IŞIK TEKNİKLERİYLE TANTRİK MEDİTASYON
Batı psikolojisi psikoterapinin bir parçası olarak gelişmiştir. Psikologlar anormal insanı,
zihinsel olarak anormal insanı tedavi ediyorlardı. Bu yüzden insana karşı tüm Batı yaklaşımı
hatalı olmuştur. Freud patolojik vakaları inceliyordu. Hiçbir sağlıklı insan ona gitmezdi.
Yalnızca zihinsel olarak hasta olanlar giderdi. Freud onları incelerdi ve bu incelemeyle insanı
artık anladığını düşünüyordu. Patolojik insanlar gerçekte insan değildir. Çünkü insana
patolojik bir açıdan bakılmaktadır. Özel bir zihin durumu seçilmişse ve o durum hasta ise,
patolojik ise, o zaman insana dair edinilen imaj, hastalık temelli olur. Bu tavır yüzünden tüm
Batı toplumu yıkılmıştır. Çünkü temeli, hasta insandır, sapkın insan temel olmuştur. Yalnız
anormal olanı incelersen normalüstü varlıkların olabileceğini hayal edemezsin. Freud için
Buda imkânsızdır, kavranamazdır. Onun normal insan hakkında söylediği her şey, anormal
insanlar üstünde yaptığı çalışmalara dayalıdır.
Doğu psikolojisi, özellikle Tantra ve Yoga’da bir insan kavramına sahiptir. Ama o kavram
normalüstünün incelenmesine dayalıdır. Buda, Patanjali, Shankara, Nagarjuna, Kabir, Nanak
gibi insanların incelenmesine dayalıdır. İnsan potansiyelinin ve olasılığının zirvesine ulaşmış
insanların incelenmesine... Eğer en yükseği düşünürsen zihnin bir açıklık haline gelir,
büyüyebilirsin.
Kendisini gerçekleştirme, büyümenin en yüksek zirvesi demektir. Orada derin bir tatmin
hissedebilirsin ve “bu benim yazgım, ben bunun için doğdum, bu yüzden yeryüzündeyim”
diyebilirsin. Tantra, bu kendini gerçekleştirmeyle ilgilenir, senin daha fazla büyümene nasıl
yardım edeceğinle. Unutma, Tantra seninle ilgilenir, ideallerle değil. Tantra ideallerle
ilgilenmez. Olduğun halinle ve olabileceğin halle ilgilenir.
Senin bilinmeyen idealin, senin içinde saklıdır. Sana sunulmaz. Sen Buda olmayacaksın,
gerek yoktur. Bir Buda yeterlidir ve tekrarın kıymeti yoktur. Varoluş her zaman benzersizdir.
Asla tekrarlanmaz. Varoluş her zaman yenidir, sonsuza dek yeni. Öyle ki, bir usta bile
tekrarlanmaz.
Yalnızca benzersizin bir anlamı vardır. Kopyalar anlamlı değildir. Ancak orijinalsen yazgın
yerine gelmiş olur. Bu yüzden Tantra asla “şu ya da bu ol” demez. Bir ideal yoktur.
Tantra teknik demektir. Tantra sözcüğünün kendisi teknik anlamına gelir. Nasıl olacağın ile
ilgilenir, ne olacağın ile ilgilenmez. O ‘ne’yi senin büyümen sağlayacaktır. Sen tekniği kullan,
yavaş yavaş içsel potansiyelin gerçek olacaktır. Bilinmeyen olasılık açılacaktır ve o açıldıkça
sen onun ne olduğunu fark edeceksin. Kimse onun ne olduğunu bilemez. Sen olmadığın
sürece kimse senin ne olacağını göremez. Bu yüzden Tantra sana yalnızca teknikler verir, asla
idealleri değil. İşte bu yüzden tüm ahlâki öğretilerden farklıdır. Ahlâki öğretiler sana hep
idealler verir. Tekniklerden bahsetseler bile, o teknikler hep idealler içindir. Tantra sana hiçbir
ideal vermez. İdeal sensin. Ve geleceğin bilinemez. Geçmişe dair hiçbir idealin faydası olmaz,
çünkü hiçbir şey tekrarlanamaz.
