Hoşgeldin, Ziyaretçi |
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.
|
Forum İstatistikleri |
» Toplam Üyeler: 3,070
» Son Üye: damon
» Toplam Konular: 2,834
» Toplam Yorumlar: 3,065
Detaylı İstatistikler
|
Kimler Çevrimiçi |
Toplam: 1166 kullanıcı aktif » 0 Kayıtlı » 1166 Ziyaretçi
|
Son Aktiviteler |
Sürekli Aynı Sayıyı Görüy...
Forum: MELEK MESAJLARI
Son Yorum: Stannis
03-10-2024, Saat: 18:13
» Yorumlar: 0
» Okunma: 328
|
Bize ait olmayan sahte an...
Forum: Zihin
Son Yorum: cinsiyetsiztirmavi
29-08-2024, Saat: 01:28
» Yorumlar: 0
» Okunma: 306
|
RUHLARIN YAZDIRDIĞI SÖYLE...
Forum: ENTERESAN BİLGİLER
Son Yorum: Shfz
20-08-2024, Saat: 01:26
» Yorumlar: 1
» Okunma: 62,010
|
Nuh’un Gemisi’nin Çözülem...
Forum: TARİH
Son Yorum: Emka
21-02-2024, Saat: 21:57
» Yorumlar: 3
» Okunma: 8,130
|
DEMON İSİMLERİ LİSTESİ VE...
Forum: DEMONLAR
Son Yorum: Debriyaj_Balatasi
15-02-2024, Saat: 02:30
» Yorumlar: 1
» Okunma: 25,074
|
Trabzon'da ki Majisyenler
Forum: TRABZON SPİRİTÜELLERİ
Son Yorum: koavemaji
02-02-2024, Saat: 14:11
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,007
|
11:11'in Manevi Önemi ve ...
Forum: EVRENSEL ENERJİLER
Son Yorum: zeynepbuhan
10-11-2023, Saat: 18:49
» Yorumlar: 1
» Okunma: 6,148
|
Sürekli Şiddetli Baş Ağrı...
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: Gümüşkurt
25-09-2023, Saat: 19:23
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,524
|
%100 Etkili Şans İlmi Hav...
Forum: BÜYÜLER
Son Yorum: Gümüşkurt
18-09-2023, Saat: 23:51
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,286
|
Baş Melek Cebrail'in ismi...
Forum: Gabriel (Cebrail)
Son Yorum: Gümüşkurt
17-09-2023, Saat: 15:38
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,173
|
|
|
VENÜS RETROSU MART-NİSAN |
Yazar: Emka - 05-03-2017, Saat: 06:24 - Forum: Astroloji
- Yorum Yok
|
|
Nerden başlıyorduk, ilk önce güveniyor muyduk yoksa ilk önce seviyor muyduk?
Bahar aylarında sevgi, dostluk, partnerlik, hayatı veya bir işi/projeyi beraber yürütmek üzerine dersler alacağız ya da yakın çevremizde olup bitenlerden kendimize pay çıkaracağız. Bu tarihlerde aklınızı kurcalayacağını düşündüğüm bir diğer büyük soru ise şu olacak; Sizin için değerli olan şey nedir ya da bir şeyin değerini ne ile ölçersiniz? Neden mi? çünkü aşk ve ilişkiler gezegeni Venüs 4 Martta geri gitmeye başlayacak.
Venüs ilk önce Koç burcunda geri gitmeye başlayacak ve 3 Nisan’da Balık burcuna geçecek. Bu geri gidiş hali 16 Nisan tarihinde son bulacak. Venüs koç burcunda iken; sosyal açıdan dışa açılmak, yenilenmek, tazelenmek arzusunda oluruz. Çok düşünmeden içimizden geldiği gibi severiz ve ilişki kurarız. Strateji yapmayız. Odağınız aşk ve heyecanı yaşamak üzerinedir, bir sonraki adımı pek düşünmeyiz. Venüs 3 Şubattan bu yana Koç burcunda. Yaşamınıza yeni dostlar, sevgililer, işe yönelik ortaklıklar teklifler gelebileceği gibi bir süredir yaşamınızda olan tanıdığınız insanlarla olan ilişkileriniz yenilenmiş olabilir. Mart ayı boyunca ise, ilişkilerinizde gözardı edilmiş sorunlar gün yüzüne çıkabilir. Hem özel hem iş ilişkilerinizde farkında olmadığınız gerçeklerle yüzleşerek “biraz ara versek, hızlı mı gidiyoruz acaba” diyebilirsiniz. Hevesinizi heyecanınızı sizi harekete geçiren duyguyu irdelemeye başlayabilirsiniz. İçgüdüleriniz hızlı hareket etmenizi söylerken, bir yandan da gecikmelere ve değişen koşullara uyum sağlamanızı isteyen bir atmosferin varlığı sizi strese sokabilir. O nedenle bahar aylarında bedeninizi ve zihninizi gevşetecek aktivitelere yer açın.
Nisan ayında ise Venüs Balık burcunda seyredecek. Bu dönemde ise ihtiyacımız olan şey, heyecanla coşkuyla başlayan ilişkiler deneyimlemek olmayacak. Aradağınız daha büyülü, ayaklarınızı yerden kesecek ama bir o kadar da sizi hayata bağlayan bir sevgi arayışı olabilir. Kısaca sevgili de kaybolmak, onunla bir olmak isteğini yoğun şekilde yaşayabilirsiniz. Daha önceki seçimlerinizde hareket noktanız bu olduysa eğer, yani ilişki ve ortaklıklara fedakarlık ve özveri ile başlıyorsanız, kendinizi ihmal eden bir tutumunuz varsa şimdi onların üzerinde çalışabilirsiniz.Bir sorgulama içine girebilirsiniz.
Kısaca, Mart ve Nisan aylarında ben merkezci olan koç burcu ile hayata ve diğerlerine fazlasıyla teslim olan Balık burcu temaları arasında gidip geleceğiz. Takii 26 Nisan’da gerçekleşecek yeniaya kadar. Bu nedenle; aşk ve ilişkilerde ortaklı işlerde, parasal konularda çok aceleci hareket etmeyin. Önümüzdeki 2 ay boyunca biraz izleyici olmaya gayret edin, çıkan sorunların varlığını kabul edip çözmeye odaklanın. Sonrasında bakalım hayat neler getirecek…
Işığınızı ve sevginizi doyasıya yansıtmanız dileğimle,
|
|
|
BOLLUK AKIŞI |
Yazar: Emka - 05-03-2017, Saat: 06:18 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
|
Bolluk Akışı birbirini takip eden 6 ayrı uyumlamadan oluşan herkes tarafından kullanılabilecek kadar kolay oldukça güçlü ve çabuk sonuçlar alınabilen bir enerji sistemidir.
Bolluk Akışı 1&2 Uyumlamaları:
Bolluk Akışı uyumlamalarının amacı bolluk, zenginlik, bereket ile ilgili negatif düşünce ve enerji formlarını temizlemektir. Birinci aşamada eski negatif enerjiden özgürleşilir. İkinci aşama daha fazla fırsat ve refah çekmek için bireyin etrafında bir manyetik alan oluşturmanıza yardımcı olur. Bu sistemin kullanımı son derece basittir ve etkileri oldukça güçlüdür. Bolluk Akışı 1 ve 2 uyumlamaları 30dk ara ile alınabilir.(Bolluk Akışı 1&2 uyumlamasından sonraki gün bir şekilde bir yerden para geldiğini ben dahil bir çok kişi deneyimlemiştir.)
