Hoşgeldin, Ziyaretçi |
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.
|
Forum İstatistikleri |
» Toplam Üyeler: 3,070
» Son Üye: damon
» Toplam Konular: 2,834
» Toplam Yorumlar: 3,065
Detaylı İstatistikler
|
Kimler Çevrimiçi |
Toplam: 1154 kullanıcı aktif » 0 Kayıtlı » 1154 Ziyaretçi
|
Son Aktiviteler |
Sürekli Aynı Sayıyı Görüy...
Forum: MELEK MESAJLARI
Son Yorum: Stannis
03-10-2024, Saat: 18:13
» Yorumlar: 0
» Okunma: 328
|
Bize ait olmayan sahte an...
Forum: Zihin
Son Yorum: cinsiyetsiztirmavi
29-08-2024, Saat: 01:28
» Yorumlar: 0
» Okunma: 306
|
RUHLARIN YAZDIRDIĞI SÖYLE...
Forum: ENTERESAN BİLGİLER
Son Yorum: Shfz
20-08-2024, Saat: 01:26
» Yorumlar: 1
» Okunma: 62,008
|
Nuh’un Gemisi’nin Çözülem...
Forum: TARİH
Son Yorum: Emka
21-02-2024, Saat: 21:57
» Yorumlar: 3
» Okunma: 8,130
|
DEMON İSİMLERİ LİSTESİ VE...
Forum: DEMONLAR
Son Yorum: Debriyaj_Balatasi
15-02-2024, Saat: 02:30
» Yorumlar: 1
» Okunma: 25,074
|
Trabzon'da ki Majisyenler
Forum: TRABZON SPİRİTÜELLERİ
Son Yorum: koavemaji
02-02-2024, Saat: 14:11
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,007
|
11:11'in Manevi Önemi ve ...
Forum: EVRENSEL ENERJİLER
Son Yorum: zeynepbuhan
10-11-2023, Saat: 18:49
» Yorumlar: 1
» Okunma: 6,148
|
Sürekli Şiddetli Baş Ağrı...
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: Gümüşkurt
25-09-2023, Saat: 19:23
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,524
|
%100 Etkili Şans İlmi Hav...
Forum: BÜYÜLER
Son Yorum: Gümüşkurt
18-09-2023, Saat: 23:51
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,286
|
Baş Melek Cebrail'in ismi...
Forum: Gabriel (Cebrail)
Son Yorum: Gümüşkurt
17-09-2023, Saat: 15:38
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,173
|
|
|
NEGATİF ENERJİYİ DEĞİŞTİRME TEKNİKLERİ |
Yazar: Emka - 04-03-2017, Saat: 14:54 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
|
Birçoğumuz evlerimizde veya işyerimizde negatif enerjiden etkileniyoruz. Bu tür problemlerde işe yarayacak bazı yararlı teknikler:
1) Evlerimizde veya çevremizdeki insanlar, örneğin: sigara içenler, uyuşturucu, hap kullananlar, alkol bağımlıları, yüksek derecede duygusal enerji yoğunluğu olanlar veya kaotik cinsel enerji kullananlar:
a) Etrafımızdaki negatif olan aile üyeleri,
b) Negatif olan iş arkadaşları,
c) Negatif olan işimiz veya uğraşımız – yüksek baskı olan işyerleri,
d) Yüksek derecede duygusal kin, düşmanlık olan yerlerde çalışmak; örneğin itfaiye, polis teşkilatı, tıp departmanı, huzur evi, hapishane, hatta yüksek okul. Para ile ilişkili olan işyerleri veya korkuların, üzüntülerin, acıların, ıstırap çeken bireylerin, aşırı öfkenin olduğu yerler.
Temizleme teknikleri kullansak bile, bu enerjiyi her gün evimize getiriyoruz. Bu tür enerji elbiselerimize, deri eşyalarımıza, takılarımıza, saçımıza yapışabilir.Toplumumuzda, kutsal mekanlarımızda, mağazalarda, marketlerde, okulda olan bitenleri ve iş kayıpları, işyerlerinin kapanması, suç, yoksulluk gibi çevreyi etkileyebilen şeyleri bilme gereksinimi var. Bu durumlar sahip olduğumuz şeylere veya kim olduğumuza yerleştirilebilen birçok yansıtmalar yaratabilir. Kıskanç olan bireyler var mı? Kendi işinize mi sahipsiniz ve yönettiğiniz çok insan var mı? Başka insanların yansıtmaları enerjiye sahiptir. Bu enerji evimizi veya içinde yaşadığımız alanı etkileyebilir.Ayrıca evinize yakın olabilen elektrik hatlarına, trafolara veya diğer yüksek enerji iletkenlerine bakın. Bu tür enerjiyi taşıyabilecek dereler veya mezarlıklar var mı? Uçakların başınızın üzerinden uçtuğu bir havaalanı var mı? Büyük şehirler yoğun nüfustan uzakta olan bölgelerden daha fazla zorlayıcı olur.Evimizdeki enerji hangi türde olursa olsun bize çekilir. Örneğin, evde çoğu zaman bir sürü cinsel düşünceleri olan bir genç varsa, onun odası başka mekanlara bindirilebilen/örtüşebilen enerji taşıyabilir. Onun okulunun, sınıf arkadaşlarının veya arkadaşlarının enerjisi de kendi mekanının dışında zarar veriyor olabilir. Eski enerji kalıpları evde, apartmanda veya çevrede yaşayan herkesi etkileyebilir.Hasta olan veya iyi hissetmeyen ve bizimle yaşayan insanlar da evimizin enerjisini etkiler. İklimin, tatillerin, dolunayın, okula geri dönmenin, negatif veya korkutucu televizyon yayınlarının enerjisi – hepsi bizi etkileyebilir.
Evimizde enerjiyi tutabilen eşyalar ve alanlar vardır – mobilyalar (eski ve antik ya da bize başkalarının verdiği mobilyalar), fotoğraflar veya hatta resimler; eski plakları, eski kitapları, kullanılmayan eşyaları koyduğumuz temizlenmesi gereken alanlar; eski yastıklar, yatak takımları, eski minderler. Tüm bu eşyalar ve alanlar temizleyerek ve eşyaların yerini değiştirerek, dağınıklığı toparlayarak kolayca arındırılabilir. Eğer evde bir birey veya hayvan öldüyse, onun yatak takımını ya iyice yıkayın ya da atın. Kuştüyü yastıklar ve yatak takımları özellikle enerji taşıyabilir – ebediyen. Anlaşabileceğimiz bir şey: Eğer kendimizi, evimizi, işyerimizi temizlersek ve etrafımızdaki dinamiklerin farkında olursak, etrafımızdaki enerji değişebilir ve evlerimizde birikmez. Yaşadığımız mekanlarda enerji akışını sürdürmek isteriz. Enerji ne kadar eski ise veya enerji ne kadar ‘yapışık’ ise, etkilenmemiz o kadar kolay olur.
Evlerimizde ve işyerlerimizdeki alanları temizlemenin birçok yolu vardır:
1) Kilimleri, halıları yıkayın ve mobilyaları, kumaşları ve perdeleri iyice temizleyin.
2) Duvarları boyamak enerjiyi temizlemek için etkilidir.
3) Mobilyaları aynı odada başka yerlere taşıyın (bir iki santim bile fark ettirir),
4) Pencere eşiklerine küçük olsa bile aynalar yerleştirilebilir,
5) Dağınık, karışık olan veya son bir yılda temizlenmemiş olan alanları temizlemek,
6) Her ay kristalleri ve taşları temizleyin – işyerinizdeki kristalleri her hafta temizleyin.
7) Bitkiler ve canlı olan şeyleriniz olsun – bunlar alandaki enerjiyi dengelemeye yardım eder.
8) Taktığınız takıları her gün temizleyin, gözlüklerinizi de temizleyin.
9) Size iyi hissettirmeyen takıları takmayın, örneğin, temizlemeden annenizin yüzüğünü takmayın.
10) Müzik sesi ve titreşimi enerjiyi hareket ettirmek için yardımcı olur.
11) Feng Shui teknikleri kullanmak da iyidir.
Eğer bir ilişkiniz olduysa veya mekanınızı paylaştığınız biri olduysa ve bu ilişki sona erdiyse:
1) Yatak odasındaki mobilyaların yerlerini değiştirin.
2) Yatak takımlarını değiştirin veya temizleyin; yastıkları değiştirin veya yerini değiştirin.
3) Duvarlara veya pencere eşiklerine aynalar koyun.
4) En azından duvarın birini boyayın.
Bu basit bilgileri kullanarak, eğer mekanınızı paylaşan kişi hala sizi düşünüyor veya sizinle ilgili fanteziler kuruyorsa, yatak odanız onların yansıtmalarından etkilenmez. Bu küçük değişiklikler eski enerjiyi özgürleştirebilir. Bu nedenle herhangi bir yansıtma taşıyamazlar. Aynı adımlar evdeki diğer odalara da uygulanabilir. Eğer bir apartmanda yaşıyorsak ve alt katta ve yan dairelerde yaşayan insanlar varsa, 30 cm x 30 cm’lik bir ayna kullanmak faydalı olur. Ayna duvara doğru baksın, belki daireler arasındaki duvardaki şifoniyerin/rafların arkasına veya diğer mobilyaların arkasına konulabilir. Yatağın altına da bir ayna konulabilir, ayna aşağı bakar şekilde. Ayna yoksa, alüminyum veya yansıtıcı yüzeyi olan herhangi bir şey de kullanılabilir. Enerjiyi veya yansıtmaları yansıtan herhangi bir şey, onları kaynağına veya uzağa geri gönderir. Evimizdeki mekanları temizlerken, sadece duvarlara kadar gitmeliyiz. Kendi dairemizin duvarlarının ötesine gitmek, kendi mekanımızın dışına çıkmak başka birilerinin mekanını işgal etmek olur.
Güvenli olan bir yere sahip olmak çok önemlidir – hiçbir şeyin ellenmeyeceği ve hiç kimsenin izniniz olmadan giremeyeceği size ait olan bir yer. Bu yer kendiniz ile koşulsuz olarak olabileceğiniz ve dinlenebileceğiniz bir yerdir.
