Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adı/E-Posta:
  

Şifreniz:
  





Forumda Ara

(Gelişmiş Arama)

Forum İstatistikleri
» Toplam Üyeler: 3,070
» Son Üye: damon
» Toplam Konular: 2,834
» Toplam Yorumlar: 3,065

Detaylı İstatistikler

Kimler Çevrimiçi
Toplam: 1143 kullanıcı aktif
» 0 Kayıtlı
» 1143 Ziyaretçi

Son Aktiviteler
Sürekli Aynı Sayıyı Görüy...
Forum: MELEK MESAJLARI
Son Yorum: Stannis
03-10-2024, Saat: 18:13
» Yorumlar: 0
» Okunma: 328
Bize ait olmayan sahte an...
Forum: Zihin
Son Yorum: cinsiyetsiztirmavi
29-08-2024, Saat: 01:28
» Yorumlar: 0
» Okunma: 306
RUHLARIN YAZDIRDIĞI SÖYLE...
Forum: ENTERESAN BİLGİLER
Son Yorum: Shfz
20-08-2024, Saat: 01:26
» Yorumlar: 1
» Okunma: 62,008
Nuh’un Gemisi’nin Çözülem...
Forum: TARİH
Son Yorum: Emka
21-02-2024, Saat: 21:57
» Yorumlar: 3
» Okunma: 8,130
DEMON İSİMLERİ LİSTESİ VE...
Forum: DEMONLAR
Son Yorum: Debriyaj_Balatasi
15-02-2024, Saat: 02:30
» Yorumlar: 1
» Okunma: 25,074
Trabzon'da ki Majisyenler
Forum: TRABZON SPİRİTÜELLERİ
Son Yorum: koavemaji
02-02-2024, Saat: 14:11
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,007
11:11'in Manevi Önemi ve ...
Forum: EVRENSEL ENERJİLER
Son Yorum: zeynepbuhan
10-11-2023, Saat: 18:49
» Yorumlar: 1
» Okunma: 6,148
Sürekli Şiddetli Baş Ağrı...
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: Gümüşkurt
25-09-2023, Saat: 19:23
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,524
%100 Etkili Şans İlmi Hav...
Forum: BÜYÜLER
Son Yorum: Gümüşkurt
18-09-2023, Saat: 23:51
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,286
Baş Melek Cebrail'in ismi...
Forum: Gabriel (Cebrail)
Son Yorum: Gümüşkurt
17-09-2023, Saat: 15:38
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,173

 
  TÜRKİYE UZAY AJANSI ÇOŞKUSU
Yazar: Emka - 28-02-2017, Saat: 06:46 - Forum: UZAY - Yorum Yok

Türkiye’nin uzay ve havacılık teknolojileri alanındaki gelişmesi amacıyla Türkiye Uzay Ajansı kurulması planlanıyor.
Kuruluşa ilişkin kanun tasarısı, TBMM Başkanlığı’na sunuldu.
Tasarıya göre, Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Türkiye uzay ajansı biriminin düzenlemesinde kapsam dışında kalacak.  

turkiye-den-yil-sonunda-uzaya-gidilebile...1570_o.jpg

  Tasarıda, ajansın görev ve yetkileri şu şekilde yer alıyor

Ajans, okyanuslar ve kutuplarla ilgili araştırma yapabilecek, buralarda geçici veya daimi araştırma merkezleri, istasyonlar kurabilecek.

Deneysel amaçlı uydular, uzay ve hava araçları geliştirmek amacıyla yerli veya yabancı tüzel kişilerle anlaşmalar yapabilecek.

Uzay ve havacılık alanlarında bilim insanları ile uzman ve araştırmacılar yetiştirilmesi amacıyla burs ve ödül verebilecek.

Peki siz Bu Durumu Nasıl Değerlendiriyorsunuz ? 

Bu konuyu yazdır

  HAYATINIZIN AMACI DOĞUM TARİHİNİZDE GİZLİ
Yazar: Emka - 27-02-2017, Saat: 01:54 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

"Hayat -Amacı Sistemi bir insanın doğum tarihini kullanarak, üç ya da dört sayıdan (sıfırdan dokuz kadar tam sayıların üç ya da dört tanesinden) oluşan doğum sayısını belirler; sonra bu doğum sayısını, o kişinin hayat amacı hakkında anlamlı bilgiye dönüştürür.

(Dan Millman'ın "Hayatınızın Amacı" adlı kitabından derleyen: Asuman Tümer)

"Eğer hangi limana doğru seyrettiğimizi bilmiyorsak, hiçbir rüzgar bizim için uygun değildir." SENECA

BU DÜNYA YA GELİŞ AMACINIZIN NE OLDUĞUNU HİÇ DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ? NEDEN BURADASINIZ? HAYAT AMACINIZIN GERÇEKLEŞMESİ İÇİN EVRENİN HANGİ YASALARINA UYMAK ZORUNDASINIZ? AMACINIZI GERÇEKLEŞTİREMEDEN GEÇİP GİTMEK İSTER MİSİNİZ VE DOĞDUĞUZUNDA AİLENİZİN BİR İSİM, EVRENİN İSE SİZE BİR SAYI VERDİĞİNİ BİLİYOR MUYDUNUZ?"


takvim.png

Eğer doğum tarihinizi tam ve kesin olarak biliyorsanız, sayının her şeyin özü, aslı olduğunu söyleyen Pitagor'un mirası üzerine inşa edilen bu araştırmanın sonucunda, hayatınızın büyük tablosunu görmenizi sağlayacak kesin bir merceğe sahip olabilirsiniz.
--------------
Hayat -Amacı Sistemi bir insanın doğum tarihini kullanarak, üç ya da dört sayıdan ( sıfırdan dokuz kadar tam sayıların üç ya da dört tanesinden) oluşan doğum sayısını belirler.; sonra bu doğum sayısını, o kişinin hayat amacı hakkında anlamlı bilgiye dönüştürür. Doğum sayısının açığa çıkarttığı o bilgiyle o sayı ile ilişkili sipritüel yasaların uygulanışı hayatları değiştirebilir.

1- Doğum tarihinizi mutlaka tam ve doğru olarak bilmelisiniz.
Örneğin: 22 şubat 1946.

2-Doğum tarihinizi sayı ile yazın. Önce günü, sonra ayı, sonra da yılı yazın: 22.2.1946
sayıları toplayın.
2+2+ 2+1+9+4+6=26

3- çıkan sayıyı tekrar toplayın: 2+6=8 (evrenin size verdiği sayı 8 olarak belirlenmiştir.)

4- eğer ilk toplamınız 20,30,40 gibi sıfırla bitiyorsa o iki sayıyı da toplayarak son sayıyı bulun.
4+0=4 gibi.

doğum tarihine bağlı olarak tek sayıya düşüreceğiniz bir doğum sayısı elde edeceksiniz.
Öreğin:21/3, 27/9, 30/3, 32/5
28/10, 29/11, 38/11, 48/12

HER ANA SAYININ ENERJİLERİ VE SORUNLARI
1- Yaratıcılık ve güven
2- İşbirliği ve denge
3- İfade ve duyarlılık
4- İstikrar ve süreç
5- Özgürlük ve disiplin
6- Vizyon ve kabul
7- İtimat ve açıklık
8- Bolluk ve güç
9- Bütünlük ve bilgelik
0- İçsel yetenekler


1' den 9'a kadar elde ettiğiniz sayılardan biri sizin hangi yaşam enerjisine sahip olduğunuzu gösterecektir. Örnekte ki 26/8 enerjisine sahip olanlar bu dünyaya 8'in temsil ettiği bolluk ve güç, 6'nın temsil ettiği Vizyon ve kabul, 2'nin temsil ettiği işbirliği ve denge için gelmişlerdir.

Hayatımızın amacını öğrendikten sonra uymamız gereken evrenin sipritüel yasaları vardır ki bu yasaları öğrenerek ve onları kullanarak amacımızı gerçekleştirme yolunda daha emin adımlar atabiliriz.
Uyulması gereken yasalar:
ESNEKLİK YASASI:bu yasayı kullanmakta ustalaşarak, engelleri ilerleme vasıtalarına, sorunları da fırsatlara dönüştürürüz. "Rüzgar kuvvetli esiyorsa, sadece onu kabullenmez ya da ona katlanmayız, ama yel değirmenleri inşa ederiz."
Bir gurup insanın başına acı verici bir olay geldiğinde bu insanlardan bazıları tam bir şok, ret ve acı içinde bu deneyime zihnen direnirler; böylece ağacın dallarının rüzgarda kırılması gibi en sert deneyimi yaşarlar.
Diğerleri ise, işlerin nasıl olduğu hakkında bir perspektif duygusuyla hayatın bütün tablosunu görerek, eğilerek, durumu tümüyle kabullenip deneyimleme yeteneğini geliştirmişlerdir. Eğilen bir dal gibi, onlar da eğilerek kırılmaktan kurtulmuşlardır.
Bu yasayı uygularken şöyle düşünün: kasılma, donup kalma, geri çekilme ya da savaşma eğilimi göstermek yerine kendinizi gücün akışına bırakabildiniz mi? Akışa uyarak onu kendiniz kılabilirsiniz!

SEÇİMLER YASASI

Her birimiz yaratıcı hayat enerjisine sahibiz. Aynı zamanda kendimizi ifade etme yeteneğine de sahibiz. Bunları yaparken negatif ya da pozitif yollar seçebiliriz. Örneğin: para bir tür enerjidir. Onunla hayır işleri yapabildiğimiz gibi, katil de kiralayabiliriz. Elektrik bir şehri aydınlattığı gibi insanların canını da alabilir. Bütün bu enerjileri yaratıcı bir biçimde kullanmak tamamıyla bize sunulmuş seçeneklerdir bunları kullanma konusunda bize kimse karışmaz. Yaratıcı enerjimizi olumlu yönlerde kullanarak hayatımızın gidişatını değiştirebiliriz.
Bir şeyi pozitif bir biçimde ifade ettiğinizde, pozitif enerjinin size nasıl geri döndüğü dikkatinizi çekti mi?
Birisine iltifat ederken kendinizi nasıl hissettiğiniz düşündünüz mü?
İnsanları yargılamadığınız zaman hayatın size gülen yüzünü gösterdiğini fark edebildiniz mi?

SORUMLULUK YASASI
Başkalarına yardım edebilmek için önce kendi iç evimizi düzene sokmamız gerekir. Çatışan alt kişiliklerimizi, inançları değerleri, ve fikirleri uzlaştırmamız gerekir. Kendi denge noktamızı keşfetmeye, sorumluluk düzeyimizin sınırlarını belirlemeye ihtiyacımız vardır. Bazen aşırı öz veriye dönüşen sorumluluk duygusu bizi zayıf düşürdüğü gibi, hiçbir şey almadan bütün enerjimizi akıtırız. Bu tipler, başkaları için,( ana babaları, arkadaşları, çocukları, eşleri ve yanında çalışanlar için) normal görevlerinin çok üstünde bir sorumluluk üstlenirler. Başkalarının ihtiyaçları öylesine kendi ihtiyaçlarının önündedir ki, bir tür paspas, köle rolü üstlenmişlerdir.
Oysa hepimiz rahatlık bölgemizi belirlemek, saygılı ve sınırlı sorumluluklar taşımak için burada bulunmaktayız. Bir çizgi çizebilmeli,denge noktamızı çok iyi tespit edebilmeliyiz. Sorumsuzluk kadar, aşırı sorumluluk duygusu taşımak son derce zararlıdır.

DENGE YASASI

Bilgeliğin kalbi olan denge, hayatlarımız için dönüm noktası oluşturabilecek bir öneme sahiptir. Bu yasayı uygulamak kolay değildir ancak çaba göstermeye değer. Çünkü; denge hayatımızın efendisi olmamıza yardımcı olabilir.
Çok hızlı mı konuşuyorsunuz?
Alçak sesle konuşmayı deneyin.
Çok hızlı mı yemek yiyorsunuz?
"çok yavaş olmayı" deneyin.
Sık sık gerilimli ve gergin misiniz?
Kendinizi gevşemiş hissetmeyi deneyin.
Aşırı güvenli duruşunuzla rahatsızlık mı veriyorsunuz? Ya da güvensiz misiniz?
Daha doğal olmaya gayret edin.

