Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adı/E-Posta:
  

Şifreniz:
  





Forumda Ara

(Gelişmiş Arama)

Forum İstatistikleri
» Toplam Üyeler: 3,070
» Son Üye: damon
» Toplam Konular: 2,834
» Toplam Yorumlar: 3,065

Detaylı İstatistikler

Kimler Çevrimiçi
Toplam: 1583 kullanıcı aktif
» 1 Kayıtlı
» 1582 Ziyaretçi
ceylaninreallife

Son Aktiviteler
Sürekli Aynı Sayıyı Görüy...
Forum: MELEK MESAJLARI
Son Yorum: Stannis
03-10-2024, Saat: 18:13
» Yorumlar: 0
» Okunma: 293
Bize ait olmayan sahte an...
Forum: Zihin
Son Yorum: cinsiyetsiztirmavi
29-08-2024, Saat: 01:28
» Yorumlar: 0
» Okunma: 297
RUHLARIN YAZDIRDIĞI SÖYLE...
Forum: ENTERESAN BİLGİLER
Son Yorum: Shfz
20-08-2024, Saat: 01:26
» Yorumlar: 1
» Okunma: 62,001
Nuh’un Gemisi’nin Çözülem...
Forum: TARİH
Son Yorum: Emka
21-02-2024, Saat: 21:57
» Yorumlar: 3
» Okunma: 8,111
DEMON İSİMLERİ LİSTESİ VE...
Forum: DEMONLAR
Son Yorum: Debriyaj_Balatasi
15-02-2024, Saat: 02:30
» Yorumlar: 1
» Okunma: 25,060
Trabzon'da ki Majisyenler
Forum: TRABZON SPİRİTÜELLERİ
Son Yorum: koavemaji
02-02-2024, Saat: 14:11
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,002
11:11'in Manevi Önemi ve ...
Forum: EVRENSEL ENERJİLER
Son Yorum: zeynepbuhan
10-11-2023, Saat: 18:49
» Yorumlar: 1
» Okunma: 6,136
Sürekli Şiddetli Baş Ağrı...
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: Gümüşkurt
25-09-2023, Saat: 19:23
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,517
%100 Etkili Şans İlmi Hav...
Forum: BÜYÜLER
Son Yorum: Gümüşkurt
18-09-2023, Saat: 23:51
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,282
Baş Melek Cebrail'in ismi...
Forum: Gabriel (Cebrail)
Son Yorum: Gümüşkurt
17-09-2023, Saat: 15:38
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,167

 
  Osho Kimdir?
Yazar: EvrimBilge - 20-05-2016, Saat: 01:17 - Forum: OSHO - Yorum Yok

Hindistan’ın Madhya Pradesh eyaletinde Kuchwada da 1931 yılında 11 aralıkta dünyaya gelmiştir. İlk çocukluk yıllarında başkaları tarafından verilen bilgiler ve inançları edinmektense gerçekliği kendinin deneyimlemekte ısrarcı olan bir asi ruhu vardır.

21 yaşında üniversite öğrenimini tamamladı. Jabalpur üniversitesinde yıllarca felsefi dersleri verdi. Aynı zamanda tüm Hindistan’ı dolaşarak konuşmalar yaptı. Halka açık tartışmalarda tutucu din liderlerine meydan okudu.

Geleneksel inanışları sorguladı ve hayatın tüm alanlarından insanlarla bir araya geldi.

Osho kendi hayatını anın zamansız boyutunda yaşamanın kapısını keşfetmiş birisidir. O kendisini gerçek bir “varoluşçu” olarak adlandırmıştır.

İnanç sistemlerini ve çağdaş insan psikolojisini anlamasında ufkunu geliştirecek bulabileceği her şeyi ama her şeyi okudu.



1960’ların sonuna doğru Osho artık kendi dinamik meditasyonunu geliştirmeyi başlamıştı. Meditasyonun o rahat düşüncelerden arınmış biçimini keşfetmeyi umut edilmesi için öncelikle geçmişin modası geçmiş yöntemlerinin ve günümüzün modern hayatının getirdiği sıkıntıların ağırlığı altında ezilen çağdaş insanın çok derin bir ruhsal temizlenme sürecinden geçmesinin şart olduğunu söylemiştir.



