Tarih biliminin yanılgılarının ve eski uygarlıkların gizemlerinin ancak “Âdem uygarlıkları” olgusu ile çözülebileceği belirtiliyor. Ancak bu tür bir evrensel bakış açısı tarihin kayıp halkalarını ortaya çıkarabilecektir. Aşağıdaki yazıda Cem Çobanlı’ nın incelemesini okuyacaksınız.
Kur’an-ı Kerim: “Görmediler mi onlardan önce nice nesiller yok ettik. Hem onlara size vermediğimiz şeyleri vermiştik ve göğü de üzerlerine bol bol boşaltmıştık…” (En’âm – 6)
Yeryüzünün ve İnsanlığın bilinen tarihi büyük çelişkilerle doludur. Öyle ki, daha “dün” denebilecek kadar kısa bir süre önce bilim adamları Dünya’nın tüm geçmişinin yirmi-otuz bin yıllık olduğunu tahmin ediyorlardı. Bilim alanında dev adımlar atıldıkça bu süre giderek büyümeye başladı. Bugün Dünya’nın yaşının 4,5 milyar yıl olduğu söyleniyor. Belki 100 yıl sonra bu rakam 8 milyara çıkacak. Dünya’nın Fizik yaşının saptanması açısından bu alanda yapılan çalışmalar, olumlu adımlar olarak nitelenebilir. Fakat bu o kadar önemli değil. İster 4,5 milyar, ister 8 milyar yıl olsun, bu süreç içerisinde insanın ortaya çıkışını nereye koymak gerekiyor?
Bitmeyen çelişkiler:
Bu alandaki çelişki öylesine ilginç boyutlarda ki, yazılı tarih, piramitlerin 3000-3500 yıl önce yapıldığını öne sürüyor, oysa çeşitli kaynaklar bu tarihi 80.000 yıl öncesine götürüyor. Yine yazılı tarihe göre ilk insan 2 milyon yıl önce ortaya çıktı deniliyor, oysa Tiahuanaco kalıntılarında insan eliyle yapılmış 100 milyon yıllık kabartma resimler bulunuyor. Yine bir tür yazılı tarih kitabı olan Tevrat’ın Tekvin bölümünde Âdem’ in ilk ortaya çıkışının 7.000 yıl önce olduğu söyleniyor, Kanada’da 15 milyon yıllık bir ayak izi bulunuyor. Ve bu tür örnekler bitip tükenmek bilmeden uzayıp gidiyor, hem de her geçen gün yenilerini de ardı sıra sürükleyerek.
Âdem kimdir?
Tıpkı bir parçalı bulmacada olduğu gibi, biz bulmacayı tamamlamak için yeni parçaları ona ekledikçe, sonuca varacağımıza her şeyin altüst olduğunu görüyoruz. Fakat tüm bu karmakarışıklık içerisinde, bu çelişkilerden kendini kısmen kurtarabilmiş bir şey var: Âdem. Tüm kutsal metinlerde geçen bu sözcük, insanoğlunun yeryüzünde ilk ortaya çıkışını ifade ediyor. Etmesine ediyor da, bugün yeryüzünde yaşayan yaklaşık 6 milyar insanın sadece bir dişi ve erkekten ortaya çıkıp çoğalmasını açıklamak pek akla yatkın görünmüyor. Bizim atamız hangi Âdem idi, 7.000 yıl önceki mi, 80.000 yıl önceki mi, yoksa 100 milyon yıl önceki mi?
Çok Âdem’ler geçti:
Ünlü İslam düşünürü Muhiddin Arabî bu sorunun cevabına ışık tutabilecek ilginç bir olayı aktarıyor. Muhiddin Arabî bir gün Kâbe’de tavaf ederken orada karşılaştığı ve tanımadığı uzun boylu birisi ile arasında şöyle bir konuşma geçiyor. Yabancı, Arabi’ye, “Biz de bir zamanlar sizin gibi Kâbe’yi tavaf ederdik” diyor. Muhiddin Arabi’nin, bu, ”Bir zamanlar” ifadesi dikkatini çekiyor ve “Bu dediğiniz ne zamandı?” diye merakla soruyor. Aldığı cevap ise onu daha da şaşkınlık içerisinde bırakıyor: ” 120.000 yıl önce.” Muhiddin Arabi bu kez, “Nasıl olur. Bizce Âdem’in ortaya çıkışı 6000-7000 yıl öncesine dayanır” deyince yabancı şu ilginç karşılığı veriyor:
“Sen hangi Âdem’den söz ediyorsun! Size yakın olan Âdem’den mi, yoksa bize yakın olan Âdem’den mi? Bu dünya üzerinden çok Âdem’ ler geçmiştir.”