Bolluk Akışı 1&2 Tamamlandığında;
* Para Kazanma Kabiliyetiniz Artar
* Sezgisel doğa ile daha derin bir bağlantınız olur, böylece ortaya çıkabilecek fırsatlar için “doğru yer ve doğru zamanda” olmayı sağlar. (Daha kısa ifadece edecek olursak iyi Şans olarak da tanımlanabilir.)
* Geliştirilmiş manyetik alan ve aura pozitif insanlar ve bolluğu-refahı çekecektir.
* Diğer bolluk akışı uyumlamalarını(3&4 ve 5&6 aşamaları) aldığınızda daha etkili olmasını sağlar.
Bolluk Akışı 3&4 Uyumlamaları:
Bolluk Akışı 1&2′nin devamıdır. Bolluk Akışı 3&4 sübtil bedenlerde(zihinsel, ruhsal, eterik beden vb.) çalışmak için ekstra enerji içerir. Bu sübtil enerjiler ile çalışarak, titreşiminiz(enerji seviyeniz) bir bütün olarak yükselir böylece ruhun amacı kolayca ifade edilir. Bu doğal bir şekilde daha çok bolluğu getirir. Bolluk Akışı 4&5 30dk ara ile alınabilir.
Bolluk Akışı 5&6 Uyumlamaları:
Bolluk Akışı 3&4′ün devamıdır. Bolluk Akışı 5&6′nın amacı istikrar sağlamak ve bolluk konuları ile ilgili “alan” ile çalışmaktır. Bolluk Akışı 5&6 Uyumlamaları 30dk ara ile alınabilir.
Bolluk Akışı 5: İstikrar
İstikrar ve tutarlılık bolluk ve bereketin önemli bir parçasıdır. Bu birçok küçük işletme sahiplerinin de sorunudur. Bir ay işler çok iyi iken sonrasında düşüş olabilir. Bolluk Akışı 5, istikrar ve tutarlılık enerjileri ile yardım ederek, finansal düzelme ve daha fazlasının hayatımıza akmasını destekler.
Bolluk Akışı 6: Alan
Alan, hayatınızın hareket alanı ve odası demektir. Alan tampon yaratır. Tampon ise yatırımlar, kaynaklar, yardımcı arkadaşlar vb.
|
|
|
BOLLUK BEREKET REİKİSİ |
Yazar: Emka - 05-03-2017, Saat: 06:11 - Forum: Reiki
- Yorum Yok
|
|
Bolluk bereket reikisi, üç sembol, iki imajinasyon ve bir mantra ile çalıştırılır.
Uyumlama alındıktan hemen sonra bu enerji sembolleri kullanarak aktive edilir. Bu enerji bizleri genel anlamda bir bolluk ve bereket bilincine uyumlayacaktır. Bunu sadece maddi bolluk ve bereket gibi düşünmek enerjiyi aynı zamanda küçümsemek anlamına gelecektir. Hayatımızda bollaşmasını’ istediğimiz her şey için kullanabiliriz ama yine de en çok maddi hayatımızda kullanılmaktadır.Bolluk ve bereket reikisin de üç tane sembol vardır.Bu semboller enerjiyi, aynı büyütecin kendisine yansıyan güneş ışıklarını yoğunlaştırdığı gibi, güçlü bir şekilde odaklıyorlar ve yükseltiyorlar.Bunun için bu sembollerin insanlığın hizmetine verilmesi uygun görüldü. Bolluk ve bereket reiki uyumlaması alan herkes kendi istediği ölçüde refaha kavuşmuş.ilişkilerinde karmik travmalar yaşayanlar travmalarından arınmışlardır.
Bolluk ve bereket reikisi uyumlaması alıp bolluk ve bereketin sembollerini kullanırken arzu ediyorsanız rehberlerinizi, yükselmiş üstatları, melekleride çağırın, istediğiniz hedefe ulaşmak için evreni ayağa kaldırmaktan çekinmeyin. Sonuçta biz buraya yaşamaya,istediğimiz her şeyi deneyimlemeye geldik. Bu semboller bolluğa bolluk katmak için kullanılır.Maddi ve manevi her türlü sıkıntıyı uzaklaştırır.Senden evrene yayılacak olan titreşim hangi frekans üzere senden çıkarsa, yine ayni frekansta ama bir kartopunun dağdan aşağıyuvarlanırken dönüştüğü bir çığ gibi sana dönecektir. İşte bu yüzden evrene yaydığımız titreşimin frekansının, pozitif olmasına özen göstermeliyiz. Eğer negatif olursa sen, senden çıkanların sana dönerken dönüştüğü çığın altında kalabilirsin.
Prensipler ve Kurallar (5 Prensip )
1) Herkese neşe ile, cömertçe ver, ama senin minnettar armağanını alan kişiden karşılık bekleme. Evren seni doğru zamanda ve doğru yerde ödüllendirecektir….sadece özgürce ver, o sana geri gelebilir.
2) ‘İstemek’ yerine arzulamak veya dilemek sözcüğünü kullan… Arzularına tutkulu şekilde inan.
3) Yaşamının amacını bil..yaparken sana en çok sevinç veren şey nedir..Yaşamını amaç dolu yaşamana yardım etmek için hedeflerini oluştur.
4) Hatalar veya pişmanlıklar yoktur…sadece büyümeyi ve odağımızı değiştirmeyi öğrenme fırsatları var.
5) Mantrayı yaşa, şimdide dururken her düşünce ile mantrayı solu : ‘Ben bolluğum, Ben bereketim, Ben refahım, Ben zevk-ü sefayım ‘
|
|
|
PLATİN BOLLUK BİLİNCİ |
Yazar: Emka - 05-03-2017, Saat: 06:07 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
|
Platin Bolluk Bilinci bu zamanda sahip olmayı dilediğiniz tüm bolluğu ve refahı yaşamınıza getirmek için bir araya getirilmiş Altıncı boyuta ait enerji ve frekanslardan oluşur. Bolluk bilinçliliğinizi uyandırarak aktive eder ve sizi altıncı boyutun refah frekanslarına uyumlar. Kendi içinizdeki yoksulluk illüzyonuna son verir. Bu inisiyasyon beyninizin tezahür ettirmekle ilgili uyuyan bölümlerini, özellikle bolluk lobunu uyandırma işlemini başlatır ve bu işlem bolluk bilinçliliğinin içsel hatırlamasını ve bilinçli bilgisini uyandırana kadar devam eden bir süreçtir. Bu süreç “Maddi dünyanın üstatlığı” bilinci ile desteklenir.
Maddi dünyanın üstatlığı, maddi ve spiritüel dünyanın bolluğunu deneyimlemenizi önleyen korkuların ve sınırlılıkların üstesinden gelebilmenizi sağlar. Bolluk sadece maddi zenginlik ile sınırlı değildir, yine de dünyanın şimdiki durumu materyal bolluk ve finansal zenginliğe dayanmaktadır. Bu nedenle her biriniz, Platin Bolluk Bilinci inisiyasyon ve eğitimleri ile maddi dünyanın üstadı olmaya başlayabilirsiniz.
Platin Bolluk Bilincinin diğer bazı faydaları:
*Enerji alanınızdan tüm negatif ve sınırlayıcı bilinçliliği çekip alır.
*Kendini sabote etme, kendine değer vermeme düşüncelerini, sizi kayıp ve yoksunluğun eski dünya paradigmasına bağlayan yoksulluk bilinçliliğinin tüm enerjisel bağlarını uzaklaştırır.
