Yakın geçmişe kadar antropologlar ruhsal deneyim ve yeteneklerin inceledikleri kültürlerde bir rolü olup olmadığı hususunu göz önüne almazlardı. Bu eğilim yıllardan beri ihmale uğramış önemli bir konuydu. Bu gerçek en güzel şeklinde 1979 yılında David Read Barker tarafından yapılan bir çalışmayla sergilenmişti. Bir antropolog olan araştırmacı Antropoloji literatürünü bu açıdan baştan aşağı taramışsa da, çok az eserde ruhsal deneyim ve yetenekler konusuna değinildiğini görmüştür. Belirttiğine göre, Parapsikolojik eğilimleriyle tanınan ünlü Antropolog Margaret Mead bile çok az yerde ruhsal deneyim ve yeteneklerin kültürlerdeki (şu ya da bu tarzdaki) etkisine değinmiştir.
Antropolojinin kesin olarak ne zaman kültürlerdeki Parapsikolojik olaylarla ilgilendiğini bulup çıkarmak oldukça zor. Böyle bir eğilimin ilk belirgin örneğinin ortaya atılmasıyla ilgili olarak 1974’de yapılan Antropoloji ve Parapsikoloji Sempozyuma gösterilebilir. Bu sempozyum Mexico City’de Amerika Antropoloji Kurumu tarafından düzenlenen toplantıda yer almıştır. Görüşmeler bir sempozyumla sınırlı kalmadı, devam etti. Sonunda “Transpersonal Antropoloji Kurulu” diye bir alt komite oluşturuldu. Bu alt komitenin amacı Antropoloji ile Transpersonal Psikoloji ve Parapsikoloji ilişkilerini enine boyuna araştırmaktı. Bu alt komitenin hazırladığı rapor Parapsikoloji - Antropoloji ilişkileri konusuna güzel bir giriş oluşturuyordu. Aynı zamanda da bu çalışma Şamanizm’in ve Şamanik çalışmaların değişik bir açıdan ele alınması oluyordu.
Aslında Şaman sözcüğü başlı başına, antropologlar arasında uzun tartışmalara konu olagelmiştir. Bu konuda en çok yazmış isimlerden biri olan Mircea Eliade bile oldukça dar bir açıdan tanımlamıştır şamanı. Chicago Üniversitesi’ndeki otoritelerin tanımına göre Şamanizm ruhun bedenden salıverilmesi ve ekstaz halinin elde edilmesi merasimleridir (Eliade, 1964). İngiliz Sosyolog ve Antropolog olan I. M. Lewis, Eliade’yi bu tanımından dolayı şiddetle eleştirmiş ve Şamanizm’i, doğaüstü varlıklarla, yaşayan varlıklar arasındaki ilişkileri düzenleyen merasimler olarak tanımlamıştır (Lewis, 1971). Yukarıda aktardıklardım bu tür çalışmalar yapan herkes içindir.
Şamanik deneyim ve uygulama ne olursa olsun, onun bilimsel etüdünden hem Parapsikoloji hem de Antropoloji için çok şey çıkacaktır. Hiç değilse Şamanik uygulamalara giren bir kimse, şu ya da bu türden ruhsal yeteneklerini geliştirecektir. Bizim toplumumuzda medyom nasıl bir fonksiyona sahipse, teknolojik yönden gelişmemiş toplumlarda da Şamanlar aynı fonksiyonu sürdürmektedirler. Bulundukları topluluklarda kahin, fal açan, önceden gören - bilen, şifacı ve ölülerle yaşayanlar arasında aracı olarak etkinliklerine devam etmektedirler. Tıpkı ilk Parapsikologların 1890’larda yapmaya zorlandıkları gibi, Antropologlar da Şamanları bundan böyle bu fonksiyonlarını göz önüne alarak incelemek zorunda kalacaklardır. Onlar şimdiye kadar Şamanların bulundukları toplumdaki kültürel ve toplumsal rollerin üzerinde çok durmuşlar, fakat PSİ yönlerini hemen hiç ele almamışlardır.
Değişik kültürlerdeki Şamanların gerçekten ruhsal yeteneklere sahip olmaları biraz da verasetle ilgili bulunmaktadır. Bu veraset konusu dört gruba ayrılarak incelenebilir:
1.Her şeyden önce, şu bir gerçektir ki, pek çok kültürdeki Şamanlar, geleneksel olarak, paranormal güçlere sahiptir. Modern Parapsikolojide bunlara DDİ (Duyular Dışı İdrak) ve PK (Psikokinezi) denir.
