Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adı/E-Posta:
  

Şifreniz:
  





Forumda Ara

(Gelişmiş Arama)

Forum İstatistikleri
» Toplam Üyeler: 3,070
» Son Üye: damon
» Toplam Konular: 2,834
» Toplam Yorumlar: 3,065

Detaylı İstatistikler

Kimler Çevrimiçi
Toplam: 1262 kullanıcı aktif
» 0 Kayıtlı
» 1262 Ziyaretçi

Son Aktiviteler
Sürekli Aynı Sayıyı Görüy...
Forum: MELEK MESAJLARI
Son Yorum: Stannis
03-10-2024, Saat: 18:13
» Yorumlar: 0
» Okunma: 328
Bize ait olmayan sahte an...
Forum: Zihin
Son Yorum: cinsiyetsiztirmavi
29-08-2024, Saat: 01:28
» Yorumlar: 0
» Okunma: 306
RUHLARIN YAZDIRDIĞI SÖYLE...
Forum: ENTERESAN BİLGİLER
Son Yorum: Shfz
20-08-2024, Saat: 01:26
» Yorumlar: 1
» Okunma: 62,010
Nuh’un Gemisi’nin Çözülem...
Forum: TARİH
Son Yorum: Emka
21-02-2024, Saat: 21:57
» Yorumlar: 3
» Okunma: 8,132
DEMON İSİMLERİ LİSTESİ VE...
Forum: DEMONLAR
Son Yorum: Debriyaj_Balatasi
15-02-2024, Saat: 02:30
» Yorumlar: 1
» Okunma: 25,075
Trabzon'da ki Majisyenler
Forum: TRABZON SPİRİTÜELLERİ
Son Yorum: koavemaji
02-02-2024, Saat: 14:11
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,007
11:11'in Manevi Önemi ve ...
Forum: EVRENSEL ENERJİLER
Son Yorum: zeynepbuhan
10-11-2023, Saat: 18:49
» Yorumlar: 1
» Okunma: 6,150
Sürekli Şiddetli Baş Ağrı...
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: Gümüşkurt
25-09-2023, Saat: 19:23
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,524
%100 Etkili Şans İlmi Hav...
Forum: BÜYÜLER
Son Yorum: Gümüşkurt
18-09-2023, Saat: 23:51
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,286
Baş Melek Cebrail'in ismi...
Forum: Gabriel (Cebrail)
Son Yorum: Gümüşkurt
17-09-2023, Saat: 15:38
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,173

 
  UYUMA ŞEKLİNİZ SAĞLIĞINIZI NASIL ETKİLİYOR?
Yazar: Spiritüeller - 25-03-2017, Saat: 18:31 - Forum: SAĞLIK - Yorum Yok

Günde ortalama 8 saat uyuduğumuz düşünülürse, hayatımızın yaklaşık üçte biri uykuda geçiyor. Dolayısıyla uyku kalitemiz, fiziksel, zihinsel ve ruhsal sağlığımız üzerindeki etkisi de oldukça büyük. Peki uyku pozisyonumuz sağlığımızı nasıl etkiliyor?

en-saglikli-uyku-pozisyonu-hangisi-saga-...605815.jpg

Sırt üstü yatmak / Asker pozisyonu
Asker pozisyonu, yani kollarınızın vücudunuzun iki yanında yer aldığı sırt üstü uyku pozisyonu, omurga ve boyun sağlığınız için en iyi pozisyon olarak görülüyor. Rahatlık için yastık yüksekliğini doğru ayarlamanız gereken bu pozisyonun olumsuz yanı ise horlama ve uyku apnesine neden olması.

Yüz üstü yatmak
Yüz üstü yatmak sindirimi kolaylaştırıyor olsa da, bel bölgesi yeterince desteklenmediği için sırt ağrılarına neden olabiliyor. Diğer yandan yüz üstü uyku pozisyonunda yüzünüzün tek bir yanına yatmak, o bölgenin gevşeyerek ileride daha çabuk kırışmasına yol açıyor. Ne var ki, horluyorsanız, ince bir yastıkla yüz üstü uyuyarak probleminize geçici olarak da olsa çözüm bulabilirsiniz.

Cenin pozisyonu
Cenin pozisyonu pek çok kişinin favori uyku pozisyonu olsa da, vücudun yuvarlandığı ve başınızın büküldüğü bu pozisyon omurga ve boynunuza zarar verebiliyor. Utangaç ve hassas bir kişiliğe sahip olduğunuzun göstergesi olabilecek cenin pozisyonu, özellikle hamilelere ve horlayanlara öneriliyor.

Sağ ya da sol tarafa dönük
Vücudunuzun bir tarafına dönerek uyumak, vücudunuzu ve sağlığınızı büyük ölçüde etkiler. Sağ tarafına dönük uyuyanlarda mide yanması gibi sorunlar, sol tarafına dönük uyuyanlarda ise karaciğer, akciğer problemleri görülebilir. Ne var ki, hamilelerde sol tarafa dönük yatmak ceninin dolaşımını kolaylaştırdığından, tavsiye ediliyor.

Sırt üstü, kollar açık yatmak / Deniz yıldızı pozisyonu
Kollarınızın geniş bir şekilde açık olduğu sırt üstü uyku pozisyonu, omurga sağlığınız için oldukça iyi. Diğer yandan yüzünüzün üzerine yatmadığınız için cildinizin yaşlanması ya da kırışıklık gibi yan etkileri de bulunmuyor. Ne var ki, bu pozisyon horlamanın yanı sıra mide asidi gibi problemlerin de kaynağı olabilir.

Bu konuyu yazdır

  STRESLE BAŞA ÇIKMANIZI SAĞLAYACAK 6 YÖNTEM
Yazar: Spiritüeller - 25-03-2017, Saat: 18:16 - Forum: SAĞLIK - Yorum Yok

Artık ana kucağındaki bebeklerin bile girebildiği, çağımızın gribi stres, ömrümüzden çalıyor, hayatımızın renklerini solduruyor, kendimize ulaşmamızı engelliyor, kilo yapıyor, kısacası iyi olmayan her şeyi bünyemizde topluyor. Tam da bu nedenle ne yapıp edeceğiz, stresle başa çıkmanın yöntemlerini öğreneceğiz. Mesela; “OMG. I Can Meditate” uygulamasının yaratıcısı Lynne Goldberg’in hepimize birkaç tavsiyesi var.

58d0e33967b0a926dc97d72c.jpg

Sabah: Meditasyon
Güne meditasyonla başlayarak zihinsel olarak karşınıza çıkacak stresli durumlara karşı hazırlıklı olursunuz. Çünkü meditasyon, enerjinizi arttırır ve pozitif düşünmenizi sağlar. ‘Nasıl yapıyorduk, ommm’muydu?’ diyorsanız “OMG. I Can Meditate” gibi uygulamalardan destek alabilir, bu uygulamaların rehberliğinde meditasyona giriş yapabilirsiniz.

58d0e34867b0a926dc97d72f.jpg

Sabah: Bir Hedef Belirleyin
O gün hayatınızda büyük ya da küçük neyi gerçekleştirmek istediğinizi hatırlayın ve niyet edin. Bu durum size daha derin hedeflerinizi hatırlatır. Ve herhangi bir hedefe kitlendiğinizde gün içerisinde karşınıza çıkan küçük darbeler ve sıkıntılar karşısında daha dirençli olursunuz.

58d0e39667b0a926dc97d739.jpg

Öğle: Kontrol edin
Kendinize müsait bir zaman bulup, zihninizin ve bedeninizin aynı hizada olup olmadığını kontrol edin. Günün hedefine odaklı bir şekilde mi ilerliyorsunuz yoksa mini engellere ve dikkat dağıtıcılara teslim mi oldunuz? Kendinizi kontrol etmek için, öğle yemeği, bir toplantı öncesi gibi kısa bir ara yaratın ve günün niyetini yerine getirmek için neye ihtiyacınız olduğu kontrol edin.

58d0e3ac67b0a926dc97d73b.jpg

Öğleden Sonra: Biraz Ara Verin
Şimdiden yıpranmış ve motivasyonunuzu kaybetmiş mi hissediyorsunuz? Panik yok! Dışarıya çıkıp temiz hava alın. Kısa süreli de olsa bu gibi mekân değişiklikleri, enerjinizi yeniler ve geri döndüğünüzde içinde bulunduğunuz duruma daha dirençli karşılık vermenizi sağlar.

58d0e3d367b0a926dc97d73e.jpg

Gece: Uyuyun
Ne kadar basit değil mi? Annelerimizin de dediği gibi; geceleri yatmak, sabahları kalkmak bilmiyorsunuz! Ancak düzenli uyku stres seviyenizi ciddi düzeyde azaltır ve vücudunuzun ve zihninizin direncini arttırır. Yetişkinseniz gece en az 7 saat sağlıklı bir uyku uyumalısınız.

58d0e3ec67b0a926dc97d741.jpg

Gece: Elektronik Cihazları Kapatın
Gece yatmadan son gördüğünüz şey cep telefonunuz değil zihniniz olsun. Yatmadan yarım saat önce tüm elektronik cihazlarınızı kapatın ve bir kalem kağıt alıp aklınızdan geçen düşünceleri yazın. Böylece hayatınızın ve hedeflerinizin, niyetlerinizin senkronize bir şekilde ilerleyip ilerlemediğini görebilirsiniz. Bunu yaparken kendinizi yargılamayın, sadece gününüzü bir anlamda serbest bırakın. Ve yarının yeni bir gün olduğunu unutmayın.

Kaynak: Hürriyet Haber

Bu konuyu yazdır

  SAĞLIKLI RUHSAL YAŞAM İÇİN PRATİK ÇÖZÜMLER
Yazar: Spiritüeller - 25-03-2017, Saat: 16:32 - Forum: KİŞİSEL GELİŞİM - Yorum Yok

Hızlı yaşamın getirisi olarak hepimiz çevremizde daha pratik çözümler arıyoruz. Bunun için hazır gıdalar, kullan at eşyalar, pratik yöntemler deniyoruz. Bu hızlı ve yoğun tempoya rağmen hepimiz bu koşuşturma içerisinde ruhsal dünyamız ile barışık yaşamak istiyoruz.