*Sizi, kendini sabote etme modellerinde tutan kurban bilinçliliğinin tüm enerjisel bağlarını uzaklaştırmaya başlar.
*Sizi zamanda, koşullu sevgi ve hırs bilinçliliğinde donmuş tutan kristalleri eritmeye başlar.
*Altıncı boyuta tam olarak adım atmanızı önleyen tüm sınırlamaları uzaklaştırır.
*Fiziksel beden, duygusal beden ve zihinsel beden dahil, tüm süptil bedenler altıncı boyutta tutulan bolluk ızgarası ile mükemmel bir şekilde hizalanmaya başlar.
*Şimdiki benliğiniz ve tüm paralel ve alternatif benliklerinizdeki sınırlılığa, korkuya, yoksunluğa ve ıstıraba bağlı bilinçli, bilinçaltı, bilinçsiz doğadaki tüm enerjilerin bağlantıları temizlenmeye başlar.
*Lekelenmemiş bolluk sevgisi, sevinci, uyumu, kendini değerli görme, kendini sevme, kendini kabul etme, başarı gibi bolluk bilincini oluşturan duygular ruhunuzun en yüksek iradesi ile uyum içinde yeşermeye başlar.
*Tüm korku dolu düşünceler, korku dolu davranışlar, koşullanmalar, algılar ve kurban bilinçliliği davranışları bilinçli olarak salıverilmeye başlar.
*Hayatta sınırlılıklar deneyimlenmesi ile sonuçlanan yoksulluk bilinçliliğinin, kurban bilinçliliğinin, koşullu sevgi bilinçliliğinin ve hırs bilinçliliğinin genetik damgaları serbest bırakılır.
*Tüm korkular salındıkça, ilahi kalıp ile uyum ve hizalanma yaşanmaya başlanır ve ilahi sevginin, ilahi ışığın, ilahi bilgeliğin, ilahi gücün, ilahi bilginin ve ilahi gerçeğin mükemmel uyumlu ve mucizevi şekilleriyle bütünleşilir.
|
|
|
Ruhsal zekâ güçlendirmesi |
Yazar: Emka - 05-03-2017, Saat: 05:27 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
|
Ruhsal zekâ güçlendirmesi, uyumlamanın alınmasıyla birlikte, beyinde ruhsal zekâya ait bölümlerin güçlendirilmesinin yanında bütünüyle ve etkin olarak kullanılabilme becerisinin kazandırılması ve tüm bağlantıların uyarılarak aktif edilmesi amaçlanır.
Ruhsal zeka ruhsal yetenek demek değildir, ama ondan ayrıda değildir.
Ruhsal zekâyı gerektiği gibi kullanabilmek ve Spiritüel yeteneklerin açığa çıkarılması için, DNA ve üçüncü gözüde içeren bir dizi aktivasyon gerçekleştirilir.
Manevi alemlere açılmak, melekler ve rehberlerle iletişim kurabilmek için varsa sınırlayıcı düşünce kalıpları ve blokajlar kaldırılır.
“Hayatın akışını asıl etkileyen, fiziksel değil ruhsaldır.
Kalbinizi etkileyemeyenler, sizi aklınızdan çekip sürükleyemezler. Hayatı vücut organlarınızla değil,
ruhunuzla yaşarsınız. Yaşadığınız Dünya, dışarıda yaşanan değil, kendi içinizde kendinize yaşattığınız dünyadır. Vücudunuzu kendi bilinciniz ve gücünüzle çalıştırmadığınız gibi, kendinizi sokaklarda yürüten de siz değilsiniz. Hayatta tesadüf, şans, talih, imtiyaz, rastlantı yoktur.
O zaman, görünüşe göre rastlantı olanların ardındaki müthiş planları keşfetmeliyiz. Hiçbir güçlü bilinç,”içgüdü” veya “tabiat ana” gibi boş kavramlara terk edilemez. Bu tür kavramları çağrıştıran olaylaroluyorsa, bu olayları gerçek boyutlarından yakalama becerisini geliştirmeliyiz. Hayatınızın akışında meydana gelen en küçük olaylar bile, ya sizin ya diğer yaratıkların ya da Yaratıcının gerekçeleriyle gerçekleşiyor. O zaman, bu gerekçeleri keşfedebilecek kadar hayatın arkasına, ruhsallığın derinlerine girmemiz gerekiyor. Ruhsal Zekâ, tam olarak bu süreçtir; köklü bir bilinç değişimidir; insanın öz doğasına dönüşüdür; küçük bedeninin arkasında gizlenen büyük bedeniyle tanışması sürecidir.
İnsan bedeni, bir kamyonun altında ezilebilecek kadar zayıftır; ama, ruhu kamyonu ezebilecek kadargüçlüdür. Kollarınızla yüz kilonun altında ezilirsiniz; ama ruhunuzla bir gökdeleni devirebilirsiniz.
Dağlar, insan bedenine meydan okur; ama insan ruhu dağlara meydan okuyabilecek kadar engin
yaratılmıştır. İnsan bedeni adım adım yükselir; oysa ruh, vücudu kanatlandırır. Ruhsal Zekânız,
ruhunuzun derinlerinden sizi yöneten evrenin yaratıcısıyla buluşmanızı; sizin sınırlı gücünüze değil,
sizinle olan sınırsız güce dayanmanızı sağlar. Akıl, doğanın maddesel yüzeyinde çalışır. Mantık,
bilmediğinizi nasıl yöneteceğinizi gösteremez. Ruhsal zekânın size yaptıracaklarını, ne akılla, ne de
mantıkla açıklayabilirsiniz. Çünkü o, her ikisinden de önce ve her ikisinin de arkasındadır. Sınırsızlık, sınırlı kavramlarla açıklanamaz.
Ruhsal zekâ, bir damla suya, taştan güçlü olmayı öğreten zekâdır; pamuk zayıflığındaki köklerin,
taşları delip geçişinin sırrını açıklar. Ateşin içinden sağ çıkan adamın ardında, apartmanın tepesinden düştüğü halde yaralanmayan bebeğin arkasında ruhsal zekâ vardır.
Ruhsal zekâ, sizi iç ve dış çatışmalardan uzaklaştırır. Böylece iç huzurunuz, duygusal coşkunuz gelişir. Ruhsal Zekâ bir yaşama biçimidir; hayatınızın her saniyesini dolduracak bir hissediş ve tutum şeklidir.”
|
|
|
Paralel evrenlere gerek yok, bir tarak yeter |
Yazar: Emka - 05-03-2017, Saat: 05:20 - Forum: NOTLAR
- Yorum Yok
|
|
Annemin elinden tutmuş okuldan eve dönerken ışık sızan pencerelere bakar ve içimden “Keşke bütün bu evlere girip oradaki hayatları görebilseydim” diye geçirirdim. Kimdi bu insanlar? Çocukları nasıl yataklarda uyurlardı? Sofralarında neler bulunurdu? Onların dede ve nineleri de hayatta mıydı? Babaları kaçta gelirdi?
Bu merakın nedenini bilemiyorum. Kendi kendime uydurduğum bir hayal oyunuydu sanırım. Evlere baktığımda duvarları saydamlaşır ve içlerindeki hayatı görür gibi olurdum. Ancak gerçekte her bir eve girip çıksam bile tümüne ömrüm yetişmezdi. Bunların hepsini bilmem imkansızdı.
Daha sonra bu soruların yanıtını ancak Tanrı’nın bilebileceğini düşünmeye başladım. O kadar çok insan, o kadar çok ev, o kadar çok hayat vardı ki… Ben hepsine yetişemezdim. Bunu anladığımda ve kabullendiğimde yine de içimde bir eksiklik, bir burukluk oluştu. Tanrı olup bunu yapabilmeyi o kadar istedim ki.
