneye götürülür.
yılancık: küçük yara veya sıyrıklardan giren mikropların neden olduğu ve tıp dilinde erizipel denilen bir çeşit deri hastalığıdır. halk arasında kızılyürük denir. mikrop kapıldıktan bir kaç saat veya birkaç gün sonra; hastada ateş ve titreme görülür. bilhassa, yüz, burun kanatları veya baldırlarda; çevresi kabarık, yaygın kızarıklık ve ağrı görülür. bu bölge, bir süre sonra şişer, deri gerilir.
ayrıca iştahsızlık ve baş ağrısı da görülebilir.
yılancık ihmal edilmemesi gereken bir hastalıktır. bunun için de iyi bir tedavi şarttır. tedavinin ilk şartı, yatak istirahatidir.
yılan sokması: yılan zehiri çok çabuk ve şiddetli tesir gösteren zehirlerdendir. ancak, bu zehirler ağızdan alındıkları zaman zehirlemezler. zehirli yılanların çoğu büyük başlıdır. bazılarının başları da üç köşelidir. uzun kıvrık dilleri ve çatallı dişleri vardır.
soktukları zaman; dişlerinin dibinde bulunan bezden salgıladıkları zehiri, dişin içindeki kanal vasıtasıyla, soktukları yere aktarırlar. orada ağrı, şişme ve kızarma görülür. bazı kimselerde de yılan zehirinin çeşidine göre, kusma, baygınlık, titreme, nefes darlığı, uyuklama veya kısmi felç görülür.
yılan sokan kimseye zehir bütün vücuda yayılmadan önce aşağıdaki işlemi yapmak gerekir.
sokulan yer kol veya bacakta ise; yaranın üst tarafına sıkı bir bağ yapılır. sonra alkole bandırılmış veya ateşte kızartılmış bıçak, çakı veya jiletle yara kanatılır. arkasından, ağzın etrafına ve dudaklara zeytinyağı sürülür.
sokulan yer emilip, tükürülür. aynı işlem 3-4 kere tekrarlanır. sonra madeni bir şey ateşte kızdırılıp, sokulan yer dağlanır. ayrıca aşağıdaki reçetelerden biri veya bir kaçı uygulanır. zehirlenme belirtileri varsa vakit kaybetmeden hastaneye götürmek gerekir.
yorgunluk : uzun süre çalışmaktan sonra görülen durumdur. organların sürekli olarak yorgunluğu sonucu bozulmasına da sürmenaj denir. gereği gibi çalışmama, isteksizlik, halsizlik, baş veya sırt ağrıları, hazımsızlık, huzursuzluk ve huysuzluk, can sıkıntısı gibi belirtilerle ortaya çıkar.
en kolay tedavi, ılık duş alıp, istirahat etmektir. sabah akşam, kol ve bacakları soğuk su ile yıkamak da çok faydalıdır.
Z
zatülcenp: akciğerleri saran zarın iltihaplanması sonucu görülen bir hastalıktır. tıp dilinde plörezi denir. nedeni, zatürree, verem veya akciğer absesinden yayılan iltihaptır. tedaviye vakit geçirmeden başlamak gerekir.
zatürree: halk arasında akciğer iltihabı tıp dilinde ise pnömani denir. 3 çeşidi vardır.
- lober pnömoni: pnömokok adı verilen mikropların neden olduğu had akciğer iltihabıdır. mikroplu tozlar, fazla yorgunluk, soğuk algınlığı veya uzun süre güneşte kalmak hastalığın zeminini hazırlar. hastalık ani baş ağrısı, titreme, kusma ve sırt ağrıları ile başlar. ateş, 40 dereceye kadar yükselir. fakat 10. günden sonra düşmeye başlar. öksürük, kısa sürelidir. balgam, kanlı ve yapışkandır. hastanın yüzü kızarmış, dudaklarının etrafı kabarmış, cildi kuru ve dili de paslıdır. geceleri kriz gelebilir.
- virüs zatürreesi: virüslerin neden olduğu bir çeşit zatürreedir. ya aniden ya da bir soğuk algınlığı sonunda görülür. lober pnömoniden daha hafif geçer. hastalığın ateşi 39 dereceye kadar yükselir. kendini son derece yorgun hisseder. öksürüğü kuru fakat az balgamlıdır. kol ve bacaklarında da ağrılar vardır.
- bronköpnomoni: iyi tedavi edilmeyen grip, boğmaca, bronşit veya kızamıktan sonra ortaya çıkan bir hastalıktır. nedeni, akciğer ve bronşların yer yer iltihaplanmış olmasıdır.
hastalık, bronşit gibi başlar, tedbir alınmazsa, 2-3 gün içinde ağırlaşır. ateş sabahları 38 derece iken akşamları 40 dereceye kadar yükselir. hastada öksürük, cerahatli ve bazen de kanlı balgam görülür. halsizdir, nefes almakta güçlük çeker, rengi de soluktur.
doktor tedavisi şarttır. diğer tarftan, hasta istirahat ettirilir ve morali üstün seviyede tutulur. yanına fazla misafir kabul edilmez. ağrı olan tarafına içine sıcak su doldurulmuş şişe konur. sıcak su buharı teneffüs ettirilir. ateşi yükseldiği zaman da; vücudu ıslak bezle silinir. ateş düşürücü ilaçlar verilmez.
zayıflık: vücut yeterli derecede beslenmezse, kilo kaybeder. bu durum, bir çok müzmin hastalıklarda ve had hastalıkların hemen hemen hepsinde görülür. zayıflık, belirli bir hastalıktan kaynaklanıyorsa, ilk önce onu tedavi etmek gerekir.
zihin yorgunluğu: aklın geçmiş olayları, öğrenilen şeyleri saklayıp, zamanı gelince şuur üstüne çıkarıp, hatırlaması kabiliyetine hafıza denir. bu yeteneklerin geçici olarak kaybolmasına da zihin yorgunluğu denir.
zona: göğüs veya gövdede ya da yüzde ve gözde, çoğunlukla yalnız bir tarafta olmak üzere görülen ve sinirler boyunca yakıcı ağrılara, zona veya herpes zoster denir.
hastalık başladıktan birkaç gün sonra ağrıların olduğu yerde, bir kırmızılık ve ortasında içi su dolu küçük kabarcıklar görülür. bu belirtiler bir hafta kadar devam eder.
sağlık her şeydir, ihmal etmeyin...
Yıllarla birlikte hastalık çeşitleri de arttı. Çoğu tedavi olunabilir olmakla birlikte, çok sayıda bilinmeyen hastalık da hala mevcut. A'dan Z'ye hastalıklar
|
|
|
A'dan Z'ye Tüm Hastalıklar ve Etkileri |
Yazar: Emka - 02-06-2016, Saat: 03:59 - Forum: HASTALIKLAR
- Yorum Yok
|
|
Yıllarla birlikte hastalık çeşitleri de arttı. Çoğu tedavi olunabilir olmakla birlikte, çok sayıda bilinmeyen hastalık da hala mevcut. A'dan Z'ye hastalıklar
a'dan z'ye hastalıklar...
Merak edilen haslatık Ctrl/Cmd F yardımıyla aratılabilir.
A
abse: içi cerahat dolu şişliklere verilen isimdir. vücudun her tarafında ortaya çıkabilir. nedeni vücuda giren mikroplardır.
adale romatizması:çoğunlukla, şiddetli soğuk algınlıklarından sonra görülen ve hareket etmenin zorlaşmasına neden olan bir çeşit romatizmadır. tıp dilinde myalgia, fibrozit denir. (korunmak için terli çamaşırları, en kısa zamanda değiştirmek ve üşütmemek gerekir.)
adenit:boyundaki lenf damarlarının şişmesi sonucu meydana gelen iltahaplı şişliğe adenit denir.
ağız yaraları : ağız yaraları, "basit" ve "derin" veya "sert kenarlı" yaralar olmak üzere iki grupta toplanabilir. çoğunlukla, üşütme veya hazımsızlıktan kaynaklanır.
yaraların etrafı, kırmızı bir çizgi ile çevrilidir. başlangıçta, içi su dolu kabarcıklar halindedirler. sonradan patlayarak etrafa yayılır ve sancılı ağrılara neden olurlar.
çocuklarda; kızamık ve çiçek hastalıkları sırasında da aynı yaralar meydana gelebilir.
ağrılı aybaşı hali:tıp dilinde dysmenorrhoea/dismenore denilen bu hâl, özellikle aybaşı kanamasının başladığı ilk gün görülür. bazı kimselerde, ağrılar aybaşı kanamasının başlamasından bir kaç gün önce ortaya çıkar ve kanamanın başlamasıyla kesilir.
bir kısmında da kanama başlamadan, kanama görülen günlerde ve sonraki birkaç gün içinde hissedilir.
bu çeşit ağrılara, çoğunlukla 18-24 yaşları arasındaki kadınlarda rastlanır. ağrı, göbek altında veya bacakların üst kısmında kasılmalar şeklinde başlar. kusma görülebilir. yüz, sararır ve terleme artar.
akrep sokması:akrep; sıcak ve nemli yerlerde yaşayan, kıvrık ve kalkık kuyruğuyla zehirli bir iğnesi olan böcektir. akrep soktuğunda yapılacak ilk iş; soktuğu yerin altını ve üstünü sıkıca bağlamaktır. sonra; iğnenin bulunduğu yer, iki parmak arasına alınıp, kan akıncaya kadar sıkılır ve üzerine amonyak sürülür.
albüminüri: idrarda, albümin bulunmasına; tıp dilinde albüminüri; halk arasında ise, aktutma denir.
bir çok hastalıklarda, özellikle böbrek hastalıklarında, idrarda albümin görülür. mümkün olduğu kadar süt içmeli, patates haşlaması ile muhallebiyi sofradan eksik etmemelidir.
baharatlı yiyecekler, biber, turşu ve tuz kesinlikle terk edilmeli; kahve ve fazla miktarda su içilmemelidir.
alerji: vücudun, bazı madde veya hava şartlarından etkilenmesi yahut psikolojik etkenler sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. önce, alerjiye neden olan etkenleri bulmak gerekir. alerjinin belirtileri de; şahsa göre değişir.
kiminde kaşıntı, kiminde kurdeşen, kiminde astım görülür. hasta, eğer bazı maddelerle temasından dolayı alerji oluyorsa, o maddenin uzaklaştırılması ile mesele kendiliğinden çözümlenmiş olur.
altını ıslatmak:tıp dilinde enuresis denir. altına ve yatağına işeyen çocuklar; genellikle anne ve babasından yeteri kadar sevgi ve ilgi görmeyen çocuklardır. hastalık, belli bir nedenden kaynaklanmıyorsa; yapılacak iş, çocuğa ihtiyacı olan sevgiyi vermektir; ancak altını ıslatmak, herhangi bir böbrek rahatsızlığı veya şeker hastalığından da kaynaklanabilir. bu nedenle doktora gitmek gerekir.
anne sütünün azlığı:anne sütünü artırmak için bol bol sulu gıdalar yemek, üzüntülerden sıyrılıp bir süre dinlenmek faydalıdır.
anus kaşıntısı: anus (şerç); yani sindirim kanalının doğru bağırsak denilen son kısmındaki çıkış deliği veya çevresinde (oturak yerinde) görülen kaşıntıların nedeni çeşitlidir. bunlar arasında; kılkurtları, sümüksü akıntı, basur, çatlak, ishal veya kabızlık, egzama (mayasıl), sinir bozukluğu veya yeteri kadar temizliğe dikkat edilmemesi sayılabilir.
apandisit: körbağırsağın iltahaplanması sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. müzmin apandisitte; kat'iyetle ilaç verilmez. ameliyat gerekir. had apandisit; karnın ortasından başlayıp, sağ alt kısma yerleşen bir ağrı ile kendini gösterir. hazımsızlık ve gazdan şikayet edilir. kusma görülebilir bazen de miğde bulantısı olur.
arı sokması: arı; bal ve balmumu yapan fakat, iğnesiyle sokan bir böcektir. hassas bünyeli kimseleri soktukları zaman,onların şok geçirmelerine neden olabilirler. eşek arıları ise; bal arılarına nazaran daha tehlikelidir. arı sokmasında yapılacak ilk iş; arının iğnesini, ucu yakılmış bir iğne ile çıkarmaktır. sonra arının soktuğu yerin alt ve üstünden sıkıca boğulur. üzerine soğuk su dökülür.
