Hoşgeldin, Ziyaretçi |
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.
|
Forum İstatistikleri |
» Toplam Üyeler: 3,070
» Son Üye: damon
» Toplam Konular: 2,834
» Toplam Yorumlar: 3,065
Detaylı İstatistikler
|
Kimler Çevrimiçi |
Toplam: 1334 kullanıcı aktif » 0 Kayıtlı » 1334 Ziyaretçi
|
Son Aktiviteler |
Sürekli Aynı Sayıyı Görüy...
Forum: MELEK MESAJLARI
Son Yorum: Stannis
03-10-2024, Saat: 18:13
» Yorumlar: 0
» Okunma: 328
|
Bize ait olmayan sahte an...
Forum: Zihin
Son Yorum: cinsiyetsiztirmavi
29-08-2024, Saat: 01:28
» Yorumlar: 0
» Okunma: 307
|
RUHLARIN YAZDIRDIĞI SÖYLE...
Forum: ENTERESAN BİLGİLER
Son Yorum: Shfz
20-08-2024, Saat: 01:26
» Yorumlar: 1
» Okunma: 62,010
|
Nuh’un Gemisi’nin Çözülem...
Forum: TARİH
Son Yorum: Emka
21-02-2024, Saat: 21:57
» Yorumlar: 3
» Okunma: 8,133
|
DEMON İSİMLERİ LİSTESİ VE...
Forum: DEMONLAR
Son Yorum: Debriyaj_Balatasi
15-02-2024, Saat: 02:30
» Yorumlar: 1
» Okunma: 25,075
|
Trabzon'da ki Majisyenler
Forum: TRABZON SPİRİTÜELLERİ
Son Yorum: koavemaji
02-02-2024, Saat: 14:11
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,007
|
11:11'in Manevi Önemi ve ...
Forum: EVRENSEL ENERJİLER
Son Yorum: zeynepbuhan
10-11-2023, Saat: 18:49
» Yorumlar: 1
» Okunma: 6,150
|
Sürekli Şiddetli Baş Ağrı...
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: Gümüşkurt
25-09-2023, Saat: 19:23
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,524
|
%100 Etkili Şans İlmi Hav...
Forum: BÜYÜLER
Son Yorum: Gümüşkurt
18-09-2023, Saat: 23:51
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,286
|
Baş Melek Cebrail'in ismi...
Forum: Gabriel (Cebrail)
Son Yorum: Gümüşkurt
17-09-2023, Saat: 15:38
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,173
|
|
|
EVİNİZDE NEGATİF ENERJİ VARMI ÖĞRENİN |
Yazar: Emka - 30-03-2017, Saat: 10:55 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
|
Evinizde negatif enerji varmı öğrenin! Negatif enerjiler çeşitli nedenlerden dolayı ister istemez evinize girebilir. İster kişisel negatif enerjileriniz isterse dışarıdan evinize gelen kişilerin negatif enerjileri evinizin olumsuz enerji ile dolmasını sağlar
Evinizde oluşan negatif enerjileri şu yollarla anlayabilirsiniz. Bitkileriniz varsa solmaya başlarlar, Hane üyeleri arasında gerginlikler ortaya çıkar hatta evde beslediğiniz hayvanınızda bile huzursuzluklar ortaya çıkar bunun yanı sıra maddi durumunuzda dalgalanmalar olur
Bir bardak su ile negatif enerji olup olmadığını anlayabilir ve yok edebilirsiniz
Nasıl mı? Öncelikle şeffaf cam bir bardak alın (Not bu bardağı daha sonra bu iş dışında kullanmayın)
Bardağımızın 3/1 ini deniz tuzu ile doldurun
yine bardağın 3/2 sini beyaz sirke yada elma sirkesi ile doldurun
diğer kalan 3/1 ini ise su ile doldurun
Bu karışımı evin en çok kullandığınız hane halkının beraber oturduğu misafir ağırladığı yere koyun
Ve o şeklide bırakın 24 saat sonra suya bakın:
Eğer bardaktaki su bıraktığınız gibi ise her şey normal negatif enerjiler ortamda yok demektir. Eğer suda lekelernmeler ve renginde yeşile bakan bir renk değişikliği görürseniz bilinki o odada negatif enerji var ve suyu hemen tuvalete dökün ve sifonu çekin
Diğer odalarda da tekrar aynı yeniden temiz suya sirke ve tuz ekleyerek aynı işlemi yapabilirsiniz
Eğer ki su koyduğunuz gibi tertemiz duruyorsa aynı suyu diğer odaya koyarak orada da deneyebilirsiniz
Böylelikle tüm odalardaki negatif enerjileri temizlemiş olacaksınız
|
|
|
Olumlamalar Neden Başarısız Olur 5 Neden |
Yazar: Emka - 30-03-2017, Saat: 10:52 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
|
Olumlama yaptığımızda pozitif düşünceyi aktif etmiş oluyoruz. Fakat olumlamalar genellikle hayatımızda fazla kalmıyor. İşe yaramadığını düşünüp vazgeçiyoruz. Peki olumlamayı kötü yönde etkileyen 5 neden nedir?
1- Zihinsel Direnç
Olumlama yaparken zihinsel bir direnç hissetmişizdir. Bu zihinsel direnç olumlamanın işe yaramasını engeller ve bazen bu yüzden olumlama yapmaktan vazgeçeriz. Olumlamanın işe yaramasını istiyorsak mutlaka zihinsel direncimizi azaltmalı ve yok etmeliyiz. Bunu yapabilmek için zihinsel direncimizi fark etmemiz gerekiyor. Bu çok zor bir durum değil. Olumlama söylediğinizde negatif olarak hissettiğiniz duygu durumu zihinsel direncimizdir. Bunu azaltmak ve etkisini yenmek için ise olumlama yapmadan önce düşüncelerimizi azaltmamız ve meditasyon şeklinde zihnimize odaklanmamız çok faydalı olacaktır.
2- Doğru Cümleler
Şimdi yapacağınız en güzel şey olumlamanız ile ilgili doğru cümleyi keşfetmektir. Doğru cümle her insana göre değişebilir. Cümle olumlu olmalıdır sadece. Herhangi bir kalıba da uymak zorunda değildir. Olumlu bir cümle için iç sesinize başvurabilirsiniz. Doğru ve kendinize ait cümleler daha iyi hissettirecektir. Unutmayın cümlenin niteliği kadar size neler hissettirdiği de önemlidir. Bir cümleden pozitif bir his alamıyorsanız olumlama başarısız olacaktır.
3- Negatif düşünce
Zihnimiz negatif düşünce yapısında yaşar. Genellikle zor hayatlar yaşayan insanlar pozitif bakış açısını daha çabuk kazanmaktadır. Olumlamanın işe yaramasını istiyorsak pozitif ve olumlu düşünmemiz şarttır. Bunun içinde olumlamalarımızda ilk olarak pozitif düşünce cümleleri kullanmalıyız.
“Huzurlu ve pozitif düşünüyorum ve bu beni harika hissettiriyor”.
“Olumlu ve iyi niyetli düşünceyi yaşıyorum”.
Bunları kullanabilirsiniz. Ama bizce kendi özgün cümlelerinizi keşfetmeniz daha değerlidir.
4- İnanç
Olumlamalar temelde bilinçli bölüme değil bilinçaltı bölümüne söylenen sözlerdir. Fakat bilinçaltına etki edilebilmesi için olumlamanın işe yarayacağına duyulacak bir inanç gereklidir. İşin gerçeği tıbbi ilaçlar bile her insanda %100 işe yaramaz. Burada hastanın iyileşeceğine olan inanç çok önemlidir. Buna tıp dilinde plasebo etkisi denmektedir. Kısaca insanlar inandıkları şeyler üzerinden kendi gerçekliklerine ulaşırlar. Olumlanın işe yaradığını pek çok kez görmüş biri olarak şunu söylebilirim. Olumlamanın işe yaraması tamamen size bağlı.
5- Zaman
Düşünün; yıllarca negatif düşünceler ile yüklenmiş bir zihin var. Bazı sözler bize binlerce belki milyonlarca kez söylenmiş. Çevremizde olumsuz insanların yaptığı negatif cümleler ve düşünceler ile büyümüşüz. Gerçek şu 5 veya 10 kere tekrarladığınız bir cümle hemen sizin için çalışmaya başlamayabilir. Yıllarca negatifle dolmuş bir zihin 21 günde temizlenemez. Evet 21 günün asıl amacı sizde yıllarca sürecek bir alışkanlık oluşturmaktır. Olumlamanın ana amacı da zaten sizi negatif düşünce yapısından pozitif düşünce yapısına alabilmektir. Pek çok sorunun altında bu yatar. Kısaca olumlama için zaman ayırmalısınız.
|
|
|
Başarılı Kişiler Negatif Enerji Yayan İnsanlardan Nasıl Korunuyorlar |
Yazar: Emka - 30-03-2017, Saat: 10:44 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
|
Çevreye negatif enerji yayarak verdiği olumsuzluklarla zararlı olarak nitelendirdiğimiz insanların bir kısmı yaptıklarının farkında değilken, diğer bir kısım ise bilinçli olarak kaos yaratıp insanları kızdırmaktan büyük zevk alır. Fakat sonuç olarak, her şekilde gereksiz bir karmaşa ve en kötüsü de, stres yaratırlar. Travis Bradberry’nin paylaştığı negatif enerji yayan ve olumsuzluk yaratan bu tarz zararlı insanlarla baş etme yollarını Uplifers olarak sizlere sunuyoruz.
