Hoşgeldin, Ziyaretçi |
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.
|
Forum İstatistikleri |
» Toplam Üyeler: 3,070
» Son Üye: damon
» Toplam Konular: 2,834
» Toplam Yorumlar: 3,065
Detaylı İstatistikler
|
Kimler Çevrimiçi |
Toplam: 932 kullanıcı aktif » 0 Kayıtlı » 932 Ziyaretçi
|
Son Aktiviteler |
Sürekli Aynı Sayıyı Görüy...
Forum: MELEK MESAJLARI
Son Yorum: Stannis
03-10-2024, Saat: 18:13
» Yorumlar: 0
» Okunma: 329
|
Bize ait olmayan sahte an...
Forum: Zihin
Son Yorum: cinsiyetsiztirmavi
29-08-2024, Saat: 01:28
» Yorumlar: 0
» Okunma: 307
|
RUHLARIN YAZDIRDIĞI SÖYLE...
Forum: ENTERESAN BİLGİLER
Son Yorum: Shfz
20-08-2024, Saat: 01:26
» Yorumlar: 1
» Okunma: 62,011
|
Nuh’un Gemisi’nin Çözülem...
Forum: TARİH
Son Yorum: Emka
21-02-2024, Saat: 21:57
» Yorumlar: 3
» Okunma: 8,134
|
DEMON İSİMLERİ LİSTESİ VE...
Forum: DEMONLAR
Son Yorum: Debriyaj_Balatasi
15-02-2024, Saat: 02:30
» Yorumlar: 1
» Okunma: 25,076
|
Trabzon'da ki Majisyenler
Forum: TRABZON SPİRİTÜELLERİ
Son Yorum: koavemaji
02-02-2024, Saat: 14:11
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,007
|
11:11'in Manevi Önemi ve ...
Forum: EVRENSEL ENERJİLER
Son Yorum: zeynepbuhan
10-11-2023, Saat: 18:49
» Yorumlar: 1
» Okunma: 6,150
|
Sürekli Şiddetli Baş Ağrı...
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: Gümüşkurt
25-09-2023, Saat: 19:23
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,524
|
%100 Etkili Şans İlmi Hav...
Forum: BÜYÜLER
Son Yorum: Gümüşkurt
18-09-2023, Saat: 23:51
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,286
|
Baş Melek Cebrail'in ismi...
Forum: Gabriel (Cebrail)
Son Yorum: Gümüşkurt
17-09-2023, Saat: 15:38
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,173
|
|
|
GELECEĞİNİZİ GÜÇLENDİRİN |
Yazar: Emka - 09-04-2017, Saat: 11:02 - Forum: NOTLAR
- Yorum Yok
|
|
İleriye doğru ilerlemek ve insan varlıklar olarak tekamül etmek için korkularımızı çağırmalı, onların sırrını çözmeli ve salıvermeliyiz. Bu, Yükseliş sürecinin büyük bir parçasıdır. Bu çok büyük dönüşüm günlerinde çok hızlandık, deneyimin insan spektrumundaki her korku, yüzleşmemiz için içimizin derinliklerinden ortaya çıkıyor.
Korkularımızla yüzleşmek içsel güç ve cesaret gerektiriyor. Korkunun bizi kontrol etmesine veya bizi engellemesine izin vererek, korktuğumuzdan daha fazlasını kaybediyoruz.
Aşağıda, korkunun kendisinin kökenine hitap edebilmeniz için korkuları ortaya çıkarmak için basit bir meditasyon egzersizi var. Çoğu zaman sahip olduğumuz korkular belirsizdir ve olduklarını ?düşündüklerimiz? değildir. Korkularınızı keşfedin, onlara meydan okuyun ve eski geçmiş modelleri bırakmanız için onları kucaklayın.Geçmiş korkuları bırakmak bize daha büyük berraklık ve sonra kişisel güç getirir.
> Gözlerinizi kapatın.
> Korkuyu teşhis edin/tanıyın. Nedir ?
> Korku ile temas kurun.
> Korku ile ilgili ne deneyimliyorsunuz ve fark ediyorsunuz ?
> Dirençleri fark edin.
> Dirençlere bilinçli olarak izin verin ve salıverin. Şimdi korku ile ilgili neyi fark ediyorsunuz ?
> Bir kapı hayal edin, kapının diğer tarafında bu korku var. Korkunun uzun zamandır görmediğiniz bir arkadaş olduğunu imgeleyin, geçmişte sizi koruyan bir şey.
> Şimdi korku ile ilgili fark nedir ?
> Şimdi, kapıyı açın ve korkuyu karşılayın. Nasıl hissettirdiğine daha fazla dikkat edin. Ona bir şeyler sunun, ne istiyor ?
> Şimdi kalbinizi açın ve küçük bir çocukmuş gibi korkuyu kucaklayın. Ona sarılın, kucaklayın, onu rahatlatın. Bu korkuya ne söylemek istersiniz ?
> Farklı olan bir şeyler var mı ? Bu korkuyu karşılamaya, tamamen kucaklamaya ve sevmeye istekli olursanız, neler mümkün olur ?
Bu korkuyu gerçekten kucaklamak için bir karar verin. Onu arkadaşınız yapın. Yapmaktan korktuğunuz bir şeyleri yapın. Bu korkuyu size hatırlatan küçük sesin farkında olun. Onu kucaklayarak, kendi yolunuzu seçiyorsunuz. Korkunuzu kucaklamak yaşamı her zaman istediğiniz gibi yaşamanız için sizi özgürleştirir.
Daha da ötesi, korkularınız ile yüzleşmek ve daha büyük kabule sahip olmak bilinçaltınızdaki eski korkuları ve eski alışkanlıkları daha yüksek modellere yeniden programlar. Aynı tetikler, daha önce oldukları gibi artık orada olmazlar. Bu şekilde duygusal yük temizlenir ve büyük ferahlama veya nötralite hissedersiniz.
|
|
|
Kendi Güç Piramidinizi Yaratın ve Akışınızı Düzenleyin |
Yazar: Emka - 08-04-2017, Saat: 22:31 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
|
Başmelek Mikail ~ Ronna Herman kanalıyla
Michael'in Söylemi
Şimdi Güç Piramidinizi oluşturmanıza yardım edeceğiz, şifa, beslenme almak için arzu ettiğiniz şeyleri yaratmak için ve ayrıca karşılaşabileceğiniz herhangi bir durumun veya zorluğun İlahi Çözümünü aramak için sessiz bir zamanınızda ve uyku zamanınızda güç Piramidinize girebilirsiniz.
Arzu ettiğiniz şekilde, bir Işık Piramidi hayal edin. Niyetiniz ile, bu piramidin beşinci boyutta tezahür etmesini ifade edin. Piramidinizin üzerinde bir kapak taşı var ve o spirallenen - Işığın Rainbow Işınını içeriyor, bu ışın Baba/Anne Tanrının tüm renklerini, erdemlerini ve niteliklerini kapsıyor.
Piramidinizin içine girerken, etrafa bakının: duvarlar ve taban içsel bir Işık yayıyor ve çember şeklinde dizilmiş on iki tane kristal iskemle var. (zaman zaman daha fazla iskemle ekleyebilirsiniz). Merkezde Kristal bir Masa var ve masanın üzerine yattığınız zaman, bedeninize mükemmel uyuyor. Masanın merkezinin üzerinde asılı olan muhteşem bir berrak kuvars kristali var. Kristalin her iki ucu kesme ve üst bölümü piramidin kapak taşına nüfuz ediyor.
Bu, piramidinizin temel yapısıdır. Ancak, Kutsal Tapınağınızı ziyaret ederken sizin kendi kişisel dokunuşlarınızı eklemenizi ve onu kendinizin yapmanızı öneriyoruz.
Piramidinizi nasıl etkin şekilde kullanacağınızın bir çok örneğini vereceğiz.
Bir Başkası İle Anlaşmazlığı İyileştirmek
Diyelim ki yaşamınızdaki biri ile çatışma durumundasınız. Meditatif bir halde, Kutsal Piramidinize gidin; kristal iskemlelerden birine oturun ve diğer kişinin odanın diğer tarafından oturduğunu imgeleyin, Kristal masa merkezde olsun. O kişinin Yüksek Benliğinden size katılmasını isteyin, o kişi ile bir diyalog kurmak isteyebilirsiniz. Lütfen, egonuzu pasif bir moda getirin ve yönetici olarak Ruhunuz ile kalbinizden konuşun.
Durumunuzu tarafsız olarak ifade edin. Ve sonra durumu Kristal Masanın üzerine yerleştirin, her ikinize de hizmet eden en yüksek sonucu getirecek İlahi Çözümü isteyin. Dönüşümün Mor Alevinin masanın altından alevlendiğini, parladığını, durumu çevrelediğini, düşünce formu/durum içindeki enerjileri uyumladığını ve dengelediğini imgeleyin.
Şimdi, Kristal Masanın üzerindeki Büyük Kristalin parıldamaya başladığını ve Altın Işık demetinin aktığını görün [ışık demetlerini şimşek ve yıldırım şeklinde imgeleyebilirsiniz] Öncelikle, bu Işık demetleri Kristal Masaya ve duruma odaklanıyor. Sonra her ikinize yayılıyor, en sonunda odayı dolduruyor. İlahi Kaynağın enerjisine erişmiş olacaksınız. Ve siz, diğer kişi ve durum Yaradılışın kozmik Yaşam Gücü ile yüklenecek.
Sonra, sonucu Ruh un bilgeliğine bırakmalısınız. Otomatik pilota geçmelisiniz diyebiliriz, nereye gideceğiniz veya sonucun tam olarak ne olacağını bilemiyorsunuz, ama sonucun en yüksek düzenden olacağına güveniyorsunuz.
Kendinizi İyileştirmek
Eğer fiziksel bedeninize odaklanmayı dilerseniz hastalık veya dengesiz bir durum Kristal Masanın üzerine uzanın. Arzunuzu bildirin, genel ayarlanma için özel bir şey olabilir. Yüksek Benliğinizden veya BEN İM Varlığınızdan kozmik şifacınız olmasını ve Mor Alev sizi sararken ve sonra Işık demetleri aktive olurken işlemi gözetmesini isteyin.
Bu, fiziksel yapınızdaki herhangi kalıntı etkili negatif enerjileri salıverme işlemini büyük ölçüde güçlendirir ve hızlandırır ve Işık bedeninizi inşa eder. İzinleri olmadan başkalarını Kristal Masaya yerleştiremezsiniz (veya bazı özel durumlarda onların Yüksek Benliklerinden izin alırsınız).
Karar Verme ve Tezahür Ettirme
Bir karar vereceğiniz zaman ve vizyonlarınızı ve isteklerinizi somutlaştırmak ve enerjilendirmek için Güç Piramidinizde zaman geçirin. Burada, Birlikte Yaratımın bir Üstadı olarak ustalaşırken, kendi en dinamik formunda Tezahürün Evrensel Yasalarını kullanabilirsiniz.
Tüm alanlarda gelecek vizyonunuzu aydınlatarak zaman geçirin: spiritüel, zihinsel, duygusal ve fiziksel Tezahürün yasalarını anlayışınızı Güç Piramidinizde uygulayın ve mucizelerin ortaya çıkışını izleyin.
Eğer bir duruma bir grup dahil ise örneğin, aile içinde veya iş yerinde herkesin kristal iskemlelere oturduğunu görün ve durumu merkeze yerleştirin. Her bir kişinin Yüksek Benliğinden onların arkalarında durmalarını ve süreci gözetmelerini isteyin.
