TANTRA’NIN AŞK VE ÖZGÜRLEŞME SIRLARI
Onun için sana gerek yok. Senin varlığın bir engel. Ne kadar yoksan, o kadar iyi. Sen
olmadığında aşk gerçekleşir.
Aşk yapılamaz. Meditasyon yapılamaz. Coşku, mutluluk, onları başaramıyoruz, çünkü onlar
yapılamaz. Onlar eylem değil, onları kullanamazsın, tam tersine kendini salıvermek gerekir. O
zaman coşku başına gelir. O zaman mutluluk başına gelir, o zaman aşk içine girer, o zaman
aşk seni sahiplenir.
Çağdaş insan, çağdaş zihin, her şeyi sahiplenmek ve hiçbir şey tarafından sahiplenmemek
ister. Çağdaş insan her şeyin efendisi olmak ister. Ve yalnızca şeylerin efendisi olabilirsin.
Canlı olan hiçbir şeyin efendisi olamazsın. Yaşam kontrol altına alınamaz.
Çağdaş ego her şeyi kontrol altına almak ister. Ve sen kontrol altına alamadığın her şeyden
korkuyorsun.
Paraya sahip olabilirsin ama aşka sahip olmazsın. Bu yüzden biz her şeyi nesnelere
dönüştürüyoruz. Hatta insanları şeylere dönüştürüyorsun. Çünkü o zaman onlara sahip
olabiliyorsun. İki insan birbirini seviyor ve hiçbiri efendi değil. Ne sevgili, ne âşık... Tersine,
efendi olan aşktır.
Sırf sahiplenebilmek için kişileri şeylere dönüştürüyoruz ve sonra hayal kırıklığına uğruyoruz.
Çünkü biz kişiye sahip olmak istiyoruz, oysa kişiye sahip olunamaz. Bir kişiye sahip
olduğunda o artık bir kişi değildir. O, ölü bir şeydir. Ve sen ölü bir şeyden tatmin olamazsın.
Aşkın sırrı, duanın sırrı, seni tatmin edebilecek her şeyin sırrı, teslimiyettir.
Âşık olduğun zaman mantığı tamamen bir kenara atarsın. İşte bu yüzden ‘aşka düşmek’
deriz. Nereden düşüyor? Baştan yüreğe düşüyor.
Çağdaş hayatın tüm acısının sebebi, sevmediği zaman insanın hayatında bir anlam
hissedemiyor olmasıdır. Yaşam anlamsız görünür. Aşk ona anlam verir. Aşk tek anlamdır.
Biri hayatın ne anlamı olduğunu sorduğunda, bir aşk deneyiminde çiçeklenemediği için
soruyor. İnsan âşık olduğunda hayatın ne anlamı olduğunu asla sormaz. Hayatın anlamı aşktır.
Ve aşk aracılığıyla dua mümkündür. Çünkü dua da bir aşk ilişkisidir. İki birey arasında değil,
bir bireyle varoluşun kendisi arasında. O zaman tüm varoluş, sevgilin ya da âşığın olur.
Sevebiliyorsan, ilâhi olana girmişsin demektir.
Bu bilincin merkezi egodur. Tantra ile Yoga’nın ilgilendikleri durumlar bilinç üstüdür. Bilinç
üstü, tüm bilinçsizliğinin bilinç haline gelmesidir. Bilinçsizlikte ego yoktur, bütünsündür.
Bilinç üstünde yine ego yoktur, bütünsündür. Ama bu ikisinin arasında bilinçli zihnin bir
merkezi vardır: Ego. Ego sorundur.
Bilinçsizlikte erersen, bu aşktır. Bilinç üstünde erersen, bu duadır. Ama ikisi de erimektir.
Aşk konusunda, dua konusunda hiçbir şey yapılamaz. Bilinçli zihin kudretlidir, hiçbir şey
yapamaz. Onun kaybedilmesi, bir kenara konması gerekir. Ne zaman kendi ötene geçmek
istersen yolu teslimiyettir. Aşkta da, duada da...
Her açıdan teslimiyet ölümdür. Aşk ölümdür ve yaşam da daimi bir ölümdür.
Ölmeye hazırsan, yaşam başına gelir. Bu çelişkili görünür ama kanun budur. İsa der ki:
“Kaybetmeye hazır olan kazanacaktır. Ve tutunan her şeyi kaybedecektir.”