Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adı/E-Posta:
  

Şifreniz:
  





Forumda Ara

(Gelişmiş Arama)

Forum İstatistikleri
» Toplam Üyeler: 3,070
» Son Üye: damon
» Toplam Konular: 2,834
» Toplam Yorumlar: 3,065

Detaylı İstatistikler

Kimler Çevrimiçi
Toplam: 1726 kullanıcı aktif
» 0 Kayıtlı
» 1726 Ziyaretçi

Son Aktiviteler
Sürekli Aynı Sayıyı Görüy...
Forum: MELEK MESAJLARI
Son Yorum: Stannis
03-10-2024, Saat: 18:13
» Yorumlar: 0
» Okunma: 309
Bize ait olmayan sahte an...
Forum: Zihin
Son Yorum: cinsiyetsiztirmavi
29-08-2024, Saat: 01:28
» Yorumlar: 0
» Okunma: 301
RUHLARIN YAZDIRDIĞI SÖYLE...
Forum: ENTERESAN BİLGİLER
Son Yorum: Shfz
20-08-2024, Saat: 01:26
» Yorumlar: 1
» Okunma: 62,004
Nuh’un Gemisi’nin Çözülem...
Forum: TARİH
Son Yorum: Emka
21-02-2024, Saat: 21:57
» Yorumlar: 3
» Okunma: 8,122
DEMON İSİMLERİ LİSTESİ VE...
Forum: DEMONLAR
Son Yorum: Debriyaj_Balatasi
15-02-2024, Saat: 02:30
» Yorumlar: 1
» Okunma: 25,069
Trabzon'da ki Majisyenler
Forum: TRABZON SPİRİTÜELLERİ
Son Yorum: koavemaji
02-02-2024, Saat: 14:11
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,003
11:11'in Manevi Önemi ve ...
Forum: EVRENSEL ENERJİLER
Son Yorum: zeynepbuhan
10-11-2023, Saat: 18:49
» Yorumlar: 1
» Okunma: 6,139
Sürekli Şiddetli Baş Ağrı...
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: Gümüşkurt
25-09-2023, Saat: 19:23
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,518
%100 Etkili Şans İlmi Hav...
Forum: BÜYÜLER
Son Yorum: Gümüşkurt
18-09-2023, Saat: 23:51
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,285
Baş Melek Cebrail'in ismi...
Forum: Gabriel (Cebrail)
Son Yorum: Gümüşkurt
17-09-2023, Saat: 15:38
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,168

 
  BİLİNÇALTINIZ SİZE NASIL YOL GÖSTEREBİLİR?
Yazar: Emka - 06-06-2016, Saat: 18:07 - Forum: NOTLAR - Yorumlar (1)

Zor olacağını düşündüğünüz bir kararı vermek zorunda kaldığınızda ya da sorununuzun çözümü göremediğinizdei hemen bunun hakkında yapıcı bir biçimde düşünmeye başlayın. Eğer korku ve endişe yaşıyorsanız, gerçekten düşünmüyorsunuzdur. Gerçek düşünce, korkudan bağımsızdır.

Herhangi bir konuda size yol gösterilmesini sağlamak için kullanabileceğiniz basit bir tekniğin adımları şunlardır.

  • Zihninizi Sukunete kavuşturun ve hareketsiz durun. Bedeninize gevşemesini söyleyin; size itaat etmek zorundadır. Onun iradesi, inisiyatifi ya da bilinçli zekası yoktur. Bedeniniz, inançlarınızı ve izlenimlerini kaydeden duygusal bir disktir.
  • Dikkatinizi harekete geçirin; Düşüncenizi sorununuzun çözümü üzerine yoğunlaştırın.
  • Sorunu bilincinizle çözmeye çalışın
  • Mükemmel çözümün sizi ne kadar sizi nekadar mutlu edeceğini düşünün. Mükemmel cevabı bulmanız halinde hissedeceğiniz duyguyu hissedin.
  • Zihninizin gevşemiş bir halde bu mutluluk ve memnuniyet  durumuyla oynamasını izleyin; sonra uykuya dalın.
  • Uyandığınızda, cevabı bulamamışsanız, başka bir şeyle oyalanın. Zihnini başka bir şeyle meşgul ederken, cevabın birden aklınıza gelmesi olasıdır.
s%25C3%25BCper.jpg


Bilinçaltınız size yol gösterirken, en basit yol en iyisidirç işte bir örnek. Bir keresinde aile yadigari olan değerli bir yüzüğü kaybetmiştim. Her yerde aradım ama bulamadım. Çok üzgün ve sıkıntılıydım.

O gece bilinçaltımla sanki biriyle konuşur gibi konuştum. Uykuya dalmadan önce ona şöyle dedim. '' Her şeyi biliyorsun. Yüzüğün nerede olduğunu biliyorsun ve şimdi yerini banada göstereceksin.''

Sabahleyin, kulağımla şu sözlerle birden uyandım:
''Robert'a Sor!''

Bu bana garip geldi. Tanıdığım tek Robert, komşumun dokuz yaşındaki oğluydu. O yüzüğümün yerini nereden bilecekti ki? Sezgilerimin iç sesini takip ettim. Robert'ı bahçede oynarken buldum ve ona yüzüğü tarif ettim. '' Görmedin, değil mi?'' dedim.

''Ah, tabii ki gördüm'' diye karşılık verdi. ''Dün saklambaç oynarken onu çalılıklarda buldum.Kimin olduğunu bilmiyordum.Ben de eve götürüp masamın üzerine koydum.Bunun için ilan asacaktım ama unutmuşum.''

Bilinçaltınız, ona güvenmeniz halinde size her zaman karşılık verecektir.

Bu konuyu yazdır

  HİTLER NASIL KANDIRILDI
Yazar: Emka - 06-06-2016, Saat: 15:08 - Forum: Hitler - Yorum Yok

1.jpg

1944'de II. Dünya Savaşı'nın en şiddetli zamanları yaşanıyordu. ABD, okyanus ötesinden gelerek savaşa katılmış, müttefik devletler Avrupa'ya geniş çaplı bir çıkarma harekatı planlıyordu.

2.jpg

Fransa'yı Almanların elinden kurtarmak isteyen ABD ve İngiliz orduları Normandiya planları yapmaya başlamıştı.

3.jpg

ABD subayları Ralph Ingersoll ve Billy Harris, savaş sanatında devrim niteliği taşıyan bir fikir ortaya attılar; hayalet (sahte) bir ordu kuracaklardı.

4.jpg

ABD ordusu bu iki subayın fikrini önce saçma bulmuştu fakat daha öncesinde İngilizler sahte tank ve toplarlar kullanarak Kuzey Afrika cephesinde Nazi birliklerini yanıltmayı başarmıştı.

5.jpg

Bunun üzerine ABD, çok gizli bir birlik olan 23. Garnizon özel kuvvetlerini kurdu. Bu 1100 kişilik birlik savaştan sonra Hayalet Ordu diye anılacaktı.

6.jpg

Aralarında ünlü moda tasarımcısı Bill Brass, ressam ve heykeltıraş Ellsworth Kelly gibi isimlerin de bulunduğu Hayalet Ordu, Amerikan ordusunun hatlarındaki açıkları kapatmak için şişme tanklar, toplar ve uçaklar dizayn etti.

