Submit Face book
Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 5/5 - 1 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

Mutlaka Okunması Gereken En Mistik, En Felsefik 21 Kitap


Mutlaka Okunması Gereken En Mistik, En Felsefik 21 Kitap konusu, BİLGİ PAYLAŞIMI forumunda tartışılıyor.
#1
Mistisizm ile çağdaş çözümlemeli felsefe, mistisizmin bütüncül ve tecrübeye dayalı olması ve mistik deneyimin çoğunlukla ifade edilebilirlikten uzak olması; modern felsefenin ise çözüme dayanan, sözel ve redüksiyonist oluşu nedeniyle birbirlerine tezatlık oluşturur. Fakat felsefe ve mistisizm arasındaki bu farklılık modern dünyaya has bir olgudur.. İnsanlık tarihinin geçmişinden bugüne mistik ve felsefi düşünce arasında yakın ilişki olmuştur. Platon, Pisagor ve bir miktar da Sokrat’ın öğretilerinde açık mistik kavramlar yer almaktadır; birçok büyük Hristiyan din adamı, mistik aynı zamanda yaşadığı çağın önde gelen filozoflarındandır. Buda’nın sutraları ve Şankara’nın “Ayrım Mücevheri”nde mistik düşünceler çözümlemeli bir yaklaşımla değerlendirilmiştir. Bu iki önemli akım arasındaki büyük farkın temel nedeni, çağdaş felsefedeki doğal bilimlerden ilham alan belirli okulların etkisinden meydana gelmektedir.

mistik-kitaplar20.jpg

Sizin için 21 Mistik ve Felsefik Kitabı Listeledik;


Teosofinin Anahtarı

mistik-kitaplar1.jpg

Kitabın amacı, “Teosofinin Anahtarı” adlı başlıkta tam olarak ifade edilmiştir. Sadece birkaç kelimelik açıklama yeterli olacaktır. Kitap Teosofiye dair tam ve eksiksiz bir ders kitabı olmayıp, yalnızca daha derin araştırmanın kapısını açacak bir anahtar niteliğindedir. Bilgelik Dini’nin kaba hatlarını aktarıp temel ilkelerini açıklamakta ve bunu yaparken de ortalama bir Batılı’nın çeşitli itirazlarını yanıtlayıp bilinmeyen kavramları mümkün olduğunca basit bir biçim ve dille sunma işine girişmektedir. Okuyucunun herhangi bir zihinsel çabasına gerek kalmadan kitabın Teosofiyi anlaşılabilir kılmasını ummak fazla şey beklemek olsa da, yine de geride kalacak belirsizliğin dille değil, düşünceyle, kafa karışıklığıyla değil, derinlikle ilgili olması umulmaktadır.


Bagavatgita Rab’bin Ezgisi

mistik-kitaplar2.jpg

Bagavatgita ezoterik bir talimattır. Böyle olmakla beraber Hint dindarlığında ezberlenen bir otorik öğreti haline gelmiştir. Bu metin 18 bölümden oluşan bir ara olaydır ve Mahabarata Destanı’nın bir eşi daha henüz yazılmadı; destan insan ruhunun beden içindeki macerasını, mücadelesini, kendini tanıma yolunda verdiği savaşı simgesel olarak anlatır.

Yüce Efendi’nin Şarkısı olan Bagavatgita’da benlik maskesinin değişmesinden, değişmenin beraberinde getirdiği hayat değerlerinin yitişi ince bir simgecilikle işlenir. Ruhun esasta etkilenmeyen bir töze sahip olduğunu, Bireysel Ben’in bu değişimden şaşırdığı anlatılır.