Araştırmalar, stresin beyin üzerinde kalıcı ve olumsuz bir etki yarattığını gösteriyor. Birkaç gün bile strese maruz kalmak, beynin mantık ve hafızadan sorumlu, önemli bir bölümü olan hipokampüsteki sinirlerin etkinliğini azaltıyor. Haftalar boyu yaşanan stres, beyin hücrelerinin birbirleriyle olan iletişimlerini hasara uğratırken, aylar süren stres ise, nöronları geri dönüşü olmayan bir şekilde yok ediyor. Stres, başarınızı ciddi anlamda tehdit ediyor; kontrolden çıktığında, beyniniz ve performansınız bundan büyük zarar görüyor.
İşinizle ilgili yaşadığınız stresin büyük bir bölümü, işlerin yetişmesi ile ilgili olup, genelde kontrol edilebilir bir gerginlik yaratır. Size asıl zarar verenlerse, sürpriz bir şekilde ortaya çıkan beklenmedik durumlardır ve bu durumların kaynağı da çoğu zaman zararlı insanlardır. Sebebi ister negatiflikleri, zalimlikleri ya da sadece nasıl davranacaklarını bilmemeleri olsun, sizi strese sokan bu insanlarla baş etmeyi öğrenmeniz gerekiyor.
İş hayatında başarıyı yakalamış insanların ortak özelliği, stres anlarında duygularını nasıl yöneteceklerini bilmeleridir. En büyük yetenekleri ise, zararlı insanları kendilerinden uzak tutmanın yollarını yıllar içinde öğrenmiş olmalarıdır. Peki başarılı insanların bu konudaki taktikleri nelerdir?
Özellikle her şeyden şikayet eden, zararlı insanlarla aralarına sınır koyarlar
Her şeyden şikayet eden negatif insanlar, sorunlara odaklandıkları için çözüm bulmada başarısız olurlar. Kendilerini daha iyi hissetmek için, herkesin onlar gibi mutsuz olmasını isterler. İnsanlar genelde kaba ya da duyarsız gözükmemek adına, bu insanların şikayetlerini dinlemek zorunda kalır. Fakat insanlara anlayışlı davranmakla, onların olumsuz duygularla dolu dünyasında çakılı kalmak arasında ince bir çizgi vardır.
Bu durumdan kurtulmak için, bir takım sınırlar koymanız ve gerektiğinde uzak durabilmeniz yeterlidir. Şöyle düşünün: Bütün gün sigara içen birinin yanında oturup, dumanını solur musunuz? Her şeyden şikayet eden insanlardan da bu şekilde uzak durmanız gerekir. Sınır koymanın en iyi yolu, şikayet eden insana, bu problemi nasıl çözmeyi düşündüğünü sormaktır. Bu soru karşısında ya susacak ya da sohbeti daha verimli bir yönde devam ettirecektir.
Çatışmaları zararsız atlatırlar
Başarılı insanlar, duygularını okuyabilir ve ona göre doğru hamleler yapabilirler. Bir anlaşmazlık anında, kontrol edilemeyen duygular sizi istemediğiniz yollara sürükleyerek, ciddi anlamda zarar görecek şekilde davranmanıza neden olurlar. O yüzden, zararlı insanlarla aranızda bir anlaşmazlık çıktığında, savaş vermenin en mantıklı yolunu seçip, kendinizi zamanı geldiğinde savunmalısınız.
Mantıksız durumların üstesinden gelirler
Zararlı insanların davranışları o kadar mantıksızdır ki, sizi kolayca çileden çıkarabilirler. Fakat bu konuda dikkatli olmak lazım; kendinizi duygularınızın kontrolüne bırakıp, onların oyununa gelmeyin.
Karşınızdaki insan ne kadar mantıksız olursa, sizin de bu işin üstesinden gelmeniz aslında o kadar kolay olur. Böyle durumlarda, konuyla aranıza duygusal olarak bir mesafe koyun ve o kişiyle etkileşiminize, sanki bir bilim projesiymiş gibi yaklaşın. Duygusal karmaşaya değil, sadece gerçeklere göre hareket etmelisiniz.
Duygularının farkında olurlar
Duygusal bir mesafeyi korumak, farkındalık gerektirir. Damarınıza basan bir insanı, ne yaptığının farkında olmazsanız, durduramazsınız. Bazen, işin içinden çıkmanın en iyi yolunu bulmak için, durup düşünmeniz gerekir. Kafanızı toplayıp en iyi hamleyi yapmak için kendinize zaman tanıyın.
Kimsenin keyiflerini kaçırmasına izin vermezler
Tatmin ve keyif alma duygularınız, diğer insanların düşüncelerine bağlıysa, kendi mutluluğunuzu kontrol edemiyorsunuz demektir. Duygusal olarak zeki insanlar yaptıkları bir şeyden mutluluk duyduklarında, kimsenin fikirlerinin ya da art niyetli yorumlarının keyiflerini kaçırmasına izin vermezler.
Başkalarının sizin hakkınızda düşündükleri konusunda tamamen kayıtsız kalmak imkansız olsa da, kendinizi kimseyle karşılaştırmak zorunda değilsiniz. Ayrıca başkalarının fikirlerine ihtiyatlı yaklaşmanız gerekir. Bu sayede, kendinize verdiğiniz değer başkalarına bağlı olmadığından, zararlı insanların dedikleri ya da yaptıkları sizi etkileyemez.
Unutmazlar
Duygusal zekaya sahip insanlar kolay affeder ama bu, her şeyi unuttukları anlamına gelmez. Affetmek, hata yapan kişiye ikinci bir şans vermek demek değildir; daha çok, yola devam edebilmek için olumsuz durumları arkada bırakmayı amaçlar. Başarılı insanlar, başkalarının hataları yüzünden bir açmaza düşmek istemedikleri için, olan biteni arkada bırakıp, gelecekte de zarar görmemek adına kendilerini korurlar.
Kendileri hakkında olumsuz düşünmezler
Bazen, diğer insanların olumsuzlukları sizi de ele geçirir. İnsanların size davranış biçimleri karşısında kendinizi kötü hissetmeniz normal, fakat bunu aşmak ya da olumsuz duyguları daha da güçlendirmek, tamamen size bağlı. Kendiniz hakkında olumsuz düşüncelere kapılmanız, sizi zayıf düşürür, içinden çıkılması güç bir duruma sürükler. Üstelik çoğu zaman bu düşünceler, gerçeği yansıtmazlar. Dolayısıyla, her ne pahasına olursa olsun, kendi kendinizi kötülemekten uzak durun.
Sorunlara değil, çözümlere odaklanırlar
Dikkatinizi verdiğiniz yer, duygusal durumunuzu da belirler. Eğer karşılaştığınız sorunlara yoğunlaşırsanız, olumsuz hisleri ve stresi daha da uzatırsınız. Pozitif duygular yaratıp stresi azaltacak bir kişisel verimlilik hissiyatı oluşturmak için, içinde bulunduğunuz şartları daha iyi bir duruma sokacak eylemlere odaklanmalısınız.
Zararlı insanların sizi ne kadar zora soktuklarını düşünüp bu noktada takılı kalırsanız, gücü ele geçirmelerine neden olursunuz. Yapmanız gereken şey, bu konuyla nasıl baş edeceğinize odaklanmanızdır. Bu sayede kontrolü elde tutmak konusunda daha becerikli olur ve onlarla olan etkileşiminizde yaşadığınız stresi azaltırsınız.
Aldıkları kafein miktarına dikkat ederler
Kafein almak, adrenalin salgılamayı tetikler. Dolayısıyla bir tehditle karşılaştığınızda, ya kaçmanıza ya da sert bir şekilde tepki vermenize neden olur. Bu mekanizma, anında tepki verebilmek için, mantıklı düşünmenizi engeller. Eğer ormanda bir ayı tarafından kovalanıyorsanız bu iyi bir durum olabilir, fakat koridorda kızgın bir iş arkadaşınızla karşılaştığınızda, bu refleks pek de sizin lehinize olmaz.
Uykularını alırlar
Stres seviyenizi kontrol edebilme ve duygusal zekanızı artırmada, uyku çok önemli bir rol oynar. Uyuduğunuzda, beyniniz deyim yerindeyse şarj olur. Gün içinde yaşadıklarınıza şöyle bir göz atıp, gerekli olanları saklar, gereksizleri yok eder. Bu sayede zihniniz açık bir şekilde uyanırsınız. Eğer uykunuzu yeterince almazsanız, öz denetim, dikkat ve hafıza kapasiteniz azalır. Bununla birlikte uykusuzluk, stres hormonlarının seviyesini de arttırır. İyi bir gece uykusu sayesinde, zararlı insanlarla olan iletişiminizde daha pozitif, yaratıcı ve proaktif olursunuz.