Oysa bırakın herşeye yeten bir Tanrı olmayı, hayat bize küçük, küçücük roller biçiyor. Bir dönem birinin çocuğu iken bir de bakmışsınız bir diğerinin abisi, ablası, eşi, dedesi falan oluvermişsiniz. Sırayla ve nefes nefese, hazırlıksız, istemeden bu rollerden geçiyoruz, bazılarını idrak bile edemeden. Ama gün geliyor ve öyle bir şey oluyor ki, rolünüzü apaçık görüyorsunuz. Olduğunuz yer ve zamanda ne ve kim olduğunuzu, neyi emanet alıp taşıdığınızı, neyi yaşatmakta olduğunuzu ve neyi aktaracağınızı apaçık görüyorsunuz. Başkalarının hayatını merak ederken kendinizinkini de es geçtiğinizi anlıyor ve ilk defa olarak bir evin içini görmeye başlıyorsunuz : kendinizinkini…
Bunu farketmemi sağlayan bir arkadaşım oldu. Babasını çok erken kaybetmiş bir “kız”. Kısa zamanda, benim küçük kızımla olan ilişkimi izlediğini, tattığını, öneriler getirdiğini gördüm. Bazı şeylere gözümü açtı, bazen aklıma gelmeyen konularda erkenden uyardı beni. Babasının saçlarını taradığını anlatmıştı bir keresinde. Ben de kızımın saçlarını kurutan ve tarayan bir baba oldum. Islak saçları düğüm olmadan taramak, karışmış yerlerini açmak zordur. Saçın bir tutamını köke yakın yerden bir elle sıkı sıkı kavrayacaksın ki, fırçayla çekiştirirken canı yanmasın, gözünde yaş birikmesin. Tam baba işi. Böylece kızım da beni hatırlayacak. Birey’in ötesine geçince aramızda bir mesafe kalmıyor ki. Hem de hiç Paralel bir evrende yaşayan bir başka Ben’e hiç gerek yok. Her şey, bütün eylemler ve duygular bize emaneten şu anda ve burada gerçekleşiyor. Kimimiz artık şeklen burada değil, kimimizse şeklen burada henüz. Ama yüklendiklerimiz, temsil ettiklerimiz, esas varlıklar, görünmez “İnsan” hep burada. Benimsediğimiz, izin verdiğimiz, eyleme döktüğümüz ölçüde burada.
Yukarıda anlattıklarıma kör bir toplum kendi kural ve tabularını savunadursun, babalar kızlarının başını okşarken bütün kızlar da babalarını hatırlayacak. Masum eller masum başlara her zaman dokunacak. Şimdi ve burada. Başka yerde ve geçmişte değil. Ne yazık ki, bir insan diğer bir insana sadece toplum kurallarına uyarak yaklaşabilir. Ya emanetler? Biz bu zıtlıkta neredeyiz? Bir erkek bir kadının başına bir çocuğun masum ve sevimli başına dokunduğu gibi dokunabilir mi? Zor mu? Öyleyse, İnsanlık nasıl böyle sapık bir ahlâk ve ağır bir zorunluluk üretebildi? Bir dalda yanyana dizilmiş, birbirinin bitlerini ayıklayan maymunların masumiyetine nasıl da imrenir olduk? Nasıl da insansız kaldık? İnsan’ın içi boşaltıldı, kim olduğu unutuldu, neler yapabileceği ve nereye gittiği… Duvarlar ördük ve Hayat’ı hayatlara böldük. İçini göremediğimiz evler yarattık. Bu hayatta yaşayamadıklarımızın hayalini kurmak için de, örneğin Paralel Evrenler öyküsüne sığınır olduk. Bizler emanet, temsil ve eylemleri yaşadığımız evrenden dışlamadıkça paralel evrenlere gerek yok. Bu evren tıkanmış ve tutukluk yaşıyoruz. Bunu kırmanın zamanı.
Ben burada ve şu anda baba olmanın bana yüklediği tatlı sorumlulukla anıyorum aramızda olmayanları. Onların yerine burada olmanın tadını çıkarıyorum. Ve köküne yakın yerden kavrıyorum kızımın saçlarını ki, tararken canı yanmasın. O da elimdeki bu gücü farketmeden anın tadını çıkarsın. Sakarlık edersem de tatlı tatlı homurdanır nasılsa. Ama şimdilik sıra bizde. Bütün hayatlar aynı anda yaşanıyor. Görebilen capcanlı görüyor bunu. Bütün başlara değiyor elim. Bu hiç yok olmuyor. Benden sonra da hep burada olacak. Bu mecazi elin, küçücük ilginin saçlarda hissedildiği biliyorum. İyi geldiğini biliyorum.
Bu yazıda onca rol ve emanetten sadece birini, kendi hanemde olan bir şeyi örnek verdim. Siz de kendi örneğinizi seçin, şu anda yapmakta olduğunuz şeyi, önce sıradan görünen ama başkalarının hayallerini süsleyen emaneti, o paha biçilmez hazineyi sahiplenin. Haklı olduğumu göreceksiniz. Çocukken önünden geçtiğim evlerde yaşayanların hepsi birden olduğumu, bütün hayatları bildiğimi, bunun için Tanrı olmaya gerek olmadığını, sadece doğru yere bakmayı bilmediğimi artık biliyorum.
Meğer oluyormuş!
Suavi Kendiroğlu – 2016
|
|
|
2017 YILI BURCUNUZA GÖRE RENGİNİZ VE ÖĞRETİNİZ |
Yazar: Emka - 05-03-2017, Saat: 05:09 - Forum: Astroloji
- Yorum Yok
|
|
Koç, Boğa, İkizler, Yengeç, Aslan, Başak, Terazi, Akrep, Yay, Oğlak, Kova, Balık
burçları için enerjinizi doğru kullanmanız için şifreleriniz neler?
her birimizin yönetici gezegenine göre o anın gezegensel enerjilerinin yansımasıyla ruhsal ve bedensel enerjimizi yükseltecek renk ve kristalleri tercih etmeliyiz. Uygun renkleri kıyafetlerimizde yoğun olarak kullanmalı enerjimizi güçlendirmeliyiz.
Ruhsal bedenimizdeki 7 çakra:
Renkleri insanoğlu çok eski çağlardan beri kullanmaktadır. İnsan bedeninde 7 enerji merkezi vardır. Bedenimizde 7 chakra vardır. Sanskritçe çakra sözcüğü “Tekerlek”, “Çark” veya “Halka” demektir. Enerjetik açıdan ise çakra “girdap” anlamına gelmektedir. Enerji merkezi olan Çakra enerjetik bedende halka şeklindedir ve enerji çakra halkasının üzerinde bir girdap gibi dönmektedir.Bunun yanı sıra çakra, iç yaşam enerjisinin döner merkezi, iç enerji kanallarının buluştuğu, enerjinin bedene girip çıktığı ve farklı enerji düzeylerine dönüştürüldüğü bir kesişme noktasıdır. Her chakra negatif ya da pozitif titreşimleri çeken özel bir renge bağlıdır. Astrolojik olarak ta gezegen ve burçlarımıza ithaf edilmiş renkleri kullandığımızda, Kişi daha dengeli mutlu ve huzurlu olacaktır. Renklerle birlikte kristallerimizi kullanmamız da bu etkiyi kuvvetlendirecektir. Renkler ve kristallerin insanlar üzerinde olumlu ya da olumsuz etkileri bir çok bilim insanı tarafından araştırılmıştır ve insan üzerinde etkili oldukları bilimsel olarak ta ispatlanmıştır.