Zen keşişleri Buda’nın takipçileridir. Ama yine de, “Meditasyonunda Buda’yla karşılaşırsan
onu hemen öldür” derler, çünkü Buda ideali öyle etkileyici olabilir ki, kendini unutabilirsin.
Ve kendini unutursan yolu ıskalamışsındır. Buda ideal değildir, ideal sensin. Senin
bilinmeyen geleceğin... Bunun keşfedilmesi gerekir. Tantra sana keşif tekniklerini verir,
hazine senin içindedir.
Kimse seni kabullenmez. Kendin bile kabullenmezsin. Sen de kendini kınar durursun. Sen
kendini hep başka biri olma terimleriyle düşünürsün ve bu sahtedir, tehlikelidir. Böyle
düşünmeye devam edersen sahte olursun ve her şey de sahte olur. Sahte olma. Gerçek ol.
Tantra sana inanıyor. İşte bu yüzden Tantra’nın bu kadar az inananı var çünkü kimse kendine
inanmıyor. Tantra sana inanıyor. Ve senin ideal olduğunu söylüyor, bu yüzden kimseyi taklit
etme.
Kendi haline bırakıldığın zaman erişirsin ama çok, çok uzun yolculuk yapmak zorunda
kalacaksın. Ve yolculuk çok zahmetli ve sıkıcı olur.
Bu 112 teknik ile dünyanın her yerindeki teknikler anlatılmaktadır. Bu 112 tekniğin
kapsamadığı tek bir teknik bulunmamaktadır. Onlar tüm tinsel arayışın özüdür. Ama tüm
teknikler herkes için değildir. Bu yüzden onları denemen gerek. Sana yalnızca belli teknikler
faydalı olacaktır ve senin o teknikleri bulman gerekecektir. Bunun iki yolu vardır: Ya kendi
deneme-yanılma yönteminle işe yarayan bir şeye rastlayana kadar dener ve ondan sonra
büyütür ve onun içinde hareket edersin, ya da bir öğretmene teslim olursun ve sana neyin
uygun olduğunu o bulur.
Belkemiği, omurga, hem bedenin hem zihnin temelidir. Zihnin, kafan omurganın son
kısmıdır. Tüm bedenin kökü omurgadır. Omurgan canlıysa çok parlak bir zihnin olur.
Omurganın iki ucu vardır: Başlangıcı cinsel merkezdir ve sonu sahasrar’dır. Başının
tepesindeki yedinci merkezdir. Omurganın başlangıcı toprağa bağlıdır ve cinsellik sendeki en
dünyevî şeydir. Omurgadaki başlangıç merkezi sayesinde doğa ile, Sankhya’nın pragriti,
yeryüzü maddesel dediği şey ile iletişim halindesin. Kafandaki son merkezden ya da ikinci
kutuptan sahasrar, ilâhi olanla iletişim içindesin. Bunlar varoluşun iki kutbudur. İlki
cinsellik, ikincisi sahasrar’dır.
Enerjin ya aşağı, cinsel merkezden yeryüzüne akacaktır ya da sahasrar’dan kozmosa
salıverecektir. Sahasrar’dan Brahman’a, mutlak varoluşa salıverilirsin. Cinsellikten aşağı,
göreceli varoluşa akarsın. İki akış, iki olasılık bunlardır. Yukarı akmaya başlamadığın sürece
acın asla sona ermeyecektir.
Enerji bir kez sahasrar’a ulaşınca ve oradan salıverilince mutlak mutluluğa kavuşacaksın, bu
Nirvana’dır. O zaman başka bakış olmaz. Sen mutluluğun kendisi olursun. Bu yüzden Yoga
ve Tantra’nın konusu enerjinin yukarı, omurilikten yukarı nasıl akıtılacağı, onu yerçekimine
karşı nasıl hareket edeceğine yardım edeceğidir. Cinsellik çok kolaydır çünkü yerçekimini
takip eder. Yeryüzü her şeyi aşağı, geriye çekmektedir. Cinsel enerjin yeryüzü tarafından
çekilir. Astronotlar bunu hissetmiştir. Yeryüzünün çekiminden kurtuldukları andan itibaren
fazla cinsellik hissetmezler. Beden ağırlık kaybettikçe cinsellik çözülür, kaybolur.
Enerji sahasrar’ından cinselliğin karşı kutbundan salıverildiği anda sen artık insan değilsin.