1970’lerin başlarında ilk olarak bazı Batılılar Osho’dan haberdar olmaya başladılar. 1974 te Hindistan’ın Pune şehrinde onun çevresinde bir “komün” kuruldu. Ve başlangıcında Batıdan tek tük gelen ziyaretçiler zamanla çoğaldı.

Osho insan bilincinin gelişiminin tüm yönleri hakkında konuşmalar yaptı.

Çağdaş insanın ruhsal arayışları için önemli olan şeylerin özünü entelektüel anlayış içinde değil kendi varoluş deneyimi ile süzdü.

O hiçbir geleneğe ait olmadığını açıklamıştır.



“Ben tamamen yepyeni bir dinsel bilinçliliğin başlangıcıyım” demiştir. Ayrıca;



“ Beni geçmişle bağlantılandırmayın onu anımsamaya bile değmez” der.

Yakın öğrencilerine ve dünyanın her yerindeki izleyenlerine yaptığı konuşmalar ve otuzdan fazla dile çevrilmiş altı yüzden fazla cilt halinde yayınlanmıştır.



Osho 1985 yılında göçmenlik yasalarını ihlal etmek suçundan gözaltında olduğu sırada 19 ocak 1990 tarihinde bedenini terk etti. Amerikan hükümet ajanlarınca zehirlenerek öldürüldüğü iddia edilmektedir.




Kaynak: Oshoturk.net

Bu konuyu yazdır

  Osmanlının Savaştığı Vampir Kont Dracula
Yazar: Emka - 19-05-2016, Saat: 23:19 - Forum: ENTERESAN BİLGİLER - Yorum Yok




İrlanda asıllı yazar Bram Stoker tarafından 1897 yılında yazılıp bütün dünyada defalarca baskı yapan ünlü Dracula romanı,bugüne kadar yüzün üstünde filmi de yapılmış ve her dönemde insanların büyük ilgisini çekmiştir. Bram Stoker ,romanını yazarken ilham kaynağı, Romanya’nın Kuzeyindeki Transilvanya bölgesinde yaşamış bir prens olan Vlad Dracul ve hakkında 1463 tarihinde yazılmış bir hikaye idi. Hikayede geçen ‘’Vlad Dracul’dan ve onun yemeklerinde kurbanlarının kanlarını çorba gibi ekmeğini banıp yemesinden çok etkilenen Bram Stoker kült haline gelen romanı ‘Dracula’ yı yazdı. Romanındaki ölümsüz kont da, kanla beslenen ve ancak kalbine kazik çakilarak yok edilebilen bir vampir karakteriydi. 

1431 yılında Romanya’da doğan lll.Vlad’ın babası o dönemde Wallachia (Eflak) tahtında oturan II. Vlad’tı. ll.Vlad Dracul cengâverliği ve acımasızlığıyla ünlenmişti. Soyadı olarak kullandığı lâkâbı “Dracul”un Romencede “şeytan” anlamına gelmesi de ona yönelik kitlesel korkunun somut bir ifadesiydi. Romenlerin “Wallachia” olarak andıkları bu topraklar Sultan 2’nci Murat’ın amansız akınlarının ardından Eflak ve Boğdan adlarıyla Osmanlı’nın egemenliği altına girince, baba Vlad da ister istemez Osmanlıya bağlılığını iletmek ve vergi vermeyi kabul etmek zorunda kalmıştı.Ayrıça en küçük oğulları 11 yaşındaki Vlad ve 7 yaşındaki Radul da gelecekte Eflak ve Boğdan Voyvodası olmaları planlandığı için, baba Vlad’ın da rızasıyla yetiştirilmek üzere Edirne sarayına getirildi.

Sultan II. Murat bu iki çocuğa dönemin en iyi öğretmenlerini ve en iyi olanaklarını sundu. geleceğin“İstanbul Fatihi” olacak olan oğlu şehzade Mehmet’le birlikte yetiştirildiler. 

1448 yılında Eflak-Boğdan Macar Krallığının kışkırtmasıyla Osmanlı’ya karşı ayaklanır ve III. Vlad’ın babası ve büyük kardeşi II. Mircea Romen soyluları tarafından öldürülür. Osmanlı’nın desteğiyle harekete geçen lll.Vlad bir süreliğine Eflak yönetimini ele geçirse de sonrasında yenilir ve tutsak alınarak sürgüne gönderilir.Macarların kontrolündeki sürgün yıllarından sonra 1456 yılında Belgrad kuşatması sırasında,karışıklıktan faydalanarak Osmanlı’nın desteğiyle Eflak’a saldırır yönetimi ele geçirir ve Osmanlı’ya bağlılığını bildirir. Böyleçe 1456 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından Eflak ve Boğdan’a

resmen “Voyvoda” olarak atanır.Başlangıçta herşey yolunda gitmektedir.

