Hoşgeldin, Ziyaretçi |
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.
|
Forum İstatistikleri |
» Toplam Üyeler: 3,070
» Son Üye: damon
» Toplam Konular: 2,834
» Toplam Yorumlar: 3,065
Detaylı İstatistikler
|
Kimler Çevrimiçi |
Toplam: 754 kullanıcı aktif » 1 Kayıtlı » 753 Ziyaretçi ceylaninreallife
|
Son Aktiviteler |
Sürekli Aynı Sayıyı Görüy...
Forum: MELEK MESAJLARI
Son Yorum: Stannis
03-10-2024, Saat: 18:13
» Yorumlar: 0
» Okunma: 339
|
Bize ait olmayan sahte an...
Forum: Zihin
Son Yorum: cinsiyetsiztirmavi
29-08-2024, Saat: 01:28
» Yorumlar: 0
» Okunma: 311
|
RUHLARIN YAZDIRDIĞI SÖYLE...
Forum: ENTERESAN BİLGİLER
Son Yorum: Shfz
20-08-2024, Saat: 01:26
» Yorumlar: 1
» Okunma: 62,018
|
Nuh’un Gemisi’nin Çözülem...
Forum: TARİH
Son Yorum: Emka
21-02-2024, Saat: 21:57
» Yorumlar: 3
» Okunma: 8,145
|
DEMON İSİMLERİ LİSTESİ VE...
Forum: DEMONLAR
Son Yorum: Debriyaj_Balatasi
15-02-2024, Saat: 02:30
» Yorumlar: 1
» Okunma: 25,083
|
Trabzon'da ki Majisyenler
Forum: TRABZON SPİRİTÜELLERİ
Son Yorum: koavemaji
02-02-2024, Saat: 14:11
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,007
|
11:11'in Manevi Önemi ve ...
Forum: EVRENSEL ENERJİLER
Son Yorum: zeynepbuhan
10-11-2023, Saat: 18:49
» Yorumlar: 1
» Okunma: 6,154
|
Sürekli Şiddetli Baş Ağrı...
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: Gümüşkurt
25-09-2023, Saat: 19:23
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,525
|
%100 Etkili Şans İlmi Hav...
Forum: BÜYÜLER
Son Yorum: Gümüşkurt
18-09-2023, Saat: 23:51
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,287
|
Baş Melek Cebrail'in ismi...
Forum: Gabriel (Cebrail)
Son Yorum: Gümüşkurt
17-09-2023, Saat: 15:38
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,175
|
|
|
Ses Kayıtlarında Duyduğumuz Kendi Sesimizden Neden Nefret Ederiz? |
Yazar: Emka - 05-07-2017, Saat: 18:51 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
|
Londra Üniversitesi, yaptığı araştırma ile ses kaydı yaptığımızda kendi sesimizden nefret etmemizin sebebini ortaya çıkardı.
Kendi sesimizi dijital ortamda kaydettikten sonra tekrar dinlediğimizde, ilginç şekilde ‘ne kadar iğrenç bir sesim varmış’ diye düşünürüz. Londra Üniversitesi, işte bunun sebebini merak etti ve ortaya ilginç veriler çıktı.
Başkaları konuşurken beynimiz, havadaki ses titreşimlerini alır ve bunları duyduğumuz ses haline getirir. Fakat kendimiz konuştuğumuz sırada beynimize bu titreşimler iki kaynaktan gelir. Birincisi ağzımızdan çıkan ve havada ilerleyen titreşimler, diğeri ise içimizdeki ses tellerinin titreşimidir.
Laringoloji profesörü Matin Birchall, bu fenomeni Times’a verdiği demeçte şu şekilde açıklıyor: Biz konuşurken kendi sesimiz sinüslerimizden, kafamızdaki boş alanlardan ve kulaklarımızdan geçtiği için, biz onu başka insanların duyduğu şekilde duymayız." Fakat sesimizi bir kayıtta duyduğumuzda sesin tek kaynağı havadaki titreşimler olduğu için kendi sesimizi dinlediğimizi unutup sanki bir başkasını dinliyormuş gibi dinleriz. Bu da kendi sesimizi biraz garipsememize, hatta nefret etmemize sebep olur.
|
|
|
Bağırsak Mikroplarının Duygusal Davranışlarımızı Etkilediği Ortaya Çıktı! |
Yazar: Emka - 05-07-2017, Saat: 18:26 - Forum: SAĞLIK
- Yorum Yok
|
|
Bağırsak mikropları ile beyin arasında doğrudan bir bağlantı olduğu anlaşıldı. Yapılan testlere göre karnımızda yer alan mikroplara göre duygusal hallerimiz de şekilleniyor.
Bağırsak mikropları vücudumuzda ne işe yararlar hiç düşündünüz mü? Sindirimi mi kolaylaştırırlar, yoksa karın ağrısı, mide ağrısı gibi rahatsızlıkları mı ortaya çıkarırlar? Bunların hiçbiri değil. Yapılan araştırmalar sonucunda bağırsaklarımızda bulunan bakterilerin direkt beynimizle ilgisi olduğu anlaşıldı.
Kaliforniya Los Angeles Üniversitesi liderliğinde yapılan araştırmada karnınızla beyniniz arasında olağandışı bir bağ olduğu kanıtlandı. Daha net bir şekilde açıklamak gerekirse, bağırsak mikropları ruh hali ve genel davranış ilişkilerini etkiliyor.
Önceki araştırmalarda kemirgenlerde anksiyete ve depresyon ile ilgili hastalıklar dahil olmak üzere tüm duygusal yanıtlar, karında bulunan bakteriler aracılığı ile bulunmuştu; ancak yeni bulgular sağlıklı insan bireylerinin de bu bakterilerle duygularını belirlediklerini gösteriyor.
Araştırmacılar deney için 40 farklı kadından dışkı topladı. Kadınlar daha sonrasında MRI cihazına bağlandı ve duygusal tepkiler uyandırmak üzere tasarlanmış bireylerin, ortamların ve çeşitli nesnelerin görüntüleri gösterildi.
