Hoşgeldin, Ziyaretçi |
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.
|
Forum İstatistikleri |
» Toplam Üyeler: 3,070
» Son Üye: damon
» Toplam Konular: 2,834
» Toplam Yorumlar: 3,065
Detaylı İstatistikler
|
Kimler Çevrimiçi |
Toplam: 1387 kullanıcı aktif » 0 Kayıtlı » 1387 Ziyaretçi
|
Son Aktiviteler |
Sürekli Aynı Sayıyı Görüy...
Forum: MELEK MESAJLARI
Son Yorum: Stannis
03-10-2024, Saat: 18:13
» Yorumlar: 0
» Okunma: 311
|
Bize ait olmayan sahte an...
Forum: Zihin
Son Yorum: cinsiyetsiztirmavi
29-08-2024, Saat: 01:28
» Yorumlar: 0
» Okunma: 304
|
RUHLARIN YAZDIRDIĞI SÖYLE...
Forum: ENTERESAN BİLGİLER
Son Yorum: Shfz
20-08-2024, Saat: 01:26
» Yorumlar: 1
» Okunma: 62,006
|
Nuh’un Gemisi’nin Çözülem...
Forum: TARİH
Son Yorum: Emka
21-02-2024, Saat: 21:57
» Yorumlar: 3
» Okunma: 8,129
|
DEMON İSİMLERİ LİSTESİ VE...
Forum: DEMONLAR
Son Yorum: Debriyaj_Balatasi
15-02-2024, Saat: 02:30
» Yorumlar: 1
» Okunma: 25,072
|
Trabzon'da ki Majisyenler
Forum: TRABZON SPİRİTÜELLERİ
Son Yorum: koavemaji
02-02-2024, Saat: 14:11
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,004
|
11:11'in Manevi Önemi ve ...
Forum: EVRENSEL ENERJİLER
Son Yorum: zeynepbuhan
10-11-2023, Saat: 18:49
» Yorumlar: 1
» Okunma: 6,144
|
Sürekli Şiddetli Baş Ağrı...
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: Gümüşkurt
25-09-2023, Saat: 19:23
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,519
|
%100 Etkili Şans İlmi Hav...
Forum: BÜYÜLER
Son Yorum: Gümüşkurt
18-09-2023, Saat: 23:51
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,285
|
Baş Melek Cebrail'in ismi...
Forum: Gabriel (Cebrail)
Son Yorum: Gümüşkurt
17-09-2023, Saat: 15:38
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,169
|
|
|
DAMARLARDAKİ GİZLİ HABERCİ NİTRİK OKSİT |
Yazar: Emka - 04-07-2016, Saat: 19:23 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
|
Birçok insanın hayatı boyunca adını birkaç kez duyduğu ancak ne olduğunu tam olarak bilmediği bu bileşim, insan hayatının devam etmesine vesile olan çok önemli maddelerden birisidir.
Nitrik oksit (NO); nitrojenin oksitlenmesiyle elde edilen, renksiz, zehirli bir gaz olarak tanımlanır. Bir nitrojen ile bir oksijen atomunun bileşiminden meydana gelen bir moleküldür.
Son yirmi yılda yapılan yoğun araştırmalar, bu molekülün hücreler arası haberleşmede temel bir görev üstlendiğini ortaya çıkarmıştır. Nitrik oksit, insan vücudunda doğal olarak üretilen bir hormon, yani kimyasal bir habercidir; sinir, dolaşım, savunma, solunum ve üreme sistemlerinin hayati fonksiyonlarının düzenlenmesinde stratejik bir rol oynamaktadır. Nitrik oksidin çok önemli bir görev üstlendiği yerlerden biri de damarlarımızdır.
Mükemmel molekül nitrik oksit sayesinde, vücudun farklı ortamlara göre değişen ihtiyaçları otomatik olarak sağlanır. Kan damarlarının, spor yaparken genişleyerek artan kan ihtiyacını sağlaması veya yaralanma sonrasında daralarak kanamayı azaltması sözü edilen kusursuz sistemin bir sonucudur.
NİTRİK OKSİTİN DAMARLARDAKİ GÖREVİ NASIL KEŞFEDİLDİ?
1998 yılında Nobel Fizyoloji ve Tıp Ödülü’nü paylaşan üç bilim adamı, kanda bulunan nitrik oksit (NO) adlı molekülün damarda gevşetici bir etkisi olduğunu keşfetmişlerdir.
PEKİ, BU MOLEKÜLÜN YAPTIĞI ETKİ İNSANA NE KAZANDIRIYORDU?
Bu sorunun cevabı çok kısa ve net olmuştur. Hayatta kalmak. Çünkü nitrik oksit iki hayati organımız olan beynimiz ve kalbimizin çalışmasında düzenleyici rol oynar. Bu düzenleyici rolünü, kanın damarlarda rahat bir şekilde akmasını ve tüm organlarımızda rahat bir şekilde dolaşmasını sağlayarak gerçekleştirir. Böylece kan akışını düzenleyip rahatlattığı için beyin kanaması ve kalp krizi riski düşer.
Bu molekülün üretilmesi ve işlevsel özelliklerini kazanması, bilimsel delillerle çürütülmüş olan evrim teorisini hala savunabilen bazı Darwinist bilim adamlarının iddia ettiği gibi tesadüfen oluşmadığını, Yüce Allah’ın yaratışının eseri olduğunu kanıtlayan delillerden yalnızca birini oluşturmaktadır.
KASLAR NASIL ÇALIŞIYOR?
1. Uyarı iletici veya hormon, atardamar üzerinde bulunan alıcılara bağlanır. Bu bağlanmanın ardından nitrik oksit (NO) açığa çıkar.
2. Endotel tabakadaki NO molekülleri düz kaslara doğru ilerler ve burada guanil siklaz (GC) enzimini harekete geçirirler.
3. GC, guanozin trifosfatı (GTP) siklik guanozin monofosfata çevirir (cGMP).
4. cGMP, kalsiyum iyonlarının hücredeki depo alanlarına gitmesine neden olur. Azaltılmış konsantrasyonlu kalsiyum iyonları (Ca++), aktin ve miyozinin kayarak birbirlerinden ayrılmalarını sağlayan hücresel reaksiyonları gerçekleştirir.
5. Düz kas hücreleri gevşer.
6. Kan damarları genişler.
Nitrik oksit molekülünün hızı, günümüzün internet teknolojisiyle veya “e-mail” yoluyla iletişim kurmayı çağrıştırmaktadır. Gerçekten de nitrik oksit, adeta elektronik posta sistemi gibi hareket etmekte; büyük bir süratle çok sayıda mesajı yerlerine iletmektedir.
NİTRİK OKSİT NASIL ÜRETİLİR?
İnsan yaşamı için hayati bir önem taşıyan nitrik oksidin üretim merkezi, endotel hücresidir. İsmi L-arjinin olan bir amino asit, nitrik oksit sentez enzimi, nikotinamid adenin dinükleotid fosfat, kalmodulin, oksijen, flavin mononükleotid, flavin adenin dinükleotid, tetrahidrobiyopterin… Bu kelimelerin büyük bir çoğunluğunu hayatınızda ilk defa duyuyor olabilirsiniz. Ancak endotel hücresi bu mikroskobik maddeleri çok iyi tanır ve bunları nitrik oksit molekülünü üretmek için kullanır.
Endotel hücresi, nitrik oksit molekülünü üretmek için hangi kimyasal maddeden ne oranda kullanması gerektiğini çok iyi bilir. Yanlış veya hatalı bir üretim söz konusu olmaz. Örneğin, nitrik oksit (NO) yerine güldürücü gaz olarak bilinen nitröz oksit (N2O) üretmez.
Nitrik oksit üretiminde çok hassas dengeler mevcuttur. Sözü edilen hücreler hayatımızın her anında üretim için hazır durumdadır; ihtiyaç baş gösterdiğinde hemen devreye girerek üretime başlarlar.
Damarlarımızın derinliklerindeki bu olağanüstü fabrikaların istenmeyen zararlı yan ürünleri yoktur. Küresel ısınma, asit yağmurları, çevre kirliliği gibi dünya gündemindeki pek çok sorunun kimyasal atıklardan kaynaklandığı düşünülürse, endotel hücrelerinin ne kadar başarılı bir üretim tesisi olduğu daha iyi anlaşılır. Çünkü nitrik oksit molekülleri 10 saniye gibi kısa bir süre içinde görevlerini tamamlayarak “parçalanırlar”. Böylece vücutta birikerek zararlı yan etkiler meydana getirmezler. Tüm bunlar şu anlama gelir ki, endotel hücreleri kimyasal mamullerin üretiminde, olabilecek en ideal yöntemi kullanırlar.