7.jpg

Sanatçılardan oluşan bu birliğin askerlerinin çoğu silah kullanmayı dahi bilmiyordu.

8.jpg

6 Haziran 1944 günü yapılan Normandiya Çıkarması'nın başarısının altında, müttefiklerin kullandığı yanıltma taktikleri yatıyordu.

9.jpg

İskoçya'da konuşlandırılan birliklerle asıl büyük çıkarmanın, Nazi Almanya'sı işgalindeki Norveç'e yapılacağı izlenimi verilmiş, şifreli telsiz konuşmaları ve neredeyse boş savaş gemileriyle bu izlenim güçlendirilmişti.

10.jpg

Alman kuvvetleri müttefik çıkarmasının Norveç'e yapılacağını düşünerek bu hattı kuvvetlendirmiş ve müttefiklerin Normandiya'da önü açılmıştı.

11.jpg

Normandiya'yı kaybeden Nazi güçleri hava saldırısı başlatmıştı. Normandiya sahiline gönderilen 23. Özel Harekat Birliği'nin askerleri, gece sahte bir çıkarma köprüsü kurdu ve Alman bombardımanını bu köprüye çekerek, asıl köprünün bombalanmasını engellediler.

12.jpg

Fransa'nın Brest şehrinde konuşlanan Alman birliklerini saran zırhlı ABD birlikleri sayı dezavantajlarını Hayalet Ordu'nun şişme tankları, kamyonları ve toplarıyla dengeledi.

13.jpg

Hayalet Ordu birlikleri Alman birliklerinin arkasına dolaşmaya çalışan bir birlik yanılgısı yaratıyor, böylelikle savunma hattını bölen Alman birlikleri gafil avlanıyordu.

14.jpg

Hayalet Birliği askerleri inandırıcı olabilmek için her şeyi yapıyordu. Birlik, şişme tankların ardında bıraktığı izlere kadar her detayı en ince ayrıntısına kadar uyguluyordu.

15.jpg

Hayalet Ordu sadece görsel bir illüzyon yaratmakla kalmıyor, Alman birliklerini işitsel olarak da yanıltıyordu. İlk görevlerin ardından birliğe ses teknisyenleri de katılmıştı. Tanktan, kamyona birçok aracın, farklı arazilerde hareket halindeyken çıkardığı sesler kaydedilmişti

16.jpg

Yükseltilerin bulunduğu bir arazide, bayır çıkan bir tankın motor sesi dev hoparlörler aracılığıyla çalınıyor ve 20 km çapında bir alanı etkileyecek şekilde aktarılabiliyordu.

17.jpg

İllüzyon yaratmak için eğitilmiş telsiz operatörleri yanlış istihbarat sinyalleri yayınlayarak ve hatta bazen üst düzey komutanları taklit ederek Almanları çileden çıkarıyordu.

18.jpg


Askerler, şişme tankları bir yerden bir yere taşırken çok dikkatli olmak zorundaydı. 3 ton ağırlığındaki bir tankı 4 askerin taşıdığı görülürse, operasyon tehlikeye girebilirdi.

19.jpg


Hayalet Ordu göreve başladığı tarihten itibaren yirmiden fazla başarılı görev yürütmüş ve ABD birliklerinin Almanya içlerine doğru ilerlemesine büyük katkı sağlamıştı.

20.jpg

Yakalanan Alman subaylarından birinin itiraflarına göre Alman birlikleri, Hayalet Ordu'yu aylarca gerçek bir birlik sanmıştı.

21.jpg

Almanları bir birlik hareketliliğine inandırmak için küçük bir kasabaya konuşlandırılmış şişme kamyonlar.

22.jpg

Hayalet Ordu'nun askerleri şişme bir uçağı denetliyorlar.

26.jpg

Birlikteki askerlerden biri, şişme tankı taşıyan askerleri gören bir sivilin şaşkınlığını resmetmiş.

27.jpg

Hayalet Ordu logosu

Bu konuyu yazdır

  KOZMİK BİRLİKTELİK
Yazar: Emka - 06-06-2016, Saat: 13:18 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Gerçek eşiniz çoktan belirlendi, ve gerçekleşecekler sırasına koyuldu. Bu, zaten şu anda bilmediğiniz bir bağlılık, sizin tarafınızdan realiteye koyulmuş bir olay. Kozmos ve iç güdüleriniz, hisleriniz bunu biliyor. Daha önce pek çok hayatta partner oldunuz, aslında “yeni” bir şey yok, zaten daha önce bin kere evlenmişsiniz gibi… Diğer taraf, evrimi tamamlamak için, neyi konuşup, neyi konuşmayacağını, ne zaman susacağını biliyor.

Her zaman birbirinize geri döneceksiniz veya bir şekilde karşılaşıp duracaksınız, çünkü devasa bir manyetik sizi birbirinize çekiyor.  Avatar’ da dedikleri gibi “ seni gördüm”. Bu kelimeler “seni seviyorum” dan daha fazlası. “ Ruhunu gördüm” akasında çok fazla boyutlar barındırıyor.

Ruhunu, onu barındıran bütün yönleriyle seviyorum. Herşeyi, yani bütün halini. – Bu işte “ Seni Görüyorum” demek.

Birçok insan artık geleneksel evliliği çekici bulmuyor. Kalbimizde hissetmediğimiz sahte heyecanlar duyuyoruz. Bir kurum için, bir kontrata imza atıyoruz, materyalizmi, kutsallığının önüne geçmiş bir seremoniye bir sürü para ödüyoruz.

Her şeyin bir vakti ve yeri var. Bir başkasının hislerini değiştiremezsiniz. Veya ortada bozuk bir şeyler varsa ve diğer taraf bunun için savaşmıyorsa, hiçbir şeyi değiştiremezsiniz. Tango için iki kişi yapılır..
Bu sevenlerin dansı…

Kendi dünyalarını çekip çevirecek güce sahip olmayanlar (kendilerine bağımlı olmayalar) asla size kendilerini adayamazlar. Eski ilişkilerinizin yolculuğunda, kim olmanız gerektiğini, parlamak, çiçek açmak, kendi güçlü dünyanızda ayakta durmak ve zorluklara meydan okumak için neye ihtiyaç duyduğunuzu öğrendiğiniz.

Karakterinizin ve egonuzun çeşitli özelliklerini öğrendiniz. Nasıl güçlü bir insan olacağınızı ve gerçeklik üzerine kurulmuş bir bağlılıkta yolladığınız titreşimlerle, gelecekteki partnerinizi nasıl güçlü ve dayanlıklı yapabileceğinizi öğrendiniz. İşte bu, karşı tarafı zayıf değil güçlendiren bir sevginin şekli.

YANSIMANIZ- KENDİNLE KARŞILAŞMA

Kendi ruhuna sadık, başından beri ayaklarının üzerinde duran, kendi acılarını çözümleyen, kendini iyileştiren ve bu durumların hepsinden çıkmak için gereken gücü bulan birini bulduğunuz zaman… İşte anca onlar, size kendini vadedebilir.

