Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adı/E-Posta:
  

Şifreniz:
  





Forumda Ara

(Gelişmiş Arama)

Forum İstatistikleri
» Toplam Üyeler: 3,070
» Son Üye: damon
» Toplam Konular: 2,834
» Toplam Yorumlar: 3,065

Detaylı İstatistikler

Kimler Çevrimiçi
Toplam: 1345 kullanıcı aktif
» 0 Kayıtlı
» 1345 Ziyaretçi

Son Aktiviteler
Sürekli Aynı Sayıyı Görüy...
Forum: MELEK MESAJLARI
Son Yorum: Stannis
03-10-2024, Saat: 18:13
» Yorumlar: 0
» Okunma: 329
Bize ait olmayan sahte an...
Forum: Zihin
Son Yorum: cinsiyetsiztirmavi
29-08-2024, Saat: 01:28
» Yorumlar: 0
» Okunma: 307
RUHLARIN YAZDIRDIĞI SÖYLE...
Forum: ENTERESAN BİLGİLER
Son Yorum: Shfz
20-08-2024, Saat: 01:26
» Yorumlar: 1
» Okunma: 62,010
Nuh’un Gemisi’nin Çözülem...
Forum: TARİH
Son Yorum: Emka
21-02-2024, Saat: 21:57
» Yorumlar: 3
» Okunma: 8,133
DEMON İSİMLERİ LİSTESİ VE...
Forum: DEMONLAR
Son Yorum: Debriyaj_Balatasi
15-02-2024, Saat: 02:30
» Yorumlar: 1
» Okunma: 25,075
Trabzon'da ki Majisyenler
Forum: TRABZON SPİRİTÜELLERİ
Son Yorum: koavemaji
02-02-2024, Saat: 14:11
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,007
11:11'in Manevi Önemi ve ...
Forum: EVRENSEL ENERJİLER
Son Yorum: zeynepbuhan
10-11-2023, Saat: 18:49
» Yorumlar: 1
» Okunma: 6,150
Sürekli Şiddetli Baş Ağrı...
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: Gümüşkurt
25-09-2023, Saat: 19:23
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,524
%100 Etkili Şans İlmi Hav...
Forum: BÜYÜLER
Son Yorum: Gümüşkurt
18-09-2023, Saat: 23:51
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,286
Baş Melek Cebrail'in ismi...
Forum: Gabriel (Cebrail)
Son Yorum: Gümüşkurt
17-09-2023, Saat: 15:38
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,173

 
  Nibelungen - Nibelungenlied Destanı
Yazar: Archilles - 28-05-2016, Saat: 00:55 - Forum: Alman Mitolojisi - Yorum Yok

Destan, 'çok eski zamanlarda', Niederland'da geçer. O zamanlar güçlü kral Siegmund'un krallık zamanına denk gelmektedir. Kraliçeyse güzel Siegelinde'dir.

Destanın en önemli kahramanı Siegmund ve Siegelinde'nin oğulları Siegfried'dir. Siegfried daha genç yaşlarında, maceralara atılmak için, babasının şatosunu terk ederek yollara düşer. Kılıcı olmadığı için elinde bir sopayla köyleri kentleri dolaşır durur.

Siegfried birgün bir demirciye rastlar ve kılıç sahibi olabilmek için onun yanında çalışmak istediğini söyler. Mimir adındaki demirci bu teklifi kabul ederek ona yatacak yer ve yiyecek verir. Ertesi gün de yeni çırağının bu işi yapıp yapamayacağını sınamak için onu ocağın başına götürür ve eline en ağır çekici verir. Siegfried bununla öyle bir vurur ki, örs toprağa gömülür, demir parçaları etrafa saçılır. Buna kızan Mimir Siegfried'i kulağından tutunca, Siegfried dayanamaz ve onu yere fırlatır.

Bu yeni çırağından nasıl kurtulacağını bilemeyen Mimir yeni bir yol denemeye karar verir. Siegfried'i çağırır ve ondan, ormanın öteki ucundaki kömürcüden kömür getirmesini ister. Bunu söylerken yolu üstündeki ejderhanın Siegfried'i öldüreceğini ummaktadır.

Siegfried kendine yaptığı kılıcı alır ve yola koyulur. Tam kayalığın önünden geçerken ejderha saldırır. Siegfried bu saldırıdan çevikliği sayesinde kurtulur ve önüne ilk gelen ağacı sökerek canavarın kafasına fırlatır. Ağacı kökleri canavarı sarınca, bundan yararlanan Siegfried diğer ağaçları da onun üzerine fırlatır. Daha sonra bunları tutuşturarak ejderhayı yakar.

Ejderha yanarken bedeninden bir yağ akmaya başlar. Bu akan yağ dereciğine parmağını sokan Siegfried parmağının 'boynuz' gibi sertleştiğini görür. Bunun üzerine üstündekileri çıkartarak bu yağ ile bütün vücudunu yıkar. Siegfried bu işi yaparken bir ıhlamur ağacı altında durmaktadır ve ağaçtan bir yaprak sırtına, 2 omzunun arasına düşerek oranın bu yağ ile yıkanmasını engeller. İşte bu yaprağın dışında kalan hiçbir yere silah işlemeyecektir; fakat Siegfried'in vücudunun da yara alabileceği tek yer burası olacaktır.

Kömürcünün yanına varan Siegfried, ona, Mimir ve arkadaşlarının daha önce sözünü ettikleri, ağzından ateşler saçan ve üzeri pullarla kaplı olan ejderhayı sorar. Kömürcü canavarın nerede olduğunu gösterir.

Artık Siegfried'i başka bir macera beklemektedir. Zorlu bir yolculuktan sonra, Siegfried ejderhanın bulunduğu Nibelungen ülkesine varır. Burada Schilbung ve Niblung adında 2 kral hüküm sürmektedir. Bu 2 kral ve onlara bağlı savaşçılar, çok büyük bir hazineyi de beklemektedirler.

Siegfried, şehrin girişine geldiğinde ejderhayla karşılaşır. Dövüşmeye başlarlar. Ejderha ağzından ateşler çıkartarak Siegfried'e saldırmaktadır. Sonunda Siegfried canavarı öldürmeyi başarır. Canavarın attığı korkunç çığlığı duyan Schilbung ve Niblung saklandıkları yerden çıkarlar. Korkunç canavarı öldüren kahramanı tebrik ederler ve ondan, hazineyi aralarında paylaştırmasını isterler. Bunun karşılığında ona bütün kılıçların en iyisi olan Balmung'u vereceklerdir. Bu büyük hazineyi, Siegfried krallar arasında paylaştırır. Fakat hırstan gözü dönmüş krallar bundan memnun olmazlar ve Siegfried'i hile yapmakla suçlarlar. Savaşçıları toplayarak Siegfried'e saldırırlar. Yapılan dövüş sonrası Siegfried 2 kralı ve 5 yüz kadar savaşçıyı öldürür. O anda dövüş alanına Tarnkappe'yle cüce Alberic gelir. Öldürülen kralların intikamını almak için Siegfried'e saldıran Alberic onu uğraştırsa da sonunda yenilir ve onun vasalı olmak için and içer. Nibelungen ülkesi savaşçıları da and içerek Siegfried'in hükmü altına girerler. Bütün Nibelungen hazinesi de onun olmuştur. Fakat hazinede gözü olmayan Siegfried bu hazineden sadece taşlı bir yüzük alır. Alberic, bu yüzüğün uğursuzluk getireceğini söyleyerek onu engellemeye çalışır. Fakat Siegfried onu dinlemez ve yüzüğü parmağına takar. Bunun üzerine Alberic ona tehlikelerden korunması için Tarnkappe'yi verir.

Siegfried'in bundan sonra gideceği yer Kuzey ülkeleridir ve buralarda maceradan maceraya koşar. Bunlardan birinde Danimarka kralı ona Grani adında bir at hediye eder.