Hatırlayın, evimizde olup bitenler bizi etkiler. Enerjinin bizi nasıl etkilediğini izlemek çok önemlidir. Stres seviyelerini kontrol etmeyi öğrenin, çünkü bu negatif enerjinin işgal edebileceği yerdir. Gerçekten iyi olmayan – örneğin alkol, uyuşturucu, sigara – şeyleri kullanırken her zaman ölçülü olun. Bunlar araçtır, yardımcı değil. Yaptığınız şeylerden tamamen keyif alın, herhangi bir şeyi aşırı yapmaya gerek yok. Kendinize kızmadan veya yargılamadan kötü alışkanlıkları dengelemenin başka yollarını arayın.
Bağımlılık yaratan enerji insanlara ve olaylara uzanır – geçmişimizi temsil eden ve yoğun duyguya neden olan herhangi bir şey. Duygularınızı aynı seviyede – ne yüksek ne de düşük – tutmak için elinizden geleni yapın.Bizi yargılayan insanlar, bizi enerjisel olarak kendi fikirlerinde veya korkularında tutmaya çalışır. Yüksek strese neden olan ilişkilerin değiştirilmesi gerekebilir. Eğer biriyle ilgili kötü hissediyorsak, o ilişkiyi değiştirmeyi düşünmeliyiz. İnkar etmek sadece daha fazla probleme neden olur.Bize zarar vermemesi için dışsal enerjiyi değiştirdikten sonra, duygusal enerjiyle çalışabiliriz.
|
|
|
Negatif enerji tesiri altında mısınız? |
Yazar: Emka - 04-03-2017, Saat: 14:44 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
|
Melek enerjisi negatif enerjiden korunma güzellik olumlamaları pozitif olumlamalar kötü enerjiden korunma NEGATİF ENERJİ TESİRİ ALTINDA MISINIZ?
Aşağıdaki maddelerin en az 4 tanesini yaşıyorsanız negatif bir enerjinin tesiri altında olduğunuzu söyleyebiliriz.
1)Sürekli huzursuzsanız,endişeliyseniz ve nedenini bilmiyorsanız.
2)Yaşamınızda sürekli aynı sorunlar defalarca karşınıza çıkıyorsa ve yaşamınız bir kısır döngüdeyse.
3)İnsanlar sizinle konuşunca rahatlıyorlarsa siz kendinizi kötü hissediyorsanız.
4)En pozitif işleriniz bile son anda tersine dönüyorsa ve hep beklenmedik sorunlar yaşıyorsanız
5)Uykusuzluk,iştahsızlık veya halsizlik sorunlarınız geçmiyorsa.
6)Ne kadar çalışırsanız çalışın kısmetsizlik yakanızı bırakmıyorsa.
7)Özellikle bir kişi yada bir kaç kişiyle aynı ortama girdiğinizde yorgunluk,baş ağrısı, sıkıntı gibi duygular yaşıyor ve
ortamdan kaçmak istiyorsanız.
8)Sürekli karabasanlar görüyor, birinin sizi izlediğini düşünüyor ve nedensiz korkular duyuyorsanız.
9)Kaybeden sürekli siz oluyorsanız ve haklı bile olsanız hakkınızı aramak konusunda kendinizi aciz hissediyorsanız.
10)Ne yaparsanız yapın,yaşamdan tat almıyorsanız ve her işiniz yarım kalıyorsa
|
|
|
Başarılı kişiler, negatif enerji yayan insanlardan nasıl korunuyor? |
Yazar: Emka - 04-03-2017, Saat: 14:37 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
|
Çevreye negatif enerji yayarak verdiği olumsuzluklarla zararlı olarak nitelendirdiğimiz insanların bir kısmı yaptıklarının farkında değilken, diğer bir kısım ise bilinçli olarak kaos yaratıp insanları kızdırmaktan büyük zevk alır. Fakat sonuç olarak, her şekilde gereksiz bir karmaşa ve en kötüsü de, stres yaratırlar. Travis Bradberry’nin paylaştığı negatif enerji yayan ve olumsuzluk yaratan bu tarz zararlı insanlarla baş etme yollarını Uplifers olarak sizlere sunuyoruz.
Araştırmalar, stresin beyin üzerinde kalıcı ve olumsuz bir etki yarattığını gösteriyor. Birkaç gün bile strese maruz kalmak, beynin mantık ve hafızadan sorumlu, önemli bir bölümü olan hipokampüsteki sinirlerin etkinliğini azaltıyor. Haftalar boyu yaşanan stres, beyin hücrelerinin birbirleriyle olan iletişimlerini hasara uğratırken, aylar süren stres ise, nöronları geri dönüşü olmayan bir şekilde yok ediyor. Stres, başarınızı ciddi anlamda tehdit ediyor; kontrolden çıktığında, beyniniz ve performansınız bundan büyük zarar görüyor.
İşinizle ilgili yaşadığınız stresin büyük bir bölümü, işlerin yetişmesi ile ilgili olup, genelde kontrol edilebilir bir gerginlik yaratır. Size asıl zarar verenlerse, sürpriz bir şekilde ortaya çıkan beklenmedik durumlardır ve bu durumların kaynağı da çoğu zaman zararlı insanlardır. Sebebi ister negatiflikleri, zalimlikleri ya da sadece nasıl davranacaklarını bilmemeleri olsun, sizi strese sokan bu insanlarla baş etmeyi öğrenmeniz gerekiyor.
İş hayatında başarıyı yakalamış insanların ortak özelliği, stres anlarında duygularını nasıl yöneteceklerini bilmeleridir. En büyük yetenekleri ise, zararlı insanları kendilerinden uzak tutmanın yollarını yıllar içinde öğrenmiş olmalarıdır. Peki başarılı insanların bu konudaki taktikleri nelerdir?
Özellikle her şeyden şikayet eden, zararlı insanlarla aralarına sınır koyarlar
Her şeyden şikayet eden negatif insanlar, sorunlara odaklandıkları için çözüm bulmada başarısız olurlar. Kendilerini daha iyi hissetmek için, herkesin onlar gibi mutsuz olmasını isterler. İnsanlar genelde kaba ya da duyarsız gözükmemek adına, bu insanların şikayetlerini dinlemek zorunda kalır. Fakat insanlara anlayışlı davranmakla, onların olumsuz duygularla dolu dünyasında çakılı kalmak arasında ince bir çizgi vardır.
Bu durumdan kurtulmak için, bir takım sınırlar koymanız ve gerektiğinde uzak durabilmeniz yeterlidir. Şöyle düşünün: Bütün gün sigara içen birinin yanında oturup, dumanını solur musunuz? Her şeyden şikayet eden insanlardan da bu şekilde uzak durmanız gerekir. Sınır koymanın en iyi yolu, şikayet eden insana, bu problemi nasıl çözmeyi düşündüğünü sormaktır. Bu soru karşısında ya susacak ya da sohbeti daha verimli bir yönde devam ettirecektir.
Çatışmaları zararsız atlatırlar
Başarılı insanlar, duygularını okuyabilir ve ona göre doğru hamleler yapabilirler. Bir anlaşmazlık anında, kontrol edilemeyen duygular sizi istemediğiniz yollara sürükleyerek, ciddi anlamda zarar görecek şekilde davranmanıza neden olurlar. O yüzden, zararlı insanlarla aranızda bir anlaşmazlık çıktığında, savaş vermenin en mantıklı yolunu seçip, kendinizi zamanı geldiğinde savunmalısınız.
Mantıksız durumların üstesinden gelirler
Zararlı insanların davranışları o kadar mantıksızdır ki, sizi kolayca çileden çıkarabilirler. Fakat bu konuda dikkatli olmak lazım; kendinizi duygularınızın kontrolüne bırakıp, onların oyununa gelmeyin.
Karşınızdaki insan ne kadar mantıksız olursa, sizin de bu işin üstesinden gelmeniz aslında o kadar kolay olur. Böyle durumlarda, konuyla aranıza duygusal olarak bir mesafe koyun ve o kişiyle etkileşiminize, sanki bir bilim projesiymiş gibi yaklaşın. Duygusal karmaşaya değil, sadece gerçeklere göre hareket etmelisiniz.
Duygularının farkında olurlar
Duygusal bir mesafeyi korumak, farkındalık gerektirir. Damarınıza basan bir insanı, ne yaptığının farkında olmazsanız, durduramazsınız. Bazen, işin içinden çıkmanın en iyi yolunu bulmak için, durup düşünmeniz gerekir. Kafanızı toplayıp en iyi hamleyi yapmak için kendinize zaman tanıyın.
Kimsenin keyiflerini kaçırmasına izin vermezler
Tatmin ve keyif alma duygularınız, diğer insanların düşüncelerine bağlıysa, kendi mutluluğunuzu kontrol edemiyorsunuz demektir. Duygusal olarak zeki insanlar yaptıkları bir şeyden mutluluk duyduklarında, kimsenin fikirlerinin ya da art niyetli yorumlarının keyiflerini kaçırmasına izin vermezler.
Başkalarının sizin hakkınızda düşündükleri konusunda tamamen kayıtsız kalmak imkansız olsa da, kendinizi kimseyle karşılaştırmak zorunda değilsiniz. Ayrıca başkalarının fikirlerine ihtiyatlı yaklaşmanız gerekir. Bu sayede, kendinize verdiğiniz değer başkalarına bağlı olmadığından, zararlı insanların dedikleri ya da yaptıkları sizi etkileyemez.
Unutmazlar
Duygusal zekaya sahip insanlar kolay affeder ama bu, her şeyi unuttukları anlamına gelmez. Affetmek, hata yapan kişiye ikinci bir şans vermek demek değildir; daha çok, yola devam edebilmek için olumsuz durumları arkada bırakmayı amaçlar. Başarılı insanlar, başkalarının hataları yüzünden bir açmaza düşmek istemedikleri için, olan biteni arkada bırakıp, gelecekte de zarar görmemek adına kendilerini korurlar.