Endotel hücreleri gerekenden az haberci üretseydi damarlarımız daralır, kan basıncımız hızla yükselir, bu da kalp krizine yol açardı. Fazla üretim yapması durumundaysa, damarlarımız aşırı genişler, kan basıncımız düşer, bu da şok durumuna neden olurdu. Ancak Yüce Allah’ın ilhamı ile hareket eden endotel hücreleri, ölümümüze neden olabilecek böyle oran hatalarını hiçbir zaman yapmazlar.
NİTRİK OKSİT SEVİYESİ VÜCUTTA NASIL ARTIRILIR?
Doymuş yağ tüketimi azaltılarak
Düzenli olarak spor yapılarak
Sağlıklı beslenilerek. Bunun için kırmızı et tüketimini azaltmak, bol sebze ve meyve yemek, protein gereksinimini özellikle soya fasulyesi ve haftada bir balık yiyerek karşılamak oldukça önemlidir.
Nitrik oksit üretimi için ayrıca antioksidan alınarak. Özellikle C ve E vitamini alınmalıdır. Çünkü antioksidanlar vücuttaki nitrik oksiti korumaktadır.
NİTRİK OKSİT DAMARLARI NASIL GEVŞETİR?
Damarın gevşemesi için öncelikle kanda bulunan bazı uyarı iletici hormonlar devreye girerler. Bunlar damar zarındaki alıcılara bağlanarak bu işlemi başlatırlar. Bunu ilk domino taşının düşmesiyle diğer tüm taşların birbirini etkileyerek sırayla düşmesine benzetebiliriz.
İlk taş harekete geçtikten, yani kandaki uyarı iletici hormon damar zarındaki alıcılara bağlandıktan hemen sonra hücre zarı adeta ne yapması gerektiğini “anlar” ve nitrik oksit üretmeye başlar.
Üretildikleri anda ne yapmaları gerektiğini “bilen” nitrik oksit moleküllerinden bazıları hızla damar düz kas hücrelerine gelirler. Burada hücreye girerek GTP adlı enzimle birleşirler. Bu, ikinci aşamadır. Ancak damarın gevşemesi için bir sonraki aşamaya geçilmesi gerekmektedir.
Nitrik oksit GTP ile birleştikten sonra cGMP isimli bir başka enzim üretilmeye başlanır. Elbette üretilen bu yeni maddenin de bu zincirde bir görevi vardır ve bunu gerçekleştirmek için miyozine giderek, onu harekete geçirir.
Miyozin, kas hücrelerinin kasılıp gevşemesi için gerekli olan bir etkendir. Artık son aşamaya gelinmiştir. Miyozinin de harekete geçmesiyle son taş da düşer ve kas hücreleri gevşer.
Damarın gevşemesi işlemini olabildiğince kolaylaştırarak anlatırsak, enzimlerin faaliyetleri sonucunda kas hücreleri içinde kalsiyum konsantrasyonu azalır ki bu, liflerin ayrılmasına ve kas hücrelerinin gevşemesine yol açar. Böylece damarlar genişler. Kısacası damarlarımızdaki basıncın düzenlenmesinde nitrik oksit molekülünün taşıdığı haberlerin hayati önemi vardır.
DAMARLARIN GERGİNLİĞİNİ DÜZENLEYEN BİLİNÇ YÜCE RABBİMİZE AİTTİR
Damarın duvar gerginliğini düzenleyen nitrik oksidin, bu kompleks işleyişi tek başına gerçekleştirmesi mümkün değildir. Nitrik oksit damar duvarının gevşetilmesinde bir aracı olarak görev yapar. Bu gevşetilme olayı bir dizi zincirleme işlemin gerçekleşmesi ile ortaya çıkar. Şimdi bu aşamaların tümünü kısaca maddeler halinde inceleyelim:
Dikkat edilirse bu işlemde rol alan hormon ve hücreler adeta bilinçli bir şekilde hareket etmektedirler.
Kandaki uyarı iletici hormonlar, damar zarında kendileri için uygun olan yere giderek, o bölgeyi etkiler ve bu süreci başlatırlar.
Bundan sonraki işlemlerde de aynı bilinç gözlenmektedir. Her uyarı, kapkaranlık insan bedeninin içinde asla yolunu şaşırmadan, hep doğru yere iletilerek başarılı bir sonuç elde edilir.
Hücreler, hormonlar ve moleküllerin bu adeta şuurlu hareketleri nasıl gerçekleşmektedir?
Nasıl olur da harekete geçmeleri gereken zamanı ya da durmaları gereken zamanı saniyesine kadar bilirler?
Üretilir üretilmez, sanki bir yerden emir almış gibi, mesajlarını doğru adreslere tam zamanında eksiksiz olarak nasıl ulaştırabilirler?
Bu bilinç kendilerine ait olabilir mi? Elbette olamaz. Bir hücrenin ne zaman, ne üreteceğini ona bildiren, hormonun veya molekülün doğru adrese gidebilmesi için onlara yolu gösteren, adresin doğru olduğunu onaylayan, kısaca tüm bunları yönlendiren bir akla ve şuura ihtiyaç vardır. Bu sonsuz akıl, hücreyi, hormonları, molekülleri yaratan, ne şekilde hareket etmeleri gerektiğini onlara ilham eden Allah’a aittir. Her şeyi kusursuzca var eden Allah, bu özel molekülü de sayısız yaratılış delillerinden bir tanesi olarak var etmiştir
NİTRİK OKSİT EVRİM TEORİSİNİ TEK BAŞINA YALANLIYOR
Yeryüzü, kainat ya da insan vücudu biraz derinlemesine incelendiğinde, evrim teorisinin ne kadar büyük bir yanılgı olduğu rahatlıkla anlaşılabilir. Kandaki moleküllerden sadece biri olan nitrik oksit bile öylesine detaylı ve akılcı hareket eder ki, bunların tesadüflerle meydana gelmesi imkansızdır.
Bu durumda şöyle bir soru sorulabilir: Tesadüfler, nasıl olmuş da kan içinde nitrik oksidi “özel bir üretimle” geliştirebilmişlerdir? Damarlara gevşetici etkiyi veren hormonlara, hücrelere ve enzimlere teker teker görevler dağıtan, onlar için belli bir güzergah belirleyen, acaba hangi tesadüftür? Bu tesadüflerin tümünün mekanizmaya faydalı bir şeyler eklemiş olması gerekir, çünkü hatasız ve mükemmel bir sistem oluşsa bile, sadece tek bir yanlış müdahale, sistemi tamamen ortadan kaldırmaya yetecektir. Peki bu durumda tümüyle şuurlu gerçekleşen bu olaylara “tesadüf” denmesi mümkün olur mu? Şu halde sistemin her parçasında, her detayında görünen bir şuur vardır. Bilim adamları, bu konunun detaylarını henüz birkaç yıl önce keşfedebilmişlerdir.
|
|
|
ZİHİNSEL VE BEYİNSEL MUTLULUK İÇİN NELER YAPMALIYIZ? |
Yazar: Emka - 04-07-2016, Saat: 17:10 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
|
İnsan beyni eğer bir bilgisayara benzetilirse, nasıl ki bilgisayarda komutlar işlemlere yol açıyorsa, beynimizde de bir, fikir, bir şema, bir resim. insan duygu, düşünce ve davranışlarını belirler. İnsan zihninin dinç kalabilmesi için geleceğe dönük hiçbir endişeli fikir taşımaması gerekir. İnsanın yaşanmış bitmiş olan geçmişteki kötü anı ve acı hatıraları, güncel olaylardan hareketle bugüne asla taşımaması gerekir. İnsan zihnini en çok etkileyen şey ise endişe ve öfkedir. İnsanın endişe ve öfkesini sık yaşaması daha gergin ve stresli bir hayat demektir. Stresli ve gergin bir hayat beyinde geri dönüşümsüz hücre göçüne yol açmaktadır.
Mutlu bir zihne ve beyne sahip olmak için neler yapmalıyız?
· Asla bir eleştiri, öneri ya da teklif karşısında yetersizlik duygusuna kapılmayınız.
· Asla kusursuz bir insan olmaya çalışmayınız.
· Başkalarına hoş görünmek için şirinlik ve fedakârlık yapmayınız yapmak zorunda olduğunuzu düşünmeyiniz.
· Duygusal anlam taşıyan hiçbir şeyin başarı veya başarısızlık şeklinde performansını ölçmeye çalışmayın. ( Evlilik, seks.)