Negatif enerjilerden uzak durmak, enerji bedenlerimizi korumak ve ruhsal, fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak da sağlıklı olmak istiyoruz. Bunlar içinde pratik çözümler arıyoruz. Eskiler bu konuda çok basit ama etkili bazı yöntemler geliştirmişlerdir.

saglikli-bir-ruhsal-yasam-icin-pratik-sp...zumler.jpg

Negatif ve artık enerjilerden kurtulmak

Hepimiz iş, okul veya sosyal yaşamımızda birçok insan ile içli dışlı oluyoruz. Haliyle auralarımız arasında sürekli ve hızlı bir enerji alışverişinde bulunuyoruz. En nihayetinde eve geldiğimizde kendimizi yorgun ve bitkin hissediyoruz. Hiç fark ettiniz mi, neden bazen fiziksel olarak çok hareket etmesek da kendimizi yorgun hissediyoruz? Bunun çevre kirliliği, gürültü vb. gibi nedenlerinin ötesinde bir diğer sebebi, üzerimizde var olan negatif ve artık enerjilerdir ve eskilerin bu konuda bize çok önemli önerileri vardır;

Adaçayı: Adaçayı çok eski zamanlardan beridir arındırmak için kullanılır. Kızılderililer adaçayının Yüce Ruh’un insanlara verdiği bir hediye olarak görürlerdi. Negatif enerjiyi nötrleyerek hem koruyucu hem de rahatlatıcı bir etkisi vardır. Eskiden adaçayını tütsüleyerek auralar ve evler temizlenirdi. Haliyle hala daha spiritüel olarak en çok kullanılan yöntemlerden biridir. Yapmanız gereken bir tabaktakurutulmuş adaçayını yakmak ve bunla auranızı “yıkamaktır.” Adaçayı dumanı auranızı temizleyecek ve sizi arındıracaktır. Ayrıca evinizdeki negatif enerjiyi ve nazarı yok etmek içinde düzenli olarak adaçayı ile evinizi tütsüleyebilirsiniz ama burada önemli nokta her tütsüleme sonrası camı açarak temiz havanın içeri girmesidir.

tutsu_saglikli_yasam_tutsulemek_ruhsal_s...mler_4.jpg

Tuz ve Tuz Banyosu: Tuz bilinen en eski koruyucu ve negatif enerjiyi toplayıcıdır. Eskiden yemeklere tuzun konmasının sebebi tat vermesi değil, yemeklere karıştırılmış büyülerin veya negatif etkilerin yok edilmesiydi. Bunun için genellikle doğal olana deniz tuzu kullanmanızı öneririm. Evinizde ve odanızda bir tabak içine biraz tuz koymanız evde ki negatif enerjiyi toplayacaktır. Ayrıca daha pratik bir yöntem olarak eve geldiğinizde bir leğende ılık bir suda bolca deniz tuzu çözündürdükten sonra ayaklarınız bu tuzlu suya sokmanızdır. Bu noktada tuz ayaklarınızdan vücunuzdaki bütün negatif ve artık enerjiyi toplayacak ve sizi topraklayarak rahatlatacaktır. Bunun yanı sıra banyo suyunuza bolca tuz ve biraz adaçayı yaprakları koyup bu suyla banyo yapabilirsiniz.

Ametist: Ametist doğal bir arındırıcı ve dönüştürücüdür. Evdeki veya auranızdaki negatif enerjiyi pozitif enerjiye dönüştürür. Bu açıdan evinizde büyük bir ametist bulundurmanızda fayda var. Ayrıca yoğun geçeceğiniz günlerde ametist kolye takarak daha hazırlıklı olarak hayata atılabilirsiniz

Hızlı topraklanma tekniği: Bu teknik çok hızlı bir şekilde topraklanmanızı sağlar. Bu sayede üzerinizdeki fazla ve artık enerjiyi toprağa verirsiniz. Özellikle meditasyonlardan sonra topraklanma meditasyonu için fazla zamanınız yoksa hemen parmaklarınızı aralayarak parmak uçlarınızı yere dokundurun ve bir müddet derin nefes alıp vererek parmak uçlarınızdan fazla enerjiyi toprağa boşaltın.

saglikli_yasam_ruhsal_spirituel_cozumler_1.jpg

İstenmeyen enerji alanları, radyasyon ve elektromanyetik alanlar

Bazı enerji alanları ve yoğun elektromanyetik alanlar enerji bedenlerimizde bazı sorunlara yol açabilmektedirler. İstenmeyen bu frekanslar bizim auramızda dengesizliklere yol açabilir ve bu da bizde uzun süreli rahatsızlıklara neden olabilir. Bundan korunmanın temel yolu güçlü bir auradır. Auramızın temel amacı zaten bizi bu tür istenmeyen enerji alanlarından korumaktır. Düzenli yapacağınız pratikler ve bazı özel kristallerle auranızı destekleyip güçlendirebilirsiniz. Kuvars kristali veya obsidyan taşı auranızı destekleyerek bu tür enerji alanlarına karşı koruyucu etki gösterir. Ayrıca günlük olarak auranızı güçlendirme meditasyonu yaparak güne başlarsanız, bu tür etkilerden daha az etkilenirsiniz.

Sabah kalktıktan sonra camı açın, havayı derin derin içinize çekin ve güneşe doğru yüzünüzü dönerek güneşin enerjisini soluyun. Nefes alırken güneşin enerjisini de çektiğinizi imgeleyin ve güneşin enerjisini solar pleksus çakranıza çekin ve burada depolayın. Sonra Nefes verirken yavaşça solar pleksus (mide) çakrasından güneşin enerjisinin tüm vücudunuza ve auranıza nasıl yayıldığını görün. Bunu üçer kez tekrarlayarak güneşin enerjisiyle auranızı destekleyin.

Güneş çok güçlü bir enerji kaynağıdır ve yaşam enerjisi tedarik eder. Bu yaşam enerjisi eski kültürlerde solar enerji olarak nitelendirilmektedir. Kişiyi güçlü ve yaşam dolu kılar. Eril enerjinin yaratımını ve gücünü taşır. (Karşıtı size sezgisel-büyüsel enerji diye tabir edilen lunar enerji yani ayın enerjisidir.) Bu şekilde sağlam bir şekilde güne başlayabilirsiniz. Eğer kristal kullanıyorsanız, kristalleri tuzlu suda ara ara temizlemeyi unutmayın.

Toprak anadan uzakta kalmak

Bizler ağaç misali, gök ile yerin evliliğinden doğmuş çocuklarız. Gök baba, yer ana tabiri de tam olarak buradan öte gelir. Yerden aldığımız enerji kök çakrayı besleyerek bizim hayatta daha güçlü durmamızı sağlar. Bereketi bolluğu ve dinginliği getirir. Ama her tarafın beton olması, toprakla temas alanlarının azalması ve yüksek binalarda oturmamız bu bağı zayıflatarak, topraktan enerji almamızı engeller Bu da kök çakranın fazla güçlenmemesine ve genel olarak depresyon, umutsuzluk, ilham azlığı, yaratıcılıkta sınırlanma, bereketsizlik, maymun iştahlılık ve benzeri birçok sorunu yanında getirir. Her ne kadar topraktan uzak kalsak da, toprağa hala bağlı olduğumuz su götürmez bir gerçektir. Haliyle yine de topraktan enerji çekme ve topraklanma çalışmaları ile toprakla olan bağımızı spiritüel anlamda güçlendirebiliriz.

Günümüzde insanların çoğu toprak enerjisini ayak bileklerine kadar çekebilirler. Düzenli topraktan enerji çekme meditasyonuyla bunu arttırabilirsiniz. Öncelikle rahatça ve dik oturun. Ayaklarınız yere sağlam bassın. Derin derin nefes alın ve verin. Bu sırada nefes alırken ışıktan köklerin ayaklarınızın tabanından yerin altına, magmaya kadar uzandığını imgeleyin. Ayaklarınızın tabanı dışında, kök çakradan ve kuyruk sokumu bölgesinden de köklerin çıktığını imgelemeye başlayın. Böylelikle ayak tabanlarınızdan, kök çakradan ve kuyruk sokumundan ışıktan köklerle dünyaya bağlandınız. O bağı hissedin. Önce derin nefes alın ve nefes verdiğinizde vücudunuzdaki gri-siyah benekler ya da dumansı şekilde olan tüm negatif enerjiyi magmaya kadar gönderin.

Bunu bir müddet yapıp topraklandıktan sonra şimdi dünyadan enerji çekin. Bunun için önce dilinizi damağınıza götürün (ama kendinizi kasmayın rahat bırakın) soluk alırken ayak tabanlarınızdan mavi bir enerjiyi yavaşça çekmeye başlayın. Her nefes alışınızda mavi enerji vücudunuza, hücrelerinize doğru aksın. Bu noktada sürekli meditasyon yaptığınızda yer enerjisini hissetmeye başlayacaksınız. Bu enerji dişil bir enerjidir bu yüzden soğuk-serin ve ferah bir enerji olarak hissedilir (Hatta kışın sizi üşütebilir). Taç çakranıza kadar bu enerjiyi çektikten sonra vücudunuzdan auranıza yayın ve yavaşça çalışmayı bitirin. Yoğun bir enerjidir, gece yaparsanız sabah kalkmakta zorlanabilirsiniz. Sabahları yapmanızı tavsiye ederim.

Evin ruhsal temizliği ve korunma

Her nasıl düzenli olarak fiziksel kirler için temizlik yapıyorsak aynı şekilde ruhsal olarak da ev temizliği yapmamız şarttır. Adaçayı ile tütsülemek ve bu sırada ışıkla imgeleyerek evi yıkayarak temizlemek yöntemlerden biridir. Bir diğer yöntem ise temizlik suyudur.

Temizleme Suyu; Bunun için saf ve içilebilir suya bolca deniz tuzu, biraz adaçayı yaprağı, çok az sarımsak, biraz melekotu kökü, karanfil, defne, kekik ve bulabilirseniz mürver ve şakayık otu koyun.  Ardından bunları kaynatın, kaynarken bembeyaz arındıcı ve güçlü bir ışıkla suyu yıkayın, kutsayın. Suyun bilincine arındırma görevini yükleyin. Bunun için beyaz ışıkla yıkarken küçük bir niyet edin. Bu niyet “Su, koruyucu bitkilerin özleriyle bütünleşiyor ve evimi, beni, ailemi arındırıyor ve her türlü kötülüğe karşı koruyor” gibi bir şey olabilir. Biraz kaynadıktan sonra suyu süzün ve içerisine sirke koyun ve böylece temizleme suyunuz hazır olacaktır. Ardından evi temizleyeceğiniz suya biraz bu hazırladığınız sudan koyarak evi temizleyin. Evi fiziksel olarak temizlerken aynı zamanda ruhsal olarak da temizlemiş olacaksınız.

Kavanozlar, Keseler; Her ne kadar artık kullanılmasa da eskilerin en çok kullandığı yöntemlerden biri odalarda özel kavanozlar ve keseler bulundurmaktı. İlginçtir ki bu eski yöntemlerde belli bir formülasyon yoktur. Sadece temel olarak tuz konulurdu. Temel mantığı; “Sizin için korunma neyi sembol ediyorsa, ondan yararlanın” dır. Haliyle kavanozlara ve keselere temel olarak tuz ve sonrada kişinin bilinçaltında korunmayı ne sembolize ediyorsa o konulurdu. Bazen kadınlar ormana çıkar ve mesela korunma için mavi veya evlerinde bereket istiyorlarsa yeşil ya da mutlu bir evlilik için kırmızı çeşitli çiçekleri toplarlar ve kavanoz veya keseyi öyle doldururlardı.

Korunmak için kavanoz yapmak istiyorsanız önce şunu kendinize sormalısınız. Benim için korunma neyi sembolize ediliyor? Eski inanışlara göre ayna var olan enerjiyi yansıtma özelliği taşımaktadır, eğer sizin içinde geçerliyse bu yüzden kavanoza ayna veya yine korunmayı sembolize eden eğik çiviler koyabilirsiniz. Veya evinizde bulduğunuz küçük eşyalar, doğadan içinize sinen bitkilerle kavanoz veya kese hazırlanabilir. Eğer bu evi korumak için ise genelde her yıl yenilenmesi gerekmektedir. Daha ileri boyuta taşımak isterseniz kavanoza doldurduğunuz suya biraz çivit atarak, korunmanın rengi olan mavi rengi sağlayabilirisiniz. Yada kavanozunuzu maviye boyayabilir ve üzerlerine size göre korunmayı sembolize eden şekiller çizebilirsiniz. Ardından kavanozu evin bir köşesine saklayın. Yine kesenin mantığı da aynıdır, korunmak için mavi bezden bir kese yapılır ve içine tuz ile istenen eşyalar-bitkiler doldurularak evin girişine asılırdı.

