Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adı/E-Posta:
  

Şifreniz:
  





Forumda Ara

(Gelişmiş Arama)

Forum İstatistikleri
» Toplam Üyeler: 3,070
» Son Üye: damon
» Toplam Konular: 2,834
» Toplam Yorumlar: 3,065

Detaylı İstatistikler

Kimler Çevrimiçi
Toplam: 721 kullanıcı aktif
» 0 Kayıtlı
» 721 Ziyaretçi

Son Aktiviteler
Sürekli Aynı Sayıyı Görüy...
Forum: MELEK MESAJLARI
Son Yorum: Stannis
03-10-2024, Saat: 18:13
» Yorumlar: 0
» Okunma: 330
Bize ait olmayan sahte an...
Forum: Zihin
Son Yorum: cinsiyetsiztirmavi
29-08-2024, Saat: 01:28
» Yorumlar: 0
» Okunma: 308
RUHLARIN YAZDIRDIĞI SÖYLE...
Forum: ENTERESAN BİLGİLER
Son Yorum: Shfz
20-08-2024, Saat: 01:26
» Yorumlar: 1
» Okunma: 62,013
Nuh’un Gemisi’nin Çözülem...
Forum: TARİH
Son Yorum: Emka
21-02-2024, Saat: 21:57
» Yorumlar: 3
» Okunma: 8,138
DEMON İSİMLERİ LİSTESİ VE...
Forum: DEMONLAR
Son Yorum: Debriyaj_Balatasi
15-02-2024, Saat: 02:30
» Yorumlar: 1
» Okunma: 25,078
Trabzon'da ki Majisyenler
Forum: TRABZON SPİRİTÜELLERİ
Son Yorum: koavemaji
02-02-2024, Saat: 14:11
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,007
11:11'in Manevi Önemi ve ...
Forum: EVRENSEL ENERJİLER
Son Yorum: zeynepbuhan
10-11-2023, Saat: 18:49
» Yorumlar: 1
» Okunma: 6,151
Sürekli Şiddetli Baş Ağrı...
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: Gümüşkurt
25-09-2023, Saat: 19:23
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,524
%100 Etkili Şans İlmi Hav...
Forum: BÜYÜLER
Son Yorum: Gümüşkurt
18-09-2023, Saat: 23:51
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,286
Baş Melek Cebrail'in ismi...
Forum: Gabriel (Cebrail)
Son Yorum: Gümüşkurt
17-09-2023, Saat: 15:38
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,173

 
  Sirius: Tanrıça İsis’in Gizemli Yıldızı
Yazar: Archilles - 01-06-2017, Saat: 13:37 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

İnce bir hüznün ruhunuzdaki karanlığı aydınlattığı yıldızlı bir yaz gecesi kumsalındasınız. Fonda hipnotik bir dalga sesi. Ay buluta saklanmış, gökyüzünde size göz kırpan yıldızlar. Evet, yıldızlardan bahsediyorum, neler hissettirir size? Çocukluğunuzda saymaya çalıştığınız, avuçlarınızla yakalamayı deneyip beceremediğiniz sonrasında gülümsediğiniz bir ân’ı mı? Ya da annenizin sert bir terlik darbesiyle gözünüzün önünde uçuşan yıldızları mı? Yoksa umutsuzluğunuzun yıldızlara kement mi attığını düşünürsünüz?

Neden bazılarının yıldızı parlaktır? Birileriyle yıldızımız barışıktır ama bazıları ile o yıldız ne yaparsanız yapın hiç uyuşmaz. En yürek acıtanı da sevdiğimiz birinin yıldızının kaymasıdır.

Ne fısıldar kulağımıza Sirius?

Yaşam algıdır derler. Bir astronomun gözüyle yıldız kümeleri yoğun ışık saçan plazma küresiyken bazıları için koca evrende tanrının farklı boyutlardaki tezahürüdür. Sadece karanlık geceleri aydınlatmak için orada durmadıkları ise aşikârdır. Hiç şüphesiz yıldızlara ayrı coğrafya ve kültürlerde, birbirinden bağımsızmış gibi görünen ancak özünde aynı olan inanç sistemleri farklı anlamlar yüklenmiştir. Bu sembolizmin en yoğun olduğu yıldızlardan biri olan Sirius “Köpek Yıldızı”,”Demir Kazık” gibi adlarla ifade edilir. Bazı kaynaklar Demir Kazık yıldızını Kutup yıldızı olarak ifade etse de mitolojik imgeler açısından bakılırsa işaret edilen yıldız Demir Kazık’tır.

Ezoterik öğretilerde köpek, kurt, çakal biçiminde simgelenmiştir.

Yunan mitolojisinde avcı Orion’un köpeğidir.

Türk mitolojisinde göksel sarayın bekçisi göksel kurttur.

Roma mitolojisinde Roma şehrinin kurucuları Romelus ve Remus’u emziren kutsal kurttur.

ulkarneyn’in bu yıldıza giderek Yecüc ve Mecüc’ü hapsettiği düşünülür.

Sahra Çölü’nün gizemli mavi adamları olarak bilinen ve hatta son dönemlerde Kaddafi’nin paralı askerleri olarak anılan Tuareg aşireti de bu yıldıza köpek yıldızı demiştir.

Sirius farklı dillerde “Sothis”,”Şira”,”Sirona”,Serios”,”Kak-si-di”,”Huşi” gibi adlarla telaffuz edilmiştir.

Büyük Köpek Takımyıldızı’nda yer alan bu yıldız gökyüzünün en parlak yıldızıdır. Güneşten 8.6 ışık yılı uzaklıkta olmasına rağmen parlaklığı güneşin 23 katıdır. Astronomlar Sirius-B için ‘’küçük yıldızlardan biri olmasına karşın yoğunluğu oldukça ağır bir yıldızdır ‘’derler. İnsan aklının algılamakta zorlanacağı bir nokta ki bu yıldızdan alınacak minik bir maddenin 1 ton geleceği söylenmektedir. Yoğunluğu demirden daha sert olan bu madde dünyadaki en sert mineral olan elmastan 300 kat daha serttir.

İlginç bir biçimde bu yıldıza Türk astral kültüründe de demir gibi sert anlamında Demirkazık yıldızı denir. Demirkazık astral mitolojik Türk tasavvurunda evrenin direği ve göğün kapısı olarak adlandırılır. Sıcak ve soğuğun bu kapıdan geçtiği düşünülür. Bu yıldızın güneşle birlikte doğduğu temmuz ve ağustos ayları orta ve kuzey enlemlerde kavurucu sıcakların olduğu köpek günleri olarak adlandırılır. Hatta İngilizcede dog days ifadesi buradan gelir. Bu günlerde sıcaklığa bağlı olarak salgın hastalıklarda da artış gözlemlenmiştir. Büyük Plinius ya da Yaşlı Pliny olarak bilinen ünlü Romalı filozof, Naturalis Historia adlı eserde temmuz ve ağustos aylarının kuduz köpekler tarafından saldırı riski taşıyan aylar olduğunu ifade etmiştir. Demirkazık’tan sıcaklığın yeryüzüne inmesi gibi düşünebiliriz bunu.

395c3c70224038c00686bf879a81a1ca.jpg

Şamanın Yolu Sirius’un Rengi

Eski Türk kavimlerine göre, bu yıldız tanrının ışıklı ülkeleri olan gök ile yeryüzünü birleştiren kutsal bir kapıydı. Bu yıldız ruhlar âlemi ile ölümlülerin yaşadığı maddi âlemin sınırıydı. Tanrıyla insanı ayıran çizgidir de denilebilir. Tanrı insanlara bu kapıdan iyilikler gönderirdi. Şamanlar uçarak bu kapıdan Tanrı ile iletişime geçerler bu yıldıza ulaşıp yukarısına çıkamazlardı. Tanrı şamanlara bu kapı vasıtasıyla bir elçisini gönderir şamanların isteklerini bu elçi vasıtasıyla dinlerdi.

Türklerin yaradılış efsanelerinde gökten mavi ışık huzmesi içinde inen Gök (mavi) kurt sembolü yaygındır. Orta Asya’da Göktürklerin Türeyiş efsanelerine göre tüm ailesi yok edilen bir çocuk(ki sembolik anlamda bu güneş sistemi)dişi bir kurdun(köpek yıldızı) yol göstermesiyle kurtulur. Kurt çocuğu emzirir ve çocukla evlenir. Gök Tanrı dünyaya kurt biçiminde iner. Ezoterik öğretilere göre de dünya planetinin oluşması aslında Sirius (köpek yıldızı) ile güneş sisteminin evlenmesinin sonucudur. Mavi ışıklı kurdun, soyu yok olmuş bir çocukla evlenmesi benzerliği ne kadar enteresandır.

Türklerin eski inançlarında kurt kutsal sayılır. Yaradılış efsanelerinin çoğunda ve dünyanın sembol havuzunda dişi kurt önemli bir anlam içerir. Gökyüzü tarafından gönderilen Aşina adındaki bir dişi kurdun efsanesi günümüze kadar gelmiştir. Kurt resimleri pek çok Türk kavminin bayraklarında yer almış, komutanlara Kök-Böri denmiştir. Kök eski Türkçede Gök demektir. Böri ise Kurt demektir. Türkler’e ait en eski belge niteliği taşıyan MS V1. yy da oluşturulan Mahan Tigin adlı bir Türk şehzadesine ait olan Bugut yazıtlarında taşlara kazınmış kurt kabartmaları görürüz.

Atatürk’ün emrini verdiği ilk paranın üstünde kurt ambleminin olması ne kadar manidardır. Mustafa Kemal’ e arkadaşları bu paradan sonra çılgın Türk diye kendi aralarında lakap bile takmışlardır.

Bu yıldızın rengi hakkında da farklı görüşler vardır. Kırmızı, turuncu renklere anılmasına rağmen 1. yüzyılda yaşayan şair Manilius ve 4. yy da yaşayan Avienus bu yıldızı deniz mavisi olarak ifade ederler. Japon dilinde de mavi yıldızdır.

Kadim Mısır ve Sirius…

Antik Mısır uygarlığı bu yıldıza çok önem vermiştir. Sirius’u Ra’nın güneşi olarak görmüşlerdir. Bir anlamda güneş sisteminin güneşidir. Mısır rahipleri ezoterik bazı bilgileri Atlantis’ten almışlardır ve bu yıldızın dünyanın gelişiminde evrimsel bir role sahip olduğunu düşünmüşlerdir. Bu nedenle Sirius dünyanın geçmişinde de geleceğinde de oldukça önemli bir yıldızdır. Sirius ezoterik bakış açısıyla bir nevi tekamülün kuantum sıçraması olarak görülür.

Mısırlı rahipler takvimlerini güneşe göre değil bu yıldıza göre düzenleyerek tanrıça İsis’in yıldızı demişlerdir. Sirius yıldızının şafak yükselişinde olduğu zaman yani gün ağarmadan yeni yılın ilk günü olarak kabul edilirdi. Sirius bayramı kutlanırken Memfis’te Nil’in taşma alametleri belirirdi ve yeni suyun ilk dalgası, kuru toprakları susuzluktan kurtarırdı. Bitkilerin hayat bulmasını, yılda üç kez ürün alınmasını Sirius’a bağlamışlardır. İskenderiye’de basılan Grek madeni paralarda İsis köpeğin üzerinde tasvir edilmiştir. Mısır tapınaklarının geçitleri ve iç odaları Sirius yıldızını görecek şekilde yapılmıştır. Denderah’taki Hathor Tapınağı’nda, “İsis yeni yılın ilk gününde tüm ihtişamıyla mabette parlar, tapınağı aydınlatır ve ışıkları ufuktaki babası Ra’nın ışıklarına karışır.’’ifadesi bulunur…

Sirius’un görünmez olduğu dönem (3–4 Temmuz civarı) 35 gün önce ve 35 gün sonra toplam 70 gün boyunca ölülerini gömmemişler çünkü bu dönemde diğer âleme açılan kapının kapalı olduğunu düşünmüşlerdir. Sirius’un görülmediği 70 gün boyunca İsis ve Osiris’in duat adı verilen öte âlemden seyrettikleri düşünülürdü. Başka bir görüşe göre de Sirius yıldızı, görülmediği dönemde Tanrıça İsis hamiledir, yükseldiğinde yani parlamaya başladığında oğlu Horus doğar.

