Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adı/E-Posta:
  

Şifreniz:
  





Forumda Ara

(Gelişmiş Arama)

Forum İstatistikleri
» Toplam Üyeler: 3,074
» Son Üye: desdinova
» Toplam Konular: 2,836
» Toplam Yorumlar: 3,067

Detaylı İstatistikler

Kimler Çevrimiçi
Toplam: 912 kullanıcı aktif
» 0 Kayıtlı
» 912 Ziyaretçi

Son Aktiviteler
Nereden Başlamalıyım?
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: desdinova
07-04-2025, Saat: 11:03
» Yorumlar: 0
» Okunma: 162
Ayahuasca çayi hakkinda b...
Forum: ŞAMANİZM
Son Yorum: Gümüşkurt
29-12-2024, Saat: 23:19
» Yorumlar: 0
» Okunma: 330
Sürekli Aynı Sayıyı Görüy...
Forum: MELEK MESAJLARI
Son Yorum: Stannis
03-10-2024, Saat: 18:13
» Yorumlar: 0
» Okunma: 757
Bize ait olmayan sahte an...
Forum: Zihin
Son Yorum: cinsiyetsiztirmavi
29-08-2024, Saat: 01:28
» Yorumlar: 0
» Okunma: 675
RUHLARIN YAZDIRDIĞI SÖYLE...
Forum: ENTERESAN BİLGİLER
Son Yorum: Shfz
20-08-2024, Saat: 01:26
» Yorumlar: 1
» Okunma: 62,510
Nuh’un Gemisi’nin Çözülem...
Forum: TARİH
Son Yorum: Emka
21-02-2024, Saat: 21:57
» Yorumlar: 3
» Okunma: 8,861
DEMON İSİMLERİ LİSTESİ VE...
Forum: DEMONLAR
Son Yorum: Debriyaj_Balatasi
15-02-2024, Saat: 02:30
» Yorumlar: 1
» Okunma: 26,049
Trabzon'da ki Majisyenler
Forum: TRABZON SPİRİTÜELLERİ
Son Yorum: koavemaji
02-02-2024, Saat: 14:11
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,301
11:11'in Manevi Önemi ve ...
Forum: EVRENSEL ENERJİLER
Son Yorum: zeynepbuhan
10-11-2023, Saat: 18:49
» Yorumlar: 1
» Okunma: 6,534
Sürekli Şiddetli Baş Ağrı...
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: Gümüşkurt
25-09-2023, Saat: 19:23
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,832

 
  Üçüncü Göz Öpücüğünün Muazzam Potansiyelini Ve Gücünü Keşfedin
Yazar: Emka - 28-05-2018, Saat: 00:41 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Alından öpülmenin çok yoğun ve farklı olduğunuhissettiniz mi hiç?  Onu bu kadar güçlü kılannedir ve duygularımız üzerinde doğrudan nasılbir etkisi vardır? Alnımızın önemi hakkında bizim için bilinmeyen bir şey var mı yoksa sadece kişiden kişiye mi bağlı? Bazı cevaplar bulmaya başlayalım.

Alın aslında ‘üçüncü gözün’ bulunduğu yerdir. Alından öpüldüğünüzde üçüncü gözünüze dokunulur. Aslında göründüğünden çok daha fazlasıdır. Bir bakıma, diğerinin ruhunu öpüyorsun. Birinin elini tutabilirsin, kollarınıda tutabilirsin ama ruhuna nadiren dokunabilirsin. Alın vücudumuzda özel bir bölümdür. Birinin ruhunuza ulaşması için bir penceredir.

“Üçüncü göz” kavramına aşina olmayanlar için,içsel benliğin bir bağlantısıdır. Yüksek bilincin durumuna bağlanır. Üçüncü göz, ne tür bir insan olduğumuzun bir yansımasıdır. Ruhen bilinçli olduğumuzu belirler. Çıplak gözle görülmese de,iki kaşımızın arasında yer alır.

3927.jpg

Üçüncü Göz Öpücüğü

Üçüncü göz merkezi kaşlar arasında yer almaktadır. Genelde uyku halindeki manevi merkezdir, ancak aktivasyon size daha yüksek merkezlerinize İçgörü, sezgi ve bağlantı sağlar. Eğer gerçekten birini seviyor ve önemsiyorsanız, Üçüncü göz öpücüğü her ikiniz için harika bircanlandırıcı deneyim olabilir.

Kaşların arasındaki alnın ortasından öpün, ama bu kişi için bir merhamet ve gerçek bir sevgi düşüncesi hissedin. Bu alanın altında yatan, kişinin pineal ve hipofiz bezlerini harekete geçirir. Bu kişiye bir güvenlik ve esenlik duygusu getirecektir. Sevdiğin ve baktığın arkadaşlarınla ve aile üyelerinle denemelisin. Getirdiği şifa gücü muazzamdır. Bu gerçekten ilahi bir dokunuştur. Birçok eski yazılarda bahsedilmiştir, ancak bunun için onların sözlerini almak zorunda değilsiniz. Bir fırsat bulduğunda yapabilirsiniz. Ne kadar çok yaparsanız sonuçlarını da o kadar çok görürsünüz.

Alnı Öptüğünüzde Ne Olur?

Üçüncü göz sizi gerçeklik durumuna getirir ve içeriden daha iyi haberdar olursunuz. Bu his her zamankinden daha uzun sürer ve platonik aşkın bir ifadesine dönüşür. Bir insan vücudunda, bir üçüncü gözün olabileceğini düşünebileceğiniz bir bez bulunur. Bu bezin türlü özellikleri ve işlevi vardır. Vücudumuzda uyku döngüsünü düzenleyen melatonin üretir.

Epifiz bezinin fizyolojik fonksiyonu bilinmemekle birlikte, mistik gelenekler, beynin bu bölümünü manevi dünyaya açılan bir kapı olarak uzun zamandır bilinmektedir. Bez, piezoelektrik özelliklere sahip su ve kristalleri taşır. Bu, herhangi bir rengin üretilebileceği bir durum olan piezokromizmi mümkün kılar. Bu yüzden bu kristaller, fiziksel durumun ötesine bakmamızı sağlamakla yükümlüdür ve bu bezde bizi maneviyat dünyasına bağlayan sonsuz bir potansiyel vardır.

Bu Göz ile ilgili, sıfır noktası, bilinç odaklama ve ne gördüğüne güveniyor. Bunu her zaman yaparsınız ve düşünceleriniz ve yüksek frekanslı olanlar arasındaki farktan sakınmayabilirsiniz. Üçüncü gözün, fiziksel gerçekliğin ardındaki bir merceği olduğu söylenmiştir.bu yüzden bu teoriyle ilgili bir şeyler yapmak isteyebilirsiniz. Epifiz bezi çam ağacından gelen bir kozalak gibi görünmektedir ve bu yüzden çam kozalağı diyede adlandırılır.

Alından öpülmenin faydaları hayal gücümüzün ötesindedir.

Güvenli ve sağlıklı olma hissini tetikleyebilir, ki bu aslında bizim aklımızın her zaman ihtiyaç duyduğu şeydir. Eğer hala bundan emin değilseniz, bunu sevdiklerinizle ve ailenizle denemek isteyebilirsiniz. Sonuçları gördükten sonra şaşıracaksınız. Sadece üçüncü gözün sihri ve kutsallığının önemini ve potansiyeliyle sizi sindirmesine izin verin.