Çevre etkileri

Hızlı yaşam sürecinde bizi ruhsal olarak etkileyen en önemli konu insan ilişkileridir. Yukarıda da insanların auralarıyla nasıl iletişim halinde olduğumuzdan bahsetmiştik. Bu tür enerji artıkları yetmezmiş gibi bir de gün içinde negatif saldırılar, istenmeyen olumsuz enerji bağları ve başkalarının enerjilerini sömüren psişik vampirler vardır. Psişik vampirlerin çoğu psişik vampir olduğunun farkında değildir. Bu insanların bazı olumsuz yaşanmışlıklardan dolayı auraları yeterince enerji üretemezler ve oluşan almaçlarla başkalarının auralarına saldırılarda, tacizlerde bulunurlar ve bu auralara girerek oradaki enerjiyi emerler. Bu çok tehlikeli bir durumdur. Bu konuyu detaylı araştırmak isteyenlere; “Enerjimizi çeken insanlar” (Sınır ötesi yayınları) isimli kitabı öneririm.

Bu tür negatif ataklar, artık enerjiler ve psişik vampirlerden pratik en iyi korunmanın yöntemi yanımızda lavanta kolonyası taşımaktır. Lavanta bitkisi ruhsal olarak arındırıcı ve temizleyici bir bitkidir. Bundan elde edilen kolonya güçlü bir arındırcı olarak kullanılır. İnsanlarla etkileşime girdikten sonra lavanta kolonyası ile özellikler ellerinizi ve yüzünüzü ovalayın. Ayrıca negatif enerjiden korunmak için turkuaz taşı da takabilirsiniz. Lakin turkuaz taşını düzenli temizlemezseniz yakın bir zamanda çatlamasına ya da kaybolmasına şahit olabilirsiniz.

Eğer psişik vampir olduğunu düşündüğünüz biri varsa, o kişiyle çok fazla göz teması kurmayın. Beyaz-mavi bir ışıkla hemen auranızı korumaya alın ve irtibat sonrası bol suyla yüzünüzü ve ellerinizi bileklerinize kadar yıkayın.

Bu tür psişik saldırılar dışında bir de günlük kavgalar ve atışmalar vardır. Kavga sırasında iki kişi arasında olumsuz bir bağ oluşur ve bu kişinin enerjisini tüketir. Fark ederseniz kavga sırasında ilk olarak yoğunluk hissettiğiniz alan mide bölgesidir. Çünkü dünyevi bağlar burada ki solar pleksus çakrasından yapılır. Böyle bir kavga içerisinde bulunduğunuzda karşıdakiyle olumsuz bağ kurmamak ve kişinin size gönderdiği negatif enerjilerden korunmak için hemen bir elinizle mide ve göbek deliğinizi kapatın, orayı ışıkla sarın. Bu şekilde kavga sırasında olabildiğince az etkileneceksiniz. Karşıdakini veya böyle bir ortamı sakinleştirmek için de etrafı önce pembe bir enerji bulutuyla sarın ardından, mavi enerji yağmuruyla huzuru etrafa yayın.

Bu tür kavgalı ve yoğun günün ardından muhakkak bu kişilere affetme meditasyonları yapın.

Sağlıksız gıdalar

Eskilerin dediği gibi “Ne yiyorsak oyuzdur.”Maalesef günlük hayatta hem fiziksel hem de ruhsal olarak pek sağlıklı beslenmemekteyiz. Yediğimiz gıdaların en küçük yapı birimlerine kadar vücut tarafından katalizlenmesi ve sonra bu katalizlenen küçük yapılı birimlerden daha büyük hayati önem taşıyan enzimler hormonlar yapılmaktadır.

Aynı bu fiziksel etki gibi yiyeceklerin ruhsal boyutları vardır ve bunların bizim enerji bedenlerimize etkisi yadsınamayacak kadar çoktur. Bilhassa et ürünleri yoğun bir negatif enerjiye sahiptir. Bunun temel sebebi hayvanların ölürken yaydıkları ölüme bağlı yoğun enerjidir. Bu enerji etin ruhsal eterik bedenine işler ve biz eti tükettiğimizde bu yoğun ölüm enerjisi bizim ruhsal boyutumuza yansır. Bu aynı toksik bir yem ile beslenen hayvanların, bu toksik maddelerin ette ve bilhassa karaciğerde depolanması ve oradan bize aktarılmasına benzetilebilir. Ayrıca etin bağırsakta sindirilmesi işlemi de zor olduğu için vücut daha fazla enerji harcar. İşte bu noktada eskilerin birçoğu et yemeyi bırakarak vejetaryen bir hayat sürdürmeye niyetlenmiştir.

Bunun yanı sıra bir kesim ise etin hayati önemini vurgulayarak et ve hayvani ürünleri hayatımızdan çıkarmamız gerektiğini savunurlar. Haklı olarak bir insan için gerekli tüm protein kaynakları et ve hayvani gıdalarda mevcuttur. Et, süt, yumurta bunlar protein açısından çok zengindirler ve soya ile birkaç spesifik bitki dışında hiçbir bitkisel kaynak tam olarak protein ihtiyacınızı karşılamaz. Zaten protein kaynağı olarak et ve hayvani ürünler referans alınır. Bitkiler eksik-yarım protein olarak değerlendirilir ve protein faydaları kombine kullanılmadığı dışında çok düşüktür Ayrıca vitamin, mineral ve esansiyel yağ alımı açısından da et çok önemlidir. Özellikle hepimizin bildiği B12 vitamini bu açıdan elzemdir ve ya balıktan alınan omega da bir o kadar hayati işlevlerimiz için önemlidir.

Bu noktada bazı kişiler, eti veya bu tür sağlıksız gıdaları hayatımızdan çıkarmadan, şifalandırarak tüketebileceğimizi düşünmektedirler.

İnsanoğlu yıkmak kadar bir şeyi yapmaya ve düzeltmeye de muktedirdir. Haliyle bu tür sağlıksız gıdalar yoğun enerji yüklemeleri ile daha sağlıklı hale getirilebilir. Kaldı ki yapılan çalışmalarda pis ve çamurlu suların sırf meditasyon teknikleriyle daha temiz hale dönüştürüldüğü veya kutsanmış suların uzun yıllar yosun tutmadığı bilinmektedir.

İnsan zihni, yoğun niyetle, var olan gıdadaki bu olumsuz enerjiyi olumluya çevirerek, hem fiziksel hem ruhsal olarak daha sağlıklı kalmayı başarabilir. Bu yöntem gayet basittir. Önünüzdeki gıdanın üstünde elinizi tutun ve yine beyaz arındırıcı bir ışıkla gıdayı sarın ardından içinizden güçlü ve inanarak tüm iradenizle şu niyeti edin: “Işık ile gıdadaki olumsuz enerjileri şifalandırıyorum ve gıdanın titreşim seviyesini kendi titreşim seviyeme yükseltiyorum ve sadece gıdadan vücudumun-ruhumun yararına olanları kabul ediyorum”.

Benim bu noktada görüşüm etin tamamen hayattan çıkarılmaması ama et tüketiminin azaltılmasıdır. Buna nazaran hayvani ürünler (süt, yumurta vb.) ve bunların yan ürünleri (yoğurt, ayran vb.) protein kaynağı almak için zaten yeterli olacaktır. Ayrıca yukarıdaki yöntemle gıdaların olumsuz enerjisini olumluya çevirerek tüketebilirsiniz.

Madde ile mana arasında

Uzun bir günün ardından koltuğumuza uzanıp şöyle bir kendimizi gözlemleyelim. Zihnimizi ve mantıksal yargılarımızı rafa kaldırıp, ruhumuzu ve vücudumuzu dinleyelim. Birçoğumuz bu dinleme sürecinde ruhtan ve onun yansıması olan bedenden çok şikâyet duyacaktır. Hayat madde ile maneviyatın içe içe geçtiği bir süreçtir. Maddi dünya ile manevi dünya iki ayrı dünya değillerdir, tam tersine iç içedirler. Biz de bu ikisi arasında bir etkileşimde bulunuruz. Fiziksel- zihinsel bir yaşam ile iletişim dışında, aynı zamanda sürekli ruhsal bir iletişim ve yaşam içerisinde bulunuruz. İşte bu yüzden eskilerden günümüze bu teknikler günlük hayata uyarlanmış ve alışkanlıkların bir parçası haline gelmiştir.

Nasıl ki akşam yatmadan önce dişlerimizi fırçalıyorsak aynı şekilde yatmadan önce hafif bir meditasyon ve topraklanma ile üzerimizdeki fazlalıklardan hem zihinsel hem de ruhsal olarak arınmalıyız. Veya sabah işe giderken nasıl banyo yapıyor ve kahvaltı yaparak enerji toplamaya çalışıyorsak aynı zamanda güneşe selam verip, enerjimizi yükseltip güne öyle başlamalıyız. İşte bu iki taraflı denge, bizi hayat içerisinde daha sakin, huzurlu ve başarılı kılacaktır. Her daim iki dünyayı aynı anda yaşadığımız unutulmamalı ve günlük fiziksel alışkanlarımızın yanında günlük ruhsal alışkanlıklara da yer vermeliyiz. Böylece dengeli ve ruhsal olarak sağlıklı bir yaşam sürdürebiliriz.

Kaynak: İndigo Dergisi

Bu konuyu yazdır

Heart NEGATİF ENERJİLERDEN KENDİMİZİ NASIL TEMİZLEYEBİLİRİZ?
Yazar: Spiritüeller - 25-03-2017, Saat: 16:21 - Forum: KİŞİSEL GELİŞİM - Yorum Yok

Güzel bir yaz günü deniz kenarında olduğunuzu hayal edin. Bütün bir yılın yorgunluğu denize ayaklarınızı soktuğunuz andan itibaren uçup gitmeye başlar. Denizin iyot kokusunu içinize çektiğinizde bir ohhh dersiniz. Sanki burnunuz açılmış daha fazla oksijen vücudunuzda dolaşmaya başlamıştır.

O denizden hiç çıkmak istemezsiniz. Keşke her gün hava sıcak olsa ve her gün bu keyfi alma imkanım olsa diye aklınızdan geçirirsiniz. Yaşamanın keyfine varırsınız ve kendinizi yeniden keşfedersiniz. Birden, sırtınızdaki yüklerden kurtulduğunuzu ve gençleştiğinizi hissedersiniz. Çocuklar gibi denizin içinde su ile dans edersiniz.

Sizce bu rahatlamanın arkasında neyin etkisi var? Hiç düşündünüz mü?

İnsan vücudunun yaklaşık yüzde yetmişini oluşturan suyun mucizevi bir arındırma gücü vardır.