Bu araştırma sonucunda beyin oluşumunu etkileyen iki ana bakteri olduğu anlaşıldı. Bunlardan birincisi Prevotella isimli bakteri. 40 kadının 7’sinde gözlemlenen bu bakteri, beyinde olumsuzluk, kaygı ve sıkıntıyı gözler önüne serdi. İkinci önemli bakteri ise Bacterioidler oldu. Toplamda 33 kadında gözlemlenen bu bakteriye sahip kadınlar olumsuz görseller gösterildiğinde bile olumsuz duygular yaşamaya daha az yatkınlardı.
Bu deney sayesinde duygularımız konusunda bağırsak mikroplarının doğrudan etkisi olduğunu gördük. Bu araştırma, bilim insanlarını bazı hastalıkları çözümleme konusuna bir adım daha yaklaştırdı. İleride duygusal rahatsızlıkların önüne insanlar daha doğmadan geçilebilir.
|
|
|
İndigo Çocuklar Ne Zaman Doğmaya Başladı! Amaçları Nedir Hangi Özelliklere Sahiptir! |
Yazar: EvrimBilge - 05-07-2017, Saat: 14:28 - Forum: İndigolar
- Yorum Yok
|
|
Yeni çağ dediğimiz ve dünya beşeri için yeni bir tekamül düzeyinin arifesinde olduğumuz şu günlerde, her şeydeki hızlı değişime paralel olarak, yeni doğan çocuklarda da değişiklikler gösterdi.
80’li yılların başlarından beri, belirgin niteliklere sahip çocuklar dünyaya gelmeye başladılar.
İndigo çocuk, bir dizi yeni ve olağandışı psikolojik nitelik sergileyen ve genelde daha önce belgelenmemiş bir davranış biçimi gösteren çocuktur. Bu yeni kalıpları görmezden gelmek potansiyel olarak bu değerli çocuklarda dengesizlik ve düş kırıklığı yaratmak demektir. İndigo çocukların en belirgin özellikleri şunlardır;
Zeka mı Yoksa Doğuştan İşlenen Kodlar mı?
İndigolar çocukken bile erişkinlerin tüm duygu ve düşüncelerini okur, olayları ve sebeplerini anlarlar. Çoğunlukla, öğretmenlerinin o kadar ilerisindedirler ki, öğretmenleri söylenenleri kavrayabilmek için kendi titreşimlerini yavaşlatmak zorunda kalır. Adeta, beyinleri daha hızlı çalışmaktadır ve diğer çocuklarla birlikte aynı sınıfta olmak bile onlar için sonsuz bir sabır gerektirir. Bu nedenle kendi ilgi alanlarında yaratıcı bir eğitim alamıyorlarsa, okuldan uzaklaşır veya ders başarıları düşebilir.
“Zeki, çok bilmiş, ukala, büyümüş de küçülmüş, kendini geliştirmiş” gibi görülseler de, benim kanatimce bunları kendiliklerinden yapmadıkları “onlara doğuştan bir kod verildiğidir”.
Çünkü öyle bir duygu içindedirler ki erişkin dünyasına (kültür, dil, din, sanat) her adım attıklarında “ben bunu zaten biliyorum” derler ve yaşından çok çok önce her türlü bilgiyi aç bir şekilde özümserler. Bunları anlamada ve yorumlamadaki becerileri genelde “ zeka kaynaklı” olarak adlandırılsa da zekaları kesinlikle yüksek olmakla beraber, bu durum zeka kaynaklı değildir.
Yüksek Sezgi Gücü
Dünyaya daha önceden gelmiş ve yaşamış hissederler. Onlar için herşey hem yeni hem eskidir. Çok sık Deja-Vu yaşarlar (“ben bu anı önceden yaşamıştım” hissi).
Rehber rüyalar görürler, çocukluklarında doğaüstü olaylar yaşamış olabililer. Ama sonrasında zekalarını o kadar ön plana çıkarırlar ve bu durum insanlar tarafından o kadar rağbet görür ki (aynı zamanda hayatta kalma mücadelesi dolaysıyla), sezgilerini geri plana atarlar.
Aslında her zaman sezgileri tarafından uyarılırlar ve bu durum onların “büyük hatalar yapmalarını” engeller. Ama yine de zihinlerini dinledikleri için, kendileri ile savaşları bir türlü bitmeyebilir.
Yine de insanları sezgisel olarak tanımada, onların hislerini okumada ve doğru yorumlamada doğal bir ustalıkları vardır. Bu durum onların, “diğerleri için, diğerlerinden çok” üzülmelerine yol açabilir.
Liderlik
Bu çocuklar binlerce yıldır insanoğlunun aklına gelmemiş değişiklikleri kolaylaştıran liderler olabilirler. İndigolar bir savaşçı ruhuna sahiptirler, çünkü onların ortak amacı insanlığa artık hizmet etmeyen eski yaklaşımları toptan ortadan kaldırmaktır.
Bunu otorite kurmak ya da “özel olmak” amacıyla yapmazlar ama yönetim ve organizasyona karşı kendiliğinden eğilimleri dolayısı ile doğal liderdirler.
Aile Durumları
Genellikle “iyi” denilebilecek anne babalara ya da düzenli ailelere sahip olmazlar. Bu durum dolaysıyla çok acı çekebilirler ama bu tamamen İLAHİ PLANIN bir parçasıdır. Yaşamlarında çektikleri acılar, onların dünya ve diğer insanlar üzerinde gereken değişikliği yapmalarını sağlayacak ateşli bir doğaya ve kızgın bir mizaca sahip olmalarına neden olur.
Sistem Yıkıcılar
Her zaman farklıdırlar, arkadaşları arasında çocukken sevilmekle beraber kendilerini her zaman onlardan farklı hissederler. Ergenlik çağına geldikçe “yalnız” ve uyumsuz olabilirler. Çünkü onlar diğer arkadaşların arasına katılmak için gerekli olan davranış kalıplarını benimseyemezler.