arpacık: halk arasında it dirseği de denir. doktorların hordoleum dedikleri hastalıktır. göz kapağındaki herhangi bir kılın dibinde; içi dolu bir şişlik meydana gelir. acı ve zonklama vardır. arpacıkla, hiçbir şekilde oynamayın, onu sıkmayın! beslenmenize önem gösterin, üzüntülerinizi bırakıp biraz daha mutlu olmaya bakın.
astım: hasta, kriz geldiği zaman soluk almakta zorluk çektiğini zanneder, gerçekte nefes vermekte zorluk vardır. bunun nedeni de, akciğerlerdeki küçük hava borularının daralmasıdır. buralardan geçen hava, ıslığa benzeyen bir ses çıkarır, ki buna hırıltı denir. astım, bir kaç grup nedenden kaynaklanır. bunların başında da bünye gelir. yani, bazı kimselerde baş ağrısı ne kadar tabi bir şeyse, diğerlerinde de astım o kadar doğaldır. bazı kimseler, toz, kıl, yumurta, süt, aspirin, çiçek tozu ve benzeri şeylere karşı hassastırlar. bu hassasiyet, astım krizleri şeklinde kendini gösterir. tedavi için, hastayı etkileyecek bu unsurların ortadan kaldırılması yapılacak ilk iştir. aşırı heyecan veya korku da astım krizine yol açabilir. bu gibi durumlarda hastayı sakinleştirmek yapılacak ilk iştir. bazı kimselerde de, had bronşit sonucu astım krizi görülebilir. kalp yetmezliği de astım krizine neden olabilir.
astigmatlık: göz yuvarlağı çaplarının düzensiz olması sonucu ortaya çıkan bir çeşit göz bozukluğudur. hasta; noktaları bir çizgi halinde görür. çoğunlukla doğuştandır. miyopluk veya hipermetroplukla beraber de görülebilir. bazı astigmatlar, baş ağrılarından da şikayet ederler. tedavi için doktorun vereceği gözlüğü kullanmak gerekir.
aşırı aybaşı kanaması: aybaşı görme arasındaki süre normaldir. fakat kanama çoktur ve normal süresinden fazla devam eder. nedenleri çeşitlidir rahimde ur, rahim çarpıklığı, yorgunluk, sinir bozukluğu, ateşli hastalıklar veya evlilik hayatındaki uyuşmazlıklardan kaynaklanabilir.
ateş: vücut sıcaklığının yükselmesine ateş denir. vücut sıcaklığı bedenin her yerinde aynı değildir. örneğin; termometre ağıza konulduğunda görülen ısı, koltuk altına konulduğunda gösterdiği ısıdan 0,5 derece daha düşüktür. diğer taraftan, vücut ısısı gün boyunca da 0,5 derece oynar. sabahın erken saatlerinde ısı düşük, akşam saatlerinde yüksektir.
vücut ısısı; 36,2 - 37,5 arasında ise normaldir. ateşle birlikte; üşütme, titreme, baş ağrısı, bunalma, huzursuzluk, vücut kırgınlığı, iştahsızlık, kabızlık, sayıklama, havale veya koyu renkli idrar çıkarmada görülebilir. ateşin nedeni, genellikle soğuk algınlığı, grip, bademcik iltihabı, boğaz ağrısı, bronşit, sinüzit, kulak iltihabı, bağırsak iltihabı veya böbrek hastalıklarından biri olabilir. bu nedenle tedaviden önce nedeni tespit etmek gerekir.
ayak ağrıları: ayak ağrıları; çoğunlukla yorgunluk, bağ yerlerinin burkulması, fazla kilo almak veya bazı hastalıklardan kaynaklanabilir. önemli bir hastalıktan kaynaklanmayan ağrılarda yapılacak masaj ve dinlenme çok faydalı olur.
ayak burkulması: yürürken, koşarken veya atlarken ayak kaslarının beklenmedik bir durumla karşılaşması sonucu görülür. burkulmadan hemen sonra ağrı, şişme ve morarma olabilir.
ayak çıbanı:ayak derisindeki ter bezleri ve kıl keselerinin mikroplanması sonucu ortaya çıkar. çıban yerinde, ilk önce sert ve kırmızı bir kabartı belirir. ağrı vardır. sonra iltihaplanır. çıbanı sıkmamak gerekir.
ayak şişmesi: ayak şişmesi; uzun süre ayakta durma, dolaşım sisteminin yetersiz olması, gebelik, uzun süre hareketsiz kalma veya incinme, burkulma sonucu ortaya çıkar.
ayak terlemesi: ayakların normalden fazla terlemesi genellikle ter bezlerinin aşırı derecede çalışmasından kaynaklanır. diğer taraftan, kalın çorap giymek, ateşli bir hastalık veya normal vücut sıcaklığının düşmesi de ayak terlemesine neden olabilir.
aybaşı düzensizliği: aybaşı kanaması normal olarak 2-7 gün sürer. normal olarak 28 günde bir görülen aybaşı kanaması, bazı hallerde vaktinden önce veya sonra da görülebilir. nedeni; asabi krizler, hormon dengesizliği veya bünye zayıflığı olabilir.
aybaşı kanaması azlığı : aybaşı kanının normal miktarı; sağlam kadınlarda 7-77 gram arasında değişir. çoğunda 27-75 gram arasındadır. ortalama miktar 50 gram kabul edilir. aybaşı kanının yukarıda belirtilen miktarlardan az olması, çoğunlukla ruhsal durumla veya kansızlıkla ilgilidir.
aybaşı kanamasının gecikmesi: normal olarak zamanı geldiği halde aybaşı kanaması başlamazsa; gebelik, kansızlık, tiroid veya karaciğer hastalıkları akla gelebilir. ayrıca yorgunluk, sinirlilik veya adetten kesilme de düşünülebilir.
aybaşı kanamasının uzun sürmesi: normal aybaşı kanaması 2-7 gün devam eder. bazı kimselerde bu süre uzar. o zaman rahimde ur veya kist olduğundan, yumurtalıkların üşütülmüş olmasından, sinir veya kalp hastalığından şüphe edilir. tedaviye geçmeden önce esas nedeni bulmak gerekir. önemli bir durum yoksa aşağıdaki reçetelerden arzu edilen uygulanır.
aybaşı kanaması yokluğu: genç bir kız buluğ çağına geldiği halde, aybaşı görmeye başlamamışsa, aybaşı yokluğundan söz edilir. bu durum karaciğer hastalıklarından, kansızlıktan veya tiroit bezi bozukluğundan kaynaklanabilir. öncelikle nedeni bulmak gerekir. normal aybaşı gören kadının da; kansızlık, karaciğer rahatsızlıkları, beslenme bozuklukları, veya tiroid bezi hastalıkları sonucu aybaşı kanamaları kesilebilir. öte yandan aybaşı yokluğu, gebeliğin veya menapozun işareti olabilir.
B
bademcik iltihabı: bademciklerin iltihaplanmasına tıp dilinde tonsilit denir. bademcikler şiş, kırmızı ve yeşilimtrak beyaz renkte cerahatlı görünümdedir. yutkunma sırasında ağrı yapar. hastada kırıklık, baş ağrısı ve vücut ağrıları vardır. hastalık birdenbire üşütme ve ateş ile başlar. gereği gibi tedavi edilmezse orta kulak iltihabı, böbrek iltihabı, romatizma ve kalp hastalıklarına neden olabilir.
bağırsak gazı: bağırsaklarda hissedilen şişkinlik, bağırsak gazından kaynaklanır. nedeni, bağırsakları besleyen bezlerin yeteri kadar çalışmaması, yemek yerken fazla hava yutma veya sinir bozukluğudur.
bağırsak iltihabı: beslenme bozuklukları, soğuk veya sıcak içecekler veya kullanılan bazı ilaçlar, hastalığın nedenleri arasındadır. tıp dilinde kolit denir. tedavide rejim ve istirahat esastır. yenmemesi gerekenler lahana, karnıbahar, kabak, domates, yağlı et suları, yağlı et ve balıklar, konserveler, av etleri, pastırma, sucuk, salam, börek, taze ekmek, bütün baharatlar, alkol. yenilmesinde sakınca olmayanlar un veya sebze çorbaları, yağsız ızgara etler, yoğurt, patates püresi, pilav, beyaz peynir ve sebze yemekleri.
bağırsak kanaması: önemli bir hastalığın işareti olabilir. önce kanamanın nedenini tespit ettirmek gerekir. kısa sürede kesilmeyen kanamalarda mutlaka doktora başvurmak gerekir.
bağırsak solucanları: bağırsak solucanları, insan vücudunda asalak olarak yaşarlar. bunlara bağırsak kurtları da denir.
genellikle 5 grupta toplanırlar.
- yuvarlak kurtlar
- kıl kurtları
- kamçı kurtları
- kancalı kurtlar
- şerit
balgam: sümüksü, cerahatli veya kanlı görünüşte bir maddedir. bronşitin işareti olabilir.
basur: son bağırsakta bulunan siyah kan damarlarının genişleme, şişme ve kanamalarına; halk arasında basur, tıp dilinde hemoroid denir. başka bir hastalığın da belirtisi olabilir. kabızlık, hamilelik, şişmanlık, soğuk yerlerde fazla oturma, alkol alışkanlığı ve son bağırsaklardaki bazı hastalıklar, basura neden olur. basurlar iç ve dış olmak üzere ikiye ayrılır. iç basur; makatın içinde meydana gelen basurlara verilen isimdir. dış basur; makatın dışında, küçük, yuvarlak, eflatuni renkte tümörlerdir. tedavide ilk şart, kabızlığı gidermektir.
baş ağrıları: baş ağrıları çeşitli nedenlerden kaynaklanır.
bunlar şöyle sıralanabilir;
- aşırı yemekten sonra görülen veya açlıktan kaynaklanan baş ağrıları.
- göz, kulak veya burun hastalıklarından kaynaklanan baş ağrıları
- ateşli hastalıkların neden olduğu baş ağrıları
- alkol kullanmanın neden olduğu baş ağrıları
- kafa bölgesinde meydana gelen, kırık, ezik, çatlak veya sarsıntılardan kaynaklanan baş ağrıları
- beyin urlarının neden olduğu baş ağrıları
- kahve tiryakilerinde kahvesizlikten doğan baş ağrıları
- kabızlık çekenlerde görülen baş ağrıları
- saralılarda görülen baş ağrıları
- çikolata, sarımsak, lahana, yeşil biber, kuru yemiş yedikten sonra görülen, alerjik baş ağrıları
- menenjit hastalığının neden olduğu baş ağrıları
- fazla miktarda şekerli yiyecek yemekten doğan baş ağrıları
- diş hastalıklarının neden olduğu baş ağrıları
- fazla çalışma ve ruhi çöküntülerin neden olduğu baş ağrıları
baş ağrılarının gerçek nedenini bulabilmek için mutlaka doktora başvurulmalıdır.
başdönmeleri: hasta, kendisinin veya etrafındaki eşyanın boşlukta döndüğünden şikayet eder. tıp dilinde vertigo denen
baş dönmelerinin nedenleri çeşitlidir. bunlardan başlıcaları şunlardır;
- kulak ağrısı
- araç tutmaları
- ani hava değişimi
- bazı göz hastalıkları
- ilaç zehirlenmeleri
- düşük veya yüksek tansiyon
- damar sertliği ve bazı kalp hastalıkları
- kansızlık ve kan hastalıkları
- mikrobik hastalıklar
- beyin hastalıkları
- sara ve bazı ruh hastalıkları
tedaviye başlanmadan önce hastalığın gerçek nedeninin tespit edilmesi gerekir. baş dönmelerine yapılacak ilk iş; hemen oturmak veya öne eğilmek ve mümkünse hemen yatmaktır. baş dönmesi sık sık oluyorsa mutlaka bir doktora gitmek gerekir.