2. Hatta bazı kültürlerde Şaman adayını testten geçirme adeti vardır. Genç Şamanın bir saygınlık kazanıp, otorite olarak kabul edilmesi için bu testi geçmesi şarttır. Böyle bir testte tamamen Şaman adayının ruhsal yeteneklerinin sınanması ve başarması söz konusudur.
3. Batılı etnograflar Şamanlarla mülakat yaptıklarında, çok güçlü bir tarzda ruhsal yeteneklerini kontrolleri altında tutabildiklerini görmüşlerdir.
4.Çok nadir durumlarda da tecrübeli Antropologlar, bu çok özel insanların ruhsal yetenekleriyle ilgili gösterilerini izleyebilmişlerdir.
Bu makalede okuyacaklarınız, Şamanizm’in ruhsal verasetine ışık tutacak otorite bilgileri vermek iddiasında değildir. Böyle bir araştırmanın hacmi çok daha büyük boyutlara varırdı. Fakat yeri geldikçe konunun bu yanına da değinilecektir.
Şamanik Gelenekler ve PSİ
Şamanizm’de Parapsikoloji alanına giren konuların en büyük bölümünü Şamanın tüm gösterilerini sergilediği geleneksel güçleri oluşturur. Halk arasında bu güçlerin gerçek ya da hayal ürünü olduğu konusunda yapılan tartışmalar karşısında nötr kalmış olan Eliade, 1964’de yayınladığı etüdüyle bu konuya büyük ışık tutmuştur. Eliade’nin belirlediğine göre benzer ruhsal gelenekler yaygın olarak değişik kültürlerde bulunmaktadır. Hatta bu benzerlikler Katolik Evliya Menkıbelerinde bile rastlanır. Toplumlar ve kültürler arası bu ruhsal geleneklerle ilgili benzerlikleri ileriki bölümlerde açıklayacağım. Şimdi dikkatimizi değişik kültürlere çevirelim ve onların Şamanik geleneklerinde “PSİ’nin rolünü anlamaya çalışalım.
Bunu, Şamanik geleneklerde önemli bir unsur olan “11” maddede toparlamış olacağız:
1. Ruhsal güçler, Güney Amerika’nın Araucanian Şamanları arasında önemli bir role sahiptir ki, onlar 1942’de Metraux tarafından incelenmişti. Yeni inisiye olmuş genç Şamanda aranan en önemli yetenek durugörü yeteneğidir. Çünkü bu yetenekle, karşısına gelen hastaların vücutlarının içini görmesi ve teşhislerde bulunması beklenir. Bu kültürde bir Şaman’ın en büyük dayanak noktası budur. Bütün gücüyle bu yeteneğinin açılması ve gelişmesi için dua eder ve sonunda da buna kavuşur.
2. Venezuela ve Orta Amerika’daki Cabirler incelendiğinde de, benzer geleneklere rastlanabilir. Buralardaki Şaman’lar geleneksel olarak kabile adamlarının içini dışını bilme yeteneğine sahiptirler. Bu bilgiye ölülerinin akıbeti de dahildir. (Andres1939) Bu çok benzer yeteneklerin Roma Katolik kilisesi Evliya Menkıbeleri literatüründe de bulunduğu ilginç değil midir? Onların mistik ve ermiş kişileri karşısındakilerin ruhuna kadar nüfuz edecek yetenekteydi. Bu bakımdan belki de Cabirler’in Şamanik gelenekleri dinsel geleneklerin geniş alanı içinde Şamanik uygulamaların gelişmesine yol açmıştır.
3. Rusya’daki (Kazakistan) Müslüman Şamanlar arasında ayin kabilinden celseler yapılır. Bu insanlar Türk asıllıdır. Başka kültürlerin Şamanlarında da olduğu gibi, bu Şamanlar da trans halindeyken bedensiz varlıkların tasallutu (posession) altına girerler. Başka varlıkların tasallutu altında bulundukları sırada, hiçbir acı belirtisi göstermeden akkor hale getirilmiş demirleri tutmaktalar ve vücutlarının çeşitli yerlerine şişler batırmaktadırlar. Bu gösterileri bittikten sonra yaralandıklarına dair vücutların hiçbir yerinde herhangi bir iz dahi görülmemektedir. (Castagne, 1930)
Bu tür uygulama, ya da gösterilerdeki ortak bir özellik yine dikkatimizi çekiyor ki, o da ateşten muafiyet (bağışıklık) İlahi gücün evrensel işareti olmaktadır. Yukarıdaki örneğin biraz değişik uygulamaları “ateşle yürüyüş” tarzında Fiji, İtalya, Romanya, Japonya ve Yunanistan’da da görülür, ama bu husus yine de Şamanik geleneğine yegane dayanağı olan bir gösteri değildir. Ruhsal araştırmalarıyla tanınmış bir rahip olan Herbert Thurston, kendi kilisesinin evliye esatirleriyle ilgili literatürü taramak suretiyle konuya ışık tutmaya çalışmıştır. (Thurston, 1955)
Öte yandan, Tennessee ve Güney eyaletlerindeki Holiness Kilisesi üyeleri üzerinde kişisel gözlemlerde bulunan Berthold Schwarz’ı da anmadan geçmek doğru olmaz. Bu kimseler özel törenlerinde ellerinde ve ayaklarında yanan nesneleri tutabiliyorlardı. (Schwarz, 1960)
Spirit medyomlukla ilgili literatürde ateşe karşı bağışıklık, tatminkar bir şekilde ele alınmıştır. Ünlü medyom D. D. Home’un (transa girerken) bu gibi gösteriler sergilediğini bilen bilir. (Dunraven, 1942)
Daha az tanınan başka medyomlar da bu yeteneği ortaya koymaktan geri kalmamışlardır. Fakat onlarla ilgili kayıtlar D. Home’unkiler kadar açık-seçik ikna edici ve güvenilir değildir. Bütün bunlardan doğal olarak, dinsel kökenli, değişik şuur hallerinin ruhsal yeteneklerin ortaya çıkmasına zemin hazırladığı sonucuna varabiliriz.