SÜREÇ YASASI

Her adım kendi içinde küçük bir başarı haline gelebilir. Böylece nihai hedefimize ulaştığımızda bir çok başarıyı da beraberimizde götürürüz. Yol boyunca öğrendiğimiz şeyler aslında hedefe ulaşmaktan daha değerlidir. Hiçbir şeyi bir an da öğrenmediğimiz kabul edebilmek, temelden başlayarak yükseklere ulaşmayı öğrenebilmek,adım adım ilerleyen deneme- yanılma sürecini bilebilmektir süreç yasası.
Hayatınızda ki küçük adımlara dikkat edin ve onları asla küçümsemeyin.

KALIPLAR YASASI

Kalıplar yasası verdiği kararlardan tekrar ve tekrar dönme eğiliminde olan ya da başladığı işi tamamlamadan yarım bırakan, aynı başarısızlıkları tekrarlayanlar için son derece önemlidir.
Biz kalıbı kırana dek kalıp tekrar kendini göstererek tekrarlama eğilimi gösterir. Bir kalıbı kırmanın ve değiştirmenin kahramanca bir savaş gerektirdiğini kabul ettiğinizde kazanacaksınız. Örneğin: sigarayı defalarca bırakmanıza rağmen yine başlıyorsanız, sigarayı bırakmanın kolay olduğunu deneyimlemişsinizdir. Ama asıl zor olan ona tekrar başlamamaktır. Eski kalıbı kırmak için mutlaka yeni bir kalıba geçmeyi seçmelisinizdir.

DİSİPLİN YASASI
Disiplinli olmak, daha hür, daha mutlu ve daha güçlü yapar insanı. Büyük özgürlüğün ve bağımsızlığın en emin vasıtasıdır. O uçmak için sağlanan bir tür düzendir. Eğer bir yerlere ulaşmak istiyorsak bir şeyleri derin bir biçimde yapmak istiyorsak öz-disiplini uygulamak zorundayız.
KUSURSUZLUK YASASI

Geleneksel bir görüş açısından, bu dünya bir ıstırap yeridir. acı çekeriz, aç, evsiz barksız insanlar görürüz ve tam istediğimiz şeyi elde ettiğimiz zaman bile her şey geçicidir.
Aşkın bir perspektiften bakmayı öğrendiğimizde ise her şey kusursuzdur. Ulaşabileceğimiz en iyi şey erdem ve gelişkinliktir ve ona ulaşmak için zaman ve uygulama gereklidir. Kendimiz sürekli başkalarıyla kıyaslayacak şekilde yetiştirildiğimizden olduğumuzdan başka biri olmak için uğraşıp dururuz.
Bilgelik, sabır ve sevgiyle gördüğümüzde; sevinçler ve üzüntüler, şu an da dünya gezegeninde olup biten her şey, büyük bir tekamül süreci ile ilgili olarak, kesinlikle ve tamamen mükemmeldir.

ŞİMDİKİ AN YASASI

Goethe ;" şimdiki an en güçlü tanrıçadır" diyerek anın kuvvetini vurgular. Zamanın mevcut olmadığı soyut bir felsefe gibi görünse de, geçmiş ve gelecek dediğimiz şeyler bizim zihinsel yapılarımızın dışında bir gerçekliğe sahip değildirler. Zaman fikri; bir sosyal anlaşmadır, gerçekte sadece şu an vardır.
Bedenimiz şimdiki anda yaşar. Kendimizi bu ana bırakmak, onu kucaklamak, geçmişte kalanlarla kederlenmek yerine anın tadını çıkarmak, gelecek denen şeyi bu anın yarattığını kabul ederek bu anı mutlulukla yaşamayı öğrenmek, "şimdiki an" yasasına uyarak hayatımızın amacını gerçekleştirmemize yardımcı olur.

YARGISIZLIK YASASI

Yargılar insanlığın icadıdır. Evrensel ruh bizi asla yargılamaz.
Bu yasa bize tanrının değil insanların icat ettiği ahlak yasalarını hatırlatır. Yargılar enerjinin önünü keser. İç savunmalar ve direnç oluşturur. Oysa yargılardan kurtulmak değişimin kapılarını açar. Kendimizi de sertçe yargıladığımızda, bizi eleştiren insanları kendimize daha çok çekerek negatif enerji oluştururuz.

İNANÇ YASASI
İnanç yasası, kendine itimat direkt deneyimle gelir. Yani bir öğretmenin ya da kitabın öğrettiklerinden çok kendi deneyimlerimize dikkat etmemiz hatırlatılır. İçimizden geldiği gibi dans etme, savaş sanatları ve diğer sporları uygulama, bir müzik aleti çalma, bunların hepsi bedenimizin düşünmeden, kendi bilgeliğini izleyerek hareket etme noktasındaki itimat ve geliştirmenin güzel yollarıdır. Böylece bedenimize itimat etmeyi, onu dinlemeyi öğrenir, bedenimizin ihtiyaç duyulan şeyi bildiğini yapabildiğini keşfederiz.



BEKLENTİLER YASASI
Eğer kansere yakalanmaktan, sevdiklerimizi kaybetmekten, başarısızlıktan korkuyorsak bütün bunları biriyle açık yüreklilikle paylaşmamız ve zihnimizi başka şeylere odaklayarak kendimizi temizlememiz gerekir. Deneyim yaratmanın anahtarını bilinç altı sağlar. Eğer bilinç altınızda korkular yoksa kansere yakalanmayabilirsiniz. Yaşadığınız an size bilinç altınızda ne beklediğinizi açık olarak göstermektedir. Mevcut sorunlarınız bilincinizin doğurduğu sorunlar olduğuna göre mevcut nimetlerde pozitif beklentilerimizin sonucunda oluşmuşlardır
Bu yasayı uygulamanın en güzel yolu; olmak istediğiniz şeyi olun! Rahat hale gelene dek prova edin. Daha mutlu, pozitif ve neşeli bir insan olmanın nasıl bir şey olacağını hayal ederek bilinç altı cilalarınızdan kurtulun.



DÜRÜSTLÜK YASASI
"Kötü insanlar cehenneme gitmezler! Onlar zaten cehennemdedirler' bu kadar kötü davranmalarının nedeni budur. Dürüst davranmadığımız zaman içsel parçalarımız birbiriyle çatışırlar. İçsel öz duygumuz ya da ilhamımız zayıflar, yaşam; kendimizi yoksun ve yalnız hissettirir ve öğrenmemiz gereken tüm dersleri kendimize çektirerek ağır deneyimler geçiririz. İma etme, görmezden gelme, iç çekme , sürekli sızlanma ya da anlaşılma eğiliminde olanlar için dürüstlük yasası, böyle dolaylı, yanlış yola sevk edici, dalavereci, aldatıcı bir iletişime girdiğimizi işaret ederek ihtiyaç duyduğumuz "iç ışığımızı" yitirmemize sebep olduğumuzu hatırlatır.

YÜKSEK İRADE YASASI

"İçimde her şeyi bilen şefkatli bir öz şu anda bana yol gösteriyor ve ben onu çağırmayı öğrendiğimde bana en iyi ve en doğru nasıl bulmam gerektiğini gösterecek" dediğimizde. İçimizde yer alan en yüksek ve en iyi adına ya da onun hizmetkarı olarak davranmaya başlarız.
"Eğer ben Öz'ün, Tanrının bir parçasıysam ve Öz benim parçam ise o zaman ben ne istersem bu Öz'ün iradesidir. Ama egomuz, özgür iradesiyle bir tahta yerleşip bütünün hayrını düşünmeden istediğini yapma eğiliminde olduğundan yüksek iradenin, Öz'ün sesini duymaz. Dileklerimiz bütünün hayrına olmalıdır. Dünyanın bir yanı yanarken siz mutlu olamazsınız. Çünkü küller mutlaka size ulaşacaktır. Yağmurlar delinmiş olan damınızdan evinize dolarken kızamazsınız, çünkü o anda kurak olan topraklarda sevinç vardır.
Alabileceğiniz kadar almak yerine verebileceğiniz kadar vermeyi düstur edindiğinizde bolluk ve bereket hep sizinle olacaktır. Vermekten vaz geçmeyin. Her kesin hayrına istediğiniz her şey, sevgi enerjileri ve ışık günlük hayatınıza yağacaktır.
EVRENİN YASALARINI DAHA İYİ ÖĞRENMEK VE HAYAT ENERJİNİZ HAKKINDA GENİŞ BİLGİ ALMAK İSTİYORSANIZ ; AKAŞA YAYINLARINDAN SEMRA AYANBAŞI'NIN ÇEVİRİSİYLE - DAN MILLMAN'IN "HAYATINIZIN AMACI " ADLI KİTABI- OKUMANIZI TAVSİYE EDEBİLİRİZ. BU KİTAPTAN ALINTILARLA SİZE SUNDUĞUMUZ HAYAT ENERJİLERİNİZ İSE ŞÖYLE SIRALANIYOR:

(1) ENERJİSİ İLE DOĞDUYSANIZ.
-YARATICILIK VE GÜVEN'i temsil ediyor,
Yaratıcı ve sanatçıları oluşturuyorsunuz.
Hayat amacı 1 olanlar dünyaya pozitif yaratıcı enerji sunmak için burada bulunmaktadırlar.bu amacı gerçekleştirebilmeleri için , riskler almalı az seçilen yolu seçmeye cüret etmeleri ve güven duygularını geliştirmeleri gerekir. Başarılı olabilmek için yükse yaratıcılık ve güven sergilemiş bir kişiyi düşünün ve onu imgeleyerek gözünüzde canlandırın, bir yaratıcılık dinamosu oluşturarak niteliklerinizi geliştirin.

(2)ENERJİSİ İLE DOĞDUYSANIZ
İŞ BİRLİĞİ VE DENGE Yİ TEMSİL EDİYOR, en iyi diplomatları oluşturuyorsunuz. Bu bireyler sorumluluklarının sınırlarını belirlemek ve başkalarıyla uyum ve denge ve karşılıklı destek ruhu içinde çalışmayı öğrenmek için buradadırlar. Hayat amaçları çetin bir tırmanış içerdiğinden zorlu yollardan geçerler. 2 çok güçlü bir hizmet sayısıdır. Bu sayı hizmet etme, yardım ve yol gösterme itilimi yaratır ve genellikle bu kişiler isimsiz kahramanlar olarak hizmet edeceklerdir.
Denge yasasını başarabilen ikiler dünyada sevgi dolu hizmetlerin kaynağı haline gelerek büyü saygı uyandırabilirler.

(3) ENERJİSİ İLE DOĞDUYSANIZ
İFADE VE DUYARLILIĞI TEMSİL EDİYOR,en iyi hatipleri oluşturuyorsunuz. Duygusal hassasiyetlerinden yararlanarak dünyaya pozitif, yürekten kendilerini ifade etmek için buradadırlar. 3' ler kendilerinden kuşku duymak, aşırı hassasiyet gibi duygularla karşı karşıya gelebilirler. Hayat amaçları kolayca gerçekleşmediğinden zorlu bir sınavdan geçerler. Sevgi enerjileri ile açık bir kanal oluşturarak başkalarına sevinç ve ilham verirler. Dünya da bir ışık gücü oluşturabilecek kadar güçlüdürler. Kendilerinden kuşkuyu aştıkları an; bolluk ve bereket neredeyse hiç çaba göstermeden doğal biçimde onlara akar.

