Hoşgeldin, Ziyaretçi |
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.
|
Forum İstatistikleri |
» Toplam Üyeler: 3,070
» Son Üye: damon
» Toplam Konular: 2,834
» Toplam Yorumlar: 3,065
Detaylı İstatistikler
|
Kimler Çevrimiçi |
Toplam: 1020 kullanıcı aktif » 1 Kayıtlı » 1019 Ziyaretçi ceylaninreallife
|
Son Aktiviteler |
Sürekli Aynı Sayıyı Görüy...
Forum: MELEK MESAJLARI
Son Yorum: Stannis
03-10-2024, Saat: 18:13
» Yorumlar: 0
» Okunma: 338
|
Bize ait olmayan sahte an...
Forum: Zihin
Son Yorum: cinsiyetsiztirmavi
29-08-2024, Saat: 01:28
» Yorumlar: 0
» Okunma: 310
|
RUHLARIN YAZDIRDIĞI SÖYLE...
Forum: ENTERESAN BİLGİLER
Son Yorum: Shfz
20-08-2024, Saat: 01:26
» Yorumlar: 1
» Okunma: 62,016
|
Nuh’un Gemisi’nin Çözülem...
Forum: TARİH
Son Yorum: Emka
21-02-2024, Saat: 21:57
» Yorumlar: 3
» Okunma: 8,143
|
DEMON İSİMLERİ LİSTESİ VE...
Forum: DEMONLAR
Son Yorum: Debriyaj_Balatasi
15-02-2024, Saat: 02:30
» Yorumlar: 1
» Okunma: 25,083
|
Trabzon'da ki Majisyenler
Forum: TRABZON SPİRİTÜELLERİ
Son Yorum: koavemaji
02-02-2024, Saat: 14:11
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,007
|
11:11'in Manevi Önemi ve ...
Forum: EVRENSEL ENERJİLER
Son Yorum: zeynepbuhan
10-11-2023, Saat: 18:49
» Yorumlar: 1
» Okunma: 6,154
|
Sürekli Şiddetli Baş Ağrı...
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: Gümüşkurt
25-09-2023, Saat: 19:23
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,525
|
%100 Etkili Şans İlmi Hav...
Forum: BÜYÜLER
Son Yorum: Gümüşkurt
18-09-2023, Saat: 23:51
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,287
|
Baş Melek Cebrail'in ismi...
Forum: Gabriel (Cebrail)
Son Yorum: Gümüşkurt
17-09-2023, Saat: 15:38
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,175
|
|
|
Sahip Olduğunuz Burun Şekli Kişiliğiniz Hakkında Ne Söylüyor… |
Yazar: Emka - 02-07-2017, Saat: 11:26 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
|
İlk duyuşta kulağa inandırıcı gelmese de, kişinin burun şeklinin karakteri hakkında ipuçları verdiğiyle alakalı ciddi bilimsel araştırmalar mevcut. Son olarak Ben-Gurion Üniversitesi Profesörü Abraham Tamir bu konu üzerinde geniş çaplı bir çalışma yaptı ve elde ettiği bulguları “Journal of Craniofacial Surgery” isimli bilim dergisinde paylaştı. Peki hangi burun şekli ne anlama geliyor? Yukarıdaki resimde birebir aynısı olmasa bile kendi burnunuza en yakın bulduğunuz burun tipini seçerek aşağıdaki listeden özelliklerini inceleyebilirisiniz;
1. Nubian Burun
Düz burun kemiği ve hafif eğimli burun ucuna sahip bu burun tipi nubian burun olarakta bilinir. Nubian burun tipine sahip kişiler tutkulu ve başarılı elde etmeye çok yatkındırlar. Açık görüşlü, uzlaşmacı yapılarından dolayı insanları etraflarında toplamak konusunda ustadırlar. Genel olarak kendini sevdiren ve bu sayede insanları yönlendirebilen kişiler bu burun tipine sahiptir. Liderlik konusunda iyi olabilirler.
2. Grek Burun
İsminden belli olduğu üzere bu burun tipi adını eski yunan heykelleriyle arasındaki benzerlikten almıştır. Bu burun tipi eski çağlardan beri güçlü ve otoriter bir kişilik ile özdeşleştirilmiştir. Bu burna sahip kişiler oldukça çarpıcı bir karaktere sahiptir ve mantıksızlıklardan hoşlanmazlar. Genellikle kendilerinden bahsetmezler, gizemlidirler. Boş konuşmazlar, konuştukları zaman herkese kendilerini dinletirler. Bahsettikleri şeyler üzerinde gerçekten bilgi sahibidirler. Ayrıca çoğunlukla fiziksel olarak çekicidirler.