Âdem uygarlıkları:
İşte parçalı bulmacamızın en önemli parçası! Eğer bu parça doğru bir şekilde yerine yerleştirilebilirse, yukarıda “çelişki” olarak ele aldığımız birçok olay değişik bir kimliğe bürünecek ve bir anlam kazanacaktır. Daha önce değinilen Âdem uygarlıkları bir kez daha karşımıza çıkıyor. Âdem uygarlıkları olgusu ile yazılmayan tarihin gizemleri ya da Kur’an-ı Kerim’de sözü edilen yok edilmiş kavimlerin öyküsü kısmen çözülebilir.
Kur’an-ı Kerim’de anlatılıyor:
Kuranı Kerim’de dünyanın çok eski geçmişleri olduğu, dolaylı da olsa belirtilir: “Önceki kavimlerin sayısını Allah’tan başkası bilemez” (İbrahim suresi-14, ayet:9). Bir yoruma göre bu ayet ile insanoğlunun yeryüzündeki milyonlarca yıllık geçmişi anlatılır. Kuranı Kerim’in yaklaşık 60 ayetinde yok edilen uygarlıkların öyküsünden söz edilir. Bunların en ilginçlerinden biri şöyledir: “Görmediler mi onlardan önce nice nesiller yok ettik. Hem onlara size vermediğimiz şeyleri vermiştik ve göğü de üzerlerine bol bol boşaltmıştık. Fakat günahlarından ötürü onları helak ettik ve onların peşinden başka bir nesil yarattık.” (Enam Suresi-6, ayet: 6).
Eski bir minyatürde Âdem, Havva ve on üç ikizi görülüyor. Ruhçu görüşe göre, dünyanın çok eski geçmişleri vardır. Her geçmiş, yaklaşık 26.000 yıllık bir “devre” olarak kabul ediliyor. Her devrenin de yeni bir Âdem’i olduğu kabul ediliyor.
“Göğün boşaltılması”:
Kuranı Kerim’in özellikle bu ayeti birçok olayı ve bilgiyi kapsamaktadır. Öncelikle çok sayıda kavmin yok edildiği vurgulanır. “Onlara size vermediğimiz şeyleri de vermiştik” ifadesinde ise eski insanların, gelişmiş bir uygarlık düzeyinde oldukları anlatılmak istenir. “Göğün, üzerlerine bol bol boşaltılması” ise bazı araştırmacılara göre, geçmiş uygarlıkların Dünya dışı zekâlarla kurdukları uzaysal ilişkileri anlatmak ister. Günahlarından ötürü insanların yok edilmesi olayına ise hemen hemen tüm kutsal metinlerde rastlanır.
Ad, Semud, Ress, Medyen:
Yine Kuranı Kerim’de bu yok edilen kavimlerden bazılarının adı da verilir: “Ad, Semud ulusları, Ress kavmini ve bunların arasında birçok nesilleri helak ettik.” (Furkan Suresi-25, ayet:38)
“Ad ve Semud uluslarını da yok ettik.” (Ankebut Suresi-29 ayet:38)
Bazı Arap tarihçileri Kuranı Kerim’in birçok yerinde adı geçen, Ad, Semud, Ress ve Medyen kavimlerinin Arap Yarımadası’nda yaşadıklarını öne sürerler. Araştırmacı yazar Charles Berlitz ise Ad’ın Atlantis olduğunu belirtir. Daha başkaları ise Semud’un Mu Uygarlığı olduğunu öne sürerler. Ad, Semud, Atlantia, Mu, Lemurya kısacası bildiğimiz ya da bilmediğimiz tüm bu kavimler acaba Âdem uygarlıkları mıdırlar?
Bir devre 26.000 yıldır:
Âdem uygarlıkları spiritualist literatürde devreler olarak adlandırılır. Buna göre Dünya bir tekâmül okuludur. Evrenin her yanında olduğu gibi Dünya da, ruhların evrimleşmelerine olanak sağlayan bir kozmik okuldur. Evrenin her yanında ruhların evrimsel sıçramaları periyodik devreler içerisinde oluşur. Bu, dünya için de geçerlidir. Dünya’nın ekseni, hareket düzlemi ile 23.5 derecelik bir açı meydana getirir. Buna dönme ekseninin presesyon hareketi denir. Bu olayın süresi yaklaşık olarak 26.000 yıldır.
Dünya okulu:
Dünyamız şimdiye kadar anlatıldığı gibi birçok 26.000 yıllık devreler geçirmiştir. Bu devreler içerisinde ruhların öğrenimi ve öğretimi sürdürülür. Bu yöntem, belirtildiğine göre evrenin her yanında böyledir. Her devre, kendine özgü öğretim yöntemleriyle ruhları eğiten okullar ve bir tür laboratuvarlardır.
Her devre, içinde olduğu sistemin genel devresinde bir sınıftır. Bu şekilde devreler açılır kapanır. Her devre eğitimi öğretilecek olanın niteliğine uygun koşulları ve içerikleri taşır. Ruhlar ihtiyaç duydukları bilgileri, kendilerine uygun devreler içerisinde öğrenirler. Atlantis ve Mu Uygarlıkları bundan önceki bizim bilebildiğimiz devrelerin uygarlıklarıdır.
Kaynak: Bilinmeyen, Sayı:67