(4) ENERJİSİ İLE DOĞDUYSANIZ
İstikrar ve süreç için buradasınız ve en iyi analistleri oluşturuyorsunuz.
Dünyada istikrara kavuşabilmek için , önce fiziksel , duygusal ve zihinsel yönden bir iç istikrar duygusu yaratmanız gerekir."Uygun hazırlık, ortaya kötü işlerin çıkmasını önler," sözü 4 ler için iyi bir öğüt olabilir.
Başarıya kesin bir niyetle ve uzun süre bir noktada odaklanmış çabalarla ulaşılır. Başarıya ulaşana dek, zorluklar ve sorunlar karşısında sebat göstermeniz gerekir. Sebat ve kararlılıklarınızın sınanacağı özel durumlar yaşayabilirsiniz. İçinizdeki sabırsızlık , her şeyin adım adım gerçekleşmesi sizi yorabilir ama hayat amacınızın bu şekilde gerçekleşeceğini unutmayınız. Eğer yukarıda belirlenen evrenin yasalarına ve sabırlı davranmaya gerekli dikkati gösterebilirseniz en uzak hedefleri bile aşacağınızdan şüpheniz olmamalıdır.
Büyük anonim şirketlerin, çok uluslu dev firmaların, imparatorluk haline gelmiş yatırımcıların büyük bir bölümü dört enerjisi ile dünyaya bırakılmışlardır.
Benliğini en yüksek düzeyde geliştirebilen dörtler Öz'ün (içlerindeki Tanrının) sorumluluğu almasına izin verirler. Yaratıcının sürecine güvenmeyi öğrendiklerinden zaman çerçevesi sınırına aldırmamayı ve başarının kendilerine doğru hızla yol aldığını bilebilirler.

(5) ENERJİSİ İLE DOĞDUYSANIZ ,ÖZGÜRLÜK VE DİSİPLİNİ TEMSİL EDİYOR VE EN İYİ KAŞİFLERİ OLUŞTURUYORSUNUZ.
Hayat amacı beş olan bireyler, disiplin, odaklanma ve deneyim derinliği vasıtasıyla iç özgürlüğe ulaşmak için burada bulunmaktadırlar.
İç özgürlüğü deneyimlemek 5'ler için en önemli şey haline gelebilir. İç özgürlüksüz, koşulları ne olursa olsun kendilerini mahkum gibi hissedebilirler. Eğer ona sahipseler, hiçbir şey onları bağlamaz ve bu tür iç özgürlük, dünyada kendine güven ve bağımsız hareketler olarak tezahür eder.
Disiplin beşler için bir anahtar, bir çözüm yoludur; çünkü disiplin eksikliği odaklanma ve içsel kuvvetin gelişmesini önler. Disiplinli yaşam yoluyla özgürlüğün kapısını açacakları bilincindedirler hayatın tüm temelini oluşturan evrenin sipritüel yasalarının farkına vardıklarından daha derin bir özgürlük duygusuyla donanırlar. Sadece yüzeyde sekmekten çok, hayatı derinlemesine, deneyimin kalbine doğru kazacak disiplini geliştirmişlerdir. aşırı tutkuları ve serüvenci kişilikleri; onların heyecanlı ve sıradan olayları olağan üstü şeylere dönüştürmelerini sağlar.
Çabuk kavrayan ve hızlı öğrenen kişiler olduklarından canları kolayca sıkılabilir. Evrenin oyun alanı olacağı noktaya dek bilinçlerini geliştirmeye çalışırlar. O noktada bedenlerine hapsolmaktan kurtulurlar, çünkü doğal duru görü yeteneği ile bedenlerinin çok ötelerine yolculuk yapabilecek haldedirler.

(6) ENERJİSİ İLE DOĞDUYSANIZ VİZYON VE KABULÜ TEMSİL EDİYOR VE EN İYİ YARGIÇLARI OLUŞTURUYORSUNUZ.

Hayatın doğasında var olan mükemmelliği görmeyi başararak, kendilerini, dünyalarını ve yaşanan anı olduğu gibi kabullenmek için buradadırlar. bu bireyler idealizmin ateşini canlı ve parlak bir biçimde yanar halde tutarlar. Onlar insanları ellerinden geldiği kadar daha da iyisini yapmaya çağıran vizyonerlerdir. Esneklik ve kusursuzluk yasalarını uygulamayı başarabilirlerse vizyon ve umutla yaşayarak ideallerine ulaşırlar. Jan Dark, Kristof kolomb, İsaac Asimov gibi bizi harikalar diyarına götüren, Thomas Edison gibi dünyayı bir anda ışıklara boğan 6 enerjiisine sahip vizyonerler; bu yasaları eksiksiz uygulayabilenlerdir.
Kendi doğalarında ve dünyada var olan hayatın pozitif yönünü keşfedenler, form dünyasının ardında parlayan mükemmellik ışığını görebilecek derinliğe erişebilirler.
6 enerjisiyle doğduysanız hayat amacınızın gerçekleşmesi için mutlaka kendinizi iyi ve başarılı biri olarak imgeleyin. Başkaları ve dünya için iyi şeyler hissetmeye ve yüksek adalet mekanizmasına güvenmeye devam edin.


(7) ENERJİSİ İLE DOĞDUYSANIZ EN İYİ BİLGİNLERİ OLUŞTURUYOR, İTİMAT VE AÇIKLIĞI TEMSİL EDİYORSUNUZ.

Hayat amacı 7 olan bireyler, kendi içlerindeki, başkalarının içindeki ve yaşam süreçlerindeki ışık ya da öze itimat edebilmek için burada bulunmaktadırlar. Ama burada yapmakta oldukları şey kolayca gerçekleşmeyeceğinden sorunlarla karşılaşabilirler. Bağımsızlığa meyilli ve yalnızlığa ihtiyaç duyan kişilerdir. Topluluğu sever gibi gözükseler de, mahcup düşme konusundaki süptil korkuları nedeniyle özel süreçlerini nadiren paylaşırlar.
7'ler evrene büyük bir inanç duyabilirler. Bunu adeta çok önceden biliyorlarmışçasına güvenle kendilerini evrenin yasalarına bırakarak telaşsız bir yaşam sürebilirler. Derin gevşeme hali korkusuzluğa ve mistik bir doyuma ulaştırabilir.
Bunu başarabilen 7'ler istismar edilmeye bile izin vermeye başlarlar. Artık korkusuz olduklarından içlerindeki ışığı açığa çıkarmak ve paylaşmak istediklerinden duygularını açığa vurarak büyük güçlerini gösterirler.
Başkaları tarafından aldatılma ve ihanete uğrama beklentisi olan 7'ler büyük deneyimler yaşarlar. İtimat duygusunu geliştirdikleri ölçüde deneyimler hafifleyerek yok olur. Beklentiler yasasına uymayı başaranlar bu deneyimleri kolaylıkla aşarlar.
Korkularından kurtulmayı başaramayan 7'ler korkuları nedeniyle "gerçek ben"lerini saklama eğilimindedirler. Hayatın satır aralarını okuyabilecek keskin zekaya sahip olan 7'ler, dünya çapında büyük düşünürler, yazarlar, mistikler, felsefeciler olabilirler. Onlar bazı şeyleri nasıl bildiklerini bilmeden bilebilirler ve içlerinde ulaşılmayı bekleyen zengin kaynaklara ancak cilalarından sıyrılarak ulaşacaklarını keşfettiklerinde tüm şekil ve detaylardan sıyrılmış sanatçılar haline gelmişlerdir.

(8) ENERJİSİ İLE DOĞDUYSANIZ EN İYİ HAYIR SEVERLERİ LUŞTURUYOR BOLLUK VE GÜCÜ TEMSİL EDİYORSUNUZ.
Hayat amacı bolluk, güç ve itibarla çalışmak ve başarılarını kamu yararı için kullanmak üzere burada bulunan 8'ler, büyük arenalarda olduğu gibi, küçük arenalarda da doyum verici başarılar kazanabilirler.
8'lerin kaderinin merkezini oluşturan maddi başarı, kaçınılmaz surette parayı içerir. para bir enerji biçimi, hayatlarımızın termometresinde bir civa sütunudur. 8 enerjisi ile doğanlar bolluğu tezahür ettirirken sadece para için burada bulunmazlar. Dürüstlük yasasını iyi uygulayabilen 8 ler için itibar,başarı ve güç asla tanrılaşmayacaktır. yararlı hizmetler yaparak yasalar yeterli uygulanmış olacağından emeğin önemini anlayacaklar ve başarının aslında ter koktuğunu anlayacaklardır.
8'ler dikkat çekmekten hoşlanmasalar da , süptil yollardan dikkat çekmeyi başarabilirler. Saygı ve itibar görmenin çeşitli yollarını bilirler.
Dürüstlük yasasını iyi uygulamayanlar, at gözlüklerini takıp insanları çiğneyerek para ve güce kestirmeden ulaşabilirler, ama en sonunda çok ağır dersler alırlar.
Pozitif yönde çalıştıklarında ellerindeki bolluğu cömertçe paylaşabileceklerinden hayatlarının amacına ulaşacaklardır. Eğer aç gözlü davranırlarsa daha aç gözlü olurlarken, sevgiyle davranırlarsa, daha büyük sevgi gelişimi ile büyük bir enerji kazanabilirler.

9 - ENERJİSİYLE DOĞDUYSANIZ EN İYİ LİDERLERİ OLUŞTURUYOR VE BÜTÜNLÜK VE BİLGELİĞİ TEMSİL EDİYORSUNUZ.

9 ENERJİSİYLE HAYAT YOLUNDA OLANLAR, içlerinde ve başkalarının içinde tezahür eden ÖZ'E ( Tanrıya) itimat ederek ve onu izleyerek, dengeli sorumluluk, kendine itimat ve bütünlük (özü-sözü birlik) sorunlarını halletmek ve kalbin yüksek bilgeliğiyle uyum içinde yaşamak için burada bulunmaktadırlar.

Deneyimleri aklileştirmek , gerçeklerle yüzleşmek ve onları aşmak zorundadırlar. Ayrıca kalplerde yazılı olan spiritüel yasaları öğrenmek için , zihinsel süreçlerden çok duygularda açığa çıkan yüksek bilgeliği yakalamak zorundadırlar.

Özellikle 9 enerjisiyle bu dünyada yer alanların "kalplerinin danışmanlığını" en yüksek otorite olarak tanımak ve bunu deneyimlemek için burada yer aldığını söylemek gerekir.

Önce kendilerine itimat ederek yüksek prensiplere ulaşabilirler. Duygu boyutu çok gelişkin olan 9 enerjisi vicdan ve evrensel bilinçaltı ya da sezgileriyle kendi yolunu rahatça bulabilir.

Çoğu kendine güvenli görünür ve liderlik enerjisiyle ilişkili doğal bir karizmaya sahiptirler. Sürekli kendilerini yeniden tanımlamaya çalışırlar ve kendilerini tanrının iradesiyle karıştırabilirler. Yüksek hizmete adanmışlıkları ve başkalarına destek sağlama arzuları hayat amaçlarını oluşturur. Bunu yaparken sipritüel bir dil kullanmazlar.

Mahatma Ghandi, Elvis Presley, Albert Schweitzer, gibi ünlüler de aynı hayat enerjisiyle doğmuşlardır.

Ateşe yaklaşmaktan değil yanmaktan korktuğundan spiritüellikten de bu yüzden korkarlar.

(SIFIR ENERJİSİ İLE DOĞANLAR İÇSEL YETENEKLERİ TEMSİL EDERLER. O BİR HAYAT AMACINI İÇERMEZ. DAHA ÇOK POTANSİYEL KAYNAKLARI VE SEZGİYİ İFADE EDER.)

Kendilerini ne kadar hizmete adarlarsa o kadar içsel yetenekleri gelişecektir. Güçlü sezgileriyle yerinde kararlar vererek başarıya ulaşacaklar ve içsel yolculuklarında büyük bir mutluluk yaşayacaklardır. Boş bir odada bile o odada yaşananları hissedebilecek kadar incelmiş duyarlılıkları, önceden yaşanmış olayları bilmelerini sağlar. Bu niteliklerini kötüye kullandıklarında zorlu bir hayat yaşayabilirler. Pozitif kullanımda ise en yüksek dağları aşabilecek gücü yakalarlar. Bu gücü daha verimli hale getirebilmenin yollarını aramak ve yararlı olmak hayat yolculuğunda en büyük mutluluğu yaşamalarına neden olacaktır.