Siegfried'in yolu İzlanda'ya kadar düşer. Burada, bir dağın tepesinde alevleri gökyüzüne kadar yükselen bir ateş görür. Dağa çıkar ve Grani alevlerin arasından atlamayı başarır. Alevlerin arasında bir şato bulunmaktadır. Siegfried şatonun içine girdiğinde içeride, zırhlar içinde uyumakta olan bir genç kız ile karşılaşır. Zırhları çıkartır ve genç kızı dudaklarından öper. Bunun üzerine genç kız uyanır ve kendine geldiğinde hikayesini anlatmaya başlar. Adı Brunehild'dir. Wodan'ın Walkyri'lerinden biri iken ona karşı geldiği için Wodan onu değneğiyle uyutmuş ve bu şatoya koymuştur. Siegfried onu kurtarana kadar da uyumuştur.

Siegfried bir kaç gün şatoda kaldıktan sonra Brunehild ile vedalaşır ve parmağındaki yüzüğü ona bırakarak ayrılır.

Siegfried sonunda babasının şatosuna döner. Siegmund ve Siegelinde oğullarının dönüşünden çok mutlu olmuşlardır ve bu Niederland'da ve başkent Xanten'de törenlerle kutlanır. Her yerden gelen şarkıcılar Siegfried'in kahramanlıklarını şarkılarla anlatırlar.Doğucular, bunun yanında Burgond kralı Gunther, güzel kardeşi prenses Krimehild ve sadık vasalleri Hagen hakkında da şarkılar söylerler. Siegfried'in içi bir anda Ren Nehri'nin ötesindeki bu ülkeye gidip bu insanları tanıma arzusuyla dolar. Şenliklerin sonunda fikrini ailesine açar. Babası önce razı olmasa da daha sonra oğlunun yanına 12 şövalye alıp gitmesi koşuluyla kabul eder. Siegfried ailesiyle vedalaşarak ayrılır.

Burgond'ların ülkesinde kral Gunther'in kardeşi Krimehild'in güzelliği dillere destandı. Krimehild kral Gunther'in ve ve diğer 2 erkek kardeşi Gernot ve Giselher'in koruması altında büyümüştü.

Krimehild bir gece rüyasında, kendi yetiştirdiği şahinlerden birinin 2 kartal tarafından boğulduğunu görmüştü. Bu rüyayı annesi Ute'ye açtığında, annesi rüyasında gördüğü şahinin, en mutlu anında kaybedeceği kocası olduğunu söylemişti. Genç kız da bunun üzerine evlenmemeye karar vermiş ve bütün taliplerini geri çevirmişti.

Siegfried 12 şövalyeyle birlikte Burgondlar'ın ülkesine varır. Onları gören Gunther, gelenlerin soylu kişiler olduğunu anlayarak hemen karşılanmalarını buyurur. Siegfried'i hiç görmemiş olmasına rağmen kahramanlıklarını bilen Hagen konuklarını büyük saygıyla karşılar. Siegfried önce dövüşmeyi düşünürse de onların bu konuksever davranışları karşısında dayanamaz ve konukları olmayı kabul eder.

Siegfried'in konukluğu bir yıl sürmüştür. Bu bir yıl boyunca Siegfried Krimehild'i hiç görmemiştir. Fakat Krimehild gizlice savaş oyunlarını seyretmiş, Siegfried'i görmüş ve kalbi onun sevgisiyle dolmuştu.

Bu arada Saksonların ve Danimarka'nın kralları Burgondlar'a karşı savaş açarlar. Siegfried bu savaşta Burgondlar'ın yanında savaşır ve 2 düşman kralı da esir etmeyi başarır. Haberciler Siegfried'in başarılarını bildirince Krimehild sevincini gizleyemez ve habercileri mükafatlandırır.

Gunther bu zaferi kutlamak için büyük şenlikler düzenler. İşte bu şenlikler sırasında Siegfried sonunda Krimehild'i görür. Krimehild nedimeleriyle birlikte salona girdiğinde Siegfried onu karşılar, elini uzatır Siegfried onunla beraberken hiç duymadığı duyguları tadacaktır.

Krimehild'i hiçbir zaman elde edemeyeceğini düşünerek umutsuzluğa kapılan Siegfried Burgond ülkesini terk etmeye karar verir. Tam gidecekken Giselher tarafından caydırılarak kalmaya karar verir.

Şölenlerden birinde bir şarkıcı, bir adada yaşayan güzel bir prensesin şarkısını söylemektedir. Ada İzlanda, prenses de Brunehild'dir. Brunehild taliplerini savaş oyunlarına davet ediyor, rakip olarak da kendisi karşılarına çıkıyordu. Brunehild en cesurlarını dahi yeniyor, oyunlardan kaçanları öldürüyordu.

Gunther bunları duyunca İzlanda'ya gidip Brunehild'i. Burgondlar ülkesine getirmeye karar verir. Brunehild'i tanıyan Siegfried onu vazgeçirmeye çalışsa da başaramaz ve Gunther'in ricası üzerine onunla gitmeye razı olur. Tek koşulu vardır; Krimehild'i eş olarak alacaktır. Gunther kabul eder.

Gunther ve Siegfried yanlarına Hagen'i ve kardeşi Dankwart'ı alarak yola çıkarlar. On 2. günün sabahı Brunehild'in şatosuna varırlar. Brunehild onları kabul eder.

Savaş oyunları başladığındaysa bir oyun oynarlar; Siegfried Tarnkappeyle görünmez olarak Gunther'e yardım edip onun kazanmasını sağlar. Böylece Gunther Brunehild'i de kazanır.

Gunther ve Siegfried Burgond ülkesine döndüklerinde coşkuyla karşılanırlar. Siegfried Gunther'e verdiği sözü anımsatır. Gunther kız kardeşine sorar. Krimehild Gunther'le evlenmeyi kabul eder ve masaya birlikte otururlar. Bu Brunehild'e çok ağır gelir ve ağlamaya başlar. Gunther'e Siegfried'i Krimehild'e layık görmediğini ve Krimehild'in bir vasalla evlenmemesi gerektiğini söyler. Gunther'se kararlıdır.

Gece olunca Gunther'le Brunehild odalarına çekilirler. Brunehild Gunther'le yatmak istemez, hatta onu havaya kaldırarak duvardaki bir kancaya takar. Gunther geceyi böyle geçirir. Sabaha doğru Brunehild acıyarak onu indirir. Gunther'in Brunehild'e sahip olması yine Tarnkappe'yi takarak görünmez olan Siegfried sayesinde olur. Bu arada Siegfried Brunehild'e verdiği yüzüğü de alır ve döndüğünde Krimehild'e verir.

Siegfried Krimehild ile evlendikten sonra onunla birlikte babasının ülkesine döner. Çok mutlu olan kral Siegmund krallığını oğlu Siegfried'e bırakır.

Siegfried'in hükümdarlığı on yılı tamamlamıştır. Krimehilde ona bir erkek çocuk verir ve adını Gunther koyarlar. Aynı şekilde Gunther ve Brunehild de oğullarının adını Siegfried koyarlar.

Nibelungenlied Destanı

Gunther'le Brunehild Worms’ta, Siegfried ile Krimehild de Xanten'de mutlu yaşamaktadırlar. Fakat Brunehild'in içi içini yemektedir çünkü Krimehild ve Siegfried'i görememektedir. Gunther'e onları çağırmasını söyler, çünkü Siegfried hala onun vasalıdır ve çağırılınca gelmek zorundadır. Gunther buna karşı çıkar ve onları ancak dostları olarak davet edeceğini söyler.

Siegfried bu daveti kabul eder ve bin şövalyeyle yola çıkarlar. Worms'a vardıklarında Gunther onları sevinçle karşılar.