Piç Fantazi

mistik-kitaplar3.jpg

Anarşik, felsefi, çılgın ve bilinçaltınızı altüst edici bir psikolojik roman Büyük İkiz Tanrılar Neden ile Sonuç’un, 2000 yıllık raporlarını sunmak üzere Yüce Şans Tanrısı’nın huzuruna çağrılma günü geldi çattı. Her zamanki gibi kendilerine eşlik eden büyük bir tanrılar heyeti ve dalkavuk meleklerle birlikte geldiler. Geçmiş ve Gelecek oradaydı. Ve Hipotez ile Çünkü de öyle; toplamda birkaç bin tanrı ederdi. Elbette Şans Tanrısı’nın oğlu Whim de oradaydı ve dünyaya gitmek istiyordu. Whim’in istediği oldu. Dünyaya geldi. Şans Tanrısı’nın piçi olarak…

Nihai Gerçek’i bulmak için babası Şans Tanrısı tarafından dünyaya gönderilen Whim çok özel bir Kızılderili çocuktur. Seks ve aşkı henüz keşfeden liseli bir futbol yıldızı ve kendilerini insanlardan saklayan bir Kızılderili kabilesinin son birkaç üyesinden biriyken Nihai Gerçek’in peşine düşer…


Hermesçi Bilimlere Giriş

mistik-kitaplar4.jpg

Franz Bardon (1909-1958) birçok kişi tarafından 20. asrın en büyük Hermesçi üstadı olarak kabul edilir. Çekoslovakya’nın Opava kasabasında bir endüstriyel mekanikçi ve aile reisi olarak “normal bir hayat” sürdürmesine rağmen, okült hayatında çok yüksek başarılara imza atmıştır. II. Dünya Savaşı’nda üç buçuk yılını toplama kamplarında geçirmiş, sonunda buradan kaçmayı başarmıştır. Savaştan sonra hayatını bir şifacı ve Hermesçi öğretmen olarak sürdürmüş ve geriye bugün her biri birer klasik haline gelmiş olan eserlerini bırakmıştır. Elinizdeki kitap uygulamalı derslerle Hermesçi bilimleri öğretmektedir. Alıştırmalar beden, ruh ve tini geliştirmekte ve öğrenciye kendi yararına kullanabileceği okült güçler vermektedir. Okuyucu bu kitapta ateş,’hava, su ve toprak elementlerine, bu elementlerin olumlu ve olumsuz özelliklerine, insan bedeni üzerindeki etkilerine dair birinci el bilgi edinecektir. Kitaptaki her ders, üç bölümden oluşmaktadır ve öğrencinin zihinsel, psişik ve bedensel gelişiminde majikal dengeyi yakalamasını amaçlamaktadır. Öğrenci bütün zihinsel yeteneklerine ve başkalarının düşüncelerine hâkim olmayı, astral plandaki varlıklarla temas kurmayı, durugörü, duruişiti, duruhis, astral ve zihinsel seyahat yöntemlerini öğrenmektedir.

Altın Çiçeğin Gizi

mistik-kitaplar5.jpg

Altın Çiçeğin Gizi, aklın arındırılmasında kullanılan Budacı ve Taocu yöntemlerin el kitabıdır. Kadim çağların ruhsal klasiklerindeki ruhsal güçlerin damıtılmış biçimi olan bu metin, Çin’de yüzyıllar boyunca uygulanan zihinsel özgürlüğün doğal yollarını açıklar. Altın çiçek Budacı ve Taocu yolların özünü simgeler. Altın ışıkta, aklın kendi ışığında bulunur; çiçek aklın ışığının gelişmesine ve açılmasına karşılık gelir. Böylece bu simge gerçek benliğin ve gizli yeteneklerinin temel uyanışını gösterir. Daha önce yayınlarımız arasında çıkan, Savaş Sanatı, Liderlik Sanatı, Japon Savaş Sanatı, Savaş Sanatında Ustalaşmak, Konfüçyüs Düşüncesinin Temelleri gibi temel Çin klasiklerini İngilizce’ye kazandıran Thomas Cleary, bu kez, Carl Jung’un ünlendirdiği meditasyon için klasik Taocu kaynak kitabı çevirip yorumladı.