Kadim Mısır uygarlığında da köpek, çakal figürü ile İsis-Sirius arasında birtakım ilginç bağlantılar vardır. Köpek başlı Anubis ile İsis’in ilişkisini orta dönem Plâtoncularından Plutarchus şöyle açıklar:” Nephtys (İsis’in kızkardeşi) Mısırlılar’a göre dünyanın görünmez yüzüdür. Görünebilen yüzü ise İsis’tir. Bunlara dokunan çember ki ona ufuk denir, her ikisinin de ortak noktasıdır. Bu Anubis adını alır köpek ve çakal biçiminde ifade edilir.”

Anubis’in görevi ölüleri korumak ve yüceltmektir. Ölen kişi yargılanırken Anubis onlara yardım eder ve ölülerin kutsal mumyalayıcısı olarak görülür. Anubis aynı zamanda adil bir yargıçtır. Terazinin bir kefesine ölenin kalbi(yani ruhunun kalitesi)  diğer kefesine ise (gerçekliğin simgesi olarak) tüy koyar. Anubis’in tanrıların insanları eğitmesinde yardımcı olmak gibi bir görevi de vardır.

Ölümle birlikte bedeni terk eden ruhların gittiği yer onlara göre Sirius’tur. Onlar da tıpkı Türk mitolojisinde olduğu gibi Sirius’ u diğer âleme açılan göğün kapısı, göbeği olarak görmüşlerdir.Burada da ortak figür Anubis ve Aşina(Asena)’dır.

Gizemli kabile Dogonlar

Dogonlar neden gizemli bir kabiledir öncelikle bunu açalım. Afrika’nın Mali Cumhuriyeti’nde yaşayan ve sayıları 300.000 civarında olan kara kıtanın, kara insanları hayvancıkla ve avcılıkla uğraşan kendi haline yaşayan bir kabiledir. Teknolojik hiçbir imkâna sahip olmayan ve çadırlarda yaşayan bu kabile hakkında yapılan araştırmalar sonucu ortaya çıkan bilgiler şok edicidir. Güneşin hareketlerini, Jüpiter’in uyduları olduğunu, Satürn’ün halkalı bir gezegen olduğunu Ay’da kraterler olduğunu bilmektedirler. Bu kadar bilgiyi nereden öğrendikleri sorulduğunda ise cevap daha şaşırtıcıdır “atalarımızdan öğrendik! Bununla da kalmayıp Sirius’un çift yıldız sistemine sahip olduğunu, spiral galaksimiz dışında başka spiral galaksilerin de var olduğunu söylemişlerdir.

En şaşırtıcı olan nokta  ise şudur: 31 Aralık 1862’de Amerikalı Alvan  Graham Clark o dönemin en güçlü teleskopuyla  ilk kez, Sirius-A’nın günümüzde Sirius-B ya da “köpek yavrusu” adı verilen  zayıf ışıklı bir eşini  gözlemledi ve  Sirius’un gerçekten de spiral çift olduğunu ortaya çıkardı!

Dogonlar’ın ilkel şartlarda bu kadar bilgiyi bilmelerini bazı araştırmacılar dünya dışı varlıklarla iletişime geçmelerine bazıları ise Atlantis ve Mu uygarlığından gelen bilgilere bağlamıştır. Dogonlar’ın Nommo adını verdikleri bir tanrıları vardır. Onlara göre tanrı Nommo’nun gemisi aracılığıyla gelen tohumlar sadece içinde yaşadığımız planette değil üst üste konmuş boyutlarda da yeşermiş ve büyümüşlerdir. (Türk mitolojisindeki tanrının ışıklı gökleri gibi.)  Sirius yıldızına Po-Tolo(küçük yıldız) adını vermişlerdir. Onlara göre:” Âlemdeki her şey Sirius’ta vardır. Sirius yıldızından aktarılan tohumlar dünyayı yaratmıştır. Güneş sistemi Sirius ile evlenmiş güneş doğduktan sonra Sirius yol göstermiştir.”Türk mitinde geçen göksel kurdun çocuğa yol göstermesi gibi.

Astrolojik bakış açısıyla Sirius

Köpek Yıldızı’nın hemen altında Argo Gemisi adıyla anılan takımyıldızı yer alır. Astrolojik olarak gökyüzündeki bu bölge Yıldızlar Nehri olarak bilinir, burası yüksek şuur denizinin kapısıdır.

Sabit yıldızların ve onların bulundukları bölgenin maddenin özlerini ya da maddenin ruhlarını içerdiği söylenir… Yaşayan bir ruh maddenin yüksek bir özüdür ve tekâmül ettikçe bir yıldıza da dönüşebilir. Bu yıldızlar ve özler ise ilahlara dönüşür.

Astrolojik anlamıyla Sirius, düşünme kapasitesi ve gelişmeyi ifade eder. Bu yıldız Jüpiter ve Mars karakterindedir. Genişlemek, büyümek ve yakıcı kelimeleri Sirius’u ifade eden kelimelerdir. Kişinin bir ideal uğruna kendini kurban etmesi, yaptığı küçük bir işle bütünü yani kolektifi etkileyecek güce sahip olması, yaptığı işlerin dünyevi anlamda kutsal olması anlamlarına gelir. Olumsuz yönü kullanıldığında hırsın, gururun kişiyi yakması anlamına da gelebilir.

Doğum haritalarında yükselen ya da tepe noktası ile kavuşumda ise kişiye talih, ün, şöhret verdiği ifade edilir. Ancak tabi ki bu ünü kişinin nasıl kullandığı da önemlidir. Bilirsiniz ki şöhret olumlu ve olumsuz ifadeleri de kendi içinde barındıran bir kavramdır.

Kutsal metinlerde Sirius

Bu büyülü yıldız zamandan ve mekândan bağımsız olarak aslında sembolik bir biçimde her şekilde karşımıza çıkar.

Kuran’da Şi’ râ olarak adı geçen bu büyülü yıldız Necm(yıldız) suresinin 49. ve 9. ayetlerinde şu şekilde geçer:

Doğrusu Şi’râ yıldızının Rabbi de o’dur.(Sirius yıldızının rabbi)(49.ayet)

O kadar ki (birleştirilmiş) iki yay arası kadar, hatta daha da yakın oldu(9. ayet).

Şaşırtıcı bir biçimde Sirius-A ve Sirius-B birbirlerinin çevresinde dönüşlerini 49.9 yılda tamamlar.(49.ayet ve 9.ayet)

Zerdüşt dininin kutsal kitabı olan Zend Avesta’da da bahsi geçen bu yıldız, yağmur tanrısı Tishtrya’nın yıldızı olarak düşünülmüştür.

Sirius yıldızı popüler kültüre de konu olan bir yıldızdır. Günümüzde radyo kanalları ve bazı şirket adları Sirius adını almışlardır. Belki de bu konuda en tanınan karakter Harry Potter serisinin kahramanlarından biri “Sirius Black”olarak karşımıza çıkar.

Akıllara durgunluk veren uçsuz bucaksız büyüklüğüyle evren okudukça ve öğrendikçe beni nedensiz bir şekilde mutlu edendir. Evren sonsuz bir güzelliğin döngüsünde her an, her gün yeniden doğmak ve yeniden ölebilmektir.

Yıldızlar göz kırparken bana şairin evreni içinde gizleyen öznesi, âlemin özü, insan olurum ve Şeyh Galib’in dediği gibi hoşça bakarım zâtıma.

Ne fısıldadı Nil’in incisi Sirius size? Uçsuz bucaksız evrende tek olmadığınızı mı yoksa?

Bu konuyu yazdır

  DÜŞLEYEREK DÜNYAYI OLUŞTURAN ŞAMANLAR
Yazar: Archilles - 01-06-2017, Saat: 12:20 - Forum: ŞAMANİZM - Yorum Yok

Fark edin ya da etmeyin, hepimiz düşleyerek dünyayı oluşturmaktayız. İçine daldığımız, aşina olduğumuz rüya uykusu değil de gözlerimiz açıkken işlediğimiz uyanık rüyadır. Gerçekliği, evrenin de yardımıyla, yaratmada işbirliği yaptığımızın farkında olmadığımızda, güç elimizden kayıp gider ve rüyamız, kabusa dönüşür. Tesir edemediğimiz veya değiştiremediğimiz korkutucu ve bilinmez bir yaratımın kurbanları olduğumuzu hissetmeye başlarız. Olaylar bizi kontrol etmekte ve kapana kıstırmakta gibidir.

Bu sefil gerçekliği sona erdirmenin tek yolu ise bunun da bir rüya olduğu olgusuna uyanmak ve tezahür ettirmede evrenin de bizimle çalışacağı daha iyi bir hikaye yazma becerimizi tanımaktır. Düşleme gücünüzü uyandığınız anda, cesaretinizin kaslarını esnetmeye başlarsınız. Ardından, cesurca düşleyebilirsiniz: sınırlayıcı inançlarınızı bırakarak ve korkularınızı aşıp geçerek. Ruh varlığınızda tohumundan çıkıp yaşamınızda meyve veren gerçekten orijinal düşleri yaratmaya başlayabilirsiniz.

a90c08eb4b03875c88f5de0fec395ab5.jpg

Cesurca düşlemek; kaynaktan, yani her şeyin potansiyel veya uyku halinde olduğu evrenin kuantum çorbasından hareketle yaratmanızı sağlar. Fizikçiler evrenin en küçük, en temel parçalarının kuantum aleminde gözlemlenene dek hiçbir şeyin “gerçek” olmadığı görüşündedir. Ama kuantum olaylar yalnızca laboratuvarda gerçekleşmez. Beyinlerimizin içinde, okuduğunuz bu sayfada ve çevremizdeki her şeyde de olmaktadırlar. Bu rüyanın, yani büyük enerji matrisinin herhangi bir parçasını gözlemlediğinizde gerçekliği değiştirebilir ve rüyanın tamamını farklılaştırabilirsiniz.

Modern fizik, Amerika yerlilerinin kadim bilgelik aktarıcılarının çok uzun zamandır anlattığı şeyi tarif ediyor. Yerbekçileri olarak bilinen bu şamanlar, yeryüzüne tanıklık etme eyleminin ta kendisi aracılığıyla dünyayı oluşturmak üzere düş gördüğümüzü söylemekteler. Bilimciler bunu ancak çok küçük ölçekli, atom altı alemde yapabildiğimize inanmaktayken şamanların anlayışına göre, bizler duyularımızla deneyimlediğimiz daha büyük ölçekli dünyayı da düşlemekteyizdir. Yerbekçileri, tıpkı Avustralya yerlileri Aborjinler gibi,  rüyazamanın, bizim için geçerli olanın aksine uyku bölgesine itilmemiş olduğu bir alemde yaşarlar. Yaratılışın tamamının bizden doğup bu rüyazamana geri döndüğünü bilmektedirler.

Rüya zaman ya da yaratıcı matris, bizim dışımızda bir yerde mevcut değildir. Maddenin ve enerjinin tamamına nüfuz etmekte; her yaratığı, her taşı, her yıldızı, her ışık huzmesini veya kozmik toz parçasını birbirine bağlamaktadır. Düşleme gücü, yaratılışın ta kendisine katılım gücüdür. Yerbekçileri için, gerçekliği düşlemek bir yetenek değildir; torunlarına huzur ve bolluk içinde yaşayabilecekleri bir dünya miras bırakabilmesi için kişinin nezaketle ve sevgiyle gerçekleştirmesi gereken bir görevdir.