Spiritüeller.com

Bu konuyu yazdır

  BURCUNUZA GÖRE PSİŞİK YETENEĞİNİZ
Yazar: Magnetho - 27-05-2018, Saat: 20:00 - Forum: Astroloji - Yorum Yok

Her birimizin halihazırda geliştirmiş olduğu ya da olmayı bekleyen kendi ruhsal yetenekleri vardır.Bu yetenekler kişisel deneyimlerimize, geçmişten gelen travmalara, önceki yaşamlara, sevdiğimiz şeylere dayanır. 

Bu kriterlere dayanan farklı yeteneklere sahibiz, bazıları daha güçlü, bazıları daha zayıftır ancak bunların hepsinin bizim için yararlı olduğunu tartışamıyoruz. Aşağıda size her bir burcun sahip olduğu psişik yetenekleri göstericez.

bur%25C3%25A7lar.jpg




KOÇ BURCU

Vizyoner: Bu yetenek, bazı şeyleri hissetmek ve iletişim kurmakta zorluk çeker, sadece yeteneğinize inanmalı ve görmeye ihtiyacınız vardır. Hedeflerinizi görebilirsiniz ve oraya nasıl ulaşılacağı konusunda mükemmel bir strateji yapabilirsiniz.  Liderliği ele geçirmek sizin en  güçlü yeteneklerinizden birisidir.


BOĞA BURCU

Detaycı: Tam anlamıyla hiçbir şey onları geçemez. En küçük detaylara odaklanabilme yetenekleri, Boğalar için en uygun yeteneklerden biridir. Herhangi  gizli bir bilgiyi bulabildikleri veya çok gizemli bir davayı çözebildikleri için araştırmaları mükemmel bir hale getirebilirler. Maddi varlıklar ile ilgili takıntıları vardır ve bu tür yetenekler, onlar için değerlerini net bir şekilde açıklığa kavuşturabilmeleri açısından önemlidir.


İKİZLER BURCU

Önsezi:İkizler bu eşsiz yeteneğe sahip olanlardır. Bu yetenek onların enerjileri hissetmeleri ve bildikleri her şeyin ruhlarından geldiğini hissetmelerini sağlar. Yazmak için doğarlar, her şeyi ve herkesi tam anlamıyla zıtlaştırabilirler ve sadece enerjilerini yazmak için odaklanırlar, başkalarının yapamayacağı şeyleri görebilir ve hissedebilirler.


YENGEÇ BURCU


Duygusal Vizyon: Yengeçler  tüm hislerine çok derinden bağlılar. Çevrelerindeki her şeyi  hissedebilirler. Başkalarının enerjilerini iyi ya da kötü olduklarını hissedebilirler, bazen bu yetenek onları çok fazla tüketir, ama sadece daha derinden anlamak için bu yeteneğe ihtiyaç duyarlar.


ASLAN BURCU


Önsezi: Bu yetenek onların geleceği görmelerini ve yaklaşan fırsatları değerlendirmelerini sağlar. Büyük bir hayal gücüne sahiptirler ve hiçbir şey onları olumlu sonuçlardan ve koşullardan daha mutlu yapamaz. Bu yetenek yüzünden çoğu zaman kendi geleceklerini inşa ederler. Hatta bu yeteneği diğer insanlara yardım etmek, gelecekteki sahip oldukları fırsatları öngörmek için kullanıyorlar.


BAŞAK BURCU

Psişik Doktor:On iki işaretin hiçbiri Başak'tan daha psişik bir doktora sahip değildir. Duygusal acıdan geçtiğinde ya da kendilerine kötü bir şeylerin geldiğini hissettikleri zaman doğaları gereği diğer insanlara yardım etmeleri gerektiğini anlayabilirler.


TERAZİ BURCU

Telepati:Bu, diğer insanlara kafa yormalarına ve kafasında neler olup bittiğini görmelerine izin verme yeteneğidir. Bu yetenek, sosyal doğaları nedeniyle geliştirilmiştir, diğer insanlarla, çoğu insanın yaptıklarından çok farklı ve daha yüksek seviyelerde bağlantı kurabilir ve onların zihinlerini tam anlamıyla okumalarını sağlarlar.


AKREP BURCU

Rüya Kontrolü:Bu yetenek hepsinin içinde en nadir yeteneklerden biridir. Rüyalarını tam olarak kontrol edebilirler. Tamamen gizemli ve farklı bir dünya için bir adımdır.


YAY BURCU


Astral Seyahat:Yay burcu keşfetme, maceracı olma, herhangi bir şey üzerinde heyecanı tercih etme eğilimleriyle bilinir. Astral seyahat söz konusu olduğunda, onlar her zaman ona bağlılar, Yaylar sadece onları canlı hissettirmek için değil diğer fiziksel olmayan boyutlara gidip keşfetmeye çok fazla merak duyarlar.


OĞLAK BURCU

Dejavu:Bu psişik yetenek, oğlakların önceki yaşamlarına bakmalarına izin verir. Sık sık kendi  görüşleri sorulduğunda bu yetenek onlara korkuları ya da başka açıklanamayan kişilik özellikleri hakkında insanlara açıklamak için izin verir.


KOVA BURCU

Vücut Dili: Kova, burçaların iletişim kısmını yönetir, bilinçaltı zihninin fiziksel bedenlerini başkalarına bir iletişim biçimi olarak kullanmasına izin verir. İletişimi yönetirler çünkü işaretleri eşzamanlılığı temsil eder ve göksel bilgiyi yeryüzüne aktarır.

BALIK BURCU

Sezgi:Sezgileri, herhangi bir zamanda herhangi bir durum hakkında net bilgi elde etmelerini sağlar. Balıkların psişik kabiliyeti nihayetinde duygulardan ziyade anında tepkilere dayanır.

Spiritueller.com

Bu konuyu yazdır

  Bu 8 işaret, enerjiye duyarlı bir empat olduğunuzu gösteriyor.
Yazar: Magnetho - 27-05-2018, Saat: 12:46 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Daha önce empatlar hakkında bir şeyler okumuşsunuzdur, muhtemelen bunların çok hassas insanlar olduğunu biliyorsunuzdur. Diğer insanların kendi enerjilerinin ve hislerinin yanı sıra kendilerini hissetmelerini sağlar. Onların süper duyarlılıklarından dolayı, empatların bazı süper güçleri olduğu görülmektedir;Bu sekiz işaret sizde varsa, muhtemelen bir empatsınız.

Screenshot_2-43-678x381.png

1.Gerçekleşmemiş olayları sık sık hayal ederler
Empatlar zaman zaman gerçek hayatta daha sonra gerçekleşen bazı olaylar hakkında rüyalar görür. Bu bir tesadüf gibi görünebilir. ama hayaller o kadar detaylıdır ki, tesadüf olamaz. Bu muhtemelen, olayları görmeden önce görmenize yardımcı olan süper yüksek sezginizdir.

2.Sezgilerini kötü bir durumu tahmin etmelerine yardımcı olur.
Sana kötü bir şey olacağını söyleyen hislerinin olduğunu biliyor musun? Biz bunu görmezden geliriz ve çoğu zaman doğru çıkar, Empatlar için ortak olan en yaygın sezgi türüdür.

3.Bazı Kişilerle Bağlantı Kurmaları Çok Kolay
Bir insanın gönderdiği titreşimleri hissedebilirsiniz. Bunlar iyi ya da kötü olabilir. İyi titreşimler gönderenler, sizi çeken kişilerdir ve hemen onlarla bağ kurabilirsiniz.

4.Çoğu Zaman İstediklerini Alırlar
Hedeflerinize ve hayallerinize diğer insanlara göre olduğundan daha kolay ulaşırsınız.