Sonuç olarak, zorlayıcı insanlarla etkileşime girdiğinizde, yukarıda bahsettiğimiz stres azaltan yöntemleri kullanırsanız, beyniniz stresle daha etkin bir şekilde baş etmek konusunda antrenmanlı olur. Bu sayede gergin durumların olumsuz sonuçlarını daha az hissedersiniz.
|
|
|
AURA ARINDIRICI İKSİR |
Yazar: Spiritüeller - 29-03-2017, Saat: 13:00 - Forum: İKSİR
- Yorumlar (1)
|
|
Kullanılan malzemeler hemen herkesin kolaylıkla bulabileceği ve oldukça ekonomik malzemeler… Bahsedilen karışım ise oldukça kısa bir sürede hazırlanıyor ve hazırlanışı da çok kolay…
Tarifimizde kullanacak olduğumuz tuz ve sirke, arındırıcı özelliği yüzlerce yıldır bilinen ve hemen hemen her kültürde bu özelliklerinden faydalanılan, gerçekten çok güçlü maddelerdir. Spiritüalizm çalışmaları yapanlar, majisyenler ve meditasyon ustalarının neredeyse tümü tuz ve sirke karışımının ne denli güçlü olduğunu bilir ve belirli aralıklarla bu karışımı auralarını arındırmak, negatif enerjilerden ve kötü etkilerden kurtulmak için kullanırlar. Spiritüalizm konularıyla ilgilenen bir çok kişi ise biberiyenin belki de en güçlü arındırıcı ve koruyucu özellikli bitki olduğunu bilir.
Aura arındırıcı iksiri, özellikle meditasyon, yoga, çeşitli enerji ritüelleri ve dualarınızdan önce kullanarak, çalışmanızın gücünü arttırabilirsiniz. Ya da özellikle stresli bir gün sonunda, sizi ciddi şekilde sinirlendirecek ya da hayal kırıklığına uğratan bir olay olduğunda, moraliniz bozuksa, enerji seviyenizin düşük olduğunu hissettiğinizde ya da bazı negatif enerjilerin size yönlendirildiğini düşünüyorsanız da kullanmanız etkili olacaktır.
Malzemeler:
1-2 fincan himalaya tuzu ya da deniz tuzu
1-2 fincan elma sirkesi ya da frambuaz sirkesi
Büyükçe bir kap dolusu ılık su (en azından tüm vücudunuzu ıslatacak miktarda olması gerekir)
1 çorba kaşığı biberiye yağı ya da 5-6 çorba kaşığı kuru biberiye
1 büyük kuvars kristali (tercihen)
Hazırlanışı:
Eğer kuru biberiye kullanacaksanız, öncelikle kullanacağınız suyu kaynatmalı ve kuru biberiyeyi bunun içerisine atarak 10-15 dakika demleyerek süzmelisiniz. Süzdükten sonra elde ettiğiniz sıvının soğuyarak ılınması için bekleyiniz.
Ilınan suyun içerisine önce tuzu atarak iyice erimesini sağlayınız. Son olarak ise sirkeyi katıp karıştırınız. Eğer kuru biberiye kullandıysanız, biberiye yağı katmaya gerek yoktur. Fakat kuru biberiye kullanmadıysanız, karışıma sirkeyle beraber 1 çorba kaşığı da biberiye yağı ekleyin. Ancak biberiye yağınız ya da kuru biberiyeniz yoksa, sadece tuz ve sirke karışımı da benzer etkiyi gösterecektir. Yine de daha güçlü bir etki için biberiye kullanmanız tavsiye edilir.
Artık arındırıcı suya enerji yükleme aşamasına geldik. Önceden negatif enerjilerden arındırdığınız büyükçe bir kuvars kristalini su dolu kaba atınız ve kabın üzerini örterek 1 gece bekletiniz. Eğer kuvars kristaliniz yoksa bu aşamayı atlayabilirsiniz.
Suyun hafızası olduğu, enerjileri ve duyguları emdiği kadim şifacılar ve majisyenler tarafından bilinmesine rağmen, son yıllarda bu özelliği bilimsel olarak da kanıtlanmıştır ve bu konuda pek çok kitap yazılmış, film çekilmiştir. Bu nedenle suya niyetinizi söylemeniz ve bu sayede enerjinizi aktarmanız da önemlidir. Sesli olarak 3 kez suya doğru "Bu şifalı su fiziki ve enerji bedenlerimi temizleyip arındırsın, negatif enerjileri benden süpürüp götürsün…” gibi bir niyet cümlesiyle suyu şarj ediniz.
Duşunuzu alıp durulandıktan sonra bu suyu başınızdan aşağı dökerek tüm vücudunuzun, saçlarınızın ve saç diplerinizin ıslanmasını sağlayınız. Ardından hemen durulanmayınız, en az 5 dakika bekledikten sonra normal su ile durulanarak bu ufak ritüeli tamamlayabilirsiniz.
Eğer evinizde küvet ya da jakuziniz varsa suyla doldurduğunuz küvete bu suyu sökerek, içerisinde geçireceğiniz 10 dakika tümüyle yenilenmenizi sağlayacaktır. Fakat iksiri küvete dökerek kullanmak istiyorsanız, kullanacağınız malzeme miktarı daha fazla olmalıdır. Bir de küvette otururken iksir ile yüzünüz ve saçlarınızı da ıslatmayı unutmamalısınız.
Aura Arındırıcı İksiri Başka Ne Şekilde Kullanabilirsiniz?
Tadı çok hoş olmasa da arındırıcı iksirden birkaç yudum içtiğinizde, etkisi güçlenecektir. Fakat bu karışımı içecekseniz biberiye yağı değil, kuru biberiye ile hazırlanmış karışımı kullanmayı tercih ediniz.
Aklınıza gelen tüm değerli ve yarı değerli doğal taşlarınızı bu karışımın içerisinde sadece 15 dakika bekleterek arındırabilirsiniz.
Uğuruna inandığınız ya da olumsuz enerjiden etkilendiğini düşündüğünüz objeleri bu iksirle olumsuz enerjilerden arındırabilirsiniz.
Bu karışımı haftada bir yenisini hazırlamak suretiyle, büyükçe ve ağzı açık bir kaba dökerek odanızın bir köşesine koyduğunuzda, odanızdaki olumsuz enerjileri nötürleyebilirsiniz.
İnancınız doğrultusunda bu iksire çeşitli dua, mantra ya da belli bazı sözcükleri çok sayıda tekrarlayarak okuduğunuzda, enerji suya geçecektir. Sonrasında ise bu sıvıyı niyetinize uygun şekilde arınmak ve pozitif enerjiden yararlanmak için kullanabilirsiniz.
Aura Arındırıcı İksirin Fiziksel Faydaları
Bu iksir sadece auranızı değil bedeninizi de arındıracaktır. Sirke ve biberiye saçlarınızı tüm kir ve kimyasal maddeden arındırarak göz alıcı parlaklığa kavuşturur
Saç derinizin pH dengesi korunur, daha sağlıklı saçlara sahip olmanıza yardım eder.
Kepek ve seboreik dermatit gibi problemlerden kurtulmanıza yardımcı olur.
Antibakteriyel ve antifungal özelliğiyle, vücudunuzdaki çeşitli bakteri enfeksiyonu ya da mantar enfeksiyonlarının iyileşmesine yardım eder.
Bu iksiri düzenli kullandığınızda sırt, boyun, yüz ve göğüs bölgenizdeki küçük sivilcelerin yok olduğunu göreceksiniz.
Bu sıvıyı kullandıktan sonra lif ya da kese kullanarak yıkandığınızda, ölü hücrelerden daha kolay kurtulursunuz.
Egzema, sedef vs.. gibi pek çok cilt hastalığına karşı iyi geldiği söylenmektedir.
Depresyon, anksiyete, panik atak vs.. gibi psikiyatrik problemlerden şikayetçiyseniz bu sıvıyı her gün ya da gün aşırı ve düzenli kullandığınız takdirde, daha dingin ve huzurlu hissedeceksiniz.
Uyumadan önce bu iksiri kullandığınızda, çok daha derin ve huzurlu bir uyku uyuyacaksınız. Uykusuzluk gibi problemlerinizin üstesinden gelmeniz için size yardımcı olacak.
Stresli ve yoğun tempolu bir işiniz varsa eve geldikten sonra yapacağınız ilk şey bu iksiri kullanmak olursa, iş stresini üzerinizden atmanız çok daha kolay olacak.
|
|
|
NUMEROLOJİ İLE AURA RENGİNİ SAPTAMAK |
Yazar: Spiritüeller - 29-03-2017, Saat: 12:41 - Forum: Aura
- Yorumlar (1)
|
|
Numerolojide her sayı belli bir renkle ilişkilidir.