Kalbinden gelen bağlantıyı koparmamış, kendini seven bir eş bulduğunuz zaman, artık korku bazlı ilişkiler yaşamayacaksınız.
Mesela, partneriniz bir odada yirmi tane güzel insanla beraber olabilir, veya dünyayı siz yokken gezebilirler. Onun binlerce arkadaşı olmasına gönül rahatlığıyla izin verebilirsiniz, ve içinizde sadece “ huzur ve güven” hissi olur, çünkü bağlılığın kalpten geldiğini bilirsiniz.

Bu kutsal bir bağ. İkinizde dingin ve sakinsiniz- bu KORKU bazlı bir ilişki değil. Kendi yolculuğunuza çıkabilirsiniz, kendi yolunuza gidebilirsiniz, ama yine de… Sevdiğinizin yolunun sizinkine yakın olduğunu bilirsiniz. Bu noktada arkanıza yaslanın ve nefes alın. Partnerinizle huzurunuz  olduğunda, bunun ona güvenebildiğiniz için olduğunu bilirsiniz. Ve kendinize güvenebileceğinizi bilirsiniz.


maxresdefault-1050x591.jpg

GERÇEK BİR KALP BAĞI OLMAYAN EVLİLİKLER

Bir çok geleneksel evlilik “ boşanmayla” sonuçlanıyor, çünkü gerçek bir kalp bağına dayanmıyor. Gerçek bir ruh yolculuğuna dayanmıyor. Onlar daha çok sosyal standartlar gibi dış faktörlere dayanıyor. Para, güvence ve biri için kendini bir tamamlanmış gibi hissettiren şeyler insanların evliliğe aceleyle atlamasını sağlıyor.

Bu birini yeterince sevmiyorken, kendini adadığın, onu gerçekten sevdiğini ispatlama oyunu gibi bir şey değil mi?

Neden kendi sevgimizin gerçek olduğuna dair ispat ararız? Bu bakan herkese karşı çok bariz bir şekilde ortada olmalı.

Çoğu insan kendini sevme  ve sınırlarının içinde nasıl güvende hissedeceğiyle ilgili sıkıntılar yaşar. Kendine kulak verip, dikkat edebildiğin zaman, sevgi ve tamamlanma gibi ruhuna iyi gelen şeylerle ruhunu beslediğin zaman: Sevgiyi dışarıda bulmana gerek kalmaz. O her zaman  içinde yaşıyor olacaktır.

KARANLIK, SEVGİNİN IŞIĞINDA ÇÖZÜLÜR

Kalbin enerjisi, aslında zihninkinden daha güçlüdür. Ama biz hakettiği krediyi ona çok nadiren veririz.
Kozmik bir evlilikte, kalbin derinliklerinde gizlenen bütün karanlık yerler ve “görülmemişler”, sevginin ışığında ortaya çıkacaktır. Karanlık, “sevginin” yüksekliklerinde her zaman zayıflayacaktır. Sevgi en güçlü titreşimdir. Karanlık ise ondan daha düşük bir titreşimdir.

Eğer biri sizi gerçekten severse, neleri değiştirebildiğinizi size göstermek için, bütün görülemeyen yüzeyleri meydana çıkacaktır. Sadece nefes alın, yürüyün, şarkı söyleyin dans edin, ağlayın ve “olmasına” izin verin. Korkularınızı ve güvensizliklerinizi yargılamayın.

Gerçekten “teşekkürler” ve “seni görüyorum” diyebildiğiniz zaman, içimizdeki gerçek transformasyonu tamamlayabilmişiz demektir.  Sevdiğinizin, bu acının sebebi olduğunu düşünmeyin. Olaya farklı bakın. Sevdiğiniz, sizi kendinizin bütün yönlerini görebileceğiniz aynayı tutuyor ve kendinizi iyileştirmenizi istiyor. Bazen bakmak istemeyiz, ama büyümenin tek yolu bu.

Bu konuyu yazdır

  ECKHART TOLLE - SAF BİLİNCİ İDRAK ETMEK
Yazar: Emka - 06-06-2016, Saat: 04:59 - Forum: ECKHART TOLLE - Yorum Yok

kikasworld.jpg


Her ne zaman zihninizi izlerseniz, bilinci zihin formlarından geri çeker, ona tekrar sahip çıkarsanız, ki bilinç ozaman izleyici ya da tanık haline gelir.sonuçta, izleyici formun ötesindeki saf bilinnç- daha güçlüi zihinsel oluşumlar da daha zayıf hale gelir.

Biz zihni izlemekten söz ederken gerçekten kozmik öneme sahip bir olayı kişiselleştiriyoruz: sizin vasıtanızla, bilinç formla özdeşleşme rüyasından uyanıyor ve formdan geri çekiliyor. Bu kronolojik zamana göre büyük olasılıkla hala uzak gelecekte bulunan bir olayın habercisi, ama aynı zamanda şimdiden onun bir parçasıdır.Bu olaya ''dünyanın sonu'' denir.

Günlük yaşamda mevcut kalmak için, kendi içinizde derin bir biçimde köklenmeniz yararlı olur; aksi taktirde, inanılmaz bir devinirlik ve hıza sahip olan zihin sizi azgın bir nehir gibi sürükleyip götürecektir.Bu tamamen bedeninizle bulunmak anlamına gelir. Dikkatinizin bir kısmının daima bedeninizin içsel enerji alanında bulunması anlamına gelir. Bedeni içten doğru hissetmek anlamına gelir. Beden farkındalığı sizi anda mevcut tutar. O sizi şimdi'ye demirler.

Bu konuyu yazdır

  RAMAZANADA KİLO VERMEK İÇİN ÖNERİLER
Yazar: Emka - 06-06-2016, Saat: 02:35 - Forum: SAĞLIK - Yorum Yok

2016 Ramazan ayı da yavaş yavaş geliyor. Bu ayda yapılacak ibadetlerinizi Allah şimdiden kabul etsin. Bu mübarek günlerin feyzinden ve manevi havasından bizleri istifade etmek nasip etsin. Oruç öncelikle Allah rızası için tutulur ve bu ayda da birbirinden istifadeli günler geceler mevcuttur. Bu yüzden öncelikle şunu belirtmek isterim ki Ramazan farz ibadetlerden biri olan oruç ayıdır. Ve bu oruç ayı bir diyet doktoru gibi düşünülmemeli. Yani farz olduğu için yapılmalı. Diyet ayı olarak görürsek sevabını kaybetmiş oluruz.

Burada anlatılanlar deneyim ve tecrübelere dayanmaktadır. İnşallah aynı etkiyi sizlerde de gösterir. Her hangi bir sağlık sorununuz var ise lütfen doktorunuza danışmadan hiç bir internet sitesinde gördüğünüz önerileri uygulamayın.

Sahuru atlamayın göbeği eritin !
Şimdi ramazanda forma girmek için uygun bir diyet listesi sunuyoruz. Bu beslenme şekli ile Ramazan-ı Şerif ayı boyunca düzenli olarak uyduğunuz takdirde sağlıklı bir şekilde on kg civarında kilo verebilirsiniz. Daha öncesinde başladığınız rejim sebebi ile metabolizma duraklaması dönemi gibi bir dönem yaşıyorsanız. Bu dönemde de aynı sorunla karşılaşabilirsiniz bu ufak uyarıyı da yapmış olalım.