On gün sakin geçer. On 1. gün, savaş oyunları tertip edilir. 2 kraliçe, Brunehild ve Krimehild yanyana otururlar. Her ikisi de kocalarını övmeye başlarlar. Fakat övmeyle başlayan tartışma şiddetlenir ve birbirlerine küfür etmeye kadar varır. Dayanamayan Krimehild gerçeği söyler; her şeyi yapan Gunther değil Siegfried'dir. Burnehild inanamaz. O zaman Krimehild kanıt olarak yüzüğü gösterir. Brunehild yıkılmıştır. Olayı öğrenen Hagen intikam alacağına yemin eder. Siegfried'in öldürülmesi gerekmektedir. Önceleri buna karşı çıkan Gunther sonunda razı olur. Siegfried'e bir oyun oynamaya karar verirler.

Sahte haberciler Sakson ve Danimarka krallarının saldırıya geçeceklerini bildirir. Siegfried hemen sefere çıkmaya karar verir. Hazırlıklar tamamlandığında, Hagen, Krimehild'e giderek nasıl yardımcı olabileceğini sorar. Krimehild Hagen'den kocasını korumasını ister. Siegfried ancak 2 omzunun arasından yaralanabilmektedir; eğer Hagen dikkat ederse Siegfried yara almadan dönebilecektir. Bunun için Krimehild Siegfried'in elbisesinin üzerine, tam o bölgeye bir haç diker. Hagen amacına ulaşmıştır.

Tam sefere çıkacakları zaman yine aynı haberciler gelerek barış yapıldığını bildirirler. Bunun üzerine savaşa gitmek yerine ava gitmeye karar verirler.

Krimehild kocasını engellemeye çalışır. Gece rüyasında 2 yaban domuzunun onu takip ettiğini gördüğünü ve çiçeklerin de kan kırmızısı olduğunu söyler. Siegfried onu dinlemez ve ava çıkar.

Av sırasında bir kaynağın yanına gelirler. Siegfried Hagen ile yarışarak kaynağa daha önce varır, su içmek için silahlarını çıkartır. Gunther su içtikten sonra Siegfried de su içmek için eğilir. İşte tam o anda Hagen mızrağını alarak Siegfried'in elbisesinin üstünde işli haçın üstüne, yani Siegfried'e silah işleyebilecek tek yere fırlatır.

Bir anda neye uğradığını şaşıran Siegfried silahlarını arar fakat bulamaz. Gücü tükenmiştir. Hainlere lanet ederek yere yuvarlanır. Herkes onun yanına gelir. Gunther gözyaşı dökecekken Siegfried onu engeller ve bu işi yapanın böyle davranmaması gerektiğini söyler. Daha sonra Hagen ve Gunther'e, onu öldürmekle kendi sonlarını hazırladıklarını söyler ve can verir. Etraftaki bütün çiçekler kan kırmızısına boyanmışlardır.

Hagen Siegfried'in cesedini, kilise dönüşü bulsun diye Krimehild'in kapısına taşır. Uşaklardan biri cesedi görerek, Kirmehild'in kapısında bir şövalye cesedi olduğunu söyler. Krimehild onun kim olduğunu anlar ve ağzından kanlar akarak yere yığılır. Ayıldığında bu işi kimin yaptığını tahmin etmektedir.

Gunther'in bu işi haydutların yaptığını söylemesine rağmen ona inanmaz ve Hagen ile Gunther'den cesedin yanına yaklaşarak masumiyetlerini göstermelerini ister. Gunther yaklaştığında bir şey olmaz fakat Hagen yaklaştığında yaralardan kan akmaya başlar.

Krimehilde kocasının cesedi başında 3 gün 3 gece bekler. Siegfried'i gömecekleri gün onu s11 kez daha görmek ister ve tabutu açtırır. Siegfried'in başını kaldırır, dudaklarından s11 kere öper. Gözlerinden kanlı yaşlar akmaktadır. Daha sonra da bayılır kalır.

Krimehild, kendisine katedralin yanında bir yer yaptırır. Her gün kocasının mezarına ağlamaya gitmektedir. Dört yıl boyunca Gunther'le tek bir kelime bile konuşmaz, Hagen'i görmek bile istememektedir. Hagen ise Nibelungen hazinesini getirmeyi düşlemektedir. En sonunda Krimehild'i razı ederek hazineyi getirir. Krimehild, hazine gelince, herkese dağıtmaya başlar. Krimehild'in çok fazla yandaş kazanacağından korkan Gunther ve Hagen hazineyi Krimehild'in elinden alırlar. Gernot, hazinenin daha fazla bela getirmemesi için Ren nehrine atılması gerektiğini söyler. Hagen bu görevi yerine getirir. Hazinenin battığı yeri bilen tek kişi olduğu için, birgün onu yerinden çıkarmayı ummaktadır.

Siegfried'in ölümünün üstünden 13 yıl geçmiştir.Bu arada Hun kralı Etzel'in de karısı ölmüştür. Etzel'e eş olarak Krimehild'i almalarını söylerler. Etzel de sadık Rudiger'i elçi olarak Burgond ülkesine gönderir.

Gunther ve kardeşleri bu teklifi memnuniyetle karşılarlar. Buna bir tek Hagen karşı çıkar çünkü Krimehild'in güçlenmesinden korkmaktadır.

Krimehild önceleri bu teklife karşı çıkmasına rağmen, Siegfried'in öcünü alabilmek amacıyla kabul eder ve kendine sadık olan Eckewert, 5 yüz şövalyesi ve habercilerle birlikte Hun ülkesine doğru yola çıkar.

Düğün Viyana'da olur. Daha sonra da Tuna Nehri'ni geçerek krallık merkezi Etzelbourg'a varırlar.

Aradan 7 yıl geçmiştir. Krimehild Etzel'e bir de erkek çocuk vermiştir. Fakat her şeye rağmen Krimehild'in içindeki intikam ateşi sönmemiştir.

Birgün kralın yanına gelir ve ailesini görmek istediğini söyler. Krimehild'in oynamak istediği oyunu anlamayan Etzel bu isteği kabul eder ve habercilerini Worms'a gönderir. Haberciler yola çıkarken Krimehild özellikle Hgaen'in de gelmesini istediğini söyler.

Haber Worms'a ulaştığında Hagen tuzağı anlar; fakat Gunther gitmek istemektedir. Gunther ve kardeşlerinin kararlılıkları karşısında, Hagen, korkak durumuna düşmemek için, gitmeyi kabul eder. Yanlarına kendilerine bağlı binlerce şövalyeyi alarak yola çıkarlar.

Haberciler döndüğünde Krimehild ise sevinçlidir. Artık intikamını alabilecektir.

Gunther ve beraberindekiler Hun ülkesine vardıklarında Rudiger tarafından karşılanırlar. Rudiger ve 5 yüz adamı onların güvenliğinden sorumlu olacaklardır. Yolda Hunlar arasında yaşayan Dietrich'le karşılaşırlar. Dietrich onlara Krimehild'in yasının hala sürdüğünü söyler ve uyarır. Fakat dönmek için artık çok geçtir.

Etzel'in sarayına vardıklarında Krimehild konuklarını yapmacık bir sevinç ile karşılar. Hagen'eyse Nibelungen hazinesini sorar. Hagen hazinenin dünyanın sonuna kadar Ren Nehri'nin dibinde kalacağını söyler. Krimehild öfkelenir. Bütün konuklar tedirgin olurlar ve silahlarını bırakmazlar. Hagen suçunu Krimehild'e itiraf eder fakat pişman değildir, o sadece görevini yapmıştır. Hagen meydan okur; fakat kimse onunla dövüşmeye cesaret edemez.

Ertesi gün Hagen bütün adamlarına silahlarını yanında bulundurmalarını çünkü dövüşeceklerini söyler.

O gün turnuvalar sırasında Burgond senyörü Volker bir Hun savaşçısını öldürür. Ailesi intikam almak ister. Etzel zorla yatıştırır.