5. Bazı İnsanlar Enerjilerini Çok Fazla Tüketir
Negatif enerjili insanlarla çok fazla zaman harcarsanız, kendinizi yorgun hissetmeye başlayacaksınız. Bu durum etrafınızda olan tüm enerjilerin ve duyguların iyileşmesini sağlamak için insanlardan uzak durmaya ihtiyaç duymanıza yol açar.

6.Olayları Gerçekleşmeden Önce Tahmin Edebilirler.
Genelde gerçekleşmeden önce bazı durumlarda sonuçları bilirsiniz.

7.Birisinin sahtekar olup olmadığını her zaman anlarlar.
İnsanların dürüstlüğü ya da sahtekarlığı hakkındaki kararınız her zaman yerinde olur.

8.Onlar İçin Sessiz Odalar Bile Gürültülüdür.
Etrafınızdaki insanlar sessiz olsa bile, duygularını hissedebilir ve seslerinden daha yüksek sesle konuşabilirler.

Bu konuyu yazdır

  Hayatımızdaki Bazı İnsanlarla Tanışmamızın Kozmik Nedenleri
Yazar: Magnetho - 27-05-2018, Saat: 00:50 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Bazı insanların neden hayatlarımıza girdiğine ve neden yollarımızı başkalarıyla paylaştığımıza dair farklı inançları vardır. Bazıları, iletişim kurduğunuz süre içinde birinin neden hayatına girdiğini tanımlayabileceğinizi düşünüyor.Her ne kadar uzun vadede elde ettiğimiz özgületkiyi deşifre edemesek de.Diğerleri hiçbir şeyin tesadüfen gerçekleşmediğine inanır. 

Ruhsal eşzamanlılık fikri, yaşamdaki her şeyinyansıtıldığı görüşünü desteklemektedir. Bir şeye gerçekten inanıyorsanız, uygun şekilde yansıyacaktır. Örneğin, dürüstçe insanlara yardım edebileceğinizi düşündüğünüzde, bunu yapmanıza yardımcı olabilecek insanlara ve yardıma ihtiyacı olan insanlara rastlarsınız.

cosmic-energy-678x381.jpg

Herkesin hayatımıza ve aldığımız kararlara özel bir etkisi vardır. Belirli bir kişiyle etkileşimde bulunmanızın bir nedeni olduğunu unutmayın. Bu nedenle, tanıştığınız kişileri hafife almayın ve aşağıdaki ipuçlarıyla 
yorumlamaya çalışın.

1.Hatırlatmalar
Hepimizin sonunda gerçeklik yapmak istediğimizamaç ve hedefleri vardır. Ama bu sürekli çaba gerektirir ve bazen hayat engel olur, bu yüzden onları bir kenara koymaya eğilimliyiz. Şey, evren bu insanlara yardım yolluyor, en başta neyi başarmak istediğimizihatırlamak için.

2.Büyümeyi Teşvik Edin
Hayatta, birkaç yeniden doğuşu yaşayabiliriz, deriden düşen bir yılan gibi. Ama ne zaman eski benliğimizi geride bıraksak ... ... bir şey ya da bir başkası tarafından yola çıkmamız gerekiyor. Zaman zaman, bir iç aktivatör olacak, ama daha sık değil, bir dış teşvik süreci başlatacaktır.

Evren "yeter" diyor. Sizi uyandırıp, kaderinde olduğunuz geleceği şekillendirmede aktif bir katkıda bulunacak kişileri gönderiyor.

3.Yer Tutucular
Bunlar hayat değiştirmekten ziyade, geçip giden bir role sahip insanlardır. Varlıkları çok kısa olsa da, toplu taşımanın yanında oturduğunuz ya da sırada beklerken konuştuğunuz bir kişi gibi, hayatımıza hâlâ biraz yük katıyorlar.

Alarm saatleri 
Yaşamda, kendinin farkında olmadan hareket ettiğin bir duruma düştüğün dönemler vardır. Kendi rutininiz ve konfor bölgenizin kurbanı, yavaş yavaş yeni fırsatlardan habersiz oluyorsunuz. Evren “Yeterlidir” diyorsa. Sizi uyandıran insanlara gönderir ve sizi geleceği şekillendirmek için aktif bir katılımcı olmanızı sağlar.

Engeller
Hayatın inişleri ve çıkışları vardır. Ne zaman darmadağın bir dönemdeyseniz, evren yolunuza giden herhangi bir engelden geçmek için motivasyonunuzu harekete geçirir. Genellikle geçici bir varlığı vardır, ama sadece sizi ayağa kaldırıp tekrar koşmaya yetecek kadar.

Partner
En yakın arkadaş, aile üyesi ya da ruh eşiniz, genellikle yaşamlarımız üzerinde kalıcı ve önemli bir etkiye sahip insanlar kategorisine girer. Bu insanlar değerli bir nadirliktir ve sadece bizi yönlendirmez, aynı zamanda yaşam yolculuğumuzda her şeye katılır ve paylaşırlar.

Bu konuyu yazdır

  3. GÖZÜNÜZÜ NASIL AÇABİLİRSİNİZ
Yazar: Emka - 26-05-2018, Saat: 20:41 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Çoğu insan 3. gözü açmanın kolay bir yolu olduğunu bilmez. 3.gözünüzü açmak için ısrarcı olmalısınız, çünkü birçok kişi gerçekleşmek üzereyken vazgeçmiştir.

%25C3%25BC%25C3%25A7%25C3%25BCnc%25C3%25...%25B6z.jpg

Meditasyon yaparken mavi, beyaz veya mor renkler görürseniz, üçüncü gözünüzü açmaya çok yakınsınız demektir. Bu noktada çoğu insan pes etmiştir. çünkü bir sonraki aşamaya geçemediklerini düşünüyorlar.

Uyumadan önce bu yöntemi yapmak üçüncü gözünüzü açmanıza yardımcı olacaktır!

Biz uykuya dalmadan önce alfa durumu aklımıza geliyor. Beynimiz bu durumda olduğunda kanallaşma en iletken hale gelir ve biz de bu durumdayken imgelemeler alabiliriz. Eğer meditasyon yapmak üzereyseniz, yatağınızdayken beyninizi rahatlatacaksınız. Üçüncü bir göze sahip olma deneyimi o zaman için doğru olacaktır. Görmek ya da duymakla ilgileneceksin, ama kesin olan bir şey, kapalıyken gözlerinizin önünde parlayacak bir görüntü göreceksiniz. Başlangıçta bu görüntü çok uzun sürmeyecek, daha uzun süre dayanmasını istiyorsanızodaklanmış ve rahat kalmayı öğrenmelisiniz. Bunu yapabildikten sonra, istediğiniz zaman bu görüntüyü görmekte sorun yaşamayacaksınız.

Bu konuyu yazdır

  Hangi Elementesiniz gücünüzü keşfedin
Yazar: Magnetho - 24-05-2018, Saat: 02:45 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Su

Toprak

Ateş

Hava

Su: Çok duygusalım her şeyi hissederim ve sezgilerim kuvvetlidir diyorsan su elementi olabilirsin. Su aynı zamanda şifacıdır, akışkandır, arındırıcıdır. Girdiği kabı kendisine benzetir.

Toprak: Doğa ana gibi dayanaklıyım ve toprak gibi besler büyütürüm diyorsan toprak elementi olabilirsin. Hayata doğanın gözünden bakanlar toprak elementine yakındırlar. Yaşam enerjisini topraktan çekenler ağaçlarla, meyvelerle ve sebzelerle arası en iyi olanlardır.