Ramazanda kilo vermenin ve göbek eritmenin en pratik yolu  iftar ve sonrasında bir öğün ve sahur olmak üzere 3 öğünlük bir beslenme programı ayarlamak olacaktır. Böylece hem orucunuzu sağlıklı bir şekilde tutar hem de zayıflama yönteminizi uygulayabilirsiniz.

Ancak uzman doktorlar ve diyetisyenler yemeklerden sonra yarım saat süre ile de olsa kardiyo spor yapmayı ihmal etmemeniz gerektiğini söylüyorlar. Kardiyo spor için en iyi öneri nefesiniz daralmayacak kadar yaptığınız hızda yürüyüştür.

Ramazanda nasıl kilo verilir ?
İftarı çorba ile açarak sonrasında akşam namazını kılın
Akşam namazından sonra ana yemek ve salata yemeyi tercih edebilirsiniz.
Meyve ve kuruyemiş  teravih sonrasına bırakılmalı midenin dinlenmesi sağlanmalıdır.
Kızartma yiyecek ve hamur işlerinden uzak durun. Sahurda kan şekerini hızla düşürüp , yükseltmeyen gıdalar tercih edin. Böylece gün içinde yaşanan en büyük sorunlardan yorgunluk sorununu da çözmüş olursunuz.
Gün boyu hareketsizlikten ve uyumaktan sakının.
Ramazan ayında zayıflamak için beslenme nasıl olmalıdır ?
Sahur hem dinen hem de doktorların önerisi düşünüldüğünde olmazsa olmazlar arasındadır. Ve mutlaka gece kalkmanız gerekir. İftar yemeğini yukarıda da bahsettiğim gibi iki bölüme ayırmalısınız. Çok düşük kalorili diyetler yaparsanız özellikle bu yaz aylarında sıkıntı yaşayabilirsiniz. İftar ‘ı bir bardak su ile açtıktan sonra SAKİN bir şeklide yemeğinize çorba ile devam etmenizi öneririz. Çorbadan sonra akşam namazı kılmanız faydanıza olacaktır. Sonrasında bir tabak sebze yemeği ile rahatlıkla doyabilirsiniz.


ramazan-diyeti-foto-1-646x323.jpg



Türk Kalp Vakfı tarafından hazırlanan RAMAZANA ÖZEL DİYET
Sahurda yenilebilecek yemek menüsü : 

Tercih 1 : 150 gram kadar peynir, 5-6 zeytin, bol salata, 4 dilim ekmek, bol salata.
Tercih 2 :   50 gram yeynir , 1 yumurta, 5-6 zeytin, söğüş salata, 4 dilim ekmek.
Tercih 3 :  7-8 çorba kaşığı makarna, 1 porsiyon beyaz veya kırmızı et, komposto.
Tercih 4:  3 yumurtalı menemen, 4 dilim ekmek, çay ya da kahve.
Hızlı kilo verdiren özel  iftar yemeği önerileri :

Tercih 1 :

Orucunuzu bir zeytin veya hurma veya bir bardak su ile açtıktan sonra iki dakika bekleyin.
1 Tabak çorbayı dinlenerek tüketin.
1 porsiyon et (tavuk, balık, kırmızı et)
1 porsiyon sebze yemeği ( yaz mevsimi olması sebebiyle kalorisi düşük çok fazla sebze imkanı vardır. )
Yarım su bardağı yoğurt veya cacık
Zeytinyağlı bol çeşitli salata ( Kıvırcık, Semizotu, Dereotu,Roka, Tere, Yeşil Soğan, Domates, Biber, Salatalık )
2-3 dilim çavdar ekmeği
Tercih 2 :  

Orucu ilk menüde ki gibi bir zeytin veya hurma ile açıp bir kaç dakika bekleyin.
1 tabak çorbayı sakince yiyin.
1 porsiyon yağsız et isteğe göre kırmızı veya beyaz olabilir.
1 porsiyon sebze yemeği
Zeytinyağlı limonlu salata
Bir kase yoğurt veya dereotlu cacık ile gün içinde kaybedilen elektrolitler kazanılır.
5-6 yemek kaşığı bulfur pilavı veya  yoğurtlu makarna
1 kase kuru meyve kompostosu
Yaz ayında rahat oruç tutma ipuçları : 
Oruçlu iken su kaybı yaşatacak ağır spor yapmaktan kaçının
Spor planlamanızı iftar ve sahur arasında yapın. En iyi vakit iftardan 1 saat sonra yürümektir. Böylece yavaşlamış olan metabolizmanız da hızlanacaktır.
Vücut geliştirme yapıyorsanız iftarda protein içeren gıdalar almayı ihmal etmeyin.
Ramazan boyunca amacınız formunuzu korumaya devam etmek olmalı yani ekstra bir şeyler yaparak vücudu yormayın.
Uyku düzensizliğine yol açacak ağır gıdalar almayın.
Yukarıdaki kriterlere dikkat ederseniz bırakın kilo almayı kilo vererek göbeği bile eritebilirsiniz.
İçecek alternatifleri olarak naneli ayran, silkat içeren maden suyu, sıkma meyve suyu, domates suyu gibi içecekleri deneyebilirsiniz.
Canınız çok tatlı çekiyorsa  3-4 günde bir sütlü hafif bir tatlı tercih edebilirsiniz.
Kızartma yerine buğulama ve fırında yemekleri tercih edin.
Oruçlu iken vücut geliştirme ve spor : 
Oruçlu iken vücut geliştirme ve ağırlık çalışmak oldukça zordur. Ancak kas kaybetmeden body çalışmak imkansız değildir. Aşağıdaki ipuçları çok işinize yarayacaktır. Allah vücudumuzu öyle harika yaratmıştır ki bir hafta içinde bu döneme de adapte olacaktır.

Uygulanabilecek en güzel antreman 3 veya 4* 8 şeklinde ilk gün göğüs biceps , 2 gün yok, sonraki gün omuz triceps, 4 gün yok , akabindeki gün bacak sırt, 6 gün yok

Set sayılarını düşürerek çalışmak fazla yıkım olmasını engelleyecektir.
Antremanlar iftar sonrasına bırakılmalıdır.
Antreman sonrası protein alınmalıdır.
Oruç döneminde kas kütlesi yapmayı düşünmek yerine korumak ve metabolizma hızını artırmak hedeflenmelidir.
Beslenmeye çok dikkat edilmelidir.
Oruçluyken susuzluğu gidermek !
Yaz aylarına gelen oruç susuzluk ve ağız kuruluğu büyük sorun olabilir. Bu yüzden aşağıdaki önerilerimizi dikkatle okumanızı öneririz.