Artık azılı bir Türk düşmanı kesilmiştir. Fatih Sultan Mehmet’in Trabzon seferinde olmasından yararlanarak 1460-1461yılları arasında Tuna nehrini geçerek Sırbistan'a ve Karadeniz kıyısına kadar ilerler. Kendi ifadesiyle 23.884 Türk ve Bulgar'ı öldürür. 20.000 Osmanlı savaş esirini kazığa geçirir. Bu gelişmeler karşısında Osmanlı ordusu 1462 yılında padişah Fatih Sultan Mehmet komutasında Eflak voyvodasına karşı sefere çıkar. Eflak'ın başkenti Târgovişte'ye ulaştığında Fatih Sultan Mehmet'in gördüğü manzara korkunçtur.
Vlad’ın başsız gövdesi Romanya’nın Bükreş kenti yakınlarındaki bir gölün üzerinde kurulu bulunan Snagov Manastırı’nda gömülüdür.İstanbul’a getirilen başına ne olduğunu ise kimse bilmiyor. İstanbul’da günlerce halka teşhir edilen kesik baş, sonunda kentte bir yerlere gömülür. Ama nereye? Tüm zamanların en korkutucu adamının , yani Bram Stoker’ın ünlü vampiri Kont Drakula’nın kafatası bugün hala İstanbul’da bir yerlerde

Bu konuyu yazdır

  REM UYKUSU NEDİR ?
Yazar: Emka - 19-05-2016, Saat: 15:26 - Forum: Bilinçaltı - Yorumlar (2)

Rüya görürken vücudunuz gözle görülür değişimler gösterir. Adrenalinin salgınız artar, kan basıncınız yükselir, kalp atışlarınız hızlanır.
Rüyalar REM uykusunda yani uykunun 4. safhasında görülür ve toplam uyku sürenizin %15 ila %20′sini kaplar. Tam olarak uykuya daldıktan 30 ila 90 dakika sonra rüya görmeye başlarsınız.
Bir uyku boyunca 4 ila 7 kez REM uykusuna geçiş yapabilirsiniz. REM uykusunda kan basıncınız ve kalp atışlarınız sürekli dalgalanma gösterir ve artar. REM uykusunda kaslarınız tamamen gevşer ve vücudunuz tamamen hareketsiz kalır.
Gece boyunca yatağınızda sağa sola dönebilirsiniz ancak REM uykusunda hareket edemezsiniz. Bu duruma "REM felci" de denilmektedir.

12.jpg

kimyasal bakımdan durum sizin uyanıkken bulunduğunuz bilinç durumundan farklıdır. REM uykusundayken yani rüya görüyorken, beyinde nöradrenalin ve seratonin eksiktir.
Bu kimyasallar beynin bilinçli hareket etmesine, problem çözmesine ve hatırlamasına yardımcı olurlar. Rüya görürken bu kimyasalların salgısı eksik olduğundan beyniniz rüyalarınızı hatırlamakta zorlanır.
Yandaki grafikte REM uykusundaki beyin aktiviteleri ile normal uykudaki beyin aktiviteleri arasındaki farkı görebilirsiniz. Beynin aktif çalışan kısımları kırmızı ile gösterilmiştir.

Bu konuyu yazdır

  Karabasan Gerçekmidir ? Gerçekte Varmıdır ?
Yazar: Emka - 19-05-2016, Saat: 15:00 - Forum: PARANORMAL OLAYLAR - Yorum Yok





Gece başımıza gelebilecek en ürkütücü olaylardan... Karabasan nedir , ne değildir ? Gece boyunca yatağınızda sağa sola dönebilirsiniz ancak REM uykusunda hareket edemezsiniz. Bu duruma "REM felci" de denilmektedir. Videoyu izledikten sonra daha detaylı bilgiler edineceksiniz Yorumlarda görüşlerinizi belirtmeyi unutmayın 