Ateş: Dönüştürücü, savaşçı, ateşli, enerjik, çabuk kavrayan, çabuk harlayan olaylar karşısında bitmek bilmez bir enerjim ve motivasyonum var diyorsan ateş elementi olabilirsin. Ateşin gücü hem yakar hem dönüştürür ve küllerinden doğurur. Hem de ocak olur insanları doyurur.

Hava: Düşünce gücünüz yüksekse aklınıza gelen başınıza geliyorsa, olaylara dışarıdan bakıp entellektüel zekanızı kullanıyorsanız hava olabilirsiniz. Hava insanları zekasını ve iletişimini konuşturur.

Hangi-Elementesiniz-g%25C3%25BCc%25C3%25...Ffedin.jpg

Elementlerle Çalışma: Çember Açma

Dünyadaki herkesin el açıp dua etmesinin sebebi elimizdeki ve parmaklarımızda element enerjileridir.

Baş parmak: Ruh, Evrensel&Tanrısal enerji
İşaret parmağı: Hava
Orta parmak: Ateş
Yüzük parmağı: Su
Serçe parmak: Toprak
Avuç içi: Taç Çakra

Bu dört elementin hepsi içimizde bulunuyor. İsteyen paganlardaki gibi çember açıp enerjileri davet edebilir, isteyen sadece ninelerimizin yaptığı gibi bunu niyetle yapar.

Su ile Çalışma: Benim en sevdiğim çalışma su… Bana çok huzur veriyor. Demir bir tabağa su koyun, ellerinizi 5 dakika içinde bekletip suyun arındırıcı enerjisini kendinize çekebilirsiniz. İçine isterseniz temiz doğal taşlarınızı da koyabilirsiniz. Bunu yaparken bir müzik dinleyebilirsiniz. Daha huzurlu olmanızı sağlar. Ellerinizle daha sonra 7 çakranızın her birine 2-3 dk. enerji verebilirsiniz. Şifa ve meditasyon çalışması yaptıkça enerjiniz artacaktır.

Ateşle Çalışma: Dileklerinizi bir kağıda yazın. Daha sonra kağıdı yakın. Küllerini camdan dışarı üfleyin. Bu sayede ışıkla çalışabilirsiniz. Işığın 3. boyuttaki hali ateştir. Dilerseniz külleri önce suya ardından toprağa dökün. Böylece 4 elementin gücüyle çalışmış olursunuz.

Toprak ile çalışma: Dileyen toprağa, tuza dokunup kendisini topraklayabilir. Veya babaannelerimizin yaptığı gibi kafasının üstünde tuz çevirebilir. Tuz elementi kişinin elindeki enerjiyle buluştuğu için negatif enerjiyi çeker. Tuzu daha sonra ocağa,ateşe atıp yakabilirsiniz.

Hava ile çalışma: Nefes egzersizleri yapabilirsiniz. Bunun için internetteki videolara bakabilirsiniz. Yolda rastladığınız kuş tüyleri size göğün ışıklı ruhlarının armağanıdır. Topladığınız tüylerde isterseniz rüya kapanı yapabilirsiniz. İsterseniz de auranızı onlarla temizleyebilirsiniz. Unutmayın evrendeki her şey enerjidir. Neyi düşünürseniz onu yaşamınıza çekersiniz.

Alıntı

Bu konuyu yazdır

  Harika Hissettirecek 9 Farkındalık Ritüeli
Yazar: Magnetho - 24-05-2018, Saat: 02:39 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Gülümse, derin nefes al ve farkında ol. Farkındalık insan için en önemli şeylerden biridir. Şimdide olmak düşüncelerden ve kaygılardan sıyrılmak büyük bir huzur verir. Çoğu zaman anda kalmak ve farkındalık bizim için çok zor bir süreçtir.

2017_09_27_18_48_10_____slOW4K_741.jpg

Farkındalık için Bunları Hayatınıza Ekleyin.

Sabah uyanınca, bir süre yatakta oturun;
Nefes alışverişinize konsantre olun. Zihninizi boşaltın.

Dişlerinizi fırçalarken odaklanın;
Diş fırçalarken yapmadığımız şey diş fırçalamaya odaklanmaktır. Farkındalığınızı geliştirecek harika bir ritüeldir. diş fırçalamaya odaklanın başka bir şey düşünmeyin.

Yemek yerken yemeğe odaklanın;
Televizyon izliyoruz ve o sırada yemeği bitiyoruz. Ya da kafamızda hesaplar yapıyoruz. Ama bu farkındalığımızı azaltıyor. Yemek yerken yemeğin lezzetine odaklanın göreceksiniz çok daha keyifli olacak.

Yarım saat yürüyüş yapın;
Zihninizi boşaltarak yarım saat yürüyüş yapın

Çayı bir seromoniye dönüştürün;
Çay içerken porselen bardak kullanın ve porselen demlikte çayınızı demleyin. Bir çay içme saatiniz olsun ve bunu özel kılın.

Gideceğiniz yerlere yavaşça yürüyün;
İşe giderken biraz erken çıkın ve yolculuğun tadını çıkararak gidin. Acele etmeden yürüyün...

Sessiz bir ortamda kitap okuyun;
Farkındalığınıza iyi gelecek bir şeyde kitap okumaktır. Hayal dünyasına dalmak zıt görünebilir. Ama bu odaklanmak için büyük bir adımdır.

Şükredin;
Hayatta size verilen şeyler için şükrederek farkındalığınızı arttırın.

Yarım saat Odaklanmak için Çalışın;
Konsantrasyon çok önemlidir. Odaklanmak için mutlaka basit bulmacalar veya su doku gibi faaliyetler uygulayın. Bir an içinde sadece bir görev yapın ve zihninizi sadece yaptığınız işe odaklayın.

Kaynak: bilgierdemdir

Bu konuyu yazdır

  KENDİ DÜNYANI YARATMAK İSTER MİSİN?
Yazar: EvrimBilge - 23-05-2018, Saat: 15:50 - Forum: LUCİD RÜYA - Yorum Yok

 Home  Genel  Lusid rüya. Kendi dünyanı yaratmak ister misin?
LUSİD RÜYA. KENDİ DÜNYANI YARATMAK İSTER MİSİN? admin  15 Ocak 2018  Genel  Yorum yapılmamış
Lusid rüya. Kendi dünyanı yaratmak ister misin?

Lusid rüya

Uyurken hepimiz rüya görürüz. Bazılarını hatırlar bazılarını hatırlamayız ama mutlaka görürüz.

Peki, rüyalarında kendi dünyanı yaratmak ve üstelik onu yönetmek ister miydiniz?

Bu mümkün mü?

Lusid rüya terimini duymayan yoktur. Varsa da bu yazı Lusid rüya hakkında yazılmıştır ve konu hakkında ilgi çekici ve gerçek bilgilere ulaşabilirsiniz.

Lusid rüya çok kısa tanımıyla; rüyada olduğunuzun farkına varıp, onu yönlendirebilmenize verilen addır. Burada çok uzun teknik bilgiler vermeyeceğim ama lusid rüya fikrini ilk kez ortaya atan kişinin adını da vermeden olmaz.

DR. FREDERİCK VAN EDEN/ DANİMARKALI PSİKOLOG
Frederick Van Eden rüyayı astral seyahat ’in bir basamağı olarak gören ve bu görüşü savunan ilk tıp adamıydı. Yine de resmi olarak Oxford Psikofizik Enstitüsü lusid rüyanın tanımını 1960 senesinde yapmıştır. Psikiyatrist Celia Green ilk kez şunu açıklamıştı:

‘’Bu rüyalarda diğer rüyaların aksine kişi aktif olabilir böylelikle rüyalar yönlendirilebilir ve kontrol altına alınabilir. Ancak kişi rüyada olduğunun farkında olmalıdır. Bu durumda buna lusid rüya diyebiliriz.’’