Yine, durumu Kristal Masanın üzerine yerleştirin, herkes için en hayırlı sonucu isteyin. İlahi Çözümün gerçekleşmesini isteyin. Ve sonra durumun enerjisine odaklanarak gerektiği kadar zaman geçirin. Mor Alevin onu sihirli bir şekilde nötralize ettiğini ve Ruhun şimşeklerinin onu en yüksek formuna dönüştürdüğünü görün.
Bazen Güç Piramidinizde kendi kendinize olmayı dileyebilirsiniz, diğer zamanlarda piramidinizi dilediğiniz boyuta genişletebilirsiniz, çok sayıda insanı ve hem küçük hem de büyük, ifadenin en yüksek formuna dönüştürülmesi gereken durumu piramidin içine getirebilirsiniz.
Beşinci boyuttaki güç Piramidinize erişerek, üçüncü boyutun negatif, çarpıtılmış enerjilerini ve dördüncü boyutun çelişkili, belirsiz enerjilerini bypass ediyorsunuz.
Sevgili dostlar, Ruhsal Benliğinizi bütünleştirirken ve kademeli olarak benötesi olurken, Işığın çok boyutlu Varlıkları oluyorsunuz. Bir çoğunuz Solar Benliğinizi ve Galaktik Benliğinizi bütünleştirdiniz ve Kaynak Benliğinize erişme yolundasınız. Yükseliş bununla ilgilidir, Sevgililer; Dünya olarak adlandırılan rüya ülkesine iniş yolunuzda bıraktığınız Benliğin bir çok harika fasetlerine sahip çıkmak.
Ne kadar görkemli olduğunuzu biliyoruz ve muhteşem potansiyelinizi görüyoruz. Dünyamıza adım atın, sevgili kalpler; sizi selamlamak için bekliyoruz.
Ben Başmelek Mikail im.
|
|
|
Kehanet Küre ve Duru görü Hakkında Bilmedikleriniz |
Yazar: Emka - 08-04-2017, Saat: 16:30 - Forum: DURUGÖRÜ
- Yorum Yok
|
|
İleri seviye duru görüde insanlar astraldeki görüntüleri dünyaya aktarıp gelecek hakkında yorum yapabilirler. bazense bu uyanık halde iken saliselik çıkışlar ilede mümkün olabilir.
Kristal Küre veya Kum Diski ile Vizyon Görmek
Durugörü çalışmalarının vazgeçilmez unsurlarından biri hiç şüphesiz ki kristal kürelerdir... Çok eski çağlardan günümüz parapsikoloji laboratuvarlarına kadar durugörü çalışmalarında hep kristal küreler birinci sırayı almışlardır.
Kristal bir küreye sahipseniz, onu kullanmadığınız zamanlar siyah bir kadifeye sararak kapalı bir kutu içinde ve karanlık bir yerde saklamanızı öneririz. Sizden başka hiç kimsenin onunla çalışma yapmasına izin vermeyin. Ve hiç kimseyi ona dokundurtmayın. Bütün bu önlemler, sadece sizin tesirlerinizin onun üstüne sinmesini sağlamak içindir...
Kristal kürenin bu denli tercih edilmesinin nedeni, durugörü çalışmalarında çok güzel sonuç vermesinden dolayıdır. Ancak gerçek bir kristal kürenin maliyeti yüksek olduğu için onun yerine; kum diski, siyah ayna, içi su veya siyah mürekkep dolu bir kase, ortasında mat siyah boyayla boyanmış bir daire bulunan bir tabaka beyaz karton, camdan ya da plastikten yapılmış küreler, ve benzeri başka objeler de kullanılmaktadır. Hatta ellerinin baş parmağının tırnağını kullanan durugörü ******ları da vardır...
Kristal küreden sonra durugörü çalışmalarında kullanabileceğiniz en iyi objelerden biri kum diskidir. Siz de kendi kum diskinizi evinizde kendiniz yapabilirsiniz. Kum diski yapmak için 17x17 cm kare ebadında, sağlam beyaz bir karton alın ve merkezinden 12cm çapında bir daire çizin. Dairenin içine bir tabaka yapıştırıcı sürün ve yapıştırıcı kurumadan üzerine ince deniz kumu serpin. Kuruduktan sonra kum diskiniz hazır demektir.
Bazı araştırmacı ve deneyciler, kum diskinin hiç yansıma yapmamasından dolayı kristal küreden bile daha fazla tercih etmektedirler. Durugörü deneylerinizde hangi objeyi kullanırsanız kullanın, mutlaka hepsini siyah bir kadifenin üzerine koyarak çalışmalara başlayınız..
|
|
|
Mistik Ruhçuluk - Siz de Atlantisli misiniz? |
Yazar: Emka - 08-04-2017, Saat: 16:25 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
|
Kırk yılın Spiritüalizm´i yani Ruhçuluk´u biraz kılık değiştirdi belki de revize oldu. İngiliz felsefeci Dr. Benjamin Ray bizlere ruhlarla ilişki kurmanın mümkün olmadığı oldukça farklı bir anlayış getiriyor. Reenkarnasyonun, Atlantisliler´in ve kozmik yasaların yer aldığı bu sistem aynı zamanda ölüme bir anlam getirirken yanısıra da ölüm korkusunu yumuşatmaya çalışıyor. İnsanlığın en büyük trajedisi ve toplu olarak karşı çıktığı tek olay ölümdür; insan ölüme karşı isteksiz ve korku doludur, karşı çıkmak için çaresizce elinden geleni yapar ve yaşamını uzatmaya çalışır. Ama bu çaba anlamsız ve yetersizdir öte yandan fizik bedenin aktivitesi de yaşamın bir oranda garantisidir.
Ölüm korkumuzun temelinde bilinmeyenin korkusu ve çaresizlik önemli bir yer tutar; ötede hiçbirşeyin olmadığı daha da ürkütücüdür. Yüzyıl boyunca sayısız ruhçu yani spiritüalist gruplar, tüm bu karamsar tabloya rağmen, geniş bir inanç sistemini oluşturarak ölümden sonra bir çeşit yaşamın sürdüğünü iddia ettiler. Entellektüel kabullerin temelinde, yeni ve taze bir yaşama uyanış vardır; buradan da reenkarnasyon düşüncesi ve inancı doğar. Bilimsel olarak kesinleşmemiş tanıklıklara ve metafizik bilgelerinin yüzyıllardır süren söylevlerine rağmen, büyük geçişin korkusu hiç azalmadan sürmektedir. Ne denirse denilsin inanılan istisnasız herşey, yaşamın gerçeklerinden çok uzaktır ve gerekli güveni sağlayamaz. Kimliğimizi silmesi. ölümün bir diğer kötü yanıdır. Eğer kişiliğimizin ve deneyimlerimizin ölümsüzlüğü bir şekilde kanıtlanabilse ve ölümden sonraki varlığımızdan emin olsak, kimlik yokolması korkusundan kurtulacak ve ölüm korkusu büyük oranda azalacaktır. Eğer ölümden sonra yeni ve temiz bir yerde var oluyorsak, kişiliğimiz daha canlı olacaktır ve bu yaklaşım biçimi varlığımıza üst düzey bir anlam getirebilir ve o zaman ölümü bir beklenti olarak tanımlar ve de iyiye doğru bir değişimi umud ederek kabullenebiliriz.
O zaman insan zekasına ve milyon yıllardır yaşamasını sağlayan iç güdülerine güvenerek belki ölüm ötesi bir yaşamı düşlememizin doğru olabileceğini kabul edebilir ve yola çıkabiliriz. Ölüm ve fiziksel yaşam tematik olarak mükemmelliğe doğru giden sonsuz bir yolculuk olabilirler ama ölüm güründüğü şekliyle bu yoldaki deneyimi kısıtlamaktadır. Fizik dünyamızda özgürlüğümüzün kısıtlı olduğu görünümü vardır, bilincimiz çok yaygın bir görüşle sınırsızdır. Bilgelere göre deneyimlerimiz bize gerçeği öğretirler ve ölümün büyük bir özgürlük olduğunu telkin ederler. Ölümü kabul etmeyi öğrenirsek, liberal, yeni ve anlamlı bir yaşamı da kabullenebiliriz.
|
|
|
FİZİK BEDENİNİ KUTSAL IŞIK BEDENİNE ÇEVİRMEK |
Yazar: Emka - 08-04-2017, Saat: 15:23 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
|
Fizik bedenimiz, Tanrı?nın yarattığı ve ruhunuzun bedenlenmeden (enkarne olmadan) önce seçtiği kutsal bir amacı gerçekleştirmek için fizik maddeyle birleşmiş olan ışığın kutsal bir enstrümanıdır. Günlük hayatınız belki size dünyasal geliyor olabilir, ilahi ruhun yolunda çok küçük bir yeri var zannedebilirsiniz olağan hayatınızın; ama bir gün anlayışlarınızın üzerindeki bu örtü kalkacak ve ruhunuzun yayınının ve güzelliğinin olanca ihtişamını Tanrı?nın bir çocuğu olarak görecek ve derinden hissedeceksiniz.
Bu farkındalık hali ilahi doğanızdan gelerek tezahür ettiğinde, geçmişteki Tanrı Sevgisi?yle uyumsuz olan eylemlerinize bakıp utanç ve vicdan azabı hissetmeye de başlayabilirsiniz. İşte bu, kalbinizi daha da açarak gerçek duygularınızı hissedebilmeye başlamanızın, şifa ve affedilme için dua etmenizin zamanının geldiğini gösterir. Kim olduğunuza dair gerçeği gördükçe ve hissettikçe, içinizdeki ışık açığa çıkacak, acınızı dindirecek ve Tanrı Sevgisi?yle uyumsuz olan eylemlerimizle yaratabildiğimiz negatiflik döngüsünden bizi kurtaracaktır.
Bugün, Dünya Gezegeni?nde büyük bir değişim gerçekleşiyor. Şimdiye dek bu değişim büyük oranda görünmeyende gerçekleşiyordu, tabi gerçekliğin diğer boyutlarını algılayabilenlerin dışında kalanlar için. Şimdi ise bu değişimler fizik gerçeklikte daha belirgin bir şekilde tezahür etmeye başlıyor ve dünyadaki her bedenlenmiş ruh da buna paralel bir değişim sürecini deneyimliyor. Tanrı Işığı?nın yüksek boyutları dünya gezegeninin atmosferine giriyor ve tüm fizik maddenin atomaltı frekanslarını hızlandırıyor.
Bu, küresel iletişimi artıran teknolojilerin gelişmesi ve dünyaya yönelik daha büyük bir kolektif anlayışın oluşmasıyla birlikte tüm yaşantımıza hayat veren gezegenimizi koruma adına hissettiğimiz sorumluluk duygusunun artışı gibi pek çok şekilde tezahür eden bir ?hızlanma? hareketi olarak da görülebilir. Bu hızlanma aynı zamanda fizik bedenlerimiz üzerinde de büyük bir ?arınma? etkisi? yaratıyor, bu etki de bizleri Tanrı Sevgisi?ne ve ruhsal gerçekliklere daha da açan değişimlere neden oluyor ve taşıdığımız duygusal ve fiziksel zehirlerden varlığımızı temizliyor.