1. Kırmızı
2. Turuncu
3. Sarı
4. Yeşil
5. Mavi
6. Indigo
7. Mor
8. Pembe
9. Bronz
11. Gümüş
22. Altın
Aura taban rengi kişinin yaşam yolu numarasıyla belirlenir. Bu, Pisagor numerolojisininen önemli sayısıdır ve kişinin yaşamında ne yapması gerektiğiyle ilgili olduğunu anımsayın. Kişinin taban rengi ve yaşam yoluna bağlı olan renk genellikle -ama her zaman değil- aynıdır.
Yaşam yolu, kişinin doğum tarihinin tümünü toplayarak hesaplanır. Diyelim ki 28 Nisan 1980 tarihinde doğmuş birinin rengini belirliyoruz. Bu sayıları toplarız:
4 ay
28 gün
1980 yıl
2012 toplam
Bu toplam, yani 2012, her basamağı birbirine eklenerek tek basamaklı bir sayı haline getirilir: 2+0+1+2=5.
Bu kişinin yaşam yolu numarası beştir. Beş, mavi renge bağlıdır. Demek ki bu kişinin aurasının taban rengi çok büyük bir olasılıkla mavidir.
Şimdi toplamı tek basamaklı bir sayıya indirmenin iki istisnasını göreceğiz. Bu, indirgeme sürecinde 11 ya da 22 ile karşılaştığınız durumdur. Bu sayılara numerolojide ana sayılar adı verilir ve 2 ya da 4'e indirgenemezler. Bunun nedeni, bu sayılara sahip insanlara bizden çok daha fazla potansiyel bahşedilmiş olmasıdır.
Benim size anlattığım hesaplama yoluyla hiçbir ana sayıyı kaçırmazsınız. 29 Şubat 1944 yılında doğmuş iyi bir arkadaşım var. Benim anlattığım yöntemle yaşam yolunu hesapladığımızda 22 çıkıyor.
2 ay
29 gün
1944 yıl
1995 toplam, ve 1+9+7+5=22
Eğer sayıları sırayla toplarsak ana sayıyı kaçırırız: 2 (ay)+2+9 (gün)+1+9+4+4 (yıl)=31 ve 3+1=4.
Bu nedenle gün, ay ve yılı toplama işlemi yaparak eklemek önemlidir. Sayıları tek tek toplayarak bir basamaklı bir sayıya indirgemeyin.
Numerolojide onbir farklı renk seçtiğimizi gördünüz. İşte bu nedenle bu yöntem %100 kusursuz değildir. Yaşam yolu sayısı bir kişinin taban rengini belirlemede %95 doğrudur.
Kırmızı
Potansiyel: Liderlik
Bu güçlü bir renktir. İnsana güçlü bir ego ve başarılı olmak için güçlü bir arzu verir. Bu renk çocuklukta çok bastırılmıştır, özellikle de çocuk, ailenin arzularını yerine getirmeye zorlanıyorsa. Sonuç olarak aura bazen ezik, sıkıcı görünür. Bu kişi yetişkinliğe erince ve kendi ayaklarının üzerinde durmaya başlayınca aurası genişler ve insanın yapmak zorunda olduklarını yapmaya muktedir olduğunu gösterir.
Taban rengi kırmızı olan kişiler başkalarına esin verecek enerji, karizma ve dürtülere sahip oldukları için genellikle sorumluluk isteyen, liderlik konumlarına otururlar. Sevgi doldu ve sıcak kalpli olurlar, ayrıca fiziksel anlamda da cesurdurlar.
Kırmızının negatif çizgileri sinirlilik hali ve bencilliktir.
Turuncu
Potansiyel: Uyum ve işbirliği
Turuncu sıcak, şefkatli bir renktir ve genellikle sezgisel, dokunmayı seven, anlaşması kolay insanların taban rengidir. Bu kişiler başkalarının kendilerini rahat hissetmesini sağlar ve sık sık kendilerini 'bulanık suları arıtma' görevinde bulurlar. Düşünceli, ayakları yere basan, yetkin ve pratik insanlardır. Sağlam bir duruşları vardır.
Turuncunun olumsuz çizgileriyse tembellik ve 'hiç de umurumda değil' tavrıdır.
Sarı
Potansiyel: Yaratıcılık, zihinsel parlaklık
Taban rengi sarı olan kişiler heyecanlı, değişken ve heveslidirler. Hızlı düşünürler, başkalarını eğlendirmeyi ve eğlenmeyi severler. Sosyaldirler, uzun sohbetleri severler, her türlü konuda konuşurlar. Öğrenmeye meraklıdırlar ama bir konuyu derinlemesine incelemektense pek çok konunun yüzeyinde kalmayı yeğlerler.
Negatif çizgileri utangaçlık ve yalan söylemeye eğilimdir.
Yeşil
Potansiyel: Şifa
Yeşil barışçıl bir renktir ve taban rengi yeşil olan insanlar barışsever ve doğal şifacılardır. Katılımcı, güven veren ve cömerttirler. Sakin ve anlaşılması kolay insanlardır ama gerekli olduğu zaman son derece inatçı olabilirler. Taban rengi yeşil olan kimselerin fikrini değiştirmenin tek yolu, o fikrin onların kendi fikri olduğuna inanmalarını sağlamaktır.
Yeşillerin negatif çizgileri katılık ve olaylara bakışlarında esneklik olmamasıdır.
Mavi
Potansiyel: Değişkenlik
Bu kişiler genellikle pozitif ve hevesli oldukları için mavi, taban rengi için harika bir renktir. Sonuç olarak da bu kimselerin auraları geniş ve parlaktır. Herkes gibi iniş ve çıkışları çoktur ama nasılsa zorlukları daha bir kolay aşarlar. Mavi taban rengine sahip kişilerin yürekleri her zaman genç kalır. Samimi, dürüst insanlar olup, genellikle akıllarındakileri söylerler.
Mavinin negatif çizgisi işleri bitirmede güçlük çekmesidir. İşlere başlamak konusunda çok iyidirler, büyük bir hevesle başlarlar ama bitirmek konusunda aynı azmi gösteremezler.
İndigo
Potansiyel: Başkalarına karşı sorumluluk
Bu rengi taban rengi olarak belirlemek güç olabilir çünkü kimi zaman neredeyse mora kaçar. Sıcak, şifa veren ve doyurucu bir renktir. Taban rengi indigo olan kişiler genellikle insani yardım konularıyla ilgilenirler. Başkalarına yardım etmekten hoşlanırlar, sevdikleri insanlar çevrelerindeyken çok büyük mutluluk yaşarlar.
İndigonun negatif çizgisi "hayır" demeyi becerememeleridir. Bu tür insanlar başkaları tarafından çok rahatça kullanılır.
Mor
Potansiyel: Tinsel ve entelektüel gelişme
Taban rengi mor olan insanlar yaşamları boyunca tinselliklerini geliştirirler. Ne kadar geliştikleriyse auralarındaki bu rengin kalitesiyle ortaya çıkar. Taban rengi mor olan kişiler doğalarının bu yönünü genellikle reddetmeye çalışırlar. Bu onlara mutluluk getirmez ve sonunda yaşamlarıyla ne yapmaları gerektiğini keşfederler. Öğrenmeye ve bilgelikleri artmaya başlayınca, auraları da genişler ve parlaklaşır. Bu rengin negatif çizgisi başkalarına itici gelen bir üstünlük taslama olabilir.
Gümüş
Potansiyel: İdealizm
Gümüş, aurada sık rastlanan bir renk olmasına karşın taban rengi olarak pek sık rastlanmaz. Taban rengi gümüş olan insanlar büyük fikirlerle doludurlar ama ne yazık ki bu fikirlerin pek çoğu pratik değildir. Bu insanların genellikle yeterince motivasyonu yoktur, hayalperesttirler, düşlerini gerçeğe dönüştüremezler. Ancak bir kez motive olup da takip etmeye değer bir fikir yakaladıklarında, bu kişilerdeki gelişmeler izlemesi sevinç veren bir başarı haline dönüşür.
Altın
Potansiyel: Sınırsız
Bu, taban rengi açısından en güçlü renktir. İnsanlara geniş boyutlu projeleri ve kafalarına koydukları herşeyi gerçekleştirme becerisi verir. Karizmatik, çok çalışkan, sabırlı ve kendilerine amaç belirleyen kimselerdir. Yaşamda en büyük başarılarını geç kazanırlar. Azizlerin ve öbür tinsel kişilerin başlarının çevresindeki halenin genelde altın rengi olması boşuna değildir, bu onların sonsuz potansiyelini gösterir.
Pembe
Potansiyel: Finansal ve maddi başarı
Bu narin görünümlü renk inatçı, kararlı insanların auralarının taban rengidir. Bu kişilerin çıtaları yüksektir ve sarsılmaz bir kararlılıkla amaçlarının peşinden giderler. Güç ve sorumluluk gerektiren konumlara gelmeleri rastlantı değildir ama derinlerinde alçakgönüllü, sakin bir yaşamdan hoşlanan kişilerdir. Sevgi dolu, ince ve kibar, nazik insanlardır ve çevrelerinde sevdikleri kişiler olduğu zaman çok mutludurlar.
