Submit Face book
Konuyu Oyla:
  • Derecelendirme: 5/5 - 1 oy
  • 1
  • 2
  • 3
  • 4
  • 5

Tutankamon’un Laneti ve Gizemi Tüm Detayları


Tutankamon’un Laneti ve Gizemi Tüm Detayları konusu, ESKİ MISIR forumunda tartışılıyor.
#1
tuta.jpg_594723958.jpg

Tutankhamun ya da Tutankamon (Mısırca:twt-ˁnḫ-ı͗mn, Amun`un yaşayan resmi veya Amun şerefesi adına anlamında) Mısırfiravunu. MÖ 1333-MÖ 1323 yılları arasında hüküm sürmüştür.

Hayatı
Asıl adı, Tutankhaton’dur. Tek tanrılı Aten dinini kuran, IV. Amenotep’in oğludur. Babası ölünce, başka bir anneden olan üvey kız kardeşi Ankhesenamen ile evlenerek tahta çıktı. Saltanatının ilk yıllarında, Mısır’ın eski çoktanrılı dinine dönüş yaşandı. Kendisi de Tutankhaton adı yerine Tutankhamun adını aldı. Böylece, IV. Amenhotep’in kurduğu Aten dini söndü. Tutankhamun’un çağı barış içinde geçti. Çok genç yaşta ölen bu kraldan sonra, babasına vezirlik, kendisine de küçüklüğünde naiplik yapmış olan Ay, dul kraliçe ile evlenerek tahta çıktı. 

Mezarı

firavuntutankamonTutankamon’un mezarı krallar vadisi’nde yer almaktadır.Tutankhamun’un mumyası haricinde mezardan çıkarılanlar Kahire müzesinde sergilenmektedir. Mezar diğer mezarların görkemi yanında sönük kalır. Bugün bile bunun nedeni bilinmemektedir. Sanki Tutankamon aceleyle gömülmüştür. Araştırmacılara göre mezar bir soylu için hazırlanmaktaydı fakat o sırada Tutankamon ölünce aceleyle buraya gömdürüldü. Tutankamon’un mezarı iki odadan ve ilk odaya inen bir merdivenden oluşmaktadır. İlk odada bir at arabası, Tutankamon’un tahtı ve bunlar gibi Tutankamon’un hayattayken kullandığı paha biçilemez eserler bulunmuştur. Bu oda bulunduğunda, odanın Krallar Vadisi’inde yer almasından dolayı, bir mezar olması gerektiğini düşünen Howard Carter ve arkadaşları odanın duvarlarına vurarak duvarın arkasındaki boşlukları aradılar. Sonunda bir boşluk bulundu ve duvar kırıldı. Duvarın arkasındaki bir odada, yeni bir oda gibi görünen kocaman bir tahta kutu vardı. Kutu mühürlüydü. Howard Carter, mühürü -hayatında gördüğü ve göreceği en güzel şeyi- görmüştü. Bir lahtin içindeki som altından tabut mum ışığında bile parlıyordu.Howard Carter bu keşfi ile kendisine iyi bir kariyer sağlasa bile fakirlik ve unutulmuşluk içinde ölürken cenazesine bir iki kişi dışında kimse katılmamıştır.Ayrıca mezara giren kişilerin ateşli bir hastalıktan teker teker ölmesi de firavunun laneti adında bir hurafe başlatmıştır.

Ailesi

Baba: IV. Amenhotep (Akhenaton) oldu.
Anne: Prenses Kia
Kardeşleri: Smenkhkare
Eşi: Ankhesenpaaten
Oğulları: yok
Kızları: yok


tutankamon%2Bmezarba%25C5%259F%25C4%25B1.jpg 

Tutankhamun Laneti

Tutankamon, Mısır Hanedanı’nın 18. firavunudur. 19 yaşında aniden hayatını kaybeden genç firavun, aslında Mısır tarihinin önemli hükümdarları arasında yer almaz. Onu dünya tarihi açısından bu kadar önemli noktaya getiren olay 1922’de Krallar Vadisi’ndeki mezarlığının keşfedilmesidir. Tutankamon’u diğer firavunlardan ayıran özelliği, mezarı hiç soyulmayan ve tüm hazinesi günümüze kadar ulaşan tek firavun olmasında gizlidir. Ancak onu üne kavuşturan asıl olaylar zinciri mezarının açılmasıyla birlikte ortaya çıkan lanet dedikodularıyla başlar.

