Bu yazıda Harvard Üniversitesi’nde yapılan araştırmaları ve mucizelerinizi gerçekleştirmenin yöntemlerini bulacaksınız. Zihniniz siz farkına varmadan sizi dilediğiniz yöne doğru yöneltir. Kimi zaman bir davranışı niye yaptığınızı, ya da bir kararı neden aldığınızı bilemezsiniz. İşte o zaman bilin ki bilinçaltınız devrededir.
Biliyor musunuz hepimizin içinde bir başka ben vardır. Kimi zaman bizimle konuşur ama biz içimizden gelen bu sesin söylediklerini, kimi zaman duymaz kimi zaman da diğer sıradan düşüncelerimizden ayırt edemeyiz. Oysa bu ses sihirlidir adeta, eğer onu duyabilirsek hayatımızda pek çok imkânsız görülen hayalimizi gerçekleştirebiliriz.
Bu yazıda bu hayallerimizden “gerçekleşmesi imkânsız amaçlar” olarak bahsedeceğiz. Yani GİA diyeceğiz kısaca.
Martha Beck 13 yaşındaydı. Evlerinin salonunda ev ödevini yapıyor, ebeveynleri ise eski püskü televizyonu izliyorlardı. Ekranda kapalı bir spor salonunda koşan bir gencin görüntüsü belirdi. Martha başını kaldırdı, televizyondaki görüntüye baktı ve kendisini yüksek sesle “Ben bu okula gideceğim” derken buldu.
Televizyondaki spiker devam etti. Gösterilen okul ABD'nin en ünlü ve prestijli üniversitesi olan Harvard'dı. O anda Martha'nın kalbi duracak gibi oldu. Utah'ın küçük bir kasabasında yaşayan bir genç kız için Harvard'a gitmek gerçekleşmesi imkânsız bir amaçtı. Ne Martha'nın ailesinin onu bu okulda okutacak kadar parası vardı ne de genç kız bu okulu kazanacak kadar akıllı olduğuna inanıyordu.
Ancak Martha kendi içinden gelen bu sesin farklı olduğunu hissetti. Bu ses sanki onun dışından bir yerlerden gelmiş ve ona gelecekte neler olacağını söylemişti.
Aradan 20 yıl geçtikten sonra Martha Beck iki Harvard diplomasına sahip ünlü bir yazar, psikolog ve araştırmacıydı.
Martha yaşadığı bu deneyimden sonra, GİA'ların herkes için geçerli olabileceğini anlamıştı. Bu konuda bilimsel çalışmalarda yer aldı. İnsanların başlarına geleceği hissedebilmek gibi bir özelliği vardı. Bu durum deneylerle ispatlanmıştı.
Bu deneylerin birinde, deneklere üzeri kapalı resimler veriliyordu. Resimlerin bazılarında güzel görüntüler yer alırken bazılarında ise insanı rahatsız edecek kadar vahşi görüntüler vardı. Denekler kötü olan resimleri açmadan birkaç saniye önce bunu hissediyor ve buna bağlı olarak kan basınçları ve nabızları artıyordu.
Martha Beck her insanda bulunan bu özelliğin keşfedilip kullanılması için bilimsel yöntemler geliştirdi.
Evet şimdi bu yöntemleri öğrenmenin sırası sizde... Ne dersiniz içinizdeki büyülü sesi duymaya hazır mısınız ?
Öyleyse denemeye başlayalım.
Öncelikle bilmelisiniz ki GİA'lar normal düşüncelere benzeseler de aralarındaki benzerlik bir kediyle bir Sibirya kurdu arasındaki kadardır. Ne yazık ki üst beynimizin bu düşünceleri avlama yeteneği yoktur. Ama GİA'lar gelir ve sizi bulurlar.
İşte mucizelerinizi çağırmanın yöntemleri; sonuçları görünce kendiniz de şaşıracaksınız.
Önce boş bir kağıt ve kalem alın. Kalemi dominant elinize alarak cevabını bilmek istediğiniz soruları yazın. Ancak bunu yaparken dominant olan elinizi kullanmanız önemlidir. Yani sağ elinizi kullanıyorsanız, sağ elinizle, solak iseniz sol elinizle yazmalısınız.
Kendinize soracağınız sorular şöyle olsun:
- Neler hissediyorsun?
- Neye ihtiyacın var?
- Hayattan ne istiyorsun?
Bu ve benzer soruları yazdıktan sonra kalemi diğer elinize alın ve cevapları diğer elinizle yazmaya çalışın. Kargacık burgacık olması hiç önemli değil.