289ba47a629557a644df3af185bfa67431ca91b0.jpeg

PEKİ. NASIL LUSİD RÜYA GÖREBİLİRİZ. LUSİD RÜYA TEKNİKLERİ.
Rem uykusu: Uykuyla uyanıklık arasında bir uykudur. Bu uyku sırasında Lusid rüya görebilme şansımız yüksektir. Diğer uykular çok daha deri olduğu için Lusid rüyalar için pek elverişli olduğu söylenemez.

Her şeyden önemlisi rüyada olduğunuzun farkında olabilmekten geçer. Peki. Bunun nasıl başarabilirsiniz?

Rem uykusu uykuyla uyanıklık arasındadır demiştik. İşte bu an sizin için bir fırsattır. Sürekli kendinize ben rüyada mıyım yoksa gerkçeklikte mi diye sormalısınız.

Mesela bir eşya belirleyin. Bu her şey olabilir. Onu orada gördüğünüzde  nesnenin gerçekliğini sorgulayın. Bu nesne mantıklı mı? Eğer saatse, doğru çalışıyor mu? Benzer sorular sorulabilir.

Yahut ellerinize bakın ve avuç içinize parmağınızı bastırın. Parmağınız içinden geçiyor mu? Dilinizi ısırabilirsiniz. Normalde bunu yaptığınızda diliniz biraz acır. Peki şimdi acıyor mu?

Buna benzer şeylerle gerçekliği sorgulayabilirsiniz. Bildiğiniz gibi rüya da farklı gerçeklikler vardır.

Bir diğer yöntem de ışıkları açıp kapatmaktır. Evet. Diyelim bir odadasınız. Orada bulunan ışıkları açıp kapatmaya çalışın eğer gerçekte olduğu gibi açılıp kapanmıyorsa, Lusid rüya eğlence parkına hoş geldiniz.

Şun sakın unutmayın, uzun ve derin uykuya dalmamalısınız. Arada bir uyanıklık haline girmeye yakın durumda olmalısınız. Bu yüzden REM uykusunu lusid rüya için tercih ediyoruz.

Hatta arada bir uyanık hale yaklaşmanız ve gerçeklikle rüya sınırını belirlemeniz için satılan Lusid rüya gözlüklerini bile bulabilirsiniz yurtdışı satış marketlerinde.

TELKİN ÇOK ÖNEMLİ.
Lusid rüya için sürekli telkin çok önemlidir. Bu bir rüya ben rüyadayım bu gerçek değil diye kendinize tekrar tekrar söylemelisiniz. Farkındalığınız olmalı ancak o zaman rüyada olduğunuzu dair tetikte olarak onu kontrol edebilirsiniz.

En çok neler yaşanır?

Lusid rüyalar elbette kişinin bilinçaltı ve hayal gücüyle pararlel gelişebilir. Önemli olan en önemli kısım rüyada olduğunuzun bilincinde olmaktır. Bu kısmı halledebilirseniz ki, teknikleri ve bazı ipuçlarını ukarıda vermiştim. O zaman her şeyi yapabilirsiniz.

Genelde uçmak en çok karşılaşılan fantezilerden biri. Ya da en azından benim için öyle.

Ben iki kez lusid rüya gördüm.

Birincisinde gökyüzüne doğru yükseldim. Yükseldim ve bir noktada korkmaya başladım nedense ve bu kadar yeter şimdi geri dönmek istiyorum diyerek bu işi fazla uzatmadım.

İkincisi ise yine uçmakla ilgiliydi. Yalnız bu sefer müthiş bir güçle havalanacağımı anladım. Adeta bir uçak uçmaya hazırlanır gibi bir güç hissettim içimde öyle ki; kanatlarım çıkacak gibi sarsılmaya bile başladım. Tam uçacakken yine ödleklik edip işi yarım bıraktım.

O kadar gerçek bir his ki sanırım bu gerçeklik hissi hakikaten uçacakmışım sanrısını doğurduğundan korkmuş olmalıyım. Ama siz korkmayın uçun gitsinSmile

unnamed.jpg

LUSİD RÜYA ZARARLARI:
Atalarımız ne güzel söylemiş, her şeyin azı karar çoğu zarar. Bu neden Lusid rüya için geçerli olmasın? Esasen ben kendi adıma bu işi öyle takıntılı bir şekilde yapmadığım için bir zararını görmediğimi söylemek isterim. Zaten pek tırsakça davranıp uçma işlemlerini yarıda kestiğimi okudunuz.

Benim için önemli olan gerçeklik hissiydi. O kadr gerçekti ki, sanırım gerçekten uçuyor muyum nedir diyerek bıraktım rüyayı.

Tabi çok fazla uygulanırsa zararları olacaktır. Fiziksel anlamda kalp krizi geçirebilirsiniz mesela çünkü gerçeklik hissi çok yüksek. Ben zaten uçmaktan pek hazzetmeyen biri olarak, rüya da uçmaya da gerçek hayatımda verdiğim tepkiyi verdim. Diyeceksiniz ki, madem uçmaktan hazzetmiyorsun neden uçmayı seçiyorsun rüyanda?

Buna  uzmanlar karar versin. Bilmiyorum. Kendiliğinden oluşuyor o istek sanrım. Belki de rüyada olduğumu ancak gerçekte yapamayacağım bir şeyi deneyerek ispatlamaya çalışıyorum kendime.

KORKUNÇ YARATIKLAR GÖRÜR MÜSÜNÜZ?

Lusid rüya içindeyken korkunç yaratıklar gören vardır sanrım bu bilinçaltımızla ilgili olsa gerek ben görmedim. Sadece müthiş bir deneyim yaşayabileceğiniz bir ortam olduğunu kendi deneyimlerimden yola çıkarak söyleyebilirim o kadar.

Yine de temkini elden bırakmamak lazım ne de olsa burası gerçekliğin farklı işlediği ve tamamen kontrol alanımızda olan bir yer değil. İnsanların gazına gelmeyin. Herkesin kalp sağlığı bir değildir.  Elbette psikolojik dayanma gücü de.

Elbette bazı filmler de zihnimize etki edebilir. Inception ya da Ruhlar Bölgesi, Insidious gibi.

Onlar film o kadar takmayın ama gerçeklikle rüya arasındaki çizginin son derece hassas olduğunu da unutmayın.

Kim bilir belki de tüm hayatımız bir rüyadan ibarettir olamaz mı?

Gece uyurken bir an tuvalete gidip geri döndüğünüzde kendinizi yatakta uyurken bulursanız ne yapardınız?