* Daha detaylı ve geniş bilgi için DAN MILLMAN'ın "Hayatınızı Amacı " adlı kitabı okuyunuz

Bu konuyu yazdır

  Nikola Tesla’nın 116 Yıl Sonra Ortaya Çıkan Röportajı!
Yazar: Emka - 27-02-2017, Saat: 01:46 - Forum: NİKOLA TESLA - Yorum Yok

Nikola Tesla, gezegenimizin en büyük mucitlerinden ve en gizemli kişilerinden biri. Tesla'nın 116 yıl sonra bir gazeteciyle röportaj yaptığı ortaya çıktı.
Nikola Tesla, gelmiş geçmiş en büyük mucitlerden biri, belki de en büyüğü. Buluşları ile birçok açıdan zamanının, hatta günümüzün de önünde biriydi. Hatta Tesla’nın yüz yıldan fazla bir zaman önce araştırdığı bazı konuları bugün bile doğru düzgün gerçekleştiremedik. Tesla, en çok elektrik hakkında yaptığı araştırmalarla adını duyurdu.

Ancak o, elektroniğin çok çok ötesindeydi. Kablosuz iletişim, türbin motorları, helikopterler, florasan ve neon lambalar, torpidolar ve hatta X-ray ile ilgili buluşları var. Yaklaşık 700 patente sahip Tesla’nın birçok buluşu da Edisson tarafından çalındı. Peki Tesla’nın yıllar önceden kalan, gizli bir röportajının olduğunu biliyor muydunuz? İşte bu röportaj.


08c41b31bf5d7908f54401de6f98e05b4e1de64e.jpeg


Gazeteci: Bay Tesla, sizin için kozmik süreçlere karışan biri diyorlar. Sahiden siz kimsiniz?

Tesla: Bu doğru bir soru, tüm sorularına cevap vermeye çalışacağım.

Gazeteci: Bazıları sizin Hırvat olduğunuzu söylüyorlar. Küçük bir köyde doğmuşsunuz, öyle mi?

Tesla: Evet, tümü doğru. Aslen Sırbım. Ancak Hırvatistan benim anavatanım, bundan gurur duyuyorum.

Gazeteci: Fütüristler, 20. yy’ın sizin başınızın üstünde doğduğunu söylüyorlar. Manyetik alanı kutsuyor, indüksiyon motoruna ilahiler söylüyorlar. Sizin buluşunuz olan alternatif akım, bugün fizik ve kimyayı dünyanın yarısına hakim kılabilir. Endüstri sizi en büyük hayırsever ilan etmek üzere. Tesla laboratuvarında ilk defa atomu kırabildiniz. Deprem titreşimlerine sebep olabilen bir cihaz yaptınız. Siyah kozmik ışınları keşfettiniz. Beş elementin sırrını araştıran Empedokles gibi, varlığın sırlarına vakıf oldunuz. Birçok kişi için ilahi bir figür gibisiniz.

Tesla: Evet, bu anlattıklarınızın bazıları en önemli buluşlarımdan birkaçı. Ancak ben yenilmiş bir adamım. Yapabileceğim en büyük şeyleri yapamadım.

Gazeteci: Bunlar nelerdir, bay Tesla?

Tesla: Tüm dünyayı aydınlatmak istedim. Dünya’nın Güneş gibi parlaması için yeterli miktarda enerji mevcut. İstediğimi yapmama izin verselerdi, tıpkı Satürn’ün etrafındaki halka gibi Dünya’nın da ekvator kısmında da ışıktan bir halka olacaktı. İnsanoğlu buna hazır değil. Colorado Springs’de yaptığım çalışmada dünyayı elektriğe batırdım. Ayrıca insanlara pozitif zihinsel enerji sunabiliriz. Bach ve Mozart gibi büyük müzisyenler veya büyük şairler geldi geçti. Dünya’nın iç kısmında barışın, neşenin ve sevginin enerjisi var. Dünya tarafından büyütülmüş bir çiçek aldığımda veya topraktan çıkana yiyeceklerde, orayı bir kişinin vatanı yapan her şey vardır. Yıllarımı, bu enerjinin insanları nasıl etkilediğini araştırmakla geçirdim. Gülün güzelliği ve kokusu ilaç olarak ve güneş ışınları yiyecek olarak kullanılabilir. Yaşam sonsuz sayıda biçime sahiptir ve bilim insanının amacı bunları her maddede bulmaktır. Burada üç esas nokta var. Benim yaptığım sadece araştırmak. Bunları bulamayacağımı biliyorum ancak yine de araştırmaktan vazgeçmeyeceğim.

Gazeteci: Bunlar nelerdir?

Tesla: Birinci mesele yiyecek. Aç bir dünyayı beslemek için ne kadar yıldız veya Dünya enerjisi gerekir? Bir diğeri kötülüğün ve acının gücünü yok etmektir. Bu, uzayın derinliklerinde bir salgın olarak görülür. Üçüncüsü de evrende aşırı ışık var mıdır? Tüm astronomik yasaların ortadan kalktığı ve matematiksel denklemlerin işe yaramadığı, değişime uğramayan bir yıldız keşfettim. Bu yıldız bu galakside. Boyutu bir elma kadar, ağırlığı ise tüm Güneş Sistemi’miz kadar. Biliyorum, yer çekimi kanunları uçmak için aşılması gereken bir şey, ancak ben bireylerin fiziksel olarak uçmasını değil, bilinçleriyle bir yerden bir yere gitmesini araştırıyorum. Havadaki enerjiyi uyandırmaya çalışıyorum. Bu gezegende boş bir alan yok. Boş olarak düşünülen alan sadece maddenin farklı bir tezahürü.

Gazeteci: Her gün evinizin penceresine kuşların geldiği söyleniyor.

Tesla: İnsan kuşlara karşı duygusal olmalı. Onlar gerçeğin habercisidirler.

Gazeteci: Smiljan’daki o günlerden beri uçmayı bırakmadınız.

Tesla: Çocukken çatıdan uçmak istedim ve düştüm. Hesaplamaları yanlış yapmışım. Unutma, gençlik yaşamdaki en önemli kanattır!

Gazeteci: Hiç evlendiniz mi?

Tesla: Hayır.

Gazeteci: Rölativite teorisine saldırdığınız için hayranlarınız şikayet  ediyor. Eğer enerji her yerde ise nerede bu göremediklerimiz?

Tesla: İlk önce enerji, sonra madde oluşuyor. Evren ışık olarak bildiğimiz özgün ve ebedi enerjiden doğdu. Madde sonsuz ışık formlarının bir tezahürüdür. Evrenin dört temel yasası var. Birincisi, matematiksel bir ölçünün olması. İkincisi karanlığın içinde yayılıyor olması. Üçüncüsü ışığın bir ışınsal maddeye dönüşmesi. Dördüncüsü başı ve sonu olmaması. Yaratılış sonsuzdur.

Gazeteci: Ancak bu teoriye karşı ders vermiyorsunuz, neden?

Tesla: Unutmayın, sonsuzluğu anlayamamamızın nedeni evrenin kavisli yapıda olması değil, insan zihnidir. Ben ışığın bir parçasıyım. Evren tıpkı bir senfoni gibi, düzenli ve harmonik. Einstein bu sesi duysaydı rölativite teorisini yaratmazdı. O, sadece kaosun habercisi.

Gazeteci: Bay Tesla, bir ses mi duyuyorsunuz?

Tesla: Her zaman duydum. Benim manevi kulağım gökyüzü kadar büyük. Einstein bir kısmı çok iyi olan birçok iş yaptı. Ona garezim yok. Yalnız “eter”in olmadığını düşünmesi büyük bir hata.

Gazeteci: Gençliğinizde sık sık hasta olduğunuz söyleniyor, bu doğru mu?

Tesla: Evet sık sık yaşam gücümün düştüğü doğru. Bazen insanın acı çekmesi gerekebilir. Küçükken koleraya yakalanmıştım. Babam teknoloji üzerinde çalışmalar yapmama izin verince geçti. Bir kişinin zihin gücünü asla küçümsemeyin. 

Gazeteci: Bay Tesla, bu bir oyun mu? Bana zihin gücünden bahsediyorsunuz...

Tesla: Evet bir oyun, ben oynadım ve elektrikle çözdüm. Unutma, Nikola Tesla yıldırım hakkındaki gerçekleri keşfeden ilk kişi.

Gazeteci: Kuşkusuz okuyucularımız mizahı seviyor, yalnız bilim ile bazı kişisel görüşlerinizi karıştırıyor gibisiniz.

Tesla: Bay Smith, insanlar fazla ciddiler. Bir Çin atasözü der ki, “Fazla ciddiyet yaşamı kısaltır”.

Gazeteci: Felsefenizi duyduklarında buna bayılacaklar.

Tesla: Hayat bir ritimdir. Her şey birbiri ile derin ve mükemmel bir ilişki içindedir. İnsan, güneş, yıldızlar… Bilgi içinde yaşadığımız evrenin bize sunduğu bir şeydir. 

Gazeteci: Bir Budist rahibin veya Taoist birinin sözleri gibi söylediğiniz şeyler.

Tesla: Evet! Bu gibi öğretilerin içinde evrenin bazı sırları gizli. Hakikat daima insanoğlunu büyülemiştir. 

Gazeteci: Peki sizin için elektrik neyi ifade ediyor?

Tesla: Her şey elektriktir. İlk önce ışık, evreni temsil eden sonsuz biçim! Siyah ise ışığın gerçek yüzü. Tabi ki biz bunu göremiyoruz. 

Gazeteci: Bay Tesla, elektriği fazla abartmıyormusunuz?

Tesla: Ben elektriğim, isterseniz elektriğin insan kılığına bürünmüş şekliyim diyebilirim. Siz de öylesiniz, henüz fark etmemişsiniz.

Gazeteci: Peki bir milyon volt eletriği geçirebilir misiniz?

Tesla: İnsan bedeni büyük miktarda enerjiden meydana gelmiştir. Beynimiz baştan sona elektrikle çalışıyor. Günün birinde bunun gerçekleştiğini göreceğiz.

Gazeteci: Otel yönetimi yaşadığınız bu otel odasında hava şimşekliyken sürekli biriyle konuştuğunuzu söylüyorlar doğru mu?

Tesla: Evet, şimşekler ve yıldırımlarla konuşuyorum.

Gazeteci: Nasıl yani?

Tesla: Çoğunlukla ana dilimde konuşurum. 

Gazeteci: Okuyucularımız bu sözlerinizi duyunca çok şaşıracaklar.

Tesla: Şimşek ve yıldırımlar doğanın en güçlü ve parlak güçleri. O kadar şiirseller ki.

Gazeteci: Peki madde nedir?

Tesla: Bak, nasıl da gözlerin parladı. Benim bilmek istediğim şey yıldızlar söndüklerinde ne olduğu. Bir yıldız söndükten sonra oluşan şey ne. İşte o zaman maddeyi ve evrenin sırlarını anlamaya başlayabileğiz. 

Gazeteci: Peki ya sonra ne olacak.

Tesla: Tanrı bize gülecek ve bizi tutuklatacak (Tesla bunları söylerken gülüyor..).

Gazeteci: Bu anlattıklarınız yazılarınızda “kozmik acı” diye sıklıkla bahsettiğinizin tam tersi değil mi?


Tesla: Hayır, çünkü biz hala Dünya’da yaşıyoruz. Birçok insanın farkında olmadığı bir hastalığı var. Bu nedenle birçok başka hastalık, acı, kötülük, sefalet ve savaşlar var. Bu hastalık tamamen tedavi edilebilir gibi değil, ancak farkında olmak yaşadığımız kötülükleri kontrol altına alabilmemizi sağlar. Yakın hissettiğim insanların acılarını bazen bedenimde hissediyorum. Bunun temel nedeni vücutlarımızın benzer maddeden yapılmış olması ve ruhlarımızın birbiri ile ilişkili olması. Bir yıldızın yok olmasının görüntüsü, bizi hayal edebileceğimizden daha çok etkiliyor. Dünyadaki yaratıklar arasındaki ilişkiler farkında olduğumuzdan bile fazla. Daha iyi bir gelecek için öğrenmemiz gereken çok şey var.




