DUANIN GÜCÜ VE EVREN
Hayatta insanı en hafifleten şey affetme duygusudur. Çoğu kişi bunun zor olduğunu düşünür oysa affetmek kendimize yaptığımız en iyi yatırımdır. Karşındakini affetmek onunla olan neğatif bağları koparmak demektir. Seni incitenlerle, acı verenlerle yüzleşmek demektir. Onlara kendini ne kadar kötü hissettiğini haykırmak ve buna haklarının olmadığını söylemek demektir. Önce kendimizden başlamalıyız affetmeye. Kendini affetmek kendinle barışmak demektir ne kadar değerli olduğunu hatırlamak demektir. En önemlisi hayatındaki tökezleri kaldırmak demektir. kendimizi ve başkalarını affetmek dünyaya meydan okumadır.
Sizde meydan okumak isterseniz kendinize sessiz ve rahat bir yer bulun derim. Gözlerinizi kapatın kendinizi rahat ettiğiniz bir yerde hayal edin orda mutluysanız bir müddet kalabilirsiniz. Nefesinize odaklanın ve sonra sizi üzen kişi ya da olay ne ise onu karşınızda görün.
Bütün ipler sizin elinizde unutmayın.
Karşına aldığın kişi ve olay sana ne hissettiryor bunu iyice anlamanı istiyorum.
Sana ne hissettiriyor üzüntü mü veriyor, seni korkutuyor mu ne hissetiğini anla ona de ki seninle yaşadığımız şeyden dolayı sana kızgınım ya da senden korkuyorum ya da senden utanıyorum bu duygunun ne olduğunu sen biliyorsun.
Yaşadığımız şeyden dolayı üzgünüm artık bundan kurtulmak ve özgürleşmek istiyorum.Seni seviyorum ve seni affediyorum. seni affettikçe özgürleşiyorum aramızdaki bu bağı şimdi nazikçe koparıyorum.Bu bağ koptuğunda sen de bende bu üzücü olaydan özgürleşeceğiz. Seni seviyorum de ve ipi kopar. ( Bu bağ ikinizin göbeğinden çıkan pamuk ipliği kadar yumuşak bir bağ. ister elinle kopar istersen makas kullan sana kalmış) Sonra ona de ki Aramızda yaşanan bu olaya sebep olan ne ise
Özür dilerim,
Seni seviyorum,
Lütfen beni affet,
Teşekkür ederim de bunu lütfen 20 kere tekrarla sen tekrar ettikçe hem kendini hem de yaşanılan her neyse onu şifalandıracaksın.
İstersen buna tanıklık etmesi için yardımcı meleklerinden yardım alabilirisin.
İpi kopardığında onunla senin aranda yaşanan ne ise sonsuza kadar yok olacak ve geride güzel anılar ve olaylar kalacak. Ona de ki aramızdaki bu sorun artık ışığa gitti orda şifalanıyor tıpki bizim gibi bu yüzden çok mutluyum. Sonra onun gitmesine izin ver.
Sende ordan gitmek için hazırlan. Seni alacak ve arınmanı gerçekleştirecek ilahi ışığın olduğu mabede götürmek için gelen buluta bin. Bulut o kadar rahat ki seni yavaş yavaş gökyüzüne çıkarıyor.Gökyüzünde ilerlerken diğer bulutlara dokunabilirsin az sonra bulut seni beyaz mermer olan ve korkulukları altından yapılmış merdivenin başında indirecek. Nefes almaya derin derin nefes almaya dikkat et lütfen.
Nazikçe buluta teşekkür et ve merdivenlerin başında bekle. Sana yardımcı olmak için bir melek göreceksin o seni merdivenlerden indirip beyaz çok büyük bir kapıya getiriyor içeri gir ve ilahi ışıkla yıkan. Başından aşağıya akan bu ilahi beyaz ve altın rengi ışıkla dilediğin kadar yıkanabilirisin. Yıkanman bittiğinde Orada duran koruyucu meleğine teşekkür et ve onun eşliğinde odadan çık.
Tekrar merdivenleri çık orada seni getiren bulut bekliyor ona bin ve evine dön. Meleğine sana eşlik ettiği için teşekkür et. Artık şifalandın ve temizlendin, artık şifalandın ve temizlendin, artık şifalandın ve temizlendin bunu 3 kere söyle lütfen.
Bunu kendini rahat hissedene kadar devam et. Kısa bir süre sonra Kendini iyi hissedecek hayatının ne kadar hafiflediğini göreceksin. Her gün aynı saatte yapmak terapiyi güçlendirir.Bu çalışmadan sonra kendine 5 dakika ver ve dinlen. Bazen iki kişi arasındaki ya da kişiyle olay arasındaki bağ zorluk çıkarabilir ama mutlaka kopar eğer zorlanırsan seni seviyorum özür dilerim lütfen beni affet teşekkür ederim de. Bunu yaptığında işler daha da kolaylaşacak.
AFFETMEK ÜZERİNE GERÇEK BİR HİKAYE.
* MARİE BALTER kendisine bile bakmaktan aciz, alkolik bir annenin evlilik dışı dünyaya gelen çocuğuydu. Beş yaşına geldiğinde çocuk bakım yurduna yerleştirildi.
* Daha sonra bir çift tarafından evlat edinildi. Sadist çift, küçük kızı evin mahzenine kapayıp, ona sistematik bir biçimde işkence etti. Çiftin toplum içindeki saygın konumu, küçük kızın yaşadıklarını çevreden kolaylıkla gizliyordu.
* Marie on yedi yaşına geldiğinde depresyondan felç geçirdi. Kas spazmları ve boğularak ölmesine sebep olabilecek denli yoğun astım krizleri geçiriyordu. Halüsinasyon da gördüğü için doktorlar ona yanlışlıkla şizofreni teşhisi koydular.
* Bundan sonraki onyedi yılı akıl hastanesinde geçti. Umutsuzluk ve çaresizlik içinde kıvranan kız, yemek yiyemiyor, fazla kımıldayamıyor ve intihar etmeyi sıkça düşünüyordu.
* Otuz dört yaşına geldiğinde doktorlar Marie’nin durumunu yeniden değerlendirdiler. Onun şizofren olmadığına, ağır depresyon geçirdiğine ve panik atak yaşadığına karar verdiler.Arkadaşlarının ve kendisini seven birkaç sağlık görevlisinin yardımıyla Marie hastaneden çıktı.
* Artık yaşamını nasıl sürdüreceğine kendisinin karar vermesi gerekiyordu. Terk edilmiş, işkence görmüş, tacize uğramış, hayatının otuz dört yıllı ziyan olmuştu. Kızgın, öfkeli, umutsuz olmak onun en doğal hakkıydı. Yaşamının sorumluluğunu üstlenmeden, devlet yardımıyla hayatının sonuna kadar yaşayabilirdi. Ama o, bu yolu seçmedi.
* Marie üniversiteye girdi ve mezun oldu. Evlendi. Harvard Üniversitesi’nde mastır yaptı. Psikiyatrik hastalarla çalıştı. Konferanslar verdi. Biyografisini yazdı.
* Elli sekiz yaşındayken, on yedi yılını geçirdiği hastaneye yönetici olarak atandı. Haber ajansları onun yeni görevini haber yaparken, o zaferinin açıklamasını şöyle yaptı;
* “Eğer affetmeyi öğrenmeseydim, bir adım bile gelişemezdim. Yaşamım ziyan edilmiş bir yaşam olurdu. Ve bugün bu hastaneye yönetici olarak dönemezdim.”