bayılmalar: geçici olarak uyanıklık halinin kaybolmasına halk arasında bayılma tıp dilinde senkop denir. bu durumda beyin hücrelerine giden oksijen azalmıştır. bayılmanın nedeni; yorgunluk, uzun süre ayakta kalmak, ani heyecanlar, tansiyon yüksekliği, gebelik, kansızlık, damar sertliği ve kalp hastalıklarıdır. bayılmadan önce baygınlık hissi gelir. sonra yüz kül rengini alır. arkasından da terleme, çarpıntı, göz kararması ve baş dönmesi görülür. bu gibi durumlarda yapılacak ilk iş hastayı hemen yatırmak, elbise ve çamaşırlarını gevşetmektir. sonra yüzüne su serpilir ve amonyak koklatılır.
bel ağrısı:esaslı bir hastalıktan kaynaklanmayan bel ağrıları, çoğunlukla yorgunluk sonrası görülür. dinlenmekle geçer. uzun süren bel ağrılarında mutlaka doktora görünmek gerekir.
bel gevşekliği: cinsel ilişki sırasında, meninin vaktinden önce boşalmasına verilen isimdir. halk arasında erken boşalma. tıp dilinde ise ejakulasyon denir. nedeni çoğunlukla ruhsaldır. tedaviye sinirleri dinlendirmek, açık havada dolaşmak, sabah akşam ılık banyo yapmak ve hazmı kolay şeyler yemekle başlanır.
bel soğukluğu: tıp dilinde gonore denilen bir çeşit zührevi hastalıktır. cinsi münasebetle bulaşır. idrar yollarında acıma, yanma, şişlik ve akıntı ile belirir. akıntı cerahatlıdır. bu cerehat ellere bulaşacak ve eller de gözlere sürülecek olursa, körlüğe neden olabilir. kadınlarda da, beyazımtırak cerahatlı akıntı, sık sık idrara gitme, idrar yaparken ağrı ve yanma ile kendini gösterir. üreme organlarında akıntı görüldüğünde, mutlaka tedavi edilmesi gerekir. aksi halde kendisinde bel soğukluğu görülen, bu hastalığı cinsel ilişkide bulunduğu herkese bulaştırır.
boğaz ağrısı: havasızlıktan, toz, sigara içmek, burun tıkanıklığı, dişeti iltihabı gibi nedenlerden kaynaklanır.
boğaz iltihabı: tıp dilinde farenjit veya anjin adı verilen bu hastalığın nedenleri; nezle ve grip gibi ateşli hastalıklarla, havadaki zararlı maddeler, sinüzit, alkol veya sigaradır. yapılacak ilk iş; istirahat etmektir. mümkün olduğu kadar az konuşmak da yararlıdır.
boğmaca: bulaşıcı bir hastalıktır. tıptaki adı pertussis'dir. çoğunlukla 1 ila 4 yaşları arasındaki çocuklarda çok görülür. ortalama olarak 4-6 hafta devam eder. hastanın burnu akar, nöbet halinde gelen öksürük görülür. bazen kusmaya neden olur. tedavi için kesin yatak istirahati şarttır. hastaya sık sık fakat az miktarda yumuşak yiyecekler verilmelidir.
boyun tutulması: soğuk almaktan, boynun çarpık durumda bir süre kalmasından veya nezleden kaynaklanır.
böbrek ağrısı: böbrek ağrısının nedenleri çeşitlidir. bunlar arasında böbrek taşı, böbreklerden idrar akışının tıkanıklık nedeniyle düzensizliği, böbrek uru, böbreklerden çıkan zehirli atıkları mesaneye taşıyan borularda taş, ur veya kan pıhtısı, böbrek apsesi olabilir. ağrılar sırasında terleme ve kusma da görülebilir.
böbrek iltihabı: böbreklerin iç kısımlarının iltihaplanmasıdır. tıp dilinde piyelonefrit adı verilir. iki çeşiti vardır
- akut böbrek iltihabı ani olarak ortaya çıkan, titreme, kaburga altlarında ve yanlarında başlayıp, kasıklara kadar yayılan bir ağrı ile kendini gösterir. sık sık idrara gitmek ihtiyacı duyulur. idrar çıkarken de yanma ve ağrı hissedilir. ilk önlem olarak belin iki yanına sıcak su torbası konur. bol su, limonata ve açık çay içilir.
- kronik böbrek iltihabı akut böbrek iltihabının gereği gibi tedavi edilmemiş olması, kronik böbrek iltihabının başlıca nedenidir. hastada iştahsızlık, ateş, halsizlik, baş ağrısı, ağrılı idrar etme ve bel ağrıları görülür. yapılacak ilk iş, bol bol meyva suları içmek ve aşağıdaki reçetelerden birini uygulamaktır. ayrıca tuz ve hayvani gıdalar azaltılmalıdır.
böbrek kumu: yeterince su içilmemesi, a vitamini eksikliği, böbrek üstü bezlerinin fazla çalışması ve bazı böbrek hastalıkları, böbreklerde kum birikmesine neden olur.
böbrek taşı: idrarda bulunan oksalat billurlarının meydana getirdiği böbrek taşları, kum tanesi kadar olabildiği gibi pinpon topu büyüklüğünde de olabilir. ufak taşlar böbrekten kolaylıkla çıkabilr. büyükler ise böbreklerden mesaneye giderken şiddetli ağrılara neden olur. göğsün yukarı ve ön kısmında, kaburgaların altında, ani ve kıvrandırıcı ağrı hissedilir. terleme ve kusma da görülebilir. idrarın rengi bulanık ve bazen kanlıdır.
böcek sokması: böceğin ısırdığı yerde şiddetli kaşıntı, kızarıklık ve şişlik görülür. böceğin zehirli olabileceğini düşünerek aşağıda tarif edilen işlem yapılır. vakit kaybetmeden böceğin soktuğu yerin alt ve üstünden sıkıca bağlanır. sonra böceğin soktuğu yer iki parmak arasına alınıp, sıkılır ve zehirli kanın akması sağlanır.
bronşit: akciğerlere giden havayollarının iç yüzündeki zarın iltihaplanmasıdır. akut ve kronik olarak iki gruba ayrılır.
- akut bronşit genellikle grip, kızamık, boğmaca veya tifo gibi hastalıklar sırasında görülür. sisli ve soğuk havalarda çok rahatsız olurlar.
hastalığın başlangıcında kuru ve ağrılı öksürük, az yapışkan balgam, sonraları sümüksü cerahatli balgam ile hafif ateş ve halsizlik görülür. mutlaka tedavi edilmesi gerekir.
- kronik bronşit bu çeşit bronşitte; havayollarını yağlayan bezler büyümüş, iç yüzlerinde bulunan tüyler görevini yapamaz olmuştur. mutlaka tedavi edilmesi gerekir. her iki bronşitte de yapılacak ilk iş sigarayı bırakıp istirahat etmektir. burkulmalar el ve ayak bilekleri herhangi bir kaza sonucu burkulabilir. bu gibi durumlarda, bilekte ağrı ve şişme görülür. yapılacak ilk iş, burkulan yeri rahat bir duruma sokmaktır.
burun ahtapotu: burunda et büyümesinden kaynaklanan bu hastalığa tıp dilinde adenoid ve polip denir. hastanın burnundan soluması güçleşir. daha çok ağzından nefes alıp verir.
burun akıntısı: burun akıntısının nedeni; nezle, saman nezlesi, sinüzit, müzmin nezle, alerjik burun iltihabı veya burna herhangi birşey kaçmış olmasıdır. ayrıca kızamık başlangıcında da görülür.
burun kanaması:çeşitli nedenlerden kaynaklanan burun kanamalarına tıp dilinde epistaksis denir. genç erkeklerde genellikle ergenlik dönemlerinde, genç kızlarda ise, çoğunlukla aybaşı kanamaları sırasında görülür.
bir de; yüksek tansiyonun neden olduğu burun kanamaları vardır. gençlerde görülen ve önemli olmayan burun kanamaları çok kolay durdurulur ve korkulacak bir şey yoktur. tansiyon yüksekliğinden kaynaklanan ve genellikle orta yaşlarda görülen burun kanamalarını durdurmak ise biraz zordur. yapılacak ilk iş hastayı hemen oturtmak, başını öne doğru hafifçe eğip, burnunun kanayan deliğini on dakika kadar bastırmak, bu sırada ağızdan nefes almasını ve yutkunmasını söylemektir.
burun tıkanıklığı: saman nezlesi ve sinüzitte görüldüğü gibi, başka bir hastalığın da belirtisi olabilir.
c -ç
cinsel soğukluk:tam manasıyla tatmin olamayan kadının cinsel ilişkiye gereği gibi cevap vermemesine; tıp dilinde firijidite denir. nedeni daha çok ruhsaldır.
çarpıntı :tıp dilinde palpitasyon denilen çarpıntının nedenleri çeşitlidir. bir kalp hastalığı söz konusu değilse; fazla sigara içmek, alkol, yorgunluk, sinirlenmek, kansızlık, hazımsızlık, çay, kahve veya zehirlenmelerden kaynaklanabilir.
çıbanlar: derideki kıl keseleri veya bezlerinin hastalanması sonucu ortaya çıkan sızıntılı, ıslak kabarcıklara çıban denir. katiyetle sıkılmamaları gerekir.
çıkıklar: kemiklerden herhangi birinin oynak yerinden kısmen veya tamamen ayrılmasına çıkık denir. bu durumda yapılacak ilk iş doktora gitmektir.
çiçek hastalığı:tıp dilinde variola denilen bulaşıcı bir hastalıktır. hastalık şiddetli titreme ve 41 derece ateşle ortaya çıkar. hastalık mikrobunun vücuda girmesiyle ortaya çıkması arasında geçen süre 10-14 gündür. hasta istirahat ettirilir , başkaları ile görüşmesi yasaklanır. doktorun tavsiyelerine uyulur. bol su ve şerbet içirilir.
çiller: çoğunlukla beyaz tenli, kırmızı saçlı kimselerde görülen çiller, yüze serpilmiş ufak lekeler halindedir. nedeni; cildin güneşe karşı gösterdiği tepkidir. olgunlaşmış çillerin yok edilmesi mümkün değildir. ancak koruyucu önlemler alınır. yüzünde çil olanların güneşte fazla durmamaları ve yüzlerini sık sık yıkmaları tavsiye edilir.
çocuk felci: omuriliğin ön kordonlarının iltihaplanması sonucu felçle neticelenen bir hastalıktır. tıp dilinde poliomelitis denir. bilhassa yaz ve sonbahar aylarında görülür. nedeni bir çeşit virüstür. lağım sularının yiyeceklere bulaşması, sineklerin taşıdığı mikroplar, hastalığa yakalanmış kişinin ağız ve burnundan çıkan damlacıklarla bulaşır. çocuk felcine küçükler yakalanabileceği gibi büyükler de yakalanabilir. hastalık mikrop kapıldıktan 7-21 gün içinde ortaya çıkar. hastada ateş, baş ağrısı, boğaz ağrısı, kusma, yorgunluk, boyunda kasılma, ve sırt ağrıları vardır.hastalığın ilk günlerinde gerekli tedaviye başlanmazsa, özellikle kol ve bacaklarda felç görülür. hastalığın başlangıcında hastayı diğer kimselerden ayırmak ve yatırmak gerekir. çocuk felcinden korunmak için salk aşısı veya sabin aşısı yaptırmak gerekir. bu aşının ilki çocuk 6 aylık olmadan önce, ikincisi ilk aşıdan 2 ay sonra, üçüncüsü, ikinci aşıdan 6 ay sonra yapılır. 5 ve 15 yaşlarında da tekrarlanır. tedavi için mutlaka doktora başvurmak gerekir.
çocuklarda gelişme bozuklukları:çocuklarda görülen gelişme bozukluklarının çoğu kötü beslenmeden kaynaklanır. bunun yanı sıra; geçirilen bir hastalıktan kaynaklanan veya irsi olarak da gelişme bozukluğu görülebilir. nedeni test etmek için doktora başvurmak gerekir.
çok uyumak: 1 ila 4 yaşları arasındaki çocukların; geceleri 13, öğleden sonra da 2 saat olmak üzere, günde 15 saat uyumaları, sıhhatli büyümelerini sağlar. 5 ile 7 yaşları arasındaki çocuklara ise, geceleri 11-13 saat uyku yeterlidir. 8-14 yaşları arasında 9-11 saat; 15 yaşından sonra da 8 saat uyku yeterli gelir. 20 yaşını geçenlere 6-8 saat gece uykusu yeterlidir.