Krimehild Burgondlar'ı yok etmesi için Etzel'in kardeşi Blödlin'le anlaşır. Blödlin ilk önce Burgond komutanı Dankward'ı öldürmek ister. Fakat Dankward ondan önce davranır ve onu öldürür. Artık müthiş bir dövüş başlamıştır.

Dankwart olanları Hagen'e haber verir. Hagen Etzel ve Krimehild'in oğlunu öldürür ve yoluna çıkan Hunları öldürmeye başlar.

Artık olaylar kontrolden çıkmaya başlamıştır. Saray öldürülen Hunların kanlarıyla kırmızıya boyanmıştır. Burgondlar'ı korumaya çalışan Rudiger'in de öldürülmesi Hunları çileden çıkarır. Tecrübeli savaşçı Hilderbrand'ın da savaşa girmesiyle Burgondlar'ın sonu gelmiştir. Hagen ve Gunther dışında hiçbir burgnd hayatta kalmamıştır. Gunther de Dietrich tarafından öldürülür. Hagen ise hapse atılır.

Krimehild Hagen'i zindanda bulur ve ondan Nibelungen hazinesini ister.Fakat Hagen yerini söylemez. Hazine sonsuza kadar Ren Nehri'nin dibinde kalmalıdır. Krimehild Hagen'in yanında Balmung'u görür. Kılıcı 2 eliyle kavrar ve Hagen'in başını gövdesinden ayırır. Artık intikamını almıştır.

Hildebrand bütün bu insanların ölümüne dayanamaz ve Krimehild'e saldırır. Kadının bütün bağırmalarına rağmen onu orada öldürür.

Destan bütün “ölmesi gerekenlerin” ölümüyle son bulur.

Bu konuyu yazdır

  Demonlar Aslında iyi Olabilirlermi
Yazar: Emka - 28-05-2016, Saat: 00:22 - Forum: DEMONLAR - Yorum Yok

Üç dindeki iyi/kötü ayrımından dolayı insanların kafası karışmaktadır.

Bireyin Şeytan’ın Demonlarından korkmasına gerek yoktur. Saygıyla karşılandıklarında onlar harikadır. En önemli görevleri insanları eğitmektir. İntikam ve düşmanların cezalandırılması ise yer yer gereklidir çünkü doğrulama olmadan onlar rahatsız edici tavırlarına devam ederler. Demonlar ile dost olduğumuzda bize zarar verenlerden intikam alırlar ve hatta arkamızı kollarlar.

Demonların çoğu etik öğretiler konusunda uzmandır. Demonların kötü olmadığına bir kanıttır bu. Onur ve doğruluk Şeytan için çok önemlidir. Şeytan sorumluluk sahibi olamayan korkak bireylere nefretlere baker. Şeytan güç ve adaleti temsil eder.
Demonlar, binlerce yıl once Dünya’ya gelen kadim dünya dışı canlılar yani Nefilimlerdir, (Gerçek Tanrılar). Entellektüel, fiziksel ve ruhsal anlamda oldukça gelişmişlerdir. Birçoğu insan eş/koca alarak bazı Tanrılar tarafından lanetlenmiştir. İnsanlar köle olmak için, madencilik işi bitince de yokedilmek için yaratılmışlardır. Demonlar insanlarla dost olmuş, kendileri gibi Tanrı olmamızı istemişlerdir, aynı Şeytan’ın insanlara Tanrısal bilgi ve güç vermek istemesi gibi. Bunun için cezalandırılmış ve lanetlenmişlerdir.



Demonlar oldukça insan canlısıdır. Yüksek Rahibe Maxine Dietrich onlarla çalışma ve onlardan öğrenme ayrıcalığına sahip olanlardan biridir. Brçok Demon ile gerçek dostluk ilişkisi kurmuş, Demon öğretmenlerinden çok şey öğrenmiştir. Üç dine inananlar tarafından kadim kütüphaneler yok edildiği için birçok bilgi sonsuza dek kaybolmuştur. Demonlar birçok kez bizi kendimiz olmamız konusunda destekler. Şeytan, Al-Cilva’da “Bir kitabı olmayan dine öncülük ediyorum.” demiştir.

Popüler grimoriler ve kitapçılarda bulunan ökültizm kitapları baş sorun kaynağıdır. Grimoriler Hıristiyanlar tarafından yazılmıştır. Demonlar kabalacıların dediği gibi “boş kabuklar” değillerdir. Onlar “qlippoth.” değildir. Çalıştığımız Demonlar oldukça güçlüdür, pozitif enerji yayarlar ve çok çok canlıdırlar. Üzerlerinde enerji çalıştığımız için daha da güçlenmişlerdir. Çoğu şimdi parlak auralara sahiptir.
Asıl boş kabuklar üç din liderleri ve onlara inananlardır. Üç din, din uğruna dünya zevklerinden vazgeçme, kendini reddetme, anti-yaşam düşüncelerini savunur.

Aşağı Demonlar vardır. Onların kırmızı gözleri ve kanatları vardır. Koruma, düşman ruhlarını defetme gibi görevleri dışında Demonlara yardımcı olurlar.
Demonları summon ettiğimizde, çoğu zaman astral seyahat yaparak bize kendilerini gösterirler. Normalde, telepatik olarak bizimle konuşurlar.

Bu konuyu yazdır

  Telepati Alıştırmaları
Yazar: Spiritüeller - 27-05-2016, Saat: 17:04 - Forum: TELEPATİ - Yorum Yok

1. Karşılıklı Telepatik Alış-Veriş

Sakin, sessiz bir odada seçmiş olduğunuz bir arkadaşınızla birlikte karşılıklı gelecek şekilde oturun. Çalışma öncesinde ılık bir banyo yapmanız, faydalı olacaktır. Eğer buna o anda imkan bulamadıysanız, hiç değilse elinizi yüzünüzü mutlaka yıkayınız. Arkadaşınız, hoşlandığı bir meyveyi zihninden seçsin. Sadece onu düşünsün ve seçmiş olduğu meyveye konsantre olsun. Arkadaşınız, meyvenin ismini zihninde birkaç kez tekrarlamalı ve aynı zamanda o meyveyi zihninde canlandırmalıdır. Örneğin, "erik" kelimesini zihninde birkaç kez tekrarladıktan sonra,eriğin yuvarlaklığını, açık yeşil rengini ve görüntüsünü gözünde canlandırarak size zihinsel olarak bu imajları göndermelidir. Aynı zamanda onun ekşiliğini de hissettirmelidir...

Arkadaşınızın düşünce yoluyla gönderdiklerini alacak şekilde zihninizi temizleyin. Zihninizi mümkün olduğu kadar sakin ve boş tutmaya özen gösterin. Genellikle zihninizde ilk beliren sezgileriniz size doğru cevabı verecektir. Bu, telepatinin çok önemli bir prensibidir. Zihninizde beliren cevaplar üstünde mantık yürütmeyin. Sadece sakin, kendinize güvenli bir zihin hali içinde, içinize doğacak cevabı bekleyin. Arkadaşınız, bir dakika boyunca seçmiş olduğu meyveyi düşünürken,siz de bu süre içinde algıladığınız meyveyi bir kenara not edin. Sonra arkadaşınız, başka bir meyve seçsin ve siz, tekrar bunu algılamaya çalışın. Toplam 5 meyveyi telepatik olarak algılamaya çalıştıktan sonra cevaplarınızı kontrol edin. Sonuçlar, pek iyi değilse; hem alanın hem de gönderenin aynı derece kusurlu olduğunu unutmayın. Bunun nedeni çok az uygulama yapmış olmanız olabilir.