Beyniniz alışık olmadığı elinizi kullanmaya çalışmakla o kadar meşgul olacak ki, o güne kadar kendi kendinize hiç söylemediğiniz şeyleri bulacaksınız o kağıtta.
Yazmaya devam edin. Sonra yazdıklarınızı okuyun, gerçekleşmesinin imkânsız olduğuna inandığınız hayallerinizi, kargacık burgacık yazılarınızın arasında bulacaksınız. Bugüne kadar kendinize itiraf bile edemediğiniz arzular ve geleceğe dair önsezilerinizi kargacık burgacık yazılarınızın arasında görünce şaşıracaksınız.
Kalbinizden gelecek sesi duymaya çalışın.
İkinci olarak kendinize sakin ve sessiz bir ortam yaratın. Rahat bir koltuğa yerleşin ve gözlerinizi kapayın. Tarihin değişmiş olduğunu hayal edin. Aynı ayın aynı günündesiniz ama tarih 2005, 2012 veya 2020. Seçtiğiniz yılda kaç yaşında olacağınızı hayal edin. En yakın arkadaşınız kaç yaşında ? çocuklarınız, eşiniz kaç yaşındalar, neredeler ? Hayal ettiğiniz tarihi iyice benimsemeye çalışın. Gözlerinizi kapalı tutarak, yüksek sesle içinde bulunduğunuz şartları tasvir edin. Neredesiniz ? Dış görünüşünüz nasıl ?
Bulunduğunuz ortam sıcak mı soğuk mu ?
Şimdi içinde bulunduğunuz durumu bozmadan hayatınızı tasvir edin. Hayatınızdaki en önemli şey ne? Neyle meşgul oluyorsunuz? Yanınızda kimler var?
Bu deneyimi yaşarken lütfen hayal kurup bazı şeyleri uydurmaya çalışmayın! Burada önemli olan hayal gücünüzü zorlamak değil, bilinç altınızı serbest bırakıp geleceğinizi dışarıdan bir film gibi izlemeye çalışmak. Siz geleceğinizi kurgulamaya çalışmayın bırakın görüntüler kendiliğinden belirsin.
Eğer ilk denemede hayatınız gözünüzün önünde belirmezse ümitsizliğe kapılmayın, GİA'larınız sizden saklanabilirler. Ama merak etmeyin siz bir kere çağırdıktan sonra bilinçaltınız, gelecekle ilgili 'olanaksız görülen ama gerçekleşecek' hayallerinizi size gösterecektir. Belki dişinizi fırçalarken, belki araba kullanırken, ama mutlaka gösterecektir.
Olanaksız görülen ama gerçekleşecek olan hayallerinizle ilgili önseziler, diğer düşüncelerden farklıdır. Öncelikle onu 'siz uydurmazsınız' onlar adeta dışarıdan bir yerden gelir gibi beyninizin içinde beliriverirler. Duyduğunuz ses kendinize ait değildir sanki. Ve o ana, fiziksel tepkiler eşlik eder, kan basıncınız yükselir, ani bir heyecan duyarsınız. Kalbiniz çarpmaya başlar. Yüreğiniz sizden önce kaderini tanımıştır.
Üçüncü olarak gerçekleşmesini istediğiniz arzularınızı bir kağıda yazın. Ama tüm detaylarıyla yazmanız önemlidir. Çünkü yazma eylemini beynimiz emir olarak algılar ve çevrenizde sizi amacınıza ulaştırabilecek detayları algılamaya başlar. Hayallerinizi ve gerçekleşmesi imkansız görünen amaçlarınızı yazmaya başladığınız zaman beyniniz sizi ona ulaştıracak fırsatları bir olta gibi yakalamaya başlar. Aksi halde bu fırsatların kapınızı çaldığını fark edemeyebilirsiniz. Bazen de zihniniz siz farkına varmadan sizi dilediğiniz yöne doğru yöneltir. Kimi zaman bir davranışı niye yaptığınızı, ya da bir kararı neden aldığınızı bilemezsiniz. İşte o zaman bilin ki bilinçaltınız devrededir.
Martha Beck bu yöntemleri yalnızca kendi üzerinde değil, kendisine gelen hastalarında da denedi. Sonuç şaşırtıcıydı. Bu kişiler hayatlarında 'mucize' olarak adlandırdıkları, gerçekleşmesi imkansız görünen amaçlarına ulaşıyorlardı.
Martha Beck bu konudaki bilimsel çalışmalarını ve deneyimlerini 'Kendi Kutup Yıldızınızı Bulmak' (FINDING YOUR OWN NORTH STAR) adlı kitapta anlatınca, çalışması kısa zamanda ABD'de en çok satanlar listesine girdi.