And Dağları ve Amazon şamanları, bu kuvvete ancak bilinç düzeyimizi yükselterek erişebileceğimize inanırlar. Bunu yaptığımızda engin ve tanrısal bir okyanusta belirgin ama kendimizden çok daha büyük olan bir şeyin içine gömülü bir su damlası gibi olduğumuzu fark eder hale geliriz. Ancak sonsuzlukla bağlantımızı deneyimlediğimizde, güçlü bir tarzda düşleyebilir haldeyizdir. Aslında, işin başında bizi bir kabusa hapsolmuş hale getiren şey de sonsuzluktan ayrı olduğumuz duygumuzdur. Kabusu sona erdirmek, gerçekliği düşleme gücümüzü yeniden kazanmak ve daha iyi bir gerçeklik işlemek için bedenimizdeki her hücrede var olan düşleme gücümüze dair deruni bir idrake ihtiyacımız var. Bu kavramı yalnızca entelektüel tarzda anlamanın ötesine geçmez isek çıtayı düşürüp şekil verebileceğimizden daha az muhteşem ve güzel bir dünya deneyimi yaratmakla kalacağızdır. Sonsuzluğun tadını almak cesaret gerektirir.

Yerbekçileri dünyanın gerçek olduğuna inanırlar ama bizler onu düşleyerek var ettiğimiz için gerçektir. Cesaretimiz eksik olduğunda, kültürümüz veya genlerimiz tarafından düşlenen dünyaya, yani kabusa razı olmak zorunda kalırız. Cesaretle düşlemek ve güçlenmek için kalbinizi kullanmaya ve kutsal bir neşe, huzur, ihtişama ve istediğiniz yaşama dair kutsal bir düşü düşleyebilmek için bilinçli bir karar vermeye istekli olmalısınız.

Bu konuyu yazdır

  Niyet Enerjisini Yükseltmek için 5 Adım
Yazar: Archilles - 31-05-2017, Saat: 15:53 - Forum: KİŞİSEL GELİŞİM - Yorum Yok

Bir şey önce niyetle başlar. Biz niyet ettiğimiz ve hayal ettiğimiz şeyleri kendimize çekeriz. Niyet etmek, bu yüzden çok önemlidir. Neyi düşünürsek onu yaşarız sözü gerçekten doğrudur. Pek çok insanın niyetlerini tam olarak yükseltemedikleri için niyetlerine ulaşamazlar. Peki, niyet enerjisini yükseltmek için ne yapmalıyız.

blog5.jpg

1. Adım
Niyetinizi belirleyin. Hayal gücünüzü devreye sokmadığınız müddetçe niyetiniz devreye girmez. Niyetiniz bir araba almak ise mutlaka araba ile ilgili hayaller kurmak niyetinizi yükseltecektir. Bir niyeti belli zamanlarda imajine etmek ve niyetinizi güçlendirmek çok önemlidir. Kısaca niyetinize odaklanın ve niyetinizi hayal edin.

2. Adım
Niyetinizi olmuş gibi hissedin. Bu hissiyatı yakalamak için niyetiniz gerçekleştiğinde duygusal olarak ne hissedeceğinizi yaşayın. Hayalinizi niyetinize göre canlandırın. Bunu kolaylaştırmak için bilinçaltınızı devreye sokabilirsiniz. Şu soruları kendinize sorun ve kesinlikle cevaplamayın.
Niyetim gerçekleştiğinde ne hissederim? 
Niyetim beni gerçekten ne kadar mutlu eder?
Niyetim gerçekleşirken hayatım nasıl değişir?
Bu soruları sorduğunuzda niyetiniz için hayal gücünüz devreye girecektir.

3. Adım
Dua edin veya olumlama yapın. Dindar bir insansanız, dua etmek niyet için çok iyidir. Dua ile niyetinizi yükseltebilirsiniz. Olumlama da yapabilirsiniz. Niyetinizi söyledikten sonra olumlu cümleler ile niyetinizi söyleyin. Mesela niyetiniz sağlıksa "Sağlığım çok iyi ve her geçen gün daha iyi oluyorum" diyebilirsiniz. Dua ve olumlamayı aynı anda yapabilirsiniz.

4. Adım
Niyetiniz için bir pano oluşturun. Niyetiniz ile ilgili bir resim çizip niyetinizi kağıda dökebilirsiniz. Niyetinizi yükseltecek harika bir yöntemdir. Mesela ev almak istiyorsanız. Bir ev çizip çevresine evinizin özelliklerini ve istediklerinizi yazın. Ya da hayalinizdeki evin resmini yapıştırın. Bu niyetinizi yükseltecektir. 

5. Adım
Niyet enerjisini yükselttikten sonra yapmanız gereken serbest bırakmaktır. Bu basit yöntemle niyetinizi enerji bağlantılarına gönderin. 5 Derin nefes alıp verdikten sonra şu cümleyi söyleyin. "Niyetimi serbest bırakıyorum" 5 kere bu cümleyi söyleyin ve belli bir süre yapın. Göreceksiniz serbest bıraktıktan sonra niyetiniz yükselecektir.

Bu konuyu yazdır

  Bilinçaltının gücü ve Niyetleri Gerçekleştirmek
Yazar: Archilles - 31-05-2017, Saat: 15:31 - Forum: Bilinçaltı - Yorumlar (1)

Hepimizin hayalleri var. Niyetlerimiz ve dileklerimizi gerçekleştirmek istiyoruz. Fakat nereden başlayacağımızı bilmiyoruz. Niyetlerimizi gerçekleştirmek için başlamamız gereken ilk yer aslında bilinçaltıdır. Bilinçaltının inanılmaz bir gücü vardır. Bilinçaltını niyetleriniz için programladığınızda sizin için çalışmaya başlayacaktır. Bu 5 yöntem ile bilinçaltına niyetlerimizi iletelim.

brain-power.jpg

1- Bilinçaltıyla konuşun.
Bu size ilk başta mantıklı gelmeyebilir. Ama yapmanız gereken bilinçaltınızla her fırsatta bilgi göndermektir. Onunla her iletişim kurmaya çalıştığınızda size cevaplar verecektir. Bilinçaltınızla iletişim kurduğunuzda niyetlerinize doğru ilk adımı atmış olacaksınız. 

2- Olumlu cümleler kurun.
Bilinçaltına niyetlerinizi iletirken mutlaka şu an gerçekleştiğini düşünerek olumlu cümleler kurun. Göreceksiniz bilinçaltınıza olumlu olarak niyetlerinizi söylediğinizde bilinçaltı onları gerçekleştirmek için çalışacaktır.

3- Niyetinizi imajine edin.
Niyet enerjisini yükseltmek için olay sanki gerçekleşmiş gibi hayal edin. Niyetinizi her gün imajine edin. Niyetiniz bilinçaltınıza iletilmiş olacaktır.

4- Enerjinizi odaklayın.
Meditasyon veya namaz zihnimize çok iyi gelen eylemlerdir. Eğer bilinçaltınızla güçlü bir iletişim kurmak istiyorsanız zihninizi sessizleştirin. Bunu meditasyon ve namaz ile yapabilirsiniz. Zihninizi sessizleştirdiğinizde bilinçaltınıza bir kapı aralanacaktır. Ona sade cümleler ile niyetinizi iletin ve kesinlikle olumsuz cümleler kullanmayın.

5- Niyetlerinizi kaydedin.
Bilgisayarınıza veya telefonunuza sesinizi kaydedin. Niyetlerinizi 5 olumlama cümlesi kullanarak söyleyin. Her gece uyumadan önce dinleyin. Mutlaka uyumadan hemen önce dinlemeniz çok önemli. Bir süre sonra hayatınızda beklemediğiniz değişikler yaşayabilirsiniz. Pek çok akıllı telefonun ses kayıt özelliği bulunmaktadır. Kulaklık ile dinlemenizi tavsiye ederiz.

Bu konuyu yazdır

  Sizi Kemiren Zehirli Düşünceleri Temizleyin
Yazar: EvrimBilge - 31-05-2017, Saat: 15:14 - Forum: KİŞİSEL GELİŞİM - Yorum Yok

Her gün bir diğerinin aynısı mı? Sürekli kurban rolünde misiniz? Hep kendinizin mi haklı olduğunu düşünüyorsunuz. Tebrikler sizi kemirip bitiren 12 zehirli düşünceden 3’üne hali hazırda sahipsiniz. İşte listenin geri kalanı. Okuyun ve hayatınızı kemiren o zehirli sarmaşıklardan kurtulun.

Hayatınızı sabote eden 12 zehirli düşünce

Güne mutsuz başlıyor, hayatınızın hiç değişmeyen bir kısır döngü tarafından yönetildiğini düşünüyor ve bunun için başkalarını mı suçluyorsunuz? O zaman, belki farkında bile olmadığınız bazı‘zehirli‘ düşüncelerden kurtulmanız gerekiyor demektir. Huffington Post gazetesi, o düşünceleri 12 maddede derledi:

phu-nu-kho-medonthan.jpg

1- Kurban olduğunuzu düşünmek
Siz bir kurban değilsiniz. Sorunlarınızdan dolayı başka insanları ya da koşulları suçlamayı bırakın. Şu an hayatta olduğunuz yerden memnun olmamanız, durumunuzu değiştirmek için kişisel sorumluluk alamayacağınız anlamına gelmez. Dolayısıyla kurban psikolojisinden çıkın çünkü bu hiçbir işe yaramaz. Esasında, başarılı olmanızı da engeller. Şunun farkına varın ki, ‘kader’inizden sadece ve sadece siz sorumlusunuz.

2- Başkalarını değiştirebileceğinizi düşünmek
Değiştiremezsiniz. Değişmek istemiyorlarsa ya da bunu nasıl yapacaklarını bilmiyorlarsa, bütün çabalarınız boşuna demektir. Dolayısıyla başkaları için endişelenmeyin. Onları oldukları gibi sevmiyorsanız, birlikte vakit geçirmeyin. Şunu bilin ki, onları değiştirme hakkınız da yok.

3- ‘Gerçek’lere sürekli direnen düşünceler
Bazı şeyleri, hatta çok fazla şeyi değiştirebilirsiniz. Kilo verebilir, daha iyi bir iş bulabilir, üniversiteye dönebilir, evliliğinizi düzeltmek için çaba harcayabilirsiniz. Fakat değiştiremeyeceğiniz şeyler de var. Patronunuzun ‘sinir’ bir tip olduğu gerçeğini değiştiremezsiniz. İş değiştirebilirsiniz ama patronunuzu değiştiremezsiniz. Kira ya da ev kredisi ödemek zorunda olduğunuz gerçeğini değiştiremezsiniz. Ama bunlara direnmekten vazgeçebilirsiniz. Değiştiremeyeceğiniz şeylere direnmek sizi sinirlendirmekten ve üzgün hissettirmekten başka hiçbir işe yaramaz. Dolayısıyla değiştirebileceğiniz şeyler konusunda harekete geçin ama değiştiremeyeceklerinizi de kabul edin.

4- ‘Komşunun tavuğunun kaz olduğunu’ düşünmek
‘O kız kadar güzel ya da o adam kadar zengin olsaydım, o zaman mutlu hissederdim‘. Bu tür düşünceler doğru değil. Başkalarının hayatının sizinkinden daha iyi olduğunu zannetmeniz, bunun gerçekten öyle olduğu anlamına gelmez. Belki de o güzel kız çocukluğunda çok zorlu bir ev hayatı yaşadı ve hayatını düzene sokmakta zorlanıyor. Ve belki de o zengin adam işinde o kadar çok vakit geçiriyor ki, ailesini hiç göremiyor. Komşunun tavuğu kaz değildir. Kendi elinizdekileri takdir etmesini bilin.