Alıntı: Web Tekno

Bu konuyu yazdır

  PSİŞİK DUYARLILIKLARI YÜKSEK OLAN KRİSTAL ÇOCUKLAR
Yazar: Spiritüeller - 26-02-2017, Saat: 06:55 - Forum: İndigolar - Yorum Yok

İçinde bulunduğumuz çağ nedeniyle, bu çocuklar daha donanımlılar. Psişik Yetenekleri ve Psişik duyarlılıkları hayli yüksek olan Kristal çocuklar, ilk yedi çakrası aktive olarak bu gezegene geliyorlar. Bilgi çağının getirdiği avantajlarla ve yoğun uyaranlar sayesinde, daha çabuk öğrenme ve hatırlama kapasitesine sahipler. Yüksek potansiyelde Dünyaya geliyor, ama bu potansiyeli yaşama geçirebilmeleri, bulundukları koşullara ve aile eğitimlerine bağlı. Farkındalık yolunda çok hızlı da yürüyebilirler, veya bizim anlayışsızlığımız nedeniyle bir yerde takılıp kalabilirler de.

telekinez-stiven-king-kerri.jpg

Kristal Çocuklarla ilgili yazı yazan, internet sitelerinde yayınlanan danışman psikolog ve terapist Doreen Virtue önerilerine bir göz atalım:

 Onları sözel değil, görsel yöntemlerle eğitin,
 Hiçbir konuda zorlamayın, açıklamalarda bulunun,
 Onlara bağlanın, yani sık sık beraber olun ve dokunun,
 Hayvanları örnek gösterin; “Bak köpek seni izliyor...” gibi,
 Kuralcı olmayın, dürüst olun ve onlara kendileri olma özgürlüğünü verin,
 Siz kendinize iyi bakın, temiz, bakımlı ve etkili olun,
 Onları asla küçümsemeyin, arkadaş gibi ilişki kurun,
 Sesinizi melodik biçimde, yani tonlayarak kullanın,
 Meraklarını giderin, öğrenin ve öğretin,
 Dikkatinizi verin, onları ihmal etmeyin, yalan söylemeyin,
 Sabırlı ve tutarlı olun, onlara süreklilik sağlayın,
 Siz ne düşünürseniz, onlar öyle olacaklardır, onları negatif tanımlamayın, onlardan bir şeyler öğrenebilirsiniz,
 Onların imgelerine, yani canlandırmalarına veya hayallerine katılın,
 Onlara enerji yardımı yapın. Mümkünse meditasyon ve yoga öğretin,
 Onları tartışmasız sevin.
 Onlara kendi negatif, ayrımcı, bölücü, fanatik, tutucu, geleneksel ve zarar verici düşüncelerinizi aşılamayın. Çünkü geçmişte ve şu anda hiçbir konuda haklı ve başarılı değilsiniz.

Bu konuyu yazdır

  İNDİGO BİLİNCİNİN ORTAK ÖZELLİKLERİ
Yazar: Spiritüeller - 26-02-2017, Saat: 06:52 - Forum: İndigolar - Yorum Yok

İndigolar, savaşçı bir ruha sahiptirler. Onların ortak amacı insanlığa artık hizmet etmeyen eski yaklaşımları ortadan kaldırmaktır. Onlar, dürüstlükten yoksun yönetim, eğitim ve yasal sistemleri ortadan kaldırmak üzere dünyada bulunmaktadır. Bunları başarabilmek için, kızgın bir mizaca ve ateşli bir kararlılığa ihtiyaçları vardır.

İndigolar, Dünya'ya bir dizi hücresel talimatla gelmektedir. Bu talimatlar; kıskançlık, nefret, hatta hayatta kalmaya çalışma, ya da korunma talimatı değildir. Bu çocukların sözleri birer yetişkin haline geldiklerinde, insanlık için önemli olacak ve onlar şu soruları soracaklardır: "Dünyanın sorunlarına nasıl çözüm bulabiliriz. Hep birlikte nasıl hoşgörülü bir aile olabiliriz? Sürekli savaşmış olan insanları nasıl bir araya getirebiliriz?

İndigolar, okudukları sınıflarda çevrelerine bakıp, yalnız olduklarını düşünür ve birçok bakımdan da öyledirler. Beyinleri sanki daha hızlı çalışır ve diğer çocuklarla birlikte aynı sınıfta olmak, onlar için sonsuz bir sabır gerektirir. Çoğunlukla öğretmenlerinin o kadar ilerisindedirler ki, söylenenleri kavrayabilmek için kendi titreşimlerini yavaşlatmak zorunda kalırlar. Bu onlar için zordur ve bu yüzden birçoğu öğretmen konuşurken, gözlerini boşluğa dikip bakar.

Sosyolojik-A%25C3%25A7%25C4%25B1dan-Bilin%25C3%25A7.jpg

İnsanların değişime direnmeleri doğal bir şeydir. Ancak, indigolar değişime eğilimli olarak gelmişlerdir. Dolayısıyla ilk başta sorunlu çocuklar, ya da baş belaları olarak görülebilirler.

Bir indigoyu, yüzünden ve gözlerinden hemen tanıyabilirsiniz. Çok yaşlı, derin ve bilge bir ifadeye sahiptir.

İndigolar, hoşgörüsüzlüğü, adaletsizliği, savaş ve çatışmaları, yalanı, tüm üstünlük mücadelelerini ve ayırımları reddetmektedir. Hatta kendilerinin özel olarak etiketlenmelerine de inanmamakta, ayrılmalarına karşı çıkmaktadırlar. Çünkü onlar, tüm gezegen üstünde, tüm insanlık için en yüksek standartları istemekte, bunu yaratmak için de niyetlerini ortaya koymaktadırlar.

İndigolar buraya bir misyonla gelip şöyle diyorlar: “Biz bu gezegenin şu, ya da bu yolla değişimine yardım edeceğiz. Biz bunu bir sevgi örneği oluşturarak yapacağız. Siz bize nasıl davranacağınızı öğreneceksiniz ve bunu öğrenirken, birbirinize de sevgiyle davranmayı öğreneceksiniz.”

Bu konuyu yazdır

  KALPTEKİ İÇ DÜNYA İLE TANIŞMA
Yazar: Emka - 26-02-2017, Saat: 04:52 - Forum: KİŞİSEL GELİŞİM - Yorum Yok

Tam olarak İngiltere'de nerede olduğumu hatırlamıyorum, ancak altı aydır güneşin parlamadığı bir gemi barına-ğındaydık.Tüm çevre her şeyi nemli ve ıslak yapan sonsuz sis ile ıslatılmış gibiydi. Elli beş kişiye Mer-Ka-Ba öğretiyordum ve dört günlük workshop'umuzun son gününde hava kirliliği için meditasyon yapmayı önerdim, ancak burada hava kirliliği yerine sis vardı. Benim içsel rehberim "Aldırma, meditasyonu yap ve neler olacağını gör" dedi. İngiliz grubu sisin içinde dışarı çıkarıp meditasyon için ıslak, yeşil çimenlikte daire oluşturmaya ikna etmek çok kolay değildi, ama sonunda ikna oldular. Bana bir şekilde inanmalarına rağmen sanırım biraz da deli olduğumu düşündüler. Hepsi dışarıya şemsiye ve üzerine oturmak için siyah plastik plakalar getirdiler. Böylece, kendim de dahil olmak üzere elli altı kişi, sis ve yağmurun altında daire halinde oturduk, elementleri uzak tutmak için şemsiyeleri tutan aptallar gibi görünüyorduk. 

cholovk-pven-oven-harakteristika-sumsnst...a_274.jpeg

Bir şeyler olmasını bekleyerek, ama ne olacağını bilmeden sessizlik içinde meditasyona başladım. On beş dakika sonra başımızın üzerinde mavi bir delik oluştu ve Mexico City'de olduğu gibi genişlemeye başladı. Yalnız bu sefer daha da hızlı ve fazla genişledi, sekiz mil çapına ulaşıncaya kadar büyümeye devam etti. Şimdi, etrafımızda daire halinde, sis duvarının ötesinde parlayan öğleden sonra güneşiyle, berrak ve masmavi bir göğün altıdaydık. Ve sonra oldu. Hepimiz Tanrı'nın varlığını hissediyorduk, bunun yanı sıra daire içinde oturan herkes yoğun hisler içindeydi. Kollarım diken diken oldu. Göğe doğru baktık ve tam tepemizde pırıl pırıl parlayan dolunayı gördük. Ancak bu diğerlerinden çok farklıydı. Gök öylesine açıktı ki atmosfer yokmuş gibi duruyordu.

Ayın etrafında daha önce bahsini duydu-ğum ama hiç görmediğim başka bir şey vardı: Yıldızlar. Günün otasında Ay'ın etrafında yıldızlar! Ürkütücüydü. Aniden  dikkatim Dünya'ya yöneldi,  etrafımızda ufak hayvanlar vardı, sincaplar, kemirgenler, köpekler, hepsi de seyrediyorlardı. Çok sayıda kuş çevre ağaçlarda hafif hafif ötüyordu. Daire halinde oturan insanlara baktım, değişik bir bilinçte oldukları açıkça belliydi. Aziz Francis'i düşünerek gülümsedim ve biz insanlara yaklaşabildikleri kadar yaklaş-maya çabalayan hayvanları seyrettim. Aklıma aniden bir düşüncenin geldiğini hatırlıyorum: "Güneşli bir günü yaşıyor olmayı isterdim; bugün biraz so-ğuk" Derhal bütün daire aydınlandı. Işığın kaynağına baktım ve ufak bir mucizenin gelişimini izlemeye başladım. Sis duvarı güneşi saklamıştı, ancak benim sıcak hava isteğim ortaya çıktığında, sisli bir geceye fener tutunca oluşan ışık huzmesi gibi, sisin içinde tam güneşin olduğu yerde bir delik  oluştu. Gökteki delik bir buçuk saat kadar ilerleme hızını korudu. Dua etmeye devam ettiğimiz süre boyunca, kü-çük dairemiz de parlak ışıkla yıkanmaya devam etti.

On beş dakika içinde güneş batacaktı, yeterince izlediğimize karar verdim ve herkese meditasyonu bitireceğimi söyledim. İttirdiğimde, yoğun sis hızla geri geldi. Birkaç dakika içinde gemi barınağının nem ve yağmuru ile kuşatılmıştık. Ayağa kalktığımızda, herkesin mucize olarak kabul edeceği bir olay yaşadık. Bir adam on yıldan fazladır tekerlekli iskemledeydi ve workshop'a eşi ile gelmişti. Ayağa sadece birkaç saniye, bir iskemleden diğerine geçmek ya da pozisyon değiştirmek için eşinin yardımıyla kalkabiliyordu. Herkes daireyi yavaş yavaş terk etmeye başladığında, bu adam tekerlekli iskemlesinden kalktı ve hep beraber konakladığımız kulübeye doğru yürümeye başladı, tekerlekli iskemlesini ardında bırakarak! Adam yürüyordu! Bu imkansızdı! Biraz dengesizdi, ama yürüyordu. Yaşadıklarımızdan eşinin nutku tutulmuştu. Daha sonra bana sadece yürüyebilmekle kalmadığını aynı zamanda bel kemiğinin de düzelerek eskiden olduğundan altı inç daha uzamış olduğunu söyledi. Kalplerimiz mutlulukla doldu taştı ve arazide yaşadıklarımızı daha da güçlendirdi. 