· 24 saati 3’e bölün. 8 saat uyuyun, 8 saat çalışın ve kalan 8 saatte lütfen sizi mutlu edecek bir şeyi yapın. Hobiler edinin, spor yapın, sanatsal faaliyetleri izleyin, sergileri gezin.
· Size yapılan eleştirileri reddedilmişlik olarak algılamayın.
· Mükemmeli değil elinizden geleni yapın.
· Dünyada hiçbir zaman yalnız olduğunuzu ve yalnız kaldığınızı düşünmeyin, önünüzdeki taşlara taşlar eklemeyin, başkalarının önündeki taşları da kaldırın.
· Kimse için önyargı taşımayın ve herkese karşı içinizden geldiği gibi davranın.
· Başkalarınca beğenilmek ve takdir edilmek beklentisi taşımayın, hiç kimsenin sevgisine muhtaç olmayacak kadar kendinizi sevin.
· Sizin doğrularınızın başkalarının doğruları olmayabileceğini bilin.
· Çevrenizdeki insanların hareket ve davranışlarını denetlemeyin, hiç kimsenin beyninden geçenleri okumaya ve yorumlamaya kalkışmayın, kimsenin de dillendirmediğiniz müddetçe sizin beyninizi okumasını beklemeyin.
· Çok okuyun. Okumayı ertelemeyin, okumaya yaşınız ilerlese bile devam edin. Çünkü okumak zihinsel faaliyetleri çalıştırır.
· Çok gergin ve kaygılı olduğunuz zaman şu nefes egzersizini yapın;
iyi bir nefes almak iyi bir nefes vermekle başlar. Ağır derin ve sessiz olun. Nefes egzersizine başlamadan önce, sağ elinizi göbeğinizin hemen altına koyun, sol elinizi göğsünüzün üzerine koyun ve gözlerinizi kapatın. Nefes almadan önce ciğerinizi iyice boşaltın. Yeni bir nefes almak için birkaç saniye bekleyin. Ard arda iki derin nefes aldıktan sonra kesinlikle 4-5 kez de normal nefes alın. Tüm bu işlemleri günde 40 kez yapın ve bunu alışkanlık haline getirin.
· Akraba, aile ve kök bağlarınızı koparmayın. En azından özel günlerde mutlaka onlarla olun.
· Sizi aşan konularda mutlaka danışmanlık alın. Her şeyi siz bilemezsiniz ve siz çözemezsiniz. Danışmanlık almak bir eksiklik değildir.
*Psikiyatrist Prof. Dr. Arif VERİMLİ
|
|
|
BİR ŞAMANIN HAYATLA İLGİLİ 30 ÖĞÜDÜ |
Yazar: Emka - 04-07-2016, Saat: 16:27 - Forum: ŞAMANİZM
- Yorum Yok
|
|
1. Yolda yürürken bulduğun bir kuş tüyünü eve getir, bir vazoya koyabilir, asabilir yada rafta bulundurabilirsin. Bu cennetten sana gelmiş güçlü bir tılsımdır. Bu tarz ruhlardan size verilen işaretleri farketmelisiniz.
2. Nehirlerden taş topla. Büyük güç ve enerjileri vardır.
3. Tüm gücünle diğer insanlara yardım etmeye çalış. Eğer mutluluk veremiyorsan en azından zarar verme.
4. Zorluklar birer formalitedir. Ciddi zorluklar, daha ciddi olsalar bile hala formaliteden ibarettir. Gökyüzü oradadır, bazen bulutlarla kapanmış olsa bile bazen biraz çaba göstererek, mesela bir uçağa binerek aynı mavi gökyüzüne ulaşmak mümkündür. Herkese barış!
5. Bir hayale ulaşmak için bazen tüm gereken bir adım atmaktır. Zorluklardan korkmayın, her zaman vardırlar ve olacaktırlar. Hepinize amaçlarınız doğrultusunda temiz yollar!
6. Ahlaki olarak önceliğiniz başka birine zarar vermemek olmalıdır. Bu prensip oldukça güçlü olmalıdır. Sadece şöyle düşünün: “Hiçbir zaman hiç kimseye zarar vermeyeceğim.”
7. Canlılar için bir mutluluk kaynağı olabilirseniz siz kendiniz en mutlu olursunuz. Ve başkalarına acı çektirirseniz siz kendiniz de acı çekersiniz. Düşünün!
8. Günde en az bir saat sessizliğe zaman ayırın. Buna en az iletişime olduğu kadar ihtiyacınız var.
9. Sevebilme yeteneği Dünya üzerindeki en önemli yetenektir. Herkesi sevmeyi öğrenin, düşmanlarınızı bile.
10. Akarsulara çöp atmayın. Asla! Suyun ruhu çok sinirlenebilir. Ruhu yatıştırmak için ekmek, süt yada para atabilirsiniz.
11. Genelde geçmişimizi “altın çağ” yada “altın günler” olarak adlandırırız. Bu bir hatadır. Hayatımızda yaşanan her an tam olarak altın çağdır.
12. Mükemmel bir din ya da inanç yoktur. Kötü bir din de yoktur. Tanrı bir tanedir. İstediğinize dua edebilirsiniz ancak şu emirleri unutmayın: dürüst yaşa, atalarına saygı göster, ve sev.
13. Eğer Dünya’yı değiştirmeyi amaçlıyorsan önce kendini değiştir. Aşkın ve keyfin enerjilerini öğren. Bunlar bir insanın kilit anlarıdır. Gülümsemek, kahkaha ve keyif almanın çok büyük güçleri vardır. Bunu bir defa öğrendikten sonra kendinize sevginin kapısını açacaksınız.
14. Oldukça güzel bir deyiş vardır: Veren eli kısıtlı görme. Eğer mümkünse zayıf ve ihtiyacı olanlara para ver. Miktarı önemli değil ancak vermiş olmak önemlidir.
15. Hayat çok kısadır. Bunu gözyaşları, kavgalar, küfür ve alkol ile çarçur etme. İyi şeyler yapabilir, çocuk yetiştirir, dinlenir ve daha fazla mutluluk verici şeyler yapabilirsiniz.
16. Eğer sevdikleriniz size suçlu olmadığınız bir şey için kızdılarsa onlara sıkıca sarılın, ve onlar yatışıncaya kadar onları bırakmayın.
17. Ruhunuzda bir sıkıntı bir tükenmişlik hissediyorsanız şarkı söyleyin. Kalbiniz hangi şarkıyı söylemek istiyorsa. Bazen o da konuşabilmek ister.
18. Her zaman hatırla: Doğru din, doğru inanç ya da en becerikli şu veya bu inancın din adamı yoktur. Tanrı birdir. Tanrı dağın tepesindedir. Farklı din ve inançlar bu tepeye ulaşmanın farklı yollarını sunarlar. Kime istersen dua et, ancak bil ki senin asıl amacın günahsız olmak değil, tanrı’ya ulaşmaktır.
19. Eğer bir şey yapmaya karar verdiysen kendinden şüphe etme. Korku seni kendinden ve doğru yoldan saptırmaya çalışacak. Çünkü bu kötülüğün ana silahıdır. Eğer ilk defada başaramadıysan ümidini kaybetme. Her küçük zafer seni daha büyüğüne yaklaştırır.
20. Hayatta çok önemli bir şeyi hatırla. Herkes hakettiğini bulur. Problemlerin ruhuna ve düşüncelerine girmesine izin verme böylelikle problemler vücuduna da ulaşamaz.
21. Hayat sana yüzünü ya da başka bir tarafını çevirmiş olabilir. Ancak sadece çok az kimse aslında hayatı çevirenin gerçekte kendisi olduğunu anlıyabilir. Diğerleri hakkındaki tüm kötü düşünceleriniz size geri dönecektir. Kıskançlık da en sonunda size geri gelecektir. Buna neden ihtiyacınız var? Sakin ve ölçülü yaşayın. Kıskanç olmak iyi bir şey değildir ve hiç gerek de yoktur. Bu adamın büyük bir arabası varsa bu onun yüzünü daha güzel yapmayacaktır. Altın aslında kirli bir metaldir. Kıskanç olmaya ihtiyaç yoktur. Daha fazla gülümseyin ve yabancılar da size gülümseyecektir, hem de sevdikleriniz ve tüm hayatınızla beraber!
22. Size saygı gösterilmesini istiyorsanız başkalarına saygı gösterin. İyilik için iyilik, kötülük içinse bu kötülüğü yoksaymak yapılacak en doğru şeydir. Sizi kötü yapmaya çalışan biri onu yoksaydığınız için kendini gerçekte daha kötü hissedecektir.