Artık bu yeryüzüne ait değilsin. İlâhi oldun. İşte “Krişna Tanrı’dır” ya da “Buda Tanrı’dır”
derken kastettiğimiz bu. Onların bedenleri de tıpkı seninki gibidir. Onların bedenleri de
hastalanır, ölürdü. Enerjin yerçekimi düzeninden kurtulmuştur.
Sırf Buda ile iletişim haline geçmekle enerjin yukarıya, sahasrar’a akmaya başlar. Buda öyle
güçlüdür ki yeryüzü bile o kadar güçlü değildir. Enerjini aşağı çekemez. Bunu İsa’nın,
Buda’nın, Krişna’nın yanında hissetmiş olanlar, onlara Tanrı demiştir. Onların yeryüzünden
daha güçlü bir enerji kaynakları vardır.
Hayal gücü sayesinde cinsel merkez işlemeye başlar. Gerçekte hayal gücü olmadan
işleyemez. İşte bu yüzden âşıksan daha iyi işler. Çünkü aşkla, hayal gücü de gelir.
Zihnin pek çok enerjisi, pek çok yeteneği vardır ve bunlardan biri iradedir. Ama cinselliği
iradeyle getiremezsin. Cinsellik açısından irade etkisizdir. Yalnızca hayal gücü işlev gösterir.
Hayal et, o zaman merkez işlemeye başlar. Hayal gücü enerjinin hareket etmesine yardımcı
oluyorsa, o zaman enerji sırf hayal gücü ile yukarı ya da aşağı gidebilir. Hayal gücü ile kanını
hareket ettiremezsin. Bedende başka hiçbir şeyi hayal gücü ile yapamazsın. Ama cinsel enerji
hayal gücü ile hareket ettirilebilir. Onun yönünü değiştirebilirsin.
Sutra diyor ki: “Kendini düşün.” Kendini hayal et, demek istiyor. Gözlerini kapat ve kendini
ışıkmışsın diye hayal et. Bu yalnızca hayal gücü değildir. Başlangıçta öyledir, ama gerçektir
de. Çünkü her şey ışıktan oluşur. Artık bilim her şeyin elektrikten oluştuğunu söylüyor ve
Tantra hep her şeyin ışık parçalarından oluştuğunu söylemiştir. Sen de öylesin. İşte bu yüzden
Kuran, Tanrı’nın ışık olduğunu söyler. Önce yalnızca ışınlardan oluştuğunu hayal et, sonra
hayal gücünü cinsellik merkezine götür. Dikkatini oraya yoğunlaştır ve ışınların cinsel
merkezinden yukarı aktığını hayal et. Sanki cinsel merkezin bir ışık kaynağı olmuş ve ışınlar
yukarı doğru kabarıyor. Göbek merkezine doğru... Bölmeye gerek vardır, çünkü cinsel
merkezini sahasrar’a bağlamak güç olacaktır. Bu yüzden küçük bölünmeler faydalı olur.
Bağlayabilirsen bölmeye gerek kalmaz. Enerji, yaşam gücü, bir ışık gibi sahasrar’a gider.
Hemen içinde bir sıcaklık yükseldiğini hissedersin. Kısa sürede göbeğin ısınacak. Sıcaklığı
hissedebilirsin. Hayal gücün sayesinde cinsel merkezin yükselmeye başlamıştır. Göbekteki
ikinci merkezin bir ışık kaynağı olduğun, ışınların gelip orada toplandığını hissettiğinde yürek
merkezine akmaya başlar. Işık yürek merkezine ulaştığında ışınlar gelirken yürek atışların
değişir. Nefeslerin derinleşir. Ve sıcaklık yüreğine gelir, daha da yüksel.
Cinsel enerjinin iki kısmı vardır; biri fiziksel, diğeri psişiktir. Bedeninde her şeyin iki kısmı
vardır. Tıpkı beden ve zihin gibi... İçindeki her şeyin iki kısmı vardır. Biri maddesel, diğeri
tinseldir. Psişik kısım yükselebilir. Bu psişik kısım için geçit olarak omurga kullanılır.
Omurga ve onun merkezleri, ama bunun hissedilmesi gereklidir. Ve senin hislerin ölmüştür.
