Hollywood filmleri sağ olsun, hepimiz uzun süre telepatik bağın çok gizemli bir iş olduğunu zannettik. Hatta karşımızdaki insanı köleleştirebileceğimizi bile düşündük. Korktuk. Oysa telepatik bağ kurmak, zaten insan doğasının bir parçası... Üstelik gizemli, özel yeteneklere bile ihtiyacımız yok. Tek yapmamız gereken şey, beyin dalgalarımızın hızını yavaşlatmak, hepsi bu. Zaten uykuya dalarken bir kez, uyanırken bir kez olmak üzere, her gün en az iki defa bu süreçten geçiyoruz.
Bilinçaltımızın derinliklerinde yatan pek çok düşüncemizi, insanlara yolluyoruz. Hiç dikkat ettiniz mi? İlişkilerin pek çoğunda ilk üç ay çok güzel geçer. Her şey mükemmeldir. Sonra bir tuhaflık olur. Küçük bir olay, bilinçaltınızdaki korkunuzu tetikler. Ve gizemli bir şekilde, korktuklarınız başınıza gelmeye başlar. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. İşte bu sürecin kötüye gitmesinde telepatik gücünüzün parmağı vardır.
Önce her şey mükemmel gider. Günlerden bir gün bilinçaltınızın köklerinde yerleşmiş bir korku yüzeye çıkıverir (Bu adam beni aldatır.) Her gece uykuya dalarken ve her sabah uyanırken, beyin dalgalarınız gevşediğinde bu korkunuzu erkek arkadaşınıza yollarsınız. İşin tuhaf tarafı, erkek arkadaşınız bu düşüncenizi, kendi fikri gibi algılayacaktır. Eğer varsa, onun sizi aldatma içgüdüsünü tetiklersiniz. Sizi aldatıp aldatmayacağı, artık onun seçimine kalmıştır.
Düşünebiliyor musunuz? Bu doğal mekanizmayla, sevdiğiniz kişiye pek çok korkunuzu aşılayabiliyorsunuz. Peki, güzel düşünceler dururken, neden korktuklarımızı yolluyoruz? Çünkü korku, bütün diğer duygulardan daha kuvvetlidir. Kolaylıkla beyin dalgaları yardımıyla dışarı yayılırlar. Karşı tarafın beyin dalgaları yeterince yavaşladığında sizin yolladıklarınızı algılamaya başlar. "Bütün bunlardan bize ne?" diyebilirsiniz.
Güzel bir ilişki başladığında, sevdiğiniz kişiye korkularınızı değil de, paşa gönlünüzün istediği fikirleri yolladığınızı düşünün. İşte o zaman hayat başka türlü olurdu, öyle değil mi? Örneğin, sevdiğiniz kişinin size gitgide âşık olduğunu, size tam arzu ettiğiniz gibi sevgi ve saygı dolu davrandığını, sizi sık sık telefonla aradığını, romantik ve hoşunuza giden güzel sözler söylediğini telepatik olarak ona yollayabilirsiniz. O, bütün bunları kendi fikri gibi algılayacaktır.
HAYAL KURMAYA BAŞLAYIN
Âşık olup da sevdiği kişiyi olumlu yönde etkilemek isteyenler... Hemen kendinize sessiz ve konforlu bir köşe bulun. Üç kez derin nefes alıp verin. Vücudunuzun bütün ağırlığını koltuğa bırakın. Zihninize akan düşünceleri durdurmaya çalışmadan, üzerinde yorum yapmadan akıp gitmelerine izin verin. Yavaş yavaş, hayal kurmaya başlayın. Eğer sevdiğinizin sizi çok sık arayıp güzel sözler söylediğini duymak istiyorsanız, bunun hayalini kurun. Hayallerinizin renkli, parlak, sesli olmasına özen gösterin. Ve telefonunuzun sık sık çaldığını hayal ederken, içinizi sevinç dalgası kaplasın. İşte telepatik bağın püf noktası bu: O sizi aradığında nasıl sevinç duyacaksanız, hayalinizde aynı sevinci kendinize yaşatmalısınız. Bilinçaltınız o sırada aktif haldedir. Gerçekle hayali ayırt etmez.
Beyin dalgalarınız yeterince yavaşladığında, örneğin uykuya dalarken, hayalini kurduğunuz şeyler sevdiğiniz kişiye ulaşacaktır. Artık bunları uygulayıp uygulamamak kendisine kalmış. Eğitimlerimde pek çok hanıma bu deneyimi tattırıyorum ve çok güzel sonuçlar alıyoruz. Ama bana soruyorlar: "Seda Hanım, sevdiğim erkek beni sadece telepatik bağ yoluyla arıyorsa ne kıymeti var?
Kendi isteğiyle bunu yaparsa daha kıymetli olmaz mı?" Şunu unutmayın. Zaten karşınızdaki kişinin yaptığı pek çok şeyin ardında sizin ona otomatik olarak yolladığınız korkularınız var. Çoğu zaman bunu yaptığınızın farkında bile olmuyorsunuz. Olumlu ya da olumsuz, bilinçaltımızda duran pek çok duygu ve inancı sevdiğimiz kişiye yolluyoruz ve onun pek çok davranışında kendi korkularımız da aktif rol oynuyor. Öyleyse neden bu doğal mekanizmayı lehimize çevirmeyelim?