Özellikle tuzlu su insanı negatif enerjilerden temizler, rahatlatır, yükleri hafifletir. Tuzlu su aslında çok eski zamanlardan beri arındırma, şifalandırma, temizleme ve enerjisel akışı sağlama aracı olarak kullanılmıştır. Hristiyanlıkta Vaftiz töreninin ana amacı da yeniden doğma ve ruhu ve bedeni arındırmaktır. Vaftiz olunan kişi suyun altına batırılıp çıkarılır, böylece arınmış olarak yeniden doğar.

Ruh ve beden bir bütündür. İnsanın ruhuna iyi gelen bir şey bedenine de iyi gelir. Tam tersi de doğrudur. İnsanın bedene iyi gelen her şey ruhunu da mutlu eder. Haksızlığa uğramak, affedememek, aldatılmak, kalbinizin kırılması, yaptığınız fedakarlıkların bir çırpıda yok sayılması, düşünce hareket ve özgürlüğünüzün kısıtlanması, yaptırımlar, endişeler ve korkular;  sürekli olarak hem beyninizi meşgul eder hem de ruhunuzu acıtır. Ruh acı çekiyor ise eğer bedeniniz de acı çekmeye başlar. Bu acı geniş anlamda düşünülebilir. Çeşitli hastalıklar, enerjisizlik, hayattan keyif alamama, kısırlık, cinsel isteksizlik, akneler, kafa bel sırt bacak ağrıları, panik atak, çeşitli sendromlar; ruhunuzun bir şekilde negatif enerjilerden, blokajlardan veya tıkanıklıklardan kurtulmak için bir sinema perdesi gibi size aktarmış olduğu mesajlardır.

İçinizdeki çocuğu dinlediğinizde, ruhunuzun ya da bedeninizin ihtiyacı olan şeyleri yaptığınızda, kendinize kaliteli zaman yaşattığınızda ruh ve beden hızla şifalanır ve dengeye gelir.

Tuzlu suyun negatif enerjileri ruhtan ve bedenden arındırma gücü vardır. Bu sebeple deniz kenarında, denize temas eden insanlar bu imkanları olmayanlara oranla daha rahat ve daha enerjiktirler.

negatif-enerjiden-korunma-yontemleri-aura-temizleme.jpg

Günlük hayatta rahatlıkla yapabileceğimiz kolay uygulamalar ile evinizde veya bulunduğunuz ortamlarda, tuzlu su kullanarak o ortamlardaki negatif enerjilerden arınmak mümkündür.

Örneğin iki litre alabilen bir cam kavanoz içine bir avuç kaya tuzu veya himalaya tuzu atıp bulunduğunuz ortama koyduğunuzda, tuzlu su negatif enerjileri içine toplar ve orada hapseder böylelikle ortamın enerjisini arındırır. Enerji terapileri veya meditasyonu sıkça uygulamayan yerlerde 5 gün ila 7 gün de bir tuzlu suyu lavaboya veya evin dışına dökerek yenilenmesi gerekir. Meditasyon, yoga, reiki gibi enerji terapileri ile uğraşan kişilerin bulunduğu ortamlarda suyu 2 günde bir değiştirmekte fayda vardır.

İşten geldiğinizde ellerinizi yıkadıktan sonra tuzlu su ile ya da tuz sabunu ile yıkamanız negatif enerjileri üzerinizden alacaktır.

Ayağınızı bir leğenin içine hazırlamış olduğunuz (koyabileceğiniz derecedeki) sıcak suyun içine biraz tuz eritip on dakika kadar koyarsanız günün bütün yükünü atmış, rahatlamış ve enerji dolmuş olursunuz.

Banyo küvetini doldururken içerisine bir miktar Himalaya tuzu atmak veya duş alırken tuz sabunu ile vücudunuzu temizlemek ve sonra durulamak tüm negatif enerjileri üzerinizden alıp götürecektir. Aynı zamanda enerji alanınızı güçlendirerek auranıza koruma sağlayacaktır.

“Kendime bir iyilik yapıp değerimin farkına varmayı seçiyorum.
Ben değerliyim.
Ben güçlüyüm.
Ben iyi bir insanım.
Hayatımda mutlu olmak, ilerleyebilmek, başarılı olmak ve her şeyden keyif almak için tüm çapalarımdan şu anda kurtuluyorum.

Beni engelleyen, beni ağırlaştıran, beni yorgun ve güçsüz yapan tüm çapalar ile ve benim üzerime yapışmış tüm negatif enerjiler ile bağlantılarımı şu anda kesip atıyorum.  Bu enerjileri, çapaları ve blokajları Evrene serbest bırakıyorum.

Kendimi, ruhumu ve bedenimi, arındırmaya niyet ediyorum.

İlahi şifa enerjisi ile kendimi şifalandırıyorum.

Sağlıklı, mutlu, keyif içinde, enerjik ve sevgi içinde yaşamaya hazırım ve bunu hakkediyorum… “

Alıntı : Serkan Sorguç 

Bu konuyu yazdır

  İSMİNİZİN KADER SAYISINI VE YORUMUNU ÖĞRENİN
Yazar: Spiritüeller - 25-03-2017, Saat: 14:37 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Bir isimde yer alan her harfin karşılığında bir rakamsal değer söz konusudur. İsminizde yer alan harflere karşılık gelen rakamların toplamı ise sizin kişilik özelliğinizi göstermektedir. Yani rakamların toplamı ile elde ettiğiniz rakam sizin kişilik özelliklerinizi  ortaya koyar. “Pythagoran” sistemi denilen ve sayılarla türetilen Numeroloji’de her harfin bir rakama karşılık geldiğini göreceksiniz. Aşağıdaki tabloda her harfe karşılık gelen rakamlar verilmiştir. Böylece isim ve soyadımızdaki her harfin hangi rakama denk geldiğini bularak kader sayımızı hesaplamış  olacağız. 

Kader Sayısı Nasıl Bulunur?

1 => A , J , S , Ş 

2 => B , K , T

3 => C , Ç , L , U , Ü

4 => D , M , V

5 => E , N , W

6 => F , O , Ö , X

7 => G , Ğ , P , Y

8 => H , Q , Z 

9 => İ , I , R  

Yukarıda tabloda göreceğiniz üzere her harfin bir rakamsal değeri var. Şimdi bir örnek ile kader sayısının nasıl bulunduğunu anlatalım. CEM YILMAZ  isminin kader sayısını bulalım. 

C: 3  
E: 5  
M: 4  
Y: 7 
I: 9  
L: 3  
M: 4  
A: 1 
Z: 8 +….44

44 sayısını tek basamağa  indirmemiz gerekiyor.Bunun için: 44= 4+4 = 8

Cem Yılmaz  isminin kader sayısı : 8 Tablodan 8 sayısının karakteristik özellikleri şöyledir; 

Yöneticilik yetenekleri ön planda  olur.  organizasyon yeteneği  oldukça yüksektir. Güçlü bir kişiliğe sahiptir ve maddi anlamda oldukça güçlüdür. Kararlı ve sonuca  odaklı bir kişiliğe sahiptir. Parasal anlamda  oldukça başarılıdır. Amacına giden yolda karşısında gördüğü insanlara karşı vurdumduymaz ve duygusuz davranmaktan kaçınmalıdır. 

kadersay8.jpg

Kader Sayısının Anlamları

Kader sayısı 1’den 9’a kadar  olan sayılardır. Ancak “Değişmez Sayı”  olarak 11 ve 22 sayıları bulunur. Yani bir  ismin kader sayısını hesaplarken 11 yada 22 sayısına ulaşırsanız bunları tek basamağa  indirmiyorsunuz.

1’den 9’a kadar  olan sayılar  ile 11 ve 22 sayılarının her biri bir kişiliği yansıtır. Siz de kendi kader sayınızı hesapladıktan sonra aşağıdaki tabloda yer alan kişilik özelliklerinden kendi özelliklerinize bakın.

Şimdi aşağıdaki tablodan her bir kader sayısının yansıttığı kişilik özelliklerine göz atalım.  

1 ⇒ Bağımsızlığına ve özgürlüğüne düşkündür. Yaratıcıdır ve egoları yüksektir. Kendine düşkündür.Bu insanların liderlik özellikleri ön plandadır. Oldukça hırslıdır ve  iş hayatında aşırılıktan kaçınmalıdır.  Hem aceleci davranmaktan hemde hükmedici davranmaktan uzak durmalılar.

2 ⇒ Sezgileri kuvvetlidir. İş birlikçidir ve aşırı duyarlıdır. Tasarım ve kavrama yeteneği vardır. Bu insan hem barış yanlısıdır hemde sevgi doludur. Eleştirici biridir ve ortaklık  için en çok  idealdir. Detaylara fazla takılıp kalmamalı ve yalnız kalmamaya özen göstermelidir.

3 ⇒ Sanatsal anlamda çok kabiliyetlidir. Sosyal bir kişiliğe sahiptir. Dost canlısıdır ve yüzeysel düşünür. Dışa dönük bir insandır. Eğlenceyi sever ve hayattan zevk alır. Monotonluğu sevmez, yaratıcı ve duyarlıdır.Disiplin konusunda sıkıntıları vardır  ve disiplinli olmayı öğrenmelidir. 

4 ⇒ Sağlam bir karakteri vardır. Pratik bir  insandır ve oldukça güvenilirdir.Çalışma konusunda  oldukça disiplinlidir. Başarılı  olmak  için her şeyi yapar. Çok iyi bir arkadaştır. Aşırı güvenlik duygusundan kaçınmalıdır.

5 ⇒ Özgürlüğüne düşkündür ve gezmeyi çok sever. Uyum  içinde yaşamayı bilir. Erotizme de eğilimli biridir. Cesaret konusunda  iyidir ve  ikna kabiliyeti yüksektir. Güzel şeyleri kendisinde toplamayı sever. Can sıkıntısına hiç gelemez. Bu yüzden dikkatli  olmalıdır ve amacından sapmamalıdır.  

6 ⇒ Aşk adamıdır ve sorumluluklarının farkındadır. Anlayışlıdır ve her şeye karışır. Aşık olduğu kadar kıskançtır.Mutlu ve sıcak bir kişiliğe sahiptir. Güvenilir, k oruyucu ve sağlam kişiliğe sahiptir.Sevdiği  için her şeyi yapar. Fedakarlıktan kaçınmaz. Başkaları tarafından ihmal edilmiş  olma duygusunda ve aşırı kötümser hissetmekten kaçınmalıdır.

7 ⇒ Zeki ve ruhsal yönden kuvvetlidir. Zihin analizini  iyi yapar ve eleştiren bir kişiliğe sahiptir. Oldukça baskındır ve sır saklamayı bilir. Düşünür gibi derinlere dalar. Değişken bir yapısı vardır. İyi şeyleri elde edeme ve yalnız kalma duygusunu bir kenara atmalı. Soğuk ve mesafeli durmaktan kaçınmalıdır. 

8 ⇒ Yöneticilik yetenekleri ön planda olur.  Organizasyon yeteneği  oldukça yüksektir. Güçlü bir kişiliğe sahiptir ve maddi anlamda oldukça güçlüdür.Kararlı ve s onuca  odaklı bir kişiliğe sahiptir. Parasal anlamda oldukça başarılıdır. Amacına giden yolda karşısında gördüğü  insanlara karşı vurdumduymaz ve duygusuz davranmaktan kaçınmalıdır.  