23. İçmeyin. Hiç içmeyin! Alkol vücudu, beyni ve ruhu öldürür. Ben yıllardır içmiyorum. Eğer şamansanız veya ruhsal bir insansanız içerek bir süre sonra tüm güçlerinizi bitireceksiniz ve ruhlar sizi cezalandıracaktır. Alkol gerçekten de öldürür, aptalca şeyler yapmayın. Rahatlamak için hamama gidin, eğlence için şarkı söyleyin, iletişim ve ortak bir dil bulabilmek için çay için, ve bir kadını daha iyi tanımak için ona şeker verin!
24. Asla pişmanlık duyma! Ne olursa olsun bu ruhların isteğiyle olur ve bu her zaman en iyisidir.
25. Hayvanlara benzeyen taşları özel bir tören olmadan yerden almayın. Aksi takdirde çok ciddi bir nazara maruz kalırsınız. Eğer böyle bir taş bulduysanız ve yanınıza almak istiyorsanız bulunduğunuz yerin ruh efendisine başvurun ve ona bir teklifte bulunun, ardından bu taşı yerde beyaz bir bezle kaplayın ve böyle alın.
26. Güzel bir müziği dinleyerek kendinizi gün içerisinde aldığınız negatif enerjiden arındırırsınız. Müzik meditasyon gibidir. Sizi kendinize ve hayata geri getirebilir.
27. Kalbinizde her hangi bir baskı olmadan rahat nefes alabilmek için, ağlamayı öğrenin.
28. Eğer durum sizin çözemeyeceğiniz bir hal aldıysa ve hiçbir çıkış yoksa elinizi yukarı kaldırın. Ve elinizi sertçe aşağı indirirken “zıkkımın köküne git” deyin. Çok güzel bir deyiş vardır: Sizi yeyip yutmuş olsalar bile en azından 2 çıkış yolunuz vardır.
29. Kadınlar alışveriş yaparken ailelerinin önlerindeki günlerdeki mutluluğunu satın alırlar. Her bir taze, güzel, olgun ve güzel kokan meyve bu ailede mutlu ve sakin bir hayattır. Erkek, kendi tarafından kadına para sağlamalıdır. Böylece kadın en iyi kalitedeki ürünleri seçebilir. Yiyeceğe harcanan paradan kısan bir aile fakirleşir ve mutsuzlaşır. Bu kısıntı aslında sevdiklerinin mutluluğundan kısılır.
30. Kendinizi yanlış ya da birşey hakkında üzülüyorken bulursanız, vücudunuzu düzgün ve akıcı hareketlerle bir dans formunda hareket ettirin. Kötü enerjinizi yoluna sokup zihninizi çektiğiniz acıdan arındıracaksınız.
|
|
|
BAŞMELEK GABRİEL - Günlük Mesajı – 04.07.2016 |
Yazar: Emka - 04-07-2016, Saat: 08:23 - Forum: Gabriel (Cebrail)
- Yorum Yok
|
|
Merhaba,
04 Temmuz pazartesi bütün gün Başmelek Gabriel’in sevgi dolu sesini duydum. ‘Günlük mesajını yazman için seni bekliyoruz.’ dedi bana sevgi dolu sesiyle Baş melek Gabriel. Hep bir şeyler cıktı, yazamadım ertesi sabaha kadar…
iste sevgili Gabriel’in bizlere söylemek istedikleri:
“Merhaba sevgili arkadaşım,
Ben Başmelek Gabriel’im.
Sen, insanlarin yoneldigi deniz fenerisin. Siz, hepiniz oylesiniz. Sevgili arkadaslarim, biz, sizin simdi bu gercegin farkina varmanizi ve bu isigi dunyaniza yaymanizi istiyoruz. Sizler dunyanizi elinizde tutuyorsunuz, ama bunun farkinda degilsiniz. Eger isik oldugunuzu anlar ve isiginizin gucunun farkina varirsaniz, o zaman isiginizla dunyanizi aydinlatabilirsiniz ve mucizeler, evet mucizeler, dunyanizi sarar.
Biz burada, sizlerin ‘yakin dunyanizdan’ soz etmiyoruz. Biz burada, sizin gezegeninizin tamamindan soz ediyoruz. Sizler, her birinizin icinde olan gucun farkina SIMDI varmalisiniz, ve isiginizla isimalisiniz.
Biz sizden, bunu bilincli olarak yapmanizi istiyoruz. Bunu yapabilmek icin, bu zamanda sizlere verilen bircok yontem var. Onlari kullanin. Yureginize en yakin gelen yontemleri secin ve onlarla ilerleyin. Isiginizla baglantida kalin ve onu gittiginiz her yere yayin.
Sizler şu anda zirvedesiniz. Sizlerin, bunun farkında olmanız gerekiyor. ışığınızı yayın. O ışık öyle güçlüdür ki, onu bir kez kullanmaya başladınız mı, gücünüz karşısında şasırıp kalırsınız.’
(Ben o sırada, yaşamış olduğum irili ufaklı mucizeleri düşündüm elimde olmadan. Bir tanesi güneyde bir sahilde, Temmuz sıcagında cam ağaçlarına doğru hizla ilerleyen yangının yon değiştirmesi için Allah’a, Başmelek Mikail’e ve Ariel’e yürekten rica etmemdi. ‘Acaba ise yaradı mi?’ diye dusunurken gözlerimi açtıgımda ayakkabımın üzerinde yedi benekli bir ugur böceği duruyordu. Bundan üç-dört dakika sonra, rüzgar tamamen yon degistirip muthis bir hizla eserek yangını nehir tarafına surdu o gün. Yangın sönmüştü. Etraftakiler, ‘Rüzgar nasıl böyle tamamen yon değistirebildi?’ diyorlardı. Bu olayı,
o gün, facebook sayfamda sizlerle paylaşmıştım.
Buna benzer bir çok mucizeyi mümkün kılan o ışık karşısında gerçekten de saygıyla eğilirim, diye düşündüm.)
Başmelek Cebrail, sözlerine şöyle devam etti:
“Evet, bu gücün kaynağı olan kaynak çok büyüktür. O saftır, ve o, ışıktır. O, herşeyin üzerine ışıyabilir. O, herşeyi şifalandırabilir. Dünyanızdaki herşeyi…
Bu isigi kullanin. Hepiniz, evet hepiniz, bu isiga ulasabilirsiniz. Onu kullanin.
O isik olmak ve o isikla isimak, sizin sorumlulugunuz ve kaderinizdir.
''Başmelek Gabriel''.
|
|
|
OSMANLI'NIN EN ÜRKÜTÜCÜ EFSANELERİNDEN BİRİ : VAMPİR YENİÇERİLER |
Yazar: Spiritüeller - 04-07-2016, Saat: 00:49 - Forum: EFSANELER
- Yorum Yok
|
|
Hortlak, vampir ve yeniçeri...
Balkanlardaki Türk kasabası Tırnova'da (Tırnava olarak da bilinir) geçen bu olay, Osmanlı tarihindeki bu tip enteresan 3-4 olaydan biri.
Rivayet göre; bazı ölü yeniçeriler geceleri mezarlarından çıkıp şehri talan ediyor, insanlara korku salıyor. Bunun üzerine mezarları tek tek tespit edilen "vampir yeniçeriler", tarihi mitlerden farklı olarak kalbe değil de göbek üzerine kazık çakılması ve ateşe vermek yerine çıkarılan kalplerin suda haşlanması gibi "ritüeller" ile yok ediliyorlar.
Olay o kadar ciddi ki; dönemin kadısı Ahmet Şükrü Efendi'nin bu dehşet veren olayı anlattığı mektubu ile beraber, Osmanlı Devleti'nin resmi gazetesi olan Takvim-i Vekayi'nin 6 Ekim 1833 yılında yayınlanan nüshasına giriyor.
Kadı Ahmet Şükrü Efendi'nin mektubu
"Tırnova'da cadılar türedi. Gün battıktan sonra evlere dadanıp, erzak namına ne varsa; un, yağ, şeker, bal gibi şeyleri birbirine katıp içlerine bazen toprak bile karıştırıyorlar. Evlerin içlerine girerek yüklüklerdeki yorgan, şilte, yastık ve bohçaları didikleyip açıyorlar. Zaman zaman insanların üzerine taş, toprak, çanak çömlek attıkları halde kimse bir şey görmüyor. Birkaç erkek ve kadının da üstüne saldırdılar. Bunlara sorduğumuzda, 'Sanki üzerimize manda çöktü sandık!' dediler ama bir şey görmemişlerdi. Bu sebeple birçok mahalle sakini evlerini başka yerlere taşımak zorunda kaldılar. Halk, en sonunda bunun cadı işi olduğuna karar verdi.