Bu alıştırmayı zaman buldukça tekrarlayın. İlk denemelerinizde mümkün olduğu kadar basit imajlar üstünde çalışmalarınızı sürdürün. Örneğin; bitkiler, çiçekler, renkler ve sayılar ilk uygulamalarınız için en ideal çalışma imajlarınız olabilir. İleriki çalışmalarınızda birbirinize çeşitli nesneleri kelimeler hatta cümleleri bile zihnen kolaylıkla yollayabilirsiniz. Fakat unutmayın. Telepati yeteneğinizin gelişebilmesi; yapacağınız düzenli çalışmalara ve uygun çalışma arkadaşlarınıza bağlıdır. İlk denemelerde başarılı olamazsanız,hemen pes etmeyin. Pratiklere devam edin... Eğer belli bir süre çalışıp da başarı elde edemezseniz çalıştığınız arkadaşınızı değiştirin. İlk başta aranızda sevgi ve sempati bağlı bulunan kişileri seçmeniz daha uygun olacaktır.

2. Telepatik Algılayış

Telefon çaldığı zaman ahizeyi elinize almadan önce 5-10 saniye durun ve kimin aradığını önceden tahmin edin. Eğer belli bir kimseden telefon bekliyorsanız bu telefonu çalışmanıza dahil etmeyin. Gün içinde çalan bütün telefonları önceden tahmin etmeye çalışın ve birgün boyunca kaç telefon geldiğini,buna karşılık önceden kaç tanesini önceden algılayabildiğinizi not edin. Bu notlarınızı atmayın bir kenarda biriktirin. Her güne bir tarih verin ve çalışmalarınızın nasıl gittiğini kendi kendinize kontrol edin. İlerleyen günlerde hissedilir bir oranda tahminlerinizin sayısında bir artışın meydana geleceğini göreceksiniz.

Kimi günlerde telepatik algılayışlarınızın bir diğer güne oranla daha fazla ayda az olduğunu tespit ederseniz,bu o günkü psikolojik halinize bağlı olabileceği gibi aynı zamanda biyoritmlerinize de bağlı olarak değişim göstermiş olabileceğini unutmayın. Fiziksel, zihinsel,duygusal ve sezgisel olarak bir günümüzün bir diğer günümüze uymamasının nedenlerinden biri de söz konusu ettiğimiz Biyoritmlerinizden dolayıdır. Telefonla yapabileceğiniz bir diğer alıştırma da,aklınıza birisi geldiğinde onu arayıp o sırada sizi düşünüp düşünmediğini sormanızdı. Zihninizdeki düşüncelerin ne kadar sık olarak sizden kaynaklanmadığını,onların telepatik olarak algıladığınızı fark etmez sizi bir hayli şaşırtacaktır. Fakat gelecek telefon faturası sizi daha fazla şaşırtabilir. Dikkatli olun... Bu yüzden de telefon yerine çalan kapılarınızı da bu alıştırmanın içine dahil edebilir ve kapınızın zili çalındığında kimin gelmiş olabileceğini önceden algılamaya çalışabilirsiniz... Halk arasında “aklıma gelen başıma geldi” diye bir söz vardır... İşte siz bunu tespit etmeye çalışacaksınız... Bakalım ne kadar aklınıza gelen,başınıza geliyor?... Bunu yaşamınızın her alanında gözlemleyebilirsiniz...

Bu konuyu yazdır

  Telepati İle Zihin Kontrolü
Yazar: Spiritüeller - 27-05-2016, Saat: 16:48 - Forum: TELEPATİ - Yorum Yok

Herkesin içinde belirli bir yere sahiptir başka bir insanın düşüncelerini değiştirmek.Zihnini kontrol etmek.Aslında çok az telepati yeteneğiniz olsa bile bu şartlarda dahi başarı şansınız %40 larda. Telepati yeteneğini geliştirmeye çalışanlarda ise bu oran yukarılara çıkar.Zihin kontrolü çok basittir aslında.Yanlış bildiğimiz bazı şeyler vardır.Örneğin xxx kişinin şimdi xxx işini yapmasını istiyorum gibi.İlk olarak burada hata yapıyoruz.Diğer ise sonu -me,-ma ile biten sözcükleri kullanmak.İnsan beyninin bilinçaltı -me,-ma sözcükleri algılayamaz yani bilinçaltımıza yerleşemez.Örnek olarak birisi bize unutma dediği zaman bu bilinç altımıza unut olarak işlenir.O yüzden -me ve -ma'lı cümlelerle telkin verirsen başarı şansımız azalır.Şimdi tekniğe geçelim...


Bu teknik için kendinize partner seçin.Daha sonra elinize bir kağıt alın ve o kağıda partnerinize ne yaptırmak istediğinizi yazın.Örneğin bir bardak su içmesini istemek gibi.Ama kağıda yazarken dikkat etmeniz gereken birşey var.Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır atasözü tam bu iş için söylenmiştir bana göre. Kağıda xxx lütfen şimdi mutfağa gidip bir bardak su iç.Yani kesin sert telkinler yerine daha nazik telkinler daha çok başarı getirir.Bunu bir insanın yüzüne söylemek gibi düşünün.Örneğin birine git mutfaktan su iç gel derseniz iş inada biner ve o kişi o eylemi gerçekleştirmez.Ama nazikçe rica edince gerçekleştirir.Kaldığımız yerden devam edelim. Kağıda cümlemizi yazmıştık.O cümleyi içimizden 5-10 defa okuyalım.Daha sonra zihnimizdeki düşüncelere takılmadan sakinleşmeye başlayın.Derin ve yavaş nefesler alıp verin.Daha sonra bu cümleyi partnerimizin yüzüne söylediğimizi ve onunda bu işi gerçekleştirdiğini yani mutfağa gidip 1 bardak su içtiğini imgeleyin.Aynı şekilde verdiğiniz telkinlerin harf harf partnerinizin 3.gözünden içeri girdiğini imgeleyin.Başarıya ulaşacaksınız emin olun ve inanın yeter.Daha sonrasına etrafta gözünüzün kestirdiği kişiye telkinler verip zihnini kontrol etmeye başlayabilirsiniz.Tek bir sorun var özgür iradesi güçlü olan bir kişiye etki etmek zordur.Bazen imkansıza yakındır.Ama hiçbir zaman imkansız değildir.

Bu konuyu yazdır

  Telepati ve Şuuraltı İletişim
Yazar: Spiritüeller - 27-05-2016, Saat: 16:34 - Forum: TELEPATİ - Yorum Yok

Yunanca "tele", "pathos" (birine ya da bir şeye karşı meydana gelen normal üstü duygusal bağ) kelimelerinin birleşiminden meydana gelmiş bir sözcüktür. Duyular dışı algılamaların belki de en yaygın ve çoğu zaman da farkında olmadan kullanılan bir çeşidine verilen addır. Düşünceler arasında doğrudan doğruya bağlantı kurulması, 2 zihin ya da ruh arasında imaj, fikir, sembol tarzında ortaya çıkan etki alış ve verişi diye tanımlanabilir.

Telepatik iletişimin gerçekleşmesi için en az 2 kişinin olması gerekmektedir. Bu 2 insandan birisi verici diğeri alıcı durumundadır. Bu iletişimde şekil, fikir, sembol olarak gönderme-alma yapılmaktadır. Deneysel olabileceği gibi kendiliğinden de ortaya çıkar. Özellikle 2. durumda, insanlar arası sempati bağının kuvveti önemli bir unsurdur. Bu duruma en güzel örnek, anneyle çocuğu arasındaki sessiz iletişimdir. Sevgililer, yakın arkadaşlar, kardeşler, eşler arasındaki telepatik iletişim gerçekleşme yoğunluğu bakımından üst sıralarda yer almaktadır.

Telepatik iletişimin kontrollü ve deneysel olarak da birbirini tanımayan fakat telepatik yetenekleri gelişmiş süjeler tarafından uygulanması, özellikle Sovyet Rusya ve Amerika'da yapılan denemelerde, insan telepati yeteneğinin ne derece verimli yönde kullanılabileceğini göstermiştir.