9 ⇒ Sanatsal anlamda yeteneklidir. Hümanist bir kişiliğe sahiptir. Romantizm ve duygusallık onun  işidir. Konforu seven biridir.Sezgileri  oldukça kuvvetlidir. Duyarlı ve yaratıcı özelliklere sahiptir.Kendisini  ispatlamak  için her şeyi yapar. Tek yapması gereken kötü alışkanlıklarını terketmek ve küçük detaylara takılıp kalmamaktır.  

11 ⇒ Sezgi gücü gelişmiştir.Ülkücü özellikleri ön plandadır. Keşif yeteneği gelişmiş ve oldukça duyarlıdır. Aynı zamanda fanatiktir.Hayal eder ve öngörüleri  oldukça  iyidir. Sanatsal özellikleri de öne çıkar. Gergin olmamalı ve aşırı duyarlı  olmamaya gayret etmelidir. 

22 ⇒ İdealist bir kişiliğe sahiptir. Parayı kendine çeken ve maddi alanlarda başarılı olur. Zenginliği çabuk elde eder. Ayrıca saldırgandır.Pratik düşünür ve amacına sadık kalır. Evrensel bir düşünce sistemine sahiptir. Geleceğe çok fazla düşkün olmamalı ve dünyaya erken gelmiş olma duygusundan kurtulmalıdır.  

Numerolojik Eşleşim ve İsim Uyumu

Kendi  isminize ait kader sayınızı tespit ettikten sonra eşiniz yada sevgiliniz  ile  isim uyumunuzu da kontrol edebilirsiniz. Kader sayınızı bulduktan sonra eşinizin de kader sayısını tespit edin daha sonra nasıl uyum  içerisinde olacağınızı görün. Her  ikinizin kader sayısı ile eşleşimine bakarak nasıl bir geleceğe sahip olacağınız konusunda fikir sahibi olabilirsiniz. 

Bu konuyu yazdır

  DOĞUM GÜNÜNE GÖRE KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ
Yazar: Spiritüeller - 25-03-2017, Saat: 13:43 - Forum: ENTERESAN BİLGİLER - Yorum Yok

DOĞUM GÜNÜNE GÖRE KİŞİLİK ÖZELLİKLERİ
Dogar dogmaz nasil bir isme sahip olunuyorsa ,yine
dogum tarihiyle birlikte herkes bir kisilik özelligine sahip oluyor.Gary
Goldschneider ve Joost Elffers'in hazirladigi"The Secret Language of
Birthdays" (Dogum Günlerinin Gizemli Dili )adli kitaba göre, Iste Dogum günlerine göre kisilik özellikleriniz :

dogum_gunune_gore_karakter_ozellikleri.jpg

> > > > KOÇ (21 Mart-20 Nisan)
> > > > 21 Mart Berrak
> > > > 22 Mart Dogrucu
> > > > 23 Mart Merakli
> > > > 24 Mart Sade
> > > > 25 Mart Dinamik
> > > > 26 Mart Güvenilir
> > > > 27 Mart Baslatici
> > > > 28 Mart Masum
> > > > 29 Mart Gözlemci
> > > > 30 Mart Uzlasmaz
> > > > 31 Mart Inatçi
> > > > 01 Nisan Agirbasli
> > > > 02 Nisan Idealist
> > > > 03 Nisan Dayanikli
> > > > 04 Nisan Kararli
> > > > 05 Nisan Is bitirici
> > > > 06 Nisan Deneyci
> > > > 07 Nisan Coskulu
> > > > 08 Nisan Vicdanli
> > > > 09 Nisan Ölçüsüz
> > > > 10 Nisan Gözüpek
> > > > 11 Nisan Politik
> > > > 12 Nisan Sosyal
> > > > 13 Nisan Kutsal
> > > > 14 Nisan Gelenekçi
> > > > 15 Nisan Insancil
> > > > 16 Nisan Komik
> > > > 17 Nisan Ciddi
> > > > 18 Nisan Savunmaci
> > > > 19 Nisan Iradeli
> > > > 20 Nisan Mücadeleci


> > > > BOGA (21 Nisan - 20 Mayis)
> > > > 21 Nisan Sorumlu
> > > > 22 Nisan Saglam
> > > > 23 Nisan Ürkek
> > > > 24 Nisan Korumaci
> > > > 25 Nisan Maddeci
> > > > 26 Nisan Terbiyeli
> > > > 27 Nisan Yeterli
> > > > 28 Nisan Sadik
> > > > 29 Nisan Hüzünlü
> > > > 30 Nisan Vazifesinas
> > > > 01 Mayis Alayci
> > > > 02 Mayis Inceleyici
> > > > 03 Mayis Iletisimci
> > > > 04 Mayis Dadi
> > > > 05 Mayis Külyutmaz
> > > > 06 Mayis Fantastik
> > > > 07 Mayis Düskün
> > > > 08 Mayis Dobra
> > > > 09 Mayis Mert
> > > > 10 Mayis Yalniz
> > > > 11 Mayis Gezgin
> > > > 12 Mayis Bagimsiz
> > > > 13 Mayis Çekici
> > > > 14 Mayis Taskin
> > > > 15 Mayis Hayalci
> > > > 16 Mayis Becerikli
> > > > 17 Mayis Çetin
> > > > 18 Mayis Hareketli
> > > > 19 Mayis Iknaci
> > > > 20 Mayis Disavurumcu


> > > > IKIZLER (21 Mayis-21 Haziran)
> > > > 21 Mayis Yaratici
> > > > 22 Mayis Destansi
> > > > 23 Mayis Aktarici
> > > > 24 Mayis Görkemli
> > > > 25 Mayis Cüretkar
> > > > 26 Mayis Anaç
> > > > 27 Mayis Fedakar
> > > > 28 Mayis Fevri
> > > > 29 Mayis Acar
> > > > 30 Mayis Çevik
> > > > 31 Mayis Kirici
> > > > 01 Haziran Gözde
> > > > 02 Haziran Çözücü
> > > > 03 Haziran Edali
> > > > 04 Haziran Elestirici
> > > > 05 Haziran Öncü
> > > > 06 Haziran Hayalperest
> > > > 07 Haziran Eglendiren
> > > > 08 Haziran Etkili
> > > > 09 Haziran Israrci
> > > > 10 Haziran Yanar döner
> > > > 11 Haziran Göçebe
> > > > 12 Haziran Iyimser
> > > > 13 Haziran Maceraperest
> > > > 14 Haziran Firtinali
> > > > 15 Haziran Ayartici
> > > > 16 Haziran Paragöz
> > > > 17 Haziran Sanatçi
> > > > 18 Haziran Cimri
> > > > 19 Haziran Kiskirtici
> > > > 20 Haziran Cazibeli
> > > > 21 Haziran Keyifli


> > > > YENGEÇ (22 Haziran-22 Temmuz)
> > > > 22 Haziran Alkisçi
> > > > 23 Haziran Büyüleyici
> > > > 24 Haziran Sihirbaz
> > > > 25 Haziran Yenilikçi
> > > > 26 Haziran Dirençli
> > > > 27 Haziran Savunmaci
> > > > 28 Haziran Duygusal
> > > > 29 Haziran Havai
> > > > 30 Haziran Güdümlü
> > > > 01 Temmuz Kopmus
> > > > 02 Temmuz Baygin
> > > > 03 Temmuz Vefali
> > > > 05 Temmuz Sovmen
> > > > 06 Temmuz Arzulu
> > > > 07 Temmuz Teshirci
> > > > 08 Temmuz Pragmatik
> > > > 09 Temmuz Saskin
> > > > 10 Temmuz Dengesiz
> > > > 11 Temmuz Dikkafali
> > > > 12 Temmuz Inandirici
> > > > 13 Temmuz Firsatçi
> > > > 14 Temmuz Abartici
> > > > 15 Temmuz Bastan çikaran
> > > > 16 Temmuz Gergin
> > > > 17 Temmuz Profesyonel
> > > > 18 Temmuz Içten
> > > > 19 Temmuz Mekanik
> > > > 20 Temmuz Istikrarsiz
> > > > 21 Temmuz Trajikomik
> > > > 22 Temmuz Dalgali


> > > > ASLAN (23 Temmuz -23 Agustos)
> > > > 23 Temmuz Is bitirici
> > > > 24 Temmuz Degisken
> > > > 25 Temmuz Kahraman
> > > > 26 Temmuz Müjdeci
> > > > 27 Temmuz Kararli
> > > > 28 Temmuz Sampiyon
> > > > 29 Temmuz Gelenekçi
> > > > 30 Temmuz Somut
> > > > 31 Temmuz Insancil
> > > > 01 Agustos Özgün
> > > > 02 Agustos Çok yönlü
> > > > 03 Agustos Sorgulayici
> > > > 04 Agustos Rehber
> > > > 05 Agustos Sogukkanli
> > > > 06 Agustos Essiz
> > > > 07 Agustos Temiz yüzlü
> > > > 08 Agustos Numaraci
> > > > 09 Agustos Hisli
> > > > 10 Agustos Kadife sesli
> > > > 11 Agustos Onaylayici
> > > > 12 Agustos Muhafazakâr
> > > > 13 Agustos Tuhaf
> > > > 14 Agustos Kopyaci
> > > > 15 Agustos Emredici
> > > > 16 Agustos Hararetli
> > > > 17 Agustos Öfkeli
> > > > 18 Agustos Dayanikli
> > > > 19 Agustos Sasirtici
> > > > 20 Agustos Gizemli
> > > > 21 Agustos Disadönük
> > > > 22 Agustos Deneyimli
> > > > 23 Agustos Kusursuz


> > > > BASAK (24 Agustos-23 Eylül)
> > > > 24 Agustos Cinfikirli
> > > > 25 Agustos Kontrolsüz
> > > > 26 Agustos Yardimsever
> > > > 27 Agustos Sosyal
> > > > 28 Agustos Dilbaz
> > > > 29 Agustos Yapici
> > > > 30 Agustos Sert
> > > > 31 Agustos Gösterisçi
> > > > 01 Eylül Mantikli
> > > > 02 Eylül Iskolik
> > > > 03 Eylül Basina buyruk
> > > > 04 Eylül Insa eden
> > > > 05 Eylül Hükümdar
> > > > 06 Eylül Kaderci
> > > > 07 Eylül Basarili
> > > > 08 Eylül Titiz
> > > > 09 Eylül Talepkar
> > > > 10 Eylül Azimli
> > > > 11 Eylül Dramatik
> > > > 12 Eylül Savasçi
> > > > 13 Eylül Ihtirasli
> > > > 14 Eylül Kavrayisli
> > > > 15 Eylül Yönetici
> > > > 16 Eylül Coskun
> > > > 17 Eylül Azimli
> > > > 18 Eylül Ketum
> > > > 19 Eylül Iyi görünümlü
> > > > 20 Eylül Amir
> > > > 21 Eylül Zevkli
> > > > 22 Eylül Yorulmak bilmez
> > > > 23 Eylül Güncel