Kaynak: angelsdia.com

Bu konuyu yazdır

  HİPNOZ VE TELKİN NEDİR? GEÇMİŞ YAŞAMLARI KEŞFETMEK.
Yazar: EvrimBilge - 23-05-2018, Saat: 15:44 - Forum: Hipnoz - Yorum Yok

HİPNOZ VE TELKİN ÜRPERTEN BİR ETKİ…

Hipnoz ve telkin deyince nedense insanların aklına tuhaf şeyler gelir. Hipnoz altına alınarak insanlara istemedikleri şeyleri telkin yoluyla yaptıran şeytan doktorlar ve elbette bundan beslenen Hollywood filmleri. Böyle şeyler vardır belki çünkü gücü elinde bulunduran insanların onu hangi amaçla kullanacağı belli olmayabilir ama şu bir gerçektir ki; Hipnoz ve telkin bilimsel bir metottur. Amacı insanların bilinçaltına inerek, onların rahatsız ya da hasta eden şeyleri açığa çıkarmak hastanın bununla yüzleşmesini sağlayarak tedavi etmek, bilim insanlarının kullandığı bir ilimdir. Gerisi hayal gücünün sınırlarını zorlar…

hipnoz-ve-telkin.jpg

Tedavi aracı olan hipnoz ve telkin o denli etkileyicidir ki; az evvelde belirttiğimiz gibi, sanat ve film dünyasının böyle bir şeyden etkilenmesi çok doğaldır. Elbette abartılar ve gerçekle bağlantısı olmayan şeylerin ilgi çekmek için kullanıldığı da bir gerçek.

Hipnoz ve telkin nedir? Geçmiş yaşamları keşfetmek.

HİPNOZ VE TELKİN BİLİMDİR. PANİK YAPMAYIN.
Franz Mesmer, 1734 ila 1825 yılları arasında yaşamış, hipnoz ve telkin metodunu ilk defa kullanmış bir bilim adamıdır. Ondan hemen sonra J.Martin Charcot, hipnoz ve telkin yöntemine bilimsel ve resmi bir özellik kazandırmıştır. Sigmund Freud ve psikanaliz tekniği hakkında bilmeyen yoktur sanırız.

Freud, bilinçaltında bastırılmış duyguların, kişilerde hastalığa neden olduğunu saptamış ve bu konu üzerinde hipnoz ve telkin yöntemini kullanarak, son derece başarılı çalışmalara imza atmıştır. Yani sevgili dostlar, korkulacak bir şey yoktur. Doğru bir çalışmayla, hipnoz v telkin sizin rahatsızlıklarınızı tedavi edebilir.

Bilinçaltı öyle bir yerdir ki; kendimiz bile orada neler olduğunu, neleri bastırdığımızı bilemeyiz. Anlam veremediğimiz korkularımız, takıntılarımız, fobilerimiz hep bu karanlık kuyudan beslenir. Öyleyse o korkuları ışığa çıkarmalı ve onları sağaltmamız gerekir.

Bir yazarın dediği gibi: ‘’Karanlıklar aydınlığa çıkarılmazsa  affedilmeyi beklememeliyiz.’’ Elbette bu affedilmekten kasıt: bilinçaltımızın derinliklrinde bastırılan karanlıkları ortaya çıkartarak kendimizi tedavi etmek ve kendimizle barışmak manasını taşımaktadır.

‘’Işık olduğunu anlayabilmenin tek yolu nedir bilir misin? Karanlığa git. Derine en derine!’’ Bu sözde karanlıklarımızla yüzleşmemizin bizim içimizdeki potansiyeli ortaya çıkaracağını müjdeler. Biraz ürkütücü bir metotla belki ama gerçek de zaten biraz ürkütücü değil midir?

Hazır güzel sözlerden konuşuyorken, Pisagor’un şu sözünü de es geçmeyelim.

‘’Işık yoksa Tanrı ile konuşma. Ateş her şeyin içine işler. Göklerden dışarı saçılır ve parlar. Oysa cehennem gibi yerlerde güçlendi. Karanlık ve zulmedici.’’

‘’Karanlıkta görülmeyen her şey yok sanılır. Ortaya çıkıncaya kadar yok hükmündedir. Oysa vardır… Ancak ışığa çıkınca görülür.’ Muhyiddin İbn Arabî.

PEKİ HİPNOZ NASIL YAPILIR?

Söz, yahut herhangi bir nesne kullanılarak telkin yoluyla yapılan hipnoz bir tür uyku durumudur. Bilinç uyumuş olabilir ama bu normal uykuya benzemez. Hala canlıdır bilinç ve sorulara cevap verebilir.

hypnosis.jpg

Hipnoz altında olan kişi telkin sayesinde hareket edebilir. Belli ölçülerde hipnoz edilen kişi, hipnoz eden kişinin söylediklerini uygular. Fakat hiçbir zaman ahlak dışı buyrukların yerine getirildiği olmamıştır.

Kişi kendini hipnotize edebilir mi?

Evet. Belli tekniklerle bu mümkündür. Bu sayede bazı sorunlarından kurtulanlar olabilir. Fakat her şeyde olduğu gibi bu konuda iyi araştırılmalı ve üstünde çalışmalar yapılmalıdır.

HİPNOZ VE TELKİN NEDİR? GEÇMİŞ YAŞAMLARI KEŞFETMEK.

Hipnoz ile geçmiş yaşamlara gidildiği tespit edilmiştir. Hipnoz uygulanan kişinin normalde bilemeyeceği şeyleri, kelimesi kelimesine anlattığı hatta normal yaşamında ana dili haricinde başka bir dil bilmeyenlerin, akıcı bir şekilde yabancı diller konuştuğu tespit edilmiştir. Sadece günümüz dilleri değil, artık ölü olan dilleri bile!

reenkarnasyon.jpg

Bununla ilgili güzel bir kitap okumuştum. ‘’ Hatırlanan Beş Yaşam’’ Yazarı Dolores Cannon. Kendisi 1979 yılında hipnoz ile geçmiş yaşamlar üzerine çalışmalar yapmış. Kitabın önsözü gerçekten yüreklere dokunan sözlerle dolu. Uzun uzun yazamayacağım ama insanların kendilerini tedavi etmelerinin geçmiş yaşamlarından bu hayatlarına taşıdıkları yükleri temizlemeleriyle mümkün olabileceğini söylemiş ve bu konuda yaptığı çalışmaları da kitabında sunmuş. Benim hoşuma gitmişti. Geçmiş hayatların karmalarını bu dünyaya taşımak kısmı gerçekten düşündürücü. Konunun uzmanlarının görüşüne göre, Bizler atalarımızın karmasını taşıyoruz ve 5 kuşak öncesinin karmasını taşıyabilmekteyiz. İlginç bir görüş olmasıyla beraber bu konu üzerinde ciddi hipnoz çalışmaları da yapılmakta yani sadece bilim kurgudan bahsedilmiyor.

Kaynak: angelsdia.com

Bu konuyu yazdır

  İNSANIN İÇİNE GİZLENMİŞ BİR ŞİFRE
Yazar: EvrimBilge - 23-05-2018, Saat: 15:38 - Forum: ENTERESAN BİLGİLER - Yorum Yok

DMT Hormonu,ruh molekülü,üçüncü göz,  İNSANIN İÇİNE GİZLENMİŞ BİR ŞİFRE… ÜSTELİK BİLİMSEL BİR GERÇEK. ONU ÇÖZMEYE HAZIR MISINIZ? 

DMT Hormonu,ruh molekülü,üçüncü göz,

DMT Hormonu,ruh molekülü,üçüncü göz,  Şu an, gördüğüm ve dokunduğum her ne varsa, hepsinin ötesine gidebilir miyim? Bunların ötesinde var olan asıl bilgiye ulaşabilir miyim? İNANILMAZ AMA GERÇEK: DMT HORMONU ya da diğer bir adıyla RUH MOLEKÜLÜ ile bu mümkün.

Beynimizde var olan minicik bir parçanın bize katkısını hiç düşündünüz mü? Ya da böyle bir şeyden haberdar mısınız?