1.jpeg


Beyindeki her aktivite atom seviyesinde kimyasal bir değişime neden olur. Bunun sonucunda esiri ortama bir tür enerji dalgaları yayılır. Her enerji formunun da bir yayını vardır. Deneylerle sabit olmuştur ki telepatik iletişimde zaman ve mekan sınırı yoktur. Dolayısıyla hassas süjeler esiri ortamda yayılan enerji dalgalarını nereden olurlarsa olsunlar, hiçbir kayba uğratmadan algılayabilmektedirler.

Telepatide tespit edilen bir başka durumda zihnin bu iletişim sırasında alfa dalga boylarında yayın yapmasıdır. Özellikle vericinin derin bir konsantrasyon ve vizüalizasyon (içsel canlandırma) içinde olması gerekmektedir. Alıcı durumundaki süje için, zihnini alfa dalga boyunda yayın yapar halde getirmesi yeterlidir.

Telepati sadece insanlar için geçerli değildir. Hayvanlar ve bitkiler de bu iletişimi kullanmaktadırlar. Bunlara ait yapılmış birçok laboratuar çalışmaları bunun gerçekliğini kanıtlarken, çevremizde bulunan hayvan ve bitkilerle kurduğumuz özel yakınlıklar en doğal olaylar olarak yaşanan örneklerdir.

Telepati olayının bize getirdiği en büyük kazanç, bütün canlılar arasında beyin düzeyinde bir alışverişin olduğunu bilmemizdir. Hepimiz birbirimize bağlıyız. Hiç kimse bağımsız bir varlık değildir. Hiçbir düşünce tamamen bize ait değildir.

Muhakkak o düşüncenin kökeninde bize başka bir yerden intikal etmiş kimi ipuçları vardır. Biz onu üretir, büyütür ve kendi düşüncemiz sanırız. Yaşayan her varlık görünmeyen bir bilgi ağı içerisindedir, şuurlu ya da şuursuz sonsuz bir alışveriş aktivitesi içerisindedir. Bu yüzden de bir bilgi ağına aktaracağımız her bilginin kalitesinin yüksek olmasına dikkat etmeliyiz.


Kaynak : Akhepedia

Bu konuyu yazdır

  Düşünce Aktarımı
Yazar: Spiritüeller - 27-05-2016, Saat: 16:28 - Forum: TELEPATİ - Yorum Yok

Düşünce aktarımı, verici bir telepattan (telepatik irtibatın oluştuğu kişilerden her biri) alıcıya veya alıcılara düşüncelerin aktarılması fenomenine verilen addır. Bir başka deyişle telepatik yolla aktarılanın düşünce olması durumunda, fenomen “düşünce aktarımı” adını alır. Fakat düşünce aktarımında telepatide gerekli olan sempati halinin alıcı ve verici arasında oluşması şart değildir. Alıcı ve verici bu olayı farkında olmadan meydana getirebildikleri gibi, verici bunu tek başına bilinçli (kasıtlı) olarak da oluşturabilir. 

Metapsişikçilere göre, verici, düşünce aktarımı yoluyla alıcıya zihinsel telkinler verebilir ve duyarlı alıcılar, uzaktan, sözsüz olarak hipnotize edilebilirler. Bir topluluk içinde aynı anda aynı şeyi düşünüp söyleme olayında genellikle düşünce aktarımının sözkonusu olduğu ileri sürülür. 

Bu konuyu yazdır

  Cinsel isteği Arttıran En Doğal Yöntemler
Yazar: Canan Kiraz - 27-05-2016, Saat: 16:14 - Forum: Afrodizyaklar - Yorum Yok


Cinselliği uyarıcı bitkilerin etkilerine dair tarihte birçok hikaye vardır. Bir hikayeye göre , Yunan Aşk prensesi Afrodit , her gece birlikte olmak için seçtiği erkeklere , cinsel gücünü artırıcı ve uyarıcı bitkisel içecekler ve karışımlar hazırlarmış. İşte bu yüzden uyarıcı etkisi olan karışımlara “afrodizyak” denilmiştir.


Cinsel istek insan vücudunun en önemli görevlerinden biridir. Cinsel istek sağlıklı olma temeli ve hormonların etkisi olmak üzere iki ana temele dayanır. Cinsel isteği belirleyen veya bunu kontrol eden en önemli etkenlerin başında ise psikolojik durum gelir. Cinsel hayatımızın sağlıklı olması için , bedenin ve ruhun bütün olarak sağlıklı ve dinç olması gerekir. Kafanın rahat olması , stresten arınmış olması , psikolojik sorunun olmaması cinsel isteği belirleyen en önemli faktördür. Eğer yaşam biçimimize karamsarlık varsa ve düzenli beslenmiyorsak bu durumcinsel yaşantımızı olumsuz etkiler.
Trafik , iş stresi , ekonomik sorunlar cinsel yaşamı olumsuz etkilemektedir. Sağlıklı cinsellik için bol oksijen , güneş ışığı , temiz hava , egzersiz , ve düzenli uyku gerekmektedir. Çünkü bunlar aşağıda sayacaklarımızdan daha kuvvetli bir afrodizyaktır.
Afrodizyak Masaj Yağı
Kolaylıkla hazırlanabilecek bu yağın uyarıcı etkisi oldukça yüksektir ve güzel kokusu vardır.
Malzemeleri;
100 cc badem yağı , avakado yağı veya hutta susam yağı ,  6 şar damla olmak üzere gül , lavanta ve kişniş otu yağı ve yarım vanilya çubuğudur. Bütün malzemeler birbirine iyice karıştırılır ve bu karışım koyu renkli cam  şişeye koyulur.Sonra bu karışımın içine vanilya çubuğu bütün olarak atılır. Karışım ışıktan uzak bir yerde 48 saat dinlendirilir. Vücuda masaj yaparak sürülen bu karışım ile kendinizi hoş heyecanlara bırakabilirsiniz.
Afrodizyak Mönüler
Erotizm ve yiyecekler ayrılmaz bir bütündür. İçinde fındık , mısır , köri ve buğdayın olduğu “Aşk Çorbası” , deniz ürünleri ve sebzeyle pişirilen “Deniz Ürünlü Sote” ve kuru incir , ceviz , tarçınla hazırlanan “Mutluluk İksirli Aşk Pastası” veya “Tarifsiz Mutluluk” afrodizyak özellikler taşıyan mönülerdir.