3. Halka Burun
Bu burun tipine sahip kimseler etraflarınca sert kişiler olarak bilinse de, aslında oldukça sevecen, eğlenceli ve fedakar kimselerdir. Sevdikleri kişilere oldukça fazla değer verirler ve sevdikleri kişilere zarar veren kimselere karşı fazlaca sertleşebilirler. Genel olarak korumacı bir yapıları vardır ve sevdikleri kişileri mutsuz görmemek için kendi mutluluklarını dahi feda edebilirler. İş konusunda ise kendilerine verilen görevleri en iyi şekilde yerine getirmeye gayret ederler.
4. Dışa Eğimli Burun
Halka burunla benzerlik gösteren bu burun tipinin ayrılık noktası burnun kemik kısmında aşağı doğru kırık benzeri bir eğime sahip olmasıdır. Bu burun yapısına sahip kimselere azimli ve yaptıkları işe dört elle sarılan kişiler olarak bilinirler. Bu azimli kişilikleri neşeli yapılarıyla birleşince insanları etraflarında toplamakta hiç zorlanmazlar. Lider yapıda değillerdir ancak insanları organize etme yetenekleri çok yüksektir. Bu yüzden yöneticilik pozisyonlarından çok organizatör olarak görev aldıkları pozisyonlarda daha verimlidirler.
5. Küçük Burun
Bu burun tipi küçük, ortada basık ve uca doğru hafif kalkıktır. Burun estetiği yaptıranlar arasında popülerdir. Ancak bu burun tipine doğuştan sahip olan bireyler başına buyruk olmalarıyla bilinirler. Özgürlüklerine oldukça fazla düşkündürler ancak duygusal olarakta kırılgandırlar. Hem özgürlüklerine düşkün hem duygusal olmaları onların en büyük dezavantajıdır. Çünkü özgür olmamın getirdiği ağır sorumluluklar karşısında üzülebilirler. Genel olarak temiz yürekli insanlardır. Ayrıca psikolojik sorunlar yaşamaya eğilimlidirler.
6. Düz Burun
Bu burun şekline sahip kişiler mantık insanı olarak görülür. Duygularına hakim ve olaylar sakinlik ve mantık çerçevesinde yaklaşan yapılarından dolayı etraflarındaki insanlardan saygı görürler. Çözüm odaklı insanlar oldukları için diğer insanlar herhangi bir sorun yaşadıklarında bu tip insanlara başvururlar. Kendilerine güvenlidirler ve sürekli olarak kendilerini geliştirirler. Ayrıca bu burun tipine sahip kişiler dış görünüş olarakta etkileyici ve dikkat çekicidirler.
7. Çukurlu Burun
Bu burun tipinde burnun ortasında hafif bir çukur bulunur. Kendine özgü ve farklı kişiliğe sahip kimseler bu burun tipine sahiptir. Başkalarının problemlerine duyarlıdırlar ve bencillikten hoşlanmazlar. İnsanların hem sevgisini hem saygısını ayna anda kazanabilen kimseler hep bu gruptadır. Esprili yapıları, yardımsever kişilikleri ve doğal olarak gelen liderlik vasıflarıyla birlikte insanların örnek olarak gördüğü bir çok kimse bu burun tipindedir.
8. Kemikli Burun
İsmi kulağa hoş gelmese bile bu burun tipine sahip kimseler sevgi dolu olurlar. Ayrıca kemikli burun tipine sahip kimseler yaptıkları işe kendilerini yüzde yüz verirler ve asla sizi hayal kırıklığına uğratmazlar. İyi dinleyicilerdir ve sevdikleri insanlara sonsuz bir destek sunarlar. Bu burun tipinde biriyle arkadaş ya da akraba iseniz gerçekten çok şanslısınız demektir. Çünkü arkanızda sizi asla yarı yolda bırakmayacak sağlam bir karakter var demektir.
kaynak: filoloji
|
|
|
Hafızanıza "Extra" Bellek Ayırın |
Yazar: Emka - 02-07-2017, Saat: 10:35 - Forum: Zihin
- Yorum Yok
|
|
Arkadaşlarınızı şaşırtmak ister misiniz? Yazılıda unuttuğunuz maddeleri bir saniye içinde hatırlamak ister misiniz? Sayılarla ilgili bir sorununuz mu var? Tarihleri, uzun telefon numaralarını aklınızda tutamıyor musunuz?