Antik Felsefe Gizem ve Büyü

mistik-kitaplar6.jpg

İÖ beşinci yüzyılda yaşadığı dışında hakkında çok az şey bildiğimiz Empedokles Batı kültürünün gelişmesinde çok önemli bir rol oynadı. Bir kısmı ilk defa burada gün ışığına çıkan malzeme ve bir yaşam, gizem dini ve büyü, insanın kendi ilahiliğini anlama mücadelesi olarak felsefi bağlamlarına yerleştirilen fragmanlarıyla Empedokles ilk defa böyle kapsamlı bir incelemeye konu oluyor. Ayrıca Empedokles’in kadim Pythagorascılıkla bağları gösterilerek yalıtılmış bir figür olmadığı da kanıtlanıyor. Bu bağları kurma süreci Platon’un mitlerinin Pythagorascı kökenini ayrıntılarıyla görmemize olanak sağlıyor. Ve ilk defa Empedokles ve erken Pythagorascılıktan güney Mısır’a ve buradan da İslam dünyasına aktarılanlar gözler önüne seriliyor. Göz ardı edilen bu aktarım süreci yalnızca Yunan felsefesini değil, eski simya, tasavvuf ve ortaçağ gizemciliğinin arkaplanını anlamamız açısından da çok önemlidir.


Mavi Dağların Halkı

mistik-kitaplar7.jpg

Hindistan’ın, Mavi Dağları’nda dev ırkına mensup bir halk yaşar. Bu ilginç ırk spritüel güçler kullanır ve Kutsal Sığır’a tapar. Kulağa ütopik gelse de kitap, yazar Helena Petrovna Blavatsky’in bu kadim insanlarla temasa geçişini anlatan gerçek bir hikâyeye dayanmaktadır. Blavatsky edebi alandaki yeteneği ile harmanladığı bu hikâyeyi ustaca, dokunaklı ve derinlemesine ele alarak Hindistan’ın çok az bilinen bir gizemine ışık tutmaktadır.


Ay Çarpması Ayinleri

mistik-kitaplar8.jpg

“… Belki de herkes birazdan çıldıracaktı. Şehirlerde herkesin kendini tanrı sandığı gün herkesin çıldıracağına, belki de annenin bir başka şekli olan evlerin, şehirlerin, ülkelerin yıkılacağına inanmıyordum.Herkesin kendini tanrı sanacağı gün; dünya yıkıldıktan sonra, belki de herkesin tek tanrı tarafından uyandırılıp, günah ve sevapların sorulduğu günden daha önemli ve uzun bir gün olacaktı. Belki de herkesin bir süre sonra çıldırmasını istiyordum…” Bu kitapta yeni bir dinle tanışacaksınız.

Parfümün Dansı

mistik-kitaplar10.jpg

‘Oyunculuk uçarılık değil, bilgeliktir’ diyerek çılgınlık derecesinde ‘oyuncul’ romanlar yazan Tom Robbins, bu romanda hayatımızı var eden en temel kavramlar hakkında düşünmeye ve insanın doğayla ilişkisinin kopma sürecinin anlatıldığı düşsel / tarihsel bir yolculuğa çağırıyor bizi. Batı’dan Doğu’ya, oradan da Yeni Dünya’ya uzanan, ölümsüzlüğü kovalayan ve yüzyıllar süren bir yolculuktur bu. Batı, acı çekmeyi seven, mantığa, bireyciliğe ve üretime tapınanların diyarıdır. Doğu, aşka, boş zamana, münzeviliğe, bilinmezliğe hayatında yer veren insanların yaşadığı su ve parfüm diyarıdır. Yeni Dünya’da ise sadece ‘başarı’ ve hırs vardır. Yolculuğun en ilginç kişisi ise keçi ayaklı, zevk ve bereket tanrısı Pan’dır. Pan, insanların duyguları ile düşünceleri arasına duvar çekmeleri, yaşamak yerine, cennete kabul edilmek ve doğayı tahakküm altına almak için çalışmaları; dans, müzik ve aşkla ilgilenmek yerine, doğru ve yanlışla uğraşan Aristo, İsa ve Descartes’a inanmaları ile gücünü yitiren bir tanrıdır. Aynı zamanda Bay Mantıksız, Bay İçgüdü, Bay Hayvani Sır, Bay Çingene, Bay Korku, Bay Aydedeye Havlayan, Bay Şaşırtıp Kaçan, Bay Mastürbasyon, Bay İnatçı Güç, Bay Küstahlık, Bay Doğa En İyisini Bilir…dir.