Daha yüksek bir ışığın hızlandırıcı etkisini hisseden bazıları var. Bahsettiğimiz etki bu kişilerde geçmiş duyguların, düşüncelerin ve fiziksel semptomların dalgalanmasına neden oluyor. Eğer bu durumu yaşayanlardansak, kendimiz için destekleyici ortamlar yaratmak önemlidir, böylece neler olduğunu anlayabilmemiz için yardım alabilir ve bedenimizi, zihnimizi ve ruhumuzu temizleyip şifalandırabiliriz. Bu değişim döneminde destek alma olanağı daha da fazla, çünkü Tanrı?nın Işığı uyanmakta olduğundan, insanlığa değişiminde yardım etmek için pek çok ruh bedenlendi.
Dünya tarihindeki bu çok önemli zamanda, hepimizin fizik bedenleri bir değişim sürecine giriyor, böylece Tanrı Sevgisi?yle daha büyük bir uyum içinde titreşebileceğiz. Bedenlerimiz, kendimizi şifalandırma sürecimizi ve diğerlerine de şifa verme yeteneğimizi büyük oranda hızlandırabilecek ışık bedenlere dönüşüyor.
Bu süreçte ve Tanrıya olan inancımızda, yolumuzu daha da açmaya yardımcı olacak destekler giderek artıyor, sevgi ve arınmışlık dolu bir hayat sürme isteğimiz doğru insanları ve bu süreçte bize yardımcı olacak kaynakları kendimize çekmemizi sağlayacaktır. Her birimiz daha da ışıkla doldukça ve Tanrı Işığı?nı ve Sevgisi?ni başkalarına yansıtabilir hale geldikçe tüm gezegenimizin şifa bulmasına yardımcı olacak olan değişim için olumlu birer güce dönüşebiliriz.
|
|
|
AURANIZI GÜÇLÜ KILMAK |
Yazar: Emka - 08-04-2017, Saat: 13:55 - Forum: Aura
- Yorum Yok
|
|
İyi bir algılayıcı olmak için ilk adım,şuurlu zihnimizi sakinleştirmeyi öğrenmektir.Bu çalışmalardan zevk almasını bilmelisiniz çünkü bir oyun gibidir.Her hangi bir alıştırma üzerinde çok zaman harcamayın çünkü aynı alıştırmayı tekrar tekrar yapmak yerine,çabucak birinden diğerine geçmek daha iyidir.Bu alıştırmaları kesinlikle kendinizi zorlamdan,rahat ve huzurlu bir zihinle yapmalısınız.Yorgun yada keyifsiz olduğunuz zamanlarda kesinlikle alıştırma yapmayın.Sıkıntı,stres ve her türlü heyecansal halleriniz telepati yeteneğinizin su üstüne çıkmasına engel olur.Bu nedenle mümkün olduğunca sakin bir şuur hali içinde çalışmalarınızı sürdürün.Parapsikoloji Laboraturlarında yapılan çalışmalarda,telepati alıştırmalarını sakin bir zihinle yapmayan araştırmacıların psişik güçlerini,yanlış cevaplar verecek şekilde kullandıkları tespit edilmiştir.Bu durumda insanlar,psişik yeteneklerini çalışmaya katmadan rasgele yaptıkları tahminlerin ötesine geçememişlerdir.
Telepatik alış,özellikle duygusal olarak birbirlerine yakın olan kişilerin arasında daha kolay ortaya çıkabilmektedir.Psişik çalışmalarınızı sürekli aynı odada yapınız.Böylece odanız sizin enerjilerinizle dolar ve başka enerjiler orada barınamaz.Odanızın aurası gün geçtikçe daha yüksek seviyeli bir hal alacaktır.Çalışma yaptığınız odanın aurasını düşürmemek için kesinlikle,o odada münakaşalara girmeyin, kızgınlık, öfke, kin, kıskançlık gibi negatif enerjileri odanızda üretmeyin ve başkalarının da üretmesine izin vermeyin. Fırsat buldukça odanızda pozitif enerji yayma çalışması yapın. Gevşedikten sonra tüm odanızı temizleyecek olan sevgi,şefkat,merhamet gibi pozitif yüklü enerjilere konsantre olun.Odanızda özellikle çalışmadan bir saat önce sadece mavi bir ışık yakın. Mavi rengin enerjileri polarize etme özelliği vardır. Ruhsal olgunluğunuz arttıkça sizi saran biyomanyetik enerji alanınız yani auranız da buna bağlı olarak güçlenecektir.Bu da bilgilerinizin artmasıyla doğru orantılıdır.
Auranızı güçlendirici imajinasyon ve telkin çalışmalarında bulunun.Kendinizi pozitif bir enerji alanıyla sarabilirsiniz.Bunu yapmak için gözlerinizi kapatın,gevşeyin ve kendinizi parlak bir ışıkla çepeçevre kuşatılmış olarak imajine edin.Beyaz ışığın,hem ön hemde arkanızdan genişleyerek başınızın üstünden geçtiğini ve ayaklarınızın altına kadar sizi kuşatmasını isteyin.Beyaz ışık olumsuzlukları yok etme gücüne sahiptir.Koruyucu bir kalkan görevi yapar.
Egzersiz 1
Bu uygulama için bir verici ve bir alici gerekiyor.İlk olarak verici ve alicinin birer kağıt kalemi olmalı.Verici çizmeyi kararlaştırdığı nesneyi önce zihnide çizmeli sonra kağıda çizmeye başlamalı,çizerken de onu alıcının zihnine yansıttığını düşünmelidir. Alıcı ilk zihinsel görüntüyü alınca çizmeye başlamalıdır. İlk telepati denemesinde alıcının çizdiği,vericininkinin aynısı olmasına gerek yoktur,sadece mantıksal bir benzerlik olması bile yeterlidir.
Egzersiz 2
İnsanlarda telepatik yeteneğin bulunup bulunmadığının ortaya çıkarılması ile ilgili,laboratuarlarda yapılan denemelere çok benzer bir testte budur.Eğer bu çeşit bir denemeden daha önce geçmediyseniz,telepati çalışmalarınıza başlamadan önce bunu uygulamanız isabetli olacaktır.Her şeyden önce zihni tüm düşüncelerden arındırmalısınız.Teste başlamadan önce birkaç dakika tam bir sessizlik ve sükunet içinde bedeninizi ve zihninizi dinlendirmelisiniz.Test için kağıt,kalem,bir takım Zener kartı (Zener kartınız yoksa kendiniz de yapabilirsiniz.Yeter ki ters çevirdiğinizde ön yüzlerinde hangi şeklin bulunduğu belli olmasın.Bunlar üzerlerinde beş ayrı şekil 'artı-daire-kare-yıldız-dalgalı' taşıyan 25'lik bir deste karttır.),sessiz bir oda,iki iskemle,bir küçük masa gereklidir.Süjeyi rahat bir iskemleye ve odanın bir ucuna oturtun.Test sırasında alıcıyla verici arkaları birbirine dönük olarak oturmalıdırlar.
Göndericinin önünde, üzerinde Zener kartları bulunan küçük masa ve her iki süjenin elinde birer kalem bulunmalıdır.Verici süje kartları karıştırarak, içlerinden birini zihnine projekte ettiğini hissedince kalemiyle (hazır olduğunu belirtmek için) masaya bir defa vuracak.Bunun üzerine alıcı süje,vericinin zihnine hangi şeklin projekte edilmiş olduğunun 'görmeye'çalışacaktır.Bunu gördüğü zaman,alıcı süje önündeki (yada elindeki) kağıda yazacak ve bunu belirtmek için kalemiyle bir yere vuracak ki,verici zaman geçirmeden ikinci kart konsantre olsun ve deney bu şekilde 25 kart tamamlanıncaya kadar devam etsin. Her bir kart üzerinde en az 30 sn konsantre olarak düşünülmelidir ve vericinin konsantrasyonu çok önemlidir. Vericinin deney sırasında zihnini meşgul etmemelidir.Alıcı şahıs kesinlikle mantık yürütmeden içine doğacak olan düşünceyi beklemelidir.Hem alıcının hemde vericinin gözleri açık yada kapalı olabilir ancak,verici için gözlerin açık olarak şekle bakması daha iyidir.Böylece konsantrasyonunu daha iyi sağlayacaktır.
Egzersiz 3
2-3 adetin doğru olarak bilinmesi tesadüfle açıklanabilir. Bir kaç deneme sonunda eğer bu oranın üzerine çıkılamıyorsa çalışmadan gerekli verim alınamıyor demektir.Bu alıcıdan yada vericiden kaynaklanabilir.Böyle bir durumda eşler birbirine uyum sağlayamamış olabilir,eşlerin değiştirilip tekrar denenmesi yararlı olabilir. 5 adet,kritik bir sayıdır.Bu yüzden bu sayıya 'sınır rakamı' denir.İlk çalışmalarda bu sayı yeterli olmasına karşın, bir kaç ay içinde bu sanır aşılamıyorsa yine çalışmalarınızın veriminin yeterli olamadığını düşünebilirsiniz.Eşinizi değiştirerek denemelere devam edebilirsiniz.
5-10 adet, telepatik algılama yeteneğinizin çalışmaya başladığını gösterir.Denemelere devam ettikçe, oranınızın arttığını göreceksiniz. Başka eşlerle de denemeler yaparak daha verimli algılamalar yapabilip yapamadığınızı kontrol ediniz.Veriminiz artmıyorsa aynı eşle devam ediniz.Bu noktada verici olmaya mı yoksa alıcı olmaya mı yatkınsınız, kesin olarak bir ayırım yapmanız gerekiyor.Hangisine daha yatkınsanız o yönde çalışmalarınızı sürdürünüz.
10-15 adet,telepati yeteneğinizin varlığını gösteren yeterli orandır. 15-20 adet,ileri seviyede telepati yeteneklerinin hem alıcıda hemde vericide gelişmiş olduğunu gösterir. 20-25 adet,çok ender olarak görülen ve tam başarının yakalandığı en üst seviyedir.Eşler arasındaki büyük uyumun da göstergesidir.
|
|
|
NİSAN 2017 BURÇLARI NASIL ETKİLEYECEK |
Yazar: Spiritüeller - 07-04-2017, Saat: 17:43 - Forum: Astroloji
- Yorum Yok
|
|
KOÇ YÜKSELEN VEYA KOÇ BURCU:
Nisan boyunca burcunuzda kalacak olan Merkür, 10 Nisan’dan itibaren gerilemeye başlıyor ve tüm gerileme hareketini yine burcunuzda geçirecek. Diğer yandan Mars ve Merkür etkileşimi özellikle ay ortasına kadar sözlerinize, kendinizi ifade şeklinize dikkat etmeniz gerektiğini vurgularken, ticari konular, girişimler, anlaşma ve sözleşmeler, yakın çevreniz, kardeşlerle ilgili ilişkilerde kendinize hakim olmanız, sakin hareket etmeniz ve işle veya günlük hayatınızla alakalı konularda aceleyle ve düşünmeden hareket etmemeniz yerinde olur.
Bu ayın sizin için en önemli noktası öfkeyle kalkanın zararla oturacağını unutmamanız olmalı. Teknolojik konular, cihazlar, her türlü alet, bilgisayarlar, cep telefonları alımlarını 5 Mayıs sonrasına bırakmak doğru olacak. Diğer yandan bu aletlerle ilgili arızalar veya benzeri bir duruma karşı da ihtiyatlı olmak, bilgisayarlarda önemli bilgilerinizi yedeklemek yerinde olur. Duygusal konularda Venüs’ün gerihareketinin biteceği 16 Nisan sonrası rahatlamanız söz konusu iken, ilişkilerle ilgili iç hesaplaşmanız, karar vermeye, adım atmaya eğilimli olma durumunuz devam etmekte. Bu ay adım atarken temkinli olmanız gerektiğini aklınızdan çıkarmayın.