Bu konuyu yazdır

  DNA ve HÜCRESEL DEĞİŞİMLERİN KANITI
Yazar: Emka - 19-05-2016, Saat: 14:30 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Dr. Fox, Kaliforniya, Mt. Shasta’da Avalon Saglik Merkezinde holistik uygulayicidir. Avalon Klinigi orijinal Avalon Adasinda uygulanan sifa idealinin tekrar – ortaya cikisini temsil eder. Dr. Fox bazi insanlarin gercekten DNA nin yeni ipliklerini gelistirdigini kan testleri ile kanitladi.
PR : Berrenda, bize biraz kendinizden bahsedin.
BF : Fizyoloji ve naturopatide doktora yaptim. Avrupa’da egitimim sirasinda, medyada da calistim, hala film ve yönetimde bu calismam devam ediyor. Dünyadisi zeka ve bu zamanda insan türünde olan degisimlerde onlarin rolünü anlamak icin anlayis getirmek icin FOX Televizyon Network ile calisiyorum. En cok bilinen programlar ‘Sightings’ ve ‘The X Files’ (Gizli Dosyalar)
PR : Bu gezegende bu zamanda gerceklesen degisimler nelerdir? Ve bizim bedenlerimiz bundan nasil etkileniyor ?
BR : Bunlar, genetikcilere göre biz tahminen sudan ciktigimizdan beri gerceklesmemis olan büyük degisimler, mutasyonlar. Yillar önce, Mexico City ‘de tüm dünyadaki genetikcilerin bulustugu bir toplanti yapildi ve ana konu DNA degisimi idi. Tekamülsel bir degisim icindeyiz ve henüz neye dönüstügümüzü bilmiyoruz.

PR : DNA miz nasil degisiyor ?
BF : Herkes bir cift DNA sarmalina sahiptir. Biz olusan diger sarmallarin oldugunu kesfettik. Cift sarmalda bir spiral içine kivrilmis iki DNA ipligi vardir. Benim anlayisim su ki, biz 12 sarmal gelistiriyor olacagiz. 5 – 20 yil önce baslamis oldugu görülen bu zaman süresince, biz mutasyona ugruyoruz (degisiyoruz). Bu bilimsel aciklamadir. Bu türümüzün, en son sonucu henüz bilinmeyen bir seye dönüsümüdür. Degisimler halk tarafindan bilinmiyor, cünkü bilimsel toplum bunun insanlari korkutacagini hissediyor. Ancak, insanlar hücresel seviyede degisiyor. Ben simdi üc DNA sarmalina sahip olan üc cocuk ile calismaktayim. Bir cok insan bunu biliyor ve hissediyor. Bir cok din degisim hakkinda bigi verdi ve bunun farkli yollarla gelecegini biliyor. Bu, fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak yanlis anlasilabilir ve korkutucu olabilmesine ragmen onun pozitif bir degisim oldugunu biliyoruz.


[b]PR : Bu cocuklar diger cocuklardan farkli karakteristikler gösteriyor mu?[/b]
BF : Bu cocuklar, nesneleri onlar üzerinde konsantre olarak odanin bir yerinden baska yerine hareket ettirebiliyor, veya sadece onlara bakarak bardaklari su ile doldurabiliyor. Onlar telepatik. Siz bunlari duydugunuzda, bu cocuklarin yari – melek veya süperinsan oldugunu düsünebilirsiniz, ama böyle degil. Bundan sonraki on yil boyunca bizim gelismekte oldugumuz seyi gösterdiklerini düsünüyorum.
PR : Bunun hepimize olacagini düsünüyor musunuz?
BR : 1940 tan önce dogmus olan insanlarin bu kaymayi gerceklestiremeyecegi görülüyor, ancak onlar bizim ömrümüz süresi icinde bir diger sarmal olusturma kapasitesini bir sonraki kusaga vermek icin önayak oldular. Bizim bagisiklik ve endokrin sistemlerimiz bu degisimlerin en önemli kanitidir. Bu, immunolojik test ve terapideki arastirma ile calismamin nedenlerinden biridir. Test ettigim bazi yetiskinler olusan bir diger DNA sarmalina sahip. Bazilari ücüncü sarmala bile sahip. Bu insanlar bilincliliklerinde ve fiziksel bedenlerinde büyük kaymalardan geciyorlar, cünkü bunlarin hepsi birdir. Benim görüsüme göre, Dünya ve buradaki herkesin titresimi yükseliyor. Son zamanlarda dogan cocuklarin cogu manyetik olarak daha hafif bedenlere sahip. Daha yasli olanlarimiz ve degismeyi secenlerimiz bir cok fiziksel degisimlerden gecmek zorunda.
PR : Normal iki – iplikli DNA ile doganlarin bedenlerindeki degisimlere ne sebep oluyor?
BF : DNA mizin degismesi icin en kolay yol bir virüstür. Virüslerin kötü olmasi gerekmiyor. Virüsler sadece yasayan dokular üzerinde yasarlar. Epstein Barr ve Herpes #6 gibi DNA virüsleri hücresel yapiyi degistirir. Retrovirüs HIV (ters yöne ceviren, geriye dogru ceviren virüs) DNA virüsü degildir. Bu virüs bedeni degistirmek yerine, onu yiyip bitirir. Bu sürecten gecen ve diger taraftan cikan cogu insan yeni bir meslek, yeni bir düsünme yolu veya en azindan hayatin yeni bir yoluna baslama durumuna sahip olur. Onlar gercekten hasta, yorgun, veya bazen ümitsiz hissedebilseler bile, bu bir armagandir. DNA yapilarini ve bedenlerini bir sonraki nesilde görülebilecek olan daha hafif, daha saglikli bedene dönüstürmeleri icin onlara bir sans verilmistir. Görülmekte olan melekler bizim kaymakta oldugumuzun isaretleridir. Anladigim kadari ile, 2012 ye kadar bu süreci tamamlamamiz gerekiyor.


