Hoşgeldin, Ziyaretçi |
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.
|
Kimler Çevrimiçi |
Toplam: 1065 kullanıcı aktif » 0 Kayıtlı » 1065 Ziyaretçi
|
Son Aktiviteler |
Nereden Başlamalıyım?
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: desdinova
07-04-2025, Saat: 11:03
» Yorumlar: 0
» Okunma: 163
|
Ayahuasca çayi hakkinda b...
Forum: ŞAMANİZM
Son Yorum: Gümüşkurt
29-12-2024, Saat: 23:19
» Yorumlar: 0
» Okunma: 330
|
Sürekli Aynı Sayıyı Görüy...
Forum: MELEK MESAJLARI
Son Yorum: Stannis
03-10-2024, Saat: 18:13
» Yorumlar: 0
» Okunma: 757
|
Bize ait olmayan sahte an...
Forum: Zihin
Son Yorum: cinsiyetsiztirmavi
29-08-2024, Saat: 01:28
» Yorumlar: 0
» Okunma: 675
|
RUHLARIN YAZDIRDIĞI SÖYLE...
Forum: ENTERESAN BİLGİLER
Son Yorum: Shfz
20-08-2024, Saat: 01:26
» Yorumlar: 1
» Okunma: 62,510
|
Nuh’un Gemisi’nin Çözülem...
Forum: TARİH
Son Yorum: Emka
21-02-2024, Saat: 21:57
» Yorumlar: 3
» Okunma: 8,862
|
DEMON İSİMLERİ LİSTESİ VE...
Forum: DEMONLAR
Son Yorum: Debriyaj_Balatasi
15-02-2024, Saat: 02:30
» Yorumlar: 1
» Okunma: 26,050
|
Trabzon'da ki Majisyenler
Forum: TRABZON SPİRİTÜELLERİ
Son Yorum: koavemaji
02-02-2024, Saat: 14:11
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,301
|
11:11'in Manevi Önemi ve ...
Forum: EVRENSEL ENERJİLER
Son Yorum: zeynepbuhan
10-11-2023, Saat: 18:49
» Yorumlar: 1
» Okunma: 6,535
|
Sürekli Şiddetli Baş Ağrı...
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: Gümüşkurt
25-09-2023, Saat: 19:23
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,832
|
|
|
Kızılderililerden Hayata Bakış Açımızı Değiştirecek 20 Öğüt |
Yazar: Archilles - 02-05-2018, Saat: 17:56 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
 |
Dünya’nın Kızılderililerden öğrenebileceği çok şey var, özellikle de dünyamızın geçirdiği bu zor süreçlerde terörizm, açlık, nefret, yolsuzluk gibi sorunlarda onlardan almamız gereken öğütler var.
Bu barışçıl kabilelerin hiçbir zaman baskı altında olmadığını, topraklarının ve hayatlarının asla alınmadığını düşünün. Dünyamızın tarihi tamamen farklı bir şekilde şekillenecekti. Doğa, kendimiz ve Dünya ile iletişim halinde olacaktık.
Hayvanlar, yıldızlar, çiçeklerle yani bunların her biriyle derinden bağlantı kurabilirdik; Modern bir gerçekliğin yok ettiği çok basit bir şey. Bu yerlilerin bilgeliğini asla unutmamalıyız…
1. Paylaşmak önemlidir.
Hayır kurumuna katılmak her zaman iyidir. Bu bir nezaket eylemidir ve aynı zamanda ruhu da iyi hissettirir.
2. Dini inanca saygı
Diğer dinsel inançlara saygı duymalıyız çünkü dünya çok sayıda din ve inançla dolu. İnancınızı başkalarına zorlamayın.
3. Kendinize gerçekçi olun.
Eğer kendinize karşı gerçekçi olmazsanız başkalarına karşı da olamazsınız. Gerçekten ihtiyaç duyduğunuz ve de yüzleşmeniz gereken şeyleri kendinize söylemekten korkmayın.
4. Ne olmak istiyorsanız o olun.
Ruhunu keşfet ve hayatta ne istediğini bil. Hangi yaşam yolunu seçmek istediğinizi ve hedeflerinize nasıl ulaşacağınızı bilmek çok önemlidir. Bunu yapmalısınız ki yolunuzu bu yönde çizebilesiniz.
5. İnsanları zorlamayın.
İnsanları olmadığı gibi görmekten vazgeçin. Eğer biri sizi istemiyorsa, o zaman bırakın, gitsin ve kendinize engel olun, sizi kabul etmesi çaba sarf etmenize gerek yok. Yanınızda olmak isteyen zaten sizin bir şey yapmanıza gerek kalmadan yanınızda yer alacaktır.
6. Başkalarını incitmemeye dikkat edin.
Eğer birisine herhangi bir yolla zarar verdiyseniz, bu kesinlikle size bir yolla geri dönecektir. Asla başkalarına acı çektirmeyin ve de kalplerini kırmamaya dikkat edin. Bu iç huzurunuz için önemli.
7. Doğaya saygı gösterin.
Toplum olarak doğaya saygı duymalıyız ve onu korumaya özen göstermeliyiz. Dünyanın bize sunduğu en büyük armağan bu.
8. Çocuklar
Çocuklar geleceğimizi temsil ediyor. Bu yüzden onlara değerli şeyler öğretirken özel bir dikkat göstermeliyiz ve onlara kendilerini yetiştirmelerinde imkan tanımalıyız. Bu onların hayata karşı tecrübesini arttıracaktır.
9. Hatalarımız
Hepimiz insanız ve hata yapmak doğamızda olan bir şey. Kimse mükemmel değil. Ama önemli olan tabi ki yaptıklarımızdan ders alabilmek. Bu hatayı istikrarlı hatalar dizgesine bağlamamak.
10. Olumsuz düşüncelere hayır deyin.
Olumsuz düşünceler sadece strese, kaygıya ve depresyona değil, aynı zamanda çeşitli fiziksel hastalıklara da yol açar. Bu yüzden kendinize mümkün olduğunca iyiye, olumluya telkin edin.
11. Dünyaya Saygı
Bu dünyada yaşadığımız yer dahil her şey dünyanın bizden sonra gelecek nesillere mirasıdır, gereksiz sahiplenmelerden kaçınmalıyız. Çevremizin bize bıraktığı her mirasa saygı duymalıyız. Biz de gelecek nesillere en iyi şekilde kalması için çaba göstermeliyiz.
12. Başkalarına kötü davranma
Başkaları hakkında dedikodu yapmayın çünkü bu sadece hayatınızda değil ve hayatınızdaki diğer kişilerde de daha fazla olumsuzluk yaratıyor.
13. Dua etmek
İnançlı olup olmadığınız önemli değil. Kalpten edilen bir dua asla göz ardı edilmez. Olay hangi dine inandığınız ya da hangi tanrıya hitap ettiğiniz değil, içtenliğiniz.
14. Tolerans göstermeye çalışın.
Başkalarını sizin düşüncenize uygun şeyler yapmadıkları için yargılamamalısınız. Farklı bir zihniyete sahip olan insanlara karşı hoşgörülü olun. Farklı bir kültürle yetişmiş olmaları bir suç değil.
15. Kontrolü ele alın
Başkalarının sizin hayatınızda ne yapmak istediğine karar vermelerine izin vermeyin. Kendi yolunuzu çizin ve hayatınızda bilge olarak gördüğünüz insanlardan olanlar belli konularda rehberlik alın.
16. Misafirler
Konuklarınıza nezaket ve sevimli davranışlar gösterin. Yaratıcının kapınızı nasıl ve hangi şekilde çalacağını bilemezsiniz.