Adaletsizliğe ve bağnazlığın her türüne (bilimde, dinde, sanatta, insan ilişkilerinde görülen) karşı çıkarlar. Sürekli “neden?” diye sordukları için otorite figürleriyle de karşı karşıya gelirler.
Yerleşik kültür ve toplum normlarına uymamaları, diğer insanlar tarafından sistem yıkıcılar (herhangi bir sisteme uyum sağlayamayanlar) ve tehlikeli kişiler olarak görülmelerine neden olur, okul ve iş hayatında sorunlar yaşarlar (uzlaşma becerisini geç yaşlarda edinirler) Halbuki onlar, bululundukları yaş grubu ve çevreleri tarafından anlaşılsalar, yüksek anlayışları ve farkındalığı getirdikleri görülür.
Bazen o kadar aykırı olurlar ki, ergenlikleri erken cinsellik ve yanlış tercihler, alkol veya uyuşturucuya sürüklenebilir. Enerjileri oldukça yüksektir ama kimi zaman doğru şekilde yönlendirilmediği için, bu enerjilerini kendilerine ya da başkalarına zarar vermede kullanabilirler.
Aşırı hassasiyetlerinden dolayı, anlaşılmadıklarında ya da anlaşılmadıklarını hissettiklerinde içe kapanabilir ve uzun zaman dış dünyaya kapılarını kapatabilirler. 30 lu yaşların başında ise değişmeleri ve tüm yaşadıklarını sindirerek insanlık için hizmet etmeleri beklenir.
Dışlanmışlık ve Uyumsuzluk Hissinden Dolayı Kendi Değerini Bilememe
Ben, indigoların “kimi zaman küstahlığa kaçan kendine güven” imajlarına rağmen, “kendi değerlerini bilme konusunda” büyük sorunlar yaşadıklarını düşünüyorum.
Disiplin edilmedeki zorlukları ve değişik bakış açıları nedeniyle daha küçüklüklerinden beri dışlanırlar ve eğer destek verici bir anne babadan yoksunlarsa -ki çoğunlukla öyledirler- kendilerini eleştirmeye başlarlar. Çünkü toplum sürekli onlara “yanlış oldukları” ve “değişmeleri gerektiğini” söylemiştir.
Bu dışlanmayı okul, iş ve özel hayatlarının her boyutunda yaşayabilirler. İndigo eğer bir kadınsa, asla “erkek için ideal” ve “toplumun beklediği” gibi bir kadın olamaz. Kesinlikle sorumluluk duyarlar ama bunları sırf “öyle olması gerektiği için” yapma konusunda bir inatları vardır. Erkekleri de tamamen aynıdır.
İşte bu nedenle İndigolar her zaman bir şekilde yalnızdırlar. Çünkü karşı cins onlara bu özelliklerinden dolayı hemen çekilmekle beraber, yine aynı özelliklerinden dolayı hızla uzaklaşır
Yeni Nesil: Kristal Çocuklar
Şimdi 2. nesil çocuklar geliyorlar. Onlara “Kristal Çocuklar” diyoruz ve 1990 dan sonra doğanlar kabul ediliyorlar. Onlar İndigo çocukların tersine ateşli savaşçılar değil, sakin, doğaüstü güçlerle donatılmış, bulundukları yere huzur getiren ve düzeni yumuşaklıkla değiştiren çocuklar olacaklar.
|
|
|
RÜYALAR HAKKINDA İLGİNÇ GERÇEKLER |
Yazar: Spiritüeller - 05-07-2017, Saat: 13:47 - Forum: ENTERESAN BİLGİLER
- Yorum Yok
|
|
Rüyaların %90ını unuturuz
Gördüğümüz rüyaların sadece çok az bir kısmını hatırlarız. Oysa bize ne kadar uzunmuş gibi gelir…
Gözleri görmeyenler de rüya görebilir
İlginç de gelse gerçektir. Gözleri hiç görmemiş kimseler tamamen sembolik şeyler görür…
Herkes rüya görür
Görmediğini zannedenler büyük yanılgı içindedir! Sadece hatırlamazlar…
Rüyamıza giren bir yüzü, mutlaka bir yerde görmüşüzdür
Tanımadığımızı sansak da, belki yolda yürürken farkında olmadan yanımızdan geçmiş biridir!
Bazen siyah beyaz rüyalar görürüz
Eskiden daha sık rastlanan bir durum olsa da, bu da ilginç bir bilimsel gerçek.
Gördüğümüz her şeyin sembolik bir anlamı vardır
Bize anlamsız da gelse mutlaka bir anlamı vardır.
Rüyalar duygu durumlarını yansıtır
Keyfimiz yerindeyse iyi, değilse kötü rüyalar görmemiz çok olasıdır.
Gecede 4 ila 7 rüya görürüz
Kişiden kişiye değişmekle birlikte birden fazla görürüz. Oysa biz çoğunlukla tek rüya hatırlarız.
Hayvanlar da rüya görür
İnanmıyorsanız uyurken onları izleyin…
Rüyalar arasında işbirliği vardır
Yarım kalan rüyanız bir süre sonra devam edebilir ya da bir önceki gece gördüğünüz rüya ertesi gün başka bir rüyaya bağlanabilir.
Kadınlarla erkeklerin gördükleri rüyalar farklıdır
Kadın erkek farkı rüyalar da bile ortaya çıkar. Yaşantıların ve hayata bakışını farklılığı rüyalara da yansır.
Önceki yaşantılarımız etkilidir
Ne yaşadıysak rüyamızda da onların yansımalarını görürürüz
Rüyada öldüğünü gören vardır
Mümkün olmadığı söylense de görülebilir. Halk arasında ömrün uzadığına işarettir.
Rüyada cinsel haz alınabilir
Rüyada cinsel birleşme yaşanabilir ve haz duyulabilir.