Çok tuzlu yemeklerden uzak durun
İftar ve sahur yemeklerini hızlı bir şeklide yemeyin yukarıda anlattığımız taktikleri uygulayın.
Sahur ile iftar arasında 2 – 2,5 lt su tüketmeye dikkat edin.
Su oranı yüksek gıdalar tüketerek gündüz susuzluk çekme riskinizi azaltmış olursunuz. ( kavun, karpuz, salatalık )
Demir eksikliğiniz yoksa sahurda çay tüketin
Sahurda unlu , şekerli gıdalar tüketmeyin.
Ramazan süresince gazlı içecek ve meyve suyu diye satılan ürünlerden uzak durun. ( Kola, Gazoz, Meyveli Soda, Hazır meyve suları vs. )

Bu konuyu yazdır

  ÖLÜLERLE KONUŞAN ALET - NECROPHONE
Yazar: Emka - 06-06-2016, Saat: 00:46 - Forum: SINIRBİLİM VE ALTERNATİF BİLİMLER - Yorum Yok

thomas-a-edison-entre-1870-et-1880_5279389.jpg


* THOMAS EDİSON yaşadığı yüzyılın en önemli bilginlerinden biridir. Amerika'ya ilk elektrik ışığını getirmesi, ününe iyice ün kattı. 73 yaşındaki mucit, üzerinde çalıştığı son aletin ölülerle konuşmak için çok önemli olduğunu bir radyo kanalında açıklayınca yer yerinden oynadı.

* EDİSON'un açıklaması şöyleydi: "Eğer kişiliğimiz ölümden sonra da yaşayabiliyorsa, dünyada kazandığımız bilgiyi, anıyı ve zekayı saklaması mümkün ve mantıklıdır. Bu nedenle ölüm dediğimiz olaydan sonra da kişiliğimiz devam ediyorsa dünyada bıraktıklarımızla ilişkiye geçmek isteyecektir. Bu kişiliğin maddeyi de etkileyeceği düşüncesindeyim; bu mantık doğruysa yeterince duyarlı bir alet yaparsam bu ilişkiyi kaydedebilirim.
Bu açıklama sonrasında yeryerinden oynadı...
Edison bu icadını gerçekleştiremeden 1931 yılında Newjersey’de hayatını kaybetti.

* TEYBE KONUŞAN ÖLÜLER
THOMAS EDİSON'un ölümünden sonra yaşanan bir tesadüf, büyük bilim adamının son çalıştığı aleti ve sözlerini ispat eder nitelikteydi. Ünlü İsveçli ressam, müzisyen ve flim yapımcısı FRİEDRİCH JÜRGENSON, ıssız bir yerde kuşların sesini teybine almıştı; evine dönüp çalışmalarını dinlemek için teybini çalıştırdığında kuş seslerinin yanında zayıf insan sesleri de geliyordu; bu sesler Norveç ve İsveççe konuşarak aralarında kuşları tartışıyorlardı.Olayı tesadüf olarak kabul eden JÜRGENSON, bir radyo dalgasının karıştığını düşündü ve tekrar bir deneme yapmaya karar verdi. Bu kez daha değişik sesler duydu; bu sesler ona sesleniyor, kendilerinin ölmüş akraba ve arkadaşları olduklarını söylüyorlardı. Uzun çalışmalar ve deneyimlerden sonra 1968'de (KAİNATTAN SESLER) adlı kitabını yazdı. Bu kitap, bütün dünyada büyük yankılar yarattı; Alman hükümeti FREİBUR Üniversitesi parapsikoloji başkanının bulunduğu bir ekibe harcamalarının hükümet tarafından karşılanacağını söyleyerek profesör ve bilim adamlarının konuyla ilgili araştırmalar yapmasını istedi.

* Alınan sonuçlarda bilim adamlarının raporlarında şunlar yazılıydı: Fabrikadan yeni çıkmış kasetle sessiz ortamlarda kayıt yapılıyor; kaset dinlendiğinde tanımlanan kelimelerle konuşan insan sesleri duyuluyor; bu seslerin kökeni çağdaş bilimce açıklanamıyor ve bu seslere "hiçbir yerden gelen sesler" adı veriliyor. Alman profesör HANS BENDER, bu raporun sonuna şunu ekleyerek deneyleri hükümet yetkililerine teslim ediyor: "Bu olay insanlık için nükleer fizikten bile önemlidir."

* NASA DA HABERDAR
Olay Nasa'nın da ilgisini çekiyor. CAPE KENNEDY'den iki mühendis, görevlendirilmiş bilim adamlarını ziyarete geliyor; ekibin çalışmalarını, aletlerini ve yapılan deneylerini inceleyen ziyaretçiler, sorular sorduktan ve akıl da verdikten sonra hiçbir açıklama yapmayarak Amerika'ya geri dönüyorlar.Görevli ekip şöyle düşündü: NASA'dakilerin konuyla ilgili bilgileri vardı, kim bilir onlar o etkin kayıt aletleriyle ne sesler alıyorlardı. Nereden köken alırsa alsınlar, profesör ve bilim adamlarından kurulu bu ekibin kainattan aldıkları sesler parapsikoloji alanında adeta çığır açtı.

AYRINTI :
* Scientific American'in 30 Ekim 1920 sayisinda, Amerikan'ın en ünlü mucidi Thomas Alva Edison - şöyle yazar :
"Eğer benliğimiz yaşasaydı, o zaman tam olarak mantıksal ve bilimsel bir varsayımda bulunabilirdik : anıları kaybetmemek, zihin gücü ve diğer yetilerimiz ve bilgilerimiz bu dünyada elde ettiğimiz. Bu nedenle, benlik, ölüm diye adlandırdığımız şeyden sonra da kalıcıysa, mantıklı bir sonuca varabiliriz bu dünyayı terk eden herkesin arkada bıraktıkları ile iletişim kurmak isteyeceklerini inanmaya meğilliyim ki öbür dünyadaki benliğimizin bunu arzulaması mümkündür. Eğer bu mantık doğru ise; o zaman, bir sonraki hayatta yasam surerken benligimizin yaninda -etkilenebilen veya hareket ettirilebilen veya ustalikla idare edilebilecek kadar hassas- bir cihaz gelistirebilirsek, boylesi bir cihaz yapilabildiginde, bazi seyleri kaydetmesi gerekir.

* Insan Edison'un bazi emsalleri bu konuda ne yaptilar diye merak etmekten kendini alamiyor, ve Edison'un kendisinin boyle bir cihazin yapimi icin deneyler yaptigi spekulasyonlarina karsin, boyle bir tasarimi dogrulayan hic bir kanit gunumuze ulasmamistir. Edison'un - ruhlar dunyasini yaratilan yeni teknolojilerle birlestiren- dusunceleri belki de bir dereceye kadar zamanin ilerisinde idi. Keza Edison'dan oldukca bagimsiz olarak, Markoni ve Tesla'nin ruhlar dunyasi ile baglanti kurmak icin teknoloji kullanma ile ciddi olarak ilgilendiklerini gosteren kanit olmasina karsin EVP olarak bilinenin tamamiyle ortaya cikisindan önce onlarca sene gececekti.