17. Hakkınız olanı alın.
Ortak paylaşılan şeylerde hakkınızı korumayı öğrenin. Başkalarının bunu gasp etmesine izin vermeyin. Aynı şekilde sizde başkasını hakkına müdahale etmeyin.
18. Denge
Hazlara düşkün bir yaşam tarzı benimsemeyin. İş ve zevk, kişisel ve profesyonel ihtiyaçlarınız, bedeniniz ve zihniniz arasındaki dengeyi korumaya çalışın.
19. Gerçek
Hayatınızda mümkün olduğunca doğruluktan sapmamaya çalışın. Tüm bu yalanları hatırlamada baş ağrısını kurtarır.
20. Büyüklerimiz önemlidir.
Ailenize ve yaşlılara saygı duyun ve onları gururlandırmaya çalışın. Onlar sizin mutluluğunuz istiyorlar.
Kaynak: filoji.com
|
|
|
Bilinçaltınızdaki Kalıpları Değiştirmenin 5 Yolu |
Yazar: Archilles - 02-05-2018, Saat: 17:41 - Forum: Bilinçaltı
- Yorum Yok
|
 |
Bilinçaltı (Bilinçdışı) bilincimizle ulaşamadığımız alandır. Son yapılan araştırmalar aldığımız kararlardan yaşadığımız depresyona kadar olan durumların bir kaynağının bilinçaltı olduğunu söylüyor.
Bilinçaltımızda bebeklikten bu yana oluşturduğumuz belli kalıpları kırarak kendimizi nasıl özgür bırakabiliriz.
1- Bilinçaltını Anlayarak işe başlamalıyız. Bilinçaltında bastırdığımız duygular ve en karanlık yönümüz yatıyor. Gölge karakterimiz de diyebiliriz buna. Bilinçli olarak baş edemediğimiz her duygu bilinçaltımızda yer ediyor ve bu da depresyon gibi durumlara neden olabiliyor. Anı yaşayarak ve anda kalarak bilinçaltımızın yönlendirmlerini azaltabiliriz.
2- Karar verirken daha çok düşünerek karar verin. Bilinçaltınız kötü değildir ama hayatınızı değiştirmek istiyorsanız bilinçli olarak planlar yapmalı ve kararlar almalısınız.
3- En çok kullandığınız yere bir olumlama notu yazarak başlayın. Basit bir adım gibi görünebilir ama bu sizde inanılmaz bir etki yaratacaktır. Mesela bir not kağıdına Kendimi çok seviyorum ve başarılıyım gibi veya neyi değiştirmek istiyorsanız onunla ilgili bir not yazabilirsiniz. Bunu en çok kullandığınız dolabınıza veya aynanıza asabilirsiniz.
4- Olumlama yaparak: Günde 5 tane olumlama yaparak bilinçaltı kalıplarını etkileyebilirsiniz.
5- Uyumadan önce olumlu düşünceye odaklanın... Bu çok önemli değiştirmek istediğiniz düşüncenizin pozitif yansımasını düşünerek olumlama yapın ve öyle yatın...
Kaynak:bilgierdemdir
|
|
|
DÜNYA HARİTASI DEĞİŞİYOR AFRİKA KITA'SI BÖLÜNÜYOR ! |
Yazar: EvrimBilge - 29-04-2018, Saat: 23:32 - Forum: EVREN VE BİLİM
- Yorum Yok
|
 |
Kenya'da bir otoyolun ikiye ayrılması ile başlayan süreç, dünya haritasının aktif olarak değişim gösterdiğinin bir simgesi haline geldi.
Dünyamızın haritası her geçen gün minik adımlarla da olsa şekil değiştiriyor. Yapılan araştırmalar neticesinde dünyamızdaki her bir kara parçası en temelinde erişmiş kaya parçalarından oluşuyor ve bu kaya parçaları her geçen gün biraz daha hareketli bir hal alıyor. Dolayısıyla dünya haritası bundan milyonlarca yıl sonra kesinlikle aynı kalmayacak. Hatta bir noktada tüm kıtaların yaklaşık 250 milyon yıl sonra bir araya geleceğine dair teoriler bile mevcut.
Afrika Kıta'sı İkiye Ayrılıyor
Afrika bundan milyonlarca yıl önce Güney Amerika’dan ayrılmış ve günümüzdeki konumuna ulaşmış dev bir kıta olarak bilinir. Fakat son dönemde Afrika’nın ikiye ayrıldığını tahmin etmek için bir uzman olmanıza gerek yok. Güney Batı Kenya’da büyük bir otoyolun kendiliğinden ikiye ayrıldığı ve genişlediği haberi başlı başına bu değişimin adım adım gerçekleştiğini gözler önüne seriyor. Her yıl yalnızca bir kaç cm genişleyen bu çatlak, yapılan hesaplara göre 50 milyon yıl sonra Afrika'nın büyük bir bölümünü Avrupa ile birleştirecek.
Üstelik bu tür kıta'sal çapta bir hareket geçiren tek bölge Afrika da değil, Küresel Konumlandırma Uydusu (GPS) verilerine göre Avusturalya da her yıl kuzeye doğru hareket ediyor. Bu hareket her santimetreye karşılık milimetrik geri dönüşler ile bir sarsıntıyı anımsatsa da milyonlarca yıl sonra Avusturulya'nın da konumunun kuzey yönünde değişmesine dair bir engel taşımıyor.
Kaynak : Webtekno
|
|
|
Hiç Gece Yarısı Uyanıp Hareket Edemediğiniz Oldu mu? 7 Madde İle |
Yazar: Archilles - 27-04-2018, Saat: 14:11 - Forum: ENTERESAN BİLGİLER
- Yorum Yok
|
 |
Ortalama bir kişi günde yaklaşık sekiz saat uyur. Bir ömür boyu, bu, yaşamın yaklaşık üçte birinin uykuda geçmesi demektir.
İyi bir gece uykusu, hem zihinsel hem de fiziksel açıdan sağlık ve dengenin korunması için hayati önem taşır. Fakat bazı insanlar için iyi bir gece uykusu çekmek bir hayli zordur ya da uyku felci denen garip bir fenomen tarafından uykuları mahvolur. Zihniniz uyanıktır ancak bedeninizi bir türlü hareket ettiremezsiniz. Normal şekilde nefes alabilirsiniz, etrafınızdaki her şeyi görebilir ve anlayabilirsiniz, ancak ne kadar deneseniz tek bir kasınızı bile hareket ettiremezsiniz. Uyku felci ortaya çıktığında zihninizde akan duygular çok zorlayıcıdır ve tüm deneyim tek kelimeyle “korkunç” olarak özetlenebilir.
Birçok kişi uyanmadan hemen önce yüksek seste bir patlama duyduklarını veya dalgal seslerinin aniden çarpıp onları uyandırdıklardığını ifade eder. Bazıları ise aslında nefes almakta güçlük çektiğini ve birinin sanki onu boğduğunu hissediyor olduğunu bildirir. Bu durum ülkemizde çoklukla “karabasan” olarak adlandırılır. Bu anlar birkaç saniyeden birkaç dakikaya kadar sürebilir ve çoğunlukla başlangıçta birinin gençlik yıllarında ortaya çıkar.