Rüyada koku duyup tat alabiliriz
Çoğunlukla gerçekten aldığımız koku rüyamıza yansır. Örneğin pişen yemeğin kokusu…
|
|
|
DÜNYADA OLAN 50 İLGİNÇ GERÇEK |
Yazar: Spiritüeller - 05-07-2017, Saat: 13:31 - Forum: ENTERESAN BİLGİLER
- Yorum Yok
|
|
1- Dünya nüfusunun yüzde 70'i, bugüne dek hiç çevir sesi duymadı.
2- Kenya'da bir ailenin gelirinin üçte biri rüşvete gidiyor.
3- Mc Donalds'ın altın kemerini tanıyanların sayısı, Hıristiyan tacını tanıyanlardan fazla.
4- Brezilya'daki Avon kadınlarının sayısı, asker sayısından fazla.
5- Her gün dünya nüfusunun yedide biri, yani 800 milyon insan aç kalıyor.
6- 150'den fazla ülkede işkence var.
7- Dünyanın üçte biri savaş halinde.
8- Sigara içenlerin yüzde 82'si gelişmekte olan ülkelerde yaşıyor.
9- Bir Japon kadını ortalama 84 yıl, bir Botswanalı kadın sadece 39 yıl yaşıyor.
10- Afrika'da 30 milyon kişi AIDS.
11- Silahlı çatışmaların dörtte biri, doğal kaynakları ele geçirmek için yaşanıyor.
12- ABD'de her hafta ortalama 88 öğrenci sınıfa silah getiriyor.
13- Her yıl 10 dil ölüyor.
14- Dünyada en az 300 bin düşünce suçlusu var.
15- İntiharla ölenlerin sayısı, çatışmalarda ölenlerden fazla.
16- Her yıl 2 milyon genç kız ve kadın sünnet ediliyor.
17- Sıradan bir İngiliz, günde yaklaşık 300 defa kameraya yakalanıyor.
18- Silahlı çatışmalarda 300 bin çocuk asker savaşıyor.
19- İngiltere'de 2001 seçimlerinde 26 milyon kişi, Pop Idol'un (televizyonda yayınlanan bir müzik yarışması) ilk sezonunda 32 milyon kişi oy kullandı.
20- ABD, pornografiye yılda 10 milyar dolar harcıyor.
21- ABD, "haydut devlet" diye ilan ettiği 7 ülkeden 33 kat daha fazla askeri harcama yapıyor.
22- Dünyada 27 milyon köle var.
23- Amerikalılar çöpe saatte 2.5 milyon plastik şişe atıyor, yani her üç haftada bir Ay'a ulaşmaya yetecek uzunlukta şişe birikiyor.
24- Her yıl 120 bin kadın veya genç kız, Batı Avrupa'ya satılıyor.
25- Yoksul aile çocuklarının psikolojik sorun yaşama ihtimali, zengin aile çocuklarına göre 3 kat daha fazla...
26- Yeni Zelanda'dan İngiltere'ye uçakla getirilen bir tane kivi, atmosfere kendi ağırlığının 5 katı sera gazı salıyor.
27- ABD'nin, BM'ye 1 milyar dolardan fazla borcu var.
28- Rusya'da yılda 12 binin üzerinde kadın aile içi şiddet sonucunda hayatını kaybediyor. 29- İngiliz süpermarketleri, müşterileri hakkında hükümetten daha fazla bilgiye sahip.
30- 15 yaşındaki İngilizlerin yarısı uyuşturucu kullanmış, dörtte biri sigara içiyor.
31- Dünyadaki obez nüfusun üçte biri, gelişmekte olan ülkelerde yaşıyor.
32- ABD ve İngiltere, gelişmiş ülkeler arasında en yüksek erken hamilelik oranına sahip.
33- Çin'de 44 milyon kadın kayıp.
34- 2002'de idamların yüzde 81'i ABD, Çin ve İran'da gerçekleşti.
35- AB'deki her inek için verilen günlük 2.50 dolarlık sübvansiyon, Afrika'nın yüzde 75'inin günlük geçiminden daha fazla.
36- 70'in üzerindeki ülkede aynı cinsten iki kişinin ilişkisi yasak, 9'unda ise cezası ölüm.
37- Dünya nüfusunun beşte biri, günlük 1 dolarında altında gelirle yaşıyor.
38- 1 yılda 13.2 milyon Amerikalı, estetik ameliyat yaptırdı.
39- Kara mayınları nedeniyle saatte bir insan ölüyor ve sakat kalıyor.
40- Hindistan'da 44 milyon çocuk işçi var.
41- Sanayileşmiş ülkelerde insanlar, günde 6- 7 kg katkı maddesi yiyor.
42- Dünyanın en çok kazanan sporcusu golfçu Tiger Woods, yılda 78 milyon dolar, yani saniyede 2.5 dolar kazanıyor.
43- Amerikalı 7 milyon kadın, 1 milyon erkek yeme bozukluğu çekiyor.
44- Washington'daki lobi endüstrisinde 67 bin kişi, her seçilmiş kongre üyesi için 125 kişi çalışıyor.
45- Motorlu araçlar dakikada 2 insanı öldürüyor.
46- 1977'den bu yana ABD'deki kürtaj kliniklerinde 80 bin şiddet ve taciz vakası yaşandı. 47- Dünyadaki yasadışı uyuşturucu pazarı 400 milyar dolar.
48- Amerikalıların üçte biri, uzaylıların geldiğine inanıyor.
49- Amerikalı siyah erkeklerin hapse girme ihtimali, yüzde 33.
50- Petrol rezervleri 2040'da tükenebilir.
Kaynak: Siradisibilgiler.com
|
|
|
Mantra ve Semboller |
Yazar: deniz - 05-07-2017, Saat: 13:24 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
|
Merhaba arkadaşlar,
Mantra kullanımı, semboller, ve faydaları hakkında bilgi verebilir misiniz?