El sana dokunduğunda hissettiğin bir el değildir. Baskı ve sıcaklık hissedilir. El yalnızca bir
çıkarsamadır. Zekâdır. His değil. Sıcaklık ve baskı, his budur.
Çocuğu takip et. Buda’yı takip ettiğinden daha iyi ve daha tatmin edici olacaktır. Sen de bir
zamanlar çocuktun, bunu yaptın. Çocuk hissediyor, çıkarsamıyor. Düşünüyor. Bir koku
alıyor. Ve onun geldiği köşeye gidiyor. Bir elma görüyor ve onu tadıyor. Tıpkı bir çocuk gibi
tat. Elmayı yemesine bak, onu izle. Tamamen bu işe dalar. Tüm dünyayı unutur. Dünya artık
yoktur. Yalnızca elma vardır. Elma bile yoktur. Ve çocuk da yoktur. Yalnızca yemek vardır.
Bir çocuğu bir saat boyunca takip et. O saat çok zenginleştirici olacak. Bir kez daha çocuk
olacaksın.
Duygu merkezi işlemeye başlamalı. Ancak o zaman bu tekniklerin bir faydası olur, aksi halde
enerjinin yükseldiğini düşünürsün. Ama duygu olmaz. Duygu yoksa hayal gücü güçsüzdür,
boşunadır. Yalnızca duygu dolu bir hayal gücü sonuç verir. Birkaç dakika için yalnızca sesleri
dinle. Bir kuşun ötüşünü, rüzgârın ağaçların arasında esişini, bir çocuğun ağlamasını,
sütçünün gelmesini, sütün boşaltılmasını, olan her şeyle hisset. Ona duyarlı ol, açık ol. Bırak
senin başına gelsin, o zaman duyarlılığın büyür. Duş alırken suyu tüm bedeninde hisset. Sana
dokunan her su damlasını hisset.
Nefes alırken nefesi hisset. İçerideki hareketini, dışarı çıkışını... Hisset! Kendi bedenini hisset
ki onu sen hiç hissetmedin. Hiç kimse kendi bedenine sevgiyle dokunmaz. Hiç kendi bedenine
sevgi gösterdin mi? Tüm uygarlık kendine dokunanlardan korkar. Çünkü çocukluktan itibaren
dokunmak reddedilir. İnsanın kendine sevgiyle dokunması mastürbasyon gibi gelir. Ama
kendi kendine sevgiyle dokunamazsın. Bedenin donuklaşır ve ölür. Ölmüştür. Avuçlarınla
kendi gözlerine dokun. Dokunuşu hisset. Gözlerin o anda taze ve canlı hissedecektir.
Bedeninin her yerine dokun. Sevgilinin, arkadaşının bedenine dokun. Masaj iyidir. İki arkadaş
birbirine masaj yapabilir. Birbirlerinin bedenini hissedebilirler, daha duyarlı olacaksın.
Duyarlılık ve duygu yarat. Onu başa getir ve başın bir açıklık olmuş gibi hisset.
Sahasrar, bin taç yapraklı anlamına gelir. Bin taç yapraklı bir açıklık. Binyapraklı, açılmış bir
lotus hayal et ve her taç yapraktan bu ışık enerjisinin kozmosa yayıldığını hayal et. Yine, bu
bir aşk eylemidir. Artık doğayla değil, nihai olanla. Yine bu bir orgazmdır. İki tür orgazm
vardır; biri cinseldir, diğeri tinseldir. Cinsel olan en alçak merkezden gelir. Tinsel olan en
yüksek merkezden gelir. Cinsel eylemdeyken bu egzersizi yapabilirsin. İki eş bunu yapabilir.
Enerjiyi yukarı iletin ve o zaman cinsel eylem Tantra Sathana olur. Meditasyon olur. Ama
enerjiyi bedende bir merkezde bırakma. Biri gelebilir, bir işin olabilir ya da telefon çalabilir
ve durman gerekebilir. Bu yüzden öyle bir zamanda yap ki kimse seni rahatsız etmesin. Ve
enerjiyi herhangi bir merkezde bırakma. Aksi halde enerjiyi bıraktığın merkez bir yara halini
alır. Pek çok zihinsel hastalık yaratabilirsin. Bu yüzden dikkatli ol. Aksi halde bunu yapma.