[b]PR : Görmeyi umabilecegimiz diger degisiklikler nelerdir ?[/b]
BF : Hastalik olmayacak, ölmeye gereksinimimiz olmayacak. Derslerimizi, aci cekerek degil, nese ve sevgi ile ögrenebilecegiz. Eski sistem yikilmak zorunda. Eski sistem büyük bir mücadele olmaksizin islemiyor. Hepinizin savaslari var ; cogu medikal – tipteki sifa islemiyor ; hükümet islemiyor. Sürdürülmeye calisilan bir cok eski paradigmalar artik mevcut olamaz, ama onun degistigine süphe yok. Bu zamanda yasamayi secmis olanlar hemen hemen yeni bir türün müjdecileridir/delilleridir. Bu insandir, ancak ayni zamanda cenneti Dünya üzerinde gercekten tezahür ettiriyoruz. Biz üstatlardan ve dünya disi kaynaklardan, melek varliklardan ekstra yardim aliyoruz ve icimize dogru gitmeyi ögreniyoruz. Icimize dogru daha cok gidebildikce ve bu sakin sesi dinledikce, meydana gelen degisimlere daha iyi uyumlaniriz.
PR : Bu degisimlerin yan etkileri nelerdir ?
BF : Hücresel bir degisimle siz bazen sanki burada degilmis gibi hissedeceksiniz. Bitkinlik hissedebilirsiniz, cünkü hücrelerimizi tamamen degistiriyoruz ve yeni varliklar oluyoruz. Yeni dogmus bir bebek gibi, uzun süren dinlenmelere gereksiniminiz olabilir. Biz, daha büyük seyler icin programlanirken, zihinsel karisiklik ve rutin islere konsantre olamama ortaya cikabilir. Bedende özel bir nedeni olmayan aci ve agrilar geneldir. Cogu insan cildiracakmis gibi hisseder. Onlar eger ortodoks bir tibbi kurulusa giderlerse, onlara Prozac verilir, cünkü bu kurumlar bunun ne oldugunu tanimlayamazlar. Bu tibbi uzmanlar icin zordur, cünkü enerji bedeni ile calismaya alisik degiller. Cünkü cakralar endokrin sistemimiz ile baglantilidir, kadinlar hormonal degisimlerden geciyorlar. Bir neden olmadan aglamalar olabilir, cünkü aglamak hormanlari serbest birakir. Bizler hizlandigimiz icin, bir cok kadin menapoza daha erken girecek. Erkekler, cok etkin olmaya aliskin olduklarinda bitkinlik ile hüsrana ugrayabilirler. Erkekler feminen yanlarinin aciga ciktigini hissedebilirler, cünkü feminen sezgisel yöndür. Son 20 – 30 yilda ortaya cikan duygusal terapi bu degisimler icin yeni teknikler ile bizi hizlandirdi. Cok kisa bir süre icinde ( binlerce yil sürmesi gereken) gercekten cok büyük miktarda duygusal calisma yapiyoruz.