Başkalarının sözleri, dedikodular, aslını tam bilmediğiniz konuşmalar veya sözlerle hareket etmeyin. Nisan YeniAy döngüsü de burcunuzda gerçekleşiyor ki Nisan ayını daha çok rutinde ve izleyerek, hareket etmeden önce durumları her yönü ile değerlendirerek geçirmenizi tavsiye ederim. Her şeyin gönlünüzce olması dileklerimle…
BOĞA YÜKSELEN VEYA BOĞA BURCU:
Maddi konular, sağlıkla ilgili durumlar, ilişkiler gibi sizin için hayli önemli konularda bir süredir sürekli sorunlar veya engellerle uğraşmanıza neden olan Venüs gerilemesi nihayet bitiyor. 16 Marttan itibaren duygusal ilişkiler, aşk konuları kadar maddi alanlarda da hızlanıyorsunuz. Ancak Merkür gerilemesinedeniyle 10 Nisandan itibaren ticari alanlarda temkinli olun. Eski konular fazlasıyla önünüze gelebilir ve bu eski durumlar ani masraflara, giderlere neden olabilir. Bu ay parasal konularda Venüs sizi rahatlatsa da ay ortasına kadar daha ağırlıklı olmak üzere giderlerle ilgili dengeleri iyi ayarlamanız gerekmekte. Vedik Astrolojiye göre Güneş’in ay boyunca bulunacağı pozisyon nedeniyle yaşam enerjiniz düşerken, kendinizi daha depresif ve mutsuz hissedebilirsiniz. Bu enerjiye yenilmeden, severek yapacağınız uğraşılara yönelmek doğru olur. Diğer yandan çalışma ve mesleki konularda mart başından bu yana devam eden sıkıntılar ve gerginlikler, kadınlar kaynaklı problemler sonuca ulaşıyor ve ay ortasından sonra bu alanlarda da rahatlıyorsunuz. 14 ile 17 Nisan arası sağlığınıza özen göstermek yerinde olacaktır. İlişkilerle ilgili 10 Nisan da gerçekleşecek dolunay sizi yoğun etkileyecek.
10 Nisanla 17 Nisan arası ilişkiler, duygusal alanlar veya çocuklarla ilgili konularda ilginç gelişmeler yaşayabilirsiniz. Merkür gerilemesi yurtdışı konularıyla ilgili bekleyen veya adım atamadığınız konularda hızlanmanıza destek verecek. 14 Nisandan itibaren Vedik Astrolojiye göre burcunuza geçecek olan Mars enerjisi hızlanmanıza, aktif olmanıza neden olabilir.
Mars enerjisi aile ve ev konularında çabuk hareket etme eğiliminde olmanıza neden olabilir ki Merkür gerilemesi nedeniyle bilhassa alım satımlarda dikkatli olmak yerinde olur. Her şeyin gönlünüzce olacağı Nisan ayı geçirmeniz dileklerimle…
İKİZLER YÜKSELEN VEYA İKİZLER BURCU:
İş ve kariyer açısından bir süredir devam eden inişli çıkışlı ve gergin etkileriniz Venüs’ün kariyer alanınızda düzelmesiyle rahatlamanıza ve tıkanan bir çok noktanın açılmasına, en önemlisi de hızlanmanıza neden olacak. Kadınlar, kadınlarla ilgili sıkıntılar, hatta düşmanlıklarla ilgili yaşadığınız tuhaf olaylar bitiyor. Bir süredir devam eden ilişkiler ve çevrenizle ilgili anlam vermediğiniz gelişmeler sizin bakış açınızın da değişmesiyle taşları yerine oturtmanıza, daha önce fark etmediğiniz bir çok durumun veya kişinin gerçek yüzünü fark etmenize neden olacak. Ay ortasından itibaren ilişkiler ve çevrenizle ilgili görmeniz, anlamanız gereken bir çok olaya şahitlik edeceksiniz.
Merkür’ün burcunuzun yöneticisi olarak 10 Nisan da başlayacağı retro etkisi eğer kişisel haritanızda Merkür geri hareketli değilse, doğal olarak sizi biraz daha yoğun etkileyecek. Hayatınızdaki hedefler, maddi konular yeni adım ve girişimler adına önceden başlayan konular hariç yeni başlangıçlar yapmayın. Öte yandan sağlıkta merkür gerilemesiyle birlikte bağışıklık sisteminize, alerjilere ve akciğer, bronşlar gibi alanlara dikkat etmeniz çok yerinde olur. Bağışıklık sisteminize ay boyunca önem vermelisiniz. Duygusal konularda Venüs’ün ileri harekete geçeceği 18 Nisan’dan itibaren ters giden bir çok konunun düzelmesi, kendinizi daha rahat ortaya koyabilmeniz söz konusu.
Nisan ayı sizin için arkadaşlar, sosyal çevre ve aile büyükleriyle ilgili bir çok gelişmeyi beraberinde getirebilir. Her şeyin gönlünüzce olacağı Nisan ayı geçirmeniz dileklerimle…
YENGEÇ YÜKSELEN VEYA YENGEÇ BURCU:
Kariyer alanınızda gerilemeye başlamaya hazırlanan Merkür 10 Nisandan itibaren iş ve kariyer konularında ilginç gelişmeler verebilir. Öncelikle eski konular, kontaklar, eski bir iş görüşmesi, önceden başlayan bir proje yeniden gündeme gelebilir. Devam eden görüşmeler adına da ani gelişmeler, beklemediğiniz durumlar olabilir ki sakin ve akılcı hareket etmeye bakın. Yurtdışı, yabancılar, seyahatler, eğitim veya hukuki bir konuda mart başından bu yana halledemediğiniz bir konu veya iş varsa, 16 Nisandan itibaren meselenin aniden hızlanması söz konusu. Maddi konularda özellikle seyahat, eğitim veya yolculuk masraflarına dikkat etme, bu alanları iyi organize etmek yerinde olacak. Gelir gider dengelerinize ay boyunca özen gösterin. İş ve kariyer konularında önemli gelişme, beklediğiniz bir haber, anlaşma veya benzer bir durum ay sonunda gerçekleşecek 28 Nisan Yeni Ay’ı ile toparlanacak. Nisan ayında duygusal konularda özellikle ay ortasına denk gelen dolunay sürecinde dikkat etmeniz gerekmekte. Dolunay süreçleri sizi yoğun etkilemekte.
Burcunuzun yöneticisi AY, Nisan ayında Koç burcunda duygusal volümü yüksek bir dolunay süreci yaşatacak. 10 Nisan ile 17 Nisan arası ilişkiler, partnerinizle tartışmalar, ani kararlar, fevri çıkışlar yapmaktan uzak durun. Bu ay yeni bir ilişkiye başlamak adına 17 Nisandan itibaren etkiler daha destekli olacak. Her şeyin gönlünüzce olacağı Nisan ayı geçirmeniz dileklerimle…
ASLAN YÜKSELEN VEYA ASLAN BURCU:
Maddi konular, başkalarının kazançlarından beklediğiniz veya aldığınız alanlarda krediler, alacaklar, komisyonlar gibi bir süredir devam eden Venüs gerilemesi blokajları düzelirken, 17 Nisan sonrası bu alanlarda hızlanıyorsunuz. 14 Nisan da kariyer alanınıza geçen Mars ile temponuz hızlanıyor. Nisan ortasından itibaren hızlanan iş etkileriniz, Mayıs ayda sonuç almanızı kolaylaştırsa da Nisan ayında birden fazla konuya çözüm getirmeniz veya uğraşmanız gerekebilir.
Ayın hemen başında 10 Nisanda gerçekleşecek Dolunay, yakın çevreniz, kardeşler ve arkadaşlarınızla ilgili gelişmeler verirken, girişimler, bir süredir planladığınız bir konuda adım atmayı da hızlandıracak. Ay boyunca etkin olacak Merkür gerilemesi nedeniyle imzalara ve kontratlara dikkat edin. Bu ay daha çok ele almak, incelemek, yeniden toparlamak adına sizin için uygun olan etkiler, Mayıs ayında bir çok alanda ve özellikle iş konularında sonuç almanızı kolaylaştıracak. Nisan ayını biraz daha sabırlı ve sakin geçirmeye gayret etmelisiniz.
Duygusal konularda kararsızlıklar, ne yöne gideceğinizi bilememe durumları ay ortasından itibaren daha hızlı ve net kararlar almanıza doğru geçiş yapacak. Ancak merkür gerilemesi nedeniyle duygusal konularda ay boyunca temkinli olmanız yerinde olur. Her şeyin gönlünüzce olacağı Nisan ayı geçirmeniz dileklerimle…
BAŞAK YÜKSELEN VEYA BAŞAK BURCU:
Karşı burcunuzda gerileyen Venüs nihayet 16 Nisanda duruyor ve 18 Nisandan itibaren de hızlanıyor. Ayın son döngüsünde bilhassa ilişkiler, ikili ilişkiler, bu alanlarda kadınlarla bağlantılı yaşadığınız sorunlar düzene girmeye ve sizin bakış açınızda daha net bir biçim almaya başlıyor. Öte yandan ortaklı konular, iş kontakları, günlük hayatınızda sizin için önemli bir çok konuda devam eden blokajlarda yine Venüs gerilemesinin bitmesiyle mayıs ayında daha fazla olmak üzere rahatlamanızı sağlayacak. Yurtdışı kontakları, yabancılarla ilgili işleriniz varsa yine ayın son döngüsünde daha güzel gelişmeler yaşanabilir. Eşiniz veya partnerinizle ilgili bir süredir devam eden sıkıntılı sürecin önemli bir bölümünü de atlatmış olacaksınız. Maddi konular, bankacılık işleri, eşiniz, partneriniz veya aile üyeleri gibi ortak gelirlerinden faydalandığınız kişilerle ilgili de bir çok yürümeyen sorunlu alan 17 Nisandan itibaren yerini daha belirgin ve açık bir döngüye bırakıyor.
Merkür gerilemesi nedeniyle ay boyunca genel olarak maddi konularda dikkatli olmak yerinde olsa da en azından fırsatlar ve olanaklar açısından sizin adınıza rahatlatıcı etkiler de başlamış olacak. Sağlık açısından bu ay bağışıklık sisteminiz, sinir sisteminiz ve alerjilerle, boğaz bölgenize bağlı konularda hassasiyetleriniz artabilir.
Beslenmenize özen gösterin ve gergin ve stresli kişilerle ay boyunca ilişkinize mesafe koymaya gayret edin. 14 Nisandan itibaren burç değiştirecek Mars, babanız, amcanız gibi erkek aile üyeleriyle ilişkilerinize dikkat etmekte fayda var. Her şeyin gönlünüzce olacağı Nisan ayı geçirmeniz dileklerimle…
TERAZİ YÜKSELEN VEYA TERAZİ BURCU:
Burcunuz yöneticisi Venüs’ün ay ortasında düzelmesiyle, bir süredir devam eden ne yöne gideceğinizi bilememe hali düzeliyor. Bilhassa ilişkiler veya kadınlarla ilgili konularda yaşadığınız tereddütler, kararsızlıklar veya sorunlar netleşmeye doğru geçiyor. Kendi istek ve hedeflerinizi, yapmak istediklerinizi düzene koyarak planlarınızı gerçekleştirme olanaklarınız artıyor. Sağlık alarında yaşadığınız sıkıntılar, özellikle ayaklar, hormonlar ve genel bağışıklık sisteminizle alakalı durumlarda toparlanma yaşayacaksınız. Mesleki konularda hızlanma ve biriken, düzelmeyen veya sonuç alamadığınız işlerde açılmalar özellikle ay ortasından itibaren aktif olacak. Marsın ilişkiler alanınızdan çıkıp, ortak kazançlar ve maddi konularla da bağlantılı bir bölüme girmesiyle farklı kaynaklardan beklediğiniz maddi gelirlerinizde gelişmeler yaşanabilir. Ancak bu süreçte kazalara ve boğaz enfeksiyonlara veya boğaz bölgesi kaynaklı sorunlara dikkat edin.
