Evet, diyeceğinizi hiç sanmıyorum çünkü hiç birimiz “ismimizi” kendimiz seçmiyoruz…
Daha doğru “seçmiyorduk”
Anne babamız ya da “büyüklerimiz” bir isim buluyorlar bizim için, dualarla “kulağımıza” üflüyorlar…
Ve başlıyor “isim” maceramız…
Bu benim bildiğim ve din anlayışımıza göre böyle, başka şekilde koyan da olabilir elbette…
Yazıyı okurken “bizimkiler” böyle koymuş, demeniz kafi…
Peki, hiç anne babamızın bizler için koyacakları “ismi” nasıl seçtiklerini hiç düşündünüz mü?
Hadi gelin “özetle” bakalım…
Dünyaya geldikten sonra hepimiz bu hayatta iyi veya kötü güzel veya çirkin çok şeyler yaşarız ve kendi bildiğimiz doğrulara ve yanlışlara göre aldığımız derslerle kendimizi geliştiririz.
Kendimizi geliştirme şeklimize göre de olmasını istediğimiz çocuk/ çocuklarımızla ilgili “hayaller” kurarız…
Nelerden hiç etkilenmesin,
Nasıl bir hayatı olsun
Neler yapsın ya da yapmasın
Hangi takımı tutsun,
Sahip oldukları özellikler ne olsun…
Dünyalar tatlısı güzeli evladımızın nasıl bir hayat yaşamasını uygun görüyorsak ona göre isimler arar ve buluruz…
Ama hep kendi doğrularımıza ve yanlışlarımıza bağlı olarak…
Örneğin;
Saadet ismini koyarken aklımızdan geçen “bizlere” saadet getirsin,
Nur ismini koyarken bize evimize “ışık” getirsin
Onur ismini koyarken, onurlu gururlu biri olsun bizi “onurlandırsın”
Elif ismini koyarken “sevdiğine” kavuşan, mutlu bir hayat yaşayacak biri olsun
İsmi “Hasan” olsun, “peygamberimizin oğlunun adıdır, kutsal hakkaniyet sahibi biri olsun,
Diye, düşünür ve koyarız…
Elbette çok daha fazla isim var, hepsini yazamıyorum. Özellikle son yıllarda “kız çocuklarına” koyulan “dini temalı” isimler revaçta…
Burada yazdıklarım birer örnektir, diğer isimlerinde koyulma sebebi neredeyse aynıdır…
Ancak, kimi zaman bizim çocuğumuza yüklediğimiz anlamla “koyduğumuz” ismin anlamları bazen değişebilir hatta çatışabilir.
Siz çocuğunuza Nur ismini koyarken “ışık getirsin” diye düşünürsünüz ama bir bakarsınız ki “almadan sürekli veren” bir güce sahip diğer anlamını çocuğunuz alır…
Aslında çocuk hangisini almak isterse onu alır ve bir bakar ki farkında olmadan o konulan isim gibi davranıyor…
Yani her ismin pek çok dilde hatta kendi anadilimizde bile birden çok anlamı var. Örneğin Nur “ışık” demektir ama aynı zamanda Allah’ın isimlerinden biridir…
Adı Nur’dur “ışık” saçan biri olarak bilir ama aynı zamanda almadan veren biri haline gelmiştir, işte bu halde kendini “kurtarıcı” olarak görmeye başlıyor…
Uzun lafın kısası; pek çok kelimenin tanımı yorumu kişiden kişiye değişir. Aynı şekilde “size” koyulan isminde tanımı ve yorumu anne babanızın ya da isminizi koyan “büyüklerinizin” yorumuna göre değişir.
Bana göre önemli olanı “onların” içinden sizin neleri hangilerini aldığınızdır…
Anne babanızın sizin için uygun gördüğü, doğru bulduğu hayatın dışında siz kendiniz için, nasıl bir hayat yaşamak istiyorsanız “öncelikle” isminizin anlamı üzerinizde düşünmenizi öneriyorum.
Karşınıza birden çok tercih ya da formüller gelecektir ve hayal ettiğiniz hayatı yaşamanızı engelleyen,
İsminizle ilgili engelleri fark edip, yerine kendi koymak istediğiniz yorumları eklerseniz, işleri kendi lehinize değiştirebilirsiniz…
Kaldı ki “hükümetin” oy çoğunluğu ile aldığı son kararların içinde “bireylerin” kendi ismini değiştirme ve seçme hakkını tanıdıklarını görüyoruz…
Bu da hukuki gerçekler dışında bir başka gerçeğin gerçekleşmesi demektir; isminize bağlı hayallerinizin üzerine gidebilir ve gerçekleştirebilirsiniz. Ya da hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz.
Dedim ya hepimiz iyi ya da kötü, güzel ya da çirkin çok şeyler yaşarız…
Bu vesile ile bizim neslin “şeker bayramı” yeni neslin Ramazan Bayramı dediği, bayramınızı en kalbi duygularımla kutluyor,
Her anınızın her gününüzün “bayram sevinci” içinde olmasını diliyorum…
Sevgilerimle…
Kaynak:Erdoğan Özgenç