Kendileri hakkında olumsuz düşünmezler
Bazen, diğer insanların olumsuzlukları sizi de ele geçirir. İnsanların size davranış biçimleri karşısında kendinizi kötü hissetmeniz normal, fakat bunu aşmak ya da olumsuz duyguları daha da güçlendirmek, tamamen size bağlı. Kendiniz hakkında olumsuz düşüncelere kapılmanız, sizi zayıf düşürür, içinden çıkılması güç bir duruma sürükler. Üstelik çoğu zaman bu düşünceler, gerçeği yansıtmazlar. Dolayısıyla, her ne pahasına olursa olsun, kendi kendinizi kötülemekten uzak durun.
Sorunlara değil, çözümlere odaklanırlar
Dikkatinizi verdiğiniz yer, duygusal durumunuzu da belirler. Eğer karşılaştığınız sorunlara yoğunlaşırsanız, olumsuz hisleri ve stresi daha da uzatırsınız. Pozitif duygular yaratıp stresi azaltacak bir kişisel verimlilik hissiyatı oluşturmak için, içinde bulunduğunuz şartları daha iyi bir duruma sokacak eylemlere odaklanmalısınız.
Zararlı insanların sizi ne kadar zora soktuklarını düşünüp bu noktada takılı kalırsanız, gücü ele geçirmelerine neden olursunuz. Yapmanız gereken şey, bu konuyla nasıl baş edeceğinize odaklanmanızdır. Bu sayede kontrolü elde tutmak konusunda daha becerikli olur ve onlarla olan etkileşiminizde yaşadığınız stresi azaltırsınız.
Aldıkları kafein miktarına dikkat ederler
Kafein almak, adrenalin salgılamayı tetikler. Dolayısıyla bir tehditle karşılaştığınızda, ya kaçmanıza ya da sert bir şekilde tepki vermenize neden olur. Bu mekanizma, anında tepki verebilmek için, mantıklı düşünmenizi engeller. Eğer ormanda bir ayı tarafından kovalanıyorsanız bu iyi bir durum olabilir, fakat koridorda kızgın bir iş arkadaşınızla karşılaştığınızda, bu refleks pek de sizin lehinize olmaz.
Uykularını alırlar
Stres seviyenizi kontrol edebilme ve duygusal zekanızı artırmada, uyku çok önemli bir rol oynar. Uyuduğunuzda, beyniniz deyim yerindeyse şarj olur. Gün içinde yaşadıklarınıza şöyle bir göz atıp, gerekli olanları saklar, gereksizleri yok eder. Bu sayede zihniniz açık bir şekilde uyanırsınız. Eğer uykunuzu yeterince almazsanız, öz denetim, dikkat ve hafıza kapasiteniz azalır. Bununla birlikte uykusuzluk, stres hormonlarının seviyesini de arttırır. İyi bir gece uykusu sayesinde, zararlı insanlarla olan iletişiminizde daha pozitif, yaratıcı ve proaktif olursunuz.
Sonuç olarak, zorlayıcı insanlarla etkileşime girdiğinizde, yukarıda bahsettiğimiz stres azaltan yöntemleri kullanırsanız, beyniniz stresle daha etkin bir şekilde baş etmek konusunda antrenmanlı olur. Bu sayede gergin durumların olumsuz sonuçlarını daha az hissedersiniz.
|
|
|
ENERJİ ÇALAN İNSANLARIN TEKNİKLERİ |
Yazar: Emka - 04-03-2017, Saat: 14:26 - Forum: PARAPSİKOLOJİ GENEL
- Yorumlar (1)
|
|
Enerji çalma, belli düzeyde kişisel bilince sahip varlıkların, kendileri dışındaki varlıklardan izinsiz enerji çekmesi olayıdır.Burada enerji olarak bahsedilen, maddi aura ve çakra enerjisi olabildiği gibi elemental enerjiler yada eril/dişil güçler de olabilir. Teorik olarak her varlık seviyesinde ve boyutunda varolan değişik fazdaki enerjiler çalınabilir, elbette kurallarını bilmediğimiz boyutlar hakkında bu söylediklerimiz sadece birer spekülasyon.Henüz bilmediğimiz birşeyi açıklayamayacağımız üzere, biz bu dökümanda sadece çevremizdeki maddelerden ve insanlardan enerji çalmayı açıklayacağız.
Enerji çalmak nasıl işler ve etkileri nelerdir?
Enerji çalmak varlığın yasalarına göre işler. Elbette yasaları tam olarak bildiğimizi veya açıklayabildiğimizi iddia etmiyoruz fakat istek ve alım arasında bir ilişkinin varlığı açıktır. Birşey uygun şekilde imajine edilir,istenir ve duygusal anlamda hissedilirse, şey gerçekleşecektir. Bu yaklaşım okült çalışmalar yapanlara, majisyenlere, enerji çalışmalarında bulunanlara vb. tanıdık bir yaklaşımdır. İstek ile isteğin gerçekleşmesi
arasındaki ilişkiyi bir üst yasa olarak kabul edersek enerji çalmanın işleyişini açıklayabilecek altyapıya sahip oluruz. İşleyişi kısaca açıklayalım: örneğin Reiki çalışmalarında, evrensel olduğu kabul edilen bir enerjinin şahıslar tarafından kanallıkla diğer insanlara yollandığı imgelenir. Bu imgelemenin sonuçları hayli başarılıdır denebilir. Büyücülük çalışmaları denilebilecek bazı çalışmalarda ise, şahıs bir olayı yada kişiyi kendi isteği doğrultusunda manipüle eder. Burada kendi enerjisini o kişiye manipülasyon amacıyla yönlendirmiştir.
Burada da mantık aynı olmasa da benzerdir. Basit büyücülük çalışmalarında çevreden ve evrenden enerji alınıp kanalize edilmez, şahıs kendi kişisel enerjisini kullanır. Enerji hedefe varırsa, imajinasyon ile kodlanmış ve duygusal yükle şarj edilmiş görevini icra eder. Şimdi şu "enerjinin imajinasyon ile hedefe yollanması" kısmını ele alalım. Bu Reiki'de de, sıradan ve hatta bazı yüksek maji çalışmalarında da ortaktır, enerji çalışmalarının özüdür. Enerjinin imajinasyon ile hedefe yollanması mümkünse, tersini, yani enerjinin imajinasyon ile bize doğru çekilmesi de mümkündür. Enerji çalmanın tekniğinin özü budur. Enerji çalan kişinin, çaldığı enerjiye bağlı özelliklerinde fazlalaşma görülür. Örneğin, çevresindeki insanların Ajna çakrasından enerji çalan birinin 3. gözünde varolan enerji çok yükselecektir.
Sakral çakradan çalınan enerji insana büyük canlılık verecektir. Elemental enerjileri düşündüğümüzde, su enerjisini bolca çeken bir insanda dinginlik fazlalaşacaktır. Akaşik yada ruhsal enerjiyi çalan kişi bundan kendisine ekstra fayda sağlayabilir. Enerjisi çalınan insanda, çalınan enerjisi nispetinde eksiklik durumu yaşanır. Çoğu zaman çalınan enerjiyi metabolizma geri kazanır. Enerjisi çalınan olay kurbanlarında, astraldaki enerji asalağı varlıklarla etkileşimde görülen kendine gelememe durumu gözlenmez. Taç çakrasından enerji çalınan kişi bu çakrayla alakalı konularda eksiklik yaşar. Sakral çakrasından enerji çalınan kişi halsizleşir ve güçten düşer. Boğaz çakrasından enerji çalınan kişi diğer insanlarla konuşma ve etkileşime girme istencini ya kaybeder yada negatif etkileşim üretmeye başlar.
Hangi amaçlarla enerji çalınır?
Aslına bakılırsa, enerji çalma teknikleri enerjiyi çalan şahsa fazla bir fayda sağlamaz. Enerjiyi çalmak için gerekli yoğunlaşma ile doğrudan evrenden çok daha yüksek enerjiler çekilebilir. Bu durumda, enerji çalmanın amaçlarını başka şeylerde aramak gerekir. Genellikle enerji çalmanın kullanım alanı, bazı insanların enerji seviyelerine çoğunlukla sert bir etki amacıyla müdahalede bulunmak istenmesidir. Örneğin, çalıştığınız işyerinde ne kadar uğraşsanız da sizden çok daha fazla çalışan ve sizi yerinizden ettirecek genç bir çalışan vardır, bu durumda azmini ve enerjisini kırmak isteyebilirsiniz. Hergün çok kısa süreli enerji çalımı operasyonlarıyla bu çalışan aynı performansı gösterememeye başlayacak ve rakibiniz olmaktan çıkacaktır.
Bir başka misal de karşı cinsten etkilendiğiniz birini elde etme çabanızda bir rakibinizin çıkmasıdır. Cazibe veren seksüel tabanlı enerjileri ile kalp çakrası enerjilerini çaldığınız rakibiniz artık rakibiniz olamayacaktır. Sevmediğiniz insanların hayatta başarısız olmaları amacı ile de kullanılabilecek çalışmalardır. Enerji çalmak, tartışmalarda üste çıkmanıza da yarayabilir. İlgi ve bilincin birşeye yönlenmesi, enerjiyi o şeye akıtmak olduğundan dolayı, enerjisini çaldığınız kişilerde kendiniz hakkında büyük ilgi uyandırabilirsiniz, bu da olası kullanım alanlarından biridir.
Enerji çalmak etik midir?
Evrensel sisteme faydası ve zararı nedir?