5- Başka insanlardan beklentiler
Beklentiler, siz her ne kadar mantıklı olduğunu düşünseniz de, mutluluğu öldürebilir. Sırf siz öyle istiyorsunuz diye insanlar bir şeyleri yapmak zorunda değil. Beklentilerinizin kişisel deneyimleriniz ve önyargılarınızdan kaynaklandığının farkına varın. Bunların başka insanların da önceliği olmasını beklemeyin. Siz de muhtemelen yapmak istemediğiniz şeylerin sizden beklenmesinden hoşlanmıyorsunuz. Dolayısıyla başka insanlara dayatmalarda bulunmayın. Davranışlarından hoşlanmıyorsanız ya onları öyle kabul edin ya da ilişkinizi bitirin.

6- Hayatınızda birinin olmasının sizi tamamlayacağı düşüncesi
Siz kendinizi zaten ‘tam‘ hissetmiyorsanız, bir sevgiliniz olması sizi tamamlamaz. Dahası, ‘sizi mutlu etme zorunluluğu’, diğer kişi üzerinde büyük bir baskı yaratır. Hayatınızda biri olsun ya da olmasın, kendi kendinizle mutlu olmanız gerekiyor.

7- Haklı olduğunuzu her zaman kanıtlamak zorunda hissetmek
Bazı insanların ‘haklı‘ olduklarını kanıtlamak için ölümüne savaşmaları insanı şaşırtıyor. Amaç ne? Zayıf, savunmasız veya aptal görünmek istemiyor olabilirler. Fakat hatalı olduğunuzu itiraf etmek çok daha asil ve olgun bir davranış. Dahası, herkesin fikirleri farklıdır. Bırakın siz istediğiniz gibi, onlar istedikleri gibi düşünsün.

8- Başka insanların ne düşündüğü konusunda endişelenmek
Size ne? Sizi yargıladıklarını mı düşünüyorsunuz? Kimse sizi, sizin kendinizi yargıladığınızdan daha fazla yargılamıyor. Diğer insanlar kendilerini yargılamakla öyle meşgul ki, size ayıracak vakitleri yok. Dolayısıyla nasıl mutlu hissediyorsanız öyle davranın. Ve eğer diğerleri sizi yargılıyorsa, bu sizin değil onların sorunu.

9- Tek bir doğru ve tek bir yanlışın olduğunu düşünmek
Objektif bir doğrunun var olduğunu düşünmeyi seviyoruz ama bu bir yanılsama. Öyle bir şey yok, sadece subjektif gerçeklikler var. Bir kişinin ‘doğru‘ bulduğu şey, bir başkası için yanlış olabilir. Herkes bir şeyleri doğru buluyor çünkü o ‘şey‘, hayatına ve dünya görüşüne uyuyor.

10- Hazırlıksız hissettiğiniz için gelecek hakkında endişelenmek
‘Endişelenmek, istemediğiniz bir şey için dua etmektir‘ diye bir deyiş vardır. Bunun yerine şu anı yaşayın. Gelecek hakkında endişelenmeyi bırakın çünkü onu sadece bir yere kadar kontrol edebilirsiniz.

11. Paranın mutluluk getirdiğine inanmak
Paraya ve başarıya önem veren kapitalist bir düzende yaşasanız bile, varlıklı insanların çok parası olanlardan daha mutlu olduğu illa ki doğru değil. Bankada beş kuruş parası olmadan veya sıradan işlerde çalışarak da mutlu olan insanlar olduğu gibi, mutsuz milyarderler de var. Mutluluğa zengin olarak ulaşabileceğiniz fikri gibi bir tuzağa düşmeyin.

12- Geçmişin geleceğinizi belirlediğine inanmak
Geçmişte hata yapmış olmanız, geleceğinizi daha iyi bir hale getiremeyeceğiniz anlamına gelmiyor. Fakat kendinizi geçmişiniz yüzünden ‘işe yaramaz’ diye damgaladıysanız, ‘işe yaramaz‘ tavrınızı geleceğe de taşırsınız.

Bu konuyu yazdır

  NEGATİF ENERJİLERDEN KURTULMAK İÇİN BASİT BİR ARINMA TEKNİĞİ
Yazar: EvrimBilge - 31-05-2017, Saat: 15:01 - Forum: KİŞİSEL GELİŞİM - Yorum Yok

Negatif enerjilerden kurtulmak, temizlenmek ve arınmak için çok kolay uygulayabileceğiniz bir arınma tekniğini sizinle de paylaşmak istedim.

Sessiz bir ortama çekilin ve aşağıdaki uygulamayı bire bir yapın.

Gözlerinizi kapatın kendinizi pembe bir ışıkla çevirili olarak imgeleyin ve bu imgelemeyi yaparken ve içinizden yada sesli olarak sürekli olarak ” Ben Sevgiyim” deyin.

Bunu istediğiniz kadar yapabilirsiniz. Bir kaç saniye yada bir kaç dakika size kalmış ama ben 2-3 dakika kadar sürdürüyorum.

Daha sonra kendinizi yeşil bir ışıkla çevirili olarak imgeleyin ve bu imgelemeyi yaparken ve içinizden yada sesli olarak sürekli olarak ” Ben Refahım ” deyin.
Daha sonra kendinizi mavi bir ışıkla çevirili olarak imgeleyin ve bu imgelemeyi yaparken ve içinizden yada sesli olarak sürekli olarak ” Ben Huzurum” deyin.
Son olarak kendinizi beyaz bir ışıkla çevirili olarak imgeleyin ve bu imgelemeyi yaparken ve içinizden yada sesli olarak sürekli olarak ” Ben Evrenle birim” deyin.

1000_1479385920.jpg

İmgelemelerinizi bitince gözlerinizi açmadan şu kalıbı bir yada birden fazla tekrar edin.

“Ben sevgiyim, ben refahım, ben huzurum ve ben evrenle birim”

Arındım, temizlendim ve evrenle uyum içinde olduğumu kabul ettim.

Bu benim çok sevdiğim bir arınma çalışmasıdır, ne zaman isterseniz yapabilirsiniz.

Hatta gün içinde ben sevgiyim, ben refahım, ben huzurum ve ben evrenle birim şeklinde afirmasyonda yapabilirsiniz.

Bu konuyu yazdır

  MELEKLERLE İLETİŞİM KURMA TEKNİKLERİ
Yazar: Spiritüeller - 31-05-2017, Saat: 02:38 - Forum: MELEK MESAJLARI - Yorum Yok

Eski Dini Metinlerden Meleklerin Çıkarılması ve Değersizleştirilmesi:
Meleklerle irtibat, Allah'a şirk koşulacağı düşüncesiyle tüm dini metinlerden çoğunlukla temizlenmiştir ya da yorumlanırken üstü örtülmüştür. M.S. 745 İznik Konseyi'nde İncil'den çıkarılmıştır. (bu Konseyde papazlar oturup Hırıstiyanlıkta neyin nasıl olacağına kendi çıkar ve politikalarına göre karar vermişlerdir). Oysa ilk Hırıstiyan metinlerde melekler detaylı olarak tanımlanmış, özellikleri anlatılmış hatta bir çok yerde Cebrail'in kadın suretinde göründüğü belirtilmiştir.


Neden Allah yerine Meleklerle İrtibat?
Allah'ın enerjisi insanın bedeninin ve ruhunun direk olarak dayanamayacağı bir güce sahiptir. Direk alınan en küçük bir mesaj bile, kişinin tüm dengesini bozar. Bu nedenle Peygamberlerin çoğuyla bile Allah direk değil, Cebrail aracılığıyla konuşur (Bu noktada "konuşmak" denilen şey, yüksek enerjetik frekansların, insanoğlu için "sese" dönüşmüş halidir).

Musa :"Ya Rabbi, bana yüzünü göster" dediğinde, gelen cevap önemlidir: "Sen, beni görmeye dayanamazsın". Hepimizin bildiği gibi ilk vahyini aldıktan sonra Hz. Muhammed'in günlerce titreyip ateşler içinde yattığı, eşi Hz. Hatice tarafından aktarılmıştır.

Yani Allah'ın enerjisi, Peygamberlerin dahi direk kaldırmayacağı yoğunluktadır (bu nedenle "Allah'la konuştum" diyenler ya akıl hastasıdır, ya da konuşan onların Koruyucu Meleği yahut onları yanıltan bir başka varlıktır, Allah değil).

1216591_orig.jpg


Aracı Olarak Melekler:
İşte Meleküt Alemi (melekler) bu enerjiye dayanamayacağımız için, İlahi olanla, bize aracı olurlar. Yine aynı nedenle meleklerle irtibat şirk koşmak değildir, tersine hepimizin frekansına göre rehber varlıklar ve koruyucu melekler vardır. Yeterli kuvvetteyse, Allah inancınızın sarsılması zaten mümkün olmayacaktır. Onlar İlahi'den gelen Işık Elçileridir, ve onlarla irtibat, eğer istersek kesinlikle mümkündür.


Koruyucu Meleğinizle İrtibat Yolları:
Zihninizi boşaltın. Ortam az aydınlatılmış, temiz, rahat ve sessiz olsun. İsterseniz meditasyon yapın ya da derin nefesle isteğinize konsantre olun.

Niyetinizi belirtirken, mutlaka "İlahi olanla" ya da "Işığa frekanslı" varlıklarla irtibat isteyin. Size görünen varlığa: "İlahi misin?" diye sorun. Bu varlıklar yalan söyleyemezler.

Rüyalar: Uyumadan önce rüyanızda onunla karşılaşmayı dileyin. Size yardımcı herhangi bir varlık olarak görünecektir. Ona ismini sorun. İsmini öğrenirseniz kimseye söylemeyin. Yardım istediğinizde onu bu isimle çağıracaksınız. Zihninizde ilk beliren ad, ona aittir.

Düşünceler ve Duyular: Çekim Yasası'nı bilen herkes de bilir ki düşünceyle bir çok şeyi gerçekleştirmek mümkündür. Meleğiniz sizinle direk kulağınıza konuşabilir ya da fikirler yoluyla konuşur. Size yol gösteren bazı fikirlerin size ait olmadığını bir şekilde anlarsınız. Ani bir şekilde, bilirsiniz.

Dua Etmek: Dua, niyetlerin seslendirilmiş halidir ve kendi başına bir enerjisi ve maddeye form verme yeteneği vardır. Karşılaşmak için dua edin.

Mektup yazmak: Koruyucu Meleğinize bir mektup yazın. Hayatınızda değiştirmek istediğiniz ne varsa, istek ve niyetlerinizi belirtin ve kendisiyle karşılaşmaya hazır olduğunuzu söyleyin.

Resimlemek: Tüm ruhani varlıklar gibi meleklerin de bir biçimi yoktur. Ona biçim veren insanoğlunun bir biçime sokma çabasıdır ya da kişinin deneyimlerine göre bir form alırlar. Siz nasıl görmek isterseniz, öyle görüneceklerdir. Işık, kanatlı bir varlık, rahibe, rahip, ak sakallı dede, derviş vb.

Yardım istemek: İhtiyaç duyduğunuzda yardım isteyin. Niyetiniz kısa ve öz olsun. Bencil bir niyet değilse, yardım hemen gelir.

Korkmamak: Korku onları uzaklaştırır. Korkunun da bir enerji frekansı vardır ve onları iter. Bazen ayak seslerini duyabilir, yatağınıza oturduğunu hissedebilirsiniz. Sevgi ve temiz bir kalp ile sizi korkutmamasını, ama hep yanınızda olmasını isteyin.


Meleğinizle Çalışma ve Soru Sorma İmajinasyonu:

Bu imajinasyonu Başmeleklerle de yapabilirsiniz. Kesinlikle insanoğlu onlardan da yardım alır. Dinleri çarpıtan kişiler yıllarca böyle dediler bize:

Onlar peygamberlere ve aydınlanmış kişilere gelirler. "Ben küçük ve günahkar bir varlığım, bana mı gelecekler?" diye düşünmeyin.

Gözlerinizi kapatın. Uzun, loş ışıklı, kırmızı halıların olduğu bir koridorda ilerleyin. Her yer bembeyaz ışıkla dolu. Beyaz mermer basamaklardan inin.