Mezar açılıyor

tutankamommezarTutankamon’un mezarı arkeolog Howard Carter’ın 1 Kasım 1922 günü Krallar Vadisi’nde hiç kazılmamış bir alan keşfetmesiyle ortaya çıkarıldı Bulduğu yerin bir giriş olduğunu fark eden Carter, kızı Lady Evelyn ile birlikte 26 Kasım’da içeri girmeyi başardı ve gördükleri karşısında hayrete düştü. Tutankamon’a ait olan bu mezar, firavunun mumyasının olduğu altın sanduka dışında paha biçilemez hazinelerle doluydu. Varlığı bile bilinmeyen bu hiç açılmamış mezarlığın keşfi bütün dünyada büyük yankı uyandırdı.

Lanet başlıyor


Ancak bu keşiften kısa bir süre sonra esrarengiz olaylar birbirini izlemeye başladı. İlk olarak Carter’ın çok sevdiği ve uğurlu saydığı kanaryası nereden geldiği belli olmayan ve Mısır hükümdarlarının simgesi olarak kabul edilen bir kobra yılanı tarafından yendi. Bu durum pek çok kişi tarafından uğursuzluk işareti olarak algılandı. Mezarlığın bulunmasından birkaç hafta sonra kazıların parasını sağlayan İngiliz Lordu Carnavron’un sağlık durumu kötüye gitmeye başladı. Kan zehirlenmesi olduğu açıklanan Lord kısa bir süre sonra vefat etti. Aynı zamanda Lord’un İngiltere’deki malikânesinde bulunan köpeği Susie’nin de ulumaya başladığı ve öldüğü söylendi. Lord’un ölümü tüm dünyada şok etkisi yaratırken lanet dedikodularını da alevlendirdi. Bu dedikoduların en temel dayanağı ise Firavun’un mezarındaki hiyeroglif yazısıydı:

    ”Firavunun mezarına her kim dokunursa ölümün kanatları onu saracaktır.”


Gizemli ölümler

Eski Mısır Uygarlığı büyük ilgi çeken gizemini sürdürüyor. Kazılar, arkeoloji araştırmaları sürdükçe ortaya yeni bilgiler çıkıyor. Bulunan hergizemliolumlertutankamon yeni kalıntı, bilinenleri değil, bilinmeyenleri çoğaltıyor sanki. Mısır’a yaşayan en ilginç olaylardan biri de Firavun Tutankamon’un mezarının açılmasıyla ilgiliydi. Her şey Carnavon Lordu’nun ölümüyle başladı.

İngiltere’de bir cenaze töreni

1923 yılının 30 Nisan günü İngiltere’de Hampshire bölgesinde Beacon Tepesi’nde sade bir cenaze töreni düzenlendi. Törene katılanlar heyecanlıydılar. Çünkü toprağa vermek üzere oldukları Carnarvon Lordu George Edward Stanhope gizemli bir biçimde öldürülmüştü. 3000 yıllık lanet… Herkes, Lord’un Eski Mısır’ın 18. Sülale firavunlarından Tutankamon’un lanetine uğradığına inanıyordu. Lord, bu firavunun mezarının açılması için para harcamış ve bizzat kazılara katılmıştı.

Carnavon Lordu’nun ölümünü başka ölümler izledi. Tutankamon’un mezarına girip çıkan ya da bu işe karışan birçok insan anlaşılmaz bir biçimde yaşamını yitiriyordu. Firavun Tutankamon öleli 3000 yıldan uzun süre geçmişti. Yani 3000 yıl sonrasına uzanan bir lanetten söz ediliyordu…


Lord Mısır’a gidiyor

Bu esrarengiz “mezar açma” olayını aydınlatabilmek için, işe Carnarvon Lordu’nun Mısır’a gidişinden başlamak gerekiyor. Parası bol, yapacak işi pek olmayan İngiliz soylusu Carnarvon Lordu dünyayı dolaşıyor, keyfine göre yaşıyorken,1901 yılında Almanya’da Bad Schwalbach kaplıcalarında bulunduğu sırada bir araba kazası geçirdi. Göğsü çok kötü zedelendi. İngiltere’ye döndü.

