Naturel 2010 Festivali’nde ‘Değişimle Yaşamı Yeniden Yaratma’ üzerine bir seminer verecek olan yaşam koçu Erim Ergün’ün kanserle başlayan kişisel değişim öyküsü gerçekten ders verir nitelikte… Erim Ergün öyküsünü ve hedeflerini derki okurlarıyla paylaştı..
Seni kısaca tanıyabilir miyiz?
1972 yılında Çanakkale’ nin Biga ilçesinde dünyaya geldim. Ev hanımı bir anne ve avukat bir babanın çocuğu olarak ilk, orta ve lise öğrenimimi Biga’ da tamamladıktan sonra 1989 yılında İTÜ İşletme Mühendisliği bölümünde üniversite eğitimime başladım. 1994 yılında eğitimim tamamlayıp 1 yıl süresince yabancı dil eğitimi için Londra’ da yaşadım. Türkiye’ ye döndükten sonra 2 yl süresince aile şirketinde Kalite sorumlusu olarak kalite güvence ve kalibrasyon konusunda çalıştım. Daha sonra askerlik eğitimi ve ardından Sabancı Holding (Brisa) de profesyonel iş yaşamıma devam ettim. 10 yıl süreyle kadar satış, pazarlama ve yönetim kurulu üyesi asistanlığı pozisyonlarında çalıştıktan sonra 2008 yılbaşı itibariyle çok istediğim ve derin bir tutku duyduğum yaşam koçluğu mesleğini yapmaya başladım. Helen Moda’ daki ofisimde çalışmalarıma devam ediyorum.
Hikayen nasıl başlıyor?
2000 yılında yaşadığım kan kanseri deneyimi tamamen duvara toslamama nedep olup kendime ve hayata dair bir çok inanç sistemimin değişmesi sürecini başlattı. Aynı yıl tamamlayıcı terapiler diye adlandırdığımız tıbbi tedaviye destek niteliğindeki bioenerji, reiki, meditasyon, taşlarla terapi, renklerle terapi ve yoga çalışmalarına başladım. Bu konuda ilk başta terapiler alırken daha sonrasında bu tekniklerin eğitimini alıp önce kendi üzerimde sonra etrafımda ihtiyacı olanlar üzerinde uygulamaya başladım ve büyük faydasını gördüm. 2005 yılında başladığım CTI( Coaches Training Institute ) koçluk okulu kanalıyla aldığım ko-aktif koçluk programını 2007 yılının sonlarında tamamladım.
Hastalığa yakanlamadan önce nasıl bir hayatın vardı? Nasıl bir Erim’din, düşlerin beklentilerin nelerdi?
Gayet yoğun bir iş hayatının içindeydim hep koşturmaca, kariyer ve ilerleme, başarılı olma çabası. Önceliklerimi ihmal etmiştim ve herşeyi çok kafaya takan, aşırı duyarlı ve dışarıya belli etmesem de üzülen bir yapıdaydım. Aşırı sorumluluk bilincim derinlerdeki güvensizlik, değersizlik ve sevgisizlik duyguları ile birleşiyor ve hep kendimi acımasızca yargılama, eleştirme ve cezalandırma yoluna gidiyordum. Tabi bunu o kadar derinde ama aynı zamanda güçlü bir şekilde yapıyordum ki dışarıya çoğu zaman kendine güvenen herşeyin yolunda olduğuna inandıran bir Erim görüntüsü veriyordum. Bu içsel savaş içinde, aslında yaşamımın bütününü görmek söz konusu değildi ve hayallerim, tutkum kaybolmuştu belki de hiç bir zaman ortaya çıkmamıştı. Anı yaşamıyordum çoğu zaman. Bu içsel mücadelenin ve karmaşanın içinde an ne kadar yaşanabilir ki ?
Hastalığa yakalanma ve tespit edilme sürecini anlatır mısın?
Hastalığın tespit süreci 2000 yılının Nisan ayına denk geliyor. O zamana kadar gayet sağlıklı olan daha doğrusu olduğunu sanan ben hiç bir operasyon geçirmemiş doğru düzgün tıbbi tahlil bile yaptırmamışken bir tesadüf ( !) eseri iş gereği gittiğim Adapazarı’ nda yanımdakilerin ve laborant görevlinin zoruyla kan testi yaptırdım. O hastaneye bayim ile birlikte müşteri ziyareti kapsamında laborant görevliyi ziyaret amacıyla gitmiştik. Bayim, şeker hastasıydı ve rutin kan testini yaptırmak istemişti. Kısmet bana da test yapılmasıymış… Hastalığın tespit edilmeden önceki yaklaşık 8-10 aylık süreçte ayağımda aynı çürük gibi morluklar oluşmuştu ayrıca normalde gayet iyi koşarken çok çabuk yorulmaya başlamıştım ve dalağım ağrımaktaktaydı. Tabii ben hep ihmal etmiş hiçbir rahatsızlığı kendime kondurmamıştım. Halbuki muayene yapıldığında dalağın neredeyse büyümekten patlama noktasına geldiği anlaşıldı.