Şimdiden teşekkürler...
|
|
|
BİLİNÇALTINIZI ETKİLEYEN 8 MUCİZEVİ KELİME |
Yazar: Spiritüeller - 05-07-2017, Saat: 13:17 - Forum: KİŞİSEL GELİŞİM
- Yorum Yok
|
|
Hepimiz bilinçaltının güçlerini ve yapabileceklerini kesin olarak bilmiyoruz. Ama bilim adamlarına göre bilinçaltı ve beyin hakkında bildiklerimiz sadece buz dağının görünen kısmı. Beyin ile ilgili tam olarak çözülen şeyler %5 civarındadır.
Kısaca beynimiz sırlarını hala çok iyi şekilde korumaktadır. Bilinçaltı bazı kelimelere ve cümlelere diğerlerinden daha fazla ilgi gösterir. Bu kelimeleri bilinçaltınıza ulaşmak ve kod girmekte kullanabilirsiniz.
*Başkaları için
"Ayrıca aşağıdaki cümleleri önemli konuşmalarda karşınızdaki kişiye etki etmek için kullanabilirsiniz." Ön cümlede anahtar kelimeyi kullanın ve ikinci cümlede iletmek istediğiniz fikri.
*Kendiniz için
Aşağıda vereceğimiz kelimeleri ön cümlede ve sonra da isteklerinizi diğer cümlede kullanın. 5'den az olmamak üzere her gün tekrar edin.
"Güç" Kelimesi
(Her türlü olumlama cümlelerinde kullanılabilir.)
Bilinçaltına etki eden en önemli kelimelerden biridir. Bu kelimeyi şöyle bir cümlede kullanarak bilinçaltınıza ulaşın. Ben Güçlüyüm. (Örnek) Sigarayı bırakıyorum. (Örnek) Öfkemi terk ediyorum.
"Güven" Kelimesi
(Başarıya ulaşmak istediğiniz her olayda kullanılabilir.)
Bilinçaltına etki eden bir diğer kelime budur. Pek çok firma bu kelimeyi reklamlarında kullanır. Algımıza firmanın güvenilir olduğu yerleştirirler. Ben Kendime güveniyorum. (Örnek) O işi başarıyla tamamlıyorum. yada Ben x kişiye güveniyorum. (Örnek) Bana tüm kalbiyle yardım ediyor.
"Eşsiz" Kelimesi
(Tüm olumlama cümlelerinde kullanılabilir.)
Bilinçaltınıza hızlıca etki edebilecek bir kelime. Bu kelime bilinçaltı için altın değerinde bir etki yapar. Ben eşsiz bir insanım. (Örnek) Yaşamımı güzelleştiriyorum.
"Kabul" Kelimesi
(Aşılamayacak sorunlarda ve her türlü olumlama cümlesi ile birlikte kullanılabilir.)
Bilinçaltı kodlarına girmek için kullanabileceğiniz harika bir kelimedir. Ben hayatımı kabul ediyorum. (Örnek) x olay artık benden tamamen uzaklaştı.
"Sağlık" Kelimesi
(Bedensel ve Psikolojik problemlerde ayrıca ruhsal enerji problemlerinde kullanılabilir.)
Bilinçaltı ölüm ve doğum olaylarına çok önem verir. İşte sağlık kelimesi de bu yüzden bilinçaltının önem verdiği bir kelimedir. "Ben sağlıklıyım. (Örnek) X problemimi kolaylıkla çözüyorum.
"Sevgi" Kelimesi
(Kişisel ilişkiler ve diğer tüm sıkıntılı ilişkilerde kullanılabilir)
Bilinçaltı sevgi aşk ve arzu gibi kelimelere çok önem verir. Bilinçaltının doğum arketipi ve anahtar kelimelerinden biridir. "Ben sevgi enerjisiyle doluyum. (Örnek) X kişi ile ilişkim bu enerji ile yükseliyor.
"Özgür" Kelimesi
(Duygusal ve Bağlayıcı sorunlarda öncelikli olarak kullanılabilir.)
Bilinçaltında büyük bir etkisi olan bir kelimedir. Bilinçaltı için en önemli kelimelerden biridir. Bir insan ancak özgürken huzurlu ve mutludur. (Örnek) "Ben özgürüm. Şu anki bağlayıcı durum tamamen çözülüyor."
"Zengin" Kelimesi
(Maddi ve Manevi problemlerde kullanılmalıdır.)
Bilinçaltı fakirlik ve zenginlik arketiplerine çok önem verir. Bir insanın hayatını devam ettirmesi için maddi ve manevi olarak tokluğa ulaşması gerekmektedir. Ben Zengin bir insanım. (Örnek) "Maddi durumum tamamen artıyor ve bolluk içindeyim."
|
|
|
Spiritüel Alemin En İyi 10 Kitabı |
Yazar: Emka - 05-07-2017, Saat: 13:11 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
|
1) Atlıkarıncada Bir Tur Daha – Tiziano Terzani (Merkez Kitaplar)
Spiritüel alemin en iyi kitabı, aslında çoğunun adını ilk defa duyacakları için biraz da sürpriz bir kitap. Yazarı “Bu kitap nasılsa ulaşması gerekenlere ulaşacaktır” diyerek kitabın reklamının yapılmasını reddetmiş ve gerçekten de fısıltı gazetesiyle kitap, hiç reklam çok satanlar listesinde 1 numaraya oturmuş. Ülkemizde nerdeyse hiç bilinmeyen “Atlıkarıncada Bir Tur Daha” muhteşem bir bilgelik kitabı, ama aynı zamanda doğu öğretilerinin ve tıbbının, kapitalizm ve küreselleşmenin elinde ne hale dönüştüğünü gösteren ve spiritüel konuları meslek edinmişlere gayet oturaklı eleştiriler de yönelten bir eser. Kitap, spiritüelliğin en zorlandığı alan olan ruhu akılla birleştirmek konusunu da başarıyla gerçekleştirmiş bir insanın öz-yaşam öyküsü.