Soluk almakta güçlük çekiyordu. Bir süre tedavi gördükten sonra iyileşti. Ama özel doktoru ona tedbirli davranmasını tavsiye etti. Özellikle kış mevsimlerini soğuk İngiltere yerine, ılıman ve kuru bir iklimin egemen olduğu ülkelerde geçirmeliydi. O günlerde Mısır, Avrupalılar için çok gözde bir ziyaret yeriydi. Lüks oteller ve tarihsel kalıntılar çok sayıda turisti buraya çekiyordu. Özellikle Krallar Vadisi denilen yerde yapılan kazılara Lord büyük ilgi duydu.

Arkeolog Carter

Carnarvon Lordu Mısır’da kısa sürede eski sağlığına kavuştu. Ama Mısır’dan bir türlü kopamadı. Sanki bir şey onu dürtüyordu.

Eski Mısır uygarlığını incelemeye başladı. Yapılan kazıları izlemeye koyuldu ve bir gün bizzat kendisi bu kazılara katıldı. 1907 yılında yine Mısır’da iken yurttaşlarından arkeolog Harold Carter’la tanıştı ve onu kendisine danışman yaptı. Carter 33 yaşındaydı ve 17 yaşından beri Mısır’daydı. Birçok kazıda bulunmuş, ünlü arkeologlara yardımcılık yapmıştı. Tarihi Kalıntılar Servisi’nde çalışmış ve Krallar Vadisi’ndeki kazıları denetlemişti; ama Mısır yetkilileriyle arasında anlaşmazlık çıkınca görevinden istifa etmişti.

Carnarvon Lordu kendisine rastladığı sırada,manzara ressamlığı yaparak hayatını kazanmaktaydı. O da, nedense bir türlü Mısır’dan ayrılamıyordu. Carnarvon Lordu, ona yılda 400 İngiliz Sterlini ücret ödemeye başladı. Mısır’da mezar demek, hazine demekti. Çünkü eski Mısırlılar ölülerini, öbür dünyaya en değerli hazineleriyle birlikte gömerek uğurlardı. Lord, bulunacak bir hazine ile Carter’İn ödediği parayı kat kar çıkaracağını inanıyordu.

Arkeolog Carter, Carnarvon Lordu’nun parasıyla 15 yıl boyunca kazılar yaptı. Birinci Dünya Savaşı sırasında bile araştırmalarını sürdürdü. Bazen çok ilgi çekici bir mezar bulduğu oluyordu ama, yapılan masrafı karşılayacak bir tarihsel yapıt ya da hazine ortaya çıkmıyordu. 1922’de Lord İngiltere’deyken, Carter’a bir mektup yazarak, aralarında anlaşmayı iptal etmek istediğini bildirdi. Oysa Carter o sıralarda önemli bir mezarın izi üstündeydi. İngiltere’ye gidip Lord’u kazılarına sürdürülmesine ikna etmeyi başardı. Ekim ayında Mısır’a döndü. Kazıların yapıldığı Luksor bölgesine yerleşti. Kendisine şans getirmesi için bir kanarya satın aldı…

Carter mezarın izinde

1 Kasım 1922’de o güne kadar hiç kazılmamış bir hektarlık bir üçgende çalışmalara başlayan Carter, 4 Kasım’da çökmüş bir merdiven girişi buldu. Bir gün sonra ise,bu girişin olduğunu kesin biçimde anlamıştı. İngiltere’ye telgraf çekmesi üstüne, Lord, kızı Lady Evelyn ile birlikte Mısır’a gelerek bizzat kazılara katılmaya başladı. 26 Kasım’da,yaptıkları kazının bütün molozlarını temizlemişlerdi. Ardından sanki içeriden kilitlenmişçesine kapalı duran bir kapıyı açmayı başardılar.

İçeri ilk giren Carter oldu.Gördükleri karşısında adeta dili tutuldu. Bu çok odalı mezarın giriş odası bile hazinelerle doluydu.