Orada bir çok kapı var. Bir kapının üzerinde yardım istediğiniz Başmeleğin ya da kendi koruyucu meleğinizin ismi belirecek.

Hazır olduğunuzda kapıyı çalın. Kapı açılıyor ve sizin imajine ettiğiniz formda meleğiniz karşınızda.

Ona bir soru sorun. Bu soru, "bu dünyadaki görevim nedir? " olabilir. "Hayatımı olumlu yönde nasıl değiştirebilirim?" olabilir. "Bu işi yapmam hayırlı mı?" olabilir. Terketmeniz ya da bırakmanız gereken şeyler olabilir.

Şimdi, size bir cevap verdi. Bu cevap için teşekkür ettiniz. Kapı kapandı.

Cevap o anda, bir hediye biçiminde, bir yazı şeklinde, bir görüntü şeklinde, bir ses şeklinde gelebilir. O akşam ya da ilerleyen günlerde arkadaşınızın "bunu neden dediğimi bilmiyorum" olarak ifade ettiği şekilde olabilir.

Şunu unutmayın. Bazen biz konuşmayız. Bu durum, enerjiyle ya da ruhsal konularla çalışanlarda sıklıkla olur, bazen saf ama sıradan insanlarda da olur( Zeka engelliler, küçük çocuklar gibi) Size öyle bir şey söylerler ki "mesaj" gibi kafanızda yankılanır.
Bir kaç gün bu işaretlere dikkat edin. Kültürümüzde bir laf vardır: "Söyleyene değil, söyletene bakın" diye.
Emin olan söyleten bazen başkasıdır.
Sevgilerimle,
Işık İşçisi.

İnsanlık tarihinde Melekler hep var oldular. Melekler sadece Sami dinlerde geçmedi, tarih öncesi devirleri incelediğimizde çeşitli kalıntılarda insanların onları tasvir ettiğini çok rahatlıkla görebiliriz. Melek kelimesi, Angelos olan Latince “Haberci” kelimesinden gelmektedir. İnsanlar her zaman onlara ulaşılamayacağını zannettiler veyahut onların sadece hikâyelerden oluştuğunu düşündüler. Ve tamamen yanıldılar!

Bugün pek çoklarınız, pek çok insanın melekler ile iletişim kurduğunu duyuyorsunuz. Onlar, yaklaşan kargaşada size yardım etmekten, en küçük sorunlarınızı bile (Mesela park yeri bulmak gibi.) çözmek için sizlerin yanınızda! Tamamen gerçekler ve bilincinizin bir oyunu değildir bu. Onları çağırmak o kadar kolay ve mutluluk dolu bir şey ki, hayal bile edemezsiniz onların ahenklerini! Ne bir büyü, nede büyülü sözler gerekir. Sadece, gelmelerini istemeniz yeterlidir. Bu bir koruyucu rehber olabileceği gibi muhteşem Baş Meleklerde olabilir. Ve sakın onları meşgul ettiğinizde düşünmeyin. Onların yaratılışları bizden çok farklı olduğu için, aynı anda birden fazla yerde olabilirler. Veya onlardan yardım isteyeceğiniz bir şeyi, önemsiz olarak da görmeyin. Dediğim gibi çok büyük rehberliklerden, aşk hayatınızdaki tüyolara kadar birçok şey danışabilirsiniz!

Şimdi size açıklamam gereken bir şey var. Oda, Melekleri davet ettiğinizde salt olarak gelmediğidir. Bu yüzden korkmanıza gerek yok. Siz onu davet ettiğinizde veya yardım istediğinizde onları rahatlıkla hisseder ve yardımınızı alırsınız. Ama bir insan gibi yanınıza gelmezler. Enerji Merkezlerinden geçerek, sizler ile iletişim kurarlar. Direk olarak gelseler halimiz vahim olurdu doğrusu, birçoklarınızın bildiği gibi Muhammed, Cebrail ile iletişim kurduğunda günlerce yatağından çıkmamıştı. Çıkamadı çünkü çok şaşırdığından değil, onların titreşimleri bizi hasta edecek, yerine göre de öldürecek kadar fazladır. Ama bizim böyle bir sorunumuz yok, yani boşuna endişelenmeyin.

Meleklerin rehberliklerini daha berrak bir şekilde alabilmeniz için yapabileceğiniz 2 şey vardır. Bunlardan ilki tamamen sevgi dolu olmak, bir diğeri ise olabildiğince çok meditasyon yapmaktır. Meditasyon yaptıkça algılarınız artar, onları daha kolay ve yüksek algılarsınız. Sevgi dolu oldukça ise onlara daha yakın olursunuz. Biliyorsunuz, Tanrı saf sevgiden oluşmuştur ve onun Habercileri sevgi doludur! Onlar kimseye kötülük beslemezler, tamamen bizim iyiliğimizi isterler. 

Herkesin kafasına takılan bir diğer soru ise Melek İnisiyasyonları büyük ihtimalle ve bunu cevaplamadan geçmek istemiyorum. Evet, arkadaşlar bu inisiyasyonlar ile onlarla çalışabilir ve rehberlik alabilirsiniz ama buna gerek yoktur. Bu inisiyasyonlar; Meleklerle İletişim Kuramayacağını Düşünen insanlar içindir. Bu sistemleri kullanarak Şifa çalışmaları yapabilir, rehberlik alırsınız ama bu sistemlere dâhil olmadan da bunu rahatlıkla yapabilirsiniz. Hem de çok kolay, sadece niyet ve sevgi ile!

Mesela, Melekleriniz size en kolay şekilde rüyalarınızda rehberlik edebilir! Kimi zaman gelecekten haberler bile verebilirler. Uyumadan önce; “Sevgili, Meleklerim [Korucu Rehberim, Mikail, Cebrail vs.] lütfen rüyama gelerek bana rehberlik verin, bana yardımcı olun!” demeniz yeterlidir. Ve uyandığınızda, rüyalarınızı iyi analiz ederseniz, rehberlinizi almış olduğunuzu anlayacaksınız. Tabii, onlara teşekkür etmeyi unutmayın. Onlar karşılık beklemeden yapıyor her şeyi! Her şey ışığın çocukları için.

Günlük hayatınızda ise onlardan yardım istemek için bu kadar beklemenize gerek yoktur bile. Mesela sabah biraz geç kalktınız ve işe geç mi kalıyorsunuz? Saatinize baktınız ve otobüs kaçıyor mu? Panik yapmayın, Meleklerinize otobüse yetişmeniz için size yardım etmenizi isteyin. Ama şunu unutmayın, buradaki püf nokta onlardan yardım istedikten sonra onların önüne set çekmemek. Yani yardım isteyin ve onlara bırakın. Onlar size en iyi ve hayırlı şekilde yardım edecektir.

Melekleriniz ile meditasyon yapmak ise size çok büyük bir farkındalık ve mucizevi bir dünyaya aralayacaktır. 5–6 dakika Boyunca normal olarak meditasyon yapın. Daha sonra, mesela Cebrail’i davet edin. Şunu da açıklayım ben davet edin dedikçe bazılarınız nasıl davet edeceğim diye soruyor ama bu çok basit. “Sevgili Cebrail (Veya vs.) yanıma gel.” İşte bu kadardır davet etmek. Daha sonra ise onu hissetmeye çalışın.

Meleklerinize her konuda danışın. “Sevgili Mikail, lütfen park yeri bulmama yardımcı ol.” Gibi veyahut “Sevgili koruyucu meleklerim, lütfen negatif enerjinin bana gelmesine engel olun” gibi şekilde bunu örneklendirebiliriz. Hayal gücünüzü kullanın. Onları sevin, sevmeyi öğrenin. Öğrenin ki ışığa da adım atmış olun. Mesajları iyi takip edin.

Şimdi ise sizlere, onları daha berrak ve net olarak algılamanızı sağlayacak yöntemleri anlatacağım. Bunları uyguladığınız sürece, yardımlarınıza daha çabuk ve anlaşılır bir şekilde cevaplar alacağınıza emin olabilirsiniz.

Öncelikle uygulamalarımıza başlamadan önce bir şeyi açıklığa kavuşturmada çok büyük bir önem var. Hâlâ bazılarınız nasıl rehberlik isteyeceğim diyor. Niyet ederek, sevgili arkadaşlarım. Yardım istemek istediğiniz meleği seçin ve ondan yardım isteyin. Dua eder gibi aynı. Yine bir örnek vermem gerekirse; “Sevgili Mikail, bu sınavımda bana yardımcı ol!” veya sınavdan önce “Sevgili Mikail, ben hangi konulara daha ağırlıklı çalışmalıyım?” gibi olabilir. Unutmayın, sayısını bilemeyeceğimiz kadar çok Melek var ve bunların isimlerini internetten rahatlıkla bulabilirsiniz. Mesela zaman konusundaki sorunlar için Metatron’dan yardım istemeniz daha doğru olacaktır. Bu size Cebrail’in yardım etmeyeceği anlamına gelmez, sadece Metatron’un alanı zaman olduğu için daha verimli rehberlik alacağınız anlamına gelir. 

Hiç unutmam, hiç çalışmadan girdiğim sınavlardan Meleklerim sayesinde yüksek notlar aldığımı. Tabii bunlar onların çalışmayana yardım ettiği anlamına gelmiyor, sadece olması gereken şeylere yardım ettiği anlamına geliyor.

Veya özelliklede Meleklerinizden, korktuğunuz zamanlarda yardım istemeniz sizi büyük bir güvenceye alır. Önceleri bir şeyler beni korkuturken, Mikail’den yardım isterdim ve her seferinde yardım ederdi. Bir keresinde beni o mavimsi koruma balonuna almıştı ve güvenle uyuyabilmiştim. Ona özellikle minnetlerimi borçluyum!

Yâda Şifa çalışmasını yapmak istiyorsunuz? Bunun için İsrafil’den veya Cebrail’den yardım etmeniz yeterlidir. Hasta bir yavru kedim vardı ve kusuyordu. Reiki vermeme rağmen düzelmiyordu bir türlü ve İsrafil’den yardım istedim. Ve kedim hemencecik uyumaya başladı. İlerleyen saatlerde uyanmaya kalkıştı ve İsrafil’e; “Lütfen yarım saat daha uyusun.” Demem ile tekrar uykuya daldı ve tam yarım saat boyunca uyudu. Kalktığında ise çok sağlıklıydı. 

Zamanla kendi deneyimlerimide anlatımlarıma serpiştireceğim. Bunlar size örnek olmasını ve sizinde mucizeleri yaşamanız tek dileğim. Unutmayın, unutmayın ki en büyük şey sevgidir. Sevginin gücü, Tanrı’ya eşit bir şeydir. Ve Tanrı her şey olduğu için, her şeye gücü yetendir de aynı zamanda!

Bilmeniz gereken ilk şey, onlar tamamen Tanrı gibi sevgi dolu olduğudur. Bu yüzden sizde sevgi dolu olduğunuz sürece, daha kolay rehberlik alabilirsiniz. Çok kolay bir şekilde bunu test edin. Mesela, bir konuda rehberlik isteyin ve sizi mutlu hissettirecek bir anınızı anımsayın yani mutlu olun. Ve olayı akışına bıraktığınızda, rehberliğinizin daha berrak olduğunu göreceksiniz.

İnsanların çoğu, bu güce inanmaz. Sevgiden bahsediyorum ve birçokları gerçek sevgiyi bir takım alışkanlıklardan zanneder ama o Tanrının kendisidir. Bu gücü kullanarak zaman içerisinde bırakın Melekleriniz ile iletişiminizi Tanrı ile iletişim bile kurabilirsiniz. Zaten şunu söyleyeyim siz Meleklerden rehberlik alırken bir nevi Tanrı’dan rehberlik alıyorsunuz demektir çünkü ondan bağımsız hiç bir şey yoktur.