Kaplanın Karısı

mistik-kitaplar9.jpg

Kaplanın Karısı, savaşın paramparça ettiği Balkanlar’dan yükselen seslerle genişleyen, çarpıcı, sarsıcı ve biraz da efsunlu bir roman. Genç bir doktor olan Natalia, çok sevdiği büyükbabasının ücra bir köyde ölümü ardından onun eşyalarını almak için yola çıkar. Eşyaları bulsa da, inanışa göre ölümün ardından kırk gün geçmeden onlara dokunulmaması gerekmektedir. Ölümsüzlükle cezalandırılmış ölmez adamın, bombardıman sırasında şehrin hayvanat bahçesinden kaçıp ücra bir Balkan köyünün sırtlarına sığınan bir Sibirya kaplanının, kendi öyküsünü dillendiremeyen sağır ve dilsiz bir kadının ve büyükbabasının öyküleri eşliğinde Natalia, sadece büyükbabasının ölümü ardındaki gizemi aydınlatmakla kalmayacak, söylenceler, hurafeler ve hayal kırıklıklarıyla örülü yolculuğunda kuşaklar boyu süregiden savaşlara ve acılara da ışık tutacaktır.

Zohar

mistik-kitaplar11.jpg

Zohar, halihazırda ruhlarının köküne (köken) kadar olan yüksek manevi derecelere erişmeyi başarmış insanlara rehberlik etmeye yönelik Tora üzerine yazılmış yorumların bir koleksiyonudur.

Zohar ruhları evrim geçirdikçe kişilerin deneyimleyeceği bütün manevi durumları içerir.

Sürecin sonunda, ruhlar Kabalistlerin “ıslahın sonu” olarak bahsettiği, manevi bütünlüğün en yüksek seviyesine erişirler.

Manevi edinimi olmayanlara, Zohar her kişi tarafından farklı algılanabilecek ve yorumlanabilecek bir alegoriler ve efsaneler koleksiyonu gibi bir anlama gelir. Fakat manevi edinim sahipleri için örneğin Kabalistler, Zohar kişinin daha derin ve yüksek algı ve hissiyatı keşfetmek için yerine getirdiği içsel aksiyonlar için pratik bir rehberdir.

Mesnevi

mistik-kitaplar12.jpg


Mesnevide konu her ne olursa olsun , ilk dikkati çeken özellik olayın bir masal havasında anlatılmasıdır. Akıl ve mantık ölçülerini aşan bir sürü olay birbirini izler. Olayın geçtiği yer ve zaman belirsizdir. Konuda birlik sağlanamamıştır. Hikayenin bölümleri birbirine eklenmiş ilgisiz parçalar gibi görünür. Çevre tasvirleri gerçeğe uygun değildir, hikâye kahramanları doğaüstü davranışlarda bulunur. Hikayelerde cinler, periler, devler, cadılar, ejderhalar gibi masal motifleri sık sık işlenir.

Her beyti kendi içinde uyaklı uzun nazım biçimidir. Bir anlamda Divan edebiyatında manzum hikâyelerin yazıldığı bir biçim olarak da tanımlayabiliriz. Mevlânâ’nın ünlü tasavvufi mesnevisi 25.700 beyitten oluşmuştur. Mevlana eserine ayrı bir isim koymamıştır; eser, nazım türü olan mesnevi adı ile bilinir.

Mesneviler aşk, dini ve tasavvufi, ahlaki-öğretici, savaş ve kahramanlık, bir şehri ve şehrin güzelliklerini anlatma, mizah gibi türlü konularda yazılmıştır. Divan edebiyatında roman ve hikâye gibi türler olmadığı için mesneviler bir bakıma bu türlerin yerini tutmuşlardır. On bölümden oluşur.Aynı şair tarafından yazılmış beş mesneviye “Hamse” adı verilir. Hamse sahibi olmak bir itibar kaynağıdır. Hamse sahibi olarak tanınmış önemli divan şairleri: Ali Şir Nevâi, Taşlıcalı Yahya, Nev’i-zâde Atâi’dir.