> > > > TERAZI (24 Eylül-23 Ekim)
> > > > 24 Eylül Avare
> > > > 25 Eylül Taslamaci
> > > > 26 Eylül Sabirli
> > > > 27 Eylül Hirsli
> > > > 28 Eylül Kalp kiran
> > > > 29 Eylül Tepkisel
> > > > 30 Eylül Gafçi
> > > > 01 Ekim Iz sürücü
> > > > 02 Ekim Sivri
> > > > 03 Ekim Modaci
> > > > 04 Ekim Düzelmez
> > > > 05 Ekim Ilkeli
> > > > 06 Ekim Bohem
> > > > 07 Ekim Muhalefet
> > > > 08 Ekim Romantik
> > > > 09 Ekim Cüretkar
> > > > 10 Ekim Ekonomik
> > > > 11 Ekim Rahat
> > > > 12 Ekim Edali
> > > > 13 Ekim Zor
> > > > 14 Ekim Ilimli
> > > > 15 Ekim Oyuncu
> > > > 16 Ekim Yargiç
> > > > 17 Ekim Dengeli
> > > > 18 Ekim Lider
> > > > 19 Ekim Piriltili
> > > > 20 Ekim Modern
> > > > 21 Ekim Benzersiz
> > > > 22 Ekim Cazibeli
> > > > 23 Ekim Çeliskili


> > > > AKREP (24 Ekim-22 Kasim)
> > > > 24 Ekim Detayci
> > > > 25 Ekim Saf
> > > > 26 Ekim Organizatör
> > > > 27 Ekim Mesafeli
> > > > 28 Ekim Arastirmaci
> > > > 29 Ekim Yenilikçi
> > > > 30 Ekim Ileriyi gören
> > > > 31 Ekim Pür dikkat
> > > > 01 Kasim Saldirgan
> > > > 02 Kasim Dönüstüren
> > > > 03 Kasim Dünyevi
> > > > 04 Kasim Kiskirtan
> > > > 05 Kasim Gerçekçi
> > > > 06 Kasim Enerjik
> > > > 07 Kasim Kasif
> > > > 08 Kasim Çilgin
> > > > 09 Kasim Cezbedici
> > > > 10 Kasim Degisken
> > > > 11 Kasim Gizli
> > > > 12 Kasim Karizmatik
> > > > 13 Kasim Yorumcu
> > > > 14 Kasim Sorusturmaci
> > > > 15 Kasim Rastlantisal
> > > > 16 Kasim Patron
> > > > 17 Kasim Köprü
> > > > 18 Kasim Huysuz
> > > > 19 Kasim Yorumcu
> > > > 20 Kasim Kafasi karisik
> > > > 21 Kasim sık
> > > > 22 Kasim Liberal


> > > > YAY (23 Kasim-21 Aralik)
> > > > 23 Kasim Saygisiz
> > > > 24 Kasim Neseli
> > > > 25 Kasim Çabalayan
> > > > 26 Kasim Özel
> > > > 27 Kasim Heyecanli
> > > > 28 Kasim Çapkin
> > > > 29 Kasim Öneren
> > > > 30 Kasim Saldiran
> > > > 01 Aralik Sen
> > > > 02 Aralik Vurdumduymaz
> > > > 03 Aralik Hünerli
> > > > 04 Aralik Metanetli
> > > > 05 Aralik Emin
> > > > 06 Aralik Seçici
> > > > 07 Aralik Benmerkezci
> > > > 08 Aralik Terk edilmis
> > > > 09 Aralik Süslü
> > > > 10 Aralik Arzulu
> > > > 11 Aralik Yogun
> > > > 12 Aralik Narsist
> > > > 13 Aralik Marifetli
> > > > 14 Aralik Gösterisli
> > > > 15 Aralik Olgun
> > > > 16 Aralik Uçuk
> > > > 17 Aralik Kimyager
> > > > 18 Aralik Iri
> > > > 19 Aralik Bakici
> > > > 20 Aralik Dogurgan
> > > > 21 Aralik Muamma

> > > > OGLAK (22 Aralik-20 Ocak)

> > > > 22 Aralik Enerjik
> > > > 23 Aralik Sarsici
> > > > 24 Aralik Karmasik
> > > > 25 Aralik Dogal
> > > > 26 Aralik Yilmaz
> > > > 27 Aralik Yardimci
> > > > 28 Aralik Çokbilmis
> > > > 29 Aralik Üstün
> > > > 30 Aralik Az ve öz
> > > > 31 Aralik Estetik
> > > > 01 Ocak Düzenleyici
> > > > 02 Ocak Bencil
> > > > 03 Ocak Yogun
> > > > 04 Ocak Formülcü
> > > > 05 Ocak Kendini onaran
> > > > 06 Ocak Içerikli
> > > > 07 Ocak Siradisi
> > > > 08 Ocak Fenomen
> > > > 09 Ocak Hevesli
> > > > 10 Ocak Görünmez
> > > > 11 Ocak Degerli
> > > > 12 Ocak Vahsi
> > > > 13 Ocak Seyyar
> > > > 14 Ocak Kaynasan
> > > > 15 Ocak Çaresiz
> > > > 16 Ocak Ergin
> > > > 17 Ocak Agirsiklet
> > > > 18 Ocak Çocuksu
> > > > 19 Ocak Hayalperest
> > > > 20 Ocak Basibos


> > > > KOVA (21 Ocak-19 Subat)
> > > > 21 Ocak Lider
> > > > 22 Ocak Bocalayan
> > > > 23 Ocak Kisilikli
> > > > 24 Ocak Ulasilmaz
> > > > 25 Ocak Kaderci
> > > > 26 Ocak Faal
> > > > 27 Ocak Gelismis
> > > > 28 Ocak Dayanilmaz
> > > > 29 Ocak Kavgaci
> > > > 30 Ocak Mükellef
> > > > 31 Ocak Sair
> > > > 01 Subat Gönüllü
> > > > 02 Subat Kaliteli
> > > > 03 Subat Hakiki
> > > > 04 Subat Bükülmez
> > > > 05 Subat Hatip
> > > > 06 Subat Popüler
> > > > 07 Subat Ütopik
> > > > 08 Subat Müneccim
> > > > 09 Subat Canli
> > > > 10 Subat Yürekten
> > > > 11 Subat Rahat
> > > > 12 Subat Birlestirici
> > > > 13 Subat Çevik
> > > > 4 Subat Hazir cevap
> > > > 15 Subat Mucit
> > > > 16 Subat Animatör
> > > > 17 Subat Sebatkâr
> > > > 18 Subat Dahi
> > > > 19 Subat Kâsif


> > > > BALIK (20 Subat-20 Mart)

> > > > 20 Subat Izlenimci
> > > > 21 Subat Candan
> > > > 22 Subat Evrensel
> > > > 23 Subat Tutarli
> > > > 24 Subat Verici
> > > > 25 Subat Bahaneci
> > > > 26 Subat Uyandiran
> > > > 27 Subat Hakiki
> > > > 28 Subat Hoslanilan
> > > > 29 Subat Delikanli
> > > > 01 Mart Sanatçi
> > > > 02 Mart Tutsak
> > > > 03 Mart Tasarimci
> > > > 04 Mart Soyut
> > > > 05 Mart Cennet cehennem
> > > > 06 Mart Güzel
> > > > 07 Mart Somut
> > > > 08 Mart Aykiri
> > > > 09 Mart Astronot
> > > > 10 Mart Psikolog
> > > > 11 Mart Sezgili
> > > > 12 Mart Atak
> > > > 13 Mart Kaçinilmaz
> > > > 14 Mart Görece
> > > > 15 Mart Çok bilmis
> > > > 16 Mart Esin
> > > > 17 Mart Havai
> > > > 18 Mart Kararsiz
> > > > 19 Mart Israrci

> > > > 20 Mart Oyunbaz

Bu konuyu yazdır

  MELEKLERİ RÜYALARINIZA ÇAĞIRMAK
Yazar: Spiritüeller - 25-03-2017, Saat: 13:22 - Forum: Melek Enerjileri - Yorum Yok

Rüya zamanımız çoğu zaman, yeni spiritüel büyüme ve anlayış kazanmak için en üretici zamandır. Bir çok insan geleceği haber veren veya kariyer, ev ve aile ile ilgili rehberlik veren psişik rüyalar görür.

Melekleri rüyalarınıza davet ederek uyurken tutarlı ve berrak rehberlik alabilirsiniz. Gündüz zamanı düşünceniz siyah – beyaz bakış açılarına kilitlenmişken, bu özellikle, yeni anlayışlar ve yaratıcı fikirler kazanmak için iyi bir yoldur. Uyurken, katı düşünce kalıplarını bırakırız. Uyurken olduğu gibi açık – zihinli olduğumuzda, Tanrı ve melekler İlahi fikirleri kolayca bize aktarabilirler. Uykuya dalmadan önce, meditasyon yapmak için biraz zaman ayırın. Sonra zihinsel olarak veya yüksek sesle onaylayın :

“Sevgili Tanrım ve melekler,

Lütfen bu gece rüyama girin ve bu durum (özel isteğinizi söyleyin) ile ilgili bana rehberlik ve yeni fikirler verin. Uyandığım zaman bu fikirleri berrak olarak hatırlamama yardım edin. Teşekkür ederim ve Amin”

Normalde rüyalarınızı hatırlamasanız bile, bu güçlü onaylama, uyanmadan hemen önceki saatte güçlü şekilde canlı – ve unutulmaz – rüyalar görmeniz için bilinçliliğinizi değiştirir. Bu rüyaları “lüsid” rüyalar olarak adlandırıyoruz. Bunlar bir sinemada olmaya benzer, burada kendinizi hem izlersiniz hem de katılımcı olursunuz. 

Bu rüyaları unutmak çok zor olur. “Lüsid rüyaların konusunu ve mesajını hatırlamam” diyen insanlar bile, bu rüyaları hatırlar.

Bir çok büyük icat, kitaplar, ve çözümler rüyalardan çıkarılmıştır. Muhtemelen bir fikrin ışığı ile uyanan yazarlar, iş adamları ve mucitlerin hikayelerini duymuşsunuzdur. Herkes bu bilgi havuzuna erişir, çünkü herkesin zihni ebedi olarak Tanrı’nın sonsuz bilgeliğine katılır. Siz de, uyumadan önce niyetlerinizi belirterek uykunuzda yaratabilirsiniz.

Melekler ayrıca uyurken sınırlayıcı düşünceleri, inançları ve duyguları iyileştirebilirler. Çoğu zaman imanın tezahürün ve mucizelerin maddesi olduğunu okuduk. “Mucizeler Kursu”nda, “Herhangi bir durumda, imanın çözemeyeceği bir problem yoktur”. Ve yeni bir bilimsel çalışma, psişik fenomene inanan insanların, şüphecilerle karşılaştırıldığında, doğru psişik rehberlik deneyimledikleri bulunmuştur.