Lord olayı ilk Times’a satıyor

Lord, o ana kadar harcamış olduğu paraları çıkarmak istiyordu. Mezardan ne kadar değerli şeyler çıkarsa çıksın, onlara sahip olması olanaksızdı. Çünkü Mısır hükümeti kazıyı denetliyordu. Lord, mezarla ilgili bilgileri The Times gazetesine para karşılığı sattı. Böylece İngiliz okurlar, kazı sırasında olan biten herşeyi günü gününe izlemeye başladılar.

Tutankamon’la buluşma

Lord, Carter, Lord’un kızı Lady Evelyn ve Carter’ın yardımcısı Arthur Callender ile birlikte bir gece, mezarın ana bölümüne girmeyi başardılar. Tümü gördüklerinin gerçek olup olmadığından kuşkuya düştüler. Her şey altındandı. Firavun’un mumyasının koskocaman bir altın sandukanın içinde olduğu anlaşılıyordu. Duvarlarda altın çerçeveli resimler vardı. Bunlar da firavunun ailesine aitti. Tanrı Osiris’İ sembolize eden parlak cilalı altın bir mask da duvarda asılıydı. Carter ve Lord ne bulduklarını biliyordu. Bu mezar 18. Sülale krallarından Tutankamon’undu. Tutankamon M:Ö 1346-1339 arasında bir tarihte ölmüş, o tarihten bu yana mezar hiç açılmamıştı. Varlığı bile bilinmiyordu. Carnarvon Lordu bulduklarını bütün dünyaya ilan etti. Kazı sırasında çıkan bütün molozlar temizledikten sonra resmi açılış yapıldı. Gazeteciler fotoğraflar çektiler. Olay bütün dünyaya duyuldu.


177416_o4ff5.jpg


“Ölüm gelecek…”

Kazılar devam ederken ilgi çekici bir şey olmuştu. Bütün vaktini kazı yerinde geçiren Carter, kaldığı eve pek uğramıyordu. Oraya nasıl geldiği bilinmeyen bir kobra yılanı evine girmiş ve Carter’ın kafeste yaşayan uğurlu kanaryasını yiyivermişti. Kazılarda çalışan Mısır’lı işçiler inançlı kişilerdi. Bu olayı duyunca çok heyecanlandılar. Bunu bir uğursuzluk belirtisi olarak kabul ettiler. Çünkü kobra yılanı Mısır hükümdarlığının simgesiydi ve Tanrıça Vadeet tarafından korunduğuna inanılan bir hayvandı. İşçiler aralarında olayı şöyle yorumladılar: ”Yakında ölüm gelecek…”

Turistler Mısır’a akın ediyor

Tutankamon’un mezarı dünyada büyük ilgi gördü. Mısır’daki meraklılar yetmiyormuş gibi, binlerce Avrupalı turist Mısır’a akın etmeye başladı. Mezarın girişine her gün binlerce insan geliyordu. Arkeologlar, bilim adamaları, kaşifler, mezarı ve hazineleri görmek için birbirlerini eziyordu. Bazı serserilerin olay çıkardığı da oluyordu… Firavun Tutankamon’un 3000 yılı aşkın bir zamandan beri süren “ebedi istirahati” ne son verilmişti.

Lord ile Carter’in arası açılıyor

Carnarvon Lordu’u ve Carter’ın mezarı buldukları anda duydukları sevinç bütünüyle yok olmuştu. İkisi de çok sinirliydiler. Mısır hükümeti ile olan ilişkileri bozulmuştu. Carter mezarda bulunan eşyaları kaydetmek için günlerce çok kötü koşullar altında çalıştı. Bir akşam Carnarvon Lordu ile bir araya geldi ve aralarında çok şiddetli bir kavga çıktı. Lord İngiltere’ye gitti.

1923 Şubat’ında Lord’un sağlık durumu bozuldu. Anlaşılmaz bir biçimde dişleri döküldü. Ateşi bir yükseliyor bir düşüyordu. Mart ayı başında Mısır’a döndü ve bir süre için durumu düzeldi. Ama daha sonra yeniden kötüleşmeye başladı. Ailesi Mısır’a geldi hemen. 26 Mart günü Carnarvon Lordu’nda kan zehirlenmesi olduğu resmen açıklandı. 4 Nisan günü Kahire’de Continental Svoy Oteli’de komadaydı. Ertesi sabah saat 2’de tüm hastalığı boyunca yanından ayrılmayan İngiliz hasta bakıcı , Carnarvon Lordu’nun öldüğünü bildirdi.