O anki duygularını ve sende yaşanan dönüşümü anlatır mısın?
İlk kanser olduğum söylendiğindeki anı unutmuyorum bir anda donmuş kalmıştım ama sanki uzun zamandır böyle bir cevabı bekliyormuş ve hazırlıklıymış gibi de karşılamıştım bu durumu. Ondan sonraki süreç güçlenme ve hastalığı yaratan duygu ve inanç sistemlerini fark etme ve yoğun bir şekilde yüzleşme ile geçen zorlu ama aynı zamanda farkındalık dolu bir yolculuktu benim için. Özellikle içerde kendini sevgisiz, güvensiz, değersiz hisseden kendini acımasızca yargılayan Erim ile buluşmaktı benim için. Buna benmerkezci Erim’le buluşmayı da eklemek isterim ki kanseri yaratan ve besleyen en önemli taraflardan biridir benmerkezcilik..
İyileşme sürecin nasıl oldu? Neler yaptın, hangi şifa tekniklerinden yararlandın?
Modern tıbba destek olarak bioenerji ve Acmos terapi ile başladı benim tamamlayıcı terapiler ile tanışmam. Bu reiki, taşlarla ve renklerle terapi çalışmalarıyla devam etti. Yine aynı zamanlarda 2000 yılının eylül ayında yoga ve meditasyon çalşmalarıma başladım. Meditasyon özellikle içsel inanç kalıplarının ve bilinçaltının temizlenmesinde farkındalık anlamında destek olurken yoga enerjimi dengeli kullanmama ve dengede kalmama yardımcı oldu. Yine akabinde başladığım içsel enerjiyi artırmaya ve yönlendirmeye yönelik mikrokozmik yörünge meditasyonu çalışmaları bağışıklık sistemimi daha da güçlendirdi.
Hayatını değiştirme kararını nasıl aldın?
2005 yılına geldiğimde 5 yıla çok yoğun değişim ve dönüşümleri sığdırdığımı farkettim. Aynı zamanda bir sürü eğitim, seminer ve kitap. Etrafımdaki bir çok kişiyle paylaşımlar beni insanın değişimi konusuna daha çok tutku duymaya yöneltti. Kesin olarak bu konuda çalışmamın benim gerçek tutkum ve isteğim olduğunu fark ettim. İnsanların yaşamlarına dahil olup değişim süreçlerinde yanlarında olmak ve bu süreci izlemek bana müthiş heyecan veriyordu. Bu geçiş süreci ve o zman çalıştığım işi sonlandırıp profesyonel anlamda koçluk alanına geçiş yapmam 2007 sonuna tekabül ediyor.
Hangi eğitimleri aldın?
Reiki eğitimleri, yoga, meditasyon, taşlarla ve renklerle terapi, duygusal özgürleştirme tekniği, ZSG Sinerjik şifa tekniği, Rasheeba, ICF onaylı toplam 15 günlük program olan Ko-Aktif Koçluk eğitimi.
Şu an mesleğini nasıl tanımlıyorsun?
Kişisel Gelişim desteği sunan Koçluk yeni bir meslek ve dunyada 15-20 yıl Türkiye’de ise 8-10 yıl civarında bir geçmişi var . Kişisel gelişimi ve danışanın başlattığı değişimi desteklemek temelinde kurulan profesyonel bir ilişki aslında. Bireylerin iş ve özel yaşamlarında karşılaştıkları zorluklar değişim ve değişimi yönetme ihtiyacı doğurur. Koçluk çalışması danışanın Harekete geçmek/İlerlemek/ Değişmek isteği ve potansiyeline odaklanır. Koçluk, danışanın destek aldığı profesyonel ile çalışma şekli açısından benzersizdir: bu profesyonel ilişkide koç değil danışan liderdir. Son karar veren ve uygun hareketleri başlatma sorumluluğunu taşıyan danışandır. Danışan kendi sorumluluğunu ve verdiği sözlere uyma yükümlülüğünü kabul eder. Koç, bu süreçte danışanı için en iyiyi ister ve hedefe ulaşması için sahip olduğu beceri ve tekniklerle danışanını destekler.