Mısır’ın Ölüler Kitabı

mistik-kitaplar13.jpg

“Horus’un gözleri insanları ve eşyayı yaratmıştır. Semavi yüzün gözleri evreni gördüğü zaman, evren vücut buldu; güneşin ışıkları bir gözyaşı dalgası gibi, evreni kapladı; böylece Horus’un gözünden dökülenler, insanlara ve tanrılara gerekli olan hayatı verdi… Güneşten dağılan ışık gibi, Horus’un gözü bütün realiteyi yarattı.” Böylece, dünyada yaşayanlar, ölmek için doğmuş yığınlarca varlık, Ra’nın gözbebeklerinden, ilk ve dölleyici ışıkla beraber fışkırmıştı; çünkü: ‘Râ insanların bedenlerini gözünün ağlayışlarıyla yaptı…”


Psikedelik Şamanizm 

mistik-kitaplar14.jpg

Şamanizme göre kutsal kabul edilen bitkiler görü ve sanrılara neden olduklarından dünyanın birçok bölgesinde şamanlar tarafından eskiden beri kullanılagelmektedir. Şamanlar ritüellerinde kullandıkları bitkileri tanrı ve ruhlarla ilişki kurmak ve onun ötesinde yer alan daha büyük bir gerçeğe ulaşmak için bir araç olarak görürler. Kutsal bitkiler her bakımdan farklı ve şaşkınlık verici bir alana açılan bir kapıdır. Sanrısal bitkilerin törensel kullanımı “dinlendirici” veya “keyif” verici değil “dönüştürücü”dür. Kişi bu görü araştırmalarını “düş” dünyasına kaçmak için değil “öğrenme” ya da “görmek” için yapar. Bu kitapta Jim De Korne şamanlar tarafından kutsal kabul edilen birçok bitkinin olağandışı bilinç hallerine girmek için zihni nasıl etkinleştirdiğini yalnızca kendi üzerinde yaptığı deneylerden, şamanların aktardıklarından, bu konuda yapılmış birçok bilimsel ve kişisel çalışmalarından aktarmakla kalmıyor aynı zamanda şaman bitkilerinin kullanımında ortaya çıkan psikolojik ve felsefi göstergeleri de inceliyor.


Rematonia – Kıyamet

mistik-kitaplar15.jpg

“İşin aslı ve kısacası; bu güne kadar duymuş olduğunuz bütün efsaneler, mitler, inandığınız ve inanmadığınız bütün dinler, hepsi aynı şeyi anlatıyorlar. Sadece anlatanların algıladığı biçimiyle, birbirinden farklı ifadelerle. Bana güvenin! Var olduğunuzdan beri aranızdayım. Hatta bazılarınız bir tanrı olduğumu bile düşünüyorlar!” Bu güne kadar var olmuş bütün efsaneleri, içinde yaşadığımız dünyaya çağıran bir serinin ilk kitabı elinizdeki. Sayısız etkileyici karakter ve keskin dönüşleri ile, ilk sayfasında aldığınız nefesi son sayfasında bırakacağınız ve henüz Rematonia Evrenine attığınız bu ilk adımda, kendinizi hayal gücünüzün sınırlarında hissedeceğiniz bir kurgu…

Gerçek ile Yalanın Savaşına Davetlisiniz

mistik-kitaplar16.jpg

-Ey bilge olan söyle, mükemmeliği kazanmak için ne yapmalıyım?

-Patikaları ara. Fakat yolculuğuna başlamadan önce ey Lanu, temiz kalpli ol. İlk adımını atmadan önce gerçeği yalandan, fani olanı ebedi olandan ayırmayı öğren. Hepsinden önemlisi; Ruh Bilgeliği’ni Akıl öğreniminden, Kalp Öğretisi’ni, Göz Öğretisi’nden ayırt etmeyi öğren.