Enerji çalmanın doğruluğu ve yanlışlığı hakkında nesnel bir yorum getirilemez. Hayvanları kesip öldüren ve yiyen bir ırkın çocuklarıyız ve bazı insanların maddi emek vasıtasıyla diğer insanlardan düzenli olarak yüksek enerji çaldıkları bir sistemde yaşıyoruz. Bu sistem neredeyse hiçbir anlamda eşit bir sistem değildir. Kurbanın ve enerjiyi hasat edenin bakış açıları çok farklı sonuçlar verebilir, bu sonuçların arasındaki değişik her bir sonucun sebepleri de başka başka olacaktır. Kimi zaman, içinde bulunulan sistemin özelliklerini doğru okuyamama, olmayan bir adalete inanma gibi durumlar sonucu etkiler. Kısacası, enerji çalmanın etik olup olmadığı kişinin kendi moral değerlerine bağlıdır. Evrensel açıdan baktığımızda, varlığın yasaları ile "yapılabilir" olan hiçbir şeyin evrensel sistemi etkilemeyeceğini düşünmek bir açıdan doğrudur, mümkün olan herşey sistem içinde bir çeşit dengelenme sürecinde görünmektedir.
Yine de, evrensel sistemde görülen eril ve dişil yönlere göre anlamlandırmaya çalıştığımızda, yukarıda verdiğimiz amaçlar ile yapılmış olan bir enerji çalma eylemi, sistemin dişil yönüne daha yatkın görünmektedir. Dişil yöne daha yatkın olmanın kişiye bazı kesin etkileri olacaktır, fakat bu etkiler, kişinin moral değerleriyle uyumsuz olamayacağı için -keza uyumsuz olduğu durumlarda kişi bu eylemi genellikle yapmamayı yeğler- kişi açısından pek bir sorun teşkil etmeyecektir denebilir, tencere yuvarlanmış kapağını bulmuştur, tencerenin de kapağın da memnuniyeti varsayılır. Enerji çalmanın faydası da zararı da enerji çalma eylemine dahil olanlaradır, evrensel anlamda etik bir kural söylemek zordur, yalnızca kişisel moral değerlerden bahsedilebilir.
Enerji Çalma Teknikleri
Enerji çalmak üç farklı seviyede yapılır. Fiziksel temas ile yapılanı en etkili olandır. Aynı ortamda bulunulankişilerden yapılanı da fiziksel temasa yakın bir etkidedir. En zoru uzaktan yapılan enerji çalma operasyonlarıdır. Kural olarak, enerji çalışmalarında en kolay yapılan çalışma, bize gönderilen bir enerjiyi teslim almaktır. Bunun için kendimizi enerji gönderene açmamız yeterli olur. Enerji yollamak, enerji almaktan daha zordur. Karşımızdaki kişiye vericilik alıcılıktan daha fazla yoğunlaşma gerektirir. Enerji vericisi ve alıcısı olmaktan daha zor olanı enerjiyi çalan olmaktır. İstek dışı zorla alınan enerji, yöntemlere bir miktar aşinalığı gerçekten gerektirecektir. Bu durumda, en basit enerji transferi olayını deneyimlemek, fiziksel temas ile yapılan bir transferde enerjiyi alan kişi olmaktır, bunu sanırım herkes yapabilir. En zor rol ise, uzaktan yapılan bir enerji çalma operasyonunda enerjiyi çalan kişi olmaktır, bunu yapabilen kişiler gerçekten usta insanlardır.
Enerji Çalma Pratikleri
Kurbana fiziksel temas içeren teknik ilk yoldur ve en kolay enerji çalma tekniğidir. Bazı bölgelerde avuç içinin tamamı ve bazı bölgelerde bir yada birkaç parmak ucu, kurbanın vücudundaki hedef bölgeye temas ettirilerek kullanılır. Karşıt enerji kutupları arasında her zaman enerji akışı kolaylaşacağı için temas edilecek bölgeler seçilirken manyetik özelliklere dikkat edilir. Vücudunuzun sağ tarafı pozitif, sol tarafı negatiftir. Alın, boyun, göğüs mide ve karın pozitif; bunların tam arkası yani başınızın arkası, enseniz, sırtınız, beliniz ve kuyruk sokumunuza kadar olan bölgeniz negatiftir. Başınızın tepe kısmı ile bacaklarınızın arası nötrdür. Solaklarda ise bu kutupsallaşma tam tersidir. Her iki elini kullananlarda ise kutupsallaşma sabit değildir. Sağ elinizi kullanan biriyseniz, sağ elinizin kutbu pozitif olacaktır, bu durumda negatif bölgelerden enerji çekerken sağ elinizi kullanacaksınız demek olur. Pozitif bölgelerden enerji çalmak için de sol elinizi kullanırsınız. Elbette bu durum enerjiyi çalan ve enerjisi çalınanda kutup farklılıkları varsa içinde bulunulan duruma uyarlanması gereken bir hesaptır. Alın bölgesi enerjileri pozitiftir, bu durumda alın bölgesinden enerji çalmak için kaşların arasının biraz üstüne sol elden bir parmak, ve kurbanın alnının bize göre sol kısmında kalan herhangi bir yerine de yine aynı elimizden diğer bir parmakla temas etmek fiziksel temas konusunda yeterli olacaktır.
Benzer şekilde boğaz çakrasından da enerji çalınabilir. Karın altı ve üstündeki çakralardan enerji çalmak için sol elimizi yaslamamız uygun olabilir. Sırt, kafa arkası veya bel kısmına arka taraftan elimizi koyduğumuz durumlarda sağ elimizi kullanmamız daha doğru olacaktır. Elleri yerleştirme pozisyonları hakkında Reiki kaynaklarından yararlanılabilir. Enerji çalma işlemi, kurbanın çalınacak enerjisinin bölgesinden çıkan bir sisin veya dumanın bize akmasını imajine etmekle olur. Bu dumanın rengi, çalınan enerjinin niteliğine göre uygun şekilde imajine edilmelidir. Sakral çakradan çalınan enerjiyi imajine ederken, sakral çakranın enerjisinin rengi olan turuncu renkte bir dumanın o bölgeden çıktığı ve bize aktığı imajine edilmelidir. Fiziksel temasla olan enerji çalma işleminde, turuncu gaz kurbanın sakral çakrasından doğruca elimize geçecektir. Kendimizi enerji mıknatısı gibi hissetmemiz, sanki çevremizdeki herşey bize bakıyor, bizi gizlice gözetliyormuş gibi hissetmemiz işi kolaylaştıracaktır. Diğer tekniklerde de durum buna benzerdir. Aynı ortamda bulunulan birinden enerji çalmadan önce kurbanın hedef bölgesine bir süre konsantre olunur. Sonrasında istenirse gözler kapatılır ve kurbanın gözümüze kestirdiğimiz bölgesinden renkli dumanın çıktığını ve bize aktığını görür ve hissederiz. İşlem bu kadardır.
Fiziksel temas içeren teknik ile yakın mesafeden gerçekleştirilen ikinci teknikte kurbanın sağında, solunda yada çaprazında durmak gibi özellikle seçilen pozisyonlar, çalınan enerjiye göre etkiyi artırabilirler. Uzaktan enerji çalmak daha zordur. Sistemlerini geliştiren bazı insanlar, akaşa enerjisi ile kurbanın enerjisini boyutsuz düzlemde ve uzaklıklar bahis konusu olmadan kendilerine taşımayı bulmuşlardır. Akaşa üzerinden programlanmış eylemlerin nasıl yaptırılacağı zor bir konudur. Elemental enerjilerle yapılan çalışmalarda konu hakkında ayrıntılı bilgi edinmek mümkündür, yine de kişi kendisi her tür enerjiyi imajinasyon ve telkin ile programlamayı denemelidir. Kurban üzerinde uzak mesafeden çalışırken kurbana ait bir fotoğraf veya kişisel bir eşya imajinasyonu ve hissiyatı kuvvetlendirme açısından çok işe yarayabilir. Unutulmamalı ki, enerji çalma işlemi, ancak evrensel enerjileri kendimize çekmeyi bilmiyorsak veya olağandışı bir sebeple çekemiyorsak bize enerjisel anlamda bir fayda sağlayabilirler. Bu teknikler esas amacı kurbana zarar vermek olan tekniklerdir.
BURADA YAZILAN TÜM TEKNİKLER VE ANLATIMLAR ALINTIDIR NASIL BİR KUYUMCU SOYULDUĞUNDA HABER BÜLTENLERİNDE EN İNCE AYRINTILARINA KADAR SOYULMA AŞAMASINI BİR ÖĞRETİCİ GİBİ ANLATILIYORSA AYNI ŞEKİLDE AMAÇ BUDUR.
|
|
|
ECKHART TOLLE - DUYGUNUN DOĞUŞU |
Yazar: Emka - 03-03-2017, Saat: 15:07 - Forum: ECKHART TOLLE
- Yorum Yok
|
|
Düşünce hareketine ek olarak – ama ondan tamamen ayrı değil – egonun bir boyutu daha vardır: Duygu. Bu, bütün düşüncelerin ve duyguların egodan kaynaklandığı anlamına gelmez. Sadece kendinizi onlarla tanımladığınızda ve sizi tamamen kontrol altına aldıklarında, yani “ben” haline geldikleri zaman egoya dönüşürler. Tüm fiziksel organizmalar gibi, vücudunuzun da kendine ait bir zekâsı vardır. Bu zekâ, zihninizin söylediği şeylere ya da diğer bir deyişle düşüncelerinize tepki verir. Yani duygu, aslında vücudunuzun zihninize verdiği tepkidir. Vücudun zekâsı elbette ki evrensel zekânın ayrılmaz bir parçası, onun sayısız ifadelerinden biridir. Atomlara ve moleküllere geçici bir kohezyon sağlayarak, onları bütün bir fiziksel organizma haline getirir. Vücudun bütün organlarının çalışmasının, oksijen ve yiyeceklerin enerjiye dönüşmesinin, kalp atışlarının ve kan dolaşımının, vücudu istilacılardan koruyan bağışıklık sisteminin, sinir uçlarından giren duyusal verilerin beyne gönderilerek orada tercüme edilmesinin ve etrafınızı saran harici gerçekliğin içsel resmi haline dönüşmesinin ardında yatan organizasyon prensibi budur. Bütün bunlar, aynı anda gerçekleşen diğer binlerce fonksiyonla birlikte, bu zekâ tarafından mükemmel bir şekilde koordine edilir. Vücudunuzu siz yönetmezsiniz; o zekâ yönetir. Aynı zamanda, organizmanın çevreye verdiği tepkilerden de o sorumludur. Bu, tüm canlı türleri için geçerlidir.Bitkinin fiziksel biçimini almasını ve çiçek açmasını, çiçeğin her sabah yapraklarını güneşe çevirmesini ve geceleri kapamasını sağlayan zekâ aynıdır. Adına Dünya gezegeni denen kompleks canlıyı Gaia olarak ifade eden zekâ da aynıdır. Bu zekâ, bir canlının herhangi bir tehdit karşısında güdüsel olarak tepki vermesini sağlar. Hayvanlarda da insanlarınkine benzer duygular oluşmasına neden olur; öfke, korku, zevk gibi. Bu güdüsel tepkiler, duygunun ilkel biçimleri olarak düşünülebilir. Belli durumlarda, insanlar da hayvanlarınkine benzer güdüsel tepkiler verirler.