[b]PR : Bu degisimlerden gecen birini nasil tedavi ediyorsunuz ?[/b]
BF : Buna, bir hastaligi tedavi etmek yerine bireysel varliklar ile calisma görüs acisindan yaklasiyorum. Latincede ‘Doktor’ egitici anlamina gelir. Gercek bir sifaci olarak gösterebileceginiz tek etkin hizmet gerekli araclarla bireyleri güclendirmek ve gercekte ne oldugu ile ilgili onlara güven vermek ve iyilesirken ‘negatif belirtilerden’ özgür olmalari ve iyilesebilecekleri güvenini vermektir. Öncelikle, geleneksel olarak yapilmayan immunolojik (bagisiklik bilimine ait) testleri istiyorum. Bu ileri derecede uzman bir laboratuarda gerceklestirilen bir kan laboratuar testidir. Sonra hastalara kendileri ile ilgili bilgi veririm. Bu, iyilesme gücüne sahip olabilmeleri icin bir degisim haritasi gibidir. Ben sifaci degilim, sadece onlarin kisisel iyilesme süreclerinde bir enstrumanim. Kendi kan testlerine bakan ve bilincaltlarinda tikirdamalara neden olan, bedenlerinde neyin meydana geldiginin haritasini gören bir kiside güc vardir. Kisinin sorumluluk almasi ve kendi isini yapmasi gercek anahtardir.
Kullandigim araclar, genel olarak kullanilanlar degildir. Avrupadan gelen glandular bir tedavi olan Organoterapiyi (organik terapi) DNA daki degisimleri kabul edebilmesi icin hormonal sistemi insa etmek icin çok kullanirim. Ayrica, enerjisel bedende calismak icin homeopatiyi kullanirim, vitaminleri, sifali otlari ve soguk lazer terapisini. Tedavi tamamen kisisel gereksinimlere baglidir. Yaptigim seylerin coguna, bizden önce gelip gecmis büyük kardeslerimiz olarak adlandirdiklarimdan ulasilmistir. Onlar, gezegenin gecisi icin bu dünyaya yardim etmek icin gelen hepimiz gibi, diger günes sistemlerindendir.

PR : Isinizin gelismesini nasil görüyorsunuz ?
BF : Bu ise bir köprü veya gecis olarak bakiyorum. O hem bilimsel hem de artistiktir. Sifa bir sanat ve bir bilimdir. Tam saglik icin sadece bilimi ya da sadece sanati kullanmak yeterli degildir. Hayatim boyunca bir sifaci olacagimi sanmiyorum, cünkü hastaliklarin elimine edilecegine inaniyorum. Bilincli varliklar olarak hastaligi ve aciyi elimine edecegiz. ( Mt. Shasta’da Dr. Fox’un notlari )

Bu konuyu yazdır

  Bilinç Altı Nedir ? Nasıl Çalışır ?
Yazar: Emka - 19-05-2016, Saat: 14:20 - Forum: Bilinçaltı - Yorum Yok

Bilinçaltı beynimizin, biz farkında olmadan bilincimiz dışı çalışan, bedenimizin istemsiz kaslarını yöneten, gece uyurken dahi vücut fonksiyonlarımızın çalışmasını sağlayan, beş duyumuzla algıladığımız her şeyi an be an kaydeden ve gerektiğinde kullanılmak üzere bilincin emrine veren bir parçasıdır.

Bilinç ve bilinçaltını daha iyi açıklamak için bir kaç örnek verelim. Mesela bilgisayar örneği; Bilgisayarın donanım dediğimiz kısmı bilinçaltı, bilgisayarda yüklü işletim sistemi, programlar ise bilincin kendisidir. Bu programlar arasında bize hizmet eden iyi programlar olabileceği gibi virüsler ve trojanlar gibi zararlı programlar da olabilir. Bilinçaltı, bilgisayarın hafızası gibi, her türlü bilgiyi kaydeder ama bu bilgilerin nasıl kullanılacağı bilgisayarda yüklü işletim sistemine bağlıdır.