Bir şifacı olarak, hayatımda çok mucizeler gördüm, ancak genellikle hastalık ilerleyen günlerde geri döner. Ertesi sabah bu adam kahvaltı yapmak için salona, yanında ışıklar saçan eşiyle yürüyerek geldi. Onların arkadaşı bir hanım tanıyorum, her yıl beni arar ve bu kişiyle ilgili gelişmeleri bildirir. Aradan beş sene geçti, şu anda normal olarak yürümeye devam ediyor. Bu olay, İngiliz arazisindeki deneyimin neticesi olarak gerçeğin gerçek doğasını gören adamın vakasıdır. Bu adamın her şeyin sadece ışık olduğunu ve dünyayı insan ruhunun yarattığını anladığına inanıyorum; tüm şüphenin ötesinde kendi bilinciyle hastalığını iyileştirebileceğini biliyordu, öyle de yaptı. İngiltere'deki bu deneyim benim hayatımı da değiştirdi ve henüz bilinmeyen uyanışa doğru bir dönüş yaptı. İnsan ruhunda şimdiye kadar dikkate alınmamış bilimden ya da mantıksal akıldan daha da büyük "bir şey" olduğunu fark etmeye başladım. Dış dünya insan kalbinde yer alan iç dünya tarafından yaratılıyor. Bundan eminim.

Bu konuyu yazdır

  YAŞÇA BÜYÜK ABORJİNLER ENERJİLERİNİ PAYLAŞIYOR
Yazar: Emka - 26-02-2017, Saat: 04:47 - Forum: ABORJİNLER - Yorum Yok

1990 yılı ortalarında, Avustralya'daki Yunuslar ve Balinalar Konferansı'nda konuşma yapmak üzere davet edildim. Bin milden daha uzun olan Great Barrier Reefi gördüğüm zaman bu arazinin inanılmaz güzelliğine dalarak Queensland'e vardım. Yaşamak için ne kadar güzel bir yer! Dünyanın her tarafından binlerce insan yunus ve balinaları tartışmak üzere orada olmakla beraber çevre konuları gibi ilgili diğer konular da tartışılacaktı. (Yunus ve balinalar ve diğer yaşam formları, biz insanlar yaşam şeklimizi değiştirmediğimiz takdirde hayatta kalamayacaklardı.) O dönemlerde R-2 ile deneyler yapıyordum ve Dünya Ana ile bağlantıda olan tek bir insanın bile kendi ışık bedenini ya da Mer-Ka-Ba'sını kullanarak çevreyi değiştirebileceğini keşfetmiştik. Bu kavram beni çok heyecanlandırıyordu. Sıram geldiğinde, dinleyicilerimin kim olduklarını bildiğim için son derece kişisel bir bakış açısından konuştum. 

fft16_mf2491059.Jpeg

Bizlerin düşünce ve duygularının etrafımızdaki dünyayı yaratabildiğim ve kalpte Dünya Ana'yla bağlantıda kalarak her şeyin mümkün olduğunu, hatta sadece insan ışık bedeniyle çevrenin bile temizlenebildiğim vurguladım. Konuşmamın sonunda kürsüden indim, salonun arkasına yürüdüm ve sonraki konuşmacıyı dinlemek üzere beklemeye başladım. Bu sırada, beş ya da altı yaşlı Aborjin bana yaklaştı ve onlara katılmam için işaret ettiler, fazla düşünmeden onlarla gittim. Bu yaşlı adamlar beni ortalarına aldılar ve bana kendi bildiklerini anlatan ilk kişi olduğumu söylediler. Bana, Dünya Ana'nın nasıl hiç mücadele etmeden her şeyi onlara sağladığını, dünyanın sadece ışık olduğunu ve insan bilincinin genellikle beyazların anladığından daha fazlası olduğunu söylediler. (Bizleri kendi bilinçlerinin mutasyonu, dış dünyayı öğrenmeye çalışan bebekler olarak kabul ediyorlar.) Yaşlı adam bana, benim Avustralya'da olduğum sürece, eğer onların yardımını kabul edersem destek vereceklerini söyledi. 

"Destek"le ne demek istediklerini tam anlamadım, ancak tabii ki kabul ettim, her şeyden önce onlar gerçekten bizim büyüklerimizler. Bundan sonra, Avustralya'nın Melbourne, Brisbane, Sid-ney gibi diğer şehirlerinde de konuşmaya karar verdim. Konuşmama başladığım her seferinde, dinleyicilerime bakıyor ve bu yaşlı adamları daire halinde salonun arkasında oturmuş yavaşça şarkı söylerken buluyordum. Bazen binden fazla dinleyicim oluyordu, ancak bu yaşlı adamlardan gelen enerji öylesine güçlüydü ki salonun içinde adeta kalp atışlarını hissediyordum. Beni nasıl bulduklarını ya da arabaları olmadığından bu uzak mesafeleri nasıl kat ettiklerini bilmiyorum, ancak her zaman oradaydılar. Yunus ve Balina Konferansı'nda onlardan ayrılmadan önce bana bir şey daha söylediler: "Yaratırken karanlığı ve kalbini hatırla". Bu sözler bana o zamanlar hiçbir şey ifade etmemişti.

Bu konuyu yazdır

  KALBİN KUTSAL ALANINA GİDEN YOL
Yazar: Emka - 26-02-2017, Saat: 04:42 - Forum: KİŞİSEL GELİŞİM - Yorum Yok

Güney Amerika Kogi'leri, kalbin kutsal alanına girişin en iyi yolunun gözler kapalı olarak, tamamen karanlık bir odada, hiç yemek yemeden, su içmeden ve uyumadan durmak olduğuna işaret ettiler, dokuz gün dokuz gece boyunca. Bunu yapınca, Dünya Ana'nın geleceğini ve yolun gösterileceğini söylediler. Onların hayat şekli bu tip bir meditasyona uygun olmakla beraber, bizler için bu aşılması zor bir uçurumdu. Teknolojik toplumu çok az anlayan Kogi'ler, benden kalbin kutsal alanına girmeyi böyle öğretmemi istediler, ancak ben bunun gerçek bir problem teşkil edeceğini bildiğim için onlara modern dünyada dokuz gün böyle bir meditasyonun nerdeyse imkansız olduğunu söyledim. Bunu yapabilecek birkaç insan olabilirdi, ancak biz başka bir yol bulmalıydık. Böylece, içsel rehberime bunu sordum ve yavaş yavaş diğer iki yolun önü açıldı. Kalbin Kutsal alanına girmenin birçok diğer yolu daha olduğuna eminim, ancak bu iki yolun da işe yaradığına inanıyorum. İçeri girmek için yolunuzu nasıl bulduğunuz gerçekten çok önemli değil, kalbiniz saf ve temiz olduğu sürece her zaman orada kalabilirsiniz.

fractal-1969842_960_720.jpg

Kalbin kutsal alanına girme, bir öğrenme sürecinden çok bir hatırlama sürecidir. Bizler başlangıçtan beri bu alanda bulunuyoruz. Dikkatimizi bu şekildeki polarite bilincine çevirmeyi seçmişiz, ancak bir kez dersimizi öğrendiğimizde, öncelikli olan birlik durumuna döneceğimizden eminim. Denediğim ilk yol, HeartMath Institute'un kalbin toroidal alanını temel alan keşfidir, özellikle de geniş torus içindeki daha küçük torusun keşfine dayanır. Burada ileri sürülen, bu devasa elektromanyetik alanın asıl kaynağının kalbin kutsal alanı içinde olduğudur. Bu alanın geometrik enerji çizgilerini takip edecek olursak, bu çizgiler sizi doğrudan bu kutsal alana götürür. Benim bulduğum da bunun doğru olduğudur. Birinci metodun doğası erkektir. Bunun anlamı, yöntemin başka kişilere anlatılabileceği ve anlatılanlar tam olarak uygulandığı takdirde, neticenin her seferinde aynı olacağıdır. Ne yazık ki, bu yöntem dişilerde çok işe  yaramaz. İkinci metodun doğası dişidir ve o kadar basittir ki, bunu anlayabilmem bir hayli zaman aldı. Sonraki bölümde, kalbin kutsal alanına ulaşmak için tüm direktifleri bir metot kapsamında ele alacağız. Şimdilik sadece ne istendiğini zihinsel olarak anlamalısınız. Az sonra, asıl deneyimi yaşayacaksınız: fiziksel kalbin önümüzde durduğu yere geleceğiz, o anda kalbin etrafında bulunan toroidal alanı hissedecek ya da göreceğiz ve içteki, daha küçük torusa odaklanacağız.

Bu konuyu yazdır

  VARLIK TİPLERİ
Yazar: Spiritüeller - 26-02-2017, Saat: 03:13 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

VARLIK TİPLERİ

Araştırmacıların çalışmaları henüz bitmemiş olmakla beraber, genel mahiyette de olsa, uzaydan gelenlerin hiç değilse dış görünüşleri hakkında genel bir sınıflama yapacak kadar elde bilgi toplamış bulunuyoruz. Bu bölümde tamamen gözleme dayalı istatistiklerden çıkarılmış bir sınıflamayı sizlere nakletmeye çalışacağız.

Uzaydan gelenler insan, robot, hayvan yada herhangi bir gözlem-diski olsun; olaylarda hiçbir gelişigüzellik , rasgelelik bulunmamaktadır. Tam tersine uçan daire olayları, göründüğü ve anlayabildiğimiz kadarıyla bile, büyük bir şuurluluk arz etmektedir. Uzaydan gelenlerin, henüz tam olarak anlayamıyor olsak bile , tüm dünya insanlarını ilgilendiren bir amaca göre hareket ettikleri anlaşılmaktadır. Uçan daire olaylarını yöneten sistemin yada sistemlerin Dünya teknolojisinden çok ileri bir teknolojide bulundukları hususu da bu istatistiklerden anlaşılmaktadır.

Her canlının bulunduğu ortama uyması evrensel bir yasa. Dünyadaki canlılar dünya kurulalı beri fizik küfre olarak geçirdiği değişikliklere uymak üzere birçok farklılık göstermiştir. Bu değişimler, devamlı olarak değişmekte olan fizik ve ruhsal etkilere paralel olarak sürüp gitmektedir. Bunun tabii sonucu olarak, elbette ki bizimkinden çok daha değişik fizik ve ruhsal etkiler taşıyan maddesel ortamlarda çok değişik canlı tipleri bulunacaktır. Ama tuhaf olan şudur ki, belirli bir prototip (baş-gövde-kollar-bacaklar olmak üzere ) adeta, hiç değilse bizimkinden çok farklı olmayan maddesel ortamlarda muhafaza edilmiş. Hatta bu evrensel şekle robotlarda bile sadık kalınmıştır. Hatta uzaydan gelen robotlar o kadar gelişmiş görünmektedir ki, bunların hem dış görünüş hem de davranışlar bakımından şuurlu bir varlıktan ayırmak çok zordur. Bundan başka tamamen bizim gibi et ve kemikten yapıldığı belli olan varlıkların robot gibi hareket ettikleri de gözlemlerde geçmektedir.

Dünya dışı varlıklarla temas kuran şahıslardan ve de yakın gözlem raporlarından edinilen bilgilere göre gezegenimizi en çok ziyaret eden varlık grupları şunlardır:

• PLEİADESLİLER 
• SİRİUSLULAR 
• ORİONLULAR 
• ZETA-RETİCULİLER 
• ARCTURUSLULAR 
• ANDROMEDALILAR 
• SANTORLAR 
• VEGALAR 
• NORDİKLER 
• MAVİLER

Dünya dışı varlık tipleri incelenirken anlaşılması gereken önemli noktalardan biri, tüm dünya dışı varlıkların insan görünümünde olmadığıdır. Farklı gezegen koşulları altında ve farklı atmosferik ortamlarda gelişen beden biçimleri, doğal olarak farklı görünümlerde olmaktadır. Bu nedenle evren, birbirine benzeyen ve benzemeyen sayısız yaşam formuyla doludur.

Ziyaretçiler arasında bizim galaksimizden olduğu kadar uzak galaksilerden gelenler de bulunmaktadır. Temasçılardan edinilen bilgilere göre, insanlarla iletişim kuran dünya dışı varlıkların yüzde 95’i pozitif bir kişiliğe sahiptirler. Bu uygarlıkların büyük çoğunluğu teknolojik ve ruhsal yapı yönünden insanlardan çok ileridedirler. Onlar, insanların özgür iradelerine saygı duyarlar ve evrimimize herhangi bir şekilde müdahale etmezler.