Bronz
Potansiyel: İnsancıllık
Bu, genellikle bir sonbahar tonudur ve neredeyse paslı olan görünümü son derece çekicidir. Taban rengi bronz olanlar sevgi dolu, başkalarına özen gösteren, insancıl ve yardımsever insanlardır. Yumuşak kalpli ve cömerttirler. Sonuç olarak da sık sık başkalarının baskısı altında kaldıklarından 'hayır' demeyi öğrenmeleri gerekir.
Beyaz
Potansiyel: Aydınlanma ve esin
Beyaz saflığın rengidir ve seyrek olarak taban rengi olarak rastlanır. Tüm renkler beyazdan geldiğine göre, beyaz ışığın öteki adıdır. Taban rengi beyaz olan kişiler kendilerini silen, alçakgönüllü, azizler kadar insancıldırlar. Egoları neredeyse yok gibidir ve kendilerinden çok başkalarının iyiliğiyle ilgilidirler. Bu insanlar son derece sezgisel ve yaşlarının ötesinde bilgedirler.
|
|
|
TEKRAR DÜNYAYA GELENLER HAKKINDA |
Yazar: Emka - 29-03-2017, Saat: 12:37 - Forum: Reenkarnasyon
- Yorum Yok
|
|
Dünyada reenkarnasyon konusunda referans olarak kabul edilen ABD’li bilim adamı Ian Stevenson’un “20 Örnek Reenkarnasyon Vakası” kitabında Adana’da yaşayan Adnan Kelleçi’nin “Kore Savaşı’nda şehit düşen bir Türk askeriydim” diye önceki yaşamını ve öldüğü anı anlattığı olay yer alıyorReenkarnasyon konusunda en bilimsel sayılabilecek araştırmaları 88 yaşında hayatını kaybeden ABD’li psikiyatrist Ian Stevenson yürütüyordu. Virginia Üniversitesi’ndeki Kişilik Bölünmeleri Çalışmaları departmanının başında görev alan Stevenson, yıllarca birçok akademisyenin alay konusu oldu. Ancak 40 yıllık süre içinde geçmiş yaşamlarından anılarını hatırladıklarını öne süren dünyanın dört bir yanında 3 bin kadar çocuk üzerinde çalışmalar yürüttü ve dünyaya reenkarnasyonun gerçekten de var olabileceğini kanıtlamaya çalıştı. Stevenson, araştırmalarını geçmiş yaşamlarından izler taşıdığı öne sürülen 2-5 yaşları arasındaki çocuklar üzerinde yürüttü.
Psikiyatriste göre çocuklar bu anıları 8 yaşlarına geldiğinde tamamen unutmaya başlıyor. Stevenson’un en çok ses getiren çalışması “20 Örnek Reenkarnasyon Vakası” isimli kitabında bir araya getirildi. Stevenson, çalışmaları çerçevesinde geçmiş yaşamlarını hatırlayan Türk çocuklar üzerinde de incelemelerde bulundu. Bunlardan biri Türk Adnan Kelleçi, Adana’da yaşayan Kelleçi, önceki yaşamında Kore Savaşı’nda görev alan Türk askerlerinden çatışma sırasında hayatını kaybeden bir er olduğunu iddia ediyordu. Kelleçi, askerin ölümünü oldukça detaylı bir biçimde anlatabliyordu. Ancak askerim kimliği hiçbir zaman tam olarak belirlenemedi.****Kürekli katili aradılarEkber’de yaşayan Mehmet Bekler, 40’lı yıllarda dünyaya geldi. Un değirmeninde çalışan Bekler 1965’ten bir gün bir müşterisiyle kavga etti ve müşterinin kafasına bir kürekle vurmasıyla hayatını kaybetti.
Kısa bir süre sonra yakınlardaki bir köydeki hamile bir kadın rüyasında genç bir adam gördü adam “kafama kürekle vurdular ve ben öldüm. Seninle kalmak istiyorum başkasıyla değil” dedi. Kadın Süleyman isminde bir çocuk dünyaya getirdi. Bebeğin kafasında bir yara izi bulunuyordu. Çocuk konuşmaya başladığı andan itibaren eski yaşamından anıları anlatmaya ve isminin Mehmet olduğunu söylemeye başladı. Sonunda Mehmet’in ailesi de bu duruma inandı. Küçük çocuk anılarına o kadar güveniyordu ki Mehmet’i öldüren köylüyü öldürmek için babasının silahını bile istemişti.****Başının üzerinde yara iziCemil Fahrici 1935’te Antakya’da dünyaya geldi. Doğumundan bir önceki gece babası uzak bir akrabaları olan Cemil Hayık’ın kendi oğlu olarak yeniden dünyaya geldiğini gördü.
Hayık, çetesi Fransız güçleri tarafından sarıldıktan sonra silahını çenesine dayayarak intihar eden bir yerel kahramandı. Bebek Cemil de çenesinin altında 2 santim boyutlarında bir yara izine sahipti ve 2 yaşına geldiğinde Hayık’ın yaşamı hakkındakı detayları çevresiyle paylaşmaya başladı. Daha sonraki yıllarda Stevenson yaptığı araştırmalar sonunda Cemil’in başının üstünde de bir yara izin olduğunu fark etti. Yara izleri ve çeşitli fobi ve ağrılar reenkarnasyon berlitileri olarak görülüyor. Bazı uzmanlara göre boynundan sıkıntı çeken kişiler geçmiş hayatında asılarak öldürülmüş olabilir ya da yüksekten korkan bir kişi bir kalenin duvarından aşağıya atılarak cinayete kurban gitmiş olabilir. Yani nedeni açıklanamayan bu korku ve fobilerin önceki yaşamlardan gelmiş olabileceği öne sürülüyor.****Mezarlığını bile anlattı Dellal Beyaz 1970’te Samadağ’da dünyaya geldi. Doğduğunda başının üzerinde bir yara izi vardı. Annesi küçük kızın eski yaşamından anılar taşıdığını yatağında kendi kendine konuşurken f ark etmeye başladı.
Della önceki yaşamında yakınlardaki bir köyde yaşayan bir kadın olduğunu ve çamaşır asarken bir kuyuya düşerek öldüğünü anlatmaya başladı. Ailenin uzaktan bir akrabası Dellal’in anlattıklarının Zehide Köse isimli bir kadının ölümüyle büyük benzerlik gösterdiğini öne sürdü. Köse düşerken kafasını yer vurmuş ve götürüldüğü hastanede yaşamını yitirmişti. Zehide’nin mezarlığını da anlatan Dellal, önceki yaşamında öldükten sonra olanları hatırlayabilen ilk reenkarnasyon vakalarından biriydi. Nepalli küçük Buda rahipleri çok kızdırdı2005 yılında Nepal’deki bir ormanda ağaç kovuğunda hiçbir şey yiyip içmeden tam 10 ay boyunca yaşayan “küçük Buda” lakaplı 15 yaşındaki Ram Bomjon adlı çocuğu görmek için şimdi dünyanın dört bir yanındaki Budistler bu ülkeye akın ediyor. Bomjon‘u görmek için gelenlere bölgenin dini yetkilileri yol gösterirken, Budistler, Ram Bomjon’a gösterilen ilginin nedenini şöyle özetliyor: “Yaklaşık 2500 yıl önce Buda, onun yaşındayken bu bölgede bir ağaç kavuğunun içinde inzivaya çekilmişti.
Şimdi Buda onun bedeninde yeniden hayat buldu. O Buda’nın reenkarnasyonu.” Bomjon’un annesi ise, oğlunun bir şey yememesinden büyük rahatsızlık duyduğunu, ama “Tanrı’nın onu doyurduğundan” emin olduğunu söylüyor.10 ay boyunca Katmandu’da ağaç kovuğunun içinde aç ve susuz meditasyon yaptıktan sonra ortadan kaybolan küçük Buda büyük panik yaşanmasına sebep olmuştu. Birkaç hafta sonra yine birden bire ormanda çıkarak ağacın kovuğuna yerleşen gencin geri dönmesiyle birlikte binlerce Budist yeniden Nepal’e akın etti. Küçük Buda son aylarda kovuktaki “evinden” dışarı çıkarak “müritlerine” sesleniyor ve tavsiyelerde de bulunuyor. Ancak bu tavsiyelerden biri bölgedeki Budist din adamlarını kızdırdı. Budizmin en büyük festivallerinden biri olan ve önümüzdeki ay düzenlenecek olan törenlerde 2 bin hayvanın geleneksel olarak kesilmesine karşı çıkınca hedef haline geldi. “Artık kurban kesmeyin” diyen küçük Buda’yı kınayan Budist rahiplere rağmen Bomjon, festival sırasında halkın arasına karışarak bu görüşünü yüksek sesle tekrarlayacağını söyledi.Hollywood’un favorisiEn ünlü reenkarnasyon hikayesi 1952 yılında ABD’nin Colorado eyaletinde yaşayan bir kadından geldi.