2-2.png

Her insanın beyninde bulunan kozalağa benzer bir yapı ve DMT Hormonundan bahsediyorum. Henüz açılmamış bir üçüncü göz. Açıldığında ise inanılmaz şeyler bizi bekliyor. İnsanın içine yazılmış, kilitli, gizli bir şifre adeta.

Kendinize hiç şöyle sordunuz mu? Şu an, gördüğüm ve dokunduğum her ne varsa, hepsinin ötesine gidebilir miyim? Bunların ötesinde var olan asıl bilgiye ulaşabilir miyim? Kim olduğum, nereden geldiğim ve nereye gittiğimin gerçekliğine vakıf olabilir miyim? Ve belki de beni yaratanı gerçekten anlayabilir miyim?

Bunları yapabilmek için Süpermen olmanız gerekmiyor. Çok zengin yahut ayrıcalıklı bir sınıfa mensup olmak zorunda da değilsiniz. Bunların hepsi zaten sizde var. Nasıl yani? Evet. Gerçek bu. Hem de soyut bir kavram olarak değil, elle tutulabilen, gözle görülebilen, vücudunuzun bir parçasıyla alakalı. Bu parça minik bir parça ama sahip olduğu güç şimdilik aklımızın alabileceğinden de derin.

Bilinçdışı ve bilinç alanındaki etkisi inanılmaz olan bu yapı ve hormon nedir?

Cevap: Pineal gland: Kozalaksı yapı, epifiz bezi  ve epifiz bezi tarafından salgılanan DMT hormonu:  Dimethyltryptamine.

En çok uyurken salgılanan DMT hormonu o kadar güçlü etkilere sahiptir ki; aşağıda okuyacağınız yazıda, onun sanattan, bilime, bilimden dinlere, kitaplara ve filmlere dek uzanan örneklerini görecek ve asırlardır, bazı güçlerce,  bir sır gibi insanlıktan saklanılmaya çalışıldığına şahit olacaksınız.

Bu hormon sadece insanlarda değil, dünya üzerinde yaşayan bütün organizmalarda mevcuttur. Üstelik bitkiler tarafından kolayca sentezlenebiliyor. Bu gizemli hormon, insan başta olmak üzere her organizmada nasıl bu kadar çok bulunuyor? İşlevi ne? Açıkçası bilim insanları buna şimdilik net bir yanıt veremiyor.

4-2.png

Epifiz bezi, diğer adıyla kozalaksı yapı(pineal gland) tarafından salgılanan DMT hormonunun önemi ne olabilir?

DMT, bir çeşit lisandır. İnsan dâhil, yaşayan tüm organizmaların sessizce konuştuğu kadim ve şifreli bir lisan. Bu öyle bir lisan ki; onun sayesinde doğayla iletişim kurabilir ve etkileşime geçilebilir. Aslında o bir elçi, kadim bir dil konuşan bir elçi.

DMT işlevi ve insan beyni.

İnsan beyni ve DMT salgılanması rastgele bir şey değil diyen bilim insanları, böylesi bir hormonla insanların nasıl yaşayabildiğini henüz izah edemiyorlar. Muhteşem bir ahenkle insan beyninde oluşan bir yapının açıklaması için çalışmalar sürmektedir. Bilim insanları bir tek konuda ağızbirliği yapıyorlar. Einstein’ın dediği gibi: ‘’Tanrı zar atmaz.’’

DMT hormonu, sanki yaşayan canlılar özellikle insanlar için özel yaratılmış bir hormon. Muhteşem bir uyumla beraber evrimleşme sürecinin en önemi ve gizemli oluşumu bu.

İnsan evrimleşirken hayatta kalmak için özel ve doğayla ortak bir dil geliştirdi.

DMT HORMONU-PINEAL GLAND-MİSTİSİZM

Epifiz bezi(pineal gland/kozalaksı yapı) aşırı baskı ortamlarında artan stresle beraber DMT hormonu salgılar. Mistisizme göre: Böylesi sıkıntılı ve zor zamanlarda insan bedenine DMT hormonu sayesinde ruh rahatça girer ve çıkar.

Asırlardır Yahudi mistisizmi bu bilgiyi şifreleyerek gizlemiştir.

6-2.png

İNANÇLAR VE DMT

Meditasyon, ibadetler, oruç, DMT hormonu salgılanması oranını yükseltir. Aslında bunlar Ölüme yakın deneyimlerdir. DMT, beyinde açıklanamayan tecrübeler yaşamamıza olanak sağlayan, bilim insanları tarafından da kabul gören gizemli bir hormondur.

Bilim insanlarına göre: Kozalaksı yapı/epifiz bezinden salgılanan bu hormon beynimizde sır kapılarını aralıyor ve bilinç ve bilinç dışı alanında henüz tespit edemediğimiz alanların gücünü ortaya çıkarıyor.

Meditasyon, oruç ve dini ibadetlerde, insanın kendini dış etkilerden soyutladığı durumlarda hormon etkisini daha fazla gösteriyor. Bu inziva anlarında ne oluyor? Ruhumuz arınıyor ve üçüncü gözümüz açılıyor. Bilgeler ve peygamberler asırlardır bunu anlatmaya çalışıyordu.

Gözümüzün önünde ama fark etmiyoruz. Evet. Bu öğretilerin sembolü, her zaman gözümüzün önündeydi ama fark etmiyorduk. Neydi bu sembol? Cevap biraz tuhaf olacak ama bu sembol: Kozalak!

Vatikan’ın tam merkezinde kozalak heykelini gözünüzün önüne getirin. Papaların, bilge ve peygamberlerin asalarında bulunan kozalak figürlerine dikkat edin. Peki ya Buddha’nın başındaki kozalak tasviri? Sizce bu sadece bir tesadüf mü?

Örnekleri çoğaltalım. Üçüncü göz simgesi, Uzakdoğu inançlarında neden beynimizdeki kozalaksı yapıyı (pineal gland-epifiz bezi) işaret edecek şekilde sergilenir? Ra’nın gözü ne kadarda epifiz bezinin fizyolojik yapısına benziyor değil mi?   Sümer ve Babil kültüründe Annunaki ve kozalak figürüne ne dersiniz?

Evet. Hep duyduğumuz hatta şöyle bir baktığımız ama hiçbir zaman tam olarak dikkatle göremediğimiz, sembole gizlenmiş gerçek bu!

BEDEN VE RUHUN KAVUŞTUĞU ALAN.  
Bunu söyleyerek Epifiz bezi ve DMT hormonunu kasteden kişi: Felsefenin duayeni Descartes.

Günlük hayatımda ne gibi etkisi var bu hormonun diye sorabilirsiniz.  Bu hormonun az ya da çok salgılanması çok değişik etkilere maruz bırakabilir insanı. Az salgılandığında her şey gri ve cansızdır. Çok salgılandığında gerçeklik algısı değişir. Kapılır açılır. Siyah beyaz dünya renklenir ve sır dediğimiz şeyler ayaklarımızın altına serilir. En çok ne zaman salgılanır? Uyurken…

AYAHUSKA
Amazon yerlileri, asırlardır üçüncü gözlerini açmak için ayahuska bitkisinden faydalanır. Ayahuska yapısı itibariyle DMT içeren doğal bir maddedir. Ayahuska çayı, tütsüsü insanda DMT hormonunu yüksek miktarda salgılar. Yalnız şu çok önemli noktayı belirtelim.

Her önüne gelen kişiye bu bitkiden elde edilen çay ya da tütsü verilmez. Üçüncü gözü açmak sorumluluk ve farkındalık gerektirir. İdraki yüksek kişiler, uzman kişilerin rehberliğinde bir parça ayahuska çayı içebilir. Erdem, bilgi ve en mühimi, saygılı olunması en önemli kriterlerdendir.