MELEKLER-VE-YA%25C5%259EAM-AMACI.jpg

Rüya zamanı evrenin şaşmaz düzeninde imanımızı artırmak için mükemmel bir platformdur. İman seviyesini artırmanın en kolay yollarından biri, Tanrı’dan ve meleklerden yardım istemektir. En şüpheci pragmatist bile, bu yöntemin güçlü etkileyici deneyim yarattığını görecektir. Bunu yapmanın kolay bir yolu tam gece uykuya dalmadan öncedir. Şu onaylamayı zihinsel olarak veya yüksek sesle söyleyin ;

“Sevgili Tanrım ve koruyucu melekler,

Bu gece rüyalarıma girmenizi istiyorum ve beni anlayıştan, güvenmekten ve İlahi rehberliğimi izlemekten uzak tutan korkuları temizleyin. Eğer bana vermek istediğiniz bir mesaj varsa, lütfen onu açık olarak anlamama ve sabah hatırlamama yardım edin. Amin”
Cennet, güvensizliğinizi iman ile değiştirir ve bilgililiğinizi izlemekle ilgili daha emin hissedersiniz. Rüyalarımız esnasında melek krallığı ile çok etkileşiriz. Melekleri rüyalarınıza çağırarak melek mesajlarınızın sayısı artar ve temizlik çalışmanız hızlanır.

Örneğin, eğer kariyerinizin gidişatı ile ilgili kararsız iseniz, başınızı yastığa koyduğunuz zaman, zihinsel olarak buna benzer bir dua okuyun :

“Melekler, lütfen bu gece rüyalarıma girin ve bana kariyerimle ilgili hangi yöne gideceğimi bilmemde yardım etmek için, hatırlayacağım berrak mesajlar verin.”
Melekler her zaman bu isteği karşılar, ve muhtemelen uyanmadan önceki saatte kolayca hatırlayacağınız lüsid bir rüya görürsünüz. Veya, melekler rüyanızda size öyle bir şekilde yardım edebilirler ki, rüyanızın içeriğini hatırlamazsınız. Yine de, uyanırsınız ve gece boyunca içinizde bir şeylerin değiştiğini bilirsiniz. Hangi yöne gideceğiniz ile ilgili daha mutlu, daha pozitif ve daha berrak hissedersiniz. Bu, kariyeriniz ile ilgili sizi kararsız kılan korkuları salıvermenize yardımcı olmak için, meleklerin düşüncelerinizi ve inançlarınızı yeniden düzenlediğinin bir işaretidir.

Eğer yaşamınızın herhangi bir alanında bloke olmuş hissediyorsanız, bir parça kağıda şu mesajı yazın ve yastığınızın altına koyun. Uykuya dalarken cümleyi zihinsel olarak üç kere tekrarlayın : “Sevgili Melekler, yaşamımdan tam olarak haz almamı engelleyen blokları temizlemek için bu gece uykumda benimle çalışmanızı istiyorum. Lütfen ya bu blokları dikkatime getirin ya da bu geceki uykum esnasında zihnimden, duygularımdan ve bedenimden tamamen uzaklaştırın. Teşekkür ederim.”

Sabahleyin, tazelenmiş ancak gece boyunca çalışmış olduğunuzun farkındalığı ile uyanırsınız. Meleklerin gece çalışmasının ayrıntılarını hatırlayamayabilirsiniz, ama bunu derinden hissedersiniz. Başınızı gece gerçekleşen yeniden yapılandırma nedeni ile biraz garip hissedebilirsiniz. Bununla birlikte, meleklerin taşıyıp götürdüğü bloklar yaşamınızın amacını ve yaşam planınızı engelleyen ağır yüklerdi. Bu temizliği istediğiniz için şükran hissedersiniz ve melekleri rüyalarınıza her gece çağırmak isteyebilirsiniz.


Doreen Virtue

Bu konuyu yazdır

  BİO ENERJİ NEDİR?
Yazar: Spiritüeller - 25-03-2017, Saat: 13:14 - Forum: Bio Enerji - Yorum Yok

Bioenerji, dualar, esmalar, ayet ve surelerle yapılan şifa çalışmasıdır. Ayet ve surelerin  enerjilerini, uygulama yaparken karşı tarafa pozitif enerji olarak aktarmak ve negatif enerjileri çekmek diyebiliriz.

Evrensel Yaşam Enerjisi anlamına gelen Bioenerji, adından da anlaşılacağı gibi, zaten içinde yaşadığımız enerjinin ta kendisidir diyen Sümbül Gök, yaşadığımız günlük koşuşturmaların stresinden çoğumuz farkında değilizdir diyor.  Halimiz bir balığın suyun içinde olup ta suyun farkında olmamasına benzer. Dolayısıyla, önemli olan bize hayat veren bu enerjinin bilincinde olmak, böylece, olumlu etkilerini almaya açık olmaktır. 

430979.jpg

İşte bioenerji uygulamak evrenin şifa kanalıyla aynı frekansta olmak gibidir. Olumlu etkisinı duyumsamamız kaçınılmazdır. Çünkü böyle bir niyet öz gücümüzü farketmemize , saf mutluluk, huzur, sevgi, güven, yaratıcılık, başarı vs.. doğuştan sahip olduğumuz kaynakların güçlenmesine vesile olur. Böylece, bu enerjinin fiziksel, ruhsal, duygusal ve zihinsel tüm bedenlerimize iyilik getirdiğini deneyimleriz. 

    Şifa enerjisi insanlık var olduğundan bu yana  vardır şeklinde açıklama yapan Bioenerji Uzmanı Sümbül Gök, Yani Adem a.s başlar, Peygamberlerden ve en son bizim Peygamberimiz Hz Muhammed (sav), ve Peygamber efendimizden mirasçıları olan Allah dostlarına, Evliyahullah ve Evliyahullah'ın aracılığı ile bazı özel insanlara verilen özel  bir ilimdir diyor. Eskilerin tabiri ile ocak kabul edilen elden ele geçen özel çalışma uygulamalarıdır.

    Peygamberlerin bu konularda ki mücadele ve çalışmalarını yani onlara özel ilimlerini hemen hemen herkes bilir. Mesela Musa a.s sihirbazlarla mücadele ve onların yaptığı sihirleri , büyüleri etkisiz hale getirmesi. Süleyman a.s Cinlere hükmetmesi ve İsa a.s eliyle dokunarak tedavi etmesi. Peygamberimiz Hz Muhammed a.s ise tüm ilimler şifalar vardır ve mirasçıları aracılığı ile dualar ayetler, esmalar ile insanlar hem ruhsal, hem bedensel şifalanmaktadır.

Bu konuyu yazdır

  RA SHEEBA NEDİR?
Yazar: Spiritüeller - 25-03-2017, Saat: 13:04 - Forum: Ra Sheeba - Yorum Yok

İnsanlar RA ~SHEEBA enerjisinin ne olduğunu, nereden geldiğini ve ne işe yaradığını bilmek istiyorlar. RA ~SHEEBA ,Evrensel Yaşam Enerjisi’nin çok kuvvetli bir bölümüdür.

İnsanlığın toplam titreşimi,istenen titreşim seviyesine ulaştı ve bilgi enerji girdapları süzülmeye başladı.

Bu seviyeye son olarak Mısır’da “Gözetleyiciler”in titreşimi en sonunda bu seviyeye ulaştığında erişilmişti.Esas oyuncular hazırdı ve insanlara bunu aktaracak olan pharaoh’tu pharaoh öldükten sonra hepsi kayboldu.

Şimdi bu esas oyuncular tekrar “oyun tahtasında”,bu enerjiye sahip çıkmak için yerlerini aldılar.

Bu sefer birçokları tarafından sahip çıkılacak ve yükseliş statüsünde çok değerli bir katkısı olacak. Bu sefer, suistimal edilmeyecek! Edilemez ,çünki bunu tek bir grup yada bir kişi elinde tutmayacak.

Bir çok kişi sahip cıktığında ve bütünlük gösterdiginde, daha önce hiç olmadığı kadar büyük bir enerji akmaya başlayacak. Bu “RA” enerjisinin “SHEEBA” enerjisi ile ilk defa birleşmesidir.

“SHEEBA”—SEVGİ nin cinsel, yaratıcı, neşeli ifadesi ve kaynağı direkt bağlı olan EVRENSEL SİFA ENERJİSİNİN “dişi” kısmıdır.
“RA”—Kaynağı, Büyük Merkezi Güneş!tir.

RA-SHEEBA_k.png

“SHEEBA” “RA” ya giden yolu gösterir. Sadece Sheeba aracılığıyla “RA”ya erişilebilir ve Yuva’ya giden doğru yolu bulabiliriz.

RA ~SHEEBA sifası doğrudan çakralar üzerinde çalışır. DNA’mızı ve elektromanyetik alanımızı değişime ugratir. Bu sekilde bize SEVGİ’yi öğretir ve onunla bağlantımızı kurar.

SEVGİ herseviyede ilerlememize yardımcı olan seydir. Enerjiye sahip cıkmalı ve titresimin bizi değiştirmesine izin vermeliyiz. Işığa sahip çıkın. Işığımızı herkeze gösterelim ve ışığı kimlerin fark ettiğini görelim.

Bu konuyu yazdır

  Kİ ENERJİSİ ( EVRENSEL YAŞAM ENERJİSİ )
Yazar: Spiritüeller - 24-03-2017, Saat: 21:23 - Forum: Prana - Yorum Yok

Her birimiz kendi gücümüzü ve doğamızı anlama sorumluluğunu almak zorundayız. Çin klasiği Saikontan, insanları evrenin kendilerine verdiği sonsuz gücü unutarak kapılarda dilencilik yapan zavallılara benzetir. İnsan kendi içinde zaten mevcut olan gücünü unutmuş ve başkalarından yardım dilenmektedir. 

Elbette çağlar boyunca bazı büyük inisiyeler, kendilerine sunulan bu sonsuz gücü görmezden gelmemişlerdir. Buda, Krişna, Yunus, Mevlana ve adını bildiğimiz bilmediğimiz niceleri, kendi gerçek doğalarını ve güçlerini tanımak için zihin ve bedenlerini bütünleştirmeyi başarmışlardır. Bunun yanısıra kendini ve içindeki gücü unutan, egosuna yenik düşen ortalama insanlar, bu tür kişilerin kendilerininkinden farklı bir dünyada yaşadıklarını düşünürler. Bu tür kişilere büyülü bir değneğin dokunduğunu düşünür ve bir ermişin, yüksek bir varlığın gücünün kendileri için ulaşılmaz olduğu yanılgısına düşerler. Bunları mucize olarak nitelendirirler oysa mucize bizdedir, içimizdedir ama bunu hep unuturuz...

Zihin ve bedeni bütünleştirmek zor bir yol gibi görünse de aslında bir o kadar kolaydır. Çünkü anahtarlar aslında yanıbaşımızda yani içimizde...

Yaşam içinde yemek, içmek, barınmak, giyinmek, hava almak gibi ihtiyaçlarımızın yanısıra bir de evrensel yaşam enerjisine ihtiyacımız vardır yani Kİ enerjisine. 

Bir adam denize doğru yürür, eğilir ve eline bir avuç su alır. “Bu benim suyum” der. Geçici olarak su onundur ama sonuçta su denize aittir. Ellerini açıp suyu kuma dökse, su kumda emilse ya da buharlaşsa da, bulutlara karışacak ve sonra su yine ait olduğu yere geri dönecektir yani denize. Bu hikayenin tersine, yaşam gücünün alınışı kendiliğinden ve süreklidir. Kişisel Ki’miz, evrensel Ki’den ayrılamaz bir parçadır ve aralarında sürekli bir alışveriş vardır, bu yaşamın temelidir. Bu akış güçlü ise ve engellenmezse sağlıklı oluruz. Akış geçici olarak durduğunda bilinçsiz hale geliriz. Akış tamamen durduğunda ise ölürüz. 