    Bilgisayarla her türlü bilgiye ulaşabilirsiniz ama nereye ulaşacağınız sizin seçiminizdir. Bilgisayar sadece sizin verdiğiniz komutları dinler. Bilgisayarınızın hafızası çok kuvvetli olabilir, işlemci hızı çok yüksek olabilir. Lakin eğer bilgisayarda virüsler ve trojanlar gibi zararlı programlar yüklüyse, bu hafıza ve işlemci kapasitesinden tam olarak yararlanamayabilirsiniz

Mesela bilgisayarınıza bulaşmış trojanlar yüzünden, internete girdiğinizde sizin istemediğiniz sayfalar açılabilir. Bu virüs ve trojanlar doğduğumuz andan itibaren bilincimize yerleşen önyargılara, kötü düşüncelere, yanlış inanışlara veya fobilere benzetilebilir.
Mesela çocukluğundan itibaren zengin olmanın kötü bir şey olduğu, zenginlerin sadece haksız para kazanarak zengin oldukları gibi yanlış bir inanca sahip birisi, zengin olmak istese bile hedeflerine ulaşamaz çünkü bilinç programına yerleşmiş bu yanlış inanç virüsü, bilinçaltı bilgisayarı tarafından kabul edilmiş ve zengin olmaya yönelik fırsatlar bilinçaltı tarafından görülmemektedir.

empath-challenges.jpg

Bilinçaltı Nasıl Çalışır?

Bilinçaltı bilincin emrindedir.
Bilinçaltı bilincin her dediğini yapar. Çocuk gibidir, muhteşem bir kapasitesi vardır ama saftır, bilincin her söylediğine inanır. Mesela bir insan sarımsağın midesini bulandırdığına inanmış olsun Bilinçaltı ona her yerde sarımsağı bulacaktır, içinde sarımsak olduğunu kimsenin anlamadığı yemeklerde bile o sarımsağı hemen fark edecektir. Hatta sarımsak kokusunu bile alacak ve bilince haber verecektir.

Bilinçaltı 24 saat faaliyettedir, bilinçaltı uyumaz, bilinçaltı gece bilinç uykudayken de çalışmaya devam eder, bilinçaltı vücudun bütün faaliyetlerini kontrol eder, düzenler.

Bilinç neye inanırsa bilinçaltı ona odaklanır.
Amerikalı ünlü bir basketçi hiç bir atışını ilk önce beyninde sayı olduğunu hayal etmeden yapmadığını söylüyor. Yine dünya çapında golf oyuncuları iyi bir golfçü olmak için ilk önce beyinde atışın yapıldığını canlandırabilmek gerektiğini söylüyorlar.

Bu konuyu yazdır

  Meditasyon Nedir ?
Yazar: Emka - 19-05-2016, Saat: 14:13 - Forum: MEDİTASYON - Yorum Yok

Latince meditatio kelimesinden türetilmiş, sözcük anlamıyla birçok Batı dilinde "derin düşünme" anlamına gelmekte bir terim olup, mistik anlamıyla, sözlüklerde, "kişinin iç huzuru, sükunet, değişik şuur halleri elde etmesine ve öz varlığına ulaşmasına olanak veren, zihnini denetleme teknikleri ve deneyimlerine verilen ad" olarak tanımlanır. Meditasyon tekniklerine, ait oldukları, Budizm (Hindistan), Taoizm (Çin), Bön (Tibet) ve Zen (Japonya) gibi inanç sistemlerine göre ve izledikleri yöntemlere göre değişik adlar verilmiştir. Ayrıca günümüzde mevcut farklı inanç sistemleri, mezhepler ve ekoller meditasyonu farklı olarak yorumlamakta ve farklı şekillerde uygulamaktadırlar. Bu bakımdan standart ya da tekbiçimli bir meditasyondan söz etmek olanaksızdır.

Temel yöntemler


1- Konsantrasyon yöntemi


Dikkatin tek bir noktada toplanmasına dayanır. Zihnin konsantre olduğu bu nokta, soyut bir düşünce, bir mandala, bir yantra (bir geometrik biçim), bir koan (bilmecemsi Zen soruları), bir mantra (bir ses, sözcük, cümle veya şarkı), bir mum alevi, solunum kontrolü veya bir başka şey olabilir. Konsantre olunan şey hangi düşünce ya da hangi konuysa, dış uyaranlardan etkilenmemeyi becererek ve zihne girmeye çalışan konu-dışı fikirleri geri göndererek o konu üzerinde derin ve ayrıntılı bir biçimde ve zorlanmadan düşünmek söz konusudur. Bununla birlikte konuyla ilgili bilinmesi gerekli noktalar varsa, bunların zihinde biçimlenmesine izin verilir. Bu şekilde, tek konudan ilham alınarak yeni şeyler öğrenilebilir. Düşünce kendi konusunun dışına kaçmak eğilimini gösterir göstermez, derhal müdahale edilerek, sükunetle, ilk konuya yeniden dönülür. Esas olan, konuyla ilgili yeni sezgileri alabilmektir, henüz bilinmeyen hakikat ve kavramların zihin alanında yer bulabilmelerini sağlamaktır. 