Koç burcu
Renk: Kırmızı
Kırmızı; Sizleri harekete geçirerek değişim enerjisine zorlanmadan ayak uydurabilmeniz için sizleri destekleyecek. Duygusal anlamda ise mutluluğu, azim ve kararlılığınızı arttırır.
Yılın Şifresi: Zümrüdü anka kuşu gibi küllerimden yeniden doğuyor sabrımın emeğimin sevgimin mükafanı yaşamdan alıyorum.
Öğretiniz: Uyan fark et şükret et inan.
Kristaliniz: Zultanit
Boğa burcu
Renk: Yeşil
Yeşil; Umudu, yeniliği, gençleşmeyi ve yeniden canlanmayı tüm ruhunuza yansıtacaktır. Paylaşım ve uyumun rengidir.
Yılın Şifresi: Beni ben yapan değerlerimi seviyor ve sahip çıkıyorum. Sağlık bilgelik şans en yüce hali ile benimle birlikte.
Öğretiniz: Her bir zerrenle yenilen şifalan güven başarı seninle.
Kristaliniz: Altın Topaz
İkizler burcu
Renk: Gold / Altın
Altın sarısı ‘’GOLD’’, Ruhsal aydınlanmanızı sağlayacağı gibi üretim ve verimliliğinizi artırır. Yaşama sevincinizi yükselterek hedeflerinize kararlılıkla gitmenize yardımcı olur. Bilgi ve bilgeliği ifade eder. İş hayatında başarılı olmanıza katkıda bulunur.
Yılın Şifresi: Sorumluluk alıyor hayat yolunda cesur adımlarla ilerleyerek hakkım olanı alıyorum.
Öğretiniz: Özünde ki güzellikleri yenilerek yaşamına yansıt.
Kristaliniz: Kalsedon
Yengeç burcu
Renk: Mor
Mor; Zenginliği, asalet, lüks ve ihtişamını yansıtır sizlere. Ruhsal enerjinizi arttırarak yeteneklerinizi hayallerinizi hayata geçirmenize yardımcı olur.
Yılın Şifresi: Ruhumu bilgi ile eğitiyor geçmişi affediyor yenileniyor sevgiyi aşkı yaşamıma davet ediyor inanç ile kabul ediyorum…
Öğretiniz: Şifa seninle ruhuna bedenine iyi bak.
Kristaliniz: Ay taşı
Aslan burcu
Renk: Turkuaz
Turkuaz; Ruhunuzun özgürleşmesine yardımcı olur. Kendinizi güçlü huzurlu hisseder yükselen enerjinizle mücadele gücünüzü kazanırsınız.
Yılın Şifresi: Zayıf yönlerimi geliştiriyor hatalarımı kabullenip yaşadıklarımın olgunluğu ile aşka emeğe dostluğa değerlerime sahip çıkabilmenin mucizelerini yaşıyorum.
Öğretiniz: Dünle yarışma anda kal yeteneklerine güven.
Kristaliniz: Zultanit
Başak burcu
Renk: Fuşya
Fuşya; Ruhsal anlamda sizlere canlılık vereceği gibi aşk hayatınızda oluşturduğunuz blokajlarınızı aşmanıza yardımcı olur.
Yılın Şifresi: Her doğan günle yenileniyor ruhumu bedenimi şifalandırıyor doğru kararlar alıyor ve uyguluyorum.
Öğretiniz: Özgürleş akışta kal ve anın getirdiklerini fark et.
Kristaliniz: Yeşil Peridot
Terazi burcu
Renk: Siyah
Siyah hakimiyeti, kararlılığı dönüşüm ve irade gücünüzü ortaya koymanıza yardımcıdır.
Yılın Şifresi: Korkularımı hatalarımı pişmanlıklarımı dünde bırakıp anı tüm zenginliği ile yaşamayı seçiyorum.
Öğretiniz: Sev hayatı işini sahip olduklarını sev ve vazgeçme
Kristaliniz: Akuamarin
Akrep burcu
Renk: Turuncu
TURUNCU, Dışa dönük olmanızı ikili ilişkilerinizde iletişim ve uyumu sağlamanıza yardımcı olur ve sosyal ilişkilerinizi kuvvetlendirir. Maddi konularda şans getirir. Ruhunuzun özgürleşmesine yardımcı olur.
Yılın Şifresi: Kendimi seviyor sürekli gelişmeyi seçiyorum sevgi ile emek veriyor maddi manevi zenginliklere erişiyorum.
Öğretiniz: Affet kendinide geçmişide.
Kristaliniz: Obsidyen
Yay burcu
Renk: Pembe
Pembe ve Pudra rengi iletişiminizi kuvvetlendirmenize ve kendinizi doğru sözlerle ifade etmenize yardımcı olur. İş hayatınızda maddi konularda rahatlamaları getirirken aradığınız huzuru bulmanıza ruhsal olarak içinde çıkamadığınız konuların’ da farkına varmanızı sağlar.
Yılın Şifresi: Şikayet etmiyor mücadele ediyorum. Şükrediyor paylaşıyor her ana sevgi emek yüklüyor karşılığını aşk ile alıyorum
Öğretiniz: Aşka ve kalbinin verdiği mesajlara inan.
[b]Kristaliniz: Aragonit[/b]
Oğlak burcu
Renk: Saks Mavisi
Duygusal anlamda mutluğu aşkınız ve ilişkinizde sorunları aşmanız için gerekli olan azim ve kararlılığınızı arttırır. Ruhunuzun tüm saflığını özel hayatınıza yansıtmanıza ve aşkta saflığı duruluğu bulmanıza yardımcıdır. Düşünce gücünüzü kuvvetlendirir.
Yılın Şifresi: Tüm hastalıklı düşüncelerimden ruhsal ve bedensel hastalıklarımdan arınıyorum. Şifa enerjisi benimle birlikte hayatımda yeni bir sayfa açıyor başarı ile aşk ile büyüyor gelişiyorum.
Öğretiniz: Her doğan günle yenilen sevgini sahiplen.
Kristaliniz: Mavi Topaz
Kova burcu
Renk: Çivit Mavisi
Soğukkanlılığınızı, asaletinizi, masumiyetinizi istikrarınızı ve bunun devamlı olmasına yardımcı olur. Huzur ve güven duygunuzu harekete geçirir. Düşünce gücünüzü kuvvetlendirir. Mavi aradığınız huzuru bulmanıza ruhsal olarak içinde çıkamadığınız konuların farkına varmanızı sağlar.
Yılın Şifresi: Kendime güveniyorum güvensizliklerin yorgunluğundan arınıyor seviyor seviliyor yarım kalan her şeyi aşk ile tamamlamayı seçiyorum.
Öğretiniz: Yenilen ve geçmişle savaşmayı bırak.
Kristaliniz: Topaz
Balık burcu
Renk: Mor
Mor; Bilinçaltında yatan problemlerinizin çözülmesine katkıda bulunur. Söylemek isteyipte söyleyemediklerinizi ifade edebilme gücünü özel hayatınıza yansıtmanıza ve aşkta saflığı duruluğu bulmanıza yardımcıdır.
Yılın Şifresi: Hayattan korkmuyor akışa ayak uydurmayı seçiyorum. Tekrarlardan uzaklaşıp yenilikleri deneyimliyorum..
Öğretiniz: Sahip oldukların için şükret.