Your Page Title
#satışortaklığı
Bilinçaltımızın derinliklerinde yatan pek çok düşüncemizi, insanlara yolluyoruz. Hiç dikkat ettiniz mi? İlişkilerin pek çoğunda ilk üç ay çok güzel geçer. Her şey mükemmeldir. Sonra bir tuhaflık olur. Küçük bir olay, bilinçaltınızdaki korkunuzu tetikler. Ve gizemli bir şekilde, korktuklarınız başınıza gelmeye başlar. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır. İşte bu sürecin kötüye gitmesinde telepatik gücünüzün parmağı vardır.
Önce her şey mükemmel gider. Günlerden bir gün bilinçaltınızın köklerinde yerleşmiş bir korku yüzeye çıkıverir (Bu adam beni aldatır.) Her gece uykuya dalarken ve her sabah uyanırken, beyin dalgalarınız gevşediğinde bu korkunuzu erkek arkadaşınıza yollarsınız. İşin tuhaf tarafı, erkek arkadaşınız bu düşüncenizi, kendi fikri gibi algılayacaktır. Eğer varsa, onun sizi aldatma içgüdüsünü tetiklersiniz. Sizi aldatıp aldatmayacağı, artık onun seçimine kalmıştır.
Düşünebiliyor musunuz? Bu doğal mekanizmayla, sevdiğiniz kişiye pek çok korkunuzu aşılayabiliyorsunuz. Peki, güzel düşünceler dururken, neden korktuklarımızı yolluyoruz? Çünkü korku, bütün diğer duygulardan daha kuvvetlidir. Kolaylıkla beyin dalgaları yardımıyla dışarı yayılırlar. Karşı tarafın beyin dalgaları yeterince yavaşladığında sizin yolladıklarınızı algılamaya başlar. "Bütün bunlardan bize ne?" diyebilirsiniz.
Güzel bir ilişki başladığında, sevdiğiniz kişiye korkularınızı değil de, paşa gönlünüzün istediği fikirleri yolladığınızı düşünün. İşte o zaman hayat başka türlü olurdu, öyle değil mi? Örneğin, sevdiğiniz kişinin size gitgide âşık olduğunu, size tam arzu ettiğiniz gibi sevgi ve saygı dolu davrandığını, sizi sık sık telefonla aradığını, romantik ve hoşunuza giden güzel sözler söylediğini telepatik olarak ona yollayabilirsiniz. O, bütün bunları kendi fikri gibi algılayacaktır.
HAYAL KURMAYA BAŞLAYIN
Âşık olup da sevdiği kişiyi olumlu yönde etkilemek isteyenler... Hemen kendinize sessiz ve konforlu bir köşe bulun. Üç kez derin nefes alıp verin. Vücudunuzun bütün ağırlığını koltuğa bırakın. Zihninize akan düşünceleri durdurmaya çalışmadan, üzerinde yorum yapmadan akıp gitmelerine izin verin. Yavaş yavaş, hayal kurmaya başlayın. Eğer sevdiğinizin sizi çok sık arayıp güzel sözler söylediğini duymak istiyorsanız, bunun hayalini kurun. Hayallerinizin renkli, parlak, sesli olmasına özen gösterin. Ve telefonunuzun sık sık çaldığını hayal ederken, içinizi sevinç dalgası kaplasın. İşte telepatik bağın püf noktası bu: O sizi aradığında nasıl sevinç duyacaksanız, hayalinizde aynı sevinci kendinize yaşatmalısınız. Bilinçaltınız o sırada aktif haldedir. Gerçekle hayali ayırt etmez.
Beyin dalgalarınız yeterince yavaşladığında, örneğin uykuya dalarken, hayalini kurduğunuz şeyler sevdiğiniz kişiye ulaşacaktır. Artık bunları uygulayıp uygulamamak kendisine kalmış. Eğitimlerimde pek çok hanıma bu deneyimi tattırıyorum ve çok güzel sonuçlar alıyoruz. Ama bana soruyorlar: "Seda Hanım, sevdiğim erkek beni sadece telepatik bağ yoluyla arıyorsa ne kıymeti var?
Kendi isteğiyle bunu yaparsa daha kıymetli olmaz mı?" Şunu unutmayın. Zaten karşınızdaki kişinin yaptığı pek çok şeyin ardında sizin ona otomatik olarak yolladığınız korkularınız var. Çoğu zaman bunu yaptığınızın farkında bile olmuyorsunuz. Olumlu ya da olumsuz, bilinçaltımızda duran pek çok duygu ve inancı sevdiğimiz kişiye yolluyoruz ve onun pek çok davranışında kendi korkularımız da aktif rol oynuyor. Öyleyse neden bu doğal mekanizmayı lehimize çevirmeyelim?