Meditasyon sırasında gözlerin kapalı bulunmasının daha iyi sonuç verdiği bilinmektedir. Bir ses, bir sözcük, bir cümle veya bir şarkı biçimindeki mantraların tekrarının, özellikle meditasyonun sürekliliğini sağlayan monoton bir uyaran olması bakımından yararı bulunmaktadır. Ayrıca, kimilerine göre, bazı mantralar ses titreşimleri yoluyla yaratılan birtakım tesirlerle de meditasyoncuya yararlı olmaktadırlar. Mantralar dinlere göre ve bir üstadın öğrencisi hakkındaki kişisel belirlemelerine göre değişirler. Meditasyoncu, düşünürken aklına başka şeyler gelirse, sükunetle mantrasını tekrar eder ve ana konuya geri döner. Kısaca, meditasyonda mantra bir anahtar gibi kullanılır.

 


2- "Bilinç ayrışması" olarak adlandırılan ikinci yöntem ise



Bu yöntemin en tanınmış şekli Zen`deki zazen uygulamasıdır. Bu ikinci yöntemin Uzakdoğu`da kullanılan bir başka biçimi de şöyle açıklanır: Önceden kararlaştırılmış, konsantre olunacak herhangi bir konu yoktur, zihnin düşüncesiz kalması, boş tutulması gerekir. Meditasyon ilerledikçe zihni boş tutabilme süresi de uzar. Bu boşluk sırasında zihne ilham gelmesi söz konusu olur. Zihne gelen tesir bazen ruhsal tekamül düzeyi yüksek varlıklardan gelir. Zihnin sükunetle boş bırakılmasının amacı içte sezgisel olarak belirebilecek bu tesirlere yer ayırmaktır. Bu tür sezgiler insana diğer zamanlarda da gelmekle birlikte, meditasyon halinde daha kolay, daha açık, daha güçlü ve daha özgün halde gelirler. Fakat zihni boş tutmaya dayalı yöntemin yeterince bilgi ve görgüye sahip olmadan yapılması obsesyon denilen büyük bir tehlikeyi davet edebilir. 

Bu konuyu yazdır

  Spiritüel Ve Spiritüalizm
Yazar: Emka - 19-05-2016, Saat: 13:57 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Spiritüel ne demek?

Genel olarak, ruhunu huzura kavuşturmayı bilen, iç dünyasında kendisi ile barışık olmayı seçen ve düşünce biçiminde pozitifliği benimsemiş kişiler için kullanılan bir sıfattır.

Spiritüalizm

Kelime anlamı ruhçuluk' tur. Ruhun maddeden ayrı bir cevher olarak varlığını kabul eden bütün mehzep, öğreti, akım, yol ve inanç sistemlerini kapsayan genel ad’dır. Fakat farklı kullanımları sonucu anlamı çeşitli esnemelere de uğramıştır. Mesela kimileri için spiritüalizm, insanın kendisini tanıma yolu' dur ve bu yolda maddi-manevi bir farklılaşma söz konusu değildir.

Bu konuyu yazdır

  2100'e Kadar Yaşanabilecek 51 Olay
Yazar: Emka - 19-05-2016, Saat: 11:34 - Forum: ENTERESAN BİLGİLER - Yorum Yok

images.jpg





2100 e kadar yaşanabilecek 51 olayı izlemek için yukarıdaki play butonuna basıp izleyebilirsiniz videoyu hazırlayan Ruhi Çenet e Teşekkürler
Kaynak: Ruhi çenet Videoları

Bu konuyu yazdır

  DÜNYA GERÇEKDIŞIDIR OSHO
Yazar: Mutlakguc - 19-05-2016, Saat: 11:05 - Forum: MEDİTASYON - Yorum Yok




Yaratıcı ile yaratımın buluştuğu anın bu olduğunu söyleyebilirsin.Tuhaftı ilk seferinde seni köklerine dek sarsar,temellerini oynatır,O deneyimden sonra bir daha asla aynı olamazsın 

Bu konuyu yazdır