Koç amaçlanan sonuca ulaşmak için; danışanın kendi cevaplarını bulması, eylem adımlarını belirlemesi ve sonuçlar alması için gerekli süreci en etkin şekilde gerçekleştirmekten sorumludur. Koç, danışanına koşulsuz sevgiyle yaklaşır, tüm danışanlarına eşit ve yüksek değer verir. Danışanını asla yargılamaz, analiz etmez, suçlamaz, eleştirmez. Koçlukta gizlilik ilkesi esastır; danışanıyla ilgili tüm bilgileri bir üçüncü kişiyle asla paylaşmaz. Koç, seans sırasında kendi gündemini, hayatını bir kenara koyar. Koç, tüm iç konuşmalarını susturur. Sahnede sadece danışan vardır, projektör-odak danışanın üzerindedir. Ve koç, danışanının güçlü yönlerine odaklanır. Danışanına seans sonlarında ödevler verir. Bir koçluk sürecinin koçluk olması için, seansın sonunda danışanda değişim olmalıdır, danışan eyleme geçmelidir. Değişim-eylem yaratmamış bir seans koçluk değildir. Koç, kendini sürekli yenilemek durumundadır.
Nasıl bir çalışma izliyorsun?
Erim Yaşam Koçluğu sistemi bir çok tekniğin ve 10 yıllık ruhsal, dünyasal deneyimlerimin bir kombinasyonu olarak oluşturuldu. Bunlar arasında enerji, nefes, meditasyon ve koaktif koçluk teknikleri ile yarattığım bir takım özgün geçmişi bırakma tekniklerini sayabiliriz. 12 senelik yolun profesyonel iş yaşamımda deneyimlediğim ve gözlemlediklerim de, sistemin özel yaşama olduğu kadar iş yaşamına da güçlü bir şekilde hitap etmesine imkan tanımıştır.
Sistemi benzersiz kılan bir diğer özellik 10 yıldır deneyimlediğim yolun ve derin bir içsel yolculuğun kazandırdığı bilgeliği ve özgün teknikleri de içeriyor olması. Günümüzde değişim herkes için çok hızlanmıştır ve bu içe dönmeyi farkındalık kazanıp daha güçlü ve bütün bir şekilde dışa yönelmeyi gerektirmektedir. Danışanlarıma sunduğum her biri 1.5 saatten oluşan 8 seanslık programın ilk bölümünde yoğun olarak danışan kendisini geçmişte tutan ve ilerlemesini engelleyen taraflarını, duyguları ve inanç sistemlerini keşfedip özgürleşirken aynı zamanda güçlenme ve dengelenme sürecine girer. İkinci bölüm ise geçmişin ayrık otlarından temizlenmiş tarla olarak tabir ettiğim yeni alana danışanla birlikte yaşamındaki yenilikleri, istek ve tutkuların tohumunu ekmekten oluşmakta. Böylece değişim danışanın istekleri doğrultusunda hızlanmakta ve yaşamını yeniden yaratmakta. Sistemin diğer güçlü özelliği her seansın sonunda o çalışmayla ilgili danışan ve koçun birlikte belirlediği ödevler.. Bu ödevler çeşitli uygulamaları içerdiği gibi danışanın çarpıcı deneyimlerini ve hissettiklerini paylaşması kapsamında çok önemli geri bildirimler sallamakta. Böylece öğrenme ve değişim süreci daha kalıcı ve uygulanabilir duruma gelmekte. Koçluk hizmeti almak isteyenlerle hem tanışmak hem de sistemimi tanıtıp onlara özel koçluk sürecini dizayn etmek ereğiyle ücretsiz bir ön görüşme yapmaktayım.
Şimdiki Erim Ergün’ü nasıl tanımlıyorsun?
AşK dolu, anı yaşayan ve koçluk ve yazmayı tutkusu olarak yaşayan bir kişi.
Hedeflerin ve amacın..
Kısa vadede iki kitap çıkarmak istiyorum. İkisi de 2011 yılı içinde birisi ruhsallık, aşk içeren denemeler kitabı. Diğeri ise kısa ve özlü sözlerimi toparladığım kişisel değişim kitabım. Bunun dışında deniz kenarında doğa içinde bir arınma ve değişim merkezi kurmak, üyesi olduğum ruhsal görevimi ifa ettiğim Süper İnsanlık Realitesi Derneği’ndeki görevimi barış, sevgi ve insanlık için daha geniş kitlelere ulaştırmak adına yeni yapılanmalara gitmek. Hepsi zaman içinde belli bir düzen içinde gerçekleşecek..