• Pleiadesliler
Pleiadesliler, Dünyamızdan 400 ışık yılı uzaklıkta bulunan ve Yedi Kardeşler olarak da anılan Pleiades takımyıldızındaki Erra gezegeninden gelmektedirler. Bu varlıklar, fiziksel görünüş itibariyle insan ırkına benzemektedirler. Tam bir insan görünümünde olan Pleiadesliler genelde sarışın olmakla beraber, bazıları koyu renk saçlıdır. Gözleri genelde açık mavi ya da açık kahverengidir. Pleiadesliler arasında yaklaşık 1.50 cm. boylarında çok narin yapılı varlıklar olduğu gibi, 2 m. boyunda olanlar da bulunmaktadır. Bazıları kızıl saçlı ve açık tenlidir. Pleiadesliler insanlarla en çok ve sık temas kuran varlık tipidir. Pleiadesliler pozitif odaklı; teknolojik ve zihinsel açıdan ileri varlıklardır.

Top-10-Proof-Of-Pleiadian-Aliens-On-Earth.jpg

• Siriuslular
Dünyamızdan 8 ışık yılı uzaklıkta bulunan ve köpek yıldızı olarak da bilinen Sirius, ileri bilince açılan boyutlar arası bir kapı niteliğindedir. Siriuslular teknolojik ve spiritüel açıdan bizden oldukça ileridir. Siriuslular Pleiadesliler’e göre daha koyu renkte bir tene sahiptirler; ten renkleri açık kahverengiden çok koyu kahverengiye varan bir çeşitlilik göstermektedir. Çarpıcı bir göz yapısına sahiptirler; gözleri büyüktür ve hafifçe kesişmektedir. Siriusluların atalarından bazıları uzak geçmişte gezegenimizle etkileşime geçmişler ve genetik projenin bir parçası olmuşlardır. Hatta bazıları kendi içlerinde genetik değişimlere uğramışlardır. Bu değişimler sonucu bazıları daha açık bir tene sahip olurlarken, bazıları ise genetik açıdan diğerlerinden çok daha farklı hale gelmişlerdir. Siriusluların bazıları insana hiç de benzemeyen varlıklardır; daha çok böcek ve sürüngenleri andırırlar. Bunlar insan gibi memeli yaratıklar olmalarına rağmen, farklı bir görünüşe sahiptirler.

0.jpg

• Orionlular
Orionlu varlıkların yaklaşık %75’i insan benzeri bir görünüme sahiptir; geri kalan %14 ise insanlara benzememektedir. Orionluların en belirgin özelliği gözlerinin benzersizliğidir. Oldukça keskin mavi gözlere sahip Orionlu varlıklarla temasa geçmiş pek çok insan bulunmaktadır. İnsan benzeri Orionluların %90’ı açık kahverengi tene sahiptir; geri kalan % 10 ise Kafkas tipli, açık renk saçlı varlıklardır.

• Zeta Reticuliler
Bu insan benzeri varlıklar, Reticulum adını verdiğimiz güney takım yıldızındaki Zeta 1 ve Zeta II ikiz yıldızlarından gelmektedirler. Zeta Retucililer 1 m.- 1,5 m. boyundadırlar; genelde zayıf görünümlü, vücutlarına oranla büyük kafalı ve saçsızdırlar. Gözleri büyük ve kapaksızdır. Ağız, burun ve kulakları çok küçüktür. Zetalar, türlerini değiştirmek ve bugünkü hallerine gelebilmek için genetik mühendislik ve klonlamadan yararlanmışlardır. Zetalar dünyamızı sıkça ziyaret etmekte ve insanlar tarafından genellikle “gri varlıklar” olarak adlandırılmaktadırlar. Zeta Reticulilerin türlerinde değişime gitmeden önceki temel genetik özellikleri insan ırkına benzemektedir. Zetalar, dönüşümleri sırasında beden yapılarını da değiştirmişlerdir. Bu, onların neden dünyayı ziyaret ettiklerini ve genlerimizle ilgilendiklerini de açıklamaktadır. Dönüşümleri sırasında kendilerini duygulardan arındırmakla hata yaptıklarını düşünen Zetalar, yeni bir değişim için orijinal genlerini aramaktadırlar.

maxresdefault.jpg

• Andromedalılar
Spiritüel varlıklar olan Andromedalılar, Andromeda galaksisinden gelen çok eski, meleğimsi bir ırktır. Bu varlıklar, Pleiadeslilerin ve tüm insan evriminin liderleridir. Aynı zamanda tamamen farklı bir evrim kolu olan ve hem suda hem de karada yaşayabilen Cygnusian ırklarını da yönetmektedirler.

andro.jpg

• Arcturuslular
Bootes takım yıldızındaki kırmızı dev yıldız Arcturus, Dünyadan yaklaşık 36 ışık yılı uzaklıkta bulunmaktadır ve olağanüstü parlaklığı sayesinde Mart-Kasım ayları arasında kuzey yarım küreden görülebilmektedir. Arcturus uygarlığı, galaksimiz içindeki en gelişmiş uygarlıklardan biridir. 5. Boyutta bulunan Arcturus uygarlığı dünyanın gelecekteki prototipi olarak kabul edilmektedir. Arcturuslular, fiziksel olarak kısa boylu ve zayıftırlar. Boyları 90- 120 cm. arasındadır. Birbirlerine çok benzeyen bu varlıklar, bu durumun birbirleriyle kıyaslanmayı önlemesinden dolayı memnundurlar. Tenleri yeşilimsi renktedir. Büyük, badem biçimli gözleri vardır. 3 parmaklıdırlar. Arcturusluların gözleri, koyu kahverengi ya da siyahtır. Fakat görmelerini sağlayan ana organları, gerçekte gözleri değil telepatik bilinçleridir. İşitme duyuları ise telepatik özelliklerinden bile daha ileridir.

hqdefault.jpg

• Vegalar
Vegalar, Dünya’dan yaklaşık 26 ışık yılı uzaklıkta bulunan Lyra takımyıldızındaki en parlak yıldız olan Vega’dan gelmektedirler. Bu varlıklar 1.80- 2.10 cm boylarındırlar. Kalın ve dayanıklı derileri vardır. Vegaların temel saç renkleri siyahtır; fakat aralarında koyu kahverengi saçlılar da bulunmaktadır. Bazı Vegaların ise çok az saçı vardır ya da hiç saçı yoktur. Vegalar iki sınıfa ayrılmaktadır. İlk sınıftaki Vegalar insan benzeri varlıklardır. Oldukça çarpıcı gözleri vardır, fakat Zetalardan farklı olarak gözkapakları mevcuttur. İkinci tür Vegalar ise insana benzememektedirler. Böcek ve sürüngenleri andıran bir görünümleri vardır. Bu sınıftaki Vegaların saç renkleri genellikle yeşilimsidir. Derilerinde ve kanlarında bulunan bakır, vücutlarına yeşil bir renk vermektedir.

6_VEGALAR-.jpg

• Santorlar
Santorlar, Dünyamızdan yalnızca 4.2 ışık yılı uzaklıkta bulunan Alfa Merkezi Sistemi’ndeki en yakın komşularımızdır. Santorlar, teknolojik ve ruhsal açıdan bize yakın güneş sistemlerindeki en gelişmiş medeniyetlerden biridir. Siriuslular, Pleiadesliler ve Venüslülerle aralarında yakın bir bağlantı bulunmaktadır. Alfa Merkezi Sistemi, 3 yıldızdan oluşmaktadır; bunlar astronomik literatürde Alfa A,B,C olarak adlandırılmaktadırlar. Bunlardan Alfa C yıldızı güneş sistemimize en yakın olanıdır. Santorlar, diğer medeniyetlerle birlikte, özellikle son 4000 yıldır dünyadaki evrimi izlemekte, ve insanlara evrimlerindeki bir sonraki adım olan Yeni Çağa geçişlerinde yardım etmektedirler. Santorların teknik yetenekleri hayal edebildiğimizin çok ötesindedir. Devasa uzay gemilerinin yapımı ve yıldızlar arası seyahat, ancak Santorlar’ın da sahip olduğu maddeleşme ve madde boyutundan ileri bir boyuta geçme yeteneği ile mümkündür.

30incin2679061.png

• Nordikler
Nordikler, geldikleri yıldız sistemini hiçbir zaman açıklamamışlardır. Oldukça güzel görünümlü varlıklardır; sarı saçlıdırlar, bu yüzden çoğu kez “sarışınlar” olarak adlandırılırlar. Gözleri koyu mavi renktedir. Boyları 1.50- 1.80 cm arasında değişmektedir. Nordikler, Dünyadaki sorunları çözmek için uğraşmaktadırlar. Kendilerine değil de başkalarına odaklanan varlıklarla çalışmayı tercih ederler.

greys-zeta.jpg

• Maviler

Maviler de Nordikler gibi hangi yıldızdan geldiklerini açıklamamaktadırlar. Kısa boylu varlıklardır ve yarısaydam, mavimsi bir tenleri vardır. Gözleri büyüktür ve badem biçimindedir. Oldukça spiritüel varlıklardır ve her insanın kendi yolunu takip etmesi gerektiğine inanırlar.

Bu konuyu yazdır

  DOĞUM TARİHİNİZDEKİ ŞİFREYE ŞAŞIRACAKSINIZ
Yazar: Spiritüeller - 26-02-2017, Saat: 02:34 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorumlar (16)

Doğum tarihinizdeki şifreye şaşacaksınız!

Rakamların büyüsüne inanır mısınız? Peki ya bütün hayatınızı şekillendireceğine? "Doğum tarihinizdeki şifreler" kitabının yazarı Nilda Ferhan Efeçınar, doğum tarihimizdeki kodun hayatımızdaki yerine işaret ediyor.

KODUNUZU NASIL HESAPLAYACAKSINIZ?

Doğum Tarihi şifresinde KOD hesaplaması nasıl oluyor, birkaç KOD örneği verebilir misiniz?

O kadar kolay ki sadece toplayacaksınız, diğer numaroloji sistemlerindeki gibi toplamı tekrar toplamayacaksınız.

Örneğin;

21.10.1968 doğumlu kişi 

( 2+1+1+1+9+6+8 = 28 ) 

KOD 28’dir.

09.12.1999 doğumlu kişi 

( 9+1+2+1+9+9+9 = 40 ) 

KOD 40’tır.

24.03.1976 doğumlu kişi 

( 2+4+3+1+9+7+6 = 35 ) 

KOD 32’dir.

01.05.2000 doğumlu kişi 

(1+5+2 = 8) 

KOD 8’ dir. (Tulkus çocuklardan)


HANGİ KOD NE ANLATIYOR?

KOD 28’ler:

Olumlu Yönleri; Doğumlarıyla yüksek manevi enerjiler hediye edilmiştir. İnsanlığa faydalı olmak içi çalışırlar. Yaratıcı ve sanatçı olurlar. Uyum ve düzeni yaşamdaki ahengi severler. Çok yardımsever olurlar, sevgiye çok önem verirler ve empati yetenekleri çok gelişmiştir bu nedenle çok iyi bir eş ve iyi bir ortak olurlar. Adaletlidirler ve hakkı gözetirler. Güce hayrandırlar ve güç sahibi olduklarında bu güçlerini insanlık adına kullanırlar. Sezgileri yüksektir ve şifacılık enerjileriyle çevrelerine çok faydalı olurlar.

Olumsuz Yönleri; Fazla verici olup kendilerine haksızlık edebilirler. Fedakâr davrandığında hayal kırıklığına uğrarsa o kişilere bazen de hayata karşı geri çekilebilir ve duvar örebilirler. Otorite konumunda olanlarla anlaşamayabilir ve onlarla güç savaşına girebilirler. Hak ve adalet savaşlarında kendilerini yıpratabilirler.