Ayahuska uyuşturucu değildir. Uyuşturucu ve alkol türü maddeler, beyin sulandıran, beyni adeta öldüren maddelerdir. Ayahuska tam tersine beyninizi ve bilinç dışı alanınızı  en yüksek performansla kullanabilme yolunda size kapıyı aralayan bir bitkidir. Sadece eğlenmek ve kafayı bulmak için ona alkol ya da uyuşturucu madde muamelesi yapmak ancak sığlık olur.

Ayrıca yüksek tansiyon ve kalp sorunu olan kişilerin mutlaka kontrollü kullanması şarttır. İstenmeyen sonuçlara hatta ölüme bile sebep olabilir.

Bir zamanlar doğanın bir parçası olduğu gerçeğiyle yaşayan ama evrimleşme sürecinde doğadan kopan insan tekrar doğanın dilini konuşmak istiyor. Vücudumuzda doğal olarak bulunan DMT hormonu sayesinde bu mümkün. Kendimizi geliştirerek, bu hormonun değerini anlayarak bunu başarabilir insan.

Mevlana asırlar öncesinde söylemişti. ‘’Üzerlik tohumu karanlığı örttü ve gerçek göründü.’’ Ayahuska’nın bir diğer adı üzerlik tohumudur. Kadim bir bitkidir.

Klinik ortamlarda sentezlenerek geliştirilen LSD adlı madde DMT kırmasından başka bir şey değildir. LSD DMT maddesini kopyalayarak ve onu çarpıtarak elde edilmiş son derece tehlikeli bir uyuşturucudur. Psikodelik etkileri aklınızı kaçırmanıza sebep olabilir. Uzak durun!

Terence Mckenna, Amerikalı bitki bilimci ve filozoftur. DMT ilk kez onun vasıtasıyla 1960 yıllarında dünyaya duyurulmuştur.

LABARATUVAR ORTAMINDA DOKTOR NEZARETİNDE GERÇEKLEŞTİRİLEN DMT DENEYİ.
Uzman doktorların gözetimi altında, kontrollü olarak gönüllüler üzerinde yapılan DMT deneyi sizi çok şaşırtacak.

Gönüllü denek: ‘’DMT hormonunu duymuştum. Alkol ve uyuşturucusu bağımlısı değilim. Doktorlar arkadaşımdı. Gayet temiz bir ortamda yapılan bu deney, aradığım birçok sorunun yanıtını bana verdi. Her şeye çok farklı gözle bakıyorum şimdi.’’

GÖNÜLLÜ DENEĞE İĞNEYLE DMT HORMONU VERİLDİ.
Yapılan DMT hormonu iğnesi sonrası gönüllü denek ifadesi:

‘’İlk hissettiğim çok üşüdüğüm ve derimin neredeyse vücudumdan çıkıp gidecek kadar gerildiğiydi. Geometrik bir yapıdan oluşan tuhaf bir yerdeydim. Ayrı bir kişi değildim. Sendim, bizdik, her şeydim. Her şey bir bütündü. Ölmüşüm ve öte aleme geçmiş gibi hissediyordum ama hiçbir korku yoktu içimde. Heyecanlıydım ama tek dileğim her şeyi idrak edebilmekti. Nedense gayet kolayca bu dünya ve öte âlemi anlamaya başlamıştım. Nefes almak kadar kolay bir şeydi bu anlayış. Kelimeler uçup gitmişti. Kelimelerle bunları açıklamak çok sığ ve yetersiz geliyordu ama anlıyordum. Kimiz? Neden buradayız? Nereden geldik? Kelimelerle değil sadece hislerimle kavrıyordum bu soruların cevaplarını.

Hayatımda ilk defa gerçek nedir anladım. Dünya realitesi ne kadar saçma ve değersiz anladım.  Dünya anlayışıyla bir şey anlatamam. Kalıplaşmış biçimde gördüklerimi anlatamam. Gördüklerim ve vakıf olduklarım dünya ve insan kelimelerinin içine sığmaz taşar.

Birbirine iç içe geçmiş geometrik alemin sadece misafiri ve kısa süreli gözlemcisiydim o kadar. Hiç bilmediğim bambaşka bir realitede, görgüsü, bilgisi kıt bir gözlemci.

Bir anda aklıma, bana uyuşturucu madde vermiş olabilecekleri ve bu yüzden bunları gördüğümü düşündüm. Ama alkol ya da uyuşturucular aklınızı bulandırır. Oysa bunca gördüğüm şeye rağmen gayet ayıktım. Bilincim açıktı fazlasıyla hem de. Bunca ayıklığa rağmen dilim gördüklerimi ve idrak ettiklerimi açıklamakta yetersiz bile değildi. O aslında bir hiçti. Mutluydum. Tek bildiğim bu. Belki de ölmüştüm. Korkmuyordum.

Bir rehber geldi sonra, belki de sadece yanımda olduğunu hissettirdi. Sanırım o bir melekti. Kanatları görünmüyordu ama bir şekilde onları görüyordum. Bir sırrı açığa çıkarmış olmamdan dolayı sadece gülümsedi bana. Hiç konuşmadı. Varlığı huzur veriyordu. Enerjisiyle bana sürekli tebessüm ettiği hissini veriyordu. Ortada aslında maddi bir gülümseme bile yokken hem de.

Ne saat buraya gelmiştik bilmiyorum. Bir orada bir buradaydık. Göz açıp kapayıncaya kadar. Aslında göz denen bir şeyde yoktu. Sadece anlamanızı kolaylaştırmaya çalışıyorum. Şimdi birçok varlığın olduğu başka bir realitedeydim. Çok farklı bir boyuttu.

Mesafe, zaman sınır denen kavramlara yer yoktu burada. Zaman ve sınırlar yaşamaya alışık olduğum dar dünyada kalmıştı. Bana birçok şey anlattılar. Hepsini anladım. İnanılmaz şeyler olarak nitelenen böyle şeyleri dünyada duysaydım aklımı kaçırırdım ama burada gayet sakin dinliyor ve anlıyordum.

Aklımda kalan en son şey şuydu. Burada öğrendiğin her şey dünyaya taşınamayacak bilgiler. Çünkü dünyanın maddesi başka. Her alemin maddesi başka başka.   O yüzden öğrendiğim her şeyi buraya taşıyamıyorum. Şu ana kadar anlattıklarım, gördüklerime kıyasla o kadar zayıf ki. Sanırım tıpkı bir bitki gibi. Her toprakta yaşamayan bir bitki.

Deney bitmiş olmalıydı. Doktorlar beni kontrol ediyordu. Saat kaç diye sordum. Tüm yaşadıklarım sadece 2 dakika içinde olup bitmişti ama sanki ben yüzyıllardır oradaydım.

İnanıp inanmamak size kalmış. Uyurken doğal olarak salgılanan bu hormonun hükümetler tarafından neden yasaklandığını sorgulamak bana inanıp inanmamaktan daha önemli. Neden DMT hormonu salgılanmasını en az seviyeye düşüren maddeler kullanmamıza izin veriyorlar?  Diş macununda bulunan flouride, içme suyundaki kireç? Meyve ve sebzelerde bulunan böcek ilaçlarının aşırı kullanımı? Hepsi DMT hormonunun en az seviyede salgılanması için. Neden gözlerimizin açılmasını istemiyorlar? Neden korkuyorlar? Bence bunları sorgulamalısınız. Oyun içinde oyun.

Kaynak: angelsdia.com

Bu konuyu yazdır