4. Belki de büyüleyici ruhsal yetenek Kuzey Sibirya’nın Arktik kıyılarında yaşayan Samoyed Şamanları arasında bir gelenek olarak yerleşmiş bulunuyor. Bu yöre aynı zamanda ‘Gerçek Şamanik Geleneklerin Vatanları’ndan birini oluşturmaktadır. Samoyed Şamanları gösterilerinden önce kendilerinin iyice bağlanmasına izin verirler ve sonradan mucizevi bir şekilde bu iplerden kurtulurlar. (Mikkailowski,1894)
Benzerlerine başka Şamanik geleneklerde de rastladığımız bu ustalıklı işin birçok spiritüalist medyom tarafından da gerçekleştirilmiş olduğu literatürde geçmektedir. İplerden kurtulma yeteneği belki de en iyi bir şekilde Davenport Kardeşler tarafından popülarize edilmiştir. Onlar bunu gösteri olarak, Spiritüalizmin en parlak günlerinde ABD ve İngiltere sahnelerinde ortaya koymuşlardı. Bu tür gösterilerin büyük bir kısmının hokkabazlığa dayandığı söylenebilirse de, klasik literatürde adı geçen birçok medyom (ki bunlardan biri Eusapia Palladino’dur) iplerden kurtulma yeteneklerini türlü kontrol şartları altında gerçekleştirmiştir. (Carrington, 1920)
5. Şaşırtıcı Şamanik geleneklerle dolu başka bir kültür de, Şamanlarının törensel celseler yaptığı Tunguzlardır. Tunguz Şamanlarının uygulamaları Rus Etnograf Sergei Shirokogoroff (1923) tarafından titizlikle incelendi. Bu araştırmacı özellikle böyle bir seansın tüm ayrıntılarını (sesler, levitasyonlar, ateşe bağışıklık hatta görünmez hale gelmek gibi) saptamak hususunda titizlik göstermiştir.
Bir Tunguz celsesiyle herhangi bir Spirit celsesinin birbirine çok benzediğini söylemeye gerek bile yok. Gerek Şamanların, gerekse Spiritüalist medyomların bu konuda zaman zaman hileye başvurduğuna dair örnekler varsa da, Tunguz Şamanları’nın bu konuda efsaneleşmiş yeteneklerinin bulunduğu da bir gerçektir. Medyom D. D. Home’un bu konuda kayıtlara geçmiş gösterileri arasında, aynı celsede “direkt ses”, ateşe bağışıklık ve levitasyon örneklerini içeren celseleri de olmuştur. Görünmez hale gelmek gibi meraklı bir fenomen “siddhis” (esrarengiz güçler) “yoga” da öğrencinin Spiritüel yolda ilerlerken elde ettiği bir aşamadır. Aynı fenomen Müslüman ermişlerine maledilir. Görünmez hale gelmekte ilgili birkaç örnek de modern Katolik evliya menkıbelerinde de geçer. (Rogo, 1980)
6. Günümüzde Filipinlerde ve Brezilya’da uygulaması yaygın olarak yapılan kansız ameliyatlar, aslında yaygın bir Şamanik şifa geleneğidir. Kuzey Asya’da Koryak Şamanlarının geleneksel güçlerinden biridir. Bu şamanlar, celselerinde özellikle seslerin (Spiritüalist celselerdeki “vua-direkt” olayı) duyulmasıyla tanınmışlardır. Ayrıca onlar kendilerine getirilen hastanın vücudunu açtıkları gibi, gereğini yaptıktan sonra, pek öyle gözle görülür bir yara izi geride bırakmaksızın, yine kapatırlar.(Jochelson, l905-1908) (Parapsychology Review, Ekim-Ocak, 1983)
7. İçinde Şamanik celselerin yapıldığı celseleri geleneksel olarak vuadirekt sesler, telekinetik olaylar, taş toprak yağması ve çadır sarsıntısı gibi tezahürlerle doludur. (Bogoras, 1904)
“Çukcelerin” bu konuda özel bir yeri vardır, çünkü onların celselerinin Spiritüalist celselerle benzerliği çok fazladır. Onlar Vladimir Bogoras’ın etütlerinden sonra tanınmışlardır. Araştırmacı, onların celselerinde bulunmuş ve özellikle çadır sarsılması olaylarını dikkatle izlemiştir. ABD ve Kanada’daki Algonkin kabilelerinde de celseler sırasında, çadırın bu tür görülmez güçler tarafından etkilendiği görülmüştür. Antropolog ve Parapsikologlar tarafından ihmal edilmiş olan önemli olaylardan biridir.