Nisanın ilk haftası gerçekleşecek Dolunay (10-11 Nisan) duygusal olarak fazla hassas ve içe kapalı hissetmenize neden olabilir. Ay sonunda 28 Nisan da gerçekleşecek Yeni Ay döngüsü karşı alanızda gerçekleşiyor ki ilişkiler, eşiniz, partneriniz, sevdiğiniz biri veya ortaklı işlerinize alakalı önemli gelişmeler yaşanabilir. Her şeyin gönlünüzce olacağı Nisan ayı geçirmeniz dileklerimle…
AKREP YÜKSELEN VEYA AKREP BURCU:
Bu ay gezegenlerin burç değişimleri ve gerileme etkilerinden yoğun enerjiler alacak burçlar arasındasınız. Öncelikle ilişkiler, aşk hayatınız, kişisel konular, hatta kişisel alanlardaki kararlar, şans etkileriniz ve çocuklarla ilgili yaşam akışınızda blokajlara neden olan Venüs gerilemesi düzeliyor. 16 Nisandan itibaren toparlanmaya başlayacak bu konular bilhassa 3 Mayıstan sonra daha da hızlanmanıza, rahatlamanıza neden olacak. Diğer yandan karşı burcunuza geçecek olan Mars 14 Nisandan itibaren duygusal ilişkiler, ikili ilişkiler ki buna arkadaş ilişkileri de dahil bir süredir sabrettiğiniz bir çok konuda sizi ani ve fevri tepkiler vermeye itebilir, dikkatli olun. İkili ilişkiler, eşiniz veya partnerinizle alakalı alanlarda ani kararlar verme veya gelişmeler yaşama potansiyeliniz artıyor. Bu süreçte ilişkileriniz de gerginlikler de artabilir ki daha sakin olmak yerinde olur.
Diğer yandan gezegenlerin ay boyunca etkin olacak enerjileri sizi bir yandan hareket etmeye iterken, bir yandan da güvenlik arayışınızı, güvende ve iyi bildiğiniz alanlarda kalma ihtiyacınızı arttıracak. Bu süreçte yapmanız gereken bir karar veya adım atarken mümkünse 5 mayısa kadar radikal geçişlerden sakınmanız olmalı. Boğaz bölgesi enfeksiyonlarına da genel olarak dikkat edin.
Maddi konularda 10 Nisan dolunay süreci önemli bir karar vermenize veya sonuç almanıza, 28 Nisan yeni ayı ise kredilerle ilgili bir durumu sonuçlandırmanıza destek olabilir.
YAY YÜKSELEN VEYA YAY BURCU:
Ev, aile, aile büyükleri, kendi iç dengeleriniz açısından sıkıntılı bir sürece neden olan Venüs gerilemesi 16 Nisandan itibaren meseleleri daha net görmenize ve daha akıcı adım atmanıza, engellerden kurtulmanıza destek verecek. Ev ve yuva alanlarınızda ay ortasından itibaren hızlanacaksınız. İlişkiler ve duygusal konularda, bir arkadaşınız veya çevrenizden birisi vasıtasıyla ilginç bir gelişme, tanışma yaşanabilir. Ancak Merkür gerilemesinin etkin olacağı 10 Nisandan 5 Mayısa kadar olan döngüde tanışma, yeni bir ilişki adına halen temkinli olmaya bakın. Düşünmek, incelemek, araştırma yapmak adına destekli olan enerjiler, harekete geçmek için ay boyunca bir yandan da acele etmeden günlük hayatınızı yönetmenizi gerektirmekte. Bir süredir bekleyen, satılmayan bir mülkünüzle ilgili ani bir gelişme yaşanabilir.
Taşınma ve yer değiştirmek içinde bu ay hızlı gelişmeleriniz var ancak özellikle anlaşma ve kontaklar açısından merkür gerilemesini
dikkate almanız yerinde olacak. İş ve kariyer konularında sizi zorlayan iş alanınızdaki Jüpiter gerilemesi Nisan ayı boyunca da aktif ve işle ilgili rahatlamanız 10 Haziran’ı buluyor. Nisan ayında ise özellikle emlak veya benzeri işleriniz varsa, bu alandaki tıkanıklıklar açılmaya başlıyor. Hizmet sektörü ve benzeri konulardaki işleriniz içinse Haziran ayına kadar biraz daha sabırlı olmanız gerekebilir.
OĞLAK YÜKSELEN VEYA OĞLAK BURCU:
10 Nisandan itibaren iş ve meslek alanınıza geçecek olan Mars ile temponuz çok hızlanacak. Koşturmalar, birden fazla işi aynı zamanda yetiştirme durumları söz konusu. Meslektaşlarınız, rakipleriniz veya birlikte çalıştığınız kişilerle ilişkilerinizde dengeli ve sakin olmaya gayret edin. Size bağlı çalışanların hayatlarındaki karışıklıklarla da uğraşmanız gerekebilir. Kısacası ayın ilk çeyreğinden itibaren meslek ve iş alanlarınızda temponuz hayli yüksek.
Venüs gerilemesi 16 Nisandan itibaren biterken, yakın çevreniz, arkadaşlar, kardeşler özellikle de kadınlarla ilgili konularda bir süredir
devam eden sıkıntıların düzene girmesine destek olacak. Merkür gerilemesinin başlayacağı 10 Nisandan itibarense ev, yuva, gayrimenkul konularıyla ailevi meseleler, ebeveynlerinizle ilgili durumlarda biraz daha dikkatli olmak yerinde olacaktır.
Eviniz veya yaşam alanınızda teknik cihaz sorunları, aletlerin bozulması vs gibi konularla fazlasıyla meşgul olmanız gerekebilir. Ev alım satımları, özellikle de kiralamalarla ilgili daha dikkatli olun. Gayrimenkul, emlak işlerinizde imzalayacağınız kontrat ve benzeri evrakları mümkünse gerileme sonrasına bırakın, değilse dikkatli ve danışarak okuyun imzalayın. Duygusal alanlarda ise en büyük rahatlama kendi iç dengelerinizde olacak. Venüs gerilemesi iç huzursuzluklarınızı ve aşkla ilgili konularda duygusal karmaşalarınızı tetikledi. Ay ortasından itibaren ilişkiler açısından durumları daha net görebilmeniz sizi rahatlatacak. Kariyer alanınızın yöneticisi Mars’ın 14 Nisanla burç değiştirmesiyle iş ve mesleki konularda yeni ve ani gelişmeler, hızlı bir tempo yaşanabilir. Öte yandan yine bu alanlarda sakin ve akılcı olmanız yerinde olur. Her şeyin gönlünüzce olacağı Nisan ayı geçirmeniz dileklerimle…
KOVA YÜKSELEN VEYA KOVA BURCU:
Maddi konular, finansal alanlarda mart başından bu yana devam eden dengesiz etkiler, ay ortasından itibaren en azından eski konular, önceden başlayan ama sonuçlanmayan konular açısından sonuç almanızı sağlayacak. Alacak verecek konularına bu ayda dikkat etmekte fayda var. Gelir gider planlamanızı iyi yapmalısınız. 10 Nisandan itibaren gayrimenkul ev ve yuva alanınıza geçecek olan Mars ile emlak ve gayrimenkul konularında ani kararlar verme, birden harekete geçme arzunuz artabilir. Merkür gerilemesi nedeniyle alım satım ve kiralamalarda dikkatli olmalısınız. Mümkünse Merkür gerilemesinin bitimini beklemeye çalışın. Evinizde 10 Nisan sonrası ay boyunca teknik arızalar veya cihazlarla ilgili sorunlarda dikkatli ve tedbirli almakta yerinde olur.
Bozuk, ara ara sorun çıkaran aletler, teknik her türlü konuda 10 Nisan öncesi bakım ve onarım yaptırmakta yarar var. İlişkilerde venüs gerilemesi boyunca devam eden yanlış anlaşılmalar, tartışmalar 17 Nisandan itibaren daha sakin ve kendinizi daha rahat ortaya koyup ifade edebileceğiniz bir alana yerini bırakıyor. İlişkiler açısından ay ortasından itibaren içsel ve duygusal olarak rahatlamanız söz konusu olacak.
Burcunuzun yöneticisi Satürn hemen nisan başında geri harekete başlıyor ki sosyal çevreniz, arkadaşlarla ilgili konularda yalnız kalma arzunuz, biraz daha kendinizle olma isteğiniz artabilir. Her şeyin gönlünüzce olacağı Nisan ayı geçirmeniz dileklerimle…
BALIK YÜKSELEN VEYA BALIK BURCU:
Burcunuzda mart ayı başından bu yana geri harekette bulunan Venüs’ün ayın ortasından itibaren düzelmesi başta ilişkiler olmak üzere, özellikle duygusal alanlarda ve iç enerjinizin tekrar dengelemesiyle sizi rahatlatacak. Duygusal konularda atmak istediğiniz adımlar, hedefleriniz açısından nisan ayında daha aktif etkiler söz konusu. Venüs gerilemesi bitimi sonrasında yani 16 Nisandan itibaren hayatınızda hızlanma ve bir süredir devam eden keyif alamıyor hissinden çıkmak söz konusu.
Maddi konularda bu ay 14 Nisandan itibaren daha dengeli ve sakin bir alana geçeceksiniz. Girişimleriniz, yapmak istedikleriniz, planladığınız ama maddi konular nedeniyle durmak zorunda kaldığınız bir çok alanda adım atmak söz konusu olacak. Merkür gerilemesinin başlayacağı 10 nisandan itibaren eski konular, eskiden planladığınız alanlarda ilerlemek, sonuç almak söz konusu olurken, yepyeni bir konuya başlamak için 5 Mayısı beklemek doğru olur. Merkür gerilemesi ortaklı işler, eşiniz veya partnerinizle alakalı konularda yine ilginç gelişmeler, eski ve bekleyen konuların hız almasını da getirebilir. 15 Nisandan itibaren yakın çevre ve kardeşlerle sürtüşmelere, gerginliklere, eski konuların yeniden gündeme gelmesinin getirdiği tartışmalara dikkat edin. Ayın ilk haftası 10 Nisan da gerçekleşecek
Dolunay, eşiniz veya partnerinize odaklanmanızı, bu konularda ilerlemeyen bir durumu sonuçlandırmanızı sağlayacak. Ay sonundaki yeni ay ise maddi konular ve finansal işleriniz açısından bekleyen durumları hızlandırabilir veya siz yeni fırsatlar yakalayabilirsiniz. Her şeyin gönlünüzce olacağı Nisan ayı geçirmeniz dileklerimle…
alıntı: Şebnem Eksib
|
|
|
İNDİGOLARIN BAZI TİPLERİ VE ÖZELLİKLERİ |
Yazar: Spiritüeller - 07-04-2017, Saat: 16:22 - Forum: İndigolar
- Yorum Yok
|
|
INDIGO TIPLERI:
Jan Tober: Farkli Indigo tipleri var midir? Eger varsa onlar nedir, ve Özellikleri nelerdir?