Bir tehlike karşısında, canlının hayatı tehdit edildiğinde, kalp daha hızlı atmaya başlar, kaslar gerilir, solunum hızlanır; bu, kaçmaya ya da savaşmaya hazırlıktır. Yarattığı duygu korkudur. Köşeye sıkıştırıldığında, ani bir enerji yoğunluğu, vücuda daha önce sahip olmadığı bir güç kazandırır. Yarattığı duygu öfkedir. Bu güdüsel tepkiler, duygulara yakın gibi görünür ama kelimenin gerçek anlamıyla duygu değillerdir. Güdüsel bir tepkiyle bir duygu arasındaki temel fark şudur: Güdüsel bir tepki, vücudun herhangi bir harici durum karşısında gösterdiği doğrudan tepkidir. Diğer yandan bir duygu, vücudun bir düşünceye gösterdiği tepkidir. Dolaylı olarak, bir duygu aynı zamanda gerçek bir durum ya da olaya verilen bir tepki de olabilir ama aslında bu tepki, olayın ya da durumun zihinsel yorumuna karşı verilir. Yani diğer bir deyişle, zihnin herhangi bir durum ya da olayla ilgili olarak iyi ve kötü, hoş ve sevimsiz, ben ve benim kavramlarıyla oluşturduğu bir düşünceye verilen tepkidir bu. Örneğin, birinin arabasının çalındığını duyduğunuzda, muhtemelen herhangi bir duygu hissetmezsiniz ama sizin arabanız çalındığında, muhtemelen çok öfkelenirsiniz. “Benim” zihinsel kavramının bu kadar güçlü duygular yaratabilmesi inanılmazdır. Vücut çok zeki olmasına rağmen, gerçek bir durumla bir düşünce arasındaki farkı söyleyemez. Her düşünceye gerçekliğin bir parçasıymış gibi tepki verir, çünkü sadece bir düşünce olduğunun farkında değildir. Vücuda göre endişe ya da korku verici bir düşünce, “Tehlikedeyim” mesajıdır ve dolayısıyla, gece sıcak ve rahat yatağınıza yatıyor olsanız bile, vücudunuz bu mesaja uygun olarak tepki verir. Kalp daha hızlı atar, kaslar gerilir ve solunum hızlanır. Bir enerji yoğunluğu olur ama tehlike sadece zihinsel bir kurgudan ibaret olduğundan, enerji boşalacak bir yer bulamaz. Sonuç olarak, enerjinin bir kısmı zihne geri döner ve vücudun uyumunu bozar.
|
|
|
HERŞEY ÇOK GÜZEL OLUCAK DEMENİN SAKINCALARI |
Yazar: Spiritüeller - 02-03-2017, Saat: 18:27 - Forum: KİŞİSEL GELİŞİM
- Yorum Yok
|
|
Çekim yasasının işleyişi açısından bakarsak, “Her şey çok güzel olacak.” diye düşünmek ve hayata böyle bakmak tabii ki “Her şey ne kadar kötü ve daha da kötü olacak.” diye bakmaktan çok çok daha iyi.
Ve tabii ki düşüncelerini ve duygularını pozitife çevirme yolunda, büyük bir aşama o kişi için.
Ama ben, hem kendim için hem de tüm sevdiklerim için, daha iyisi varken, bununla yetinmek istemezdim ve kesinlikle bunu tavsiye etmezdim.
Neden mi?
Çünkü “Her şey çok güzel olacak” bakış açısında içten içe hissediyor musunuz, bir başka gizli ima, bir başka gizli tını var:
“Şu an her şey berbat ama…”
Siz de hissettiniz mi bu tınıyı?
Ne zaman “Her şey çok güzel olacak.” desem, bu sözle beraber, aslında burada ve şimdi mutlu olmadığımı, şimdiyi sevemediğimi ama bunun etkisini azaltmak için “Gelecek hakkında bari iyi düşüneyim” dediğimi hissettim.
Oysa ki şimdiden nefret ederek, güzel şimdilere ulaşamıyoruz.
Çekim yasasının lehimize işlemesi için burada ve şu an mutlu olmamızın önemi çok büyük.
Benim kendim için ve tüm sevdiklerim için tavsiye edeceğim bakış açısı: “Her şey çok güzel” bakış açısı.
Hemen şimdi deneyin. “Her şey çok güzel olacak” derken, aynı anda etrafınıza bakın. Büyük bir ihtimalle, gözünüz uzaklara dalacak ve gelecek güzel günlerin umudu kalbinize doğacak.
Bu fena bir şey değil.
Daha doğrusu hiç yoktan iyidir.
Şimdi bir de bundan daha iyisini deneyelim.
“Her şey çok güzel” deyin ve aynı anda etrafınıza bakın. Eğer becerebilirseniz, oda gözlerinizin önünde belirecek, deminki örnekteki gibi dalıp gitmeyeceksiniz. Şu anı ve şimdiyi hissedeceksiniz. “Evet, her şeyin bir anlamı var. Başınıza gelen her şey sizi hayatta belli bir noktaya yönlerdirdi. Evet, her şey çok güzel.”
Bunu idrak edince, oda gözlerinizin önünde güzelleşecek ve sanki dün, bugün, yarın aynı anda şekil değiştirecek. Ve kalbinizde bileceksiniz: “Her şey çok güzel. Şükürler olsun Rabbime, tüm yardımlar, yol göstermeler, güzellikler için.”
Ve bunu hissedince, yine bileceksiniz ki “Her şey doğal olarak daha da güzel olacak. Başka türlü nasıl olabilir ki?”
Çünkü artık biliyoruz. Çekim yasasını biliyoruz. Hayatın işleyişini, kurallarını, yasalarını biliyoruz. Allah’ın kurduğu düzeni bir kere bilince artık bilmezlikten gelmek olmuyor.
Evet, başımıza gelen her şeyin başımıza nasıl ve neden geldiğini biliyoruz. Sırf bakış açımızla hayatımızı nasıl şekillendirdiğimizi, nasıl şekillendirebileceğimizi biliyoruz.
Bilmek belki de hayatta sahip olabileceğimiz en büyük kudret.
Şükürler olsun bize bu bilgiyi ulaştıran, yol gösteren Rabbimize ve aracı olan tüm dostlarımıza.
De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler eşit olur mu? Ancak gönül ve akıl sahipleri düşünüp ibret alır.” Zümer suresi 9
Yukarıdaki alıştırmayı yaparken, eğer “Her şey çok güzel” deyip odaya bakarken, kalbinizde hissedemediyseniz bunu, bu demek ki bu konuda biraz alıştırma, egzersiz yapmanız lazım.
Bir defter alın, ve her gün kendi hayatınızda veya tanıdıklarınızın hayatında bulabileceğiniz güzel şeyleri bu deftere yazın ve bunlar için şükredin.
Çekim yasasının işleyişinde çok ilginç bir nokta var, bunu sizinle de paylaşmak isterim:
Çekim yasası aldırmıyor şükrettiğiniz şey size mi ait başkasına mı ait.
Çekim yasasının tek aldırdığı şey sizden yayılan enerji.
Yani, komşunuzun güzel evi için şükrettiğinizde, çekim yasasını ilgilendiren tek şey sizin yaydığınız şükür enerjisi.
Bu durumda hayatınıza, bu pozitif enerjiye denk şeyleri çekiyorsunuz.
Ama komşunun güzel evine kıskançlıkla bakıp, kendinizinkini beğenmediğiniz zaman da hayatınıza, bu negatif enerjiye denk şeyleri çekiyorsunuz. Yani kendinizi fakirleştirirken, başkalarının zenginliğini arttırıyorsunuz.
Sanki, “Kıskandın ha, al biraz daha kıskan” der gibi oluyor hayat.
Şükredince de (başkasına ait şeylere dahi) “Şükrettin ha, al biraz daha şükret” gibi oluyor hayat.
Uzun lafın kısası, eğer “her şey çok güzel” diye bakamıyorsanız hayata, bu güzellikler, iyilikler bulma alıştırmasını ve şükretme alıştırmasını hayatınıza acilen yerleştirmenizi tavsiye ederim.
|
|
|
5 DAKİKADA RAHATLAMANIN 9 YOLU |
Yazar: Emka - 02-03-2017, Saat: 07:36 - Forum: KİŞİSEL GELİŞİM
- Yorum Yok
|
|
Bilgisayarlar ve diğer elektronik cihazlar, günlük hayatlarımızın değişmez ögeleridir. Biraz rahatlamak ve daha rahat bir uyku çekmek istiyorsanız, bu cihazları kullanırken iki saatte bir mola vermeli ve yatmadan bir saat önce de bu cihazları kullanmayı bırakmalısınız.Stres, kaygı ve sinir, sağlığımız için çok zararlı üç etkendir. Bu sebeple, beş dakika içerisinde rahatlayabilme yollarını bilmeniz çok önemlidir. Her zaman bir masaj seansı yapmaya veya bir saat meditasyon veya yoga yapmaya vaktimizin olamayacağını göz önünde bulundurursak, beş dakika içinde kendimizi rahatlatabilmemiz daha da önemli hale gelmektedir. Bu bağlamda bize baskı uygulayan unsur için acil bir çözüm bulmalıyız.