Her neyse, konumuza geri dönelim. Anladığınız gibi yapmanız gereken ilk şey sevgiyi hissetmek ve sevgiyle yaşamayı öğrenmek. Mucizelerin anahtarı budur dediğimiz gibi. Yapabileceğiniz bir diğer şey ise Meditasyondur. Melekleriniz ile meditasyon yaparak onları daha net algılayabilirsiniz.

Öncelikle ilk 10 dakika boyunca düşüncelerinizi durdurarak meditasyon yapın. Bildiğiniz gibi meditasyon yaparken evrendeki kozmik enerji, enerji girişlerinizi temizler ve farkındalığınız gelişir. Biraz bunu yaptıktan sonra dilediğiniz bir meleği davet edin. Mesela, Mikail’i davet ettiniz diyelim. Onu hissetmeye çalışın zaten o size kendini hissetirecektir. Bu hissi güçlendirmek için imgeleme yapabilirsiniz. Mavi parlak bir ışığın odanızın içine dolması gibi veyahut bu şahane ışığın içinize dolduğunu imgeleyin ya da hissedin. Bu tür şeyler algılarınızı kesinlikle geliştirecektir. 

Ayrıca bu yöntemi kullanarak, Melekler ile enerji girişlerinizi (Çakralarınızı) temizleyebilirsiniz. Yine bir meleği davet edip, onun ışığının çakranızı temizlediğinizi görmeniz veya hissetmeniz çok yüksek derece bir şifa çalışmasına dönecektir.

Rehberliğin berraklaşmasındaki en önemli faktörlerden biri devamlı olarak rehberlik istemenizdir. Olabilen her konuda onlardan yardım isteyin. İstedikçe ve olayların gerçekleştiğini gördükçe aranızdaki bağ gittikçe artacaktır. Birde ben pek et yemenizi tavsiye etmiyorum. Spiritüalizm ile uğraşan kimsenin yemesi zaten doğru değil. Bunun sebebini açıklayayım, merak edenleriniz vardır. Et’in aurası tamamen siyahtır. Bu gerek kirliyan fotoğrafçılığı ile gerek aura görme yeteneği olan insanların söylemleri bilinen bir şey. Bu zifiri siyah auralı madde bedeninize girdiği an, auranızı etkileyecektir ve algılarınızı daha düşük bir hale getirecektir. Olay tamamen bundan ibarettir. (:

Meleklerle iletişimizi kuvvetleştirmek için sevginin gücü yanında onları sevmeyi önemseyin. Onları önemseyin mesela her zaman teşekkür edin. Bir gün okula doğru gidiyorum ama geç kalacağım. Hemen “Metatron, okula yetişmem için otobüse tam zamanında yetişmemi sağla! Teşekkür ederim” dedim ve hızlı hızlı yürüyordum da, tam otobüs durağına vardığımda benim aracım gidiyordu. Yani aramızda 10 metre vardı ve kaçırmıştım, 40 saniye farkla olsa gerek. Ve, “Teşekkürler Metatron, çok yardımcı oldun!” demem ile 30 dakika arayla gelen – binmem gereken araçlardan – bir tanesi geldi hem de hemen diğeri gitti ve o geldi. Metatron’un bana tebessüm ettiğini hissettim. Tabii, tekrar teşekkür ettim.

Meleklerinize teşekkürler etmeniz, resimler çizmeniz veya onları sembollerini taşımanız onlara bir şeyler veriyorsunuz anlamına asla gelmez. Ben bunu aradaki bağı sıkılaştırmak olarak görüyorum. Hani arkadaşlarınızı ararsınız, hediyeler verirsiniz ve aranızdaki bağlantıda güçlenir, aynen böyle!

Bu konuyu yazdır

  SİRİUS VE İNSANLIK TARİHİ ARASINDAKİ GİZEMLİ BAĞLANTI
Yazar: Spiritüeller - 31-05-2017, Saat: 02:09 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Kadim zamanlardan beri çok sayıda uygarlıkta köpek yıldızı Sirius gizemli bir bilgiyle birlikte anılır. Tüm çağların ezoterik öğretileri Sirius’a değişmez bir şekilde özel bir statü tanımıştır ve yıldızın okült sembolizmdeki önemi de bu gerçeğin kanıtıdır. Sirius’u böyle özel yapan nedir? Sadece gökyüzündeki en parlak yıldız olması mı? Yoksa bunun sebebi aynı zamanda insanlığın onunla kadim, gizemli bir bağlantısının olması mı? 
 
Sirius, aynı zamanda Büyük Köpek olarak da adlandırılan Canis Majör takımyıldızında yeralıyor, dolayısıyla da köpek yıldızı olarak biliniyor. Güneşimizden yirmi kat daha büyük ve onun iki katı irilikte. Geceleri Sirius gökyüzündeki en parlak yıldızdır ve onun mavi-beyaz parlaklığı yıldızları gözleyenleri büyülemekten hiç vazgeçmedi. Şüphesiz Sirius pratik olarak tüm uygarlıklar tarafından büyük bir saygı görmüştür. Peki Sirius’la ilgili gözümüzün görebildiğinden daha fazlası da mı var? 

Kadim Uygarlıklardan kalma sanat eserleri Sirius’un astronomide, mitolojide ve okültizmde büyük öneme sahip olduğunu ortaya koydu. Sır Okulları onu “Güneşin ardındaki güneş” ya da “Güneş Okulu” olarak kabul ediyor ve dolayısıyla da güneşimizin gücünün gerçek kaynağı oluyor. Eğer güneşimizin sıcaklığı fizik dünyayı canlı tutuyorsa, Sirius da ruhsal dünyayı canlı tutuyor. O, Doğu’da parlayan “Gerçek Işık”, ruhsal ışıktır; güneş fizik dünyayı aydınlatır ama bu büyük bir illüzyondur .
 
Sirius’u ilahilikle ilişkilendirmek ve hatta onu insanlığın “Büyük Öğretmenleri”nin evi olarak kabul etmek sadece birkaç uygarlığın mitolojisiyle sınırlı değildir. Bu, günümüze kadar gelmiş hatta içinde bulunduğumuz zamanda daha da yoğunlaşmış yaygın bir inançtır. 

UFO.jpg

Kadim Uygarlıklarda
 
Kadim Mısır’da, Sirius gökyüzündeki en önemli yıldız olarak kabul edilirdi. Aslında, Sirius astronomik olarak Mısır’ın tüm dini sisteminin temeliydi. O, Sothis olarak adlandırılıyordu ve Mısır mitolojisinin ana tanrıçası İsis’le ilişkilendiriliyordu. İsis, kendisi, Osiris ve oğulları Horus tarafından oluşturulan trinitenin dişil yönüdür. Kadim Mısırlılar Sirius’a öyle bir saygı gösterirlerdi ki ilahlarının çoğu şu ya da bu şekilde yıldızla ilişkilendirilirdi. Köpek başlı ölüm tanrısı Anubis, köpekyıldızı ile belirgin bir ilişkiye sahipti ve insanlığın büyük öğretmeni “HERMES TOTH” da ezoterik olarak yıldızla bağlantılıydı.
 
Mısır takvim sistemi, Nil’in yazları yıllık taşma zamanından hemen önce gerçekleşen Sirius’un helyak yükselişini kendine temel alıyordu. Yıldızın göksel hareketi aynı zamanda kadim Yunanlılar, Babilliler, Sümerliler ve sayısız diğer uygarlıklar tarafından gözlemleniyor ve saygı gösteriliyordu. Yıldız bu yüzden kutsal kabul ediliyordu ve onun gökyüzündeki belirişi şenliklerle ve kutlamalarla karşılanıyordu. Köpek yıldızı Temmuz ve Ağustosun gelecek kuru ve sıcak günlerini haber veriyordu ve dolayısıyla da popüler olan “yaz köpek günleri” deyimi ortaya çıkmıştır. 
 
Birkaç okült araştırmacı Giza’nın Büyük Piramitinin yıldızlarla, özellikle de Sirius’la mükemmel bir uyum halinde olduğunu iddia ediyor. Bu yıldızlardan gelen ışığın Mısır Sırları törenlerinde kullanıldığı söyleniyor.
 
Bu kadim insanlar (Msıırlılar) yılda bir defa Hami Güneşin Köpek Yıldızı ile hizaya geldiğini biliyordu. Dolayısıyla, Büyük Piramit öyle inşa edilmişti ki onun kutsal anında, Köpek Yıldızının ışığın Büyük Galerinin üst bitiminindeki “Tanrı Kayası” meydanına düşer, Süper Güneş Gücünü alarak gelişmiş Güneş Bedeniyle onu emdikten sonra diğer inisiyelere tanrısallıklarının gelişimi için aktaran büyük rahibin başından aşağı doğru iner. Dolayısıyla bu eylem“Tanrı Kayası”nın amacıdır, ritüel sırasında Osiris, ona Atf tacını veya göksel ışığı bağışlamak içi burada oturur. “Bu tacın kuzeyi ve güneyi sevgidir” diyor bir Mısır ilahisi. Böyelikle Msır öğretisiyle görünür ışık görünmeyen Işığın gölgesidir.
 
Büyük Piramitle ve onun gizemli hava ışınlarıyla ilişkili olan yakın dönemdeki bilimsel keşifler araştırmacıları piramitin içindeki Sirius’un önemini daha ileri seviyede teyid etmeye yöneltti.

Giza’nın Büyük Piramitinin yıldızlarla ilişkisi incelendiğinde Orion (Tanrı Osirisle ilişkilendirilir) Kral odasının hizasında bulunurken Sirius yıldızının ise (İsisle ilişkilendirilen) kraliçenin odasına göre hizalandığı görülüyor.
 
Sirius’un etkileyici diğer bir yanıysa sembolizmin ve onunla ilişkilendirilen anlamların tutarlılığıdır. Birkaç büyük uygarlık Sirius’u köpek benzeri bir figürle ilişkilendirmiş ve yıldızı gizemli bir gücün kaynağı veya yeri olarak görmüştür. Çin ve Japon astronomisinde Sirius “Göksel kurdun yıldızı” olarak bilinir. Kuzey Amerikanın bazı aborjin kabileleri yıldızdan köpek isimleriyle bahsediyor: Güneybatının Seri ve O’odham kabileleri Sirius’u “dağ kuzusunu takip eden köpek” olarak tanımlarken Karaayaklar ona “Köpek yüzü” adını veriyor. Cherokee’ler Sirius’u Ruhların Yolu’nun köpek yıldızı bekçisi olarak Antares’le eşleştiriyor. Nebraska’nın Kurt kabilesi onu “Kurt Yıldızı” olarak biliyor, kabilenin diğer bazı kolları ise onu “çakal yıldızı” olarak biliyor. 

Dogon Kabilesi ve Atlantis
 
1971’de, Amerikalı yazar Robert Temple “Sirius Gizemi (The Sirius Mystery)” ismiyle tartışmalı bir kitap yayınladı ve kitapta Afrika-Mali’de kadim bir kabile olan Dogonların Siriusla ilgili teleskop olmadan bilinmesi imkansız olan bazı detayları bildiklerini iddia etti. Temple’a göre, Dogonlar Siriusun ikili yapısını farketmişlerdi; Sirius iki yıldızdan oluşuyordu ve bunlar Sirius A ve Sirius B olarak adlandırılıyorlardı. Bu, Robert Temple’ı Dogonların Siriuslu bazı varlıklarla doğrudan bağlantıları olduğuna inanmaya yöneltti. Bazıları her ne kadar bunun Sirius bağlantısı olamayacağını söylese de üzgünüz, ama çok sayıdaki gizli topluluk ve inanç sistemleri Sirius’la insanlık arasındaki bir mistik bağlantı hakkında eğitim veriyor.
 