Civar kasabalardan İslimye'de yaşayan ve cadı çıkartmakla şöhret bulmuş olan Nikola isimli bir Rum, bu işi halletmek üzere kasabaya çağrıldı ve kendisiyle işi halletmesine karşılık 800 kuruşa pazarlık edildi. Nikola, beraberinde getirdiği üzeri resimli bir tahtayla kasaba mezarlığına gitti ve bunu parmağının üzerine yerleştirerek çevirdi. Resimli tahta hangi mezara dönük durduysa o mezarın cadılı olduğunu gösterdi.
Resimli tahtanın dönük kaldığı mezarlar hayattayken şimdi kaldırılmış olan Yeniçeri Ocağı'na mensup iki yeniçeriye, Ali Alemdar ve Abdi Alemdar adındaki iki eşkıyaya aitti. Bunların mezarını açtığımızda karşılaştığımız manzara korkunçtu. Her ikisinin cesedini de yarım misli büyümüş, kılları ve parmaklarıyla tırnaklarını üçer dörder kat uzamış bulduk.
Mezarlar açılırken bekleşen bütün kalabalık bu manzarayı gördü. Bu iki zorba, yeniçeri ocağı kaldırılırken her nasılsa yaşlarının ileri olmasından dolayı cellât eline düşmeyerek ecelleriyle ölmüşlerdi. Sağlıklarında yaptıkları zorbalığın devamı olarak şimdi de kötü ruhları zavallı kasaba halkını rahatsız etmeye başlamıştı.
Cadıcı Nikola'ya göre, bunların sonsuza kadar ortadan kaldırılmaları için karınlarına birer ağaç kazık saplanması ve yüreklerinin kaynar suya atılarak haşlanması gerekiyordu. Mezarlarından çıkarttığımız ölülerin karınlarına söylendiği gibi birer ağaç saplayıp, yüreklerini dahi yerlerinden sökerek kaynar suya atıp haşladılar. Fakat bunların hiçbirisi kâr etmeyince Nikola bu sefer cesetlerin yakılması gerektiğini söyledi. Şer'an izin verildi ve cesetler hemen oracıkta yakıldı. Böylelikle çok şükür kasabamız cadı belâsından kurtulmuş oldu!.."
|
|
|
MELEKLERLE İLETİŞİM |
Yazar: Emka - 03-07-2016, Saat: 21:57 - Forum: MELEK MESAJLARI
- Yorum Yok
|
|
En Yüksek Melek Alemleri ile Essiz Rehberlik Baglantisi Beş Lightarian Melek Bağlantısı, sizin için bir Seraf (Serafim’in bir üyesi) ve dört Baş melekten oluşan “A - Takimi” olarak adlandırdığımız melek grubu enerjisinin bes üyesinin her biri ile daimi enerjisel bağlantılar yaratır... bu beş melek varlık kendilerini, Angel Links (Melek Bağlantıları) uyumlamalarını alan herkes ile kisisel olarak ve güçlü sekilde çalismaya adadilar.
AngelLinks vasitasi ile, onlarin odagi yasaminizda kosulsuz sevginin, yargilamamanin, cesaretin, güzelligin ve sevincin saf meleksi niteliklerini cisimlendirmenize ve genisletmenize yardim etmektir. Saglanan bu beş büyük meleksi niteliklere ilave olarak, her bir melek varlik, diger özel sekillerle sizin için bir rehber olacak....
Sözgelimi; eterik alemlere yolculuğunuzda size yardimci olmak, ilahi sifa ile sizi desteklemek, gelecek zamanlara “yolunuzu isiklandirmak”, yaratici ifadenizi canlandirmak/tesvik etmek ve iletisimlerinizi daha etkili yapmak !Sizinle daimi enerjisel baglantilari vasitasi ile, Seraf Rose Aura ve Basmelek Mikail, Rafael, Uriel ve Cebrail’in “A - Takimi” saf meleksi niteliklerini yasaminizin tüm alanlarinda cisimlendirirken
ve genisletirken melek ilhami ve destegi saglayacaklar.Kosulsuz sevgi için Seraf Rose Aura'nin AngelLink’i ... Serafim olarak adlandirilan Melek Alemlerinin en yüksek seviyesinden, adi Rose Aura olan bir Seraf, insanliga en saf kosulsuz sevginin meleksi niteligini yaymak için ileri adim atti.
Onun sizinle AngelLink (MelekBaglantisi) baglantisi vasitasi ile, “kosulsuz sevgisinin melek alevi” sizin kalp bölgenize yerlestirilir, sizin enerji alanlarinizdan yayilir ve sonra deneyiminizin tüm alanlarina dalgalanir. Daha sonra, Rose Aura, kalbin tüm konularinda size yardim etmek için bir Melek Rehber olarak sizin “eterik geri planinizda” çalisiyor olacak...özellikle ben’in ve digerlerine karsi kosulsuz sevginin genisletilmesinde. Seraf Rose Aura AngelLinks Başmeleklerin enerjisel seviyesine “lightarian giris kapimizi” temsil eder ve
diger Melek Bağlantilarini almak için ön kosuldur.
Dört Başmelek Angel Linkleri (Melek Baglantilari)...
Rose Aura baglantinizi aldiktan sonra, Basmelekler Mikail, Rafael, Uriel ve Cebrail ile daha özellestirilmis eterik baglantilar yaratmak için ilave AngelLinkler mevcuttur. Asagida Basmelek AngelLinkleri (MelekBaglantilari) ile ilgili bilgi bulacaksiniz.AngelLinklerin tümü sizin için Melek Alemlerinin üyeleri ile olaganüstü baglantilar yaratmak için dizayn edilmistir...insanlarin uzun zamandan beri deneyimlemekte oldugu melek temaslarindan daha derin baglantilar.Seraf Rose Aura ve Basmelekler ile bu baglantilarin özellikle ince - ayarli, oldukça yüksek titresimli ve sürekli dogada oldugunu görüyoruz...
Birçok bireyin önceden (zaten) Meleklerle sahip oldugu geleneksel “telepatik ve eterik etkilesimleri”nden çok farkli. Bizimle baglantilari için bir temel olarak (1) ince - ayarli, (2) yüksek titresimli ve (3) daimi olan bu niteliklerle, bu melek enerjileri kosulsuz sevgi, yargilamama, cesaret, sevinç vs enerjisel temalari ile ilgili olarak bizi daha etkin olarak destekleyebilir. Bu MelekBaglantilarinin her biri sizin ve bu melek varliklarin birlikte daha güçlü sekilde çalismanizi saglayan yeni, direkt ve daimi bir baglanti yaratmak için, enerji alanlariniz içinde çok özel bağlantı kurar.
Dört Basmelek Angel Bağlantısı
En Yüksek Melek Alemlerinden İlave Rehberlik BağlantılarıSeraf Rose Aura ile ilk AngelLink baglantinizi aldiktan sonra, Basmeleklerin dördü ile direkt ve daimi olarak baglanmaniz için “enerjisel giris kapisi” açilir...
günlük yasaminizin enerjisel deneyimine ilave melek nitelikleri asilamak için!
Basmelek Mikail’in Melek Baglantisi :
Yargilamama temasina odaklanan ve eterik alemlere yolculukta (telepati, kanal olma, bilinçli eterik (astral) seyahat vs vasitasi ile) size yardimci olmaya odaklanan Mikail, Melek baglantisini sunmak için ileri çikan ilk Basmelek idi. Rose Aura Melek Baglantisi vasitasi ile “kalp bölgesinde melek alevi”nin tutusturulmasina benzer sekilde, Basmelek Mikail MelekBaglantisi için olaganüstü bir vizyon aldik. Bu, Mikail’in insanlarin enerji alanlarina asilamayi diledigi taç çakranin en saf enerjilerinin sembolik bir temsilidir (tasviridir). Kullanilan sembol hale’dir (isik halkasi)!. Bu durumda, o yasaminizin tüm alanlarinda yargilamamanin deneyimini kolaylastiracak essiz zihinsel safligin meleksi bir halesidir. O ayrica Basmelek Mikail’in sizinle baglantisinin ve eterik alemlere melek rehberiniz olarak hizmet etmek için önerisinin sembolik bir hatirlaticisi olarak hizmet eder.