Peki bir kağıda arkadaşınız, 1, 2, 3, 4, 5... diye sıralanmış 100 hatta 1000 tane "somut" cisim adı yazsa ve size her cismi ve sayısını aklınızdan 3 gün hatta bir hafta bile geçse ezberinizde kalacağınızı söylesem ne derdiniz? O zaman buradan buyurun...
Yapacağımız şey aslında basit; ama o kadar da etkili. Kendinize bir "Rakam Alfabesi" oluşturacaksınız. Örn. benim alfabem şu;
0 = S, Ş
1 = T, D
2 = N
3 = M
4 = R
5 = L
6 = Ç, C
7 = K, G, Ğ
8 = F, V
9 = P, B
Bir gününüzü bu alfabeyi ezberlemeye ayırın. Bu alfabeyi, isminiz gibi ezberleyin ve benimseyin ama. Sonra 2. adıma geçeceksiniz. Yani aklınızda yapay bir bellek alanı oluşturmak. Tıpkı bilgisayarların RAM hafızası gibi; yani geçici bir bellek. Bunun için de istediğimiz uzunlukta bir SAYI DİLİ oluşturuyoruz. Bu "Sayı dilini" yine yukarda ezberlediğimiz alfabeden yararlanarak oluşturacağız. (Yukarda her rakama harf atamıştık. Şimdi de bize lazım olan bellek miktarınca her sayıya bir "somut" kelime atıyacağız.) Kendi kişisel sayı dilimin ilk 25 alanı şu:
1 = Tay
2 = Ney
3 = aMa
4 = Ray
5 = eL
6 = Çay
7 = oK
8 = eV
9 = BoĞa
10 = TaS
11 = DeDe
12 = DoN
13 = DaMa
14 = TıR
15 = oTeL
16 = TaÇ
17 = TaKa
18 = TV
19 = TıPa
20 = eNSe
21 = NoTa
22 = NiNe
23 = NaMe
24 = NaR
25 = oTeL
Dikkat ettiniz değil mi? Sayı dilini oluşturan kelimeleri rakam alfabenizle çözdüğünüzde karşısındaki sayıyı veriyor. Bu yüzden bir kere ezberledikten sonra unutmanız hemen hemen imkansız. Örn. "NaR" kelimesinde N=2 ve R=4; yani 24.
Siz bunları ezberledikten itibaren beyninizde de bir alan oluşturdunuz. Şimdi tek yapmanız gereken bu hafızadan nasıl yararlanacağımızı bilmek.
1. Tarihleri ezberleme
Diyelim ki Hz. Muhammed'in Mekke'den Medine'ye hicreti. Yıl, 622. Nasıl Ezberleyeceksiniz? Önce 622 yılını rakamsal alfabeyle bir kelimeye dökmeye çalışalım.
6 = C, Ç
2 = N
2 = N
Peki bu harflerden üretebileceğimiz kelimeler ne olurdu? CNN, CaNaN, CoNaN vs.
Şimdi bu kelimelerden herhangi birisini seçelim ve olayla "komik, aklımızda kalıcı, ilgi çekici" bir bağ kuralım. Örneğin, CNN. Hemen hafızamızda canlandıralım. Hz. Muhammed'in Mekke'den Medine'ye hicret ederken CNN televizyonu da bunu canlı yayında veriyordu. Bu "görüntü"yü aklınızda canlandırın. O dönemde elbette ki televizyon, radyo falan yoktu. Zaten amaç da bu. "Garip, ilgi çekici" bir görüntü olduğu için artık aklınızdan çıkaramayacaksınız bunu.
Hemen sağlamasını yapalım. Hicreti düşünürken, aklınıza bu olay gelir artık. Tebessüm edersiniz ya, o devirde televizyon mu vardı CNN mi vardı diye... Aklınıza gelecek olan kelime CNN'i alın ve sadece sayısal değere dönüştürün.
C = 6
N = 2
N = 2
Yani Hicretin yılı = 622.
Zamanla bağ kurarken daha da ustacılık kazanacaksınız. Gerisi sadece sizin yaratıcılığınıza ve hayâl gücünüze kalmış.