Bununla beraber, dunyali dinleyicilere ulasan, gorunuse gore katliamda olusan seslerin ilginc ornekleri sonraki yillarda da kaydedildi. 1930′larda Avrupa, II. dunya savasinin kosullarinin yavas yavas olusumuna tanik olurken, Isvec ve Norvec'li pilotlar radyo frekanslarinda ilginc ve tanimlanamayan seslere tanik oldular. Once bunlarin parazitli Nazi telsiz konusmalari olduguna inanildi, ama hic bir sekilde bir kanit bulunamadi, ve nereden geldigi bilinmeyen bu sesler 1934′de basladigi gibi birdenbire durdu, o tarihten sonra bunlar ekseriyetle unutuldu.

John Butler, 1947′deki "Ruhlar Dunyasinin Kesfi" kitabinda -ki bu 1930′larda da meydana gelmisti- bu kez 600 kisinin onunde gerceklesen Londra'daki Wigmore Hall'daki ilginc olayi anlatir. Bir medyum sahnededir ve biraz uzaginda salonun her yanindaki hoperlorlere bagli bir mikrofon konulmustur. Aniden, 40 veya 50 kadar oldugu tespit edilen sesler mikrofondan konusmaya baslar. Mikrofonun yaninda hic kimse yoktu ve sistemi kuran, uzmanliklari bu tur ses sistemleri olan iyi taninmis bir firmanin elektrik muhendisleri olan iki teknik yetkili, sesleri duyunca bunlarin herhangi bir sekilde insan kaynakli olamayacagini ve orijinalde bedenden ayrilmis olarak gorundugunu herkesin onunde acikladi. Her ikiside daha sonra, bu olaydaki deneyimlerinin bir sonucu olarak ruhbilimci olduklarini aciklayan- Psychic News'da yayinlanan- bir bildiri imzaladilar.

1949′da, Manchester, Ingiltere'de "Ruhlarla Elektronik Iletisim Dernegi" adi ile ve brosurlerinde belirttikleri "Insanlarin Ruhsal Ozgurlesmesi icin Elektronik Iletisim" amaci ile kucuk bir grup olusturuldu.Dernegin olusumu Uluslararasi Spiritizma Federasyonunun 1948′deki Kongresinde ruhsal hisleri harekete geçirme gucune sahip bir enerji alani ureten elektrikli bir cihazi gosterime sunan Hollanda'li Mr. N Zwaan'nin calismasindan esinlenmistir. Cihaz 'Teledyne' a gelistirilmesinden once,baslangicta 'Super isin' , daha sonra 'Zwaan isini' (Binnington modeli), ve son olaarak 'Teledalga' olarak adlandirildi. Bu bilim-kurgusal ses cihazlari icin, olulerle dogrudan ses iletisimi formu da dahil olmak uzere olaganustu sonuclar alindigi iddia edildi. Fakat 1952 itibari ile, bu heyecan ve aktivite patlamasi yavas yavas basit bir sekilde sona ermis gibi gorunur. Bununla beraber, ayni yil icinde, iki seckin Romali Katolik, biri Benedictine papazi Peder Pellegrino Maria Ernetti, digeri saygin hekim Peder Agostina Gemelli, tip labaratuvarinda telli kayit cihazi ile Gregorian ayin muzigi kaydi uzerinde calisirlarken-aradiklari o olmadigi halde- aciklanamayan sesler yakaladilar. Calisma iyi gitmiyordu, ve hayal kirikligi yasayan Gemelli ölmüş babasindan yardim diledi.Ilkel kayit cihazindaki kaydedilen seyi dinlediklerinda, rahibin olmus babasinin onlari son derece hayrete dusuren "ben her an seninleyim ve sana yardim ediyorum." sozlerini duydular.Bu olayin haberi Papa Pius XII'a ulasti ve o pederlerin endise duymamalarina cunku kaydettikleri sesin bilimsel bir gercek olduguna ve spiritizmada hic bir temeli olmadigina karar verdi.

Breakthrough
Yedi yıl sonra, 1959′da, gerçek buluş gelir. Friedrich Jurgenson 'Letonya'da doğan sanatçı ve belgesel film yapımcısı ' gece isveç, Mölnbo'daki evinin yakınındaki bir ağaçlıktan kuşsesi kaydeder. Bu kaydı tekrar çalarken , Norveçce konuşan ve kuşların gece alışkanlıklarını tartışan bir adam sesinin farkına varır.Konunun gözalıcı tesadüfüne rağmen, Jurgenson nasıl kayıt cihazının normal bir radyo kaydettiğini düşünür. Fakat birkaç hafta sonra , başka bir kadın sesi yakaladığında sarsılır. Ses Sorar: 'Friedel, benim küçük Friedel'im, beni duyabiliyormusun ?' Friedel , Jurgenson'un hayvanının ismidir ve annesinin sesini hemen farkeder. Annesi 4 sene önce ölmüştü.Şimdi öteki tarafla iletişim sağladığına ikna olmuştu, Jurgenson kaydetmeye devam etti, farklı dillerde konuşan, yüzlerce bedenden ayrılmış ruhların seslerini yakaladı ki bunların içinde vefat eden bazı aile üyeleri ve arkadaşlarıda dahil olmak üzere onu cevaplamak için benlikleri ile Jurgenson'a gözüktüler.

Jurgenson 1964′de, bulgularını , Frieburg Üniversitesi , Parapsikolojik Araştırmalar Ünitesinin kurucularından Dr. Hans Bender olmak üzere, bir çok araştırmacının dikkatini çeken Voices from the Universe kitabını yayınladı. Dr. Bender, onu ses fenomeni üzerinde çalışması - sessiz ortamda boş kasetler ve normal kayıt cihazları kullanarak, farkedilebilir kelimeler konuşan seslerin kaydı - için kendi grubuna dahil etti ve sonuçlarda , Jurgenson'un deneylerinin gerçekliğinin haklı çıktığı görüldü.
Ve işinde ilgili olduğu tek şey parapsikolojistlik değildi. Ayrıca bir dekoratördü. Vatikan ve Papa ile ilgili çektiği bir belgesel film için ödül aldı, ama Jurgenson , daha sonra bir arkadaşına Vatikan'da ses fenomeni için titreşimle ses çıkaran bir kulak bulduğunu söyledi. Bu durum Vatikan'ın bu konuya geçici bir ilgiden daha fazlasını verdiği gibi görünüyordu..

1965′de bir başka Letonyalı , tanınan psikolog ve Carl Jung bir zamanlar öğrencisi olan Dr Konstantin Raudive Jurgenson'un yaptıklarını duydu. Raudive uzun zamandır direk ses medyumluğuna ilgi duyuyordu ve, Jurgenson'la tanışıp ve onun EVP deneylerinin doğruluna ikna olduktan sonra, Almanya'da kendi araştırma projesini hazırladı. Başlangıçta, Raudive olağan bir kristal set kullandı, ama neticede Ganiometer isimli aracın tasarımında ona yardımcı olan fizikçilere ve elektronik mühendislerinin yardımını almaya gönüllü oldu. Bu altein yardımıyla Raudive binlerce bedenden ayrılanların seslerini kayıt etti ve 1968′de araştırmalarını Almanca bir kitapta (Unhörbares wird hörbar) yayınladı, birkaç yıl sonra ise Breakthrough olarak çevirisi yapıldı.1971′de kitabın ingiliz yayıncısı Colin Smythe, Raudive'nin çalışmalarının bilimsel testlerini düzenledi. montajcılar kulaklık ile kayıtları denetlerken hiçbirşey duyamadılar, fakat tekrar çalarken (playback'in anlamını biliyorum fakat türkçeye uyarlayamıyorum) yaklaşık 200 ses işitildi ; ki bunlardan birini Sir Robert Mayer tanıdı, bu kişi henüz vefat eden Arthur Schnabel idi.