Dileğim sizin de kendi kutup yıldızınızı bulmanız...
Unutmayın; Schiller'in dediği gibi 'Kalbin atışı, kaderin sesidir'.
Your Page Title
#satışortaklığı
Biliyor musunuz hepimizin içinde bir başka ben vardır. Kimi zaman bizimle konuşur ama biz içimizden gelen bu sesin söylediklerini, kimi zaman duymaz kimi zaman da diğer sıradan düşüncelerimizden ayırt edemeyiz. Oysa bu ses sihirlidir adeta, eğer onu duyabilirsek hayatımızda pek çok imkânsız görülen hayalimizi gerçekleştirebiliriz.
Bu yazıda bu hayallerimizden “gerçekleşmesi imkânsız amaçlar” olarak bahsedeceğiz. Yani GİA diyeceğiz kısaca.
Martha Beck 13 yaşındaydı. Evlerinin salonunda ev ödevini yapıyor, ebeveynleri ise eski püskü televizyonu izliyorlardı. Ekranda kapalı bir spor salonunda koşan bir gencin görüntüsü belirdi. Martha başını kaldırdı, televizyondaki görüntüye baktı ve kendisini yüksek sesle “Ben bu okula gideceğim” derken buldu.
Televizyondaki spiker devam etti. Gösterilen okul ABD'nin en ünlü ve prestijli üniversitesi olan Harvard'dı. O anda Martha'nın kalbi duracak gibi oldu. Utah'ın küçük bir kasabasında yaşayan bir genç kız için Harvard'a gitmek gerçekleşmesi imkânsız bir amaçtı. Ne Martha'nın ailesinin onu bu okulda okutacak kadar parası vardı ne de genç kız bu okulu kazanacak kadar akıllı olduğuna inanıyordu.
Ancak Martha kendi içinden gelen bu sesin farklı olduğunu hissetti. Bu ses sanki onun dışından bir yerlerden gelmiş ve ona gelecekte neler olacağını söylemişti.
Aradan 20 yıl geçtikten sonra Martha Beck iki Harvard diplomasına sahip ünlü bir yazar, psikolog ve araştırmacıydı.
Martha yaşadığı bu deneyimden sonra, GİA'ların herkes için geçerli olabileceğini anlamıştı. Bu konuda bilimsel çalışmalarda yer aldı. İnsanların başlarına geleceği hissedebilmek gibi bir özelliği vardı. Bu durum deneylerle ispatlanmıştı.
Bu deneylerin birinde, deneklere üzeri kapalı resimler veriliyordu. Resimlerin bazılarında güzel görüntüler yer alırken bazılarında ise insanı rahatsız edecek kadar vahşi görüntüler vardı. Denekler kötü olan resimleri açmadan birkaç saniye önce bunu hissediyor ve buna bağlı olarak kan basınçları ve nabızları artıyordu.
Martha Beck her insanda bulunan bu özelliğin keşfedilip kullanılması için bilimsel yöntemler geliştirdi.
Evet şimdi bu yöntemleri öğrenmenin sırası sizde... Ne dersiniz içinizdeki büyülü sesi duymaya hazır mısınız ?
Öyleyse denemeye başlayalım.
Öncelikle bilmelisiniz ki GİA'lar normal düşüncelere benzeseler de aralarındaki benzerlik bir kediyle bir Sibirya kurdu arasındaki kadardır. Ne yazık ki üst beynimizin bu düşünceleri avlama yeteneği yoktur. Ama GİA'lar gelir ve sizi bulurlar.
İşte mucizelerinizi çağırmanın yöntemleri; sonuçları görünce kendiniz de şaşıracaksınız.
Önce boş bir kağıt ve kalem alın. Kalemi dominant elinize alarak cevabını bilmek istediğiniz soruları yazın. Ancak bunu yaparken dominant olan elinizi kullanmanız önemlidir. Yani sağ elinizi kullanıyorsanız, sağ elinizle, solak iseniz sol elinizle yazmalısınız.
Kendinize soracağınız sorular şöyle olsun:
- Neler hissediyorsun?
- Neye ihtiyacın var?
- Hayattan ne istiyorsun?
Bu ve benzer soruları yazdıktan sonra kalemi diğer elinize alın ve cevapları diğer elinizle yazmaya çalışın. Kargacık burgacık olması hiç önemli değil.
Beyniniz alışık olmadığı elinizi kullanmaya çalışmakla o kadar meşgul olacak ki, o güne kadar kendi kendinize hiç söylemediğiniz şeyleri bulacaksınız o kağıtta.