2. Telefon numaralarını ezberleme
Yöntem yine aynı. Bu kez, bir cümle elde edeceksiniz ve telefon numarasının sahibiyle bağlantı kuracaksınız. Örneğin Arkadaşınız Ahmet ve telefon numarası da 1275748. Hemen kafanızdan rakamsal alfabenizi kullanarak "ilginç" bir SIFAT yaratın.
1 = T, D
2 = N
7 = K, Ğ, G
5 = L
7 = K
4 = R
8 = F, V
Peki en olası sıfat hangisi olurdu? Bir kaç kelimeden de oluşabilir. Sorun değil. Ama benim aklıma gelen sıfat, şu olurdu: "DaNGaLaK heRiF" E arkadaşınızın yüzüne bunu söylemeyeceksiniz tabii. Sadece aklınızda kalacak, sizi güldürecek bir bağ kurmak. "Dangalak herif" Ahmet. Bu kadar...
Ve sağlaması da üstteki gibi. Aklınıza o arkadaşınız geldi. Sizi güldüren sıfat neydi? "Dangalak Herif". Hemen zihninizde 1 saniyede bunu sayısala çevirin. Sonuç: 1275748...
3. Maddeleri Aklında Tutma
Şimdi, beyninizde yarattığınız alanın büyüklüğüne göre arkadaşınıza alt alta liste yapmasını söyleyin. (zamanla 25'ten 50'ye, 100'e, 500'e hatta 5000'e kadar çıkabilirsiniz) Her listeye somut bir cisim yazmasını ve size de söylemesini isteyin. Sırayla değil karışık da gidebilir. Hiç önemli değil. Sadece her kelimeyi ezberleyebilmeniz için 3-4 saniye isteyin.
Mesela dedi ki, "8. Yangın" Hemen kişisel sayı dilinizi kullanın. 8, neydi? Ev? Kelime ne, yangın. Hemen size komik gelecek bir bağlantı kurun. Bir "Ev"'de "Yangın" çıkıyor ve bütün millet oradan oraya koşuyor.
Yine dedi ki "16. balık" 16, sayı dilinizde "Taç". Denizin altında bir güzellik yarışması yapılıyor ve en güzel "balığın" kafasına da bir "Taç" takıyorlar. vs. vs...
Bütün liste bitince, arkadaşınızdan sizi test etmesini söyleyin. İster ortadan okusun, ister baştan, ister sondan... Hiç fark etmez. Sayıyı da söylese o sayının karşısındaki kelimeyi de söylese hemen hafızanızda kurguladığınız "komik olayı" düşünün ve sonucu tak diye arkadaşınızın şaşkın bakışlarının arasına "pul" gibi yapıştırın
Hafızanıza siz bile inanamayacaksınız!
|
|
|
Zihnimizi Daha Etkin Kullanabilmenin 5 Yolu |
Yazar: Spiritüeller - 01-07-2017, Saat: 18:51 - Forum: Zihin
- Yorum Yok
|
|
Beynimizi geliştirmek ve zihnimizi daha etkin kılmak bu beş yolla çok kolay! İşte daha açık zihinli olmak için beş öneri…
1- Kelimeler sizi ezip geçmesin
İster üniversitede profesör olsun ister manav, herkesin duyup da anlayamadığı birtakım kelimeler vardır. Olabildiğince çok kelimenin anlamını öğrenmek, düşünme gücümüzü de arttırır. Kelimeler sadece harflerden oluşan birer sembol yığını değildir; boylarından büyük kavramları tanımlarlar. Ne kadar çok kavrama aşina olursak anlayışımız da o kadar gelişir.
Anlamadığınız her kelimenin ne demek olduğuna bakıp öğrenmeyi alışkanlık haline getirin. İyi bir sözlük de bu işe yarayabilir ama elimizin altında dünyanın en geniş kaynağı olan internet var. Bir de bolca kitap okumanın hakkını kimse yiyemez tabii.
2- Günlük hesapları kafanızdan yapın
Sayılarla örülü bir dünyada yaşıyoruz. Saat, fiyat etiketi, indirdiğiniz dosyanın yüklenme hızı… Etraf sayıdan geçilmiyor. Bizim de zaman zaman kimi hesaplar yapmamız gerekiyor.