çürükler:cilt yırtılmadan altındaki bir kılcal damarda görülen kanama halk arasında çürük denir. tıp dilinde ise ekimoz denir. bu gibi durumlarda yapılacak ilk iş, çürüğün üzerine soğuk su ile kompres yapmaktır.
d
dalak hastalıkları:karın boşluğunun solunda, midenin arka tarafında bulunan dalak; eskimiş kırmızı kan hücrelerini yok eder, gerektiği zaman da yeni kırmızı kan hücreleri imal eder. sıtma ve tifo gibi bulaşıcı hastalıklar veya kansızlık sonucu dalak hastalanabilir.
damar sertliği: vücuttaki kan damarlarının bir kısmının veya tamamının sertleşmesi sonucu, esnekliklerini keybetmesine; halk arasında damar kireçlenmesi tıp dilinde ise arterio skleroz veya atheremo denir. nedeni, kan damarlarının iç kısımlardaki hücrelerin esnekliğini kaybedip, zayıflaması veya kandaki yağlı maddelerin birikinti yaparak, damarı darlaştırmasıdır. belirtileri baş dönmesi, baş ağrısı, titreme, yürürken sendeleme, düşünme ve öğrenme gücünde zayıflama, sinirlilik veya damarın sertleştiği bölgelerde ağrılar görülür. ilk belirtiler görüldüğünde önlem alınacak olursa, korkulacak bir şey yoktur. hastanın neşe ve cesaretini kaybetmemesi ve doktorun tavsiyelerini yerine getirmesi iyileşmede atılacak ilk önemli adımdır. damar sertliği teşhisi konan kimse, perhiz yapmalı, alkol ve sigara gibi keyif verici maddeleri bırakmalı, yumurta, tereyağı ve benzeri yiyecekleri terk etmeli, tuzu da azaltmalıdır. ayak damarlarında meydana gelebilecek herhangi bir hastalığı önlemek için de dar ayakkabı giymekten kaçınmalıdır.
deri iltihabı: çoğunlukla kullanılan sabun, deterjan, boyalar ve bazı bitkilerin neden olduğu bu hastalığa tıp dilinde dermatit denir. tedaviye deride iltihaplanmaya sebep olan şeyi belirleyip, onu terk etmekle başlanır.
deri kanseri: deri üzerinde ufak bir şişlik veya bir türlü iyileşmeyen bir yara şeklinde başlayabilen bir çeşit kanserdir. şişlik, başlangıçta ufak bir yumru şeklindedir. bir süre sonra aynı yer açılır ve yara haline dönüşür, sonra kabuk bağlar. bu gibi durumlarda telaşlanmamak; ancak acele etmek gerekir. erken tedavi edildiği takdirde iyileşir.
deri kuruluğu: tıp dilinde iktiyoz denen bu hastalıkta deri, kuru, pul pul ve bazen de çatlak görünümdedir. merak edilecek bir durum yoktur. sık sık sıcak banyo yapmak şikayetlerin çoğunu geçirir.
deri lekeleri: deride görülen esmer lekelere "karaciğer lekeleri", beyaz lekelere de "vitligo" adı verilir. bunlar merhem veya kremlerle gizlenebilir.
dil büyümesi:kısa süreli dil büyümelerinde aşağıdaki reçeteler kullanılır. 2-3 günde geçmeyen dil büyümesinde, doktora başvurmak gerekir.
dil felci: sinir sistemindeki bir bozukluktan dolayı, dil gücünün kaybolmasıdır. doktor tarafından tedavi edilmesi gerekir.
dil iltihabı: tıp dilinde glossit denilen bu iltihaplanmanın nedeni, çürük dişler, dişeti iltihabı, sigara, çok sıcak veya çok soğuk şeyler yemeyi alışkanlık haline getirmiş olmaktır. ihmal etmemek gerekir. çünkü dil kanseri veye dil ülseri belirtisi de olabilir. mutlaka doktora başvurmak gerekir. yapılacak ilk iş, sigarayı bırakmak, çürük dişleri tedavi ettirmek, ve kötü alışkanlıkları terk etmektir.
dil ülseri: dilde görülen; etrafı kırmızı, içi su dolu küçük kabarcıklar, dil ülserinin belirtisi olabilir. derin ve sert kenarlı dil yaralarında, mutlaka doktora başvurmak gerekir. diğer dil yaraları, hazımsızlık veya gripten kaynaklanabilir.
diş ağrısı: diş ağrısı; dişin çürümesi, minesinin aşınması, dişetlerinin iltihaplanması veya bunlara benzer nedenlerden kaynaklanır.
dizanteri: bulaşıcı ve salgın bir hastalıktır. hastada, ishal görülür. dışkısı kanlı ve sümüklüdür. iştahsızlık karın ağrısı ve ateş de vardır su veya besinlerle bulaşır. iki çeşit dizanteri vardır.
- amipli dizanteri vücuda mikrop girmesinden 10-21 gün sonra hastalık belirtileri ortaya çıkar. hastada kanlı ishal, ateş, karın krampları, kilo kaybı, ve halsizlik görülür.
- basilli dizanteri mikrobun vücuda girmesinden 2-7 gün sonra belirtileri ortaya çıkar. hastalığın salgın halini almasında kara sinekler başrolü oynar. hastada; kanlı ve balgam kıvamında ishal, karın ağrısı, halsizlik ve ateş görülür. yapılacak ilk iş; hastayı, sağlamlardan ayırmaktır.
doğum sancıları: doğum sancıları; doğumun habercisidir. başlangıçta 20 dakikada bir gelen doğum sancıları, daha sonra sıklaşır ve her seferinde döl yatağı kasılıp, sertleşir. sancılar sırasında kanama görülmezse korkulacak bir şey yoktur.
dolama: şeytan tırnağı veya parmağa iğne ya da kıymık batması sonucu, tırnak dibinde meydana gelen iltihaplanmaya; halk arasında dolama, tıp dilinde paronychia denir. başlangıçta kırmızı bir benek halindeyken daha sonra içi dolu sivilceye dönüşür. dolama, kan zehirlenmesine neden olabilir. bu nedenle ihmal edilmeden doktora başvurmak gerekir. alkol pansumanı veya sıcak su kompresi çok faydalıdır.
donmalar: üşümenin en ağır şekline donma denir. donan kişiyi birdenbire ısıtmamak gerekir. böyle durumlarda yapılacak ilk iş; vücuda bir battaniye sarıp, ılık bir yere taşımak; orada başı hafif geriye doğru olmak üzere sırtüstü yatırmak, kol ve bacaklarını soğuk su ile iyice ovmaktır. limonsuyu ile masaj yapılabilir.
dölyolu akıntısı:halk arasında beyaz akıntı; tıp dilinde ise; gleet denilir. arasıra görülen beyaz akıntı pek önemli değildir. çünkü üşütmek, ruhi bunalım, uzun süren bir hastalık veya yüksekçe bir yerden düşmekten kaynaklanabilir. iç çamaşırında krem rengi beyazlıkta bir leke görülür. kuruduğu zaman kahverengiye çalan sarı bir renk alır. önce beyaz akıntının nedenini bulmak gerekir.
dudak çatlaması: dudaklar, güneş veya soğuk havanın tesiriyle çatlayabilir. endişe edilecek bir durum yoktur.
E
egzama: mayasıl diye bilinen egzama, derinin sulanması ile meydana gelen bir iltihaptır. tıp dilinde; erythema pernio denir. kaşıntı ve kızartı ile ortaya çıkar. nedeni; ruhsal olabileceği gibi alerjik tepkiler veya deriyi tahriş eden maddeler de olabilir. bazı kimselerde de ırsidir. vücudun hemen hemen her yerinde görülebilir ve bulundukları yere göre isimlendirilirler. tedavinin ilk prensibi; üzülmemek ve egzamalı yerleri kaşımamaktır. ayrıca, su ve sabunlu sudan olduğu kadar uzak kalmak da gerekir. su yerine permanganatlı su ve rivanollu su kullanılır. perhiz yapılır. acılı, baharatlı ve yağlı yenmez.
ekstrasistol: kalbin normal atışlarına, fazladan atış eklenmesine ekstrasistol bir başka deyişle fazladan atış denir. kalbin bir atışı, vaktinden önce olur. sonra, bir süre atış olmaz. bu atışlar, tek tek veya arka arkaya meydana gelir. kalp hastalıklarında görüldüğü gibi; fazla sigara, içki içmek; heyecanlanmak ve hazmı güç yemeklerden sonra da görülebilir.
el ve ayak titremeleri: hafif el ve ayak titremeleri; daha ziyade nevroz, isteri ve nevrastenide görülür.
enfarktüs: kalbi besleyen büyük damarlardan birinin aniden tıkanması sonucu ortaya çıkan bir durumdur. enfarktüs krizi geçiren hasta; kalp bölgesinde ani bir ağrı hisseder. bütün benliğini ölüm korkusu sarar. nefes almakta zorluk çeker. yapılacak ilk iş, hastanın 45 derece bir meyille oturmasını sağlamaktır. sonra; vakit geçirmeden doktor çağrılır. enfarktüs krizini atlattıktan sonra kesin istirahat ve doktorun dediklerine uymak şarttır.
ergenlik sivilceleri: ergenlik yaşındakilerin yüz, omuz, sırt ve karınlarında görülürler. siyah noktalar, beyaz benekler, kırmızı veya mor lekeler halindedirler. içleri cerahat dolu bu sivilcelere; akne de denir. nedeni; yağ bezlerinin tıkanmış olmasıdır. ergenlik sivilceleri kendiliğinden kaybolur. sıkmamak, oynamamak gerekir. tedavinin ilk şartı sabırdır. yüzü günde 3-4 kere kükürtlü sabunla yıkamakta fayda vardır. bu arada baharatlı yiyecekleri ve çikolatayı terketmek gerekir.
ezikler: eziklerde yapılacak ilk iş; eziğin üzerine buz koymak veya soğuk su ile kompres yapmaktır. ayrıca; dışarı kan çıkmışsa, önce oksijenli su ile temizlenir. aşağıdaki reçetelerden de faydalanılır.
F
fazla terlemek: haddinden fazla terlemek; sinir bozukluğu, fazla sıcak, tiroid bezinin çalışmasında görülen bozukluk, tüberküloz, raşitizm veya iskorbütten kaynaklanır. ergenlik yaşlarında da fazla terleme görülür. bu nedenle terlemenin asıl nedenini bulmak gerekir.
felç: sinir sisteminde meydana gelen bir bozukluktan dolayı, kas gücünün kaybolmasına felç, nüzül veya inme denir. tıp dilinde ise paralizi veya serebral tromboz denir. hafif ve ağır olmak üzere iki şekli vardır. tedavinin ilk ve önemli şartı hastanın neşesini kaybetmemesi ve en kısa zamanda iyileşeceğine inanmasıdır.
ferç kaşıntısı: kadınların üreme organlarının dış kısmının kaşınması; döl yolundan gelen akıntıdan kaynaklanabilir. ayrıca, böyle bir neden olmadığı halde kullanılan sabun ve iç çamaşırın cinsi de kaşıntıya neden olabilir. iç çamaşırı veya kullanılan sabundan kaynaklanan ferç kaşıntılarında; bunları kullanmamakla şikayet ortadan kalkar.
fıtık: vücudun herhangi bir organının; genellikle bağırsağın, kaslar arasındaki zayıf bir noktadan dışarı çıkmasına fıtık denir. fıtık olan yerde, şişlik görülür. öksürünce veya ıkınınca büyür. ağır işler yapmaktan, öksürmekten ve ıkınmaktan, hoplayıp zıplamaktan kaçınmak gerekir. ameliyat olunmayacaksa, fıtıkbağı kullanmak faydalıdır.
fil hastalığı: özellikle bacakların şişip, genişlemesi şeklinde ortaya çıkan bu hastalığa halk arasında gelincik, tıp dilinde elefantiasis denir. nedeni lenf kanamalarının iltihaplanıp, şişmesidir.
fistül: çoğunlukla anüs yakınında meydana gelen, içi cerahat dolu, ufak, kırmızı ve akıntılı bir şişliktir. etrafında ağrı vardır. tedavi edilmedikçe geçmez.
frengi: zührevi bir hastalıktır. bulaşıcıdır. tıp dilinde sifilis denir. frengili kadının doğurduğu çocuğa, doğuştan geçmesi şekli istisna edilirse; hemen hemen her zaman cinsel ilişkiyle geçer. mikrop vücuda girdikten 3 hafta sonra belirtilerini göstermeye başlar. mikrobun vücuda girdiği yerde, yani erkeklerde peniste, kadınlarda vajinada şankr adı verilen bir yara meydana gelir. bu yara dudakta, meme ucunda, makatta veya parmaklarda da görülebilir. zamanla akıntılı bir yara haline gelip; çevresi kızarır ve sertleşir. mikrobun vücuda girmesinden 6-12 hafta sonra hastada; baş ağrıları, ateş, boğaz ağrısı, deri döküntüleri ve iştahsızlık, görülmeye başlar. 6 ay sonra ise, mikrop vücudun belli başlı organlarına oturur. tedaviye en kısa zamanda başlanması gerekir.