Nancy Ann Tappe: Dört farkli tip vardir ve her birinin bir amaci vardir:
1. INSANCIL: birincisi, kitlelerle birlikte çalisacak olan insancil indigodur. Onlar yarinin doktorlari, avukatlari, ögretmenleri, tüccarlari, isadamlari ve siyasetçileridir. Onlar, kitlelere hizmet edecekler, ve onlar hiperaktiftirler. Ayrica, son derece sosyaldirler. Her zaman herkesle son derece dostça konusurlar. Ve çok güçlü fikir ve kanilara sahiptirler. Ayrica, dedigim gibi, hiperaktif ve biraz sakardirlar, ve bazen frene basmayi unutup hizla duvara çarpacaklardir. Onlar tek bir oyuncakla oynamayi bilmezler. Her seyi ortaya döker ve sonra oyuncaklarin çogunu hiç ellemeyebilirler. Onlarin gidip odalarini toplamalarini istiyorsaniz, bunu kendilerine defalarca hatirlatmaniz gerekebilir, çünkü dikkatleri kolayca baska seylere kayabilir. Onlar odalarina gidip ortaligi toplamaya baslarlar, ama bu bir kitap dikkatlerini çekinceye kadar sürer. Sonra o kitabi alip okumaya baslarlar, çünkü onlar birer kitap kurdudur.
2. KAVRAMCI: Ikinci tip, kavramci Indigodur. Kavramci Indigo, insanlardan çok projelerle ilgilenir. Onlar yarinin mühendisleri, mimarlari, tasarimcilari, astronotlari, pilotlari ve subaylari olacaklar. Onlar sakar degildir ve çocukken, çogunlukla, çok atletik olurlar. Onlarin yönetme sorunlari vardir, ve en çok yönetmeye çalistiklari kisi, eger oglansalar, anneleridir. Kizlar babalarini yönetmeye çalisirlar. Eger bunda basarili olurlarsa, bu büyük bir sorun olabilir. Bu indigo tipi ergenlik çaginda bagimliliklara, özellikle de uyusturucu haplara egilim gösterir. Ana-babasinin onun davranislarini yakindan izlemesi gerekir: ve o saklanmaya ya da Odama girmeyin gibi laflar etmeye basladiginda, annesinin onun odasini arastirmasi gerekir.
3. SANATÇI: Üçüncü tip, sanatçi indigodur. Bu indigo, digerlerinden çok daha duyarlidir ve, genelde, daha ufak tefektir. Onlar daha çok sanatla ilgilenirler. Yaraticidirlar, onlar yarinin ögretmenleri ve sanatçilari olacaklar. Her neyle ilgilenirlerse ilgilensinler, onun yaratici yaninda olacaklar. Eger tip alanina girerlerse, cerrah ya da arastirmaci olabilirler. Güzel sanatlar alanina girdiklerinde, yaraticinin yaraticisi olurlar. Dört ila on yaslari arasinda, on-bes farkli yaratici sanati ele alabilir, biriyle bes dakika ilgilenip birakabilirler. Bu yüzden, ressamlarin ve müzisyenlerin annelerine hep,Aletleri satin almayin, kiralayin,derim. Sanatçi Indigo bes-alti farkli müzik aleti de çalisabilir, sonra ergenlik çagina geldiginde, onlardan birini ya da bir baska sanat dalini seçip onun sanatçisi olabilir.
4. BOYUTLARARASI: Dördüncü tip, boyutlararasi indigodur. Onlar diger indigolardan daha iri yaridir, ve bir-iki yasindayken onlara hiçbir sey anlatamazsiniz. Onlar size,Bunu biliyorum. Bunu yapabilirim. Beni rahat birakin,diyeceklerdir. Onlar dünyaya yeni felsefeleri getirecek olanlardir. Çok daha iri yari olduklarindan ve diger üç tip gibi uyumlu olmadiklarindan, zorbalik da yapabilirler.
|
|
|
KOZMİK DİL |
Yazar: Mutlakguc - 07-04-2017, Saat: 16:12 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
|
Kozmik dil nedir? Bazı kişiler birden anlaşılmaz bir dilde ve oldukça hızlı bir şeyler konuşabilirler. Kendisi bile neler söylediğini bilmez. Telepati yeteneği olan biri ana çizgilerle bir şeyler anlayabilir, fakat o da her şeyi tam olarak algılayamaz. Bunun dışında bazı kimseler birkaç farklı dilde konuşabilmektedir. Çoğu kişi bu olağandışı yetenekleri olağanüstü yetenek diye düşünerek övünür. Bu olağanüstü yetenek değildir, xiulian uygulayıcısının özel yeteneği de değildir. Aynı zamanda kendi düzeyini de bu şekilde yansıtma değildir. Peki bu nedir? Bunun anlamı sizin düşüncenizin başka boyutlardan gelen bir ruhun yönetimi altına girmiş olmasıdır, sizse bir de bundan hoşlanıyorsunuz. Onu kabul etmekten mutlusunuz ve seviniyorsunuz. Fakat ne kadar çok sevinirseniz o da sizi o kadar kontrol altına almaktadır. Bir gerçek xiulian uygulayıcısı olarak kendinizi nasıl başka birinin kontrolüne verirsiniz? Aynı zamanda o çok alçak bir boyuttan gelmektedir. Bu yüzden xiulian uygulayıcılarımızın bu tür zahmetlere girmeleri hiç gerekmiyor.
Tüm canlılar içinde ruhu en değerli olan insandır. Bu tür ruhlara kendinizi nasıl teslim edersiniz? Kendi bedeninizi bile reddetmektesiniz. Ne kadar yazık! Bazıları insan bedenine bizzat yerleşir, bazıları ise belli bir mesafeyi korur. Fakat bu ruhlar sizi yönlendirir, sizi kontrol altında tutar. Eğer onların dilinde konuşmak isterseniz, bir şeyler söylemenize izin verir. Bu tür şeyler bir de başkalarına geçirilebilir. Bir başkası da öğrenmek istedi diyelim, cesaretlenerek ağzını açar ve aynı şeyleri çıkar. Bu tür ruhlar grupla gelir. Eğer siz de konuşmak isterseniz içlerinden biri size yerleşir ve siz de konuşmaya başlarsınız.
Böyle bir durum neden ortaya çıkmıştır? Daha önce belirttiğim gibi, bu ruhlar da kendi hiyerarşi düzeylerini yükseltmek istemektedirler. Fakat onun boyutunda sıkıntı çekilmiyor, dolayısıyla xiulian'i uygulama ve düzeyini yükseltme olanağı bulunmuyor. Bu yüzden o kendine bir çıkış yolu olarak, insanlara iyi işler yapmasında yardım etmeye karar verir. Fakat bunu nasıl yapacaklarını bilmiyorlar. Kendi yaydığı enerjinin hastalar üzerinde bir çeşit sakinleştirici etki yarattığını, hastayı tamamen iyileştiremese de kısa bir süre için ağrılarından kurtulmasını sağladığını bilmektedir. Bu yüzden insanın ağzından çıkaracağı enerji ile bu tür bir etki yapabilmektedir. İşte işin özü burada. Bazı kimseler buna cennetin dili ya da Buda dili derler. Bu Buda'ya hakarettir! Bence bundan daha saçma bir şey olamaz!
Buda'ların nadiren konuştuğu herkes tarafından bilinmektedir. Eğer O bizim boyutumuzda konuşmaya başlasaydı bir deprem etkisi yaratırdı! O kadar korkunç bir gürültü olurdu ki. Bazı insanlar şöyle der: "Ben Göksel Gözüm ile Buda'nın benimle konuştuğunu görmüştüm." O sizinle konuşmamıştı. Aynı şey bazıları benim Fa Bedenimi gördüğü zaman da gerçekleşir. O sizinle konuşmadı. O stereo sesli zihin niyeti yayar. Siz bunu duydunuz ve onun konuştuğunu sandınız. Genelde Buda yalnız kendi boyutunda konuşabilir. Eğer onun sesi buraya kadar ulaşsaydı ne dediğini net olarak duyamazdınız. Çünkü boyutların arasında zaman farkı vardır. Onların boyutunda iki saat, bizim boyutumuzdaki bir seneye eşittir. Bu bizim boyutumuzdaki zamanın onlarınkinden yavaş geçmekte olduğunu belirtmektedir.
Eskiden bir söz vardı: "Cennette bir gün, yerde bin yıl geçmişti", bununla yüce Aydınların bulunduğu, zaman ve boyut kavramlarının olmadığı Sonsuz Mutluluk Dünyası, Renkli Mineli Dünya, Falun Dünyası, Lotus Dünyası gibi cennetler kastedilmektedir. Orada zaman bizim boyutumuzdan daha hızlı geçmektedir. Eğer birinde olağanüstü Göksel Kulak yeteneği oluşursa diğer boyutlardaki sesleri duyabilir. Fakat ne duyarsa duysun sesleri net duymak imkansızdır: duyduğu her şey kasetçaların çok hızlı konumdayken çıkardığı sesler gibi ya da kuşların cıvıltısını andırır. Onları ayırt etmek olanaksızdır. Tabii ki, bazıları olağanüstü yeteneğe sahip olmaları ve zaman farkını kaldırabilmeleri şartıyla müzik ya da bazı konuşmaları duyabilir. Ve ancak o zaman kulaklarına kadar ulaşan sesleri duyabilirler. Gerçekler böyledir. Kimileri buna Buda dili demekte oysa bu tamamen farklı bir şeydir.
İki Aydın karşılaştıklarında tek bir gülümseme birbirlerini anlamalarına yeter. Çünkü onlar hitap edilenin kulağında stereo sese sahip olan telepatinin sahipleridir. Onlar birbirine gülümsediklerinde bu onların düşüncelerini birbirine aktarmış oldukları anlamına gelir. Bir tek bu yöntem kullanılmaz. Bazen farklı bir yönteme de başvurulur. Tantrizm'deki Tibet Lamalarının el işaretlerine çok önem verdikleri bilinir. Lamaya "el işareti" nedir diye sorarsanız emsalsiz bir yoga der. Bu tam olarak ne demektir? O da bilmiyor. Gerçekte ise bu yüce Aydınların dilidir. Kişiler fazla iken o çok güzel, büyük el işareti yapar. Büyük el işaretleri değişiktir. Kişi sayısı azken o gene küçük ve çok güzel el işaretleri yapar. Değişik küçük el işaretleri de çok zor, çok zengindir - çümkü onlar da bir dildir. Eskiden tüm bunlar Göksel Sırlar sayılırdı. Biz her şeyi açıkladık. Tibet'te gong uygulamasına hizmet eden ancak birkaç hareket kullanılmakta. Bu hareketler bir araya getirilerek bir sistem oluşturulmuştur. Onlar gong uygulamaları için, sadece bir dil niteliğindedir, gong uygulamasının ancak birkaçıdır. Gerçek el işaretleri ise çok karmaşık ve zordurlar.
|
|
|
ZAMAN MAKİNASI |
Yazar: Mutlakguc - 07-04-2017, Saat: 16:06 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
|
Karadeliklerin doğasını daha iyi anlamak için, Einstein'in genel görelilik kuramını ve dolayısıyla alan kavramını göz önünde bulundurmamız gerekir. Çünkü evrensel çekim kuvveti, Newton'un ortaya koyduğu gibi, iki kütle arasındaki kuvvetin bu iki kütle ve aralarındaki uzaklığa bağlı bir büyüklük değil, bu kuvvete kaynaklık eden gökcisminin oluşturduğu eğri uzayın geodeziklerini izlemesi şeklinde ifade edilir. Başka bir deyişle bir cismin çevresindeki çekim alanı, yine o cismin içinde bulunduğu uzay- zaman yapısını bükmesi, burması ile oluşur. Bu nedenle kütle çekimi dediğimiz şey, uzay-zamanın kendisinden kaynaklanan bir özelliktir (durumdur).