Sadece Beş Dakika İçinde Nasıl Rahatlayabilirim?
Yürüyüş
Bir parkta veya sakin bir ortamda yapacağınız iyi bir yürüyüş, sizi çok hızlı bir şekilde sakinleştirecektir. Örneğin ofiste aşırı strese maruz kaldıysanız, öğle yemeği molasını dışarı çıkıp biraz yürüyerek değerlendirebilirsiniz. Problemlerinizi unutmak için sadece beş dakikaya ihtiyacınız olacak. Sonra kuş cıvıltılarını duymaya ve etraftaki güzel çiçekleri görmeye başlayacaksınız. Bu tarz bir yürüyüş ayrıca sizi rahatsız eden şeyleri düşünmeniz için de fırsat yaratır çünkü yürüyüş geri adım atmanızı ve sorunlarınızı yansıtmanızı sağlar.
Nefes Almak
Muhtemelen; “E zaten sürekli nefes alıyorum!” diye düşünüyorsunuz. Fakat bu noktada bahsettiğimiz, bilinçli şekilde nefes almak. Bununla ilgili önemli ilk nokta, ciğerlerinize giren havaya dikkat kesilmeniz ve bunun sadece mekanik bir fonksiyon olmadığını, bu sayede hayatta kalabildiğinizi düşünmenizdir. Nefes almak hayati bir olaydır; çünkü bu durum vücudunuzu besler, stres seviyenizi düşürür ve daha fazla oksijen almanıza yardımcı olur. Rahatlamak istiyorsanız, derin derin nefes alın (her zaman burnunuzdan almaya özen gösterin). Bunun için bir parka veya bir açık alana gitmeniz şart değildir, dilerseniz ofisin ortasında da derin nefes almak suretiyle rahatlayabilirsiniz. Bu süreci kolaylaştırmak için gözlerinizi yumun ve rahat bir pozisyon alın (oturarak, ayakta veya uzanarak; nasıl rahat ediyorsanız). Bu egzersize yardımcı bir hareket, sağ burun deliğinizi tıkayarak, sadece sol burun deliğiniz ile nefes almak olabilir. Sonra burun deliklerini değiştirerek süreci tekrarlayın. Bu hareket, çok kısa süre içinde sakinleşmenize yardımcı olacaktır.
Gözünüzde Canlandırmak
Basitçe bu tekniği, hayal kurmak olarak da adlandırabiliriz. Çok rahatlatıcı bir tekniktir. Örneğin işyerinde telaşlı bir gün geçiriyorsanız, kendinizi Karayiplerde, hindistan cevizinden bir şeyler içiyor olarak hayal edebilirsiniz. Veya belki de sizi sakinleştiren yer bir orman veya çiçeklerin ortasında olmak olabilir. Ayrıca, gelecek hayallerinizi düşünmek de stres seviyenizi düşürmenize yardımcı olabilir. Bu tekniği uygularken kendinizi iyi gözlemleyin çünkü bazen tatile çıkma hayali veya yeni bir yere taşınma hayali, stres seviyenizin yükselmesine de sebep olabilir. Kendinizi, çok sevdiğiniz ve stresinizi azaltan bir aktiviteyi yaparken hayal edin. Bu sayede kesinlikle daha rahat hissetmeye başlayacaksınız.
Atıştırma
Boş bir mide, stres seviyenizi arttırabilir, sinirlerinizi bozabilir. Sağlıklı bir atıştırmalık tüketerek, sadece tok hissetmiş olmayacaksınız; aynı zamanda mutlu da hissedeceksiniz. Bunun sebebi, mide ile beynin direkt olarak ilişki içerisinde olması ile ilgilidir. Atıştırmanızı tüketirken acele etmeyin, her lokmanın tadına varmayı deneyin. Elma, granola bar veya bir parça bitter çikolata gibi sağlıklı bir atıştırmalık tercih edin. Yağlı veya şekerli yiyeceklerden kaçının, çünkü bu yiyecekler ters etkide bulunabilirler.
Bahçıvanlık Yapmak
Bu; yüksek stres seviyesine sahip insanlar için inanılmaz sakinleştirici bir aktivitedir. Aktivite süresince açık havada bulunmanın yanısıra, bu durum nefes almanıza yardımcı olacak ve bitkiler sinirlerinizi yatıştırıcı etki edecektir. Bir veya birkaç saksı ile bile ilgilenebilirsiniz. Bitkilerinizi sulamak, yabani otlardan temizlemek ve onlarla konuşmak için kısa da olsa zaman ayırın. Göreceksiniz ki; kan basıncınız ve kalp atışlarınız nasıl da düşmeye başlayacak.
Bilgisayardan Uzaklaşın
Birçok insanın yaptığı gibi, bilgisayar karşısında uzun saatler geçirmek, stres seviyesini arttırabilir. Uzun vadede bu durum, uykunun kaçmasına, uyuyamama problemlerine, depresyona, uyku problemlerine, kabus görmeye, baş ağrısına, kas ağrısına, görme bozukluklarına ve benzerlerine sebep olabilir. Mümkün oldukça her iki saatte bir beş dakika bilgisayar karşısından kalkın (aynı şey televizyon için de geçerlidir). Yatmadan bir saat önceden itibaren bilgisayar kullanmamaya çalışın ve uyurken bilgisayarınızı yatak odanızda bulundurmayın.
Doğa ile Buluşma
Biraz günışığı, çimlerde yürümek, bir çiçeği doğal ortamında koklamak veya kumsalda yapılacak bir yürüyüş, inanılmaz derecede rahatlatıcı aktivitelerdir. Stres, kaygı veya depresyondan şikayet eden kişiler, doğa ile iç içe zaman geçirdiklerinde bu semptomların azaldığını göreceklerdir. Eğer bir şehirde yaşıyorsanız, biraz nefes almak için parka gidin veya ofisinizi bitkiler ve çiçeklerle doldurun.
Masaj
Bunun için, bir masöze gidip bir saatlik bir masaj seansı uygulatmak şart değildir (tabii ki günlük olarak böyle bir imkanınızın olması müthiş olurdu). Gün içinde öyle bir an geliyor ki; üzerinizdeki sorumluluklar yüzünden kendinizi patlamak üzere gibi hissediyorsunuz. Tam da bu anda kendinize bir masaj yapabilirsiniz. İşaret parmaklarınızla orta parmağınız arasında kalan bölgeye baskı uygulayarak kalp gerginliğinizi azaltabilirsiniz. Veya başparmaklarınızın altında kalan kısma masaj uygulayarak omuz ve boynunuzu rahatlatabilirsiniz. Baş ağrınız varsa, şakaklarınıza daireler çizerek masaj uygulamak kadar rahatlatıcı bir şey daha olamaz. Bunu yaparken gözlerinizi kapamayı da unutmayın.
Müzik Dinlemek
Müzik, zihnimizi sakinleştirici etki eder. Ancak burada herhangi tür bir müzikten söz etmiyoruz. Sinirlerinizi yatıştırmak için, enstrümental müzik veya klasik müzik dinlemenizi tavsiye ederiz. Birçok insan, gece yatarken bu tarz müzikler dinlemeyi tercih etmekteler. Dilerseniz, çok üzgün veya yumuşak olmadıkça, favori şarkılarınızdan birini de seçebilirsiniz. Bu sayede, doğal olarak rahatlamanıza yardımcı olacak hormonların salgılanmasını tetiklemiş olursunuz. Kulaklıktan veya kısık sesle hoparlörden müzik dinleyebilirsiniz. Siz nasıl tercih ederseniz
|
|
|
Çevrenizi Sizi Mutlu Eden İnsanlarla Sarın |
Yazar: Emka - 02-03-2017, Saat: 07:26 - Forum: ENTERESAN BİLGİLER
- Yorum Yok
|
|
Her gün enerjimizi emen insanlarla uğraşmak zorundayız, bu nedenle bizi fazla etkilememeleri için sınırlar belirlemeyi öğrenmeliyizBazı insanlar sizi tüketir, enerjinizi çekip alır ve siz huzurlu günler peşinde koşarken mücadeleye sokarlar.Ve ilginçtir ki, “mutluluğun sabotajcıları” hemen hemen her kişisel çevrede bulunur. Onlar aileniz, arkadaşlarınız ve hatta iş ortamınızdadır.Bazen, farkında bile olmadan toksik davranışlar yayarlar. Kendilerini dışa vurmak için size ihtiyaç duyarlar, desteğinizi, öğütlerinizi ararlar. Bu tutum her zaman böyle olmasa, aslında anlaşılabilir.Ve burada şantaj ve suçlama ortaya çıkar.Böyle insanlarla yaşamak her zaman kolay olmaz. Ancak size ilham veren, kalbinize mutluluk getiren insanları ararken, kendinizi korumak için uygun saygıyı nasıl kullanacağınızı mutlaka bilmelisiniz.Yorucu insanlar, günlük stres kaynakları Hepimiz sık sık stresli durumlar içinde kalırız.Ama iyice anlamanız gereken bir şey vardır.
Eğer birisi sizi yoruyorsa, boğuyorsa ve duygusal dengenizi olumsuz etkiliyorsa, bunun sebebi sizin geçirgen olmanızdır
Her zihin kendi geçirgenlik ve tolerans seviyelerine sahiptir, ve bu da elbette kişiliğe dayanır.İçe dönük insanlar sürekli sosyal iletişim içeren durumlara karşı daha az tolerans duyarlar. Bataryalarını yeniden şarj etmek için kendilerine ait yalnız zamana ihtiyaç duyarlar.Daha dışa dönük insanlar daha fazla uyarıcı ararlar ve genelde bir çok insanla konuşmak ve farklı yerlere gitmek, planlar yapmaktan zevk duyar, bunlara katlanabilirler.Ama bu içe dönük ve dışa dönük insanlar mutluluklarını sabote eden kişilerle karşılaştıkları zaman problemler ortaya çıkar. Bu tür insanlar yorucudur çünkü kendilerini öncelikli olarak yerleştirirler.Eleştirileri, takıntıları ve sürekli olmayan problemlerin peşinden koşmaları enerjinizi emer.İster inanın ister inanmayın, stresinizin büyük çoğunluğu diğer insanlarla kurduğunuz iletişimden kaynaklanır. Bu insanlar sizi bir çok yönden yorar ve strese sokar.