G
gastrit: midenin iç yüzündeki zarın iltihaplanması sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. mide iltihabı veya mide nezlesi de denir. hazırlayıcı nedenler ağır yemekler, fazla kuru veya sert yiyecekler, hamur işleri, tatlılar, acı ve baharatlı yiyecekler, alkol, fazla miktarda çay, kahve veya sigara içmek, yemek saatlerinin düzensiz olması, çabuk çabuk ve çiğnemeden yemek, fazla ilaç kullanmak, ateşli hastalıklar, karaciğer veya safra kesesi hastalıkları, kalp hastalıkları veya romatizmadır.
tedaviye başlamadan önce hastalığın nedenini tespit etmek gerekir. belirtileri mide ağrısı, bulantı veya kusma, baş ağrısı, iştahsızlık, aniden çıkan ateş, baş dönmesi, dilde beyaz pas, yorgunluk görülür. midenin üzerine bastırlınca da ağrı hissedilir. bu belirtiler özellikle ilk bahar ve son bahar aylarında artar. tedavisi perhiz ve istirahat şarttır. hastalığı doğuran nedenler ortadan kaldırılır. hafif yiyecekler yenir. aspirin gibi ilçlar kullanılmaz. yemekler, yavaş yavaş ve çok çiğnenerek yenir.
gazlar: midede veya bağırsaklarda gaz birikebilir. nedeni; hava yutmak veya mide hastalıklarıdır.
gece körlüğü: beslenmedeki a vitamini eksikliğinin neden olduğu bir hastalıktır. hasta; alacakaranlıkta gereği gibi göremez.
geğirmek:çoğunlukla sinirli kimselerde görülür. bunlar yemeklerde haddinden fazla hava yutarlar. ayrıca geğirme mide ve safra kesesi hastalıklarının bir belirtisi olabilir. bu nedenle esas nedeni tespit etmek gerekir.
gevşek penis: erkeklik organının sertleşmemesi, sağlık durumunun bozukluğundan kaynaklanır. en önemli neden sinir bozukluğudur. kendine güvenememe, yorgunluk, içki, şeker hastalığı, uyuşturucu madde alışkanlığı da diğer nedenler arasında sayılabilir. tedavinin ilk şartı; kötü alışkanlıkları bırakmak, kendine güvenmek, temiz havada dolaşmak ve yeterince gıda almaktır.
gıda zehirlenmeleri: gıda zehirlenmeleri; çoğunlukla bayatlamış ve bozuk yiyecekler veya bayat balık yedikten sonra görülür. belirtileri hasta solumakta, yutkunmakta güçlük çeker. kaslarında ağrı ve kramplar vardır. baş dönmesi, halsizlik, mide ağrısı ve bulanık gördüğünden şikayet eder. bazı hastalarda kabızlık, bazılarında da ishal görülür. yapılacak ilk iş, hastayı kusturmaktır. gerekiyorsa sunni solunum da yapılır. vakit kaybetmeden hastaneye götürülür.
göğüste su toplaması: tıp dilinde sulu zatülcemp denilen hastalıktır. akciğerlerin etrafını saran zarın iltihaplanması sonucu meydana gelir. zarın iki yaprağı arasına su toplanmıştır. nedeni; şiddetli soğuk algınlığı, bronşit, böbrek hastalıkları veya kulak iltihaplarıdır. göğsün yan taraflarında şiddetli ağrı hissedilir. bunlara bastırıldığı zaman ağrı şiddetlenir. nefes darlığı vardır. yatak istirahati ve doktor tedavisi şarttır.
göz ağrısı: göz ağrısının nedenleri çeşitlidir. az ışıkta çalışmak sonucu gözlerin yorulması, gözdeki herhangi bir kısmın iltihaplanmış olması, göze yabancı bir cisim kaçmış olması, sinüzit, yarım başağrısı, grip, nezle ve ateşli hastalıklar göz ağrısına neden olabilir. önce hastalığın nedenini tespit etmek gerekir.
göz iltihabı: halk arasında göz nezlesi veya pembe göz denir. göz yuvarlağının üstünü örten ince zarın iltihaplanması sonucu ortaya çıkar. tıp dilinde konjonktivit denir. çoğunlukla ilk bahar aylarında görülür. gözde sulanma; kanlanma, batma hissi veya ağrı vardır. hasta ışığa bakmakta güçlük çeker.
göz kanlanması: göz kanlanması ile birlikte ağrı yoksa aşağıdaki reçeteler uygulanır. kanlanma ile birlikte ağrı varsa; mutlaka göz doktoruna gitmek gerekir.
göz kaşıntısı: gözlerin kaşınması, önemli bir hastalığın işareti olabilir. bu nedenle doktora başvurmak gerekir.
göz sulanması: göze toz kaçması, çapaklanma, göz iltihabı, nezle veya bazı alerjik hastalıklar göz yaşının fazlalaşmasına neden olur. şikayetler soğuk havalarda daha da artar. doktora başvurmak gerekir.
göz tiki: aniden ortaya çıkan, fakat önemli olmayan bir durumdur. alışkanlık spazmı da denir. nedeni, yorgunluk, üzüntü, heyecan ve yaşlılarda adale zafiyetidir. yapılacak ilk iş, istirahat etmektir.
gözbebekleri iltihabı: gözün bir kazayla yaralanması veya romatizmalı hastalarda üşütme sonucu ortaya çıkar. bazen; şeker hastalığı, burun hastalıkları, ve frengili hastalarda da görülür. tıp dilinde iritis denilen bu hastalık vakit kaybedilmeden tedavi edilmesi gerekir. hasta, ışığa fazla bakamaz. gözlerinde veya gözlerinin üst kısmına gelen bölgede şiddetli ağrılar vardır. gözlerde; sulanma ve kızarıklık da görülür. göze dikkatle bakıldığında; renkli kısmın etrafındaki rengin de koyulaştığı görülür.
gözkapağı iltihabı: göz kapağı kenarlarının iltihaplanıp, kızarma, kabuklanma ve ağrı yapmasıyla ortaya çıkar. tıp dilinde blefarit denir.
gözkapağı şişliği: gözkapakları, çoğunlukla fazla ağlama sonucu şişer. nezle veya kızamık sırasında da görülür. bunlardan başka, kalp, böbrek, hastalıkları veya beze iltihaplanmasının da bir işareti olabilir. bazı kimselerde de alerjiktir.
grip: tıp dilinde influenza adı verilen bu hastalık bulaşıcıdır. grip olan kişinin nefesindeki damlacıklarla yayılıp, salgın hale gelebilir. paçavra hastalığı da denir. aniden başlar ve devamlı olarak ateş yükselir. baş ve sırt ağrıları, titreme nöbetleri, nezle, öksürük, iştahsızlık, baş dönmesi de görülür. tedavinin ilk şartı istitrahat etmektir. iyi tedavi edilmezse, başka hastalıklara da yol açabilir.
guatr: tiroid bezinin büyümesi sonucu ortaya çıkan ve boynun ortasında, yutkundukça aşağı yukarı hareket eden şişlikle kendini belli eden bu hastalığa guşa veya cedre de denir. tıp dilindeki adı strumadır.guatr, özellikle geceleri nefes darlığı yapar. bazen de rahatsız edici öksürüklere neden olur. iki çeşit guatr vardır. basit guatr bu çeşit guatrda tiroid bezi balon gibi şişer. nedeni alınan iyotun yetersiz olmasıdır. dağlık bölgelerde oturanlarda, ergenlik yaşlarında ve hamilelerde çok görülür. yumrulu guatr bu çeşit guatrda, tiroid bezinin iki yanında kabarıklık veya üzüm salkımını andıran şişlikler görülür. her iki çeşit guatrda da endişelenecek bir durum yoktur. ancak tedaviye erken başlamak gerekir. yemeklerde iyotlu tuz kullanmak, mümkün olduğu kadar çok balık, pırasa, kuru erik, yumurta, taze fasulye, pazı, soğan, sarmısak, dut veya dut kurusu, havuç yemek; inek sütü, erik hoşafı, ve havuç suyu içmek çok faydalıdır. ayrıca kabız olmamaya gayret etmek gerekir. lahana, mısır ve turp da yenmemelidir.
güneş çarpması: uzun süre güneşte veya sıcakta kalmak sonucu; aşırı terleme, ağrılı kramplar ve kanın koyulaşması şeklinde kendini gösterir. yapılacak ilk iş; hasta giyinikse, hemen elbiseleri gevşetilip, gölgeye taşınır. yüzü, göğsü ve kolları soğuk su ile ıslatılır. durumu ciddi ise, ıslak bir çarşafa sarılarak hastaneye götürülür.
güneş yanığı: vücudun güneşte kalan kısımlarında bir süre sonra yanma, kızarma ve kaşıntı başlar. kısa bir süre sonra da su toplar.
H
halsizlik: bazı kimseler, aşırı yorgunluktan, çalışamamaktan, baş ağrısından, sırt ağrılarından, hazımsızlıktan veya huzursuzluktan şikayet ederler. bu duruma tıp dilinde debilite veya asteni denir.
hararet: sıcak havada aşırı derecede veya ateşli hastalıklar sırasında vücut kaybettiği suyu karşılayamayacak olursa, hararet başlar.
havale: vücut kaslarının ani ve şiddetli olarak kasılması sonucu ortaya çıkan duruma havale denir. büyüklerde havale çoğunlukla sara nöbetleri sırasında görülür. küçük çocuklarda görülen havale, sinir sisteminin değişik nedenler karşısında göstermiş olduğu bir tepkidir. bu tepkiler de; kemik hastalıkları, yüksek ateş, boğmaca, devamlı hazımsızlık, bağırsak şeritleri veya diş çıkarmalardan kaynaklanabilir. ayrıca bu duruma sinir sistemi veya beyinde meydana gelen bir hastalık da neden olabilir. havale geçiren çocuğun gözleri sabit bir noktaya çevrilir, çenesi de kenetlenir. dudakları, yüz kasları, kol ve bacakları, önce şiddetli bir şekilde kasılır, sonra da çırpınmaya başlar. ağzından da köpük gelir. bütün bunlar bir iki dakika devam eder. sonra bütün belirtiler kaybolup, uykuya dalar. hastalığın bir nedenini bulmak için mutlaka bir doktora başvurmak gerekir. bu arada çocuğu sessiz, loş bir odaya yatırmak, elbise ve çamaşırlarını gevşetmek faydalıdır.
hava yutma : tıp dilinde aerofaji diye bilinen bu hastalık, genellikle asabi mizaçlı kimselerde görülür. bunlar yemek sırasında farkına varmadan hava yutarlar. hava yutma, mide ve bağırsak gazlarının oluşmasına yardımcı olur.