Bu durum sizinde başınıza geldiyse yüzde 8’lik küçük bir dilime dahilsiniz. Ancak şunu düşünerek rahatlayabilirsiniz. Tek başına uyku felcine atfedilen ciddi bir risk yoktur, tıbben konuşursak, zihinsel ve fiziksel hasar riski sanıldığı kadar yüksek değildir. Sanılanın aksine bu olay, iblislerin, kötü güçlerin veya cinlerin oyunu değildir. Bunlar, eski çağlarda bu tarz olaylara bir açıklama getirmek isteyen toplumun uydurmalarıdır. Ancak yine de uyku felciyle alakalı olarak insanı hayrete düşüren bazı noktalara da değinmeden geçemeyiz;
1. Hiç kimse uyku felcinin sebebinin ne olduğundan tam olarak emin değil.
Bilim adamları ve araştırmacılar bu olayı neyin tetiklediği konusunda hala kesin bir neden veya açıklama da bulamadılar. Binlerce yıldır gizemli bir sır olarak kalan bu olay günümüzde de hala sır olmaya devam ediyor. Bilim nasıl gerçekleştiğini açıklasada neden gerçekleştiğini açıklayamıyor.
2. Ölüm hissi oldukça gerçekçidir.
Birçok kişi zihinsel olarak tamamen uyanıkken, hareket edemeyerek uyanma deneyimini ölü gibi hissetmekle eşit görüyor. İncelendiğinde ölüme yakın deneyimler yaşayanlarla, uyku felci yaşayanların anlattıkları arasındaki bazı noktaların benzerlikler göstermesi oldukça ürkütücü ve ilginç.
3. Uyumaya çalıştığınız anda da meydana gelebilir.
Sadece uyandığınızda meydana gelmez. Vücudunuz REM (derin uyku) aşamasına girip çıkmak arasında geçiş yaparken uyku döngüsündeki iki noktada ortaya çıkabilir. Özellikle çok yorgun olduğunuz halde uyuyamadığınız zamanlarda bu tarz bir uyku felcine yakalanma ihtimaliniz oldukça yüksektir.
4. Uyku eksikliği çekiyorsanız, uyku felci yaşama ihtimaliniz çok daha yüksektir.
Çalışmalar, kronik uyku sorunlarından muzdarip olan ve düzenli olarak yeterli uyku uyumayan bireylerin, dinlenmiş ve uykusunu almış bireylerden daha fazla bir uyku felci atağı geçirme olasılıklarının bulunduğunu ortaya koymuştur. Bu sebeple uyku felcine yakalanıyorsanız zaten hali hazırda uyku ile ilgili problemler yaşıyor olma ihtimaliniz oldukça yüksektir.
5. Uyku felci yaşıyorken rüya içinde rüya görebilirsiniz.
Bu deneyimi tecrübe etmiş birçok kişi, uyandıktan sonra bile bir kabusta olduklarını hissettiklerini bildiriyor çünkü gözlerini açtıkları halde ve halüsinasyonla gerçeklik arasında bir başka rüya daha görüyorlar. Örneğin yataktan kalktığını düşünen birinin odaya doğru ilerlerken tekrar rüyada olduğunu farketmesi ve tekrar kalkması buna verilebilecek en iyi örneklerdendir. Böyle bir durumda panik olmamak çok önemlidir. Bunun geçici olduğunu kendinize telkin etmelisiniz. Zaten bir süre sonra uyanacaksınız.
6. Göğsünüzde bir iblis oturmuş gibi hissedebilirsiniz.
Uyku felci esnasında göğüste ağırlık hissetmek oldukça yaygındır. Ancak bunun bir şeytan ya da cin olduğu sanrısı tamamı ile bilinçaltının bir oyunudur. Aslında bunun bir iblis ya da cin olduğu telkinini öncesinde edinmiş olmasaydık böyle bir şey düşünmezdik bile. Beynimiz uyanıp, vücudumuz uyanmadığında ilk aklımıza gelen şeyler daha önce buna benzer hikayeler anlatan kişilerin söyledikleri ve bize tarif ettikleri olacaktır. Bu sebeple “x kişisinin anlattığı karabasan!” şeklinde panikleyerek aynı şeyi hayal etmeniz oldukça yüksek bir olasılıktır.
7. Uyku felci yaşarken vücudunuzu uyandırmanın hiçbir yolu yok
Uyku felci ile ilgili bir diğer ilginç nokta ise bu durumu geçirmek için kendi kendine geçmesini beklemekten ya da tekrar uykuya dalmaktan başka çaremizin olmayışıdır. Kelimenin tam anlamıyla vücudunuzun çıkması için beklemek zorundasınız. Bazı inançların aksine, öksürmeye çalışmak veya göz kırpmak sizi uyandırmayacaktır. Sakince bekleyin ya da paniklemeden tekrar uykuya dalmaya çalışın.
Tıp bu tecrübenin yaşanmasının sebebini, insan uyandıktan sonra beyinin bazı kısımlarının uyanamaması ve bu kısımların yapması gereken görevlerini yerine getirememesi olarak açıklamaktadır.
Kaynak:filoji.com/hic-gece-yarisi-uyanip-hareket-edemediginiz-oldu-mu-peki-ama-anlami-ne-7-madde-ile-karabasan/
|
|
|
Hayatı Şarj Etmeyi Biliyor musunuz? |
Yazar: Archilles - 26-04-2018, Saat: 16:31 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
 |
Zaman öyle hızlı akıp gitmekte, yıllar öyle çabuk geçmekte ki payımıza düşen yaşam dilimini olabildiğince dolu dolu yaşamaya çalışmak zorundayız. Acısıyla ve tatlısıyla… Hiçbir şeyi ertelemeden, yarın bırakmadan…
Çoğumuz öyle hayatlar tüketiyoruz ki, günlük akışın altında ezilmiş, kendimizi ona teslim etmiş durumdayız. Adeta biz zamanı değil, zaman bizi yönetiyor.
Şunu kabul etmeliyiz. Yaşamın her günü güllük gülistanlık geçmeyecek. Başımıza iyi şeyler de gelecek, kötü olarak algıladığımız şeyler de… Geçmişe dönüp hayıflanmak, pişmanlık duymak ya da tamamıyla geleceğe endekslenip planlar arasında boğulmak elinizden bugünün gücünü alıp gider. Bizim en büyük sorunumuz, anlardaki mutluluğu ıskalamak. Hayat öyle güzel ki, anın güzelliğini, günün getirdiklerini hissetmeyi bilen bir insanın mutsuz olacağına inanmıyorum.
İnsanın başına neler gelir hayatta! Ne sıkıntılar çeker; ne acılara, kederlere katlanır; kazalara, ölümlere, yoksulluğun getirdiği sıkıntılara boyun eğer. İhanete, iftiraya uğrar; hastalık, aldatmak-aldatılmak, gülmek-ağlamak, sevinmek-üzülmek, ayıplamak-ayıplanmak, dışlamak-küçük düşürülmek arasında gider gelir. Bunların hepsi biz insanlar içindir. Ancak insanın tecrübe edebileceği ve tecrübe ettiklerinden öğrenebileceği hallerdir bunlar. Acı çektiğinde için için ağlamayı da, mutlu olduğunda doyasıya gülmeyi de bir tek insan başarabilir.
Ağlamak olmasa gülmekten nasıl keyif alırdık? Hastalık olmasa sağlıklı olduğumuzda şükretmek hangimizin aklına gelirdi? Fakirlik olmasa zenginlik anında israftan kaçınmayı akıl edebilir miydik? Bu yüzden başımıza bir kötülük ya da zarar geldiğinde isyan edip hayata küsmek, kendimizi yıpratmak yerine bu olaylardan bir şeyler öğrenmeye çalışmak ve hayata pozitif bakmak gerekir. En kötü durumda olan bir insanın bile yaşamdan zevk alacağı bir nokta vardır. Önemli olan, yaşamda gizlenen ve keşfedilmeyi bekleyen bu noktaları bulmaktır.