Daha önce hiç ABD dışına hiç çıkmamış olan 29 yaşındaki Virginia Tighe isimli ev hanımı kadın, Morey Bernstein isimli amatör bir hipnoz uzmanı tarafından hipnotize edildi. Kadın hipnoz sırasında koyu bir İrlanda aksanıyla konuşmaya başladı ve 19’uncu yüzyılda yaşayan İrlandalı Bridey Murphy isimli bir kadın olduğunu söyledi. 1864 yılında İrlanda’nın Cork kentinde doğmuştu, Sean isimli bir adamla evlenmişti ve merdivenlerden düşerek geçirdiği bir kaza sonucu hayatını kaybetmişti. Tighe’nin Cork ile ilgili anlattığı ayrıntılar daha sonra birçok gazeteci tarafından doğrulandı ancak İrlanda’da Bridey Murphy isimli bir kadının yaşadığına dair hiçbir kanıt bulunamadı. Virginia ismiyle yeniden hayata geldiğini öne süren kadının hikayesi ülke çapında o kadar ünlendi ki olay önce kitap haline getirildi daha sonra da filmi çekildi. Avustralyalı oyunucu Nicole Kidman’ın başrolünde oynadığı 2004 yılında gösterime giren Doğum (Birth) isimli film de kocası 10 yıl önce ölen dul bir kadının eşinin Sean isimli 10 yaşındaki bir çocuğun bedeninde yeniden hayata geldiğine inanmasını anlatıyor.
|
|
|
GÖZLERİNİZ HAKKINDA BİLMEDİĞİNİZ 10 ŞAŞIRTICI BİLGİ |
Yazar: Archilles - 29-03-2017, Saat: 12:32 - Forum: ENTERESAN BİLGİLER
- Yorum Yok
|
|
1. Gözleriniz mavi ise dünya üzerindeki mavi gözlü diğer herhangi bir kişi ile ortak bir atanız var demektir
İlk mavi gözlü insan bundan yaklaşık 6.000 ila 10.000 yıl önce yaşadı, o tarihten önce herkes kahverengi gözlüydü.
2.Her gözde her biri ışığa duyarlı 107 milyon hücre bulunur
Yedi milyon koni hücresi renkleri ve detayları görmenize, 100 milyon çubuk hücre de siyah ile beyazı ayırt etmenize yardımcı olur. Yani esasen gözünüzdeki hücrelerin 10'da birinden azı renkleri algılar.
3.Görüntüyü ters çeviren bir gözlük takarsanız beyniniz bu görüntüyü düzeltecektir
Nesneleri baş aşağı görüyor olsanız bile, beyniniz buna önünde sonunda adapte olacak ve nesneler gerçekte oldukları taraftaymış gibi hareket etmeye başlayacaksınız (gerçekte olmasanız bile).
4.Dakikada ortalama 17, günde 14.280 ve yılda 5,2 milyon kere göz kırparsınız
İnsan konuşurken, okurken olduğundan daha fazla göz kırpar.
5.Göz kası vücudunuzdaki en hızlı kastır
Hızlı gerçekleşen bir olay için "göz açıp kapayıncaya kadar" denmesinin bir mantığı vardır, göz kası vücudunuzdaki en hızlı kastır. Bir göz kırpma 100 - 150 milisaniyede gerçekleşir ve bir saniyede 5 defa göz kırpmak mümkündür.
6.Göz lensleri herhangi bir kameranın lensinden daha hızlıdır
Gözbebeğinin hemen arkasında baktığınız nesneye odaklanan lens bulunur. Bir saniyeliğine bulunduğunuz oratama göz gezdirin ve odaklandığınız çeşitli mesafeleri düşünün. Bunu her yaptığınızda, göz lensleriniz siz farkında olmadan odağının anlık olarak değiştirecektir. Bunu aynı mesafede odaklanması birkaç saniye süren fotoğraf makinesi lensi ile kıyaslayın. Hızlı değil mi?
7.Diyabet sıklıkla ilk olarak göz muayenesinde teşhis edilir
Tip 2 diyabet hastaları genellikle semptom göstermezler, yani bu hastalığı taşıdıklarını bilmezler. Bu tip diyabet normal olarak göz muayenesi sırasında, gözün arkasında kanayan küçük damarların görünmesiyle ortaya çıkar.
8.Gözlerinizle değil, beyninizle görürsünüz
Bunu zaten bildiğinizi söyleyebilirsiniz, ancak çoğu zaman bulanık veya az görme gözün kendisinden kaynaklanmaz. Beynin görme korteksinde bir şeylerin yanlış gittiğinin işaretidir.
9.Yenidoğanlar gözyaşı üretmez
Bağırarak ağlamalarına karşın, bebeklerde 4-13 haftalık oluncaya kadar gözyaşı olmaz.
10.Köpekbalığı gözü
Köpekbalığı korneaları insan gözü korneasına son derece benzerdir. Bu benzerlikten dolayı göz ameliyatlarında nakil için kullanılır.
|
|
|
Başmelek Mikail'den Temizlenme-Salıverme Meditasyonu |
Yazar: Emka - 29-03-2017, Saat: 12:28 - Forum: Melek Enerjileri
- Yorum Yok
|
|
Başmelek Mikail:..Temizlenme,…salıverme …meditasyonu: Sesiz, rahatsız edilmeyeceğin bir yer bul. Oturabilir ya da uzanabilirsin, senin için hangisi daha rahat ise. Fiziksel bedenini ince bir battaniye/örtü ile ört, eğer kolay ürperiyorsan. Hiçbir rahatsızlık istemezsiniz meditasyonların esnasında, bunun için daima fiziksel bedeninin rahat olduğundan emin olmalısın.Bu yolculuğunda sana eşlik eden her şeyi davet et.
Hayalinde, Yaratıcıdan sana koruyucu bir Beyaz Işık göndermesini iste, şu sözlerle: “Yaratıcım, senden koruyucu bir Beyaz Işık istiyorum, beni sarması ve yukarı çıkarması için ki böylece bu yolculukta en derin anlayış ve Varlığıma giden çok yüksek titreşimleri deneyimleyebileyim. Kendimi bu yolculukta en yüksek hayrıma olmayan her şeyden koruyorum. Sana şükrediyorum Yaratıcım, bana, bu meditasyon yaptığım yere gelen Işığı göndererek yardım ettiğin için. Işık bu fiziksel forma giriyor, bu Varoluşun varlığındaki her şeye nüfuz ederek.” Yaratıcı bu yolculuğunda seni Yanardöner bir Beyaz Işın, bir Gümüşî Işın, ve Yeşil Yanardöner Işın ile ödüllendirdi. Bu ışınlar bedenine ayaklarının altından giriyor ve bedeninin yukarısına doğru çıkıyor. Bütün enerji alanlarından olduğun tüm köşelere nüfuz ederek, Taç Çakrandan çıkıyor. Işınlar, Yaratıcıya geri dönüyor, ve tekrar döngüsel olarak sana geliyor ve tekrar Yaratıcıya dönüyor, daireler çizerek.
Artık Tanrısal olarak korunuyorsun ve senin en yüksek hayrına olmayan hiçbir şey iznin dışında seninle iletişim kuramaz.Egonu, bir sembol ya da obje olarak imgelemek yardımcı olacaksa lütfen öyle yap.
Ego benliğini sol omzuna konması için yönlendir. Ego benliğine bu yolculukta sadece gözlemci olması için talimat ver. Derin nefes al Benim Tanrısal Işık Varlığım ve bu meditasyonda Tanrısal olarak rehberlik aldığın duygusuyla rahatla, hafifle. Derin nefes al ve Yaratıcının Nabzı ile nefes aldığını bil.
Derin nefes alarak izin ver ve hayalinde Koruyucu Meleğinin sana katıldığını ve eterik elini alıp seni Ruhsal Kalp Çakrana götürdüğünü gör.Koruyucu Meleklerin, Ruhsal Rehberlerin ve özel davetli misafirler şimdi Ruhsal Kalp Çakranın içinde. Altın Kapının tokmağını tutup çevirip “İçimdeki En Yüksek Rehberliğe” diyerek eşiği geçiyorsun.
Kendini beyaz mermerli bir koridorda buluyorsun. Sağına dönüyorsunuz ve sonra soluna çünkü dalgaya benzer sesler duyuyorsun.
Melekler sana bir duvarı gösterip kapıyı açmanı istiyor. Onlara dönüp kapı olmadığını söylüyorsun. Melekler gülümsüyor ve senden artık sana hizmet etmeyen bir şeyi salıvermeni istiyor.Biran düşünüyorsun ve bir parça öne geliyor. Ona verdiği dersler için teşekkür ediyorsun ve gitmesini artık hayatında ona ihtiyacın olmadığını söylüyorsun. Bunu söylerken birden önünde bir kapı beliriyor.
Gerçekten şaşırmış görünüyorsun ancak Melekler sana o parçayı salıvermeden önce titreşiminin o kapıyı görmek için yeterli olmadığını söylüyor. Gülümsüyorsun ve kapıyı açıp eşiği geçiyorsun.Bir kumsalda olduğunu görüyorsun. Dalgalar sörf yapıyor, kumlarda gürüldüyorlar, İlahînin gelgitleri ile med cezir halindeler.