hazımsızlık: sindirimin normal şekilde olmaması ve bağırsakların seyrek çalışmasına; halk arasında hazımsızlık, tıp dilinde ise dispepsi denir. nedenleri çeşitlidir. ağır yemekler, yemekleri gereği gibi çiğnememe, diş veya dişeti iltihapları, içki veya sigara içmek, çok miktarda çay veya kahve içmek, fazla miktarda şekerli veya unlu şeyler yemek, kansızlık, yorgunluk, sinir bozukluğu ve üzüntü hazımsızlığı doğuran nedenler arasında sayılabilir. yemekten bir süre sonra; midede şişkinlik veya yanma hissi ortaya çıkar. sık sık yemek ihtiyacı hissedilir. kabızlıktan şikayet edilir. bazı kimselerde halsizlik, uykusuzluk, unutkanlık veya çarpıntı görülür.
tedavinin ilk şartı; sıkıntı ve üzüntülerden sıyrılmaktır. zararlı şeyler terkedilir. et yemekleri de mümkün olduğu kadar azaltılır. haddinden fazla yemek yenmez. yemeklerden sonra soğuk su içilmez. yemek aralarında acıkınca süt ile birkaç galete yenir.
hemofili: kanın normal sürede pıhtılaşmaması şeklinde kendini gösteren, erkeklere has bir çeşit kan hastalığıdır. halk arasında kanama hastalığı denir. ırsi bir hastalıktır. doktor tedavisi gerekir. bu hastalığa tutulanların; az su içmeleri ve limon, portakal, kiraz veya ahududu yemeleri tavsiye edilir. ayrıca vücudun herhangi bir yerinde kanamaya neden olabilecek davranışlardan da kaçınmaları gerekir.
hıçkırık: solunum kasları ve özellikle diyaframın uyarılması sonucu ortaya çıkar. tıp dilinde singultus denir. nedenleri çeşitlidir. basit hıçkırıklar; çoğunlukla mide gazı, sıcak ve baharatlı yemekler, sinir bozukluğundan kaynaklanır. ayrıca; bazı kalp, karaciğer, bağırsak ve pankreas hastalıkları, zatülcenp veya zatürreede de görülebilir. 3 saatten fazla süren hıçkırıklarda, doktora başvurmak gerekir.
horlama : horlamanın nedenleri çeşitlidir. derin bir uyku, sırt üstü yatmak horlamaya neden olabileceği gibi; burun polipleri, burnun çarpık olması, burun iltihabı, burunda ahtapot ve ağzı kapayamamak da neden olabilir. yan yatarak uyumak, belin tam ortasına küçük bir lastik top koyarak yatmak horlamayı önler. bu tedbirlerle geçmeyen horlamalarda, gerçek neden bulunup ona göre bir tedavinin uygulanması gerekir.
husye torbası şişliği: husye torbası (erbezi) şişkinliklerinde; nedenin ne olduğunu araştırmak gerekir. bazı şişliklerde, husye torbasının görünüşü ışık geçirecek kadar şeffaflaşır. bazıları da ağrılı olur. husyelerde, şişlik ile birlikte ağrı da hissedilirse, iltihaplanma veya kanama ihtimali vardır.
ı- i
ıleitis: ince bağırsağın iltihaplanmasıdır. hastada, karın ağrısı ve ishal görülür. buna crohn hastalığı da denir.
idrarda kan görülmesi: idrarda kan görülmesine tıp dilinde hematuri denir. idrar renginin kanlı olması; yenilen şeylerdeki boyalardan olabileceği gibi, herhangi bir hastalığın işareti de olabilir. bu nedenle bir doktora gitmekte fayda vardır.
idrar torbası iltihabı: idrar torbasının (mesanenin) bakteri ve virüsler tarafından iltihaplandırılması sonucu ortaya çıkan bu hastalığa, tıp dilinde sistit denir. hastanın karın bölgesinin alt kısmında ve bacak aralarında ağrı vardır. sık sık idrar yapmak ihtiyacı hisseder. idrar yaptıktan sonra da mesanede veya penisin ucunda şiddetli ağrı hissedilir. bazı durumlarda idrar yollarında yanma ve kanlı idrar da görülür. ağrıları dindirmek için, karına sıcak su torbası konur.
idraryolları iltihabı: idrar torbası iltihabı; idrar yolları taşı, belsoğukluğu veya eklem hastalıklarının neden olduğu bir hastalıktır. çok içki içenlerde görülür. idrar yollarında acıma hissedilir. tedaviye yardımcı olmak için bol miktarda su içilir, sıcak banyolar yapılır.
idrar yollarında yanma: idrar yollarında veya idrar yaparken yanma çeşitli nedenlerden kaynaklanır. belsoğukluğu, ülser, mesane iltihabı, prostat iltihabı, mesane uru, yumurtalık iltihabı, apandisit düşünülebilir. bu nedenle tedaviye geçmeden önce, hastalığı doğuran nedeni tespit etmek gerekir. tedavi, hastalığı doğuran nedene göre yapılır.
idrar tutukluğu: mesane (idrar torbası) dolu olduğu halde idrar yapılamaz. karnın alt bölgesi gerginleşmiştir. bastırılınca ağrı hissedilir. tıp dilinde akut retansiyon adı verilen bu durumun nedenleri çeşitlidir.
örneğin, böbreklerde taş, prostat büyümesi, idrar yollarının doğuştan kusurlu olması, fazla miktarda alkol içmek, mesane felci, belsoğukluğu, sinir hastalıkları veya üşütmek idrar tutukluğuna neden olabilir. ilk tedbir olarak hastanın karnına içinde sıcak su olan bir şişe konur. sıcak su ile banyo yapılırken, idrar çıkarmaya çalışılır.
idrar tutamamak: bazı kimseler, öksürme, aksırma, gülme, ağlama, hallerinde veya heyecanlandıkları zaman idrarlarını tutamayıp kaçırırlar. bu durum bilhassa çok doğum yapmış kadınlarda sık görülür. nedeni ön ve arka boşaltım kanallarındaki kasların zayıflamış olmasıdır. ayrıca böbrek veya idrar yollrındaki taş veya tümör, omuriliğin hastalanması da idrar tutamamaya neden olabilir. küçük çocuklarda ise, bağırsak solucanları idrar kaçırmaya neden olabilir.
idrar zorluğu: hastanın günlerce idrara çıkmaması şeklinde kendini gösteren bu hastalığa; tıp dilinde anüri adı verilir. mesane (idrar torbası) boştur. hastada uyuklama, baş ağrısı, adalelerinde oynama ve kusma görülebilir. nedeni böbrek hastalıkları, mesane, veya rahim hastalıkları, yaralanma ve idrar yollarında taş bulunmasıdır. tedavi için doktora başvurmak gerekir.
iktidarsızlık : erkeklik organının (penisin) yeteri kadar sertleşmemesi sonucu, cinsel ilişkide bulunamamaya; halk arasında iktidarsızlık, tıp dilinde ise empotans denir. kendine güvenememek, yorgunluk, tiksinti, sinir bozukluğu, alkolizm, şeker hastalığı, doğum kontrolü için uygulanan metotlar veya aşırı şişmanlıktan kaynaklanır. ılık banyolar, açık havada dolaşmak ve dinlenmek başvurulacak ilk çarelerdir.
incinmek: herhangi bir eklemin, burkulması sonucu ortaya çıkan bir durumdur. çoğunlukla ayak, el bileklerinde veya diz kapağında görülür. eklem; incindiği zaman, kısa süren bir ağrı hissedilir. sonra eklemin bulunduğu yerde şişme, zonklama, morarma görülür.
yapılacak ilk iş, incinen yeri sargı bezi ile sarmak ve üzerine soğuk su dökmektir.
ishal: ishal; normal katılıktaki dışkının sulu veya yumuşak; sümüklü, kanlı veya yağlı bir şekil alıp, sık sık tuvalete çıkmak ihtiyacını doğurmasıdır. bazen de ağrı yapar. ishal ve kabızlığın birbiri ardınca sık sık görülmesi kesinlikle ihmal edilmemesi gereken bir durumdur. ishale halk arasında amel ve sürgün; tıp dilinde ise diare denir. ishalin nedenleri arasında; yiyeceklerin bozuk olması, veya yiyecek çeşitlerinin değişikliği, üşütme, isteri, bağırsak hastalıkları, kolera, dizanteri, tifo, nefrit, kalp, karaciğer veya akciğer hastalıkları sayılabilir. bu nedenle kısa sürede geçmeyen ishallerde mutlaka doktora başvurmak gerekir. neden ne olursa olsun tedavinin ilk şartı sıkı bir perhizdir. hastaya açık çay, maden suyu içirilir, yoğurt yedirilir. sütlü ve yağlı yiyecekler verilmez, peynir yedirilmez. bol limonlu pirinç çorbası ve patates püresi yedirilir. her saat başı bir elmayı yemesi tavsiye edilir.
isilik: terledikten sonra derinin üzerinde görülen kızarıklılara halk arasında isilik denir. tıp dilinde ise miliare denir.
isteri: psikonevrozlar grubuna giren bir çeşit hastalıktır. tıp dilinde babinski hastalığı veya pithiatisme adı verilir. hastalığın belirtileri; hastanın sosyal ve entellektüel seviyesine göre değişir. hastanın gayesi, çevresinin ilgisini üzerine çekmektir. bunun için aşağıdaki şikayetlerin biri veya birkaçı birden görülebilir. hastada; ağrılar, baş dönmesi, bayılma, iştahsızlık, titreme, boğazında düğümlenme duygusu, kaslarda gerilme, geçici körlük, sağırlık, herhangi bir uzuvda uyuşma, hafıza kaybı görülür. tedavinin temeli telkindir.
iştahsızlık : soğuk algınlığı, mide rahatsızlıkları, bağırsak hastalıkları, karaciğer hastalıkları, safra kesesi hastalıkları, böbrek veya kalp hastalıkları, kadınlarda aybaşı halleri, isteri, yorgunluk, can sıkıntısı, iştahsızlık gibi nedenlerden kaynaklanabilir. tedaviye yemekleri belirli saatlerde yemeye alışmakla başlanabilir. üzücü ve sıkıcı olaylardan uzak durmaya çalışılır. nedeni bulmak için doktora başvurulur.
j
jinjivit : dişetlerinin iltihaplanmasına; halk arasında dişeti iltihabı, tıp dilinde ise piyore veya paradontal hastalığı denir. dişetleri çevresinde toplanan besinlerin orada mikroplanması sonucu ortaya çıkar. dişetlerinin kenarları düz, parlak, kırmızı ve hafifçe şikin bir şekil alır. fırça ile dokunulduğunda kanar. tedavi için yapılacak ilk iş, diş temizliğine itina göstermektir.
k
kansızlık: tıp dilinde anemi denilen kansızlık, kandaki kırmızı hücrelerin veya hemoglobin denilen kırmızı maddelerin ya da her ikisinin de azalmasıdır. en önemli nedeni yeteri kadar beslenememektir. ayrıca, müzmin basur kanamaları, aybaşı kanamalarının haddinden fazla olması, doğuştan olan bazı hastalıklar, romatizma, lösemi ve kanserde de görülür. kansızlığın tipik belirtileri şöyle özetlenebilir. yüzde solgunluk, nefes darlığı, çarpıntı, halsizlik, ve ayak bileklerinde şişkinlik görülür. hastanın burnu sık sık kanar, dilinde acılık vardır. iştahsızlık ishal ve bazen de kusma görülür. tedavinin ilk şartı, istirahat, temiz hava ve kan yapıcı gıdalar yemektir.
karaciğer hastalıkları : karaciğer, diyaframın hemen altında, sağ tarafta, yaklaşık olarak 2 kilogram ağırlığında koyu kırmızı renkte yumuşak bir organdır. yaşamak için gerekli olan bir çok kimyasal olay burada meydana gelir.
karaciğer şişmesi: herhangi bir karaciğer hastalığı sırasında, karaciğer hücrelerinin şişip, safra yollarını tıkanması sonucu ortaya çıkan bir hastalıkktır. tıp dilinde hepatit sarılık denir. hastanın bütün dokuları, hatta gözlerinin akı bile sarıya boyanır. idrarı esmerleşir. deride kaşıntılar görülür.
katarakt: göz merceğinin bulutlanıp, görmenin bozulmasına halk arasında aksu, akbasma veya göze perde inmesi adı verilir. çoğunlukla 50 yaşından sonra görülür. nedeni göz yaralanması, şeker hastalığı, gözün uzun süre ışığa maruz kalması, damar sertliği veya beze hastalığıdır. bazen doğuştan da olabilir. en çok rastlananı yaşlılığın neden olduğu katarakttır.