Kristaliniz: Zirkon
|
|
|
TELEPATİYLE ETKİ ALTINA ALMAK |
Yazar: Spiritüeller - 04-03-2017, Saat: 16:53 - Forum: TELEPATİ
- Yorum Yok
|
|
Telepatiyle yapılabilen şeylerin arasında kişilerin kişilere ilgi duymasını sağlamak da vardır ve bu çok zor bir iş değildir,biraz sabır,biraz özveri ve zihin gücünün bir araya gelmesi yeter.
Telapatik aşk büyüsüne başlarken önce şöyle bir çalışma metodu düzenlenir.
a-Büyü yapılacak kişi büyü esnasında size uzak mesafedemi yoksa yakınınızda veya yüz yüze olabilecek kadar yakın mı.
Telapatik aşk büyüsünde mesafeler çok önemli olmasa da yakın mesafe etkiyi daha da arttırıp aşk büyüsünün gerçekleşme zamanını kısaltır.Aşk büyüsü yapacağınız kişiyle yüz yüze görüşebiliyorsanız onunla iki kaşının ortasının bir cm kadar yukarısına bakarak konuşun veya içinizden ona olan duygularınızı ve onunda sizi sevmesi gerektiği mesajını telapatik olarak iletin.
b-Aşk büyüsü yapılacak kişinin elinizde bir fotoğrafı varmı? Aşk büyüsü yapılacak kişinin fotoğrafı elinizde olursa aşk büyüsünün gerçekleşme sürati ve etkisi yüzde elli oranında artar.
Önce sakin,sessiz,rahatsız edilmeyeceğiniz bir ortam ve rahat edebileceğiniz bir koltuk gerekir.Aşk büyüsü yapacağınız kişinin fotoğrafını göz hizanıza getirin 30 cm. kadar mesafeden fotoğraftaki kişinin iki kaşının az yukarısına doğru bakışlarınızı sabitleyerek o kişiye sizi sevmesi gerektiğini yalnızca sizinle mutlu olabileceğini düşüncenizi kullanarak söyleyin.Ona telapatik olarak hakkınızda olumlu mesajlar yollayın.
c-Aşk büyüsü yapılacak kişi hakkında detaylı bilgiye sahipmisiniz,onu yakından tanıyor,sempati duyduğu şeyleri biliyormusunuz.
d-Aşk büyüsünün c şıkkına evet yanıtı verebiliyorsanız işiniz daha da kolaylaştı demektir.Şimdi yapmanız gereken zihin gücünüzle kendinize bir göz bağcı oluşturmak,bu göz bağcı aşk büyüsü yapmak istediğiniz kişiye gidecek ve onu sizi sevmeye ikna edecek.
Göz bağcı nasıl oluşturulur.
Göz bağcı zihin gücünüzü kullanarak oluşturduğunuz size hizmet edecek olan bir görevlidir.Göz bağcı adı gibi göz bağlar sizin istediğiniz kişinin gözü sizden başkasını görmez olur, anlayacağınız size karşı bir alakası olmayan istediğiniz bir kişinin gözlerinin sadece sizi görmesini fakat sizden başkalarını da görmemesini sağlar.Gözüm senden başkasını görmüyor ,aşk gözünü kör etmiş sözleri hep bu göz bağcının yaptıklarının halk dilindeki söylemidir.Göz bağcısının neye benzeyeceğini siz seçersiniz ister bir spor araba hayal edin ister bir insan ister bir hayvan,tercih size kalmış.Burada c şıkkının önemi ortaya çıkıyor.Aşk büyüsü yapmak istediğiniz kişi örneğin kedi yavrularından çok hoşlanıyor.Öyleyse oluşturacağınız göz bağcı şirin bir kedi yavrusudur.
Sessiz, sakin bir ortam seçin herhalde en uygun ortam yatak odanızdır.Yatağınıza uzanın gözlerinizi kapatıp şirin bir kedi yavrusu hayal edin ona bir isim takın ve onunla konuşmaya başlayın.Senin görevin (aşk büyüsü yapılacak kişinin ismi X diyelim) X'e beni sevdirmek.Onun yanına git ve beni sevmesi için güzel şeyler söyle,git onu gör ve tekrar yanıma gel deyin.Gönderdiğiniz kediyi X'in beyni görecek ve o görüntü ve hisleri şuur altına yerleştirecek X'in bunlardan hiç haberi olmasa da her gün kediniz aracılığıyla gönderdiğiniz telepatik mesajlar X'in şuur altında depolanmaya devam edecek.
Kedinizin vazifesini tamamlayp size geri geldiğini düşündüğünüzde hep omuzuma çık ,orada otur orada uyu deyin.Yolda yürürken omuzunuzda kedinizin oturduğunu,nereye giderseniz gidin o kedinin hep orada olacağını düşleyin.Aşk büyüsü yapmak istediğiniz kişiyle karşılaştığınızda X'in beyni omuzunuzda oturan kediyi algılayacak ve X size sempati duymaya başlayacak.Belki ilk anda size saçma gibi gelsede etkilerini gördükçe sizde hayretler içinde kalacaksınız,hiç üşenmeyin olumlu etkisini görecek ve çok şaşıracaksınız.Tabii burada aşk büyüsü yapılacak kişiyi yakından tanımanızın önemi ortaya çıkıyor.Herhalde kedi yavrusunu sever,şirin bir kedi yavrusunu kim sevmez ki diyerek aşk büyüsü yapacağınız kişiye yavru kediyi gönderip ters etkide alabilirsiniz çünki tahmin değil elinizde kesin bilgi olmalıdır.Bakarsınız aşk büyüsü yapacağınız kişi kedilere karşı fobisi olan biridir.Böyle bir durumda kendi elinizle her şeyi bozmuş olursunuz.
|
|
|
TELEPATİ İLE ZİHİN KONTROLÜ |
Yazar: Spiritüeller - 04-03-2017, Saat: 16:43 - Forum: TELEPATİ
- Yorum Yok
|
|
Herkezin içinde belirli bir yere sahiptir başka bir insanın düşüncelerini değiştirmek.Zihnini kontrol etmek.Aslında çok az telepati yeteneğiniz olsa bile bu şartlarda dahi başarı şansınız %40 larda.Telepati yeteneğini geliştirmeye çalışanlarda ise bu oran yukarılara çıkar.Zihin kontrolü çok basittir aslında.Yanlış bildiğimiz bazı şeyler vardır.Örneğin xxx kişinin şimdi xxx işini yapmasını istiyorum gibi.İlk olarak burada hata yapıyoruz.Diğer ise sonu -me,-ma ile biten sözcükleri kullanmak.İnsan beyninin bilinçaltı -me,-ma sözcükleri algılayamaz yani bilinçaltımıza yerleşemez.Örnek olarak birisi bize unutma dediği zaman bu bilinç altımıza unut olarak işlenir.O yüzden -me ve -ma'lı cümlelerle telkin verirsen başarı şansımız azalır.Şimdi tekniğe geçelim...
Bu teknik için kendinize partner seçin.Daha sonra elinize bir kağıt alın ve o kağıta partnerinize ne yaptırmak istediğinizi yazın.Örneğin bir bardak su içmesini istemek gibi.Ama kağıta yazarken dikkat etmeniz gereken birşey var.Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır atasözü tam bu iş için söylenmiştir bana göre.Kağıta xxx lütfen şimdi mutfağa gidip bir bardak su iç.Yani kesin sert telkinler yerine daha nazik telkinler daha çok başarı getirir.