Tam o anda oteldeki ışıklar titredi ve söndü. Otelin penceresinden dışarı bakanlar bütün Kahire’de elektriklerin kesildiğini gördüler. Kentte elektrik kesintileri çok sık olmakla birlikte Lord’un öldüğü andaki arıza için hiçbir açıklamada bulunulmadı. Aynı saatlerde Lord’un İngiltere’deki şatosunda bulunan İskoçyalı kahya da dehşet içinde irkildi. Lord’un köpeği titriyor ve uluyordu, biraz sonra da öldü.

“Mezara dokunana ölüm…”

Lord’un ölümü bütün dünyada şok etkisi uyandırdı. Gazeteler Firavun Tutankamon’un mezarında bulunmuş yazılardan söz ediyorlardı. Eski Mısır yazısıyla yazılmış olan bu yazılardan biri şöyle diyordu:
“Mezara dokunanlara ölüm gelecektir”

Bazıları da mezarda başka uyarıların bulunduğunu ileri sürdüler. Bunlardan biri şöyle idi: “Ölüm, firavunların huzurunu bozanı kanatlarıyla katledecektir” Arkeolog Carter ise Tutankamon’un mezarında bu türden bir lanetin bulunmadığını söyledi. Onu rahatsız eden bir tek şey vardı. Mezarın altın sandukasının önünde bir lamba bulmuştu. Bu lambanın üstünde şöyle yazıyordu: “Gizli odaya girilmesini önleyeceğim. Benim görevim ölüyü korumak.”

Firavun Tutankamon’un mezarını ziyaret eden arkeolog ve turistlerden bazıları da kısa bir süre sonra hastalanarak öldüler. Mezarın iç odalarından birinin açılışında bulunan kişilerden biri olan James Henry Breasted, ateşli bir hastalığa yakalandıysa da mezarda çalışmayı sürdürdü. 70 yaşında kadar, yani 12 yıl yaşadı. Amerikalı Milyarder George Jay-Gould, mezarı ziyaret ettiği gün ateşlenerek aniden öldü. Arkeolog Carter’ın yardımcılarından biri olan A.C.Mace, ateş nöbetlerine tutulunca işi bıraktı ve 1928’de öldü. Bir başka yardımcısı Richard Bethell, 45 yaşında kan dolaşım yetersizliğinden( !) öldü.

Bütün bu ölümler makul ve doğal nedenlerle açıklanır mı? Havalanan tozda bakteriler olduğu ileri sürüldüyse de bilim adamı Alfred Lucas, bazı bakteri örneklerini inceledi. Bunlardan bir tanesi dışında, aşağı yukarı tümünün zararsız olduğunu açıkladı. Bir süre, mezar duvarlarını kaplayan mantarın bir alerjiye neden olduğu sanıldı. Ama bu konuda da bir kanıt getirilemedi. Eski Mısır’lıların çok etkili zehirler ürettikleri biliniyordu. Açılan tüm mezarlarda böyle zehirler arandı. Ama bulunamadı…

tutankamon-26.jpg


Ölümlerin Arkası Kesilmiyor

Firavun Tutankamon’un mezarına ilgi gösterildikçe ölümler de sürüp gidiyordu. Kahire’de Carnarvon Lordu’na bakan İngiliz hemşire 1926 yılında 28 yaşında doğum yaparken öldü. New York’taki Metropolitan Sanat Müzesi’nin temsilcisi Herbert Winlock Mısır’a geldi. Firavun Tutankamon’un mezarı yüzünden öldüğü sanılan insanların bir listesini yaptı. Kahire Üniversitesi’nden Dr.İzzettin Taha, yıllar sonra konuyla bilimsel olarak ilgilendi.