Breakthrough, Raudive'nin metodunu büyük bir başarıyla takip eden daha sonraki bir çok araştırmacı için teşvik unsuru oldu. (1974 denesinde ölen Raudive diğer EVP araştırmacıları ile öte dünyadan iletişim kurmaya çalışmaktaydı, Onun mesahları sadece kayıt cihazlarında değil aynı zaman video ve hatta bilgisayarlarda bile gözüküyordu)

Raudive yeni ufuklar açan kitabını yayınladığı aynı sene içerisinde, Amerikalı emekli iş adamı George Meek, EVP ile ilgilenmeye başladı ve finansmanı Bill O'Neil'in yardımı ile ruhla direk iletişim kurmayı sağlayan dünyanın ilk aygıtını geliştirdi. Bu iş birliği sonucunda (1967′de ölen eski NASA bilimadamının da yardımıyla) dünya ile ruhların düyası arasında direk iki yollu iletişimi vaat eden "Spiricom" ortaya çıktı. Meek ve O'Neil saatlerce kayıt yaptılar, ama Spiricom 1981′de tüm fonksiyonlarını durdurduğu görüldü. (Mueller bunun olacağı konusunda uyarıda bulunmuştu) ve bu araştırmasında o kadar harcadığı zaman ve paraya rağmen , Meek asla , gerçekten iletişimde bulunduğunu kimseye kanıtlayamadı.

Dünya Çağında Bir Fenomen

Bu zamandan sonra EVP sadece Avrupa'da değil , tüm dünyada insanların ilgilisini çekmeye başlamıştı. 1970′lerin ortalarından itibaren Almanya, Avusturya, Fransa, Kanada, Brezilya, italya, ABD ve Rusya'da gruplar oluşmaya başladı. ingiltere'de George Gibert Bonner ve Raymod Cass isimli iki araştırmacı, deneylerinde, makaralı kayıt cihazı ve pilli radyolar kullanmaya başladılar. Bonner Ekim 1972′de bir deney gerçekleştirdi, mikrofonuna, bir cevap ummamasına rağmen "Beni buyabilen biri var mı?' şeklinde soru. Fakat Bonner 'Evet' cevabını aldı.Bonner, hızlı geçen ruhları kusursuz yakalama tekniği bulana dek 5 yılını almasına rağmen, önündeki 22 yıl boyunca 50.000 üzerinde ruh sesi kaydetmeye devam etti.1997 senesinde ölen Bonner, biriken birçok muazzam ses kaydına ve fikrinin başlangıcı üzerine sağlam kaynaklara sahip olmasına rağmen, diğer araştırmacılardan destek bulamadı. 2002 senesinde ölen Ray Caas; "O zaman da büyük bir şevk vardı, ama birçok deneyci için, tek bir ses gelmeden önce haftalar veya ayları bulan çalışmalar yapılmalıydı. Bir çok insan devam etmedi. Diğer beş yada altı kişinin arasında George Bonner ve ben bu işi sürdürdük. Sonunda nesnesel seslerle birlikte bir beden yakaladık. Fakat bununla birlite kurum, kanıtları önemsedi.Psişik Araştırma Toplumu mesafeliydi. Ruh Bilimciler medyumlara güvendi, böylece EVP deneycileri izole ediliyordu.

Fakat konuya kendini adamış diğer ülkelerdeki araştırmacılar daha şanslıydı.Hans Otto Koenig, kayıtları geri sarıp tekrar çalarak öte dünyadan sesler almayı umut eden külfetli ve yorucu metodun yerine, karışık elektronik sistem aracılığı ile gelen canlı sesleri yükseltmek için, 20-40 kHz'de ultra ses sinyallerini kullanan 'Field Generators'ü geliştirdi. 1982′de, RTL'den Rainer Holbe'ün sunduğu bir canlı yayında yaptığı deneyi başararak, Avrupa'nın EVP'ye olan dikkatini çekti. Koenig'in ultra-sound aygıtı, RTL istasyonundaki mühendislerin kontrolü altında hoparlörlere bağlandı ve çalıştırıldı. Birkaç saniye sonra, net bir ses duyuldu : 'Otto Koenig ölüyle telsiz iletişime geçer' . Mühendisler , hile yapıldığına dair bir kanıt bulamadıklarını açıkladı.

O günden itibaren EVP'ye olan ilginin zayıflamadığı görüldü. Instrumental Transcommunication (ITC) sadece alışılagelmiş EVP için değil, telefondan ruh sesleri, video kaynaklarından elde edilen hayalet resimler, hatta kişisel bilgisayarlarda gizemli iletişim gibi fenomenler içinde bütçe ayırmaya başladı.

Bu konuyu yazdır

  ANTİK MISIR'DA HAMİLELİK TESTİ
Yazar: Emka - 05-06-2016, Saat: 23:10 - Forum: ENTERESAN BİLGİLER - Yorum Yok

Mısır’da 1898 yılında Sir Flinder Petrie adlı bilim adamının ortaya çıkarttığı Kahoun Papirüsü ile 1862 yılında bulunan Smith Papirüsü ve 1873 yılında bulunan Ebers Papirüsü’nde gebelik, idrar hastalıkları, varisler ve gebelik testleriyle ilgili bilgiler yer alıyor. Müzelerde sergilenen papirüslerde yer alan bilgilere göre, hamile şüphesi olan bir kadın her gün sabah idrarıyla biri buğday, diğeri arpa dolu iki torbayı sularmış. Hamilelik şüphesi olmayan bir başka kadın da yine ayrı ayrı buğday ve arpa torbalarını idrarıyla sularmış. Hamilelik şüphesi olan kadının idrarla suladığı buğday ve arpa dolu torbalar, diğer kadının suladığı torbalardan daha önce çimlenirse, hamile olduğu anlaşılırmış.


antik%2Bm%25C4%25B1s%25C4%25B1rda%2Bhamilelik.jpg

İki kadının suladığı buğday ve arpalar aynı anda çimlenirse hamilelik olmadığı ortaya çıkarmış. Hamile olan kadınların sabah idrarlarında aşırı miktarda hormon bulunduğu için, buğday ve arpa torbaları diğer normal idrarlarla sulananlardan çok daha önce yeşerirmiş. Günümüzde meyve ve sebzenin daha erken sürede yetiştirilmesi için hormon kullanılması da aynı yöntemin bir benzeridir.