Bunu kafamızda canlandırabilmemiz için uzayı sadece eni ve boyu olan iki boyutlu bir yüzeyle temsil edilen çarşaf gibi düşünüp dümdüz (ki bu gerçekte üç boyutlu uzayı temsil etmekte) gergin biçimde bir arkadaşımızla iki ucundan sıkıca tutalım. Şimdi bu yüzeye bir elma konulduğunda çarşaf hemen gerginliğini kaybederek elmanın kendi etrafında üçüncü boyuta (yani gerçekte dördüncü zaman boyutuna) çökmesine neden olacaktır. (1) Elma yerine bir karpuz koyduğumuzda ise ellerimizdeki gerginlik biraz daha artarak karpuzun ağırlığıyla ilgili olarak çarşaf biraz daha çökecektir. Karpuz yerine ağır bir gülle konulduğu takdirde de çarşafın yüzeyi o kadar çökecektir ki, artık ucundan elle tutmak bile zorlaşacaktır. Çünkü cisimler kütleleri ile doğru orantılı bir biçimde yüzeyi eğriltip bükmektedirler. Eğer güllenin ağırlığı çarşafın dayanma sınırından fazla ise o zaman çarşaf bir külah halini alıp yırtılacaktır.
Bunu uzay zamana monte ettiğimizde ise, yırtılmayla beraber ya evrenin (çarşafın) başka bir bölgesiyle birleşecek ya da ayrı evrenler (çarşaf düzlemine paralel diğer çarşaflar)olarak nitelendirilen yapılarla huni biçiminde bağlantı kuracaktır. Bununla birlikte bir misketi alıp çarşafın yüzeyine fırlattığımızda, misket iki boyutlu yüzeyde ilerlemesine karşın üçüncü boyutta oluşturduğu çukur ve neden olduğu eğik yüzey etrafında dairesel harekete zorlanacaktır. İşte Güneşi çarşaf yüzeyine konan karpuz, dünyayı da misket olarak düşünürsek, dört boyutlu uzay-zamanda yerküremiz dümdüz hareket etmesine karşın üç boyutlu uzayda, dördüncü boyuta olan eğrilik yüzünden dairesel hareket ederek sanki aralarında çekim kuvveti varmış gibi algılanmasına neden olmaktadır. Başka bir deyişle çekim eğrilik biçiminde açığa çıkmaktadır. Dolayısıyla madde; uzay-zamanın nasıl büküleceğini, uzay-zaman ağıda; maddenin nasıl davranış sergileyeceğini belirler.
Tüm bunları göz önüne aldığımızda, aslında gravitasyonel (yerçekimi) kuvveti, cisimlerin uzay-zamandaki hareket şekillerinin oluşturmuş olduğu bir yanılsamadır. Bir adım daha ilerlersek, evrende asıl var olan sadece ve sadece uzay-zamandır. Madde (dağ, taş, sandalye,...) ve enerji (dört temel kuvvet) ise, gerçekte var olmayıp uzay-zaman kumaşındaki birer buruşukluktan, eğrilikten, büğrülükten ibarettir. Yani madde ve enerjinin her biri bu uzay-zaman kumaşında bir yumruğa, tümsek ve çukura karşılık gelir. Bu nedenle güneşin etrafında dönmekte olan dünyamız, gerçekte bir uzay-zaman çukuru etrafındaki eğimde yol almakta olan daha küçük bir çukurdur. Beyaz cüce ve nötron yıldızları bu çukurların yani eğimin en güçlü olduğu yerler iken, karadelikler ise, uzay-zaman ağının, kumaşının delindiği yırtıldığı yerlerdir. Bu yırtığın oluşturduğu uzay-zaman kumaşındaki aşırı bükülmeler (buruşukluklar), karadeliklerin o muazzam çekim güçlerine karşılık gelmektedir. Bu durumun en büyük ispatlarından biride, kütlesi sıfır yani kütlesiz fotonların (yada elektromanyetik dalgaların)büyük gök cisimlerinin yanından geçerken yollarından sapmalarıdır. Eğer gerçekten çekim gücü (kuvveti) bildiğimiz klasik anlamda mevcut olsaydı, fotonların (Elektromanyetik dalgaların) bu gök cisimlerinin yanından geçtiklerinde hiç etkilenmemeleri gerekirdi. Oysa durum bunun tam tersidir. Demek oluyor ki, fotonlar(elektromanyetik dalgalar) Newtonsal çekim etkisiyle değil, gök cisimleri tarafından meydana getirilmiş eğri uzayı takip etmelerinden ötürü sapmaya uğramışlardır. Yada hareket ettikleri uzay eğrildiği için fotonlarda doğal olarak o uzayla birlikte bükülürler.
Böylece, eğri uzay-zamanın içinden geçen ışık ışınları da, yolundan ayrılarak bükülür. Bu yüzden de örneğin, güneş tutulması sırasında güneşin yanında görülen yıldızlar gerçekteki yerlerinden biraz sapmış (kaymış) olarak görünmektedir.
Bununla birlikte uzay-zaman eğriliğinin bir başka özelliği de,özel rölativite teoreminde olduğu gibi fiziksel kavramların hıza bağlı değişimlerinin ona eşdeğer çekim altında da gerçekleşmesidir. Tıpkı, bir cismin ışık hızına yakın bir süratte sahip olacağı kütlenin,eşdeğer çekim altında da (kütleyi hızlandırmadan) aynı ölçüm sonucunu vermesi gibi...
Dolayısıyla uzay-zaman eğriliğinin (çekiminin) fazla olduğu yerdeki zamanın da dıştan bakan gözlemciye göre yavaşladığını söyleyebiliriz. Yani, uzayın derinliklerinde, tüm çekim kaynaklarından uzaktaki saatler normal hızda ilerlerken çekimin yoğun olduğu bölgelere yaklaşıldığında, çekimsel eğrilik nedeniyle saatler normalden daha yavaş ilerler. Bununla ilgili olarak, bir binanın alt katındaki saatlerin, üst kattakilerden ve yeryüzünden gittikçe uzaklaşan tüm saatlerden daha yavaş çalıştığı deneysel olarak gösterilmiştir.
Tüm bunların ışığında karadeliklere tekrar dönersek, yıldızı oluşturan parçacıklar arasındaki çekim kuvveti üstün gelmeye başlayınca çökme hızlanır. Saniyeler içinde elektronlar, nötron ve protonların birbirlerinin içine girmesiyle yıldızın boyu olağan dışı küçülür. Çekim kuvveti, yıldızın hacmini küçülttükçe yıldızın çevresindeki uzay-zaman eğriliği de gittikçe artar. Bunun sonucu olarak da yıldız yüzeyinden ayrılan ışınlar da giderek daha büyük oranda eğilmeye başlarlar. Bu bükülme sonunda öyle bir kritik aşamaya gelinir ki, tüm ışınlar tekrar yıldız yüzeyine geri dönerler. Yıldızdan çıkan ışınlar ne yönden olursa olsun eğri uzay zaman tarafından geri döndürüleceğinden, yıldız simsiyah kesilir ve hiçbir cisim ışıktan hızlı hareket edemeyeceği için de (fakat bu algıladığımız evren için geçerlidir) artık yıldızdan dış evrene hiçbir şey kaçamaz ve sonucunda çekim öylesine güçlü hale gelir ki, yıldız tam anlamıyla evrenden yok olur.
Işığın artık kaçamayacağı kritik yarıçapa olay ufku, yıldızın çökerek bir karadelik oluşturması için meydana gelecek büyüklüğe de 'schwarzchıld' yarıçapı denir. Her ne kadar olay ufkundan bahsederken sanki burada somut bir şey varmış gibi algılansa da gerçekte burada fiziki yada maddi olan hiçbir şey yoktur. Burada sadece sonsuz bir biçimde bükülmüş, eğrilmiş uzay-zamandan yada mutlak boşluktan başka bir şey yoktur. (2) Buna 'saf kütle çekim topuda' denilmektedir. Bununla birlikte olay ufkunun ardında ne olup bittiğini anlamanın hiçbir yolu yoktur. Bu ufkun ardında kimseyle haberleşemezsiniz. (Mesaj gider, ama oradaki mesaj asla gelmez) Çünkü orası, bizim uzay zamanımızdan soyutlanarak evrenimizin bir parçası olmaktan artık çıkmıştır ve yıldız da olay ufkunun altında tüm kütlesini merkezdeki sıfır hacimde ve sonsuz yoğunluktaki bir DÜŞSEL TEKİLLİK noktasında toplamaya yönelik çökmesine devam eder.
Bir karadelik ne kadar kütleli ise, yoğunluğu da o kadar fazladır. Eğer Güneş bir karadelik olabilseydi schwarzchıld yarıçapı 3 km, güneşin 150 milyar katı kütleye sahip olan Samanyolu Galaksisinin 450 milyar km ve tüm algılayabildiğimiz evrende kapalı bir evren haline getirecek kadar madde bulunmuş olsaydı onun da yarı çapı 300 milyar ışık yılı kadar olacaktı. Ayrıca yapay bir karadelik oluşturmak için de 1600 ton demiri cm' nin yüz milyonda birine sıkıştırmak gerekirdi. Bununla beraber, eğer dünyamızın tüm kütlesi 1 cm yarıçaplı bir misket içine sıkıştırılabilseydi, suyun yoğunluğunun santimetre küpte bir gram olduğu yerde dünyanın beş gram olan yoğunluğunu trilyar kez artırmış olurduk. Bir karadelik yaratmak için ya bir nesneye çok büyük kütle eklemek yada hiçbir kütle eklemeyip sadece o nesnenin boyutlarını dolayısıyla çapını olabildiğince küçültmemiz gerekir. Bu durumda cismin kütlesi sabit olmasına karşın yoğunluğu artacaktır. Çünkü bir cismin sahip olduğu kütlesel çekim kuvveti o cismin kütlesiyle doğru, cisimden olan uzaklığının karesiyle ters orantılıdır. Yani, cisme olan uzaklık arttıkça çekim kuvveti azalmakta, yaklaştıkça artmaktadır. Mesela bir top büyüklüğündeki cismi milyon kez küçülttüğümüzde, cismin yarı çapı da küçüleceğinden cismin yüzeyindeki çekim kuvvetini de bir önceki durumuna göre milyon kere milyon artırmış oluruz. Bunun ilginç yanı, dünya böyle halde iken Ay'ın yine onun çevresinde dönmesini sürdürebilmesidir. Ay'daki bir insan bu misketi asla göremezdi, fakat çekimini algılayabilirdi. Aynı şekilde güneş de beyaz cüce olma durumuna geldiğinde yakın gezegenleri yutmasına karşın (bu sırada kuvvet dengelerinin bozulmadığını varsayarsak), dış gezegenler yörüngelerinde hareket etmeye devam ederdi. Ancak gerçekten kuvvet dengeleri bozulacağı için dış gezegenler dağılarak güneş sisteminin dışına itilirler.