Meleklerin kumda bir noktayı işaret ediyor, burada oturabilir ve ufku seyredebilirsin. O yere yürüyorsun ve sıcak kuma oturuyorsun. Bunun en sihirli nokta olduğunu hissediyorsun. Sanki burası Yaratıcının Sevgi enerjisi için bir vorteks alanıymış gibi. Tüm çevrende yukarı doğru halkalar çizerek yükseldiğini hissediyorsun. Bu his öyle inanılmaz ki! Gözlerini gökyüzüne çevirip bağırıyorsun: “sevgini bir kez daha böylesine derinden hissetmem için vermiş olduğun bu fırsat için teşekkür ederim.” Ve devam ediyorsun, “onu bukadar güçlü hissetmeyeli çok uzun zaman olmuştu”.
Kumsalda oturduğunuz bu yerin yanında bir yüksek Deniz kabuğu yığını var. Melekler bugün çok fazla ’salıverme’ işlemi yapacağını söylüyor. Salıverdiğin her seferinde o düşünceyi ya da salıverdiğin her ne ise kabuklardan birine koyup denize atacaksın.Melekler sana kendilerinin seni desteklemek ve rahat ettirmek için orada olduklarını söylüyorlar. Sorunlarından birini salıvermekte bir zorluk yaşarsan sana yardım etmek için oradalar.
İlk parça aklına geliyor ve hayatındaki varlığı için ona teşekkür edip verdiği derse ihtiyacın kalmadığını, o deneyimi tekrarlamaya ihtiyacın olmadığını söyleyerek ondan ayrılmasını istiyorsun. Kabuğa koyup onu denize atıyorsun. Denize çarptığı anda buharlaşıveriyor. Melekler sana bunun olduğu her seferinde o temizlenmiş parçanın kurtulmasına izin verdiğini ve onu pozitif sevgi enerjisine dönüştürdüğünü ki böylece pozitif üretken bir biçimde kullanabileceğini söylüyor.
Bu işlemden geçmesi gereken uzun bir liste olduğunu hissediyorsun. Burada ihtiyacın olduğu kadar çok kalmana izin ver. Buraya tekrar dönebilirsin, yolu hatırlıyorsun çünkü, böylece ihtiyaç oldukça salıvermeye devam edebilirsin.
Her bir parçadan sonra daha çok sükunetin, huzurun, odaklanmanın geldiğini görüyorsun. Şimdi fark ediyorsun ki bu parçalar seni hayatında gerçek denge ve merkezden alıkoyan rahatsızlıklar.
İşlemi tamamladıktan sonra Meleklerin, Rehberlerin ve Ruhsal Ailen tarafından çevrelenmiş olarak sessizce oturup kumlardan kırılan dalgaları dinleyerek ufka bakıyorsun. Periyodik olarak dalgalar oturduğun yere geliyor; kuma gömülen ayaklarını yıkadıklarını hissediyorsun.
Deniz kabuklarından birini alıp kazmaya başlıyorsunuz. Bir çukur/bent kazıp kumdan kale yapmaya başlıyorsun. Melekler gülümsüyor ve en son ne zaman çocukken oynadığın şeyleri oynaman için kendine izin verdiğini soruyorlar. Sana diyorlar ki bu bir kutsama ve bu küçük neşe ve mutluluklara izin vermen bir gereklilik. Melekler sana bunun kendine bu neşeli hediyeyi vermene izin vermek için ortaya çıkan gerçek kimliğinin bir parçası olduğunu söylüyorlar.Hatırlatıyorlar insanların ne kadar ciddi olduklarını. Kişiler kendini okadar ciddiye almamalı ve Dünya Ana üzerinde ciddiyetsizce ancak saygı göstererek ve herkes için koşulsuz sevgi hissederek yaşamalı.
Melekler gitme vaktinin geldiğini söylüyorlar, ve dalgaların kumdan kaleyi yıkmalarına izin veriyorsun. Biliyorsun ki bu kumsala her zaman gelebilirsin ve bunu sıkça yapmaya söz veriyorsun.
Melekler sana kapıya kadar eşlik ediyor ve beyaz mermerli koridora geçiriyor. Eşikten geçip Kalp Çakrasına geri geliyorsun. Koruyucu Meleklerinin fiziksel bedenini güvende tuttuğu yere geri geliyorsun. Fiziksel bedenine geri giriyorsun. El ve ayak parmaklarını kıpırdatıyorsun ve hazır olduğunda gözlerini açıyorsun.
Gözlerini açtığında yeni bir enerji ve heyecan hissediyorsun. Rehberlik edildiğini hissettiğin şekilde anını yaşa.
Hiçbir Dünya dilinin ifade edemediği kadar çok sevildiğinizi unutmayın.
BEN Başmelek Mikail, Yaratıcının Habercisi, Sevginin, Neşenin, Bilgeliğin, Işığın ve Güzelliğin.
Yazar: Handan Bucak
|
|
|
Okuduktan Sonra Hafiflemenizi Sağlayacak 27 Psikolojik Gerçek |
Yazar: Emka - 29-03-2017, Saat: 10:20 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
|
1:Birini gerçekten tanımanız 3-4 yıl sürer. Evlenmeden önce bu kadar süre tanışan çiftlerin boşanma ihtimali daha azdır.
2:Uyumadan önce zihnimizin %90’ı, başımıza gelecek olan şeyleri hayal etmeye başlar.
3:Çocuklarımızla yaptığımız konuşmalar, onların iç sesi haline gelir.
4:Aktif olarak 7 yılı aşan bir arkadaşlık, büyük ihtimalle ömür boyu sürecektir.
5:Sizin bir türlü aklınızdan çıkaramadığınız o kişi de, muhtemelen sık sık sizi düşünüyor.
6:Çevrenizdeki birinin başkaları hakkında konuşurkenki tavırlarına dikkat edin. Çünkü sizin hakkınızda başkalarına konuşurken de aynı tavırları geçerli olacaktır.
7: Japonlara göre üç farklı yüzümüz var. İlk yüzümüz, dünyaya gösterdiğimiz. İkinci yüzümüz, sadece yakın dostlarımıza ve ailemize gösterdiğimiz. Üçüncü yüzümüz, kimseye göstermediğimiz. Hangisinin gerçek ve hakiki yüzümüz olduğunu, sanırım anladınız.
8: Her şeyin sizi rahatsız ettiği o ruh hali, muhtemelen birini özlediğinizi gösterir.
9: Gece geç saate kadar uyanık kalanlar, erkenden kalkanlara oranla psikopat olmaya daha yatkındır.
10: Birinin sizinle konuşmak istediğini merak ediyorsanız kollarınızı kavuşturun. O da aynısını yapıyorsa, istiyordur.
11: Araştırmalara göre birden fazla yastıkla uyuyan insanlar genellikle yalnız ve depresiftir.
12: Günde 5 ila 10 farklı şarkı dinlemek hafızayı ve bağışıklık sistemini güçlendirir ve depresyon riskini %80 azaltır.
13: Bir tartışmayı kazanmanın en güçlü yolu, konuyla alakalı sorular sormaktır. Böylelikle karşımızdakinin düşüncelerindeki mantık hataları daha rahat ortaya çıkar.
14: 6-8 ay içinde beynimiz, canımızı acıtmış birini tamamen affetmiş olur.
15: Başkalarına bağlı olmayı reddeden insanlar, en çok hayal kırıklıklarını yaşamış olanlardır.
16: Hayatınıza dair en iyi tavsiyeleri aldığınız insanlar, genellikle hayatında en çok sorun olan insanlardır.
17: Fazla düşünmek zihnimizin negatif senaryolar üretmesine ya da acı dolu anıları hatırlamasını sağlar.
18: Sık sık küfreden insanlar, genellikle duygusal açıdan daha güçlü ve daha zeki olurlar.
19: Zeki insanlar genellikle çatışmalardan uzak dururlar. Bu da çoğu şeyi fark etmelerini ama sessiz kalmalarını açıklar.
20: Sosyal açıdan utangaç ve içine kapanık insanlar, arkadaşlarına daha düşkündürler. İlişkilerde de daha sadıktırlar.
21: Basit şeylere kolayca sinirlenebilen insanlar, bilinçaltlarında sevilmeye ihtiyaç duyar.
22: Biri artık “değiştiğinizi” ifade ediyorsa, %95 ihtimalle onun istediği gibi davranmayı bırakmışsınızdır.
23: Psikolojiye göre iki eski sevgili ayrıldıktan sonra arkadaş kalabiliyorsa, ya halen aşıktırlar, ya da hiç olmamışlardır.
24: Unutmayın: Aldatanlar, sürekli aldatılacağını düşünür. Yalancılar, herkesin yalan söylediğini düşünür.
25: Kadınlar erkeğin görünüşünden çok, kokusuna önem verirler.
26: Köpekler insanların mutsuzluğunu hissedebilir. Bunu gidermek için de onlara sokulurlar.