Çeşitli Afrodizyak Yiyecekler ve Bitkiler
*Kuşdili
*Maydanoz
*Nane
*Tarçın
*Kekik
*Kişniş
*Vanilya
*Sivri Biber
*Hardal
*Kereviz
*Ayçiçeği
*Greyfurt
*Çam Fıstığı
*Susam
*Sığır Eti
*Yumurta
*Bazı Erkek Hayvanların Erbezleri
*Kuşkonmaz
*Enginar
*Bezelye
*Badem
*Ceviz
*İstiridye: Tarihteki meşhur Kazanova’nın  gıdasıydı. İçindeki çinko spermin çoğalmasına neden olduğu gibi cinsel isteği de artırmaktadır.
*Hindi: İstiridyeden daha fazla çinko ihtiva ediyor, protein açısından da zengin.
*Roka: Bolca demir ve C vitamini içeriyor. Hem alyuvarlarınız için iyi hem de cinsel gücü artırıyor.
*Kereviz
*Muz Kabuğu
*Şalgam: Afrodizyak olduğu Aristotales zamanından beri bilinir.
*Çikolata: Çikolatanın içindeki yüksek şeker ve kalori cinsel uyarıcı ve aif vericidir. Beyindeki serotonin seviyesini arttırır ve mutluluk hissi verir. Kadınlar çikolatanın bu özelliklerine karşı daha duyarlıdır.
*Antep Fıstığı ve Fındık: İçerdikleri doymamış yağ asitleri ve E vitamini sayesinde afrodizyak olarak kullanılırlar.
*Salatalık
*Kuşkonmaz
*Soğan
*Domates
*Fesleğen
*Karpuz
*Hindistan cevizi
*Bal
*Pekmez
*Kırmızı Biber
Cinsel Uyarıcı Maddeler
*Çinko Afrodizyaktır ve prostat bezini güçlendirir.
*Zencefil Afrodizyaktır. Balla birlikte alınır. Cinsel soğukluğu giderip vücudu ısıtır ve canlandırır. Yemeklere baharat olarak katılabilir. Kullanım süresi 7ila10 gündür.
*Zerdeçal
*Fosfor
*Kişniş Özellikle kadınlarda cinsel bölgede enerjiyi dengeler. Baharat olarak tatlılara ve yiyeceklere katılır.
*Kakule
*Karanfil Özellikle kadınlarda cinsel bölgede enerjiyi dengeler. Toksin atılmasına yardımcı olur. Taneyle tüketilir. Uzun süre kullanılabilir.
*Yabani Yulaf Özü
*Tarçın Cinsel bölgede enerjiyi dengeler. Kabuk ve toz olarak tüketilir.
*Saparna Bu bitkiden elde edilen çeşitli karışımların ilk kez Latin Amerikalı yerliler tarafından kullanıldığı bilinmektedir.
*Susam Yağı Masajla dolaşımı canlandırır. Erojen bölgelerde cinsel uyarıcı etkisi yapar. Ilındırılmış yağ olarak kullanılır.
*Polen – Çiçek Tozu Yapısında belli ölçüde testosteron ve diğer cinsiyet hormonları bulunan polen genel bir canlılık ve enerji kaynağıdır. Bu nedenle son yıllarda afrodizyak olarak kullanımı daha da yaygınlaşmıştır.
*Çakşır Kökü Cinsel isteği artırır. Genellikle suyu içilir. Birkaç hafta kullanılmalıdır.
*Meyan Kökü Tıpta yaygın bir kullanılan bu bitkiden elde edilen tozun maden suyuna karıştırılmasıyla özellikle kadınlarda etkili olan bir afrodizyak elde edildiği söylenmektedir.
*Rezene En eski afrodizyak maddelerinden biri olan rezeneden çay da yapılabilmektedir. Afrodizyaklarda kullanılan , rezenenin tohumudur.
*Selenyum
*B Grubu Vitaminleri
*E Vitamini

Cinsel Uyarıcı Bitkiler
*Adamotu Bu bitkinin kökü afrodizyak niteliktedir.
*Isırgan Otu Toksinlerin vücuttan atılmasına yardımcı olur. Karışımlarda , salata veya çay olarak tüketilebilir.
*Adaçayı
*Çadıruşağı Otu Sadece Asya’da yetişen ve çok kötü kokan bu ottan elde edilen karışım , bu bölgede uyarıcı olarak kullanılıyor.

Cinsel Uyarıcılar Hakkında Az Bilinenler
*Cinsel uyarıcıların erkekler üzerindeki etkileri  iyi bilinmesine karşın kadınların çoğunun maddelere gösterdikleri tepkiler az bilinmektedir.
*Cinsel uyarıcı olarak tam güvenilir bir takım maddeler henüz bulunamamıştır.
*Aşık olmanın olağanüstü afrodizyak etkisinin yerini dolduracak herhangi bir kimyasal maddeden söz etmek henüz mümkün değildir.
*Cinsel arzuyu arttırıcı maddeler ve ilaçları kullanmadan önce mutlaka doktor kontrolünden geçmek gerekir.
*Cinsel arzuyu arttırıcı maddeler aktarlardan temin edilebilir.
*Doğal afrodizyakların yan etkileri çok düşüktür. Kimyasal afrodizyakların ise çoktur. Bu nedenle kimyasal afrodizyakları tansiyon , kalp hastaları , beyin rahatsızlığı olanlar , felç geçirenler ya da ağır depresyondaki kişilerin muhakkak doktor kontrolünde kullanmaları gerekmektedir.
*Sağlıklı bir cinsel yaşam için şifalı bitkilerin yanı sıra egzersizler de önemlidir. Hafif ve fazla yorucu olmayan Yoga , Meditasyon gibi gevşeme teknikleri veya egzersiz programlarına katılabilirsiniz.
*Şifalı bitkiler menopoz döneminde yaşanan sorunlara karşı önemli bir silahtır.

Bu konuyu yazdır

  6. His Geliştirme Uygulamaları
Yazar: Spiritüeller - 27-05-2016, Saat: 14:52 - Forum: TELEPATİ - Yorum Yok

(Gece uyumadan önce uyguluyoruz!!!)

Öncelikle boş bir kağıt ve kalem alarak;
-Ne hissediyorum? -Neye ihtiyacım var? -Hayattan ne istiyorum? şeklinde sorular sorun.

Sonrasında bu soruların cevaplarını diğer elinizle kağıda yazın.(Yazınız kargacık burgacık olsa da sorun değil.)Bunu yapınca,kendinize dahi itiraf edemeyeceğiniz şeyler dökeceksiniz kağıda...

hqdefault.jpg


Ardından,rahat bir yerde,bir yer oturun ve gözlerinizi kapatın.Tarihin değişmiş olduğunu hayal edin.Geleceği hissedin.Nasılsınız? Ne yapıyorsunuz? Mesleğiniz? Aileniz nasıl?Arkadaşlarınız,akrabalarınız,bulunduğunuz ortam?..Yalnız bunu yaparken,en önemli nokta düşünmemek,hissetmeye çalışmak.Yani,kesinlikle birşey düşünmeyin.Birtakım düşüncelerin,hiç beklemediğiniz bir anda aklınıza gelmesini bekleyin.Bilinçaltınız sanki size geleceğinizi izletiyormuş gibi.Bir film izler gibi.Siz düşünmüyorsunuz.Düşünceler kendiliğinden geliyor.

Son olarak,gerçekleşmesini istediğiniz arzularınızı yazın.Ama tüm detaylarıyla yazın.Çünkü yazma eylemi beyin tarafından emir olarak algınır ve beyin,amaçlar için çözüm yolu aramaya başlar.

Evet...Hepsi bu kadar!İşte bu çok basit ve pratik yöntemlerle,hayatınızda gerçekleşebilecek mucizelere inanamayabilirsiniz?

Bu konuyu yazdır

  Erkekleri Baştan Çıkarın
Yazar: Nesrin Kaya - 27-05-2016, Saat: 14:45 - Forum: Cezbetme - Yorum Yok

1. Onu arzuladığını gösterin:

Erkeğinize onu ne kadar çok istediğinizi gösterin. Telefon açın ve onu ne kadar çok özlediğinizi anlatın. Güzel ve iç gıdıklayıcı sözler söyleyin. Akşam eve geldiğinde Seksi bir giysi ile onu karşılamanız ne demek istediğinizi anlatacaktır.


2. Kokunuz güzel olsun:

Erkeleri baştan çıkartmanın başka bir yolu da parfüm kokusudur. Teninize uygun güzel kokan bir parfüm sürerek karşınızdaki erkeğin yanından veya önünden bir kere geçerseniz dikkatini çeke bilirsiniz. Güzel kokular sürerek kışkırtıcı ve etkileyici olabilirsiniz.


3. Aynı konulardan bahsedin:

Erkeği baştan çıkaran önemli detaylardan biri de konuşmaktan geçer. Birlikte olduğunuz erkekle bir konu üzerinde tartışmak, farklı şeyler hakkında sohbet etmek, düşüncelerinizi baylaşmak işte aradığım kız imajını kolayca oluşturabilir.


Genellikle konuştuğunuz konularda hafif muzırlıklarla seksi çağrışımlar yapmanız, erkeği konuştuğunuz konuya odaklayıp dış dünyaya kendisini kapatmasını sağlayacaktır. Örneğin spor dallarında yapacağınız birkaç doğru yorum ve sporun ne kadar seksi olduğunu ballandırarak anlatmanız erkeğin ilgisini çekmeye yetecektir.
4. Sevgi, saygı ve güven verin
Bir erkeği baştan çıkarmanın yolu ona güvenmek, sevmek ve saygı duymaktır. Erkekler kendinden korkan değil, kendilerine güvenen, seven ve saygı duyan kadınlardan hoşlanırlar.