kekemelik: daha ziyade erkeklerde görülen bir çeşit konuşma bozukluğudur. nedeni, ya sinir gerginliği ya da gırtlak çevresindeki kasların ahenkli bir şekilde çalışmamasıdır. üzülecek bir durum yoktur. konuşma bozukluklarını tedavi eden bir uzmanla görüştükten sonra tavsiyelere sabırla uymak ve sonucu beklemek gerekir.
kellik: saçlı deride, deriden 2-3 santimetre kadar yüksekte kabuklar şeklinde ortaya çıkan ve bir çeşit mantarın neden olduğu bulaşıcı bir hastalıktır. hastalığın ortaya çıktığı yerdeki saçlar ya tamamen dökülmüş ya da bir iki kıl kalmıştır. tedavinin ilk şartı, temizliğe çok dikkat etmektir.
kramp : kaslarda, şiddetli bir ağrı ile beraber istek dışı meydana gelen kasılmalara kramp denir. çoğunlukla yorgunluk, fazla terleme ve ishalden sonra görülür. atardamar hastalıkarından kaynaklanan kramplarda mutlaka bir doktora başvurmak gerekir.
kulak ağrısı : kulak ağrısı başka bir hastalığın belirtisidir. kulak borusu zarı iltihabı, kulak nezlesi, ortakulak iltihabı, kulak yolundaki çıban, boyun bezeleri, yüz nevraljisi, bademcik iltihabı veya çene mafsalındaki hastalık, kulak ağrısına neden olabilir. bu nedenle doktora başvurmak gerekir.
kulak akıntısı: dış veya ortakulak iltihabından kaynaklanır. akıntı azsa, dışkulak iltihabı, koyu sarıysa ortakulak iltihabı düşünülür. mastoid iltihabının neden olduğu akıntı ise, krem kıvamında olup, çoktur. kulaktan kanlı akıntı gelmesi, kulak zarının delinmiş olması veya kafatası kırığından kaynaklanabilir. doktora başvurmak gerekir.
kulak çınlaması: kulak çınlaması, kulak uğultusu veya kulak vızıltısına, tıp dilinde tinnitus denir. çok çeşitli nedenleri vardır. bunlar arasında, kulak kiri, içkulak iltihabı, ortakulak iltihabı, menier hastalığı, ateşli hastalıklar, yorgunluk, zafiyet, bazı ilaçlar, yüksek veya düşük tansiyon sayılabilir. bu nedenle doktora başvurmak gerekir.
l
loğusa humması : bazı loğusalarda görülen ciddi bir hastalıktır. halk arasında albastı denir. nedeni, üreme organı yollarında iltihaplanma, doğum esnasında temizliğe yeteri kadar önem verilmemesi veya idrar yollarının iltihaplanması olabilir. doğumdan 3 veya 7 gün sonra ateş yükselir. karnın alt bölümünde yumuşaklık hissedilir. akıntı fazlalaşır ve loğusa genel bitkinlikten şikayet eder. doktora başvurmak gerekir.
lösemi: halk arasında kan kanseri denilir. kandaki alyuvarların aşırı derecede çoğalması sonucu meydana gelir.
lumbago : sırtın aşağı kısmında hissedilen çok şiddetli ağrıya lumbago denir. belirtileri çeşitlidir. mesela, hasta otururken, bir yerden kalkarken, eğilerek bir iş yaparken sırt bölgesinde şiddetli ağrılar hisseder. ağrı belirtili bir noktadan başlayıp, kasıklara ve kalçaya doğru yayılır. hastalığın belirli bir nedeni olmamakla beraber, bağların ve kasların fazla gerilmesi, disk kayması veya bel kemiği ile kalça kemiği arasındaki eklemlerin fazla zorlanması nedenler arasında sayılabilir. tedavinin ilk şartı istirahat etmektir. ayrıca sırta sıcak su torbası koymak ve masaj yapmak da çok faydalıdır.
m
mide tembelliği : midenin besinleri gereği gibi ve normal sürede hazmedememesine mide tembelliği bir başka ifadeyle mide zafiyeti denir.nedeni, midede asit fazlalığı, mide kaslarının zayıflamış olması veya midenin hazım için gerekli olan salgıyı yapamamasıdır.
mide ülseri : midenin iç yüzündeki belirli bir kısmın aşınması sonucu meydana gelen yaraya mide ülseri denir.
sinir bozukluğu, midede asit fazlalığı, zamanında ve iyi tedavi edilmeyen gastrit, mide zafiyeti, karaciğer yetersizliği veya safra azlığı, kalp hastalıkları, sindirilmesi güç yiyeceklerin aşırı derecede kullanılması, haddinden fazla sigara, çay, kahve veya asit yapıcı meşrubat içmek, alkol kullanmak veya bazı ilaçların uzun süre kullanılması mide ülserini doğuran nedenler arasındadır. hastalığın başlangıcında mide ekşimesi ve ağırlık hissi vardır. hastanın ağzına, sık sık ekşi su gelir. tat alma duygusu hafiflemiştir, dil paslıdır, hastanın rengi solmuştur. karnın üst kısmına bastırılınca, acıma hissedilir. bu belirtiler ortaya çıktıktan sonra; en kısa zamanda tedaviye geçilmezse; yemeklerden 2-3 saat sonra sırta doğru yayılan şiddetli mide ağrıları başgösterir. baş dönmesi ve terleme de görülür. bu devrede, kusma ile bir miktar kan da görülebilir. bazı kimselerin büyük abdestleri katran gibi olur. bu işaretler, ülserin ilerlemiş olduğunu gösterir. mide ülseri, bilhassa ilk bahar ve son bahar aylarında, çok rahatsız edici bir hal alır. ağrı ve kanamalar artar. mide ülseri, başlangıcında teşhis edilip de tedaviye başlanılacak olursa, telaşlanmaya ve korkmaya gerek yoktur. bu durumda yapılacak ilk iş, üzüntüye kapılmamak, aksine bütün üzüntülerden sıyrılmaya gayret sarfetmektir.
sonra tedaviye yardımcı olmak amacıyla aşağıdaki hususlara kesinlikle uymak gerekir.
- tedavi süresince istirahat edin
- yemeklerinizi, her gün belirli saatlerde yiyin
- bağırsaklarınızın düzenli bir şekilde çalışmasını sağlayın
- sigara, çay, kahve ve alkolü bırakın
- diş sağlığına önem verin
- süt ve sütlü yiyecekler, yumurta, kızarmış ekmek, tereyağı, pelte ve haşlanmış balık, sebze püreleri ve patates yemeğini sofranızdan eksik etmeyin.
mide yanması: göğüs kemiğinin arka tarafında hissedilen yanma ile kendini gösterir. nedeni midede fazla miktarda asit bulunmasıdır.
migren: halk arasında yarım baş ağrısı diye bilinen ve soğuk bir terleme ile birlikte gelip, başın ve yüzün yarısını kaplayan özel bir baş ağrısıdır. ağrılar bazen dayanılmayacak kadar şiddetli olur. birkaç dakika sürebileceği gibi saatlerce hatta günlerce devam eder. migren, herhangi bir hastalığın belirtisi olabildiği gibi, belirli bir neden olmadan da görülebilir. irsi olanlar da vardır. başın yarısında zonklamalar, bulantı ve bazen kusma görülür.gözünün önünde siyah benekler, bulanık lekeler, uçuşur. bazı kimseler, konuşmakta da zorluk çekerler. ağrı geldiği zaman, karanlık bir odada sırt üstü yatmak oldukça etkilidir. ayrıca, hazımsızlığı önlemek, haftada iki kere ılık banyo yapmak, sebze yemek ve kahve, çay, sigara, içki, gibi zararlı şeyleri terk etmek gerekir.
|
|
|
Telepati Dersleri 2- Düşünceleri Dokunarak Algılama |
Yazar: Emka - 01-06-2016, Saat: 16:45 - Forum: TELEPATİ
- Yorum Yok
|
|
Bu bir kimsenin hareket ederken kaslarını okuyarak gerçek düşüncelerini dokunma yoluyla algılamaktır.
Dokunma yoluyla Telepati çok basittir. Bunu uygulamanın birçok yolu vardır.
1-) Uygulamacı sağ eliyle söz konusu şahsın sol elini veya sol eliyle sağ elini tutması.
2-) Uygulamacı fazla sıkmadan sağsın kolunu sol veya sağ taraftan tutması.
3-) Uygulamacının okuyacağı aynı düşünce üstünde yoğunlaşmış iki ayrı şahısı vardır.
Biraz çalışmayla bu egzersizler çok rahat yapılarak istenen kişiye uygulanabilir.
Ve sonunda düşüncelerini okumak istediğiniz kişinin omzuna hafif bir dokunmayla tüm düşüncelerini algılayabilirsiniz. Dokunma yoluyla Telepatiyle zaman çok iyi değerlendirilebilir. Bunu en iyi aşağıda verilen bilgileri uygulayıp kendiniz deneyerek anlayabilirsiniz.
BİRİNÇİ ÇALIŞMA
SAKLI OLAN BİR EŞYAYI BULMAK
Arkadaşlarınızdan birinden gözlerinizi bir mendille bağlamasını rica edin veya ona arkanızı dönün. Sonra ona odanın görünmeyecek bir yerine bir şey saklamasını söyleyin örneğin bir çakı bir zımba veya bir kurşun kalem.
Eşyayı saklarken arkadaşınıza: “Bu deneyi başarmam için gerekli şartlardan birincisi bana elini vermen İkincisi tüm dikkatinle sakladığın eşyanın bulunduğu yere sonrada eşyaya konsantre olman gerekir ancak o zaman sakladığın şeyi bulabirim.’ Demeniz gerekir.
Sonra sağ elini sol elinizin içine alıp tamamen gevşeyin. Tüm el kaslarınızı gevşeyin ve arkadaşınızın elinin münkün olduğu kadar az hareketini az titreşimini almaya çalışın. Eğer hiçbir sinyal almazsanız sessizce onu telkin edin: “Düşün! Aklını eşyayı sakladığın yere ver!”. Sonra hemen arkadaşınızın sizinle iletişim kurabilmesi için öne doğru bir adım atın hiç fark etmeden elinizde oluşacak bir hareket takip etmeniz gereken yolu size gösterecektir. Eğer hiçbir titreşim almazsanız geri çekilin ve aksi yönde bir adım atın. Almaya başlayacağınız titreşimşer iki şekilde olabilir: Bunlar ya size açıkça yanlış istikamette olduğunuzu gösterecek bir gerileme yada arkadaşınız tarafından farkında olmadan iletilen net bir teşviktir. Her iki durumda da elinin kas hareketleri size eşyanın olduğu tarafı gösterecektir. Unutmayın ki arkadaşınız eşyanın üstünde ne kadar yoğunlaşırsa onu bulacağınızdan o kadar daha fazla emin olabilirsiniz.
Şimdi de saklanmış başka bir eşyayı bulmaya çalışın. Bu denemeyi birden fazla arkadaşınızla yapmanız daha kolay olur. Onlara her ikisinin de başparmakları ve küçük parmakları bir birine değecek şekilde iki elle boynunuza sarılmasını söyleyin.
Bu şekilde iki beynin konsantrasyonundan faydalanarak bir çok sinyal alabilirsiniz.
Arkadaşlarınızın verdiği işaretleri takip ederek adım adım ilerleyin. Rahatlamanıza yardımcı olmak amacıyla gözlerinizi mümkün olduğunca uzun süre kapalı tutmalısınız. Saklı eşyaya yaklaştığınız zaman. Durmanızı sağlayacak değişik bir sinyal alacaksınız. Bu omuzlarınızı etkileyen ve eşyayı almak için eğilmenizi söyleyen bir uyarı olabilir. Arkadaşlarınız şaşıracak ve büyülenecektir. Oldukça etkilenecek ve bilinçsizce size değişik deneylerde yarcımcı olacaklardır.
Bununla birlikte oldukça eğlendirici olmalarına rağmen bu deneylerin gerçek amacı sizi eğlendirmek değil beyninizi mümkün olan en zayıf duyguları algılamaya zorlamaktır. Önceki deneylerde kısaca kas hareketlerinden bahsetmiştik Gerçek düşüncelerden daha hafif olan kas hareketlerini algılamak için aşılması gereken bir teş şey vardır.