Benzer bir örnek olarak bir arabanın aküsü verilebilir. Araba sık çalıştırıldığında, akü dolu kalır yani gün içinde tükettiğimiz Ki temelde evrensel Ki’yle tazelenir. Fakat arabayı uzun süre çalıştırmadan bir köşede bırakmak, Ki’yi güçlendirmememizle aynı sonucu doğurur, ölü bir akü. Elbette ki, akü dönem dönem doldurulmalıdır. Bu bizim kişisel Ki’miz için de geçerlidir. Ki’nin tam yenilenmesi, derin bir uyku sırasında olur, çoğu insanın gerçekten rahatlayıp gevşeyebildiği tek zamandır bu. Bu tür rahatlama anlarında, evrensel Ki beyin tarafından alınır ve beynin bu elektrik dalgalarını sürekli olarak yayması düzenli hale gelir. 

Huzurlu ve bölünmemiş beş-altı saatlik uyku yeterli olurken, huzursuz dokuz-on saatlik uykunun bize yeterli gelmemesinin sebebi budur. Uyku, yaşamın temel bir gereğidir. Güçlü bir Ki’si olan kişi, on-yirmi gün yiyeceksiz yaşayabilir ama uykusuz geçen beş gün onu öldürmeye yeter. Bunun Japonca’daki karşılığı “kishi” dir yani Ki yetersizliğinden kaynaklanan ölüm. 

20.yüzyılın ikinci yarısında, uyku hapları çok rağbet görmeye başlamıştır. Bu haplar, beyni uyuşturma özelliği taşımaktadır. Bu ölüm benzeri uykuda, evrensel Ki, kişisel Ki’mizi tazeleyemez ve uyku hapı alışkanlığı olumsuz sonuçlara yol açar. Enerji yetersizliği, depresyon ve sonunda sağlığın bozulması... Bu sorunlar, bedenin yorgunluğu yüzünden değildir, hap almış bir beden zaten genellikle paçavra gibidir. Bunlar taze Ki eksikliğinin işaretidir. Ki’nizi genişletirken, bedeninize yeni Ki akar. Ki’nizi ne kadar genişletirseniz, hızlı dolum etkisi ortaya çıkar ve geceleri çok az uykuyla, fiziksel ve zihinsel gücünüzü kolaylıkla tazeleyebilirsiniz.

1396.jpg

EVRENİN Kİ’Sİ NEDİR?

Gökyüzüne bakın, güneş parlıyor. Böyle parlamaya, yanmaya başlamadan önce ne durumdaydı? Doğmadan önce neredeydiniz? Annenizin karnında bir cenin. Ondan önce elbette annenizin yumurtasıyla babanızın sperminin bir birleşimi. Ama ya ondan da önce? 

Eğer evrendeki her şeyi böyle sorgularsak, asla bitmeyen bir sorgulama döngüsüne girersek, nerdeyse hiç olduğu halde varolmaya devam eden bir şeyle karşılaşırız. Diğer bütün canlılar ya da nesneler gibi insan da, nerdeyse hiçlikten ve evreni oluşturan bölünmez özden ortaya çıkmıştır. Bu Ki’dir. 

Mutlak evren özünde tektir. İki zıt gücün ortaya çıkışıyla, göreceli dünya doğmuştur. Bizler, onun ardında yatan mutlak dünyayı unutarak, çevremizde görüp duyduğumuz göreceli dünyayı gerçek zannederiz. Ki’nin mutlak evrendeki miktarı sınırsızdır ve hiç durmadan akar. Budacılıkta şöyle denir: “O hiç doğmamıştır ve yok edilemez. O bozulmamış değildir, kusursuz da değildir. O hiç artmaz ve hiç eksilmez.”

Temelde zihin ve beden bir bütündür. Aralarında herhangi bir sınır yoktur. Zihin arıtılmış beden, beden ise arıtılmamış zihindir. Ki, evrenin temel birimidir. Sonsuz sayıdaki ufak parçanın, sonsuz bir birleşimidir. Her şey sonuçta Ki’den üretilir. Göreceli dünyanın kavram ve prensiplerine bağımlı olan bugünün insanı tökezlemektedir. Tek umudu, bu göreceli dünyanın ardındaki mutlak dünya kavramını, Ki prensibini anlamasıdır.

İki zıt gücün etkileşimi, içinde yaşadığımız göreceli dünyayı yaratmıştır. Bu iki güç doğuda yin ve yang, batıda ise pozitif ve negatif olarak adlandırılır. Hiçbir şey yoktan varolamayacağına göre, elektriğin de jeneratörler tarafından üretildiğini söylemek yanlış olur. Bu güç, daima evreni sarar durumdadır. Bir güç kaynağıyla beş duyumuzla algılayabileceğimiz bir biçime girdiğinde biz ona elektrik deriz. Aslında elektrik hep vardı ama biz beş duyumuzla algılayamıyorduk. İşte bu yüzden beş duyumuzla algılayamadıklarımız reddetmek, yok saymak büyük bir yanılgıdır.

Elektrik, eksi ve artı kutuplarla ifade edilir. Kişisel Ki’de böyledir. Evrensel Ki ise bir bütündür, karşıtlık yoktur. Ancak insan beyni tarafından üretilen Ki, eksi ya da artı özellik taşımaktadır. Duvarın ışık yansıyan tarafı aydınlıktır ve görünür haldedir, diğer tarafı ise karanlıktır ve görünmez haldedir. Görünmez halde diye duvarın yarısını, geri kalan kısmını gözardı edemeyiz. İki taraf birleştiğinde gerçek duvar oluşmaktadır. Hangi tarafın gerçek olduğunu tartışmanın bir anlamı yoktur. Önemli olan iki tarafın birleştiğinde tek bir duvar oluşturmasıdır.

Tanrı’nın sevgi ile eşanlamlı olduğunu söylemek doğrudur. Aynı zamanda evrenin acımasız olduğunu söylemek de doğrudur. Her şey sizin görüşünüze bağlıdır. Eğer mutlu, güçlü ve sağlıklı bir yaşam yaşamak istiyorsanız, aydınlık tarafa bakmalısınız. Eğer kasvet ve ızdırap sizi çekiyorsa karanlık tarafa bakın. Güneye gitmek istiyorsak güneye doğru yürümeliyiz. Kuzeye yürürsek, oraya asla varamayız. Yaşamımızı ağlayarak ya da gülerek geçirebiliriz bu bize bağlıdır. Eğer olayların olumlu tarafına bakmak istersek, evrenin yolunun sevginin yolu olduğuna inanmamız gerekir. Olumlu düşünce Ki’mizi güçlendirir. Güçlü bir yaşam istiyorsak, önce zihnimizle bedenimizi bütünleştirmeyi öğrenmek zorundayız.

Bir çoğumuz, herhangi bir konuyu fazla irdelemeden buzdağının sadece okyanus üzerinde yüzen bir buz kütlesi olduğunu zannederler. Göremedikleri için, yüzeyin altında yatan %85’lik kısmı unuturlar. Aynı şekilde bir çoğumuz, bir insanın gücünü sadece fiziksel gücüyle ölçerler. Göremedikleri için, zihnin muhteşem gücünü unuturlar. Ama aynı buzdağının görünen ve görünmeyen kısımlardan oluşması gibi, insanın gerçek gücü de hem zihninden hem de bedeninden gelir. Ancak zihin ve bedenimizi bütünleştirdiğimizde gerçek gücümüzü, Ki gücünü kullanabiliriz.

Örneğin, evi yanan ihtiyar ve çelimsiz bir kadın ev yanarken ailenin tüm servetinin saklı olduğu ağır sandığı alır ve dışarı çıkarır. Yangın söndükten sonra, sandığı tekrar yerine götürmeye çalışır ama yerinden kımıldatamaz bile. Çünkü yangın sırasında kadın zihin ve bedenin gerçek gücünü kullanabileceği şekilde bütünleştirmeyi becermiştir. Ancak acil durum geçtikten sonra, zihin ve beden arasındaki bütünlük bozulmuş, yaşlılığın güçsüzlüğü geri gelmiştir.

Bu duruma, cephede en kirli suları içmesine rağmen şiddetli hastalıklara bağışıklı gösteren askerleri de örnek verebiliriz. Bitiş çizgisine yaklaşan maraton koşucuları, zihin ve bedenin bütünleşmesini deneyimlerler çünkü Ki’lerini genişletmektedirler. Ancak yarış bittikten sonra zihin ve beden öylesine ayrılır ki, çoğunlukla ayakta bile duramazlar. 

Zihnin şekli ya da sınırı yoktur. Beden ise somut ve sınırlıdır. Bu kadar farklı görünen şeyleri günlük yaşam içinde bütünleştirmek imkansız gibi görülebilir. Her alanda bizi bu hedeften uzaklaştıracak korku ve sorunlar ortaya çıkar. Hatta insan, “Buda ya da İsa bunu yapmış olabilirler ama ben yapamam” der. İmkansız görünmesinin nedeni, insanların zihin ve bedeni birbirinden tamamen farklı şeyler olarak düşünmesinden kaynaklanır. Oysa, ikisi de evrensel Ki’den ortaya çıkmaktadırlar ve sonuçta birdirler.

48443.png

ZİHNİ SAKİNLEŞTİRMEK

Beyin sürekli olarak elektro-manyetik titreşimler verir bunlara genellikle beyin dalgaları denir. Bu dalgalar beyin canlı olduğu sürece devam eder. Zihnimizin hareketli olduğu gerçeğinden yola çıkarsak, sakinleştirmek için ne kadar uğraşsak da, beyin dalgalarımız asla düzenli olmaz. Beyne kendini sakinleştirmesi için verilen emir de kendi dalgalarını yaratır. Tamamen sakin ve dingin olduğumuzu düşünürsek, bu düşünceler de dalgalar yaratır. Düşüncelerle beyin dalgalarımızı rahatsız ettiğimiz sürece, ne zihin ve bedenimizi bütünleştirebilir, ne de evrensel Ki’yle bütünleştirebiliriz.

Öncelikle zihnimizin doğal durumunun sükunet ve dinginlik olduğunu anlamalıyız. Bir dalgayı düşünelim. Yarısını dinginleştirip, bunu sürekli yapmaya devam edersek, dalga da bunu yaptığımız sürece dingin olacaktır. Yine de, asla sıfır dinginlik sağlanamayacaktır. Evrensel Ki, sonsuzlukta yatar, sıfıra tamamlanmakta değil. Eğer dalganın yolculuğunu sıfırda noktalarsak, dinamik hareketini kaybeder, sıfır olur. Bu ölüm dinginliğidir. Canlı dinginlik ise, sonsuz devinimdir ve sonsuz güç içerir. Ölüm dinginliği tamamen hareketsizdir ve hiçbir gücü yoktur. Bunlar birbirinden tamamen farklıdır. Zihnimizi sonsuz küçülmeye giden yolda tutmalıyız. Bu dinginliktir, zihin ve beden bütünleşmesidir.

Bu konuyu yazdır