Hikaye, Terzani’nin kansere yakalandığını öğrenmesi ile başlıyor ve onun kanserine çare ararken yaptığı yolcuğu anlatıyor. Öyle bir yolculuk ki bu, Amerika’dan Tibet’e, Tayland’dan Himalayalar, Hindistan’dan Hong Kong’a kadar uzanıyor. Kah New York’te ultra modern bir hastanede oluyoruz onunla, kah Hindistan’da sefil bir köyde veya Tibet’te bir tapınakta… Reiki, yoga, ayurveda, homeopati, zihnin gücü, doktorlar, şifacılar, ermişler, şarlatanlar, umut tacirleri, bilgeler … Geleneksel tıbbın nabzında ve klasik tıbbın büyütecinde bir “insan”ın gerçek yolcuğunu okuyoruz 680 sayfalık bu kitapta.
2) The Secret – Rhonda Bryne (Mia-OWO Yayınları)
Bir tarafta bu kitabı “hayatımı değiştirdi” deyip başının üzerinde gezdirenler, diğer tarafta yerin dibine batırıp, “enayi avcısı” diye dalga geçenler… Siz her iki tarafa da aldırmayın ve önyargılardan arınmış şekilde okuyun “The Secret”ı. Binlerce yıldır çeşitli kaynaklarda yer alan bilgileri derleyip, sadeleştirerek ve örneklendirerek anlatan ve başarısını da bu sadeliğine borçlu “hayat değiştirebilecek” bir eser. İçinde “yeni” bir bilgi barındırmıyor, fakat mevcutları öyle güzel sunuyor ki bugüne kadar “aynı” bilgileri defalarca okuduğu halde hayatında uygulayamayanlar için bir nev’i eylem kitabı niteliğine bürünüyor. Diğer yandan eleştirilebilecek yanları da mevcut elbette, ama siz kopan fırtınalara aldırmadan kitabın özünü almaya ve “çekim yasası”nı işleyişini kavramaya bakın.
3) Martı – Richard Bach (Epsilon Yayınevi)
Richard Bach’ın birçok kitabı bu listede rahatlıkla yer alabilir. Fakat tabii ki içlerinden birini seçelim dersek, en önce “Martı” gelir. Günlerini teknelerden kendilerine atılacak yiyecek artıklarını bekleyerek harcayan binlerce martının arasından birisi, Jonathan Livingstone’nun kendini buluş hikayesi bu. “Ben aslında kimim?” sorusuyla başlayıp, en yakınlarının engelleme çabalarına rağmen vazgeçmeyen ve sonunda kendisinin, kendisine öğretilenden çok daha fazlası olduğunu öğrenen ve öğreten bir martının enfes hikayesi. Bir martının karakterinde, insanın kendini keşfetmesinin de hikayesi. (Halen hayatımdaki birçok adımda, özellikle de engellenmeye çalıştığım noktalarda Jonathan’ın nasıl davrandığı aklımdadır…) Bir defa okumak yetmez, defalarca okunmalı.
4) Işığın Savaşçısının El Kitabı – Paulo Coelho (Can Yayınları)
Ben sevmem öyle “ışık işçisi, ışık savaşçısı, ışık böcüğü…” gibi sıfatları amma velakin yine bir diğer enfes spiritüel romanın, “Simyacı”nın yazarı Paulo Coelho’nun bu kitabında “Işık Savaşçısı” kavramı bambaşka. O, esasında “Kamil İnsan” olarak nitelendirebileceğimiz insanın el kitabını yazmış ve hiç de öyle “elele toplaşıp, barış şarkıları söyleyip, nameste çekip, dünyayı ışığımızla kurtaralım” diyen uçmuş tipler gelmesin “Işık Savaşçısı” denilince aklınıza. Gerçekten “yaşayan insan”ın rehberi bu ki, hayatta mutluluklar olduğu kadar, kan ve gözyaşının da olduğunu kabul eden, ayakları dünya üzerine sağlam basan ve yüreğini, aklı ve ruhuyla bir etmiş insanların rehberi bu. Eğer mesajlarını tüm varlığıyla hissedebilirseniz, hayatınızı birebir etkileyecek bir kitap, ama diğer türlü “ay ne güzel bilgiler var, hemen arkadaşlarımı ileteyim” deyip harcarsınız, sonra da evinize gelen arkadaşlarınıza kitaplığınızı gösterdiğinizde “ay ne güzel kitaptır o” deyip, varlığını unutursunuz. Seçim sizin…
5) Yuvaya Yolculuk – Kryon (Akaşa Yayınları)
Kryon tıpkı Ramtha örneğinde olduğu gibi, bir medyum aracılığı ile (Lee Carroll adı) bilgi aktaran bir varlık. 1989’dan beri dünyanın çeşitli bölgelerinde celseler halinde bilgiler aktarıyor. Yalnız güzel niyetlerle başlayan faaliyetlerin içine zamanla para, pazarlama, iktidar ilişkileri gibi faktörler girince olanlar, Kryon’un da gözümdeki güvenilirliğini azaltmış etkenler. Ama ne olursa olsun, tüm celseleri, bilgileri vs. bir yana; bu roman bir yana. Esasında Kryon öğretisinin özü de bu romanda ve hiç de öyle burun kıvrılacak bir öğreti değil bu.
Kitap, Michael Thomas adlı bir adamın hikayesini anlatıyor. Amcam birçoğumuz gibi hayatından mutsuz ve artık ölmeyi isteme noktasına gelmiş. Derken hayat ona bir “hediye” sunuyor ve evine giren bir hırsız, Michael’ı bir güzel dövüp hastanelik ediyor ve işte o noktada Michael’ın içsel yolculuğu başlıyor. Sonrasında ise hayatınızda size yardımcı olacak birçok harika benzetmeler ve örneklerle dolu enfes bir öykü. Kryon’un başka kitaplarını okumaya niyetiniz olmasa bile, bunu mutlaka ama mutlaka okuyun.