Çünkü evrende önemli olan hacim değil, kütledir. Yani bir şey hacimce ne kadar büyük olursa olsun, eğer kütlesi seyrekse başka deyişle yoğunluğu az ise, kendinden daha yoğun olan fakat çok küçük bir kütlenin çekimine kapılmak durumundadır. Bununla beraber Güneş'ten üç defa büyük çöken bir yıldızın, karadelik haline gelmesi benzer değişle yıldızın çökme hızının ışık hızına ulaşması, saniyenin 67 milyon birinde, güneşten on kat daha kütleli bir yıldız için saniyenin 4 milyonda biri, milyon kez daha büyük bir yıldızın da çökme süresi diğerlerine göre oldukça uzun bir dilim olan saniyenin dörtte biri kadar olmaktadır.
Karadeliklerin doğasını daha da derinden algılamak için, karadeliğe doğru hareket eden bir gözlemci ile ona dışarıdan bakan ayrı bir gözlemcinin birbirlerini ve çevrelerini nasıl algıladıklarını bilmek amacıyla bir uzay gemisinin olduğunu ve ana gemiden de ayrı bir aracın karadeliğe doğru gönderildiğini düşünelim. Ayrıca bu süreç içinde de hem duran, hem de hareket halindeki gözlemcilerimiz birbirlerine her saniye mavi renkli bir sinyal göndersinler. Dıştan bakan gözlemci ilkin hiçbir şey fark etmez ve gönderdiği her saniyelik sinyale karşılık gelen sinyalleri aynen almaya devam eder (çünkü değişimler ışık hızına çok yaklaştıkça açığa çıkmaktadır). Fakat hareketli olan karadeliğe yaklaşmaya başladıkça, dıştaki gözlemciye gelen sinyallerin zaman aralığı yavaş yavaş artmaya,mavi renkli ışığın dalga boyu da kırmızıya kayarak kızıl renkte görünmeye başlar. Bunun nedeni çekimin yol açtığı etkinin fotonlar üzerindeki belirtisidir. Yani enerjisini azaltır. Tıpkı, Dopler etkisi olarak bilinen yasaya göre,evrenin genişlemesiyle birlikte bizden uzaklaşan cisimlerin gönderdiği ışınların hız nedeniyle kırmızıya kayması gibi. Başka bir deyişle araç karadeliğin olay ufkuna yaklaştıkça, dıştaki gözlemci her saniyeye karşılık, sırasıyla artan bir zaman aralığıyla sinyalleri almaya başlar ve tam araç olay ufku sınırına geldiğinde,bu zaman genişlemesi 1 saniyeye karşılık sonsuz bir süreye uzayarak (ki zaman durmuştur artık) bu uzay zaman ağında aracın donmuş görüntüsünü algılar hale gelir. (3)
Şimdi de araçtaki bir gözlemci, dışarıyı nasıl algılar onu görelim. Öncelikle o da anormal bir şeyle karşılaşmaksızın hareket etmesine rağmen, çekim etkisi arttıkça (gelen sinyallerin dalga boyları kısalarak mavi rengin üstündeki renk yelpazelerine kayar), geride bıraktığı cisimlerin kenarlarını önünde görmeye başlar. Nedeni de hareketin(çekimin) yol açtığı uzay zamanın eğilip bükülmesidir. Işık hızına yakın bir sürate ulaştığında ise, her şeyin sıkışıp küçücük dairesel pencereye dönüştüğünü ve baktığı uzayın kütlesinin azaldığını (şeffaflaştığını) boyutların uzayıp arttığını ve zamanın da hızlandığını görür.
Tam olay ufkunda ise, hızı ışık hızına ulaşarak (olay ufkuna giren tüm nesneler, çekim etkisiyle sırasıyla moleküllerine, atomlarına, parçacıklarına ve nihayetinde fotonlarına yani en temel bileşenlerine ayrılıp ışık hızıyla hareket ederek, enerji, mikrodalga aslına dönerler.) kütlenin sıfır, zaman ve boyutların da sonsuz olmasıyla, dinsel verilerdeki gök katlarının kitabın sayfalarının dürülmesi gibi, dairesel pencerede kapanarak TEKİLLİKTE yok olur. Yani, evrenin tüm tarihi tüketilmiş, uzay-zaman, madde, enerji de anlamını yitirmiş olur.
Dıştan bakış açısına göre, karadeliğin olay ufkundaki cismin donmuş görüntüsünün algılanmasına karşın, hareketli olan cisim olay ufkunun ardına geçerek ışıktan hızlı takyon boyutuna girer. Burada soyut olan zaman, somut, somut olan uzay da soyut hale dönüşür (ve bilinen tüm yasalar ters işler). Bu boyutta zaman başka deyişle Nedensellik ilkesi ters işlediğinden, hareketli cisim merkeze doğru ilerledikçe tükenmiş olan evrenin tarihi, gelecekten geçmişe doğru akmaya başlar ve karadeliğin tam merkezine ulaştığında ise evrenin ilk oluşum anındaki safhaya ulaşır. Ve burası aynı zamanda karadelik küresinin tam merkezi, kurt deliğindeki hortumun da tam orta noktasıdır. Yolculuktan anlaşıldığı üzere bu nokta da evrenimize ve evrenlere ait tüm bilgi en ufak detayına kadar mevcuttur. Yine bu nokta da başlangıç ve son birleşiktir daha doğrusu aynıdır. Dolayısıyla bu nokta da evrenimiz ve evrenlere ait son hareket bellidir. Sonraki süreçte ise (olay ufuklarını bir huniye benzetirsek, huni hortumlarının birleştiği bu nokta dan), hortumun diğer bölümüne doğru hareket ederken evren soyut (takyonik) olarak zamanda ileri doğru akmaya başlar ve everenin sonu geldiğinde diğer kurt deliğinin olay ufkunda takyon enerjisi bildiğimiz anlamda enerjiye dönüşüp safha-safha yoğunlaşırken zamanda gelecekten geçmişe doğru giderek evrenin herhangi bir uzay ve zamanına geri döner ve orada açığa çıkar.
Şimdi de bu nokta ya madde planından giderek değil de, direkt tepe nokta dan bakacak olursak; bu nokta evren ve evrenlere ait bütün programlara sahip bir biçimde big-bang nokta ve noktaları olarak kainatı meydana getirir. Benzer bir ifadeyle; Mutlak Bilince ait hülyalı düşünceler bu nokta ile beraber filizlenerek big-bang patlamalarıyla önce bildiğimiz türden enerji boyutunda sonrada sırasıyla yoğunlaşarak algılayıcısına göre maddesel evrenleri meydana getirmektedirler.
İşte evrenimiz, t=0 anı olan bu nokta ile 10 üssü (-43) saniye arasında soyut bir halde süper uzayda iken, 10 üssü (-43) sn de Süper Uzay sona ererek soyut haldeki enerji Planck kütleli akdelik noktasının olay ufkundan bildiğimiz anlamda kuantlaşma ile birlikte enerji ve madde şekline dönüşür.
Konunun daha iyi anlaşılması için tekrardan maddesel boyuttan yola çıkarsak; 10 üssü (-33) cm çaplı Planck aralığı yada karadeliğin tam olay ufkuna geldiğimizde bildiğimiz uzay-zaman yapısı ortadan kalkıp tek bir nokta olarak süper uzaya açılırız. Bu boyutta ise, bizim evrenle birlikte sonsuz evrenlere ait big-bang noktaları bulunur. Bu noktalara bir açıdan baktığımızda bunlar tünellerin ağzıdır. Dolayısıyla süper uzayın girişi tünellerin ağzından meydana gelmiş bir yapıdır (dokudur) diyebiliriz. Bu boyutta noktalar bir diğerinin aynısı olduğu için her bir tünelde de diğer tüm tünellere ait olan bilgiler mevcuttur. Bizim evrene ait olan big-bang noktası yada bu tünelin ağzından içeri girdiğimizde (ki bunların hepsi boyutsal iniştir) evrenimize ait tüm oluşlar deminde dediğimiz gibi sonsuz gelecekten geçmişe akarak bize göre t=0 anında en başa döner. Yalnız t=0 sınırında süper uzayın tavanında görünen tüm tünellerde bu nokta da birleşirler ki buraya mistik dille 'Nur üstüne Nur' denmektedir. Yani öyle bir nokta düşünelim ki, süper uzayın tabanı olan bu noktadan huni biçiminde sonsuz tüneller çıkmakta ve süper uzayın tavanı olan tünellerin ucundan (ağzından) big-bang patlamalarıyla somut enerji ve maddesel evrenler oluşmakta.
t=0 anından öncesinde ise ne olduğuna bilim cevap verememektedir. Bunun cevabını sufizm de buluyoruz. Mistisizm bu noktanın öncesinde, bize göre soyut olarak ifade ettiğimiz takyonlara bile soyut bir boyut olan mana boyutunun olduğunu söyler. Resulullah da 'Allah var idi ve Onunla birlikte hiçbir şey yok idi' şeklinde ki ifadesiyle bu boyutta Allah'ın kendi kendine var olduğunu belirtmektedir. Bir başka anlamda burası Salt İlim boyutudur. Bu boyutta kesinlikle bir yaratılmışlık söz konusu değildir ve yaratılmışlığa ait olan tüm olaylarda şekilsiz ve suretsiz bir biçimde burada mevcuttur. Yaratılma bu t=0 anından itibaren başlamıştır. Gerçi bu andan itibaren tüm boyutlarda da Ondan ayrı bir şey yok fakat bu boyutlar yoktan var edilmiştir. Üstelik bunlar bile bize göre anlatımlardır.
Bununla birlikte; dini terminolojide Hz Muh(sav) in miraç hadisesinde, Sitrei Münteha olarak isimlendirdiği ve Cebrail (as) ın 'bir adım daha atarsam yanarım' (ki varlığım bir üst boyut itibariyle devam eder anlamında) dediği bu nokta, tüm enerji biçimlerinin sona erip bittiği ve Allah'a ait olan manaların başladığı sınırdır ki, bu boyutta zaman kavramının her türüne yer yoktur. Çünkü bu sonsuz ve sınırsız boyuttaki zaman birimi 'An' olarak ifade edilmektedir.
Burada çok önemli bir husus da; manaların enerjiye yani soyuttan somuta dönüştüğü ilk anda, sınırda ki sonsuz-sınırsız enerji boyutunda da yine zaman ve mekanın varlığı mevcut değildir. Bu yapıda da zaman birimi 'An' dır ve her şey yine şekilsiz ve suretsiz bir biçimde bir Bütün olarak mevcuttur. Uzay-zaman dediğimiz şey, bu ilk andaki Bilinçli Enerjinin çeşitli oranlarda, terkiplerde yoğunlaşması sunucu big-bang patlamalarıyla bildiğimiz enerji ve madde biçiminde görünmesiyle meydana gelmiştir. İşte tam bu t=0 anı olarak kabul ettiğimiz ve tüm sonsuz tünellerin birleşim noktası olan bu nokta da ki sonsuz enerjiye mistik dille Allah'ın Kudret Sıfatının mazharı olarak Ruhu Azam, İlim Sıfatının mazharı olarak Aklı Evvel (Kozmik Bilinç), Kimliğine de Hakikatı Muhammediye ismi verilmektedir. Dışarıdan bu nokta (aslında böyle bir şey olmaz ama anlatım sadedinde) 0 (Hiçlik) noktası olarak algılanırken, aynı şeye içeriden bakıldığında bu noktanın sonsuz-sınırsız bir Bilinç ve Enerjiye sahip bir yapı olduğu görünür. işte Kainattaki tüm yaratılmışlar varlığını ve bilincini bu Melekten alırlar.
|
|
|
|