Tüm dertlere ve sıkıntılara rağmen bu güzel hayat yaşanmaya değer. Allah’ın bize bahşettiği o sonsuz güzellik ve nimetlerin yanında sıkıntılar ve dertler bir hiç sayılır.
Sabır, Yüzünü Ekşitmeden Acıyı Yudumlamaktır
Sürekli endişe içinde hep dünle yaşarken ve yarının kaygısı içinde kaybolurken en önemli günü unutuyoruz: bugünü. Dün dünle gitmiştir. Yarın ise ne olacağı belli değildir. Bu durumda bize bugünü yaşamak kalıyor.
Biz istesek de istemesek de hayatta bizim payımıza düşen acılar olacak. Bunlara karşı en büyük, zamanla daha da kıymetlenen ve güçlenen silah ise sabırdır. Sabır sineye çekmek değil; acıyı yaşamayı, ondan bir şeyler öğrenmeyi başarmak ve acının dinmesi için kendine zaman tanımaktır. Izdırabın şiddeti geçtiğinde dilimizde kalacak buruk tadı beklemek, huzurun öncesinde yolumuza çıkan sert rüzgarların dinişini izlemektir…
“İnsanı ihtiyarlatan zaman değil, gerçekleşmemiş hayallerdir.” Her zaman genç kalmak istiyorsanız, gerçekleşmemiş hayallerin peşinden sürüklenmek yerine, hayallerinize sahip çıkmayı bilin!
Gelin günümüzü dolu dolu yaşayalım. Çünkü zaman hızla akıp geçiyor. Ve ömrümüz tükeniyor. Yaşayamadığımız her an, her saat, her gün ömrümüzden gidiyor ve bunun geri dönüşü yok. Yaşamınızı şarj edilemeyen ve ömrü belli olmayan bir pil farz edin ve ona göre yaşayın…
Onur Dinçer
Kaynak: gencgelisim.com
|
|
|
Gizemli kelime abraxas |
Yazar: Archilles - 26-04-2018, Saat: 16:25 - Forum: ENTERESAN BİLGİLER
- Yorum Yok
|
 |
Simon Magus, Gnostisizm ilkelerini kurmakta öncü olmuş bir filozof ve gizemcidir. Madde ve diğer boyutlar içindeki Evrensel Aeonlar’ın tüm döngü ve yaşama dair unsurların tek bir Kök olan, görünmeyen, kavranamayan sessizliğin gücünden geldiğini söyler.
Başı-sonu olmayan iki filiz de bu kökten çıkar diye ekler. Bu filizlerin biri, Evrensel Akıl’dır, erildir. Diğeri, Üretici Yüce Düşünce’dir, dişildir. Bunların birleşmesi ile başlangıcı ve sonu bulunmayan uzamlar içinde yer alan bir orta planın denge alanında, ruhani ve maddesel Aeonlar bir arada oluşurlar.
Bunlar, yüksek düzenin göksel gücüne aittir. Gnostik gizemcilikte, ruh ve madde arasındaki zıtlığa rağmen kurulan bağlantının açıklaması ise; Sonsuz Bir’den südur etmeye dayanır.
Sonraları, Gnostik öğretmen Basilides, İskenderiye’de hermetizmi, okültizmi, öğretirken, ‘’Abraxas’’ formülünü öne sürmüştür.
Abraxas, insan bedenli, horoz başlı, her iki bacağının ucu yılanla sonlanan karma bir imge halinde sembolize edilir.
Bu, Mutlak Varlık anlamında Tanrının formu olan İnsan Bedeni ile başlar.
Horoz başı, uyanıklık ve öngörünün timsali olur.
Ayakların yılanla bitişi; iç duyular ve hızlı kavrayışı betimler.
Kollar ise Akıl ve Kelam ile başlayan yaratılışı tamamlayan iki unsur olan Bilgelik ve Güç’ü sembolize etmektedir.
Abraxas formu; Sophia adlı bilgelik kalkanını ve Dynamis adlı güç kırbacını tutmaktadır. Arabasını çeken 4 At, 4 unsurdur.
Wallis Budge, Abraxas’ ın, Adam Kadmon diğer deyişle, Tanrı’nın kendi suretinde ilksel adam olduğunu düşünüyordu. Böylece, insan vücudunun, Tanrıya atanmış olağan formdan, Allah’ın onu kendi suretinde yarattığından yola çıkmaktaydı.
Gnostiklerin mistik ve son derece gizemli Abraxas ismi, Grekçe ΑΒΡΑΞΑΣ halinde yazılır. Kelimenin Yunan alfabesi ile yazılı harf değerlerinin toplamı 365 rakamını verir.
Sayı, yılın günlerini vermekle birlikte, 365 Aeon’un ya da, ‘’Günlerin Ruhları’’nın toplam birleşiminin ifadesi olur. Yılı oluşturan çemberde 360 derece ve her beşte birinde açığa çıkan varlık sayısı 72’dir ki, kutsal sayılardandır.
Evrenin gücü 365 Aeon’a bölünür. Bunlara, 365 Ruhani Devir de diyebiliriz. Toplamında; Yüce Ezeli Güç ve tecellisini anlatan isim Abraxas oluşturulmuştur.
Kelime, tılsım bazında, güç yoğunlaştırma amacı ile objelere yazılabilir. Sık sık, Abraxas taşları olarak adlandırılan bazı taşlara oyulmuş halde bulunmuştur. Bunlar muska veya takı olarak kullanılmıştır.
Orta Çağ Demonlojistlerinin bazılarının, Abraxas adlı bir Demonu, horoz başlı, yılan bacaklı ve elinde kırbaç taşıyan güçlü bir kral olarak betimledikleri bilinir.
Gnostik kozmolojiye göre, kelimenin yedi harfinin, yedi gökcismi olan, Güneş, Ay, Merkür, Venüs, Mars, Jüpiter ve Satürn’ü içerdiği düşünülür.
Aleister Crowley, 1913 yılında The Gnostic Mass- Liber 15’i yazmış ve kapsamında, ritüelin bir parçası olarak çağırılan Abraxas İnvokasyonu üzerinde çalışmıştı.
Carl Jung ise, 1916 yılında kısa bir Gnostik risale yazmıştı. Bu risale, o, yarı trans halinde iken ve otomatik biçimde yazıldı, İsmi, ‘’Ölülere 7 Vaaz- Septem Sermones ad Mortuos’tur. İngilizce adı Seven Sermons to the Dead olan risale’nin, özellikle Sermon III kısmında, Abraxas; tek bir varlık içine tüm zıtlıkları birleştiren özelliğe bürünür.
Burada Jung, özetle şunları söyler:
Bilmek zor ilahiliğini Abraxas’ın.
Abraxas yaşam gücü, iyi ve kötünün başlatıcısı,
Hayatın tüm kuvveti, ışık kaynağı.
Abraxas gücü iki yönlüdür; yaşam ve ölüm.
Aynı zamanda hem kutsal, hem lanetli kelimeler ile konuşur.
Gerçek ve yalan, iyi ve kötü, ışık ve karanlık,
Görkemli.
Ondan önce hiçbir soru ve hiçbir cevap yoktur.
Mitolojik astronomiye göre, kelime; axas: eksen ve abir: boğa kelimelerinin birleşimi ile türemiş, Dünya’nın manyetik kutuplarının yer değiştirmesi olgusu nedeni ile, Boğa takımyıldızı’nın, Basilides’in yaşadığı zamanlarda bilindiği gibi, bir zamanlar Kuzey Kutbu üzerinde yer aldığı savı da öne sürülmüştür.