Şamanlara Uygulanan PSİ Testleri
Yukarıda örneklerini verdiğimiz toplumlarda Şamanların ruhsal gösterilerine verilen önemi, onların teknolojik olarak gelişmemiş oldukları gerçeği ile açıklamak isteyenler olabilir. Böyle bir yaklaşım bir açıdan doğru olabilir, o da insanların doğa-ötesinin mevcudiyeti konusundan şüpheleri bulunmamasıdır. Fakat bu demek değildir ki, bir Şamanın ya da Şamanların tüm gösterileri, hiçbir gözleme ve eleştiriye tabi tutulmadan kabul edilecektir. Unutmayalım ki, bir Şaman görev ve sorumluluklarını yaşayanlarla öte alem arasında karar veren bir hakem pozisyonunda, sınırlı sayıdaki yöntemlerle yerine getirmeye çalışmaktadır. Doğa-ötesi çağrıyı aldıktan sonra Şaman olarak, bu mirası elde etmiş olabilir. Bazı kültürler, gerçekten de, Şamanlarını denemek için testler geliştirmişlerdir. Ancak, bu testlerden başarıyla geçen Şaman aday toplumun Şaman’ı olarak kabul edilir.
İşte, Şamanlara uygulanan bu testlerden bir tanesi Tunguzlar arasında geliştirilmiştir. Bu testte genç ve tecrübesiz Şaman adayından bir bedensiz varlığı davet etmesi, bu varlığın biyografisini vermesi, yani nerede yaşadığını, daha önceden de hangi Şamanlara gelmiş olduğunu söylemesi beklenir (Shirokogoroff. 1923).
Mancku kabileleri, Şamanlarını sınamakta daha da katı ve acımasız davranırlar ve Şaman adaylarını yanar ateş üzerinde yürütürler. Bu testlerin en mükemmel ve mufassallarından birini Rodezya’daki Korekore Kabileleri uygular. Şamanlarını bir dizi çok sıkı denemeye tabi tutarlar ve bunlarda ruhsal yeteneklerini kullanmalarını beklerler. Bunların pek çoğu Tunguzlarınkine benzer. Bu kültürü incelemiş olan I.M. Lewis’in açıklamasına göre Şaman adayından, tüm testlerden geçtikten sonra en son olarak, kendisinin irtibatta olduğu bedensiz varlığın (kendisinde) tezahür etmesini ve kökeni hakkında doğru tarihsel bilgiler vermesini, mezarının nerede bulunduğunu bildirmesi, öteki bedensizlerle bağlantısını ve ruhsal hiyerarşideki yerini vurgulamasını beklerler (Lewis. 1971).
Bu demek değildir ki, bu testlerden geçenler, gerçekten de ruhsal yeteneklere sahiptir. Fakat testleri geçenlerin yine de sıradan adamlar olmadıkları açık olarak ortadadır. Şurası ilginçtir ki, normal-ötesini doğal olarak kabul eden bir toplum bile, kendilerinde ruhsal yetenek bulunanları çeşitli testlerden geçirmektedir. Bunun böyle olması bir hususu daha açığa çıkarmaktadır ki, Şamanların geleneksel (söz konusu) güçleri, sadece efsanevi söylentilerden ibaret değildir. Fakat, yaşamakta olan ve her halde asli bir geleneğin temsilcileri olmaktadırlar. Mademki bu Şamanlar istek üzerine psi yeteneklerini şu ya da bu şekilde sergileyebilmektedirler, o halde günümüz parapsikoloji deneyleri için bu insanlar biçilmiş kaftandır.