Yazmaya devam edin. Sonra yazdıklarınızı okuyun, gerçekleşmesinin imkânsız olduğuna inandığınız hayallerinizi, kargacık burgacık yazılarınızın arasında bulacaksınız. Bugüne kadar kendinize itiraf bile edemediğiniz arzular ve geleceğe dair önsezilerinizi kargacık burgacık yazılarınızın arasında görünce şaşıracaksınız.
Kalbinizden gelecek sesi duymaya çalışın.
İkinci olarak kendinize sakin ve sessiz bir ortam yaratın. Rahat bir koltuğa yerleşin ve gözlerinizi kapayın. Tarihin değişmiş olduğunu hayal edin. Aynı ayın aynı günündesiniz ama tarih 2005, 2012 veya 2020. Seçtiğiniz yılda kaç yaşında olacağınızı hayal edin. En yakın arkadaşınız kaç yaşında ? çocuklarınız, eşiniz kaç yaşındalar, neredeler ? Hayal ettiğiniz tarihi iyice benimsemeye çalışın. Gözlerinizi kapalı tutarak, yüksek sesle içinde bulunduğunuz şartları tasvir edin. Neredesiniz ? Dış görünüşünüz nasıl ?
Bulunduğunuz ortam sıcak mı soğuk mu ?
Şimdi içinde bulunduğunuz durumu bozmadan hayatınızı tasvir edin. Hayatınızdaki en önemli şey ne? Neyle meşgul oluyorsunuz? Yanınızda kimler var?
Bu deneyimi yaşarken lütfen hayal kurup bazı şeyleri uydurmaya çalışmayın! Burada önemli olan hayal gücünüzü zorlamak değil, bilinç altınızı serbest bırakıp geleceğinizi dışarıdan bir film gibi izlemeye çalışmak. Siz geleceğinizi kurgulamaya çalışmayın bırakın görüntüler kendiliğinden belirsin.
Eğer ilk denemede hayatınız gözünüzün önünde belirmezse ümitsizliğe kapılmayın, GİA'larınız sizden saklanabilirler. Ama merak etmeyin siz bir kere çağırdıktan sonra bilinçaltınız, gelecekle ilgili 'olanaksız görülen ama gerçekleşecek' hayallerinizi size gösterecektir. Belki dişinizi fırçalarken, belki araba kullanırken, ama mutlaka gösterecektir.
Olanaksız görülen ama gerçekleşecek olan hayallerinizle ilgili önseziler, diğer düşüncelerden farklıdır. Öncelikle onu 'siz uydurmazsınız' onlar adeta dışarıdan bir yerden gelir gibi beyninizin içinde beliriverirler. Duyduğunuz ses kendinize ait değildir sanki. Ve o ana, fiziksel tepkiler eşlik eder, kan basıncınız yükselir, ani bir heyecan duyarsınız. Kalbiniz çarpmaya başlar. Yüreğiniz sizden önce kaderini tanımıştır.
Üçüncü olarak gerçekleşmesini istediğiniz arzularınızı bir kağıda yazın. Ama tüm detaylarıyla yazmanız önemlidir. Çünkü yazma eylemini beynimiz emir olarak algılar ve çevrenizde sizi amacınıza ulaştırabilecek detayları algılamaya başlar. Hayallerinizi ve gerçekleşmesi imkansız görünen amaçlarınızı yazmaya başladığınız zaman beyniniz sizi ona ulaştıracak fırsatları bir olta gibi yakalamaya başlar. Aksi halde bu fırsatların kapınızı çaldığını fark edemeyebilirsiniz. Bazen de zihniniz siz farkına varmadan sizi dilediğiniz yöne doğru yöneltir. Kimi zaman bir davranışı niye yaptığınızı, ya da bir kararı neden aldığınızı bilemezsiniz. İşte o zaman bilin ki bilinçaltınız devrededir.
Martha Beck bu yöntemleri yalnızca kendi üzerinde değil, kendisine gelen hastalarında da denedi. Sonuç şaşırtıcıydı. Bu kişiler hayatlarında 'mucize' olarak adlandırdıkları, gerçekleşmesi imkansız görünen amaçlarına ulaşıyorlardı.
Martha Beck bu konudaki bilimsel çalışmalarını ve deneyimlerini 'Kendi Kutup Yıldızınızı Bulmak' (FINDING YOUR OWN NORTH STAR) adlı kitapta anlatınca, çalışması kısa zamanda ABD'de en çok satanlar listesine girdi.
Dileğim sizin de kendi kutup yıldızınızı bulmanız...
Unutmayın; Schiller'in dediği gibi 'Kalbin atışı, kaderin sesidir'.