Kaynak: yuvayayolculuk
|
|
|
Bu İçecekten Sadece Bir Bardak İçin ve Karaciğerinizde Yenilenmeyi Hissedin |
Yazar: Archilles - 26-04-2018, Saat: 14:12 - Forum: SAĞLIK
- Yorum Yok
|
 |
Vücudumuzdaki en önemli organlarımızdan bir tanesi olan karaciğerimizi ne pahasına olursa olsun korumalıyız. Çalışmasında bozukluk olan bir karaciğer, toksinlerin kan dolaşımına karışmasına ve birikmesine neden olacaktır.
Bu da birçok hastalığa davetiye çıkarabilir. Karaciğerimizi korumak için hem sağlıklı beslenmeli hem de sağlıklı bir yaşam tarzını benimsemeliyiz. Ancak, günümüzde bize sunulan ve alıştığımız hızlı yaşam tarzı buna pek de müsaade etmemektedir. Zaman bizi hem yorup, yıpratıp hem de hızla yaşlandırmaktadır.
Genç görünmenin temel mantığı büyük oranda iç organlarınızla alakalı bir durumdur. Hatta; alerji düzeyiniz, sivilceleriniz, fazla kilolarınız da bununla alakalıdır.
Yanlış beslenmenin ve hareketsiz bir yaşamın sonucu vücutta serbest radikal ve toksik madde miktarı artmaktadır. Bu maddelerle savaşan besinlerin alınmaması ise başka bir boyuttur. bu çift etki, sizi bir olumsuz sürecin içine sokacaktır.
Bu çift etkiden kurtulmanız için yapacağınız iş çok basit doğru beslenme tekniklerini uygulama!
Sağlıklı ve işlevsel bir karaciğere sahip olmak için iki şeye ihtiyacımız var: sağlıklı bir diyet ve sağlıklı yaşam tarzı alışkanlıkları.
Ancak, bu modern çağlarda ulaşmak ve elde etmek güçtür. Bir şekilde fast food ve sağlıksız ürünler yemeye mecburuz, çünkü işyerinde daha fazla yemek yapmaya veya kalmaya vakit yok, bu yüzden toksinlere maruz kalıyoruz.
Karaciğerimiz her zaman korunmalıdır çünkü çalışmaları bizim için hayati önem taşımaktadır. Bunu başarmak için, sık sık onu temizleyip detoks yapmamız gerekir.
Karaciğerimiz detoks adı verilen bu işleme ihtiyaç duyar; çünkü işlevi vücudumuzu temizlemek ve içindeki zararlı toksinleri temizlemek ve sadece protein emiliminde yardımcı olmaktır.
Burada karaciğeriniz için bir mucize gibi çalışan bir karışım sunuyoruz!
Karaciğer problemlerini tanımak için zorlandıklarından daha uzun sürebilir, bu yüzden bu süre zarfında karaciğeri temizlemeye ve sağlıklı bir şekilde yemeye çalışın. Karaciğer zaten hasar alırsa, gelecekte daha küçük ve daha ciddi sorunlarla saldırıya uğrayacaksınız.
Bu organı temizlemek için çok basit ve doğal bir yoldur!
KARACİĞERİ TEMİZLEYEN ZAYIFLATAN GENÇLEŞTİREN KARIŞIM
MALZEMELER :
1 Adet limon suyu
2 Adet portakal suyu
7-8 Tane taze nane yaprağı
1 litre su
2 yemek kaşığı organik bal
YAPILIŞI :
Kaynatıp suyu kaynatın. Ardından, nane yaprakları ilave edin ve 5 dakika daha kaynatın. Birkaç dakika soğuması için ateşten çıkarın ve ardından portakal / limon suyunu hem rendelenmiş limon kabuğuyla birlikte ekleyin.
Sonunda karışım soğuduktan sonra balla karıştırın. Bu karışım haftada 2 kere yapılacak. 1 ay boyunca.
Bu içeceği sıcak veya soğuk olarak yudumlayın. Karaciğerinizi her iki şekilde de temizler, ve sindirim sisteminizin işini de kolaylaştırıp zayıflatır!
Bu önemli bilgi ve yöntemlerden daha fazla kişinin faydalanması için, beğenip, paylaşmayı unutmayın lütfen...
Kaynak: hayatmutfakta
|
|
|
Bilinmeyeni Sezme (Clairsentience) |
Yazar: EvrimBilge - 24-04-2018, Saat: 17:12 - Forum: TELEKİNEZİ
- Yorum Yok
|
 |
Clairsentience
genellikle, sezgiye yakın olan ve başka türlü algılanamayan psişik izharları hissetme yeteneği olarak tarif edilir. En yaygın örnek, birinin içeri girer girmez bir evdeki tuhaf atmosferi hissetmesidir. Bu yetenek psikometriye yakındır ve genel bir huzursuzluk, tüylerin diken diken olması veya belirgin bir soğukluk hissi şeklinde kendini gösterebilir. Bazı insanlar evin önceki sakinlerini zihinlerinde veya harici olarak görebilirler. Joyce ve kocası Edinburgh'ta bir ev arıyorlardı ve tam istedikleri gibi bir evi görmeye gittiler. Ancak eve girer girmez Joyce kendini sersemlemiş ve tuhaf hissetti. Bill'e ve onlara eşlik eden emlakçıya orayı hemen terk etmek istediğini söyledi.
Bill ona aptal olmamasını söyledi, çünkü henüz evi görmemişlerdi bile. Joyce toparlanmaya çalıştı, ama hâlâ kendini kötü hissediyordu. Mutfağın bulunduğu bodrum katına indiği anda kendini aşırı hasta hissetti ve bayılacak gibi oldu. Joyce bir zamanlar burada tüyler ürperten bir şey gerçekleştiğini hissedebiliyordu ve ocağa yaklaştıkça istem dışı titremeye başladı. Emlakçı fırını açtığındaysa evden dışarı koştu. Kocası sakinleşmesi için onu yakınlarda bir kafeye çay içmeye götürdü.
Birkaç hafta sonra Joyce, bir zamanlar aynı sokakta, baktıkları evde yaşamış bir arkadaşı olan annesine bu olaydan bahsetti. Annesi, yıllar önce bekâr bir adamın ve öldürdüğü annesinin, o evi arkadaşıyla paylaştığını öğrendi. Daha sonra adam ocaktan çıkan gazla intihar etmişti.
Ancak clairsentience deneyimlerinin büyük bir çoğunluğu daha olumlu niteliktedir. Evler, hem ölü hem de yaşayan eski sahiplerinin mutlu atmosferini korurlar. Bazı evler huzur yayar. Bir aile üyesinin ölümünden sonra, akrabalar sık sık ölen kişinin varlığının eski evlerinin çevresinde hissederler; yıldönümlerinde veya hüzünlü zamanlarda sakin, sevecen bir varlık. Aile ruhlarının büyük çoğunluğu bu şekilde hissedilir.
Essex'te yaşayan Jan anlatmıştı:
Yengem Carol 23 yaşındayken öldürülmüştü ve en sevdiği yemek annesinin çikolatalı pastasıydı. Carol bana tarifi vermişti ve o öldükten sonra onun dairesinde yaşamaya başladığımda, birkaç kez bu pastayı yaptım. Her seferinde yanımda birini hissediyordum. Sonunda o kadar rahatsız oldum ki, "Carol, lütfen şu pastayı huzur içinde yapmama izin verir misin?" dedim. "Kısa bir süre sonra tarifi kaybettim. Şimdi bu davranışımdan dolayı pişmanlık duyuyorum, çünkü hem bildiğim en iyi pasta tarifini hem de yengemi kaybettim."