Basmelek Rafael’in Baglantisi :
Basmelek Rafael meleksi cesaretin ve ilahi sifanin asilanmasi ile bizi desteklemek için ileri adim atti. Onu “Aydinlatici” olarak adlandiriyoruz, çünkü o ayrica yasaminizda “yolunuza isik” getirmenizde size yardim etmek için bir “Melek Isigi Mesalesi” sunuyor! Bu MelekBaglantisi vasitasi ile Rafael’in yardimi ile, meydan okumalardan ve engellerden daha etkili olarak kaçinabileceksiniz...ve ayrica önünüzdeki firsatlari ve spiritüel ödülleri daha berrak olarak göreceksiniz. Siz geleceginize dogru yolunuzu daha iyi aydinlatirken, ilahi, meleksi cesaretli eylemin bir hissi size daha çok dogal olarak gelecektir. Basmelek Rafael’in MelekBaglantisi ayrica sifa sürecinizde sizin için destek saglayacaktir. O, “ilahi sifaci” olarak bilinir ve onun MelekBaglantisi vasitasi ile, Rafael içinizdeki “ilahi sifaciyi” kesfetmenize yardim eder.
Basmelek Uriel'in Baglantisi :
Basmelek Uriel yaratici ifade için yeteneklerinizin canlandirilmasi vasitasi ile güzelligin eril yönünü ve minnettarligin daha yüksek bir hissi vasitasi ile “güzelligin disil yönünün” deneyimine izin veren meleksi güzelligin asilanmasini bize saglamak için ileri adim atti. Bu MelekBaglantisi vasitasi ile, Uriel düsündügünüz, söylediginiz ve yaptiginiz her seyde güzelligi ifade etmek için yeteneklerinizi zenginlestirerek size yardim edebilir. O ayrica bir çok sekillerde sanatsal ifade için yaraticiliginizi ve ilhaminizi canlandirmaya yardimci olabilir.
Basmelek Uriel ile bu MelekBaglantisi için, bize verilen sembol kalp bölgenize eterik olarak yerlestirilen, sizinle bu baglantinin bir hatirlaticisi olarak hizmet eden “kalp - seklinde bir armagan kutusu”dur. Kalp bölgesi hem içeriye dogru hem disariya dogru güzelligin ve yaraticiligin akisi için büyük bir portaldir. Bundan dolayi, metaforik olarak, kalbinizdeki bu meleksi “armagan kutusu” Uriel’in güzellik, minnettarlik ve yaratici ifade enerjilerini tutacaginiz yerdir.
Basmelek Cebrail’in Baglantisi :
Basmelek Cebrail’in odagi sevinç/nese ve iletisimler üzerinedir ! Bu MelekBaglantisi vasitasi ile, Cebrail bizim için çok büyük miktarda bulunan mevcut sevinçleri farketmek ve deneyimlemek için ve günlük yasamlarimizda sevincin/nesenin yeni ve heyecanli seviyelerini tezahür ettirmek için bize zaman ayirmamizi ögretir. O size “kalbinizin sarki söylemesini saglayan” seyleri bulmaniza yardim edebilir ve
sevincin az oldugu görüldügü zamanlarda ilahi içsel gücünüzü ve ilhaminizi sunar. Cebrail ayrica, Ilahi olan için büyük iletisimci (mesajci) olarak bilinir. Bu nedenle o, dissal günlük yasaminizda etkili iletisimler için pratik destek sagladigi kadar, özellikle “bilmenize” ve sezginize erismeniz için içsel iletisimlerinize yardim edebilir.
Mesajci/iletisimci olarak rolünde, Cebrail ayrica iyi haberlerin ve bilgilerin bildiricisi ve
müjdecisi olarak hizmet eder. O, bu zamanda küresel - insan enerji sistemimize akmaya baslayan özel yeni enerjilerin müjdecisi olmak için öne çikti...hepimizi bir sonraki spiritüel tekamülsel siçramaya tamamen hazirlamak için.Basmelekler ile bu dört uyumlama - temelli baglanti herhangi bir sirada ve sizin için uygun hissettiren aralar ile alinabilir. Bunlar, Seraf Rose Aura MelekHatti gibi ayni sekilde baskalari ile paylasilabilir. Lütfen Rose Aura Melek Hatti’nin Basmelek AngelLinkleri almak için ön kosul oldugunu unutmayin.
|
|
|
RÜYADA GÖRÜLEN RENKLERİN ANLAMLARI |
Yazar: Emka - 03-07-2016, Saat: 20:05 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
|
Zaman zaman rüyamızda renkler görürüz ama ne anlama geldiğini bilmeyiz renklerin anlamlarını bilmek isteyenler için güzel bir konu bence
Birbirine uyumlu renkler yaratılışın amacına uygun hareket etmeye, insanlarla hoş geçinmeye; zıt renkler uyumsuz ve heterojen insan ve görüşlere, iyi ile kötüyü birbirine karıştırmaya; Beyaaz renk dürüst karaktere ve huy güzelliğine, Yeşil renk Ahlak ve din güzelliğine, Bu iki renk hayır ve müjdeye, Siyah renk kalp katılığı ve yanlış düşünceye yahut mal ve dünyalığa, Kırmızı renk şiddet ve şerre, Bayrak kırmızısı şeref ve başarıya, Sarı renk hastalık ve ümitsizliğe, beklenen işin olmayacağına, Kahverengi ve tonları ağırbaşlılığa ve iş ve durumdaki oturmuşluğa, Mavi ve tonları ümit edilen şeylere, Mor renk kedere, Pembe mutluluğa, Pastel renkler ve diğerleri bulundukları yer ve konumun durumuna göre güzellik ve noksanlıklara, Toprak rengi mütevazi insana ve rızka, Buğday rengi nesiller ve insanlar arasındaki ihtilaflara delalet eder.
Mavi: Genellikle yıldızları, geceyi, insan sıcaklığını, kalıcı ve derin duyguları, düşünceyi ve dinlenmeyi simgeler. Mavi gören kişiler genellikle romantik ve duygusal bir kişiliğe sahiptirler. olmak da bir diğer alametidir.
Kırmızı: Hareketi ve hızı simgeler. Kırmızı görenler duyguları yoğun yaşayan kişilerdir. Ne var ki, aşırı kırmızı renk rüyayı görenin son zamanlarda zamanda despotik bir yan ve sinirli bir kişilik göstergesi de olabilmektedir. Başkalarının dikkatini çekmek isteyen kimseler de kırmızı rengi rüyalarında sıkça görürler .
Sarı: Güneyin rengi; aynı zamanda umudun, ilginin, iyimserliğin ve evrensel aşkın rengidir. Sarıyı sevenler genellikle herkesle konuşan, geniş bir kültür hazinesine sahip sosyal tiplerdir. Elbiselerinde bu rengi tercih edenler, iyimser ve neşeli kişilerdir.
Kahve: Bu rengi sevenlerin tipik özelliği, heşeyin mükemmel olmasını istemeleridir. İçinde bulunulan ortamı sıcak gösteren bu renk oturma odası ve salon dekorasyonunda sıkça kullanılır.
Yeşil: Dikkatin ve konsantrasyonun rengidir. Bu, yemyeşil bir ormana dalan kişideki ilk refleksi olması ile izah ediliyor. Bu rengi sevenler, sağlam bir iradeye ve başkalarını kontrol etme yeteneğine sahiptirler. Aşırı yeşil, kişinin süper denetimini, hafif yeşil ise boşvermişliği simgeler.
Siyah: Varolma ve gençlik başkaldırısının tipik rengidir. Korku ve umutsuzluğun yanı sıra ölümü de çağrıştıran siyah ölçüsüz tavırların düşünmeden alınan kararların kötü olan sonuçları karşısında kişiyi uyarır.Haberci birçok rüyada siyah ve beyaz objeler oldukça sık görülür
Beyaz: Bütün toplumların kutsal rengidir.Kimi zaman ´ölümü´ simgeleyen beyaz, aynı zamanda ´öteki hayatın´ başlangıcı sayılıyor. Bu rengi görenler rüyayı gördükleri zaman diliminde çatışmadan uzak, farklı ve özgür bir ruh haline sahip olmak isterler.Yalnız kalmak sağlıklı düşünebilmek için gerekli zamana ihtiyaç duyulduğunun yalnızlığın güzel gelişmeler olarak geri döneceğinin habercisidir beyaz
Pembe: Bayan için gamsız geçecek birkaç güzel güne erkek içinse kararlı adımlarla ilerlediği tuttuğunu koparabileceği kısa dönemli işlere delalet eder.