Olumsuz iletişim ve beyinsel sonuçları
Bu tür durumlarda “yanma” kelimesi anlam kazanır. Beyninizi harika bir sinirsel ağ olarak düşünün. Uyumun gerçekleştiği bağlantılı bir doku sistemidir.Sürekli ve kronik stres dönemlerinden geçtiğiniz zaman, bu uyum bozulur. Hatta beynin bazı bölgeleri kaybolur:Beynin hipokampüs bölümündeki sinir hücrelerinin bağları (dendrit) kırılmaya başlar. Bu da nörotransmiterlerde oluşan değişimlerden kaynaklanır. Kortizol beyinde olumsuz etki yaratır.Dendritler nöronları birbirine bağlayan küçük kollardır.Stres arttıkça, hipokampüs bölgesinde daha az bağlantı gerçekleşir. Bunun sebebi dendritlerin kırılması ve bağlantının kesilmesidir.
Unutmayın ki hipokampüs beyinde hafıza ve duyguların depolandığı yapıdır.Bunları anlatmamızın nedeni, anksiyete veya stres durumlarında insanların konsantrasyon eksikliği yaşamasının nedenlerini açıklamak. Ayrıca kaygı ve olumsuzluk da yaygındır.
Yorucu insanlara karşı daha az geçirgen olmayı öğrenin
Stresli durumlarda daha az geçirgen olmayı öğrenmek kolay değildir. İlk olarak, bunun nedeni olumsuzluğun sizi bloke etmesidir. Savunmasız hissedersiniz.Ama eğer bu yorucu kişi annem ise nasıl davranmalıyım? Eğer bu eşim ise, patronum ise? Elbette sizden aşırı enerji talep eden hassas durumlar oluşacaktır.
Peki, şimdi bazı basit stratejiler hakkında konuşalım.
Onların beni etkilemesine izin vermeyeceğim Bir arkadaşınız veya aile üyeniz kişisel problemlerini anlatmak için sürekli sizi arıyor olabilir. Bunu çözmenin bir yolu da aramalarına her iki günde bir cevap vermektir.
Sınır çektiğiniz zaman vicdan azabı duymaktan kaçınmalısınız. Bir iki veya üç kere sinirlenebilirler. Ama zamanla sizin kişisel sınırlarınıza adapte olmayı öğreneceklerdir.
Size ilham veren ve sizi mutlu eden insanlar bulun
Eğer bazı aile üyeleriniz veya iş arkadaşlarınız sizi yorup bıktırıyorsa, sizi mutlu eden insanlarla vakit geçirerek onlara ara verin.Hayat dengeden ibarettir. Bu yüzden telafilerle çalışmanız gerekir. Bir şey için başka bir şey.Yorucu insanları kendinizden uzak tutun. Eğer bu kişilerle mutlaka iletişime geçmeniz gerekiyorsa, sınırlar koymayı öğrenin. Kendinizi öncelikli olarak görün ve özgüveninizi koruyun.Zamanınızın %70’ini kişisel gelişime adayın. Bunun için, zaman geçirdiğinize değecek, size ilham veren, güvende ve olumlu hissettiren insanlar bulun.Muhtemelen iyi iş arkadaşlarınız vardır. Ailenizde de kesinlikle hayranlık duyduğunuz insanlar vardır.Ve unutmayın, sevgi olduğu zaman, sizi sömürecek kişilere yer yoktur, çünkü sizi sömüren insanlar sizi sevmez. Onlar enerjinizi ve hatta sağlığınızı tüketirler
|
|
|
Beyni Güçlendirmek için En İyi 8 Egzersiz |
Yazar: Emka - 02-03-2017, Saat: 07:16 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
|
Fiziksel egzersiz, fiziksel gücü artırmanın en iyi yollarından biridir. Aynı zamanda vücudumuzun dayanıklılığını ve esnekliğini arttırmaya yardımcı olur. Ama nihai hedef kendimizi sağlıklı tutmaktır.Egzersiz, her gün yapabileceğiniz bir şeydir ve bedensel sistemlerin bir çoğu üzerinde olumlu etkileri olduğu kanıtlanmıştır. Bunlara kardiyovasküler sistemler, dolaşım sistemi ve diğer hayati organ sistemlerimiz de dahildir.Bununla birlikte, çok az kişinin dikkat ettiği bir şey ise zihinsel eğitimdir. Zihninizi eğitmek, beyninizi ve zihinsel kapasitenizi pek çok yönden güçlendirebilir.Avantajlarından biri daha güçlü bir hafıza kazandırmasıdır.Sadece zihni meşgul etmek yeterli değildir. Beyni güçlendirmek için yapmanız gereken belirli faaliyetler var.Neyse ki bunun için bir çok egzersiz mevcut. Beyninizin güçlenmesine ve bilişsel işlevlerinin artmasına yardımcı olacak bu egzersizleri düzenli olarak yaptığınız zaman zihninizdeki gelişimi fark edeceksiniz.Bu makalede beyni doğal yollarla güçlendirmek için en iyi 8 yöntemden bahsedeceğiz. Bu yöntemleri gündelik yaşamınıza kolayca entegre edebilirsiniz.
1. El ile yazı yazmak
Teknolojinin her şeyi bizim için üstlendiği bir çağda yaşıyoruz. Yazı da dahil olmak üzere günlük işlerimizde her alanda, teknoloji bize yardımcı oluyor.Tabletler, cep telefonları ve klavyeli tüm diğer cihazlar, zamandan tasarruf etmemize yardımcı oluyor. Bu tabii ki bazı işleri daha da verimli hale getiriyor.Bununla birlikte, el ile yazı yazmak aslında hiç bırakmamanız gereken bir eylemdir. Bu aktivite, beynin öğrenme ile ilgili bölümlerini önemli ölçüde uyarır.Bu durum, beyindeki retiküler aktive edici sistemden kaynaklanıyor. Bu sistem, siz yazı yazmaya odaklanırken yaptığınız eylemi işler.
2. Her gün basit matematik problemleri çözün
Matematik beyni aktive eden en önemli akli aktivitelerden biridir. Hafızayı ve zihinsel kapasiteyi güçlendirir. Bu, el veya bir makine aracılığıyla yapılabilir. Cep telefonları ve bilgisayarlar için hazırlanmış bir çok uygulama vardır.Bir iyi seçenek de, zamanla yarış testlerini yapmak. Bunlar 1 dakika içinde çözmeniz için bir sürü problem sunar.
3. Sudoku ile zihinsel kapasitenizi arttırın
Bildiğiniz klasik Sudoku oyunu zihinsel bir aktivitedir. Bu oyunun amacı kareleri 9 rakamla doldurmak. Ama işin özelliği de, aynı rakamı aynı sırada iki kez kullanamayacak olmanız.Bu oyun gerçekten zihni zorlar. Bunu çözerek, problem çözme kabiliyetinizi geliştirebilirsiniz.Genelde gazetelerde ve dergilerde bir iki tane olur. Ayrıca Sudoku kitapları da alabilirsiniz. Telefonlar için uygulamalar da mevcut.
4. Ayak parmakları ile oynamak
Ayak parmaklarını hafifçe hareket ettirmek zihinsel işlevleri güçlendirir. Ayrıca dikkat konusunda yardımcı olur.Bunu ayak parmaklarınızı yavaşça hareket ettirerek yapabilirsiniz. Sonra sadece baş parmağınızı oynatın.
Buna her sabah 3 dakika ayırın. Yataktan kalkmadan önce yapın. Sizi daha aktif hissettireceğini ve koordinasyon sağlayacağını göreceksiniz.
5. Bol bol kitap okuyun
Okumak basit temel bir aktivitedir, ama aynı zamanda zihinsel aktiviteyi ve düşünsel süreçleri güçlendirir. Bu tür bir eylem zihni rahatlatır. Ayrıca stres ile bağlantılı gerginlikleri azaltır.Sürekli okumak çok faydalıdır. Bu faydalar arasında yaratıcılık, daha iyi bir hafıza ve daha hızlı düşünce süreçleri yer alır. Bu bizlere daha hızlı ve etkin olma kabiliyeti kazandırır.
6. Yeni bir dil öğrenin
Yaşınız ne olursa olsun, bu aktivite çok yardımcı olur. Yeni bir dil öğrenmek beynin önemli bölgelerini aktive eder.Beyin zarı gibi bölgeler akustik işleme, anlama ve kelime üretme ile bağlantılıdır.Bu da hipokampüsü büyütür. Ayrıca hafıza kapasitesini ve öğrenme kabiliyetlerini güçlendirir.Dahası, çok dilli olmak zihinsel rezervlerinizi güçlendirir. Bu da Alzheimer gibi zihinle bağlantılı hastalıklara karşı koruma sağlar
7. Yürüyüş yapın
Yürüyüş yapmak ve benzeri aktiviteler beyin fonksiyonlarına yardımcı olur. Bu özellikle yaşlı bireyler için geçerlidir.Bu aktiviteler yüklemsel hafızayı, akıcılığı ve dikkati geliştirir. Oksijenasyon artar ve aynı zamanda beyin ihtiyacı olan besleyici ögeleri alır. Bu dokuların, sinirlerin ve nöronların korunmasına yardımcı olur.
8. Görselleştirme ve hafıza
Bunu yapmak için bir arkadaşa veya aile bireyine ihtiyacınız olacak. Bu kişi, size 5 ila 10 tane farklı nesne gösterecek.Her nesneyi 15 saniye inceleyin. Sonra kişiye bu nesneleri evin farklı yerlerine yerleştirmesini isteyin.Birkaç dakika bekleyip, her nesneyi detaylı olarak anlatın. Ayrıca bulunduğu yere de değinin.En iyi sonuçları almak için, bu aktiviteyi en fazla 10-15 dakika içerisinde tamamlamaya çalışın.Bugün bahsettiğimiz egzersizler ayrıca zihinsel anlamda uyarıcıdır. Aynı zamanda stresi azaltmak için çok iyi yollardır.