Bunu bir insanın yüzüne söylemek gibi düşünün.Örneğin birine git mutfaktan su iç gel derseniz iş inata biner ve o kişi o eylemi gerçekleştirmez.Ama nazikce rica edince gerçekleştirir.Kaldığımız yerden devam edelim.Kağıta cümlemizi yazmıştık.O cümleyi içimizden 5-10 defa okuyalım.Daha sonra zihnimizdeki düşüncelere takılmadan sakinleşmeye başlayın.Derin ve yavaş nefesler alıp verin.Daha sonra bu cümleyi partnerimizin yüzüne söylediğimizi ve onunda bu işi gerçekleştirdiğini yani mutfağa gidip 1 bardak su içtiğini imgeleyin.Aynı şekilde verdiğiniz telkinlerin harf harf partnerinizin 3.gözünden içeri girdiğini imgeleyin.Başarıya ulaşacaksınız emin olun ve inanın yeter.Daha sonrasına etrafta gözünüzün kestirdiği kişiye telkinler verip zihnini kontrol etmeye başlayabilirsiniz.Tek bir sorun var özgür iradesi güçlü olan bir kişiye etki etmek zordur.Bazen imkansıza yakındır.Ama hiçbir zaman imkansız değildir.Başarılar dilerim...
|
|
|
ASTRAL PLAN VE RUHSAL YÖNETİCİLER |
Yazar: Spiritüeller - 04-03-2017, Saat: 16:34 - Forum: ASTRAL SEYAHAT
- Yorum Yok
|
|
Okült çalışmalar yapan kişiler, incelemelerinin ilk safhalarını geçirdikten sonra; Tanrı'yı, evreni ve insanı tanımada sezgisel veya ilhamlara dayalı bir bilgi edinme tarzının gerekliliğini kavramışlardır. Bu, çağlar boyunca böyle olmuştur. Nitekim eski devirlerden beri o günün icaplarına uygun kisvelerle sürüp gelen ve gerçeği araştırma yolu olan inisiyasyonlarda da en önemli merhalelerden birisi müridin (talebenin) astral âlem ya da aracı âlemle olan irtibatının artırılmasıdır.
Tek Tanrı fikri, tekâmül ve tekrardoğuş ilkeleri üzerine kurulu bu öğreti sistemlerinin kökü Mu uygarlığına dek uzanmaktadır. Mu ve Atlantis'in batışından sonra, önceden alman önlemlerle günümüz insanlarının yaşamakta olduğu kıtalara aktarılmış olan ezoterik gelenek, çağlar boyunca inisiyatik merkezlerce yaşatılmıştır. İşte, bu merkezlerde uygulanan eğitimin en önemli merhalelerinden biri de astral plânın tanınmasıdır.
Eski inisiyasyonlarda (özellikle Mısır'da) astral plânda şuurlu tecrübeler yapabilme seviyesine ulaşmayan müridin ezoterik öğretinin ruhuna eremeyeceği çok iyi bilindiğinden, böyle bir yeteneği gelişmeyen kişiler, örneğin durugörü, duruişiti ya da transa girebilme melekesi bulunmayan kişiler, inisiyasyona kabul edilmezlerdi. Çünki inisiyasyonda belli bir oruç süresi geçirildikten sonraki aşama, astral seyahat yapabilmeyi gerektiriyordu. Büyük rahip (hierofant) ve diğer inisiyelerin huzurunda transa sokulan talebeye astral seyahat yaptırılırdı. Astral âlemin değişik yönleriyle karşılaştırılan ve buradaki yasaları üstatlarının da titiz görüp gözeticiliğiyle kavrayan inisiye, ancak bu sayede bazı sırlara erebilme durumuna gelebilirdi.
Çünki tüm okült ve ezoterik çalışmalarda görünen âlemin, görünmez âlemin bir tezahürü olduğu ilkesinden hareket edilirdi. Fizik plânda olup bitmekte olanların önce fizik ötesi âlemde meydana geldiği ve ruh varlığının şuurlu etkisi sonucu oluşmuş bulunan astral klişelerin fizik plâna etki etmesi sonucu meydana gelen bir yaşam sürdürüldüğü bilinirdi.
Nitekim daha sonraki çağlarda da yapılan okült araştırmalar, kişileri ister istemez maji biliminin eşiğine getirmiş ve çalışmaların ilerletilmesinin ancak bu bilimin ilkelerinin kavranılması ile mümkün olabileceği sonucunu doğurmuştur. Astral âlemin yasalarını- kavrayan ve bunları şuurlu biçimde yönlendirebilme yöntemlerini bilen majisyen, fizik plânda meydana getirmek istediği etkinin türüne göre iki kısımda ele alınabilir: ak ve kara majisyen. Okült yeteneklerini insan kardeşlerinin tekâmülüne hizmet amacıyla inisiyatik bir terbiye içerisinde iyi yolda kullanmış kişilere "ak" majisyen denebilir. Öte yandan egoist tatminler peşinde bu uygulamaları yapanlar da "kara" majisyen olarak nitelendirilirler.
Astral Plânın Rolü
Daha önceki incelemelerimizde, insanı, görünen ve görünmeyen olmak üzere iki kısımda ele almıştık. Fizik bedenin dışında kalan kısımlar astral beden ve ruh varlığı olarak ikiye ayrılıyordu. Bu arada, bedenimizdeki organların tüm hareketlerinin de psişik varlık denen ve okültistlerce, bedenlenmiş ruh varlığının bir tezahürü ve astral bedenin ruh varlığıyla temasta olan kısmı olarak nitelendirilen bir beden tarafından yönetildiğini de hatırlamakta yarar vardır.
Fizik bedenimiz, bu görünmez bedenimizin dünya ortamındaki bir tezahürüdür.
Bu ilke (görünen, görünmeyenin tezahürüdür ilkesi), tüm evren için geçerlidir. Görünen âlemin yanı sıra, bunun sebebi olan bir görünmez âlem de mevcuttur.
Astral madde, evrenin her noktasında, her zerresinde vardır. Aynen insan organizmasının hayatiyetini bedende dolanmakta olan birtakım akışkanların temin etmesi gibi (sinir seyyalesi, kan, lenf, kilüs, alyuvarlar, akyuvarlar...), evreni de bir organizma gibi diri ve bütün hâlinde tutan, yani ona canlılık veren, astral seyyaledir.
Okültistler, "Yukarıdaki aşağıdakine, aşağıdaki de yukarıdakine benzer." prensibinden hareketle evreni de bir insan gibi kabul ederler ve onu da fizik plân, astral plân ve ruhsal plân olarak üç ana kısımda ele alırlar.
"Astral plân"ın rolü nedir? Bunu bir örnekle anlamaya çalışalım. Bir heykeltraşı ele alalım. Bir büst yapacak. Gerekli malzemesi var. Yani çamuru, alçısı hazır. Gerçekleştireceği eseri zihninde de tamamlamış. Âdeta bitmiş hâlini görüyor. Bu durumda geriye bu işi gerçekleştirme ameliyesi kalıyor ki, bunun için de ellerini kullanması lâzım. Elleri burada aracı rolündedir. Heykeltraşımızın elleri felçli olsa bu işi gerçekleştirmesi mümkün değil. Yani muhakkak ki oluşmuş fikri, fizik plânda tezahür ettirecek bir aracıya ihtiyaç var.