Tanrılar Kadınken

mistik-kitaplar17.jpg

Yiyecek toplama edimlerinin bir uzantısı olarak tarımın gelişmesine kadınların yol açtığını öne süren, herkesin kabul ettiği kurama uygun olarak, uygarlığa bu armağanı bağışlamış kadın tanrılar her yerde görülüyordu. Tarımsal gelişimin ilk kanıtlarının bulunduğu Mezopotamya’da Tanrıça Ninlil, halkına ekim ve hasat yöntemlerini öğrettiği için ululanıyordu. Bazı söylenceler kadını savaşlarda önder; güçlü ve yürekli bir cenkçi olarak tanımlar. Sonraları klasik Yunan edebiyatının Amazonlar adıyla andığı kadın askerlerle ilgili sayısız kayıt, Tanrıçaya yiğit bir savaşçı olarak tapınıldığını göstermektedir. Amazonların kadın tanrılara gösterdiği saygıyla ilgili öyküler daha kapsamlı bir biçimde incelendiğinde, Libya, Anadolu, Bulgaristan, Yunanistan, Ermenistan ve Rusya topraklarında avlanıp savaşan savaşçı tanrıçalara tapınan kadınlar apaçık görülür; ayrıca bunlar günümüz yazarlarının bizi inandırmaya çalıştığı gibi söylence düşlemleri de değildir. Bu kitabın birçok insanı, bu konuyu kendi adına araştırmaya iteceğini umuyorum; böylece belki bir gün geçmişin olaylarını daha iyi anlayabilir, bile bile ya da dikkatsizlik sonucu gizlenen konuları açığa çıkarabilir, olgu diye bakılan temelsiz birçok varsayıma meydan okuyabiliriz.

Teb

mistik-kitaplar18.jpg

Eski Yunanlılar antik Kem Ülkesine, esrarengiz ve anlaşılmaz şey anlamına gelen “Egypt” (Mısır) adını vermişlerdi. İşte biz bu gizemin içinde, Yedi Kapılı Teb denilen bir Yunan kentinderi ayırdedebilmek için Yunanlıların Yüz Kapılı Teb adını verdikleri antik kentin bulunduğu bölgeyi seçtik. Bu bile başlı başına bir gizemi içermektedir. Yaptıkları eserlerden anladığımız kadarıyla Mısırlılar, kapıları yanyana inşa edecek kadar beceriksiz mimarlar olamazlardı. Eğer sanayi öncesi devirlerdeki insanların bir yerden bir yere varmak için birkaç kilometre yürümeyi olağan addettiklerini düşünecek olursak, bir kapının bir diğerinden en az 500 metre uzaklıkta bulunması doğaldır. 500’ü 100’le çarparsak çevresi 50.000 metre uzunluğunda bir şehir çıkar karşımıza; bu da gerek modern arkeolojinin, gerekse bölgedeki kuşbakışı gözlemlerin doğrulamayıp aksine yalanladığı bir durumdur. Mısırlıların ve Yunanlıların mecazi olarak tanımladıkları ve rahipler devleti Amon’un başkenti olan bu esrarengiz şehir, bu kadar muazzam boyutlarda olamazdı, nitekim şehrin duvarlarından günümüze kalanlar birkaç önemsiz kalıntıdan başka birşey değildir. Acaba Yunanlılar yüz rakamını “Çok” anlamında mı kullanmışlardı?.. Bunu belki de hiçbir zaman bilemeyeceğiz. Bazı çağdaş yazarlar bu muazzam yörenin, Nil’in batı yakasını, yani Ölüler Sehrini de içine aldığını ileri sürerler; fakat Batı Dağına bitişik olan Vadinin özellikleri ve surlardan en ufak bir ize raslanmaması, anlaşılmayanın yarattığı ümitsizlik duygusundan doğan bu hipotezlere inanmamıza olanak vermez. Ancak, dünyanın Güneyden Kuzeye doğru akan yegâne nehrinin kattettiği Mısır’ın yakıcı kumları üzerinde yürüyeceksek, anlaşılmaza, gizemliye, esrarengize ve tinsele, ama yine de son derece insani olana kendimizi alıştırmak zorundayız.


Böyle Buyurdu Zerdüşt

mistik-kitaplar19.jpg

Alışıgelmiş söylemlerin dışına çıkıp, düşünerek yaşamını önemini anlatan, insan hayatını daha da anlamlandıran bir başucu kitabını elinizde tutuyorsunuz. Akıcı, doyurucu ve zengin dili ile tüm dünyada onlarca yıldır okunan eşsiz bir eser. Nietzsche’nin düşüncelerinin en yüksek düzeye eriştiği olgunluk dönemi, ‘Böyle Buyurdu Zerdüşt’ adlı bu eseri ile başlar. Bu eser, Nietzsche Felsefesi’nin de ana kitabıdır.