Bunları denemeye çekinmeyin!
|
|
|
10 KAPIDAN BİRİNİ SEÇİN KİŞİLİĞİNİZİ KEŞFEDİN |
Yazar: Emka - 02-03-2017, Saat: 06:59 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
|
Daha önce “On Kapı Kişilik Testi”ni duydunuz mu? Bu test on kapı arasından birini seçerek kişilik çeşidinizi keşfetmenize yardımcı oluyor. İşe, yukarıdaki alternatiflerden bir kapı seçerek başlayın ve takip eden makalede kişiliğiniz hakkında daha fazla bilgi edinin.
Niçin Kapılar?
Bu testin ardındaki sembolizm gerçekten şaşırtıcı. Belki henüz farkında değilsiniz ancak, hayatlarımızdaki her adımda bir kapıdan geçmek zorundayız. Bugüne kadar kaç kapıdan geçtiğinizi, kaçını çaldığınızı ve geleceğinize giden yolda kaç kapı açtığınızı hiç düşündünüz mü?
Kapılar heryerdeler; evimizde iken kapılar bizler için güvenlik sembolleridirler, bir ziyarete gittiğimizdeyse kapılar bizi karşılamak için yine oradadırlar. İşlevleri her zaman aynı olsa da (içeriye girmenize izin vermek, veya vermemek), kapılar değişik ölçü, şekil, materyal, model ve tasarımdadırlar.
Bir ev inşa edilirken, dış kapı, evi tamamlayıcı son bir dokunuş olarak düşünülür. Ahşap olsun, cam veya alüminyum olsun kapılar; önümüzde açılırlar ve bizleri farklı bir dünyanın içerisine alırlar.
İstenilen şeye ulaşma imkanı verilmemek anlamına gelen “kapılar yüzüne kapanmak” deyimini mutlaka duymuşsunuzdur. Veya herhangi bir konuda ilişkiyi kesmeden anlaşma ortamını sürdürmeye çalışmak anlamına gelen “kapıları açık tutmak” deyimini…
Kişiliğinizi ortaya çıkaracak olan şey, bir kapıdan daha iyi ne olabilir ki? Yukarıdaki resimde numaralandırılmış kapılardan birini seçin. Seçiminizi, sevdiğiniz renge veya sayıya göre yapmayın, sadece bütünüyle gözünüze ilk takılan kapıyı seçin. Sonra aşağıdaki analizleri okuyun ve seçtiğiniz kapıya ait kişilik özellikleri ile kendinizi kıyaslayın.
On Kapı, On Farklı Kişilik
Bir Numaralı Kapı
Bu kapı, turkuaz renkte, çift kanatlı, hem içeriyi, hem de dışarıyı görebilmenize olanak tanıyan bir kapı. Eğer bu kapıyı seçtiyseniz, her şeyin açıkta, görünülebilir olmasından hoşlanan, tam bir eğlence insanısınız demektir. Siz, duygularını gizlemeyen, ve hayat ile ilgili problemleri basit bir yaklaşımla ele alan bir kişiliksiniz. Hayatın sunduğu küçük hazları minnettarlıkla karşılayan, seyahat etmekten ve yeni kültürler tanımaktan hoşlanan bir yapınız var. Her zaman diğerleri için en iyisini istersiniz ve konuklarınız için rahat bir atmosfer oluşturmaktan sizi hiçbir şey alıkoyamaz.
İki Numaralı Kapı
Koyu görünümüyle siyah bir kapı. Kolu kenarında yer alan ve gözetleme deliği bulunmayan bir kapı. Eğer bu kapıyı seçtiyseniz, bunun sebebi; sizin sade, lükse düşkün olmayan, her zaman veren ve yaptıkları ile gurur duyan ancak daha ileri gitmekle ilgili sorun yaşayan bir yapıda olmanızdır. Unutmamalısınız ki; hayatta, bir kere bile olsa, biraz renkli olmaktan ve hayatın size sunacağı aksiyonlar ile -pozitif olmasa dahi- deneyimlerden zarar gelmez.
Üç Numaralı Kapı
Eğer bu çarpıcı, turuncu renkte, stil sahibi tokmağı ve mandalı olan kapıyı seçtiyseniz, gittiği her yerde ilgiyi üzerinde toplayan, orijinal ve ilginç bir kişiliğiniz var demektir. Tanıştığınız herkes üzerinde unutulamaz bir etki bırakan, ve birçok şeyi yapmakta oldukça başarılı olan bir insansınız. Sanattan hoşlanırsınız ve hemen hemen hiçbir şeyden bir şeyler üretebilirsiniz. Bu kişilikteki insanlar, dünya ile her zaman bağı bulunmayan fanteziler içinde yaşamaya eğilimlidirler ve bir baloncuğun içinde yaşıyor olduklarını çoğu zaman farkedemezler.
Dört Numaralı Kapı
Koyu yeşil renkte, antika dizaynlı, üzerinde birçok kilidi bulunan bir kapı. Bu kapıyı seçen insanlar; müzik, edebiyat, resim veya heykel gibi sanat dallarına yatkın kişiliklerdir. Bazen açık ve arkadaş canlısı biri olabilirken, bazense kapalı ve kendine has bir yaşam tarzı güdebilirler. Bu kapıyı seçenlerdenseniz, kendi düşüncelerinizi ve problemlerinizi kendinize saklama eğilimindesinizdir. Diğerlerinin sizi bir kaya gibi sağlam görmesini istersiniz çünkü.
Beş Numaralı Kapı
Dikkat çekici, mor renkli, üstünde küçük bir penceresi bulunan bir kapı. Bu kapıyı mı seçtiniz? Eğer öyleyse, kendinizi bir yere, bir gruba dahil hissetmeyi önemsiyorsunuz demektir. Ortaya birçok şey koyuyor, yaratıcı olabilmenize olanak tanıyacak şeyler yapıyorsunuz, ancak çoğu zaman bunlarla öylesine meşgulsünüz ki, çevrenizde olup bitenlerin farkında olamayabiliyorsunuz. Bazen biraz rahat olmakta, rutinden sıyrılmakta fayda var. Aktivitelerle doldurulmamış bir gün, boşa geçirilmiş bir gün demek değildir.
Altı Numaralı Kapı
Kırmızı renkte, altın detaylı; gözetleme deliği, tokmağı ve posta yuvası bulunan bir kapı. Eğer bu kapıyı seçtiyseniz, kendinizden oldukça eminsiniz. Detaylar konusunda şaşırtıcı derecede yetenekli bir bakış açısına sahipsiniz. Nasıl göründüğünüzü ve diğerlerinin sizi nasıl gördüklerini önemsiyorsunuz, ancak işin özünde tam bir facia gibi hissediyorsunuz. Dikkatli olun çünkü kendinize zarar verebilecek bir eğiliminiz olabilir. Diğerleri size nasıl bakarlarsa baksınlar, hakkınızda ne düşünürlerse düşünsünler; kendiniz için yaşamanız gerektiğini hatırlayın, başkaları için değil.
Yedi Numaralı Kapı
Beyaz, sade, ahşaptan yapılmış, detaysız ve biraz da yıpranmış bir kapı. Bu kapıyı seçen insanlar, sade, minimalist ve her zaman yapacak önemli işleri olan kişiliklerdir. Kendilerini diğerlerine adamışlardır. Oldukça duygusaldırlar ve etraflarını duygulara hitap eden objelerle doldurmuşlardır. Aile ve arkadaşları, olmazsa olmazlarıdır. Hallerinden memnun ve sağlam kişiliktedirler. Onlara tavsiye; hayatlarındaki formaliteleri biraz değiştirme fırsatından faydalanmaları.
Sekiz Numaralı Kapı
Kapı kolu ve tokmağı ihtiyatla renklendirilmiş, modern, mavi bir kapı. Eğer bu kapıyı seçtiyseniz, eğlenceli ve şakacı, yüreği sonsuza dek genç kalacak birisiniz demektir. Kendinize karşı güven problemleri yaşıyor ve hayatınızın belirli alanlarına dair kaygılar besliyorsunuz. Biraz dağınık, gururlu ve kendisini daha fazla sevmesi gereken bir yapıdasınız. Yanıtı, kendinizi özgürce ifade etmekte bulabilirsiniz.
Dokuz Numaralı Kapı
Açık yeşil renkte, oldukça ağırbaşlı bir kapı. Biraz yıpranmış; en göze çarpan özelliği, ekipmanlarının, kendi ölçülerine göre biraz büyük olması olan bir kapı. Bu kapıyı seçenlerin kişiliklerinin ardında yatan; her zaman nesnelerin nasıl işlediklerine dikkat eden ve muazzam bir problem çözme yeteneğine sahip kişiliklerde olmalarıdır. Bunlar, oldukça pratik insanlardır. Temel olana bağlı, karmaşadan uzak, sade yaşamlar sürerler. Kolayca memnun olurlar ve başkalarına yardım etmekten, onlar için bir şeyler yapmaktan memnuniyet duyarlar. Bu tarz insanların, hayatlarında, kendi hayret ve merak sezgilerine daha fazla yer açmaları gerekir.
On Numaralı Kapı
Ahşaptan yapılmış, doğal dokunuşlarla tamamlanmış geniş bir kapı. Üst kısmında dört küçük penceresi bulunmakta. Eğer bu kapıyı seçtiyseniz, bütünlük ve istikrara önem veriyor olmalısınız. Ayrıca, en küçük detaylardaki kaliteden dahi keyif alıyorsunuz. Her zaman ne istediğini bilen ve hayatı güvenli yaşamaktan hoşlanan birisiniz. Sevmediğiniz bir işte çalışıyorsanız, yaratıcılığınızı arka plana itebilirsiniz. Şunu hatırlamakta fayda var; hayatınızdaki problemler sizin ve kimse onları çözmekle yükümlü değil.
kaynak: sağlığa bir adım
|
|
|
|