Arkeologların ve müzelerde çalışanların ciğerlerinde mantar hastalıkları olduğunu buldu. Eski mezarlara girmiş olanların da bu hastalıktan ölmüş olabileceğini ileri sürdü. Kısa bir süre sonra Kahire‘den Süveyş’e giderken, düz yolda kullandığı araba karşı yönden gelen bir arabayla çarpıştı. Yapılan otopside Dr.Taha’nın çarpışmadan saniyeler önce solunum yetersizliğinden öldüğü ortaya çıktı… Tutankamon’un mezarının kalıntılarını 1972’de Londra’da ve daha sonra da Amerika’da sergilenmesinde de gizemli ölümler meydana geldi. Bunlardan en üzücü olanı, Mısır Eski eserler Bölümü Müdürü Dr.Gamaleddin Mehrez’in ölümü idi. Mehrez, bütün bu gizemli ölümlerin, kuşkusuz kişiyi tedirgin edebileceğini, ama lanete kesinlikle inanılmaması gerektiğini söylemişti.

”Bakın bana” demişti, ”Bütün yaşamım boyunca mezarlar ve mumyalarla uğraştım. Bütün bunların bir rastlantı olduğunun en büyük kanıtıyım” Bu sözlerin üzerinden dört hafta sonra, sergilenecek eserler Londra yolundayken, 52 yaşında öldü.

Lanet devam ediyor

Sergilenecek eserleri Londra’da götüren RAF uçağının başteknisyeni Ian Lansdown, bilinmeyen bir nedenle, Tutankamon’un ölüm maskesinin bulunduğu kutuyu tekmelemişti. İki yıl sonra aynı bacağı garip bir kazada kırıldı. Mürettabattan başka kişiler de beklenmedik şekilde öldüler. Başka bir olay da,1980’de “Kral Tutankamon’un laneti “ adlı tv filminin çekimi sırasında ortaya çıktı.

Mısır’da çekimin birinci günü tahıl yüklü bir araba bilinmedik bir nedenle devrildi ve filmin yıldızı Ian McShane’in bacağının 10 yerden kırılmasına neden oldu. Ian McShane’nin yerini Robin Ellis aldı, ancak başka yıldızlar yapıma katılma teklifini reddettiler. Belki de Tutankamon’un laneti, bir hileden ibaretti. Belki de halkın inançları böyle bir olayı yaratmıştı. Ya da ,Tutankamon, mezarında rahatsız edilmeden bırakılmalıydı.

Bütün bu ölümlerin ardından mezarlarda zehir üreten bir tür bakterinin olabileceği iddia edildi ancak buna bir kanıt getirilemedi.

Ölümler devam ediyor

Lanet söylentileri Tutankamon’un mezarına olan ilginin artmasıyla yıllar boyunca devam etti. Özellikle Tutankamon’un mezar kalıntılarının 1972’de Londra’da ve daha sonra Amerika’da sergilenmesi sırasında da gizemli ölümler meydana geldi. Bunlar arasında en üzücü olanı, Mısır Eski Eserler Bölümü Müdürü Dr. Gamaleddin Mehrez’in ölümüydü. Mehrez, bütün bu gizemli ölümlerin, kuşkusuz kişiyi tedirgin edebileceğini, ancak lanete kesinlikle inanılmaması gerektiğini söylemişti. Bu sözlerin üzerinden dört hafta geçtikten sonra, 52 yaşında hayatını kaybetti. Bütün bu yaşanan olaylar üzerine aradan geçen yıllara rağmen, Mısır’ın en genç firavunlarından Tutankamon’un mezarı hala gizemini koruyor.