Bardo Thödol (Tibet Ölüler Kitabı)

mistik-kitaplar201.jpg

Bardo Thödol, “bar”, “do”, “thos” ve “grol” sözcüklerinin bir araya getirilmesiyle oluşmuştur (Bar-do’i-thos-grol) ve “duyarak aracı hallerden kurtuluş” anlamına gelir. Bu kitap adının anlamından da anlaşılacağı gibi, ölmekte olan kimseye öte-alemde yardımcı olması amacıyla, huzurunda okunacak biçimde düzenlenmiştir. Bu kitaptaki bilgilere göre, kişinin imajinasyonunu, niyet, düşünce ve duygularını denetleyebilme yeteneğini henüz yeryüzündeyken kazanabilmiş olması kendisine ölüm sonrası yaşamında son derece yararlı olur ve bedeninin terk eden herkesin geçireceği ilk zor aşamaları kolayca atlatmasını sağlar. Dolayısıyla, Tibet tradisyonuna göre bu yeteneği henüz yeryüzündeyken kazanabilmiş olan kimselere bu kitabın okunmasına gerek kalmamıştır. O alemde karşılaşacağı olaylar kişinin kendi zihinsel faaliyetinin ürünleri olacağından, zihnini denetleyebilen kişi, haliyle, o olayları da denetleyebilmiş olur.


Voynich elyazması

mistik-kitaplar21.jpg

Voynich elyazması, bilinmeyen bir yazıyla yazılmış, anlamı çözülemeyen gizemli bir kitap.

1404 ilâ 1438 yıllarında yazıldığı tahmin edilmektedir. Kitap 15 cm’ye 22,5 cm ölçülerinde ve 240 sayfadır ancak tamamının 270 sayfa olduğu düşünülmektedir. Kitaba ismini veren, 1912 yılında varlığını ortaya çıkaran Wilfrid M. Voynich adındaki sahaftır. Yapılan bilimsel incelemeler, kitabın Voynich tarafından yapılmış bir sahtekârlık olmadığını kanıtlamıştır.

Kitap çok sayıda ilginç resim içerir. Bunlardan bir kısmı yıldızları, bitkileri ve tuhaf bir tesisatla birbirine bağlı küvetlerde yıkanan çıplak kadınları gösterir. Resimlere bakılarak kitabın belli konularda (astroloji, bitkibilim, vs.) bölümlerden oluştuğu tahmin edilmektedir.

Kitabı Roger Bacon, John Dee ve Edward Kelly dahil çeşitli kişilerin yazdığı öne sürülse de bu iddiaların hiçbiri kanıtlanamamıştır.

Voynich elyazması yıllardır dilbilimciler, kriptologlar, tarihçiler, diğer branşlardan bilim adamları ve meraklılar tarafından yoğun olarak incelenmekle birlikte, çözüldüğüne dair hiçbir kanıt bulunmamaktadır. İstatistiksel ve dilbilimsel çözümlemeler, metnin rastgele yazılmış anlamsız bir işaret yığını değil, doğal bir dilin yazıya geçirilmiş hali olduğunu göstermektedir. Ancak bunun hangi dil olduğu bilinmemektedir.

Kitap bugün Yale Üniversitesi‘nde korunmaktadır


Kaynak:korkubilimi.com

Your Page Title #satışortaklığı
Cevapla


Konu ile Alakalı Benzer Konular
Konular Yazar Yorumlar Okunma Son Yorum
  Aydınlanma İçin Gereken 10 Uyanış Aşaması Spiritüeller 0 4,472 23-09-2018, Saat: 13:02
Son Yorum: Spiritüeller
  Ruh Bağlarını Kesmek | Bilmeniz Gereken 3 Şey Emka 0 7,132 03-08-2018, Saat: 13:20
Son Yorum: Emka
  Aydınlanmanın Ötesindeki Bir Seviyeye Ulaşmak İçin Uyanmamız Gereken 12 Bilinç Boyutu Emka 0 4,925 06-07-2018, Saat: 00:31
Son Yorum: Emka
  Görmezden Gelmemeniz Gereken Kozmik Mesajlar Aldığınızı Gösteren 7 İşaret Emka 0 8,590 29-06-2018, Saat: 00:18
Son Yorum: Emka
  Büyük Piramidin Yeni Yapılan Kopyası Mistik Enerji Saçıyor Emka 0 3,701 23-06-2018, Saat: 15:29
Son Yorum: Emka

Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 1 Ziyaretçi