Bu süreçlerin önce baştan çıkaracak kişide olması aslında baştan çıkarmanın temelini oluşturur. Çünkü ilişkilerde herkesin aradığı aslında bunlardır.
5. Öz bakımınıza dikkat edin
Öz bakım önemlidir. Erkekler kendisine bakmasını bilen ve dış görünüşüne önem veren kadınlardan çok etkilenirler.

Güzel bir makyaj, ellerin bakımlı olması ve saçların göze hoş gelen bir görünüşe sahip olması erkeği etkilemek için yeterli olacaktır. Bir erkek, güzel ve bakımlı bir kadından gözlerini almakta zorlanır, ona bakarken onu arzular.
6. Gerektiğinde ilk adımı atın
İnsanlarda her zaman ilk adımı erkeğin atması gerektiği inancı vardır. Ama bu bir hurafedir. İlk adımı atmak demek kişinin sevgisini, isteğini ve arzusunu karşısındaki bireye belli etmesidir.

İlk adımı atıp sevgi, ilgi ve arzuyu belli etmek kadını nasıl heyecanlandırırsa erkeği de heyecanlandırır ve kadına doğru iter. İlk adımı atmanın yolu seksi bakmaktır. Çünkü bakışlar birçok şeyi ifade edebilir.
7. Ona değer verin
Erkeğe “sen çok özel ve değerli birisin” hissi yaşatan bir Kadın baş tacı edilebilir. Her insanın değerli olduğunu hissetme ihtiyacı vardır.

Genellikle kadınlar bu hissin kendilerine ait olduğunu düşünürler ve erkeğin sadece kendilerini değerli hissettirecek eylemler yapmasını isterler.Kadın erkeğe değerlilik hissini yaşatabilirse, erkek sevgi ve ilgisini kadına sonsuz verebilir. Çekici olduğunu, arzulandığını hisseden erkek, ona bu hisleri yaşatan kadına doğru akabilir.
8. Erkeğin ruh durumuna göre tepkilerinizi ayarlayın

Bir erkeği baştan çıkaran en önemli etkenlerden biri erkeğin ruh halidir. Günü kötü geçmiş, yorgun, stresli, büyük bir kayıp yaşamış, aç, sinirli bir erkeğin baştan çıkarılması zordur.


Bundan dolayı uygun zamanı beklemek gerekebilir.Bu durumda, erkeğe sıkıntılı anlarında kadının vereceği dostça bir destek, koşullar uygun hale geldiğinde kadının erkeği baştan çıkarmasına da yardımcı olacaktır.
9. Uygun ortam yaratın
Bir erkeği etkilemenin bir diğer yolu da ideal ortamdır. Güvenli, sakin, uygun bir müziğin olduğu, temiz, ısı ayarlarının iyi olduğu bir ortamda kadın tüm dikkati kendi üstünde daha kolay tutabileceği gibi istediği mesajları daha rahat vererek erkeği de kendine çekebilir, onu baştan çıkartabilir.

10. Birlikte duşa girin:

Eşiniz sizinle sevişmek istemiyor yâda size yorgun olduğunu söylüyorsa birlikte duşa girmeyi teklif edin ve sizi yıkamasını isteyin. Sonrasında aşk oyunu oynamayı teklif edin.


11. Erotik Konuşun:

Erkeğinizle konuşurken rahat olun. Herhangi bir konuyu konuşur gibi yatak konularına girin bu durum erkeğinizi çok etkileyecektir. Kendinizi özgür bırakın aklınızdan geçen her şeyi özgürce söyleyin.

Bu konuyu yazdır

  Vücudun Şifa Haritası - Ayaklar
Yazar: Spiritüeller - 27-05-2016, Saat: 01:59 - Forum: SAĞLIK - Yorumlar (1)

Ayak tabanlarınızda tüm bedenin bir haritası bulunduğunu biliyor muydunuz? Tüm vücudumuzu taşıyan, ayakta durmamızı ve yürümemizi sağlayan çok değerli ayaklarımız aynı zamanda vücuttaki tüm kötü enerjinin atılmasını da sağlar. Vücutta biriken zararlı toksinlerden detoks bantlarının ayaklara yapıştırılması ile ayaklar aracılığıyla vücuttan atılabiliyor. Örneğin geceleri mutlaka ayaklarınız çıplak uyuyun denir duymuşsunuzdur. Bunun nedeni de gün boyu vücutta biriken kötü enerjinin ayaktan çıkması istendiğindendir. Yada çıplak ayak toprakta gezmek iyi gelir denir, evet gerçekten doğrudur vücuttaki kötü enerjiyi ayaklardan toprağa iletirsiniz. İşte tüm bu emareler ayaklarımızdaki vücut haritasının bir belirtisidir diyebiliriz. Ayak tabanında, bedendeki organlara bağlı tüm sinirlerin burada sonlandığı gerçekten doğrudur.


Ayak tabanında vücuttaki her bir organın noktası vardır. Yukarıdaki resimde de gördüğünüz gibi organların bir haritası ayak tabanında bulunur. Bu noktalara her baskı yaptığımızda organlarımız harekete geçer ve düzgün çalışır. Herhangi bir organınızda Sorununuz varsa o organınızı gösteren bölgeye masaj yada basınç uygularsanız o organı harakete geçirip iyileştirebilirsiniz. Bu ayak haritası yardımı ile yapılan tedavi şekline refleksoloji deniyor. Şimdi bu alternatif tıp yöntemini biraz daha açıklayalım.



Refleksoloji Nedir:
Refleksoloji, el, ayak ve kulaklardaki belli bölgelere uygulanan çeşitli masaj ve baskı teknikleriyle sağlanan iyileştirme yöntemidir. Refleksoloji, vücuttaki organları da yansıtan enerji bölgelerine dayanır.Refleksoloji, binlerce yıl önce Hindistan, Çin ve Mısır’da uygulanmaktaydı. Günümüzde alternatif tıp olarak ülkemizde de bilinmekte ve uygulanmaktadır.
Refleksolojide, el ve ayaklar vücudun harita ve aynaları olarak kabul edilir. Bu demektir ki el ve ayaklarda vücudun belirli bölgelerine ve organlarına temas edilmesini sağlayan belirli bölgeler, sinir uçları vardır. Bu noktalara yapılacak masaj ve basınç uygulamaları o noktaların hitap ettikleri organların rahatlatılmasında ve o bölgelere yönelik yapılacak tedavilere destek verilmesine yardımcı olur. Mesela her bir ayakta 7200′den fazla sinir ucu bulunmaktadır. Bu bölgelerdeki belli noktalara basınç uygulanarak vücudun ilgili alanlarına etki edilmiş olunur. Peki bu işlem nasıl yapılır şimdi bunu açıklayalım.

Refleksoloji Nasıl yapılır:
Refleksoloji uzman doktorlar tarafından yapılması daha uygun olan bir tedavi yöntemidir. Fakat doğru yapılması şartıyla evde kendinizde yapabileceğiniz bir yöntemdir. Refleksoloji Ayaklara masaj şeklinde yapılmaz. Sadece her bir belli noktaya başparmak ile tam bir basınç uygulanır. Bir elinizle ayağı sıkıca tutup diğerinin basparmağıyla tırnağın hemen dibindeki kenarını kullanarak çalışın. Üç saniye kadar sıkıca bastırıp milim milim ilerleyerek bir sonraki noktaya geçin. Parmaklarınızı kaydırabileceğı için yağ kullanmayın; çok az talk pudrası kullanabilirsiniz ya da doğrudan deri üzerinde çalışın.Tam bir seans yaklaşık 45 dakika ile bir saat arası sürer. Önce sağ, sonra da sol ayağa uygulanır. Tıbbi bir tedavi şekli değil alternatif tedavi yöntemidir.

Bu konuyu yazdır