Mezarındaki inanılmaz zenginlik bulunduğu halde Tutankamon (MÖ: 1361-1352) hala hakkında en az bilgi bulunan firavundur. Tahta çıkma hakkını, ünlü kral Akhenaton (MÖ.1379-1362) ile kraliçe Nefertiti’nin kızı Prenses Ankhesenpaaten’le evlenerek elde etmişti. Tutankamon’un ebeveyninin kimler olduğu konusunda, bazı uzmanlar bu firavunun, ”Akhennaton’un Nefertiti dışında bir kadından olan oğlu” tezini ileri sürüyorlar. Bazı uzmanlara göre de Tutankamon, Akhenaton’un babası III. Amenofis’in (MÖ.1417-1379) birinci karısı Tiy’den doğmuştur. Kesin olan, Tutankamon’un III.Amenofis ve Akhenaton’şa akraba ve soylu olduğudur. Dokuz yaşında tahta çıkan ve adı 12 yaşına kadar “tutankaten” olan Tutankamon (Güneş tanrısı Amon’un yaşayan temsilcisi) krallar arası savaşlarını en yoğun olduğu dönemde doğmuştu. Kralların fethettikleri toprakların genişlediği ve komşu ülkelerden de altının ülkeye aktığı bu dönemde Mısır, dünyanın en zengin ülkesiydi Firavun vaktini, daha çok yönetimin bulunduğu Memphis’le geçiriyordu ama Mısır’ın başkenti Teb şehriydi. Tutankhamon’un tahta çıktığı sırada Mısır’ın bütün tapınakları bakımsızlıktan kırılıyor.

Yönetimdeki karışıkların önü alınamıyor, Suriye’ye düşmanla çarpışmaya giden ordu sürekli yeniliyordu. Tutankamon “babası” Amon’un Ptah’ın ve diğer tanrıların altın heykellerini yaptırdı, çözülmüş olan rahiplik kurumlarını düzenledi, tapınakların hazinelerine büyük bağışlar yaptı.

Akhenaton Güneş tanrısı Aton’a bağlı tek tanrılı bir düzen kurdu ve Mısır’lıları diğer tanrıları bırakmaları için zorladı. Başkenti Teb’den, Akhetaton(şimdiki Amarna) ya taşıdı. Firavun Akhenaton’un tersine “Eski Rejim”i canlandırdı ve III. Amenofis zamanında bitirilmemiş olan anıtların tamamlanması işine girişti. Bu işlerin arasında Luxor tapınağı da vardır. Bugün, Tutankamon’un tahtta kaldığı dokuz yıl boyunca askeri bir harekata katılmadığı düşünülüyor. Sadece keşif için general Horemhem komutasında Filistin’e ve Lübnan’a asker gönderdiği sanılıyor.

Tutankhamon 19 yaşındayken aniden öldüğü için geride vasiyet bırakmamıştır. Kafatasında sol kulağın arkasında tahribat bulunduğu için, ölümünün bir kaza sonrasında olduğu sanılıyor. Ancak, şu anki Mısır bilimcilerin ürettiği senaryolara göre Tutankamon’un generali Horemheb, iktidarı ele geçirmek için Tutankamon’un kafasının arkasına sert bir cisim ile vurmuş ve ölümüne neden olmuştu.

Mezarının yanında bulunan iki küçük tabuttaki ölü doğmuş bebeklerin, Tutankamon’la çok sevdiği eşi Ankesenamun’un çocukları olduğu sanılıyor. Bunun yanısıra hayvan mumyaları da bulunmuştur. Tutankamon’un mezarında bulunan lambada ise gün ışığı ile birşey görülmeyen, ancak zifiri karanlıkta görülebilen, ikisinin burun buruna figürleri bulunmaktadır. Tutankamon’un ölümünden sonra, tahta çıkan General Horemheb, Tutankamon’un tapınaklarını kendisine aldığı gibi, onun aldığı gibi, onun adını da unutturmak istemiş, ama bilinmeyen bir nedenle Tutankamon’un lahdine dokunmamıştı.

Bunun, kendisinin işlediği cinayeti dikkat çekmemek üzere örtbas yöntemlerinden biri olduğu söylenebilir. İşte bu lahit,1922 yılında Lord Carnarvaon ve Howard Carter adlı iki İngiliz ejiptolog tarafından bulundu. Tam 3000 yıl sonra Horemheb’e ilginç bir oyun oynamış, sonunda yine Tutankamon üne kavuşmuştu.

Your Page Title #satışortaklığı
Cevapla


Konu ile Alakalı Benzer Konular
Konular Yazar Yorumlar Okunma Son Yorum
  TUTANKAMON'UN MEZARINDA ÇOK SAYIDA GİZLİ BÖLME KEŞFEDİLDİ Spiritüeller 0 6,145 13-06-2016, Saat: 16:49
Son Yorum: Spiritüeller

Hızlı Menü:


Konuyu Okuyanlar: 3 Ziyaretçi