Mor: ´. Mesleki açıdan da ikili ilişkiler açısından da seçilecek en yaşlı renktir ve gelecekle ilgili olaylara işaret eder . Sanatçı ruhlu insanların, meraklarını fantezileriyle yaşayanların tutkun oldukları bu renk, sanatsal duygusal sosyal ve iş alamında yol göstericidir rüya eksiksiz yorumlanır ise alınacak cevaplar tatminkar ve sabittir
Gri: Bu rengi görenler , genellikle işlerine gereğinden fazla önem veren, ciddi ama asla hırslı olmayanlar kimselerdir . İİkili ilişkilerde çok başarılı olunmayacağını ilerleyen zamanlarda çıkan sorunların altından kalkmakta güçlük çekileceğini ve melankolik bir ruh halini işaret eder
|
|
|
Camdan Yapılmış İki Devasa Su Altı Piramidi Bermuda Üçgeni’nin Merkezinde Bulundu |
Yazar: Emka - 03-07-2016, Saat: 16:08 - Forum: GÜNCEL HABERLER
- Yorum Yok
|
|
Sonar metodu ile iki bin metre derinlikte garip yapıların varlığının tespit edildiği öne sürüldü. Farklı cihazlar ie yapılan çalışmalar bilim adamlarına Mısır’daki ünlü Cheops Piramidi’nden bile daha büyük , cama benzer bir şeyden yapılma iki devasa piramidin varlığını öne sürme imkanı tanıdı.
Garip yapıların varlığındaki sırrın çözülmesi, Bermuda Üçgeni ile bağlantılı korkunç ve gizemli kayıp vakalarına dair ışık tutabilir.
Bu tez Bahama’da gerçekleşen basın konferansında dile getirildi. Deniz bilimciler bu teknolojinin modern bilime yabancı olduğunu ve su altındaki piramidi tespit edebilir şekilde tasarlandığını söyledi. Belki de zaman içerisindeki detaylı çalışmalar hayal edilmesi zor sonuçlar doğuracaktır. Piramitleri kapsayan raporlar epey yaygın. 1990 yılında Amerikalı deniz bilimciler tam da Bermuda Üçgeni’nin merkezindeki su altı piramitlerinin varlığını keşfetti. Bilim adamları bütün verileri işledikten sonra zeminin tamamen düz olduğunu ve cam veya buz gibi göründüğü sonucuna vardı. Piramitlerin boyutu neredeyse Cheops Piramidi’nin üç katına yakın. Bu haberler heyecan vericiydi ve Florida’daki konferansta tartışıldı. 3 boyutlu, mükemmel bir şekilde düz, yüzeyi kir, mantar veya çatlak bulundurmayan piramide ait çok miktarda resim ve bilgisayarda işlenmiş veri konferansa katılan gazetecilerde bulunmaktadır.
|
|
|
ORB RENKLERI ve GENEL ANLAMLARI |
Yazar: Emka - 03-07-2016, Saat: 15:32 - Forum: ORB
- Yorum Yok
|
|
Genel ozellikleri:
*Sürü halindeler ve organikler/canlılar.
*Soğana benzer cok katli derinlikleri var.
*Hem fiziksel hem de eterik bedenleri var.
*Bilince sahipler: Bazi medyumlar onlarla konuşabiliyor.
*Hızlılar…çok çok hızlılar.
*Baska bir boyuttan geldikleri dusunuluyor, ozellikle bilim adamlari bizim boyutumuzda gorunur olabilmek icin bu tur ruhlarin titreşimlerini düşürdüklerini ileri sürüyorlar.
İnsanlar sadece belli bir frekans aralığında duyabilmekte ve görebilmektedirler. Melek ve diğer ışık varlıklar ise farklı bir frekansta titreşirler. Çok sayıda insan, sadece somut olana inandığından, ruhsal varlıkların olmadığını düşünüp, yoksayarlar. Bunun sonucunda bu varlıkların sundukları yardım elinin farkına varmadan, umutsuz bir yaşam sürerler.
İnsanlar ruhani dünyanın varlığı için kanıt aramaktadır. Spiritüel hiyerarşi, yüzyıllardır insanların görme ve duyma duyularının ötesinde farklı boyutlar olduğu konusuna dikkatleri çekebilmek için çalışmalar yapmaktadır. Melekler ve Yükselmiş Üstatlar insanların fotograflarında görünüp dikkatlerini çekebilmek için, Orb olarak görünme projesini başlatmışlardır. Böylece hem insanlara bir kanıt sunulacak, hem de Orb gören kişi ile temas kurulabilecektir.
Bir Orb görüntüsü yakaladığınızda, siz ışık varlığın enerji alanını görmektesiniz. Işık beden veya merkabah normalde 6 köşeli yıldız şeklindedir.Varlık geliştikçe daire şeklini almaya başlar. Bu ise tamlığı ve bütünlüğü simgeler. Ayrıca küre diğer şekillerden daha yüksek bir enerjiye sahiptir ve enerji akışını kısıtlayacak köşeleri yoktur. İçindeki varlığı korur ve seyahati sırasında zarar görmesini engeller.
Orblar sadece belli bilinç seviyesindeki fotoğrafçıların çektiklerinde belirirler. Sevgi işin anahtarıdır. Orblar auraları genişlemiş beşinci boyut varlıklarıdır. Orbları görüntüleyebilmek için sevgi bilincine ulaşmalısınız.
ORB RENKLERI ve GENEL ANLAMLARI
■ Pembe - açıklık (dürüstlük) kırmızı - stres huzursuzluk
koyu kırmızı - öfke ,ağrı ,psikolojik bozulma
■ açık kırmızı - yüksek enerji
şeftali - konfor yeteneği
turuncu - şifa enerjisi
■ Altın - serbest akan enerji ,tolerans
sarı - uyarı
sarı yeşil - ruhsal büyüme
yeşil - şifa, doğurganlık
■Turkuvaz - eğlence tarafsızlık
açık mavi - huzur
pilot açık mavi - koruyucu
koyu mavi - koruyucu, utangaçlık, kurtulan içgüdü
■ lavanta - Tanrı ile barışıklık
mor - depolanan bilgiler
menekşe - manevi arayış
beyaz - yüksek frekans koruma
gümüş - telekinetik güç
kahverengi - yeryüzüne bağlantı
|
|
|
Ezoterik Astroloji |
Yazar: Emka - 03-07-2016, Saat: 01:29 - Forum: Astroloji
- Yorum Yok
|
|
Albert Einstein’ın söylediği gibi, Herhangi bir şeyin özüne girebilirseniz; Sonunda en Derin hakikat ve gerçeklikle karşılaşırsınız.
Küçük insan, Büyük Alemin (makro-kozmos) bir minyatürüdür... İnsan varlığı, alemden daha da küçük olsa da, o Büyük Alemin bütün hakikatlerini kendisinde toplamaktadır. Bu sebepledir ki, bilge insanlar, bu aleme Büyük İnsan (İnsan-ı kebir) adını veriyorlar...’’
İbn’ül Arabi, Fusüs Ül-Hikem
Bir çocuk göksel ışınlar bireysel karmasıyla matematiksel bir uyumda olduğu gün ve Saatte doğar. Horoskopu değiştirilemez geçmişin ve olası geleceğin sonuçlarını gösteren okuyucu bir portredir. Fakat doğum haritası sadece sezgisel bilgeliği olan Kişiler tarafından hakkıyla yorumlanabilir.
Çağdaş bilim açısından insanlara uzaydan gelen bir etkiden söz etmek acaba mümkün mü? Değil mümkün olması, artık evrenden soyutlanmış bir insandan söz etmek bilimsel bulguları inkar etmek anlamına gelir. Çağdaş astronominin kurucuları, Kopernikus, Tyço Brahe, Kepler, Galileo, Newton’un astrolog olmaları bir rastlantı değildir. Bu kaşifler açık fikirli ilim adamlarıydı ve gözlem ve deneyimlerden alınan kesin sonuçlara inanırlardı. Astrolojide hiç bir zaman kanıtların yetersizliğinden söz edilmedi. Onun suçu kadim bir bilim olması, mevcut materyalist felsefeye ve kurumsallaşmış ve muhafazakar “BİLİM” ideolojisine uymamasıdır. Dünyamız uzaydan sürekli bir çok ışın ve enerjiler tarafından yağma edilmektedir. Güneş sistemimizdeki ağır cisimlerin dünyayı ve insanı tam olarak nasıl etkilediğini bilmiyoruz. Hatta bazılarına göre bir etki değil, senkronizelik/eşzamanlılık söz konusudur. Bu söz gelişi etkilerin sonuçlarının semavi hareketlerle bağdaştığını gözleyebiliyoruz. Bunlar yüz yıllardır tartışıldı, istatistikler yapıldı, deneyler yapıldı.