Bu yöntem mutlak mahremiyet gerektirir ve hiç rahatsız edilmemen gereklidir ve
tamamlanmalıdır. Enerji başa gelmeli ve oradan salıverilmelidir.
Meditasyona başladığında cinsel merkezin daha duyarlı, daha canlı ve daha heyecanlı
olacaktır. Ve başlangıçta heyecan tıpkı cinsel heyecan gibi olacaktır, ama yalnızca
başlangıçta. Meditasyon derinleştikçe enerjinin yukarı aktığını hissedeceksin. Enerji yukarı
aktıkça cinsel merkez sessizleşir. Daha az heyecanlı olur. Enerji hareket ettiğinde cinsel
merkez gittikçe serinler. Ve sıcaklık başa gelir. Enerji başa geldiğinde başının döndüğünü
hissedersin, bazen midenin bulandığını bile hissedersin. Çünkü ilk defa enerji başa gelmiştir.
Ve başın ona alışık değildir. Alışması gereklidir. Bu yüzden korkma. Bazen hemen
bayılabilirsin ama korkma, bu olur.
Başın ısınırsa bu iyi bir işarettir. Enerjiyi salıver. Başının tıpkı bir lotus çiçeği gibi açtığını
hisset. Sanki enerji kozmosa salıveriliyormuş gibi... Enerji salıverilirken içine bir soğukluk
dolduğunu hissedeceksin. Bu sıcaklıktan sonra gelen soğukluğu hiç hissetmedin. Ama tekniği
tam yap, asla eksik bırakma.
Işık gerçekten de sıçrar. Ağır ağır, adım adım; büyüme yoktur. Işık bir sıçrayıştır. Elektrik,
sıçrayışlar halinde gelir. Bir sıçrayış, sonra bir karanlık boşluğu olur. Bir sıçrayış daha ve
sonra bir karanlık boşluğu olur. Işık sıçrar, asla yolculuk etmez.
Kadınlar için ilk yöntem, erkekler için ikincisi daha kolay olacaktır. Dişi zihin ağır ağır olan
şeyleri daha kolay kavrar ve eril zihin daha kolay sıçrar. Eril zihin sıçrama sever, bir şeyden
diğerine sıçrar. Erkeğin zihninde ince bir huzursuzluk vardır. Kadın zihni ağır bir süreçle
işler, sıçramaları sevmez. Erkek bir şeyden diğerine sıçrar durur ve kadınlar için bu
anlaşılamazdır. Onlar için bir büyüme olmalıdır, ağır ağır bir büyüme... Şimşekle birlikte
dayanılmaz ölçüde gelebilecek sıcaklık hissedebilirsin. Bunu hissedersen deneme. Şimşek
sana büyük ısı verebilir. Bunu hissedersen, dayanılmaz olursa o zaman bunu deneme. O
zaman ilk yöntemde rahatsan o iyidir. Bazen patlama o kadar büyük olur ki, korkabilirsin ve
bir kez korkunca bir daha asla yapamazsın. O zaman korku başlar. Bu yüzden insanın hiçbir
zaman hiçbir şeyden korkmamasına dikkat etmesi gerekir.
Dışsal bir alet kullanırsan donuklaşırsın (LSD için).
Sen kendine ne yaptığının farkında değilsin. Bir cinayet filmi görmeye gittiğinde ne yaptığını
bilmiyorsun. Beden kimyanı değiştiriyorsun. Bir dedektif romanı okuyorsan, ne yaptığını
bilmiyorsun, kendini öldürüyorsun. Heyecanlanıyor, korkuyor, geriliyorsun. Dedektif
romanından bu şekilde zevk alıyorsun. Ne kadar gerilirsen o kadar zevk alıyorsun. Neler
olacağını ne kadar merak ediyorsan o kadar heyecanlanıyorsun ve beden kimyanı
değiştiriyorsun. Bütün bu teknikler de beden kimyanı değiştiriyor. Tüm dünyanın yaşam, ışık
dolduğunu hissediyorsan beden kimyanı değiştiriyorsun. Ve bu bir zincirleme reaksiyondur.
Beden kimyan değiştiğinde dünyaya bakarsın ve dünyan daha canlı görünür. Ve daha canlı
görünüyorsa beden kimyan yine değişir ve bu zincir halini alır.