6) Tanrı ile Sohbet Serisi, Neale Donald Walsch (Ötesi Yayınları)
Hayatımda çok sıkıntıda olduğum bir dönemde rastlamıştım bu kitaba. Ev arkadaşlarımın evi aniden terk edip beni yüksek bir kirayla baş başa bırakmışlardı ve ödenmemiş bir sürü fatura bekliyordu. Yine üzerine binen sıkıntılar da vardı ve ben ne yapacağımı bilmez halde geziniyordum. Derken bu kitabı gördüm ve öyle de umarsamaz bir ifadeyle açtım. Karşımda şuna benzer bir soru vardı: “Tanrım, evde ödenecek o kadar fatura ve bir de kira beni beklerken, sen hala nasıl kendi gücünü keşfet diyebiliyorsun?”. Soruyu görünce kalakalmıştım ve daha sonradan defalarca deneyimleyip öğreneceğim üzere bu kitabın, aklınızdaki sorulara yanıt verebilme gibi bir ilginç özelliği vardı. Evet, çok ilginç ama mesela cidden yanıtını istediğiniz bir soru aklınızdan geçirin ve rastgele bir sayfayı açın, bakın bakalım ne göreceksiniz. Hatta bir gün bir arkadaşım bana “Hasan, ya biz bunları uyduruyorsak, ya bu kitabı açıp yanıtları almamız bir tesadüfse” dedi ve ben de rastgele bir sayfayı açtım, aynen şunlar yazıyordu: “Tüm bunları, bu yaşadıklarınızı kendinizin uydurması sanıyorsanız, beni aşağı çekersiniz”.
Daha ne diyebilirim ki, biz o gün ağlamaktan bir hal olmuştuk. Tabii yanlış anlaşılmasın büyülü bir kitap değil bu. İşin sırrı, kitabın içinde geçen “siz bir soruyu sorunun yanıtını gerçekten isteyin, size yanıtı mutlaka bir filmle ya da bir şarkıyla ya da bir kitapla… mutlaka gelecektir” cümlesinde yatıyor. Yazarın, kendi yüksekbenliğiyle (ya da içsel ses, ya da Tanrı artık ne ad verirseniz) sohbetleri diye nitelendirebileceğimiz bu kitap da o kadar geniş kapsamlı ki içinde sorularınıza mutlaka bir yanıt bulabilirsiniz.
7) Dokuz Kehanet ve Onuncu Kehanet (Altın Kitaplar)
Yakın zaman içinde filmini de izlediğimiz “Dokuz Kehanet” ve devamı “Onuncu Kehanet”, ben de dahil olmak üzere birçokları için spiritüel bilgilerle tanışma kitabı olmuştur. Mayalardan kalan gizemli bilgilerin peşinde koşan kahramanımızın yolculuğu, kitaba sanki ilk başlarda bir “İndiana Jones”muş muamelesi yaptırsa da, okumaya başlayıp bilgilerle karşılaştığınızda kendinize ve hayata yeni bakış açıları kazandıran bir başyapıtla karşı karşıya olduğunu hissedersiniz. Zaten bunu hisseden çok kişi olduğu için de kitap, hemen herkesin “en iyi 10″unun içinde ve filmi çevriliyor. Devamı olan “Onuncu Kehanet” ise ilk kitaptan da iyi. Okurken içerdiği bilgilerin enerjisinden başım dönmüştü diyeyim siz anlayın. Hele ilk kitapta aşkı anlatan bir bölüm vardır ki: “…Şu anda onunla birlikte olmanız mümkün değil, çünkü hazır değilsiniz. Sen bir yarım elmasın, o da bir yarım elma ve iki yarım elma bir araya geldiğinde bir elma olduklarını düşünürler ilk başlarda. Ama bu yanıltıcıdır, bir süre sonra uyuşmazlıklar başlar ve ilişki biter. Ama kendi içinde bütünlenip tam elma olduğunuzda, iki tam elmanın ilişkisini yaşarsınız, o zaman bu çok uzun sürecektir…” Okumadıysanız mutlaka okuyun.
8) M. S. 2150 – Thea Alexander (Akaşa Yayınları)
1976 yılında yazılmış ama güncelliğini hiçbir zaman yitirmeyecek bir başyapıt. Bir gece yatağa girdikten sonra gözlerini 2150 yılında açan bir adamın öyküsü, makro ve mikro-felsefelerin anlatımı ve özellikle de tamamen spiritüel yaşayan bir toplumun nasıl olabileceğini resmetmesi açısından harika bir eser. Hani böyle kitaplarda altını çizerek okursunuz ya, ben bu kitabı okurken altını çize çize kitabı yırtmıştım neredeyse. Ayrıca “Eşruhlar” kavramını anlatımı, okuyanlara “ah ben de istiyorum bundan” dedirtmiş ve hatta karşılarına çıkıp aşık oldukları herkesi “eşruh”ları zannedip bir “eşruh” enflasyonu oluşmasına katkıda bulunmuştur. Benim ilk okumamdan beri bir 10 sene geçtiği ve halen kitabın birçok yerini satır satır hatırladığım düşünülürse, ne kadar etkileyici bir eser olduğunu tekrarlamam yanlış olmaz herhalde.
9) Siddhartha – Herman Hesse (Afa Yayıncılık)
“En İyi” listemizdeki kitapların, kitapçıların spiritüel kitaplar raflarında bulamayacağınız bir tanesi de dünyaca ünlü edebiyat klasiklerinden “Siddhartha”. Ünlü Alman Yyazar Herman Hesse’nin birçok romanını rahatlıkla spiritüel kitaplar kategorisinde değerlendirebiliriz, ama içlerinden “Siddhartha”, diğerlerinden bir adım önce çıkıyor.
Buddha’nın aydınlanmadan önceki kimliği Prens Siddhartha Gotoma’nın, aydınlanma yolunda yaşadıkları, Hesse’nin kendi anlatımı ve eklemeleriyle harika bir hikayeye dönüşmüş. Öyle Sanskritçe kelimelerle dolu kutsal bir metin sanmayın bu kitabı, son derece yalın, içten ve anlaşılır, senin benim gibi bir adamın hikayesi bu.