Bu tür deneyimler genellikle beklenmedik anlarda yaşanır, ama mekânlara ve ölmüş ve sevdiğimiz insanların varlıklarına, birlikte mutlu anılar paylaştığımız yerlere giderek de ulaşabiliriz. Psikometri, izlenim edinmenin doğal bir yoludur, ama deneyimlerimden öğrendiğim kadarıyla, koku alma duyusu clairsentience için iyi bir giriş noktası ve ölüleri ve mekânların tarihlerini algılamada gerçekten de önde gelen bir yöntemdir. Öteki tarafa göçmüş bir büyükannenin parfümünün kokusunu duymak evrensel bir paranormal fenomendir ve belli bir çiçeğin keskin kokusu belli bir hayaletle bağlantılıdır.
Örneğin, Wight Adası'nda bulunan Chillerton'daki Billingham Malikhanesi'nde en sık görünen hayaletlerden biri, beyaz zambakların keskin kokusu eşliğinde görünen Leydi Grey'dir, mobilyaların ve süs eşyalarının, en sakin havalarda bile titremesi de cabası. Sadece eski Bayan Leigh olarak bilinen Leydi Grey XVII. yy.'ın başlarında bu evde yaşamıştır. 1722'deki yeniden kuruluşunun ardından Billinghton'da ikamet eden ve çok güçlü Worsely ailesine mensup biriyle zorla evlendirilmiştir. Bayan Leigh bir Fransız soylusunu tutkuyla seviyordu ve evlendikten sonra da ilişkisi devam etti. Sonunda kocası aşıklarla bahçede karşılaştı. Bazı açıklamalar bunun bir beyaz zambak öbeğinin yakınında gerçekleştiğini; diğerleri de Fransızın üzerinde sevgilisinin ona verdiği bir beyaz zambak olduğunu ve yapılan düelloda öldürüldüğünü söylemektedir. Ondan sonra da Lady malikâneye hapsedilmiş ve kalbi kırık bir halde -daha romantik versiyonlarında, yitirdiği aşkının sembolü olan beyaz zambak elinde- ölmüştür.
Atmosferlere Psişik Anlamda Uyum Sağlamak
Halihazırda bir psişik anteniniz vardır. Bazen bir yerin tekinsiz ve soğuk olduğunu hissetmeyen veya görünürde hiç neden yokken rahatsız olmayan veya korkmayan çok az insan vardır. Araştırıldığında çoğunlukla bir neden vardır - belki geçmişte, mekânda üzüntülü bir olay geçmiştir.
Clairsentience, sadece geçmişten gelen kötü titreşimlere değil, mevbcut tehlikelere ve olası düşmanlıklara karşı da bir korunma sağladığı için geliştirilmesi gereken oldukça önemli bir beceridir. Bir yabancının, dış görünüşü ve hareketleri bu konuda bir kanıt sağlamasa da, güvenilmez olduğunu bize söyleyen sezgisel reaksiyon, içimizde doğuştan vardır, ne var ki çoğunlukla bu doğal uyarı sistemimizin farkında değilizdir. Köpekler bazı yabancılara hırlarken diğerlerine hırlamazlar; normalde insanlardan çekinmeyen bir çocuk dostça bir gülümseme ve elden rahatsız olabilir. Her iki durumda da bu kişinin güvenilmez veya gülümsemesinin ve yumuşak sözlerinin ardında olumsuz niyetlerini saklayan biri olduğu ortaya çıkar.
Bu, bizim bir yerden hemen hoşlanmamıza veya hoşlanmamamıza neden olan sezgidir. Bir mekândaki atmosferi hemen sezen bir insan, insanlar hakkında hüküm verirken de aynı hüneri gösterecektir. "İyi kokular yaymıyor." çocuklar tarafından kullanılan bir ifadedir.
Mekânlara Uyum Sağlamak
Eski savaş alanları orada savaşıp zafer kazanmış veya belki can vermiş insanları özellikle hatırlatır. Yirmi yılı aşkın bir süre önce Pennsylvania'daki Gettysburg'u ziyaret ettiğimde (ki o zamanlar paranormalin bütün şekillerini hayal gücü olarak görüyordum) korku, öfke, gurur ve zafer karışımı bir hisle boğulacak gibi hissettiğimi hatırlıyorum. Ne olduğunu anlamadım ve yanımda hayal gücünden yoksun eski kocam da olduğu halde, büyük bir panik ve oradan çıkma arzusuyla tepki verdim. Savaşın ana unsuru olan canlı kanlı insanlara değil sadece isim ve tarihlere bayıldığı için bu, kocamı fazlaca rahatsız etti.
İnsanlar, bir savaş alanında özellikle korku duyacağınızı, çünkü oranın acılar çekilen bir yer olduğunu bildiğinizi ve beklentilerinize göre de tepki verdiğinizi söyleyeceklerdir. Ne var ki ben zamanı ve insanların, mekânın kökeni hakkında hiçbir şey bilmeden kabaca bir şeyler algıladıklarını öğrendim. Culloden'in içinden arabayla geçen, Down sendromlu bir genç kız, ölmekte olan pek çok insan gördüğünden yakındı ve korktuğu için dışarı çıkmayı reddetti. Aile onu üzmesinden korktuğu için ona yerden veya tarihinden bahsetmedi. Londra'da II.Dünya Savaşı sırasında Savaş Bürosu'nda çalışmakta olan bir başka kadın da korkunç bir korku ve panik hissettiği sırada, patronlarıyla birlikte İmparatorluk Savaş Müzesi'nin önünden geçiyordu.
Geçmişi sezme yetenekleriniz sınamak için:
• Binaların ve nesnelerin orijinal olduğu bir müzedeki veya gezinti parkındaki yeniden yapılandırılmamış bir köyü veya atölyeyi ziyaret edin. Tercihen yalnız başınıza, binadan binaya yürüyün ve görüp işittiklerinizden çok, hissettiklerinize konsantre olun. İçinizde veya harici olarak, siz de sesler işitip görüntüler görebilirsiniz.
• Bu işte psikometri kullanmayın, ama izlenimlerinize güvenin. Etkili görüntü ve duyguları -mutluluk, öfke veya korku- not edin.
• Hassas bir arkadaş veya akrabanızla aynı yere, günün aynı saatinde tekrar gidin. Başlangıçta onu yalnız bırakın ki kendi duygularınız telepati yoluyla ona geçmesin. Onun da aynı duyguların birçoğunu yaşayacağını göreceksiniz.
• Bu aşamada her binanın kökeni hakkında bulabildiğinizi bulun ve bilgi parçalarını bir araya getirerek her binayı yeniden ziyaret edin.
ESP Katalizörü Olarak Dünyevi Kokuların Kullanılması
Klimalar ve parfümler dünyasında belli bazı kokulara karşı duyarsız hale gelmek çok kolaydır. Ancak kendinizi yalıtıp sizi başka bir yere -çocukluğunuza, hatta daha uzak bir geçmişe- götürebilecek tek bir kokunun etkisini arttırmanın birçok yolu vardır. Çocukluğunuzdan veya uzak yerlerden gelen ortak tetikleyici kokularla başlamak en iyisidir. Kokuların da sesler gibi astral fırlatma ve beden dışı deneyimleri başlattıklarını göreceksiniz. Eğer ekstra duyularımızı yeterince açarsak, hepimiz bize ait olmayan yerlere gidebilir ve hayatları yaşayabiliriz. Bu özel duyu kanalı yeteneğini geliştirmek, telepati, önceden bilme ve geleneksel bir biçimde medyumlukla ilgili olduğu kabul edilen kanallar gibi falın ve büyü ritüellerinin birçok formundaki hassasiyetinizi de arttırabilir.
