Yaşamımızın her anı sonsuz bir yaratıcılığa ve evren sonsuz bir cömertliğe sahiptir. Yeterince açık bir dilekte bulunun yalnızca, çünkü yürekten arzulanan her şey mutlaka gerçekleşir....
Yaratıcı imgeleme, yaşamımızda olmasını istediğimiz şeyleri yaratabilmek için hayal gücünü, düş gücünü kullanma tekniğidir.
İmgeleme, zihinde bir fikir ya da resim yaratma yeteneğidir. Yaratıcı imgelemede, gerçekleşmesini istediğimiz bir şeyin açık ve net görüntüsünü yaratmak için düş gücünüzü kullanırsınız. Sonra, nesnel bir gerçek olana dek, bir başka deyişle, düşlediğiniz şeyi elde edene dek bu fikir ya da resime düzenli bir biçimde odaklanmayı ve pozitif enerji vermeyi sürdürürsünüz.
Geçmişte çoğumuz, yaratıcı imgeleme gücümüzü nispeten bilinçsiz br şekilde kullandık. Çünkü, yaşamla ilgili içimizde derin bir biçimde yer etmiş olumsuz kavramlar yüzünden otomatik ve bilinçsiz bir şekilde yaşamdan hep yoksunluklar, engeller ve zorluklar bekledik; bunların kaderimiz ve kısmetimiz olduğuna inandık ve hayalimizde hep bu tip sahneleri canlandırdık. Böylece de, yaşamımızda şu ya da bu ölçüde onları yarattık.
Yaratıcı imgeleme, sözcüğün en yüksek ve gerçek anlamı ile sihirdir. O evrenimizin işleyişini yöneten doğal prensipleri anlamayı, onlarla uyum içinde olmayı ve bu prensipleri en bilinçli ve yaratıcı şekilde kullanmayı içerir.
Basit Bir Yaratıcı İMGELEME Uygulaması
Önce, arzu ettiğiniz herhangi bir şeyi düşünün. Bu alıştırma için kolayca gözünüzde canlandırabileceğiniz basit birşey seçin. Bu sahip olmak istediğiniz bir nesne, gerçekleşmesini arzuladığınız bir olay, içinde bulunmaktan hoşlandığınız bir durum ya da geliştirmek istediğiniz bir yaşam koşulu olabilir.
Kimse tarafından rahatsız edilmeyeceğiniz sessiz bir yerde, rahat bir biçimde oturun ya da uzanın. Tüm bedeninizi gevşetin (gevşemek önemlidir). Ayak parmaklarınızdan başlayarak kafanıza dek her adalenizin teker teker ve sırayla gevşediğini, tüm gerginliğinizin akıp gittiğini düşünün. Yavaşça ve derin bir biçimde karnınızdan soluk alıp verin. Ağır ağır 10’dan 1’e kadar sayın ve her sayışta daha derinden gevşediğinizi hissetmeye çalışın.
Kendinizi gerçekten derin bir biçimde gevşemiş hissedince, arzuladığınız şeyi, tam arzuladığınız şekliyle zihninizde canlandırmaya (imgelemeye) başlayın. Eğer bu bir obje ise, kendinizi bu objeyle birlikteyken; onu kullanırken, arkadaşlarınıza gösterirken, ona hayranlıkla bakarken, onun zevkini çıkartırken imgeleyin. Eğer bu bir durum ya da olaysa, kendinizi bu durum ya da olayın içinde görün ve her şeyin istediğiniz gibi geliştiğini hayal edin. İnsanların neler söylediklerini ya da bu sahneyi daha canlı ve gerçek kılacak herhangi bir ayrıtıyı imgeleyebilirsiniz.
İmgeleminizi daima aşağıdaki gibi, kendi kendinize yaptığınız şu kesin bildirimle bitirin;
Bu ya da daha iyi bir şey,
şimdi benim için ve ilgili herkesin
en yüksek iyiliği adına,
tümüyle doyum verici ve uyumlu yollarla
gerçekleşiyor.
Bu beş dakika da olabilir, yarım saat de. Ancak hergün yada yapabileceğiniz kadar sık tekrarlamalısınız.
Bu hayalin nasıl gerçekleşeceğini analamak ya da onu adım adım hesaplamak veya en iyi nasıl sonuçlanacağına karar vermek zorunda değilsiniz; yalnızca en iyi şekilde sonuçlanacağını varsayın ve bırakın ayrıntılarla evrensel zeka uğraşsın...
Dileyin, o size verilecektir;
arayın, bulacaksınız;
kapıyı çalın, size açılacaktır.
Dileyen herkes alacaktır,
arayan bulacaktır;
ve kapıyı çalana, o açılacaktır.
Yaratıcı imgeleme evrenin doğal olarak uyumlu, bolluk ve sevgi dolu olan akışına karşı kendi oluşturduğumuz engelleri aşma ya da yok etme aracıdır. O yalnızca tüm varlıkların en yüksek iyiliği adına, en yüksek hedef ve amaçlarımıza uygun şekilde kullandığımızda etkili bir araçtır. Yaratıcı imgelemenin amacı: bizi, kendi olma halimize ulaştırmak; eylemimize odaklanıp onu kolaylaştırmamıza yardımcı olmak; sahip olduklarımızı çoğaltıp geliştirmektir.
Bir başlangıç;
Hayatın bir nehir olduğunu düşünelim. İnsanların çoğu nehrin akışına kapılıp gitmekten korktukları için kıyıya sıkı sıkı tutunmuşlar. Ancak belirli bir noktada, her varlık gönüllü olarak kendini akışa bırakmak, nehrin onu sağ sağlim bir yerlere ulaştıracağına güvenmek zorunda.
İşte bu noktadainsan “akışa uymayı” öğrenir ve bu harika bir duygudur.
Bir kez nehirle akmaya başlayınca, bu insan artık ileriye doğru giden yollardan hangisini seçeceğine kendisi karar verebilir. En iyi görünen yolun hangisi olduğunu belirleyebilir, ağaç köklerine, kaya parçalarına çarpmaktan sakınarak ilerleyebilir ve önündeki birçok kanal ve koldan izlemek istediğini seçebilir. Aynı zamanda da hala “nehirle birlikte akmaktadır...”