En temel Korkuları ; Pişman Olma Korkusu, Değersizlik Korkusu, Otorite Korkusu, Güçsüzlük Korkusu, Rezil Olma Korkusu. Bu korkular dönüşene kadar korkularıyla yüzleşecekleri çeşitli deneyimler yaşamaya devam ederler.

Ruhsal Tekamülleri İçin Yapmaları gerekenlerden birkaç örnek verirsem;

Sakin olmalısınız, içsel öfkenizi yönetmeli, iç enerjiniz yaratıcılığınızı kullanacağınız alanlara yönlendirmelisiniz. Olumlu alanlara yönlendirilmeyen iç öfke bağımlılık ya da kilo yapar bu konuya dikkat etmelisiniz.

Ne çok alıcı ne çok verici olmalısınız. Kendi sınırlarınızı koruyup başkalarının sınırlarına da girmemelisiniz. Önce çok verici olup sonra kırgınlık yaşayıp geri çekilmek, karşınızdakine ters ve soğuk davranmak yerine başta dozuna göre vermelisiniz.

İstediğinize “evet” istediğinize “hayır” diyebilmeli ve kendiniz için de başkalarından bir şey isteyebilmelisiniz. Sadece yapmak istediklerinizi yapmalı “ aman ayıp olur, el âlem ne der” gibi düşüncelerden uzak kalarak hiçbir şey için kendinizi mecbur etmemelisiniz.

Yaratıcılık enerjinizi kullanmalı sanatla, dansla ve sporla ilgilenmelisiniz. Böylelikle bağımlılık enerjisinden kurtulup özgürlüğünüze sahip olabilirsiniz.

Maneviyatınızı güçlendirmeli, kendinizi aydınlatıp şifalandırırken başkalarının da yaşamlarına ışık tutmalısınız.

Olumlamalarından birkaç örnek vereyim;

· Ben kendime ve kendi yeteneklerime çok güveniyorum. Ben özgüven sahibiyim.

· Her zaman ve her durumda sakinim ve sağduyulu hareket ediyorum.

· Ben hoş görülüyüm ve herkesi olduğu gibi kabul ediyorum.

· Ben esnek bir yapıya sahibim ve yaşamda kendimi çok rahat hissediyorum.

· Bana armağan olarak verilen şifa enerjimi hem kendim için hem de başkaları için rahatlıkla kullanıyorum. Ben güçlü bir şifacıyım.

· Benim güçlü sezgilerim var ve ben güzel mesajlar alıyor, doğru yorumluyorum.

· Yüksek manevi güçlerimi kolaylıkla harekete geçiriyorum.

Enerjilerini yükseltmek ve kendilerini yapılandırmak için zikredecekleri Esmalar;” Ya Halim”, “Ya Kuddüs”, “Ya Kaviyy”, “Ya Selam” vs.

dogun-tarihi-sir-kod-1.png

KOD 40’lar:

Olumlu davranışları; Onlar bu dünyaya sanki başka bir dünyadan sevgi ve bilgelik getirmeye gelmiş gibidirler. Yaradan tarafından yüksek manevi enerjiler armağan edilmiştir. Çok iyi niyetli ve özel kişiliklerdir. Dünyanın çok güzel bir yer olmasına çalışırlar. Yardım etmeyi çok severler. Muhteşem hayal güçlerini kullanacakları mesleklerde çok başarılı olurlar. Sadıktırlar, eğlencelidirler, parlak ve pratik zekâlıdırlar. Analiz yetenekleri yüksektir. Sezgileri çok güçlüdür. Manevi değerleri yüksektir.

Olumsuz Davranışları; Dünya onlara çok acımasız görünebilir ve korkabilirler bu seferde hayal dünyalarına kaçıp orada yaşayabilirler. Kendileri çok güçsüz hissedebilirler. Kırılgan ve alıngan olabilirler. Dönem dönem de agresif davranabilirler. Sorumluluk alamayabilirler, işlerini erteleyebilirler. Odaklanma sorunları yaşayabilirler. Takıntıları olabilir, obsesif davranabilirler.

En temel Korkuları; Güvensizlik Korkusu ve özgüven eksikliği, Suçlanma Korkusu, Yetersizlik Korkusu, Güçsüzlük Korkusu, Başarı-Başarısızlık Korkusu, Çaresizlik Korkusu … Bu korkular dönüşene kadar korkularıyla yüzleşecekleri çeşitli deneyimler yaşamaya devam ederler.

Ruhsal Tekamülleri İçin Yapmaları gerekenlerden birkaç örnek verirsem;

· Öz disiplin sahibi olup kendi yaşamınızı planlamalısınız ve verdiğiniz kararları iradenizi kullanarak uygulamalısınız.

· Yapılacak olan işleri ya da sorumlukları gözünüzde büyütmemeli, hedefinizi küçük hedef parçalarına bölüp adım adım ilerlemelisiniz.

· Başarısız olmaktan korkup herhangi bir işe başlamaktan vazgeçmemeli, kendinize güvenmeli ve cesur olmalısınız. Ya da tam tersi sorumluluk almaktan kaçındığınız için başarılı olmayı ret etmemelisiniz.

· Hayal dünyanızı sadece projelerinizde ve olması arzu ettiğiniz durumların canlandırılmasında kullanmalısınız, gerçek yaşamdan hayal dünyasına kaçıp sığınmamalısınız.

· Yaşamınızın sorumluluğunu elinize almalısınız ve yaşamınızı siz yönlendirmelisiniz.

· Başkalarına verdiğiniz öğütleri önce kendiniz uygulamalısınız.

· Körü körüne inatçılık davranışınızdan vaz geçmelisiniz.

· Eleştirme, yargılama ve suçlama dilinden kendinizi çıkarmalısınız, kendinize ve başkalarına karşı hoşgörülü ve esnek olmalısınız. Siz suçlanmaktan da korkmamalısınız çünkü korktukça daha çok suçlanacağınız deneyimler yaşayabilirsiniz.

· Erteleme huyunuzdan vazgeçmeli her şeyi zamanında yapmalısınız.

Olumlamalarından birkaç örnek vereyim;

· Ben kendime ve kendi yeteneklerime çok güveniyorum. Ben özgüven sahibiyim.

· Her zaman ve her durumda sakinim ve sağduyulu hareket ediyorum.

· Ben hoş görülüyüm ve herkesi olduğu gibi kabul ediyorum.

· Ben esnek bir yapıya sahibim ve yaşamda kendimi çok rahat hissediyorum.

Enerjilerini yükseltmek ve kendilerini yapılandırmak için zikredecekleri Esmalar; ” Ya Aziym”, “Ya Cebbar”, “Ya Kaviyy”, “Ya Muktedir” vs.

KOD 32:

Olumlu Yönleri; Yardım etmeyi insanlara faydalı olmayı isteyebilirler. Sorumluluk aldıkları zaman işlerini en güzel şekilde yerine getiriler. Huzurlu olmayı istedikleri için uyum sağlamaya çalışırlar ya da sağlıyormuş gibi görünürler. Macerayı ve özgürlüğü severler.

Olumsuz Yönleri; Ketum davranışlar gösterebilir duygu ve düşüncelerini saklayabilirler, içten pazarlıklı davranabilirler. Planlarını sessizce uygulayabilirler. Kendi istekleri ön planda olduğu için karşı tarafın duygu durumuna önem vermeyebilirler. Özgürlüklerine düşkün olmalarına rağmen kendilerini esarete alacak durumları yaratabilirler. Gerçek kimliklerini saklayıp rol yapabilirler. Arzuları için etik davranışları hiçe sayabilirler. Bunu da masumane bir tavırla yapabilirler. Maymun iştahlı davranabilirler.

En temel Korkuları; Esaret Korkusu (özgür olamama), Pişman Olma Korkusu, Sorumluluk Alma Korkusu, Kaybetme Korkusu, Anlaşılamama veya Yanlış Anlaşılma Korkusu. Bu korkular dönüşene kadar korkularıyla yüzleşecekleri çeşitli deneyimler yaşamaya devam ederler.

Ruhsal Tekamülleri İçin Yapmaları gerekenlerden birkaç örnek verirsem;

· Kendiniz olma özgürlüğüne sahip olmalısınız bunun için de olumlu dil kalıplarıyla kendi duygu ve düşünceleriniz ifade etmelisiniz.

· Ne çok alıcı ne çok verici olmalısınız. Kendi sınırlarınızı koruyup başkalarının sınırlarına da girmemelisiniz. Önce çok verici olup sonra kırgınlık yaşayıp geri çekilmek, karşınızdakine ters ve soğuk davranmak yerine başta dozuna göre vermelisiniz.

· Başkalarını kendinizden üstün görmemelisiniz. Kendinizi hiçe saymamalı kendinize değer vermelisiniz.

· Daha cesur olup arzu ettiğiniz yaşamı inşa etmelisiniz.

Olumlamalarından birkaç örnek vereyim;

· Ben kendime ve kendi yeteneklerime çok güveniyorum. Ben özgüven sahibiyim.

· Ben kendimi her zaman ve her yerde özgür hissediyorum. Ben özgürüm

· Ben duygu ve düşüncelerim her zaman ve herkesin yanında olumlu dil kalıpları kullanarak ifade ediyorum

· Ben geleceğime güvenle bakıyorum

· Ben cesaretle yaşamı kucaklıyor ve özgürce yaşıyorum.

Enerjilerini yükseltmek ve kendilerini yapılandırmak için zikredecekleri Esmalar; “Ya Halim”, “Ya Kuddüs”, Ya Muhyi”, “ Ya Batın” vs.

KOD 8’ler:

Olumlu Davranışları: Bu gruptan daha çok sanatçılar, yazarlar, eğitmenler çıkabilir. Adaletli bir yapıya sahiptirler. Güce hayranlık beslerler ve kendileri güçlü bir pozisyona geçtiklerinde insanlığa faydalı hizmetlerde bulunurlar. Yüksek manevi güçlere sahiptirler. Bolluk ve bereket bilincindedirler. Etik değerlere sahip olurlar. Sayılan ve sevilen liderler olurlar.

Olumsuz Davranışları: Güçlü insanlara öfke duyarlar, kendilerini güçsüz görebilirler, manevi bağlarını koparabilirler, kıtlık bilincinde yaşayabilirler. Pişman olacakları davranışları yapabilir vicdan azabı çekebilirler.

En temel korkuları; Pişman Olma Korkusu, Değersizlik Korkusu, Değersizlik Korkusu, Değersizlik Korkusu, Otorite Korkusu, Güçsüzlük Korkusu… Bu korkular dönüşene kadar korkularıyla yüzleşecekleri çeşitli deneyimler yaşamaya devam ederler.

Ruhsal Tekamülleri İçin Yapmaları gerekenlerden birkaç örnek verirsem;

· Otorite ve güç konumunda olan kişilerle arkadaşınızmış gibi anlaşmalısınız.

· Başkalarını kendinizden üstün görmemelisiniz. Kendinizi hiçe saymamalı kendinize değer vermelisiniz.

· Bir gün siz güç ve nüfuz sahibi olduğunuzda baskıcı bir tutum sergilememeli adaletli bir yönetici ya da lider olmalısınız.

· Otorite ile anlaşmalı ve otorite konumuna geldiğinizde adaletli ve hoşgörülü bir yönetici olmalısınız.

· Herkesin gittiği yoldan değil cesur olup kendi inandığınız yoldan gitmeli ve fark yaratmalısınız.

Olumlamalarından birkaç örnek vereyim;

· Otorite ile uyum içerisindeyim.

· Yüksek manevi güçlerimi kolaylıkla harekete geçiriyorum.

· Ben çalışmalarıma rahatlıkla odaklanıyorum ve dikkatimi veriyorum.

· Benim çok güçlü bir zihnim var.

· Ben her şeyi kolaylıkla öğreniyor, hafızama kaydediyor ve rahatlıkla hatırlıyorum.

· Tüm sınavlarımda kendimden sakinim ve kendimden eminim.

· Ben elimi attığım her işte kolaylıkla başarı yakalarım bunu biliyorum.

Bu konuyu yazdır