Medyumlukta, başka bir boyuttan gelen bir koku, o anda hafızası canlanan kişinin geçmişinden birini tanımasında medyuma yardımcı olabilir. Falda da, esrarengiz bir esans veya koku, falına bakılan kişi için anlam oluşturabilecek bir bağlantıya sahip olabilir. Örneğin, yasa icracısı Jane'in falına bakarken, birdenbire motor yağı ve egzoz dumanı kokusu aldım. Ona bundan bahsettiğimde, babasının küçük bir garaj işlettiğini ve kendisinin tamirhanelerde büyüdüğünü söyledi. İtibarını kaybetme riskini göze alıp evine dönmek ile Londra'da çabalamaya devam etmek arasında kararsız kalmıştı. Uzun süreli ilişkisi, sevgilisi bir ofis ilişkisi yaşamaya başlayınca aniden bitmişti. Kendini güvende hissettiği bir çevrede en azından birkaç hafta geçirmeye ihtiyacı olduğuna karar verdi. Belli ki eve döndü, orada babasının eski garajının yeni sahibiyle yeni bir ilişkiye başlamış, ama hikayenin sonunu öğrenemedim.
Aşağıdaki kokular, benim için deneyimlerimde, sadece geçmişin izlenimlerini canlandırmakla kalmıyor, aynı zamanda bu izlenimlerle bağlantısı olan başka insanların geçmiş ve mevcut dünyalarına erişimi de sağlıyorlar.
Ekmek
Bir ekmek fırınına veya ekmek satan bir dükkana, tam ekmeğin fırından çıkarıldığı anda gidin. Gözlerinizi kapayıp kokuyu içinize çekin ve beyniniz, taze ekmeğin kokusunu aldığınız ilk seferi canlandırsın. Bu deneyimle bağlantılı çeşitli algıları yeniden yaratın, örneğin bir ahşap masaya dokunmak, sarı bir süt testisinden yayılan renk, belki şakıyan kuşların veya böğüren ineklerin ya da pencerenin ardında akan trafiğin sesi, bir dilim ekmeğin üzerindeki tuzlu tereyağının tadı.
Bilmediğiniz bir yerin veya erken bir dönemin izlenimlerini de alabilirsiniz. Onları defterinize not eidn. Geçmiş yaşamı hatırlamaya kalkıştığınızda kokuların yeniden canlandığını görebilirsiniz. Ev yardımcısı olarak çalışan Lesley, birçok medyumun, ona eşlik eden yeni pişmiş ekmek kokusu hakkında konuştuğunu söylüyor. O, bunu büyükannesinin varlığına bağlıyor.
Kahve
Koku alma duyunuzu kokuya boğmak için çeşitli kahve ve tohumların karıştırıldığı bir dükkana veya bir kafeye gidin. Özel bir karışımı ayırmaya çalışın ve mümkünse bir fincan ısmarlayın veya biraz çekirdek satın alıp kahveyi evde pişirin. Yüzünüzü buhara tutun ve kokuyla içinizi doldurun. Zihninizde, bunun kaynağına gidin. Sadece kendi geçmişinizden yarı unutulmuş anıları değil, farklı bir yeri, mavi gökleri, parlak bir güneşi, içine girdiğinizde kokular tarafından alıp götürülerek kendi şüphe ve sorularınızı açıklayabileceğiniz dünyaları da görebilir, işitebilir veya tadabilirsiniz.
Çiçekler
Bir çiçek gösterisi elbette ki birden fazla duyuya hitap eder, koku da doğal olarak, altıncı his deneyimleri için en güçlü tetikleyicidir. Bir çiçek gösterisine katılamıyorsanız, çeşitli çiçeklerin bir arada düzenlendiği bir bahçeye veya bir botanik bahçedeki taze çiçek evine gidin. Çeşitli renkler yarı kapalı gözlerinizde bulanıklaşsın ve farklı kokuları alın. Belki bir yerle veya insanla bağlantı oluşturabileceğiniz belli bir kokuyu tanıyabilirsiniz. Kendi geçmişinizdeki veya zihninizin daha uzak yerlerindeki bu geri dönüşü kullanın. Güçlü izlenimleri kaydedin. Bu çiçeklerden bazılarını eve götürmek üzere satın almaya çalışın, böylece izlenimleri canlı tutmak için çiçekleri, vaktinizi geçirdiğiniz bir odaya koyabilirsiniz.
Mobilya Cilası
Üretim tarihi çok eski olan pek çok mobilya cilası, özellikle de lavantalılar, marketlerde hâlâ mevcuttur. Spreyler, cilanın mobilyanın veya döşemenin içine işleyerek verdiği kokuyu vermiyor, ayrıca bir çok ölmüş büyükanne varlıklarını duyurmak için mobilya esansı kullanmaktadır.
Güneşli bir gün seçin ve cilalayacağınız şeyi yerleştirin, böylece güneşin sıcaklığı üzerine düşecektir. Cilayı ahşaba yumuşak bir bezle iyice yedirin ve koku yavaş yavaş hareketlerinizi kaplasın. Çocukluğunuzu veya ölmüş, özel birini hatırlayabilir ya da cila yaparken düş gören diğer insanların dünyasına bağlanabilirsiniz.
Diğer Kokular
Parfüm, sabun, baharatlar, elbise kolası ve tütün de hatıraları uyaran kokulardır. Ölmüş bir akrabanın parfümü anında eski kahkahaları, sevgiyi ve bir korunma el üstünde tutulma hissini hatırlatabilir. Üzgün ve yalnız hissettiğinizde, yastığınızın üzerine sevdiğiniz birinin kokusundan bir parça sürmek onun olumlu, güven veren hayalini ve belki de tecrübe dolu öğüdünü getirebilir. Büyükbabalar varlıklarını genellikle iyi kolalanmış bir gömlek veya sevdikleri tütünün kokusuyla belli ederler. Belki de gelecek nesiller farklı bir hikaye anlatacak ve büyükanneler "Püskürt ve parlat!" gösterişine dönecekler. Fakat bu kokular, her ne kadar bazılar için önemli olsa da, ölülerden daha fazlasını hatırlatmaktadır. Ölüler, bilinçli aklın, sadece daha derin bir aşamada ulaşılabilen bir dünyaya yolculuk edebildiği geçittir.
Kaynak: "10 Adımda Psişik Gücünüz"
|
|
|
Z Kuşağından Sonra Onlar Gelecek: 9 Maddede Alfa Kuşağı |
Yazar: EvrimBilge - 24-04-2018, Saat: 16:41 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
 |
Günümüz dünyasındaki nesillerin X, Y ve Z kuşağı şeklinde kategorize edildiğini belirten Dijital Dönüşüm Danışmanı Murat Erdör, Z kuşağından hemen sonra gelecek olan, hem sosyal hayatı hem de ekonomiyi etkileyecek olan ve 2010 yılında ya da sonrasında doğan “Alfa Kuşağı” hakkında birtakım detaylar paylaştı.
Kurallara uyan, aidiyet duygusu yüksek, otoriteye saygılı, sadık, çalışkan olmaya da önem veren bir kuşak olarak tanımlanan X kuşağından sonra, özgür ve dahil edildiğini hissetmekte zorlanan, çok yönlü, kolay anlaşılabilen ve şeffaf yaklaşımıyla öne çıkan Y kuşağının, ardından da günümüzde ekonomileri büyük oranda etkilemeye başlayan, internet ve mobil teknolojileriyle iç içe yaşayan, internet aracığıyla sosyalleşmeyi tercih eden Z kuşağının geldiğini belirten Erdör, bu kuşaklardan hemen sonra tüm kuşaklardan bazı özellikler taşıyacak olmalarına rağmen, birçok yönüyle tamamen farklılaşacak Alfa Kuşağı’nın sosyal yaşamı ve ekonomiyi dönüştüreceğini ifade etti.