Çeşitli olumlu sonuçlar da elde edildi, hatta bazılarına göre şüphe götürmeyecek sonuçlar da. Ağır cisimleri görmemizi sağlayan ışığın renk tayfı bize fezadan gelen dalgaların sadece ince bir dilimidir. Duyularla sezmediğimiz bir çok dalgalar da sürekli yağmaktadır. Gezegenlerin radyo dalgaları yaydığını biliyoruz. Bunların dışında elektro-manyetik dalgalar ve yer çekimleri de vardır. Astrolojide açılar ile ilgili etkileşimler dalga hareketlerin etkilerine uygundur. Astrolojik etkilerin hiç bilmediğimiz bir nedene dayanması da mümkündür. Bu açıdan bu tip spekülasyonlara hiç girmeden konuya hemen girsek daha verimli olacaktır. Kadim bilimlerin en önemli özelliği çalışan ve pozitif sonuç veren sistemler olmalarında yatmaktadır. Hepsinin kendine göre açıklama şekilleri vardır, bunların çağdaş akademik anlayışa uyup uymaması onlardan faydalananlar için hiç de sorun değildir. Akademilerin ilki Platon tarafından kurulmuştu ve orada idealist felsefe hakimdi. İdealist felsefesine göre evrenbiliminde idealar ön plandadır. Yani evren, kozmos, dünya, canlılar, her şey düşünsel ürünlerdir. Her şeyin arkasında bir plan ve anlam vardır, ruh ve zeka vardır.
20. asırda idealist felsefeyi inkar etmek moda haline gelmişti. Fakat yeni milenyumda yine bir anlayış ortaya çıkmaktadır ve onunla birlikte yeni bir insan prototipi. Bir yandan bu yeni insanlarda varoluşçu bir özgürlük ve farkındalık bulunurken, bir yandan da bütünsellik sezgisel olarak kavranmaktadır. Astroloji başlı başına Ezoteriktir. ( Ezoterizm kutsal olana daha derin bir bakıştır.) Bazı astrologlar astrolojiyi bütünsel Hermetik kökeninden uzaklaştırma çabasına girerler ve onu sanki başlı başına bir “loji” (bilim dalı) gibi göstermeyi tercih ederler. Bu da pozitif bilim ağırlıklı modern akademik anlayışına uyma, ona şirin gözükme çabasından doğmaktadır. Oysa gerçek astroloji diğer ezoterik bilimlerle içli dışlı bir sistemdir ve aynı kaynaktan gelmektedir. Gerçek bir astrolog saygıdeğer olma arayışına girerek, astrolojiyi zorla mevcut vasat fikir ve ideolojilere sokma gayretine girmemelidir. Evrende zekamızı aşan bilmediğimiz çok fazla şey var. Güneş sistemi dahilinde ki güneş, ay ve gezegenlerin insanı etkiledikleri bilim tarafından inkar edilmesi mümkün değildir. Bütün sorun bunun ne şekilde ve ne derecede olduğu konusunda yatmaktadır. Elbette klasik astrolojide güneş sistemi ve ötesindeki sabit yıldızların bizim kişiliğimiz, psikolojik yapımızla ilintili olduğu görüş pozitif bilim ideolojisinde yeri yoktur. Ancak daha eski çağlarda, her şeyin ilintili olduğu, bir bütünün parçası olduğu bilim anlayışına uygundur. Ancak, yine de, her şeye rağmen zaman zaman bilim adamları astrolojik verilere itibar gösterdikleri görülmektedir. Astroloji binlerce yıldır çeşitli topluluklarda elde edilen gözetim ve deneyimlerle geliştirilmiş, doğrulanmış, çalışan bir sistem olarak milyonlarca kişi tarafından kabul görmüştür. Evren (makrozmos) ve insan (mikrokozmos) arasındaki etkileşimin önemli bir göstergesidir. Bir kılavuz veya rehberdir. Bir gerçek astrolog ise, astrolojinin gerçek çalışma şeklini yılların deneyim ve birikimi ile az çok özdeşleşmiş bir kişidir. Yaptığı konsültasyonlar insanları olumlu bir şekilde etkiliyorsa, ona bir şey kazandırıyorsa, tabi ki emek veren bütün kişiler gibi ücretini hak etmiştir. Ünlü psikolog Jung dahi hastalarına konsültasyon yapmadan astrolojik haritalarını çıkartırdı.
7 Yıllık Devreler
Ezoterik astrolojide ilginç spekülasyon konulardan biri de 7 yıllık devreler üzerine kurulmuştur. Bilindiği gibi Uranüs'ün güneş etrafındaki yörüngesi 84 yıldır. Bu demek oluyor ki her bir burçta 7 yıl bulunmaktadır, çünkü 84 = 12 x 7. Uranüs dönüşüm ve değişim gezegenidir. Dolayısıyla, 7 yıllık devrelerin sonunda önemli değişimler söz konusudur. Tabii ki, Uranüs nispeten yakın bir zamanda 1781'de keşfedildi. Ancak, insan yaşamının yedi yıllık devrelere bölündüğü düşünce daha eskidir.
Gezegenlerin feleklere (hızlarına) göre sıralamasını daha önce vermiştik. Bu konuda hafızanızı tazeleyelim: 1) Ay, 2) Merkür, 3) Venüs, 4) Güneş, 5) Mars, 6) Jüpiter, 7) Satürn. buna aynı zamanda Kabbalistik sıra da denilir, bunu sebebi ilgili yazıda açıklanacaktır.
Ezoterik astrolojide yedi yıllık devreler insan doğumundan itibaren başlayarak her bir devre belirli bir gezegen tarafından yönetilir. Bu devreler insanda erginleme çağlarıdır:
1) Birinci devre Ay tarafından yönetilir ve doğumdan itibaren 7nci yaşa kadar sürer. Ay yansıma gücü verir. Ay devresinde çocuk her şeyi yansıtarak taklit ederek öğrenir. Ay ayrıca dişilik ve annelik gezegenidir. Bu çağda çocuk üzerinde anne hakimdir. Göbek bağı kesildiyse de bağımlılık devam eder. Dünyayı annenin himayesi altında ve aracılığı ile görür ve yaşar.
2) İkinci devre Merkür tarafından yönetilir ve 7nci yaştan 14ncü yaşa dek sürer. Merkür iletişim ve öğrenme kapasitesini verir. Merkür devresinde çocuğun bilgisi büyük bir artış gösterir, her şeyi merak eder ve çabuk öğrenir. İletişim kurma, kendini ifade etme konuları onun için büyük önem arz eder ve bu alanda kendini geliştirir.
3) Üçüncü devre Venüs tarafından yönetilir ve 14ncü yaştan 21nci yaşa dek sürer. Venüs erginliği sağlar. Cinsel farklılıklar belirlenmeye başlar. Çocuklar birer erkek ve kadın olmayı başlarlar ve cinsel kimliklerine kavuşurlar. Görünümlerine özen göstermeye ve karşı cinse ilgi duymaya başlarlar. Bunun haricinde güzel sanatlara, estetik değerlere ve ideallere önem vermeye başlarlar.
4) Dördüncü devre Güneş tarafından yönetilir ve 21nci yaştan 28nci yaşa dek sürer. Güneş ego ve sosyal hakimiyeti geliştirir. Burada ego gelişmeye başlar. Kişi kendine sosyal çevre edinmeye ve kişiliğini geliştirmeye başlar. Kariyer edinme ve yaşamını kurma çabasına girer.
5) Beşinci devre Mars tarafından yönetilir ve 28nci yaştan 35nci yaşa dek sürer. Mars güç ve mücadele verir. Bu yaşta kişi hayatta kendine bir yer tesis etmek mücadele verir. Önceden öğrendiklerini uygulamaya koymaya çalışır. En aktif çağı denilebilir.
6) Altıncı devre Jüpiter tarafından yönetilir ve 35nci yaştan 42nci yaşa dek sürer. Jüpiter zenginlik, keyif ve felsefe verir. Bu yaşta kişi vermiş olduğu mücadelenin sonuçlarını elde etmeye başlar. Rahat etmeye ve eğlenmeye başlar. Bir yandan da hayatın anlamı üzerinde düşünmeye, felsefe üretmeye başlar.
7) Yedinci devre Satürn tarafından yönetilir ve 42nci yaştan 49ncü yaşa dek sürer. Satürn disiplin ve olgunluk gezegenidir. Burada kişi yaşlanmayla yüzleşir, zamanını iyi değerlendirmesi ve sağlığını koruması için daha disiplinli olması gerektiğini fark eder.
Bu sıralama bittikten sonra yeni bir dizi başlar. Yani 49 ve 56 arası Ay devresi. Bunun yerine Satürn ötesi gezegenleri koymak da düşünülebilir ve anlamlı sonuç elde etmek mümkündür.
|
|
|
|