27: Birinin kıymetini anlamanın en iyi yolu, onsuz bir hayatı hayal etmektir.
|
|
|
ŞÜKREDENLERİN MODU DİĞERLERİNE GÖRE ÇOK YÜKSEKTİR! |
Yazar: Emka - 28-03-2017, Saat: 10:01 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
|
Batı dünyası “şükretmeyi” yeniden keşfediyor. Bu trend dahilinde piyasaya sayısız kitap, film ve uygulama çıkıyor. Ama bu kadar tantanaya gerek yok; zira hayatta mutlu olmanın sırrı sadece elinin altındakileri görebilmek…
Baştan belirteyim, bu kesinlikle “Gerçekten yeni bir çoraba ihtiyacınız var mı?” diyerek edebiyat parçalayan bir yazı olmayacak. Evet, çoraba ihtiyacınız olmayabilir ama yenisini almanın ne kadar eğlenceli olduğu da tartışılmaz. Gelin görün ki her şeye rağmen bir şeyler ters gidiyor. Kabul edelim, mutsuzuz. Üstelik işten çıkıp koştura koştura gittiğimiz yoga seanslarına ve kaç çift olduğunu unuttuğumuz ayakkabılarımıza rağmen mutsuzuz. Eminim nedenini siz de sorguluyorsunuzdur ve raflarınız alıp alıp okumadığınız, okusanız da pek bir şey anlamadığınız kişisel gelişim kitaplarıyla dolup taşıyordur. Peki gerçekten derdimiz ne? Para mı? Sevgili mi? Eş mi? İş mi? Ya bunlar varken bile mutsuzsak?
‘ŞENLİĞİ KAYBETTİK’
İngiliz yazar Anna Hart’a göre yanıt çok basit: “Şükürsüzlükten!” Hart’a hak vermemek zor. En son hayatınızda olan neyi kutladınız mesela? Hatırlıyor musunuz? Bakın Osho “Meditasyon, Kutlama Sanatı” kitabında neler demiş: “Şenlik, boyutu anlaşılması gereken en önemli şeydir ama biz onu tamamen kaybettik. Şenlik derken, anbean size gelen her şeyin keyfini çıkarma kapasitesinden söz ediyorum… Eğlenirken bile eğlenmiyors, bunun keyfini çıkarmıyorsunuz. Zaten kazanmak için oynayınca oyun bir işe dönüşüyor; o zaman sadece sonuç önemli oluyor.”
ŞÜKREDENLERİN MODU YÜKSEK!
Aslında bu “zihin” edebiyatına da karşıyım ama sanırım Osho haklı. Bu noktada American Psychological Association’ın (APA) geçtiğimiz nisanda yaptığı araştırma dikkate değer. Bulgular kısaca şöyle: Sahip olduklarına şükredenlerin “modu” her daim çok daha yüksek, uykuları çok daha düzenli ve kendilerini yorgun hissetme oranları gözle görülür biçimde daha düşük. Aslında bu meselenin ayak seslerini uzun zamandır duyuyoruz. Julia Roberts’ın yediği, dua ettiği, üstüne Javier Bardem’ine kavuştuğu günleri unutmuş olamazsınız (“Ye, Dua Et, Sev”i mutlaka izleyin). Bunun üzerine “anı yaşa” mottolu kitapların, filmlerin pazarı nasıl parsellediğini de! Sadece Apple Store’da 163 ayrı şükretme uygulaması var. Amazon’da “gratitude” (şükran) diye arama yaptığınızda karşınıza 20 bin 451 doküman yığılıyor. Janice Kaplan’ın şükrederek yaşama kabilinden kaleme aldığı “The Gratitude Diaries”, İngiltere’de yılın en popüler kitaplarından biri oldu. Tüm bu mutluluk projeleri rafların en önünde yok sattı.
ÖNCE YAŞAYIN
Ama cilt cilt kitap okumak, sizi daha mutlu bir insan yapmıyor. Zira bu kitapların şöyle bir handikabı var; okurken her şey muazzam ama kitap biter bitmez elimiz depresyon hırkası arıyor! Anne Hart ise “Ama ilginçtir, nelere şükrettiğinize dair aldığınız 1-2 satır notun hayatınızı değiştirmesi mümkün olabilir” diyor. Okuyun, öğrenin, deneyimleyin ama yanıtı kitaplarda ararken kendi hayatınızda ne olup bittiğini kaçırmayın; yani önce yaşayın! Bu arada celebrity güruhu da “şükür trendi”nden nasibini alıyor elbette. Son zamanlarda ünlülerin demeçlerinde en çok kullandıkları kelime “thankful” (müteşekkir) olabilir. Jennifer Lopez’in, Justin Bieber’ın ya da Katy Perry’nin twit’leri ve Instagram postları #blessed (mübarek) ve #grateful’dan (minnettar) geçilmiyor.
‘İYİ Kİ HAYATIMDA’
Tabii dijital âlem de geri kalmıyor. Mesela, İngiliz Carla White tarafından hayata geçirilmiş bir tür “şükür günlüğü” olarak çalışan “Bliss” adlı uygulamayı yüklediğinizde karşınıza çeşitli boşluk doldurma soruları geliyor. Bunlardan ilki: “’İyi ki hayatımda dediğiniz birini seçin.” Bu kişi ailenizden ya da çevrenizden herhangi biri olabilir. Ardından neden bunun için mutlu olduğunuza dair bir küçük paragraf yazmanız isteniyor. Sonra her gün, o gün için minnet duyduğunuz 5 maddeyi listeliyorsunuz.
Uygulamayı ben de yükledim, denedim. Ve hiç beklemediğim şekilde memnun kaldım! Şöyle anlatayım; belki de “Bliss” olmasa, annem bana borç verdiği için minnet duymak aklımın ucundan geçmeyecekti. Yani birkaç günlük deneyimimle söyleyebilirim ki işe yarıyor. Unutmanıza imkân da vermiyor, “Haydi, bugünün 5 maddesi” gibi uyarılarla kendini her gün hatırlatıyor. İsterseniz bu maddeleri Instagram’a post’layabiliyorsunuz ayrıca. Ama bana sorarsanız böylesi, yemek paylaşımlarından bile daha büyük görgüsüzlük. Yine de siz bilirsiniz, neticede herkesin şükürü, Instagram’ı kendine!
Her gün kendine hatırlat
Carla White’ın hikâyesi öyle vurucu ki, bize şükretmenin ne kadar değerli olduğunu tekrar hatırlatıyor. Bu aplikasyon nasıl ortaya çıktı dersiniz? White, “Bundan birkaç yıl önce babamı kaybettim, ardından iflas ettim ve büyük bir depresyon geçirdim” diye başlıyor anlatmaya. “Kişisel gelişim kitapları okumaya çalışsam da başaramadım, sonunu getiremiyordum. Sonra hergün birkaç dakikamı ayırarak bir şükran günlüğü tutabileceğimi düşündüm.” Devamında yalnızca 2 ay içinde nasıl da toparlanmaya başladığını, yavaş yavaş sağlığına kavuştuğunu ve yeni iş fırsatlarına göz atmaya başladığını sıralıyor. Bunun için yaptığı tek şey, elinin altında olanları her gün kendisine hatırlatmak olmuş.
‘Evren size her gün mucizeler hazırlar’
“Masat Terapi” kitabının yazarı, Türkiye’de yaşayan Judith Malika Liberman’la “şükretmek” hakkında konuşma fırsatım oldu ve şöyle güzel bir hikâye anlattı. Paylaşmasam olmaz: “Geçtiğimiz hafta Tiyatro Medresesi’nde düzenlediğim atölyede katılımcılarla ‘Gizli Melek’ adlı bir oyun oynadık. Basit bir oyun aslında; küçük bir kura çekiyoruz ve ismini çektiğiniz katılımcıyı 1 hafta boyunca gözlemleyip onun gizli meleği oluyorsunuz. Bu bir yüreklendirme cümlesiyle de olabilir, gününü güzelleştirecek küçük bir detayla da… Atölyenin sonunda katılımcılardan Ebru yanıma gelip ne dedi biliyor musun? ‘Bu hafta meleğimden gelen her kahve ya da sarılma sonrası inanılmaz bir şükür duygusu kapladı içimi. Çünkü görüldüğümü ve desteklendiğimi hissettim. Bunun üzerine gerçek hayatta da hiçbir şeyin farklı olmadığını fark ettim.” Bu kadarı biraz fazla naif görünse de Ebru’nun Liberman’a anlattıkları şöyle: “Aslında her gün kafede birileri bana kahve servis ediyor. Makineler çamaşırlarımı yıkıyor ve dolmuş şoförleri beni gitmem gereken yere götürüyor. Ama bugün gizli meleğim getirene kadar birilerinin bana kahve hazırladığının bile farkında değildim…” Liberman, “Ebru’nun söyledikleri çok önemliydi. Bu, bir haftalık değil, hayatımız boyunca oynanacak bir oyun aslında” diyor ve ekliyor: “Evren şapkadan sizin adınızı seçti, şanslısınız. Ve unutmayın ki evren bu oyunu çok sever. Sizin için her gün mucizeler hazırlar. Size düşen tek şey, fark etmek ve şükretmek.”
|
|
|
|