Diyelim ki, sanatçımız büstünü oluşturdu. Bu, onun zihninde mevcut olan, imajinasyonunu kullanarak meydana getirdiği formun fizik plândaki tezahürüdür. Bu büstün kırılması ihtimali vardır. Tabiî ki böyle bir durumda sanatçımızın imajı yine aynıdır ve her an aynı büstün bir yenisini yapabilir. Ama herhalde en makul olanı bu büstün bir kalıbını çıkarmaktır. Yani bir negatifini. Bu sayede aynı eserden pek çok sayıda ve kolayca üretmek mümkün olacaktır. Fikrini fizik plânda yansıtması bu negatif klişe sayesinde kolaylıkla mümkündür.
Bu örnekteki unsurları sembolik olarak değerlendirirsek, alçıdan kalıbın astral plân maddesinden oluşmuş bir negatif klişe olduğunu görebiliriz.
Şuurlu bir varlık tarafından fizik plânda bir form meydana getirmek amacıyla oluşturulmuş bir klişe... Bu örneği dünya gezegeninin yaratılışına uygulayacak olursak; buradaki sanatçı, okültistlerin deyimiyle İlâhî Sanatçı'dan kastedilen, dünyanın Rabbi'dir. Bu dünyayı yaratandır. Ruhsal tebliğlere dayanarak da biliyoruz ki burada kastedilen, Kaadir-i Mutlak Yaradan değildir!..
O, tüm varlık âlemini Yaradan'dır.
O, bu varlık alemindeki tüm sıfatlardan münezzehtir. O, O'dur yalnızca. Ama sistemlerin, gezegenlerin ve varlık türlerinin yaratılması, Kaadir-i Mutlak Yaradan'ın varlıklarına has bir eylemdir. Bu Ruhsal İdareciler, âlemlerin, gezegenlerin Rableri, yukarıdaki örnekte gördüğümüz heykeltraş misali, Ruhsal Plân'da oluşturdukları fikirleri, imajları fizik plânda tezahür ettirmek için önce astral plâna etki ederler ve bir kalıp meydana gelir. Bu kalıp İlâhî İrade Yasaları uyarınca fizik maddeye etki edecek ve eserin oluşması sonucunu doğuracaktır. Bu eser, tek hücreli bir varlıktan insana, bir gezegenden güneş sistemine ve galaksilere kadar "hayal edebilme sınırlarımızın dışında" ifadesinin dahi yetersiz olduğu bir mükemmelliğin tezahürü olabilir. Ve okült bilgiye göre tüm bunların bir astral kalıbı mevcuttur. Ve o astral maddenin şeklini verenler, Yaratıcılardır. Tabiî tüm bu yaratılış İlâhî İrade Yasaları dahilinde cereyan etmektedir. Ve fizik maddenin yoğrulması, ona şekil verilmesi de, ancak bu yasalardan biri vasıtasıyla gerçekleştirilmektedir. Yani önce astral plâna etkide bulunmak gerekmektedir.
Yaratmanın sınırı yoktur. Nitekim bizler de bugünkü kisvemizin yaratıcıları değil miyiz? Enkarne olmadan evvel ihtiyacımıza uygun dizaynda bir bedenin astral kalıbını (tabiî ki ruhsal görüp gözeticilerin himayeleri ile) oluşturmadık mı? Dünya ortamında da aynı tatbikatımızı sürdürmüyor muyuz? Mutlaka bir sanat eseri meydana getirmek şart değil. Belki o, bu işin dünya vasatındaki en seyyal bir şekli, ama örneğin bir dükkân açma hazırlığında olan bir ticaret erbabı da aynı işi yapmıyor mu? O da hayal ediyor. Ve bunları gerçekleştirmek için pek çok araçlardan yararlanıyor. Eli, kolu, parası, arabası, yaptığı görüşmeler, temaslar, hepsi bu işin gerçekleşmesinde bir aracı rolü oynuyorlar. İyi tahayyül edilmemiş bir işin kurulabilmesi hayli şüphelidir. Yani astral plânda sağlam bir form, bir klişe meydana getirmemiş bütün zayıf düşünceler, gerçekleşemeden sönmeye mahkûmdur.
Fizik âlemde elde edilmiş başarıların ardında güçlü bir imajinasyon unsuru yatar. Yaptıkları iş ne tür olursa olsun, o sahada dünya insanının kapasitesinin üst sınırlarına varmış kişiler daima bu melekeyi astral klişelerin oluşturulmasında -bilerek veya otomatikman- en üst düzeyde kullanabilmiş kimselerdir. Büyük inisiyelerin de tümü böyledir.
Hz. Musa da majik bilgilerini, yani fizik ortamda büyük değişiklikler oluşturabilme maksadıyla astral âlem yasalarını kullanabilme ve astral klişeler oluşturabilme hususundaki muazzam bilgisini, yalnızca peygamberlik misyonu istikametinde kullanmış bu büyük inisiyelerden biridir.
Okültistler, yaratmaya yönelik bir fikrin ilâhî plânda oluştuğunu, bunu takiben aynen fotoğraf negatifi gibi, bir astral klişenin meydana geldiğini, bunun da maddeye etki ederek ona şekil verdiğini, hâl verdiğini belirtirler. Bu astral kalıbın, form verdiği maddeyi değiştirme yeteneğinin olmadığını belirtirler. Kalıp neyse ondan çıkacak heykelcik bellidir. Şayet eserde değişiklik yapılmak isteniyorsa yeni bir kalıp meydana getirilecektir.
İnisiyasyonda Astral Plân
Yukarıdaki satırlarda astral plânla olan ilişkinin inisiyatik çalışmalardaki önemine değinmiştik. Astral âlemle olan ilişkinin güçlenmesi, müridin duyular dışı idrak melekelerinin gelişmesiyle birlikte nefsanî eğilimlerinin de yumuşaması ve giderek kaybolmaya yüz tutması sonucunu doğurmaktadır. Çünki astral âleme doğru artan bu eğilim, yine astral âlem maddesi aracılığı ile kendisini görüp gözeten rehber varlıkların da tesirlerinin kendisine daha yoğun ulaşması sonucunu doğurur. Dolayısıyla yüksek ve diğerkâmca amaçlarla bir çalışma yapılıyorsa, mürit otomatikman koruyucu bir tesir yumağı içerisine alınmış olur.
Geri seviyeli tesirler, onu başkalarını etkilediği gibi etkilemez. Hatalarında giderek azalmalar meydana gelir. Astral plânla fizik plân arasındaki ilişkiyi giderek daha açık şekilde idrak eden inisiye, bu ortamın kendine has yasalarını öğrenme yolunda daha cesurca çalışmalara yönelir. Bu arada kendi üzerindeki, nefsi üzerindeki kontrolünü de sürekli ve güçlü tutmak zorundadır. Çünki bu vasatta hayat çok daha seyyal bir maddede hüküm sürdüğünden, kişinin amaçlan, niyetleri, hangi kalitedeyse ona uygun varlıkları kendine çekmesi gayet normaldir. Bu çekim geri seviyeli varlıklara yönelik de olabilir, ki sonuç, obsesyon vakalarıdır. Bir inisiye, Sebep-Sonuç Yasasının astral âlemde de geçerli olduğunu ve hatta fizik plâna kıyasla çok daha karmaşık ve anlaşılması zor şekilde gerçekleştiğini, üstatlarının da himayesiyle kavrar. Yaptığı uygulamalarda, bu yasanın astral âlemdeki işleyişini de hesaba katmamanın ne gibi sonuçları olduğunu gayet iyi bilmekte ve büyük bir sabır ve centilmenlikle bezenmiş yüksek bir diğerkâmlığın uygulayıcısı olmanın sorumluluğunu şevkle taşımaktadır.
|
|
|
|