Mısırlıların kullandığı yöntemde, doğacak bebeğin cinsiyeti de önceden tespit edilebiliyordu. Hamile kadının idrarıyla sulanan tohumlardan, buğday taneleri daha önce filizlenirse bebeğin erkek, arpa taneleri daha önce filizlenirse bebeğin kız olacağı anlaşılıyordu. Prof. Julias Manger, 1933 yılında laboratuvarda kutuların içerisinde kurutma kağıtları üzerine yerleştirdiği buğday ve arpa tanelerini, idrarla sulayıp, Mısırlıların kullandığı gebelik ve cinsiyet belirleme yönteminin doğruluğunu ispat etmiştir. Günümüzde kullanılan gebelik testleri de, kadının idrarındaki hormon seviyesinin yoğunluğuna göre sonuç verir ve aynı esaslara göre uygulanır

Bu konuyu yazdır

  Choronokinezi - ZAMANI KONTROL EDİN
Yazar: Spiritüeller - 05-06-2016, Saat: 22:38 - Forum: Chronokinezi - Yorum Yok

Chronokinezi, bir insanın kendi zaman boyutunu ileri veya geriye kaydırmatır kısacası zaman kontrolü. Eğer kendinizi yavaşlatırsanız herkez sizi sanki slow motion daymışsınız gibi görür ama siz onları aşırı hızlı görürsünüz. Hızlandırırsanız da tam tersi olur herşey size yavaş gelir onlar için siz olağan üstü hızlı olursunuz.

Bir saat alın ve bu saatin her saniye bir tık sesi çıkardığından emin olun. Saati alın ve dinlemeye çalışın, sese konsantre olup o sesin yavaşladığını veya hızlandığını imajine edin. Bunu bir kaç dakika yapın ve kontrol edin eğer tik tak yavaşladıysa veya hızlandıysa başardınız demektir. Bunun üstüne çalışın ve saatsiz başarın.



zaman%2Bkontrol%25C3%25BC.jpg



1.adım
Bir saat alın ve bu saatin her saniye bir tık sesi çıkardığından emin olun. Ve rahat bir yere geçin.

2.adım
Şimdi saati dinleyin, Tik, Tok, Tik, Tok, şimdi tik tok seslerinin aralıklarına dikkat edin ve odaklanın, sessizliğiniz sizin en büyük avantajınız olacaktır. Zaman diye bir şeyin size hükmedemeyeceğini, zamanın insanoğlu tarafından yapıldığına inanın.

3.adım
Şimdi dikkatlice tik tok ları dinleyin, tik tok ların arasındaki boşluğa konsantre olun ve bu boşlukların yavaşladığını/hızlandığını düşünün.

ve 4.adım
Bunu bir kaç dakika yapın ve kontrol edin eğer tik tak yavaşladıysa veya hızlandıysa başardınız demektir. Bunun üstüne çalışın ve saat olmadan başarın Daha bir çok açıklayıcı kaynak mevcut vaktim oldukça detaylı bir biçimde anlatacağım bilgilendirme amacıyla paylaştım sevgiyle kalın.

Bu konuyu yazdır

  İHTİYACINIZ OLAN PARAYI NASIL KENDİNİZE ÇEKERSİNİZ
Yazar: Emka - 05-06-2016, Saat: 19:12 - Forum: NOTLAR - Yorum Yok

Yıllar önce avusturalya'da en büyük hayalinin doktor olmak olduğunu söyleyen genç bir adamla tanıştım.Fen dersleri alıyordu ve çok başarılıydı;ama tıp fakultesinde okuyacak parası yoktu.Annesiyle babası ölmüştü.Geçimini sağlamak için yerel hastanede doktorların muayenehanelerini temizliyordu. Ona, toprağa ekilen bir tohumun büyümek için ihtiyaç duyduğu her şeyi kendisine çektiğini anlattım.Yapması gereken tek şey tohumdan ders almak ve gerekli fikri bilinç altına eklemekti.

Genç adam her gece uyumadan önce, üzerinde kocaman harflerle kendi adının yazılı olduğu tıp diplomasını gözünde canlandırırdı. Diplomanın ayrıntılarını kafasında yaratmakta hiç zorlanmıyordu. İşi gereği doktorların muayenehanelerinin duvarlarında asılı olan çerçeveli diplomaların tozunu alıyordu ve bu arada hepsini dikkatle inceliyordu.

fft99_mf7516139.jpg


Dört ay boyunca her gece bu gözünde canlandırma tekniğini uyguladı. Sonra muayenehanesini temizlediği doktorlardan biri ona asistanı olmak isteyip istemediğini sordu. Onun çeşitli tıbbi beceriler edinmek üzere göreceği eğitimin masraflarını karşılayacak, sonrada asistanı olarak iş verecekti. Genç adamın başarısından ve kararlılığından öylesine etkilendi ki daha sonra onun tıp fakültesine gitmesinde de yardımcı oldu. Bu genç adam kanada, Montreal'de önemli bir doktor olarak göreve başladı.


Genç adam çekim yasasını öğrendiği için başarılı oldu. Bilinçaltını doğru şekilde nasıl kullanacağını öğrendi. Bu, eski bir değişi hatırlatıyordu: ''Sonu açıkça görürsen bu sonu gerçekçi kılmak için gerekli bütün unsurları yerine getirirsin.'' Bu vakada son, Doktor olmaktı. Genç adam doktor olduğunu hayal edebiliyor, görebiliyor, bunun gerçeklerini hissedebiliyordu. Bu fikirle yaşıyordu. Bunu ayakta tutuyor, besliyor ve seviyordu. Sonunda, gözünde canlandırma tekniği sayesinde, fikir bilinçaltının derinliklerine işledi. İkna haline geldi. Bu ikna ona rüyasının gerçek olması için ihtiyaç duyduğu her şeyi getirdi.


Bu konuyu yazdır

  Osho - GERÇEKTE FARKINDALIK
Yazar: Emka - 05-06-2016, Saat: 17:28 - Forum: OSHO - Yorum Yok

Uyuya kalmış bir adam hiçbir şeyde bütün olamaz. Yiyorsun tamamen orada değilsin; bin bir tane şey düşünüyorsun bin bir tane rüya görüyorsun, yalnızca mekanik bir şekilde kendini tıkıyorsun. Erkeğinle veya kadınınla sevişiyorsun belki ve tamamen orada değilsin. Belki de başka kadınları düşünüyorsun, kadınla sevişiyor, ve başka kadınları düşünüyorsun. Ya da belki pazarı düşünüyorsun ya da satın almayı düşündüğün şeylerin fiyatlarını ya da bir arabayı ya da bir evi ya da bin bir tane şeyi; ve mekanik bir şekilde sevişiyorsun.


osho-quotes-about-rebellion.jpg



Eylemlerinde bütün ol -ve eğer bütünsen- farkında olmak zorundasın; hiç kimse farkında olmadan bütün olamaz. Bir şey yiyorsan, sadece yiyorsun; tam olarak şimdi burdasın. Yemek her şey: Yalnızca kendini tıkamıyorsun, keyif alıyorsun. Ruh beden zihin sen yiyorken uyumlu ve ahenk içerisinde, varlığının bu üç katmanında derin bir ritim var. Yemek bir meditasyona dönüşür, yürümek bir meditasyona dönüşür, odun kesmek bir meditasyona dönüşür, kuyudan su taşımak bir meditasyona dönüşür. Küçük şeyler dönüştürülür. Onlar ışıltılı eylemler haline gelir.  

Bu konuyu yazdır