Dogon mitolojisinde, insanlığın Nommo’dan doğduğu söyleniyor; Nommo Sirius gezegeninin etrafında dönen bir gezegenin sakinlerinin ırkına verilen addır. Onların ateşin ve fırtınanın eşlik ettiği bir gemi içinde gökyüzünden indiği ve insanlığa derin bir bilgiyi verdiği söyleniyor. Bu da Robert Temple’ı Nommoların Sirius’un dünyadışı sakinleri olduğu teorisini oluşturmaya yöneltti; teoriye göre bu varlıklar uzak bir geçmişte dünyada belli bir yere gelerek Mısırlılar ya da Dogonlar gibi kadim uygarlıklara Sirius yıldız sistemi ve güneş sistemimiz hakkında bilgiler vermişlerdi. Bu uygarlıklar daha sonra Nommo’ların öğretilerini kendi dinlerine ekleyerek onları kendi Sırlarının merkezi odağı haline getirdiler. 
 
Dogonların mitoloji sistemleri çarpıcı bir şekilde başka uygarlıkların mitolojilerine benziyor örneğin Sümer, Mısır, İsrail ve Babil mitolojileri gibi çünkü onlar gibi “Yukarıdan gelen büyük öğretmen” arşetipal mitini taşıyor. Uygarlığa bağlı olarak, bu büyük öğretmen bazen Enok olarak adlandırılıyor, bazen de Toth veya Hermes Trismegistus ve insanlara teürjik bilimleri öğettiği söyleniyor. Okült tradisyonlarda, Hermes-Toth’un Atlantis halkına eğitim verdiğine inanılıyor. Efsaneye göre Atlantis büyük tufanla batmadan önce dünyanın en gelişmiş uygarlığıydı (bir selle meydana gelen tufan sayısız uygarlığın mitolojilerinde bulunabilir). Atlantisten hayatta kalanlar gemiyle çeşitli ülkelere yerleştiler ve bunlara ileri seviyedeki bilgilerini aktardıkları Mısır da dahildi. Okültistler, birbirine uzak bazı uygarlıklardaki (örneğin Mayalar ve Mısırlılar gibi) açıklanamayan benzerlikleri her iki uygarlığın da Atlantlılarla olan bağlantılarıyla açıklanabileceğini söylüyorlar. 
 
Antik çağ rahiplerinin sahip olduğu ve batışının dünya işleyişinin dramasındaki her küçük parçasını silip yokettiği Atlantis’ten gelen dini, felsefi ve bilimsel bilgi gizlendi mi? Atlantlıların güneşe tapınması hem Hıristiyan hem de pagan ritüellerinde ve törenlerinde sürdürülmüştür. Haç ve yılan sembollerinin her ikisi de Atlantis’e ait ilahi bilgeliğin sembolleridir. Mayaların ilahi ataları ve orta Amerikanın Quiché’leri, tüylü yılan Gucumatz’ın yeşil ve gök mavisi ışınlarıyla birarada yaşamışlardır. Altı gökten doğan bilge ışık merkezleri olarak birlikte tezahür etmiş ya da yedinci; ve şef olan tüylü yılan tarafından sentezlenmişlerdir. Kanatlı ya da tüylü yılan sembolü Orta Amerikalı inisiye Quetzalcoatl veya Kukulkan için kullanılmıştır. Atlantis Bilgelik dininin merkezi tahminen Altın Kapılar Kentinin ortasından yükselen platonun kenarında duran büyük piramit mabeddi. Buradan Kutsal Tüyün inisiye rahipleri yetişir, Evrensel Bilgeliğin anahtarlarını dünyanın en uzak yerlerine taşırlardı.
 
Atlantislilerden dünya sadece sanat eserlerini değil, felsefe ve bilim, etik ve dinler olduğu gibi nefreti, çatışmayı, yoldan sapmayı da miras aldı. Atlantisliler birinci savaşa kışkırtmalarda bulunarak neden oldular ve söylendiğine göre diğer tüm savaşlar ilk savaşı haklı çıkarmak ve onun sebep olduğu yanlışı doğrulamak içindi. Atlantis batmadan önce onun ruhsal olarak aydınlanmış inisiyeleri adalarının kader kurbanı olduğunu çünkü Işığın Yolundan ayrıldığını farkettiler ve talihsiz adadan ayrıldılar. Beraberlerinde kutsal ve gizli doktrini taşıyan bu Atlantisliler Mısıra yerleştiler ve orada ilahi yöneticiler oldular. Dünyanın çeşitli kutsal kitaplarının temelini oluşturan hemen hemen tüm büyük kozmolojik mitler Atlantis Sırları Ritüellerini temel alırlar. 
 
Hermes-Toth-Trismegistus Dogonların Sirius kökenli olduklarına inandıkları Nommolar’dan mıdır? Hermes’in yeraldığı kadim yazılar onu “yıldızlardan gelen sırlar öğretmeni olarak tanımlıyor. Ayrıca, Hermes Tothn Mısır Mitolojisinde doğrudan Sirius’la bağlantılıydı. 
 
Köpek-yıldızına Mısırda tapılıyordu ve eski okültistler tarafından saygı görüyordu çünkü onun güneşle olan helyak yükselişi Nilin taşacağının işaretiydi ve yeni okültistler tarafından da saygı görüyor çünkü O, gizemli bir şekilde bilgelik tanrısı Hermes-Toth’la ilişkili. Böylelikle Sothis-Sirius tüm canlı gökyüzünde mistik ve doğrudan bir etkiye sahipti, hala da sahiptir; ve hemen hemen her tanrıyla veya tanrıçayla bağlantılıdır. O gökyüzündeki İsis’ti ve adına İsis-Sothis deniliyordu çünkü İsis köpek yıldızındaydı. Sirius ise, Piramitlerin içindeki inisiyasyonlarla bağlantılıydı.

Hermesle ilgili bir inceleme olan “Dünyanın bakiresi” isimli Mısırdaki eser “Siyah ritüel”e gönderme yapar, bu siyah Osirisle ilişkilidir ve kadim Mısır dininde mümkün olan en yüksek gizli inisiyasyon derecesidir; o, İsis sırlarının nihai sırrıdır. Bu kitaba göre Hermes dünyaya insanlığa uygarlığı öğretmek için geldi ve yine yıldızlara yükselerek evine geri döndü, böylelikle Mısırın gizemli dinini bir gün deşifre edilmeyi bekleyecek olan göksel sırlarıyla arkasında bıraktı. 
 
Kadim kültürlerin mitolojilerini yorumlamak tam olarak bilim sayılmaz ve (ruhsal) bağlantıların ispatlanması zordur. Bununla beraber, Sirius ile okült bilgi arasındaki sembolik bağlantı tarih boyunca sürekli ortaya çıkmış ve görünmez bir şekilde çağlar boyunca yolculuğunu sürdürmüştür. Aslında, bugün de milenyumlar önce ne kadar saygı gördüyse o kadar saygı görmeye devam ediyor. Modern gizli topluluklar örneğin serbest masonlar, Gül-Haç ve Altın Şafak gibi, (Bu topluluklar Hermetik Düzene tabi olarak kabul ediliyor çünkü bilgileri Hermes Trismegistus’un bilgilerine dayanıyor) hepsi de Sirius Sistemine büyük önem atfediyor. Sembolizmlerine bilgili bir bakışla bakıldığında Sirius’la okült felsefe arasındaki derin bağlantıyı görme imkanı veriyor.

kis-ucgeni-orion.jpg
 
Okült Sembolizmde Sirius
 
Helena Blavatsky ve Alice Bailey, Teozofiyle ilişkili iki önemli isimdir ve her ikisi de Siriusu ezoterik güç kaynağı olarak kabul eder. Blavatsky Sirius yıldızının tüm canlı gökyüzü üzerinde mistik ve doğrudan etkiye sahip olduğunu ve eski uygarlıkların bütün büyük dinleriyle bağlantısının olduğunu belirtmiştir.
 
Alice Bailey Köpek Yıldızı’nı gerçek “Büyük Beyaz Loca” olarak görmüş ve onun “Ruhsal Hiyerarşi”nin evi olduğuna inanmıştır. Bu nedenle de Sirius’u “inisiyasyon yıldızı” olarak kabul etmiştir.
 
“Sirius, inisiyasyonun büyük yıldızıdır çünkü (dünya gezegeni olarak,çn.)hiyerarşimiz Sirius’un Hiyerarşisinin manyetik kontrolü altındadır. Bunlar kozmik yönetimin güneş sistemi, gezegen, insan ve daha düşük yaşam formları üzerinde yönetim prensibiyle çalıştığı temel kontrol tesirleridir. Ona ezoterik olarak “duyarlılığın parlak yıldızı” adı verilmektedir.
Pekçok ezoterik yazardan farklı olmayarak Bailey de Sirius’un insan yaşamında büyük etkisi olduğunu kabul ediyor.
 
Her ne kadar modern felsefe Sirius’u oldukça farklı tanımlıyor olsa da, o yine de “Güneşin ardındaki güneş”, okült gücün gerçek kaynağı olarak tanımlanıyor. İnsan bilgisinin başlangıcı ve yıldızla dünya gezegeni arasındaki güçlü bir bağlantının varlığına olan inanç asla eskimiyor. Sirius’la Dünya arasında gerçek bir bağlantı var mı? Köpek yıldızı aslında ruhsal gerçeklikte meydana gelen bir şeyi temsil eden ezoterik bir sembol müdür acaba? Yoksa her ikisi de mi? Kesin olan tek bir şey var ki, Sirius kültü “geçmişe ait bir şey” değil ve bugün bile hala çok canlı. Okült sembolizmden büyük oranda etkilenen Popüler kültürümüze derin bir bakışla baktığımızda, Siriusla ilgili çok sayıda işaretler taşıdığını görürüz.

Bu konuyu yazdır

  ANNUNAKİLER İNSANLIĞIN KONTROLÜNÜ NASIL ELE GEÇİRDİ
Yazar: Spiritüeller - 31-05-2017, Saat: 02:03 - Forum: ANUNNAKİ - Yorum Yok

Gregg Prescott, M.S.
 
Robert Morning Sky’a göre, size öğretilmiş olan her şey bir yalan, buna gerçek galaktik soy ağacınız, din ve ölümde ışığı izlemek de dahil. Robert’ın Hopi ve Apaçi soy ağacı kiliselerin ve okulların bize anlatmadıkları ve bilmemizi İSTEMEDİKLERİ şeylerin kayıp parçalarını bir araya getiriyor! [Morning Sky: Sabah Yıldızı]

Genel olarak, Morning Sky’ın genetik soy ağacı hikayesi Zecharia Sitchin’in hikayesini izler, ama tamamıyla değil. Aslında bu, üstatlarımıza itaat eden köleler olmak için genetik olarak modifiye edilmekte olduğumuz bir köle gezegenidir.

Bu gezegendeki kontrolcü dünya dışı varlıkların çoğu kötü niyetli iken, Reptilianların, Siriusluların ve kötü niyetli Anunnaki’nin bizim için bu gezegende düzenledikleri şeyleri iptal etmeye yardımcı olmaya çalılan iyiliksever Pleiadeslilerden yardım aldık. Bu, Ağustos 1947’de ABD’nin “4 köşesinde” New Mexico UFO kazasından anlatılmayan hikayenin parçasıdır. Görünüşe göre, Morning Sky’ın büyük babası da dahil 6 Apaçi Yerlisi tek başına hayatta kalan Pleiadesliyi kurtardılar. Bu Pleiadesli güneş sistemimizin ve insanlığın hikayesini anlatmak için imgeler yansıtmak için kristaller kullandı. Morning Sky’a göre, tünelin sonundaki ışık, ruhun Dünya Anayı yöneten o varlıklara hizmet etmeye devam etmek için bu gezegende reenkarnasyon döngüsüne yakalandığı ruh rejenerasyon merkezine götürüyor. Bu, insanların ışık tüneline gitmeleri için gezegenin hükümranlığının verildiği Reptilianlar tarafından konuldu.
 