10) Dingin Savaşçı – Dan Millman (Ötesi Yayınları)
Tanıdığım için rahatlıkla söyleyebilirim ki son derece sıcakkanlı, ilgili ve alçakgönüllü bir insan, Dan Millman. Roman da esasında kendi içsel yolculuğunun öyküsü. Yazar, Socrates adını verdiği bilge bir savaşçının rehberliği ve Joy (Haz) adındaki gizem ve coşku dolu doğasını ismine yansıtmış bir kadının dayanılmaz çekiciliğinin etkisiyle, yaşamı yeniden öğrenişini anlatıyor romanında. O öğrenirken de siz de onun öğrenme sürecine eşlik ediyor ve kendinize çok şeyler katıyorsunuz. Özellikle günlük yaşam içine karşılaştığınız durumlara, spiritüel bakış açısıyla nasıl bakılabileceğinin örneklerini görmüştüm ben kitabı okurken. Filmi de çevrildi ve ABD’de geçtiğimiz günlerde yoğun talep üzerine ikinci kez gösterime girdi.
DERKİ: Hasan 'Sonsuz' Çeliktaş
|
|
|
Şamanizm, müslümanlıktan önce Türklerin inanmış olduğu bir inanç sistemi |
Yazar: Emka - 05-07-2017, Saat: 12:36 - Forum: ŞAMANİZM
- Yorumlar (1)
|
|
Sahip olduğumuz çok yönlü kültür anlayışımız, bu inanç sistemimizi de etkilemiş ve şimdiki bizlere bazı ilginç adetler bırakmış.
Giresun ve Ordu'da gözlem yapılan bazı köylerde ölünün hem evden çıkartılması, hem de camiden mezarlığa götürülmesi sürecinde tabut, tabutu taşıyanlar tarafından ölünün yaşadığı mahellenin sokaklarında gezdirilirmiş. ölü bir o sokağa, bir bu sokağa sokulur, hatta başka mahallelerin sokaklarından da geçirilir, bir labirent yolu izlenerek ölünün kafasının karışması sağlanırmış. yaşadığı evi, sokağı unutsun, geri gelip yaşayanları rahatsız etmesin ve huzurla öbür aleme göçebilsin diye.
Eski türki inancı'nda ölü, yaşadığı otağa, çadıra, yöreye geri gelmesin, ruhu uçabilsin, fani dünyayı unutup gidebilsin diye; ölü aynı şekilde gezdirilir, uzak bir yere gömülür, ormanda bekletilirmiş. bu sayede ruhun kafası karışır, gidecek yer bulamaz ve öbür aleme uçmaktan başka çare bulamazmış. şamanizm'de bu tür ritüeller hem ölünün dünya'yı rahatsız etmemesi için, hem de gerçek anlamda ölebilmesi için gerçekleştirilirdi.
Mezarların ayak ucunda bulunan küçük suluklar da buna bir örnektir. ruhların susadıkları zaman kalkıp oradan su içmeleri inancına dayanır. müslümanlıkla birlikte, "sevaptır, kuşlar su içer" şekline bürünse de eski inanışlardan geldiği söylenmektedir.
ölülerin arkasından yemek pişirmek veya helva dökmek yuğ törenlerinden kalma bir gelenektir.
makas, bıçak gibi aletleri elden ele verirken üzerine tükürmek veya elden vermeyip bir yere bırakmak da şamanizm kaynaklı bir davranıştır.
hapşurana çok yaşa demek, ruhun nefeste taşındığına inanılır, o yüzden hapşuruğun hızıyla ağızdan çıkıvermesin kişinin ruhu diye çok yaşa denilir...
kapı eşiğine oturmama, basmama.
göçebe türk toplumumda kutsal addedilen atların ruhlarının, ölümlerinden sonra sahibinin kapısının eşiğinde beklediğine inanılır; dolayısıyla eşiğe oturarak ya da basarak ruhun incitileceğine inanılır, eşikler atlanılarak geçilir.
bebeklere nazar boncuğu niyetine ufak iğde dalı takmak
yoğun yağmurda ya da dolu yağışında sokağa demir çubuk atmak .... gibi
|
|
|
"SULTANLIK" KİTABI (1) |
Yazar: baharumur - 05-07-2017, Saat: 12:02 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
|
Sayfa: 251
"Yol, sayfa sayfa yazılır. Her yazan, ışık ile yazar. Bilmeyen, fal ile bilmek ister. Bilense, zaman İlmi'nden bilir."
Benim bilişim şunu diyor;
Yol, yaşamın kayıtlarıdır. Yaşam ışık yaşamdır. Işık yoksa yaşam da yoktur. Bilmeyen falcıya gider. O henüz bilişe varmamıştır. O henüz tanrısallığına ulaşmamıştır. Bilen yaratandır. Ne yarattıysa bilir. Onun fala ihtiyacı yoktur. O kelam olan, kalemi kelamın kalemi olandır ve o yazar. 20 hak katına vardığında öze varmıştır o ve bütünü yazar. Bütünün kaderini yazar ama o Rahman'dır ve birdir. Rahman'da kaderi yazan tüm zamanlarda yazar. Zaman linear değildir, küreseldir. Zaman ilmini bilmek küresel zamanda hakim olup ses kapılarında has insan olup ışımaktır. Küresel zaman dün, şimdi ve yarın olarak düşünülebilir.....şimdi ama her an olan şimdide yaratıyoruz. Geleceği yaratırken dünü de bugünde yaratıyoruz....ölüm yok. Muhammed şu an bu bilinçte ve ışıkta. Yaratım bütünde olur. ben beni yarattığımda her anda bütünde olan benlerimi yaratırım....farklı frekanslar, farklı zaman sayfaları...bu nedenle yargı, kibir olmamalıdır. Hepimiz hepimizi ve tek bir ışığız. Sevgiyle,
Kitabı kaleme alan: Av. Nezire Selçuk, Süper İnsanlık Realitesi Derneği Başkanı
|
|
|
|