Murat Erdör, bu kuşağın bazı özelliklerini şu şekilde sıraladı:
1) Teknolojinin içine doğan bu kuşak, dünyayı fiziksel sınırları olmayan bir yer olarak görecek.
2) Hemen hemen her türlü içeriğe, bilgiye erişme gücüne diğer kuşaklara göre daha fazla sahip olacaklar.
3) Sahip oldukları ve hayatlarına entegre ettikleri tüm teknolojileri kişiselleştirebilecek ve teknolojiyi diğer tüm kuşaklara göre daha merkeze koyacaklar.
4) Telefon ve sanal gerçeklik hayatlarının bir parçası olacak, hatta sıradan unsurlar olarak hayatlarında yerini alacak.
5) Hayatın daha erken dönemlerinde bilgiye ve kaynaklara ulaşabileceklerinden, Alfa jenerasyonu en girişimci nesil olacak.
6) Çevrimiçi alışveriş yapacaklar ve önceki nesillere göre daha az insanla temas etmek öncelikleri olacak.
7) Çevrimiçi öğrenme yoluyla günümüzdekinden farklı bir eğitim alacaklar. Aynı zamanda kendi öğrenme yollarını, yöntemlerini tasarlayabilecekler.
8) Robot arkadaşlarla ya da yardımcılarla oynamak, ders çalışmak, sohbet etmek, vakit geçirmek hayatlarının bir parçası olacak.
9) Diğer nesillere göre daha az konuşacaklar, etraflarındaki diğer bireylerle sohbetleri oldukça kısıtlı olacak ve gerekmedikçe fiziksel buluşmalardan kaçınacaklar.
Kaynak: digitalage.com.tr
|
|
|
HİPNOZLA BİLİNÇALTININ GÜCÜNÜ HİSSET! |
Yazar: EvrimBilge - 23-04-2018, Saat: 16:49 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
 |
Tarih içerisinde birçok çalışma ve çalışmalar, yeterli saygıyı görmemiş ve daha ileriki yıllar içerisinde hem bu çalışmalar hem de bu çalışmaları yapan bilginler, gerekli saygı değerlerini üzerlerine çekmişlerdir.
Bu çalışmalardan birisini yapan bilginlerden birisi de Braid’dir. Bu kişinin yapmış olduğu ve adına ileride hipnoz denilen ifadeler bütünü, o yıllarda gerekli saygıyı görmemiştir. O zaman dilimi içerisinde gerekli önemin verilmediği bu çalışma bütünü, daha ileriki yıllarda önemle ele alınmıştır.
Hipnoz nedir? İsterseniz önce bunu biraz irdeleyelim. Birçoğumuz hipnozu bir uyku hali olarak düşünür; ama hipnozdaki beyin dalgaları ile uyanıklık halindeki beyin dalgaları benzemekte, uyku halindeki beyin dalgalarına ise benzememektedir. Hipnoz ifadesinde insanların bilinçleri açıktır ve kişiye istemediğiniz bir şeyi yaptıramazsınız.
Hipnoz olacak hastaların ilk önce ikna edilmeleri ve hangi konular üzerine konuşacakları hakkında bilgi verilmesi gerekmektedir. Hipnoz esnasında kişi, istemediği şeyleri söylememekte ve hipnoza ön hazırlık olan safhadaki konular üzerinde odaklanmaktadır.
Odaklanma diyorum, evet hipnoz bir odaklanma ya da diğer ifade ile insanın bir konuya konsantre olma durumudur. Bu konu ister çocukluğunun sorgulanması olsun, isterse de sigara alışkanlığından uzaklaşmaya çalışan bir birey olsun… bu ifadenin bir önemi olmadığı gibi kişinin odaklanması hipnozun ana prensibidir.
Amerika’daki ünlü bir kişisel gelişim uzmanı vermiş olduğu seminerler içerisinde, bir kişi çikolatayı çok sevdiğini ve ondan vazgeçemediğini ifade etmiştir. Semineri veren uzman ona yemek yememesini ve günlük istediği kadar çikolata yemesini ancak iki litreden fazla suyu da tüketmemesini söyler. Çikolatayı sevdiğini ifade eden kişi için bu güzel bir tekliftir ve seminer boyunca buna uyacağını söyler. Daha üç gün geçmeden bu kişi çikolatadan tiksinmiş bir vaziyette uzmana çektiği sıkıntıları anlatır.
Evet, insan ast itibari ile konsantre olduğu ölçüde bir olayın üzerine gidebilmektedir. Yukarıdaki örneğim aslında kişinin çikolataya olan bağımlılığı ve yaptığı uygulama ile ondan tiksinmesidir. Bu kişi hipnoz edilmemiş, ama olaya adapte olması için bir öneri sunulmuştur. Hakeza bu kişi eğer istekli olsaydı ve hipnoza tabi tutulmayı kabul etmiş olsaydı aynı sonuca ulaşacaktı.
Birçok insan okul yaşamından itibaren sigaranın zararlarını içeren uyarılar ile karşılaşır, ama bazı insanlar yine de sigarayı içer. Olay insanın kendini sevmesi ve kendine inanması ile çözüm bulmaktadır. İnsan, eğer ki kendine inanır ve sigaranın kendisine vereceği zarara konsantre olabilirse, muhtemel ifadeler çerçevesinde sigaraya hiç başlamayacaktır. Sigara içen bir kişi de eğer ki sigaranın zararlarına yeteri kadar adapte olabilirse, sigarayı bırakacaktır.
Hipnoz seansları ile sigarayı bırakmış kişiler mevcuttur, ama insanın önce bunu kendisinin istemesi gerekmektedir. Eğer bir insan eşinin isteği ile hipnoz seansına katılmışsa, muhtemel ifade ile eşine kızdığı zaman daha fazla sigara içecektir.
Tamamen mantıklı telkine dayanan hipnotik terapiyi aslında bizler her gün uygulamaktayız, ancak yeterince konsantre olursak o işi başarmaktayız. Hepimiz iyi bir ev, iyi bir araba istemekte; ancak olayın özü telkine ve kendine inanmaya dayanmaktadır. Hepimiz sağlıklı yaşamak isteriz; ancak sağlık için gerekli koşullara kendimizi adapte edersek sağlıklı yaşarız.
Kırk yaşında olan bir kişi kalp rahatsızlığı çekmekte, ama yememesi gereken yağlı, unlu mamülleri yemekte ısrar etmektedir. Siz ne dersiniz bu işe? “Bu ne perhiz, ne lahana turşusu” dersiniz gibi geliyor. Ama maalesef bu hatalara hepimiz düşmekteyiz. Önemli olan, bizim kendi dediğimiz şeyleri başaracak kapasiteye sahip olduğumuza inanmamızdır, bunun başarılması için de konsantre olunması gerekmektedir. Bu kişi eğer ki uzun yaşadığı zaman yaşayacağı güzel şeyleri hayal etse ve konsantrasyonunu bu şekilde toplamayı başarsa, muhtemelen perhizine dikkat edecektir. Torunlarını sevme isteği, onların evlendiklerini görme arzusu, eşiyle yaşayacağı güzellikleri düşünmesi vb. birçok olayı düşünerek kendine vereceği telkinler, aslında onun kendi kendini hipnoz etmesidir.
Unutmayın ki güç sizin içinizdedir, önemli olan ise bu gücü kelimelere döküp başarmanızdır. Sizlere başarılı bir gelecek temenni ederim…
Kaynak: Genç Gelişim
|
|
|
|