Sonraki egzersizlere geçmeden önce saklanan eşyaları bulmak için yapılan bu birinci egzersiz serisini defalarca değişik eşyalarla yapmanız ve ustalaşmanız gerekir.
|
|
|
Telepati Dersleri 1 - Zihinsel Dinleyici Nasıl Kullanılır ? |
Yazar: Emka - 01-06-2016, Saat: 16:40 - Forum: TELEPATİ
- Yorum Yok
|
|
Gevşeme - Ev olayında ikazı hissettiğimde, rahat ve sakindim. Görüşmeye gittiğim işte, iş benim niteliklerime bütünüyle uyuyordu ve görüşme boyunca çok rahattım. Üçüncü örneğe gelince, "mesajı" aldığımda çok güzel bir yernek yiyordum.
Yani her defasında da son derece rahattım. Anladığım kadarıyla başkalarının düşüncelerini okumaktaki başlıca sır buydu. Rahatlama konusunda bir şeyler olduğunu kolayca keşfettim, zira başkalarının düşüncelerim anlamak için kendimi bilinçli şekilde rahatlatmaya zorladığımda hiçbir şey olmadı. Ne olmuştu? Sayısız deneyden sonra, Derin Gevşeme olayını keşfetmiştim.
Çoğu kimse bütünüyle gevşeyebiîeceklerini sanırlar -tıpkı benim sandığım gibi- halbuki gerçekte bu oldukça zordur. Ama bunu denemek istiyorsanız, lütfen aşağıdakileri uygulayın;
Sakin bir odada oturun ve bakışlarınızı görüş alanınızda durmakta olan bir nesneye sabitleyerek kendinizi tüm düşüncelerden arıtmaya çalışın.
Sonra gözlerinizi kapatın ve bu nesneyi beyninizde şekillendirmeye çalışın. Eğer gözlerinizi kapattıktan sonra bu nesneyi görmeye hâlâ devam ediyorsanız, bu, sizin bütünüyle gevşediğinizi gösterir. Eğer nesne aklınızdan silinirse, bu sizin henüz gevşemediğinizi, beyninize başka görüntüler, başka sesler ve başka düşüncelerin karıştığını gösterir.
Kişilerin çoğunun beyni bu şekilde bir görüntüden diğerine, bir düşünceden diğerine geçerek oluşmuştur. Değişik düşüncelerle yüklü bir beyin başka bir kimsenin düşüncelerini alamaz.
Derin gevşemenin sonunda, düşünme şekliniz değişmez fakat eylem olarak duraklar. Herşeyden bütünüyle kopmuş ve gevşemiş olduğunuz zaman, mesajların kolayca girebileceği boş bir
kutu haline gelirsiniz. Size Derin Gevşeme tekniğini öğretmeden önce Gevşemenin ne olmadığım söylemeliyim. Herşeyden önce bir oyun değildir. Bir tarz değiştirme veya iş değiştirme olayı da değildir, "tarz değiştirme" aktif bir şeklin diğer bir şekille yer değiştirmesidir. Ama beyin düşünmeye devam eder, kaslar da çalışmaya.
Derin gevşeme- adından da anlaşıldığı gibi, tüm düşünceyi silme ve bedenin tüm kaslarını dinlendirme demektir. Daha da açıkçası, eğer başkalarının düşüncelerini okumak istiyorsanız, bilincinizi üstünüzdeki giysileri bile hatırlamayacak şekilde bo-şaltmalı ve kendinizi gevşetmelisiniz. "Yavaş yavaş başlayın" çünkü üstüne ne kadar az düşerseniz amacınıza o kadar kolay ulaşabilirsiniz.
Derin gevşemede uzman biri olmadığınız için, bu işi sık sık yapmalısınız. Gevşeme denemelerinizi başkalarından uzakta bir odada yalnız ve kapınız kapalı olarak yapmalısınız. Rahatsız edilmemeniz için sakin bir yer seçin. Eğer şehirde oturuyorsanız bazı gürültülerden kaçamazsınız, ama en azından konuşmalar, radyo, saatin tiktakları gibi rahatsız edici sesleri mümkün olduğu kadar engellemeye çalışmalısınız.
Ayrıca giysileriniz de rahat olmalıdır. Hatta ne kadar az giyinik olursanız, o kadar iyi olur. Sizi sıkan tüm giysileri çıkartmalısınız. Odada hiç hava cereyamnımn olmamasına da dikkat edin, zira üşüdüğünüzde gevşemek mümkün değildir.
Derin Gevşeme için en elverişli pozisyon, ince bir kauçuk üstünde sırt üstü yere yatıp, üzerinize de sıcaklık durumuna göre bir battaniye ya da bir pike örtmektir. Veya altında sunta olan oldukça sert bir yatağa da uzanabilirsiniz. Yatağın yumuşak olmaması gerekir zira yatağa ağırlığınızla gömülünce kaslarınızın çoğu gerilecektir.
İlk başlarda pek rahat olmadığınızı hissedebilirsiniz. Yatağınızın tahtasını çok sert bulup pozisyonunuzu sürekli değiş-tirmeye çalışacaksınız. İşte ne olursa olsun bunu yapmaktan kaçınmalısınız, çünkü özellikle kasları gevşetmek için hiç kımıldamamak gerekir. Unutmayın ki bedeninizin her hareketi kaslarınızı gerilmeye zorlar.
Yerleştiğiniz zaman, bir kaç derin nefes alm, Göğsünüzü yukarı kaldırıp yavaşça nefes verin ve gevşeyin. Bu hareketi üç - dört defa tekrar ettikten sonra normal nefes düzeninize geri dönün.
Bu çalışma, kaslarınızı daha iyi idare edebilmeniz için onların varlığının bilincine varmaya dayanır. Bunun için kollarınızdan veya bacaklarınızdan birini uzatmakla başlayın. Tüm kaslarınızı iyice gerin ve neler olduğunu inceleyin. Uzaktaki bazı kasların da birbirlerine olan yakınlıklarından kasıldıklarım göreceksiniz.
Örneğin yumruğunuzu sıktığınızda omuzunuza kadar tüm kol kaslarınızın gerildiğini hissedersiniz. Ayak parmaklarınızı kıvırırsanız, aynı şekilde kalça kaslarınızın da gerildiğini hissedersiniz.
Bu egzersizi, vücudunuzun tüm kaslarını gerinceye kadar her uzvunuzla teker teker yapın, çünkü istediğiniz zaman onu yenmeniz gerekir.
Şimdi germe hareketlerine tekrar başlayın, ama bu defa yavaş yavaş yapın. Hissettiklerinizi inceleyin ve bir yere not edin. Olan biteni tam olarak anlayıncaya kadar öylece kaim, sonra yavaş yavaş kendinizi bırakın.
Gevşemenin gerçek mekanizması budur.
Günlük egzersizleriniz için yukarıdan başlamanız en doğrusu olacaktır.
Önce başınızı gevşetin -yüz kaslarınızı gevşetin, çene kaslarınızı, göz bebeklerinizi, dudaklarınızı, dilinizi, boynunuzu vs.-ve gevşeme hareketlerini aşağıya doğru devam ettirerek tamamlayın. •
Bu egzersizlere günde onbeş dakika ila yarım saat ayırın. Gevşeme olaymm sonunda kendinizi hareket etmeye hazır hissederseniz bu gevşeme zamanını on dakika veya daha da altına düşürün. Ancak tam gevşemeden hareket ederseniz bu egzers-zin hiçbir yararı kalmaz.
Bir süre sonra gevşeme sizin için bir alışkanlık haline gelecek ve vücudunuzun şu veya bu kısmı üstünde yoğunlaşmak zorunda kalmayacaksınız. İstediğiniz zaman ve yerde hiçbir özel durum gerekmeksizin gevşeyebileceksiniz.
- AŞIMI DUYARLI HALE NASIL GELECEKSİNİZ?
Bedeninizi yönetmeyi, beyninizi tüm düşüncelerden arıtmayı öğrendikten sonra, vücudu ve beyni fiziksel ve beyinsel duyumlara karşı hassaslaşiırmak gerekir.
Başkalarının düşüncelerini okumak veya Dokunma yoluyla Telepati kurmak için hassaslaşmak gerekir. Bunun yöntemi yıllar önce Londra Psişik Araştırma Merkezi tarafından bulunmuştur.
Dokunma yoluyla Telepati, adından da anlaşıldığı gibi düşüncesi okunmak istenen kişiye dokunmaya dayanır. Bu yöntem, bilinçli bir şekilde uygulanırsa, belli bir süre çalıştıktan sonra, düşünceler çok net olarak algılanabilir.
- SESLEMİN ELEKTRİKSEL ULAŞTIRICISI - DEMÎ
Bunun nedeni oldukça basittir. Vücut tarafından yayılan ses dalgalarının kuvvetli bir şekilde algılanabilmesi için (tıpkı görsel duyumlar gibi) özel bir hazırlık çalışması gerekir. Belki fısıldanan sözler algılanabilir ama düşüncelerin sesleri asla algılanamaz (radyoelektrik sinyallerin radyo alıcınıza ulaşmalarından önce olduğu gibi). Bir radyo alıcısında elektronik devreler ve havadaki zayıf radyoelektrik dalgalan güçlendiren» bunların alı-nabilmeleini sağlayan diğer düzenler vardır.
Deri, Dokunma yoluyla Telepati düzeyinde hassaslaşürıla-rak buna benzer bir olgu elde edilir. Milyonlarca sinir ucu yani anten ihtiva eden vücudunuzun yüzeyi kendisini saran tüm etkenlere ve çevresindeki atmosferin içerdiği elektrikli nabız atışlarına karşı aşırı duyarlı hale gelir
|
|
|
Beyaz Büyü Ne İçin Neden Yapılır |
Yazar: Emka - 01-06-2016, Saat: 16:10 - Forum: BEYAZ BÜYÜ
- Yorum Yok
|
|
Beyaz Büyü ferdin ya da toplumun iyiliğini esas alınarak yapılır inancı hakimdir. İlginçtir ki, Beyaz Büyü için duyulan bu inanç dinsel felsefede de zaman zaman dillendirilmiş, hatta ülkemizde Beyaz Büyü nün şifacı olduğuna dair fetvalar dahi verilmiştir. Beyaz Büyü için din adamlarına başvurulacağı, dini metinlerden ve dualardan faydalanacağı öne sürülmüştür. Peygamber sözleri buna delil gösterilmiştir. Oysa Rukye denen “dua ile sağaltım” ile Beyaz Büyü kesinlikle karıştırılmaması gereken iki farklı konudur. Beyaz Büyü için kullanılan malzemeler genellikle güzel tütsüler ve özel yağlardır. Fakat Temas büyüsünde olduğu gibi bazı Beyaz Büyü uygulamalarında saç, tırnak, giysi parçası vs. gibi materyaller de kullanılmaktadır.
Beyaz Büyü de her zaman için kötü kullanıma açık bir uygulamadır ve tek tanrılı inanç sistemleriyle pek bağdaşmamaktadır.
Beyaz Büyü NE İÇİN YAPILIR?
Beyaz Büyü ferdin veya toplumun iyiliğini hedef alarak yapılan büyüdür.
Beyaz Büyü Gurbette olan bir yakının gelmesi için,
Beyaz Büyü Mahkemede işi olanın, davayı kazanması için,
Beyaz Büyü Erkek veya kadının sevdiği kimseden karşılık görmesi için,
Beyaz Büyü Kaybedilmiş veya çalınmış eşya, para, mücevher her gibi değerli şeylerin bulunması için,
Beyaz Büyü Kötü büyülerin etkisinin bozulması için,
Beyaz Büyü Kuraklık veya sel gibi afetlerin önlenmesi için,
Beyaz Büyü Lohusaların kötü dış tesirlerden korunması için,
Beyaz Büyü Hastalıkların def edilmesi için,
Beyaz Büyü Malların zarara uğramaması istendiğinde ve bunlara benzer durumlarda yapılır.
Beyaz büyü için dini metinlerden ve dualardan faydalanılır…
|
|
|
|