Dindar olanlar için, bu hikaye velveleye verebilir. Morning Sky’a göre, Siriuslular insanın kontrol etmek için tüm dinlerden sorumlular. İnsanlığın genetik yaratılmasından sorumlu olan Ea (EArth – Dünya sözcüğündeki EA) ve kızkardeşine rağmen, Annunaki Enlil kendisini bu gezegenin Tanrısı olarak tayin etti. Enlin incilin Eski Ahitindeki aynı “tanrıdır”. Eğer Enlil’i tatmin ederseniz (veya tanrının emirlerini izlerseniz), cennetteki yeriniz ile “ödüllendirilirsiniz”. Problem şu ki, cennet vizyonunuz yukarıda sözü edilen aynı ruh rejenerasyon döngüsü ile aynıdır. Bir köle olarak yeniden enkarne olmaya devam edersiniz ve daha önce bir çok kez olduğu gibi, tüm önceki yaşamlardan gelen hafızanız silinir.
 
Annunaki.JPG

Sözcüklerin etimolojisi de (kökenbilim) bugünün toplumunda önemli bir rol oynar. Örneğin:

Zu = En büyük Üstat
Su = Üstat
Dolayısıyla…
EA-SU = Öğretmenler
EA-SU = Iesous = Jesus (İsa)
DA-EA = Deus = “Tanrı” için kullanılan terimlerin hepsinin kökü
EAU Son Eki = …. nın işleri
EAU, EAYU’ya değiştirildi = EAWEH = YAHWEH = JEHOVA

EASU (öğretmenler) kim olduğumuzu ve bu sistemden nasıl çıkacağımızı hatırlamamıza yardımcı olmak için tüm gezegendeki mağaraların derinliklerine ipuçları ektiler. Bazı EASU’lar piramidin ve “Mars’taki Yüzün” yapımından bile sorumlular.

İncildeki hikaye bize İsa’nın Tanrı’nın oğlu olduğunu anlatır, ama gerçek şu ki, EA’nın ilk doğan oğlu Marduk kendisinin Tanrı olduğunu ilan etti ve adına Amen RA dedi. Kölelere tek tanrı olduğunu söyledi ve hatta önceki tüm tanrıların varlığını uzaklaştırırken otoritesini göstermek için dikili taş, hiyeroglifler ve piramit tanımlarını değiştirdi. Ek olarak, ona biat etmeyen herkesi yok etti.

Marduk’un etimolojisi (kökenbilim) aşağıdaki gibidir:
 
MAR (MR = … nın oğlu) DUK (köpek – Sirius). Siriuslu bir tanrının güneşi Marduk gerçekte bir fahişenin oğlu!

Genetik deneyin parçası olarak EA ve kızkardeşi insanlara özgür irade verdiler. Buna rağmen, bazı insanlar köle sistemine geri döndüler, çünkü tek bildikleri buydu. Bu size tanıdık geliyor mu? Bugünün toplumunda, çoğu insan gerçekte aynı sistemin ekonomik köleleri oldukları bilgisine sahip değil. Enlil, eğer ona itaat ederlerse, yaşam bittikten sonra günahlarından arınacakları güvencesini verdi.

Kardeşi Enlil tarafından konumundan uzaklaştırıldıktan sonra, EA yarattıklarının libidolarını “yükselterek” onların cinsel tepkileri ile deneyler yaptı, ortalama insanın her 10 dakikada seksi düşünmesinin nedeni budur. Bu, Enlil’in hiyerarşisine karşı isyan etmek için yapıldı.
Yapılan bu deneyler Orion reptilian Kraliçeleri tatmin etmesine rağmen, EA farkında olmayan ve tutkusu ya da bilinci olmayan çirkin bir yaratık yarattığı için hala hayal kırıklığına uğruyordu. Bu noktada, sistemin dışındaki başka bir galaksiden bir varlık ona yaklaştı. Bu varlık, kendi evrimlerinde, kendi fiziksel bedenlerine olan gereksinimi bırakmıştı ve dağı tırmanmak için içsel enerjiyi kullanmayı öğrenmişti. Bir ipe gereksinimi yoktu. Bir gemiye gereksinimi yoktu. Kendi enerjisini kullanabiliyordu. Daha da fazla içsel enerji kullandıkça, daha az yoğunluğa gereksinim duyuyorlardı. Bu nedenle, başka bir galaksiden olan bu varlıklar evrimsel bir formül üretebiliyorlardı ve bir kuş, insansı bir kuş görünümünü almışlardı. 

Evrimleştikçe, bu varlıklar yoğunluklarını kaybettiler. Fiziksel beden gereksinimini kaybettiler, ama “cinsel ilişkiye girmeyi” seviyorlardı. Kur yapma amacıyla, kanatlarını alıkoydular. Ama karanlıkta, güneş ışığı yoktur… enerji varlıkları ışıldar. Onlar Prens EA’ya geldiler ve şöyle dediler, “Gerçekten onlara bağımsızlık vermek istiyor musun? Gerçekten onlara Özgür İrade vermek istiyor musun? Ne yapacağımızı sana anlatacağım. Sana kendi DNA ipliklerimizden birini vereceğiz. Eğer bunu canavara bağlayabilirsen, ona tutku, inanılmaz ateş /tahrik) vereceksin.” EA o DNA’yı aldı ve canavara gitti ve onu canavara bağladı. Aniden o (canavar) başka bir galaksideki başka bir ırka bağlandı. Aniden, farkında oldu. Bilinçliydi.Bu varlıklara AKU deniyordu. Prens EA’ya verilen, canavarın içine yerleştirilen armağan Kuş Tüyü’nün Armağanı olarak biliniyordu.”

“AKU Prens EA’ya şöyle dedi; “Lütfen canavarların şunu bilsinler: “Tutkuları ile nasıl ve ne zaman temasa geçeceklerini bilmeleri için, bu DNA ipliğine bağlanan bir ipucu koyacağız (çünkü onlar bunu hiç deneyimlemediler).

Ateşinizle bir olduğunuz zaman, canavara olacak olan şey şu. O, kuş tüyleri görmeye başlayacak. Kuş tüyleri onların önünde tezahür edecek ve kuştüyü olan varlıkları rüyalarında görecekler ve yaşamlarında kuş tüyü olan varlıklar olacak… uçup gelen kuşlar. Aniden, kuş tüyleri onun varoluşunun çok önemli bir parçası olacak. Kuş tüyünün armağanı şudur: Siz ateşiniz ile Birsiniz; kuş tüyleri göklerden düşecek; kuş tüyü olan varlıkları rüyanızda göreceksiniz; kuşlar ortaya çıkacak; kuş tüyleri oturma odanızın tabanının ortasında ortaya çıkacak; kuş tüyleri her yerde olacak… bu AKU’dur. Onlar Lord EA’nın lordları olarak bilindi. Prens EA’nın ünvanı Enki idi, Kuşların Lordu. Lord EA’nın lordları Enkiats idi, Ahnk-KAs… onlardan gelen armağandan sorumlu olan melekler. Siriuslu Kralın en büyük oğlu Prens EA çevresindeEArth (dünya) Gezegeninin ve güneş sisteminin lordluğundan (egemenliğinden) sorumlu idi. Prens EA kendi DNA’sını aldı ve bunu canavarınki ile karıştırdı. Bunu yaparak, canavar Lord Creator’ın (Yaratıcının) oğlu oldu… Canavar Yaradılış Tanrısının dölüydü. Lord EA bize kraliyet hakkı olan kendi DNA’sını bahşetti. Dünya Gezegeninin ve kendi güneş sistemimizin lanet tahtını üstlenebiliriz. ‘Sistem dedi ki’, “İsa Mesih! ONLARIN BU HİKAYEYİ BİLMELERİNE İZİN VERME”, çünkü onların %51’i ayağa kalkıp “Cehennem kadar çılgınım ve artık bunu almayacağım… Uzaylıların dünyadan gitmelerini istiyorum, Grilerin dünyadan gitmelerini istiyorum… Bu gezegenin tahtında hakkım var” derler. Gezegeni ele geçireceğiz ve bunu yapmaya hakkımız var. Ve biliyor musunuz? Bunu Özgür İrade, tutku ile yapacağız. Sistem bunu istemiyor.

Gezegendeki imparatorluk yönetiminin şu andaki yöneticilerinin Orion’lu melez reptilianlara kadar giden soy ağaçları var, para RA’nın (Marduk’un) çocukları olan Rockefellers ve Rothschilds’e verildi. Görebileceğiniz gibi, Rockefeller’in (RA-KA Firavunları) ve Rothschild’in (RA-KA-M = RA-KAM <KAM = shield> = RA-Shield = Rothschild) isimleri bu bilinç savaşının parçasıdır.

Morning Sky ekledi, “Bir savaş var ve ganimet biziz.”
 
Morning Sky’ın kendinize sormanızı istediği bazı sorular:
 
* Eğer iyiliksever varlıklar tarafından kontrol ediliyor olsaydık, o zaman neden onlar burada değiller ve neden gerçeğin üzerini örtüyorlar?
* Hükümet neden resmi olarak UFO’ların varlığını kabul etmiyor?
 
(Çeviri: Saffet Güler)

alıntıdır

Bu konuyu yazdır

  DÜŞÜNCENİN GÖRÜNTÜSÜNÜN YANSIMASI
Yazar: Spiritüeller - 31-05-2017, Saat: 01:54 - Forum: ENTERESAN BİLGİLER - Yorum Yok

Yapılan bir araştırmada beyin taramasının insanın ne düşündüğünü ortaya çıkarmaya yardımcı olduğu belirtildi. Bu son çığır açacak fikir, bilim insanlarının beyin taramasından sonra çekilen görüntüleri çözümlemesi sonucu ortaya atıldı. 
 
Cornell Üniversitesi'nden bilişsel nörolog Nathan Spreng "İç dünyadaki fiziksel mekanizmayı anlamaya çalışıyoruz. Başka insanların düşüncesini nasıl betimleyebiliyoruz, anlamaya çalışıyoruz" dedi. 
 
Spreng farklı karakterde 19 gönüllü üzerinde araştırma yaptı. Bunların karakteri farklı farklı. Yarısı uysal ve işbirliğine hazır ve diğer yarısı soğuk ve ilgisiz. Yarısı içi dışı bir ve sosyal. Yarısı ise utangaç ve çekingen şekilde tasvir edildi. 

telkin-dusunce-gucu-nedir.jpg
 
Bilim insanları bu karakterlerin cinsiyetleriyle her gönüllüyü onlara Mike, Chris, Dave veya Nick, veya kadınlar için Ashley, Sarah, Nicole veya Jenny adını vererek eşleştirdi. 
 
Sonra gönüllülerin beyinleri fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme kullanılarak tarandı. Bu teknoloji kan akışının değişimine göre beyin aktivitelerini ölçüyor. 
 
Gönüllülere sonra değişik senaryolarda karakterlere nasıl tepki verecekleri soruldu. Mesela eğer bir evsiz gazi para isterse ya da barda birinin içki döktüğünü görmeleri halinde ne tepki vereceklerini hayal etmeleri istendi. 
 
Spreng "İnsanlar sosyal yaratıklardır ve sosyal dünya karmaşık bir yerdir. Burada asıl anahtar düşünce, sosyal dünyayı keşfederken diğerlerini nasıl betimliyoruz?" dedi. 
 
Her kişiliğin resimdeki beyin aktivitesi orta prefrontal korteksteki beyin aktivitesinin bir özgün modeline bağlı olduğu çıktı. Spreng araştırmayı "Bu insanların ne hayal ettiğini çözmeye çalışmak açısından bu ilk araştırma" olarak değerlendirdi. 
 
Beynin o bölgesi insanlara diğerlerinin özelliğini anlamada yardımcı oluyor ve bulgular o bölgenin kişilik modelleri tarafından kodlandığını, monte edildiğini ve güncellendiğini belirtiyor. 
 
Beyindeki bu bölgenin ayrıca otizm ve diğer sosyal iletişim bozukluklarıyla bağlantılı olduğu kaydedildi. Çalışmanın ilerletilmesiyle bu bozuklukların tedavi edilebileceği ifade edildi. 

Bu konuyu yazdır