Aldığınız dergi için verdiğiniz paranın üstü, arkadaşınızla gittiğiniz kafede ödediğiniz hesabı bölüşmek, kız/erkek arkadaşınıza doğum gününde alacağınız hediyenin yetişmesi için haftada ne kadar para biriktirmeniz gerektiği… İşte bu tip hesapları önce kafanızdan yapın. Hesap makinesi diye bir şey olduğundan biz de haberdarız, problem zorsa makine kullanmaya da itirazımız yok ama pratik yaptıkça giderek daha iyi olursunuz.
3- Normalde ilginizi çekmeyen bir şey öğrenin
Eğer spor öncelikli ilgi alanınız ise, örneğin tarihle ilgili araştırma yapın. Magazine meraklıysanız politik olaylara göz atın. Fizik seviyorsanız müzik ile ilgili bir şeyler öğrenin.
Normalde burun kıvıracağınız şeylere bile bir şans tanıyın; araştırınca altından enteresan şeyler çıkabilir. Kendini kalıplara sokan kişilerden olmayın. Tıpkı yeni kelimeler öğrenmek gibi yeni konulara da zihninizi açmak, düşünme ve algılama kapasitenizi geliştirir.
4- Daha çok bilim-kurgu!
Kurgu olan her şeye saygımız var: öyküler, filmler, oyunlar, romanlar… Keyifli, iç burkucu, bilgilendirici… Bu çok güzel, ama zihnimizi açmanın en eğlenceli yollarından bir tanesi bilim-kurguya eğilmek. Beynimizi gıdıklayacak içeriklere sahip oluyor çoğu.
Gerçeklikle gerçek dışının bir araya gelmesi insanın zihnini çalıştırıyor. Hem içlerinde sandığınızdan da çok bilgi var.
5- İnandıklarınızı sorgulamaya her an hazır olun
Dünya üzerinde her an mutsuzluk verici şeyler yaşanıyor. Bireysel sıkıntılar, toplulukları etkileyen acılar… Fikirlerimizin, kararlarımızın doğruluğunu gözden geçirmemiz gerekebiliyor. Oysa insanlar genellikle savundukları şeylerde haklı oldukları konusunda inatçı olmayı seçiyorlar. Öyle olabiliriz ama olmama ihtimalimizi de göz ardı edemeyiz. Pek çok konuda yanılıyor olabileceğimizi kabul etmek gerekebilir.
Kanıtları kendinize çevirmektense fikrinizi kanıtlara göre değiştirmek daha mantıklı olabilir. Bu çok zor ama zihnimizi çok taze ve açık tutan bir alışkanlık.
|
|
|
7 Günde Zekayı Geliştirmenin Yolları |
Yazar: Spiritüeller - 01-07-2017, Saat: 18:41 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
|
İskoçya Edinburgh Üniversitesi'nden Prof. Mark Lythgoes, beynin bir kas olduğunu ve çeşitli egzersizlerle güçlenebileceğini söyleyerek 1 haftalık bir program ortaya koydu.
BBC'de yayınlanan programa katılan 100 kişinin zeka düzeylerinde yüzde 40'a varan artışlar görüldü...
Program ise şöyle:
Cumartesi: Dişinizi her zaman kullandığını elinizle değil, diğeriyle fırçalayın. Ve gözünüzü kaparatak duş alın.
Pazar: Sabah saatlerinde bulmaca çözün. Ve kısa yürüyüşe çıkın.
Pazartesi: Akşam yemeğinde yağlı balık yiyin. İşe ya yürüyerek ya bisikletle ya da daha önce kullanmadığınız bir araçla gidin.
Salı: Sözlükten bilmediğiniz sözcükleri öğrenin. Ve bunları günlük konuşmanızda kullanmaya çalışın.
Çarşamba: Yoga, Pilates ya da meditasyon derslerine katılın. Daha önce tanımadığınız bir insanla konuşun.
Perşembe: İşe daha önce kullanmadığınız bir yoldan gidin. Televizyondaki ciddi bilgi programlarını izleyin.
Cuma: Alkol ve kafein tüketmekten kaçının. Alışverişe çıkarken listeyi ezberlemeye çalışın.
|
|
|
Zümrüd-ü Anka (Simurg), Ruhun Yücelmesi ve Yaşarken Yeniden Doğuş |
Yazar: Mutlakguc - 01-07-2017, Saat: 17:22 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
|
“Her ne istiyorsan kendinde ara. Senin içinde bir can var, o canı ara
Senin dağının içinde hazine var, o hazineyi ara
Eğer yürüyen dervişi arıyorsan; Onu senden dışarıda değil
Kendi nefsinde ara!” Mevlana
“Gerçek yolculuk, kendine yapılan yolculuktur.”
Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde muhteşem bir kuş varmış… Bu kuş, gücü, saf olmayı, kendini yaşarken yaratmayı, tekâmülü, erdemliliği, sadakati, zerafeti, hakkaniyeti temsil edermiş… Anka, erişilmezlik, yücelik ve olağanüstülük gibi özellikleri simgeler. Anka, birçok kültürde yer alan evrensel nitelikli mitolojik kuştur. Her kültürde Anka’ya yüklenen anlam, bunlarla ilgili inanç ve efsaneler ufak farklılıklar gösterse de, öz aynıdır.
Bütün milletlerin mitolojisinde olağanüstü ve büyük bir kuş bulunmaktadır. O, ulaşılması güç bir idealdir. “Anka, birçok gelenekte yer alan efsanevi, ölümsüz kuşun adıdır. Eski Yunan mitolojisinde “Phoenix”, Arap tradisyonunda “Anka”, İran tradisyonunda Simurg (Simorgh), Çin’de “Tanniao” ve kimi tradisyonlarda “Homa” ya da “Rokh” adını alır.” “Simurg veya bir diğer ismiyle Zümrüd-ü Anka efsanevi bir kuştur. Sênmurw ve Sîna-Mrû diğer isimlerindendir. İsim Avesta’daki “Saêna kuşu”ndan türemiştir. Farklı isimlerle neredeyse tüm inanç sistemlerinde, efsanelerde ve mitolojide mevcuttur. Çoğunlukla “Anka” olarak anılmıştır. Türk mitolojisinde karşılığı Tuğrul kuşu’dur.” “Bu kuş, efsanevi Kaf Dağı’nın üzerindedir; Yunan mitolojisine göre öldükten sonra küllerinden doğan harika bir kuştur; Taoizm’de ise ölümsüzlüğün spiritüel aydınlanmanın ve reenkarnasyonun sembolüdür.”
Muazzez İlmiye Çığ şöyle diyor: “Simurg, Fars (İran) mitolojisine ilişkindir. Osmanlılar döneminde veya günümüzde Türkler “Anka” veya “Zümrüd-ü Anka” ya da kimi görüşe göre bir de “Toğrul” derlerken bunun Batı’daki ismi “Phoenix”dir. Sîna-Mrû (Pâzand) SÃanmurw gibi isimleri de olduğu söylenmektedir. Farsça’da “si” 30, “murg” ise “kuş” anlamındadır. Böylece si+murg=30 kuş anlamına gelse de, mitolojide 30 ayrı kuştan bahsedilmiyor. Yanılgı burada. Mitolojide bahsedilen (hedefe ulaşan) “Simurg”’un 30 kuş büyüklüğünde tek bir kuş olmasından söz ediliyor.”
“Zümrüd-ü Anka, çeşitli dinsel ve büyüsel etkileri bulunduğuna da inanılan bir kuştur. Kaynağı eski Mısır inançlarında bulunmakla beraber Çin’den İran mitolojisine ve Müslümanlıktan Hıristiyanlığa kadar geniş bir inanç alanında yer alan bu kuş altın renkli uzun tüylü, kocaman, güzel sesli bir kuşmuş. Erkekmiş. Öleceği zaman yuvasını ateşe verip kendisini yakarmış, o yanarken yeni ve genç bir Anka kuşu meydana gelirmiş. Genç kuş babasının küllerini Heliopolis’te güneş tapınağına götürüp bırakırmış. Kimin başına konarsa ona büyük zenginlik ve mevki getirirmiş. Yüzü insana benzermiş, vücudu her hayvandan bir parça alınarak yapılmış, boynu çok uzun ve ak bir halkayla sarılıymış, Kaf dağında yaşarmış. Çeşitli adlarla anılır: Anka, Semender, Devlet kuşu, Phoenix, Tuğrul, Hüma, Simurg, Anka-yi Mugrib, Sireng, Zümrüt ve Zümrüd-ü Anka. Hiristiyanlar Phoenix adını verdikleri bu kuş mitinin yorumunu yapmışlar ve onu öldükten sonra tekrar dirilmenin simgesi saymışlardır. Temmuz, Osiris ve Adonis efsanelerinin kuşsal bir yinelenmesidir.”
“Anka; uzun boyunlu, ismi olup cismi olmayan büyük bir kuştur. Çeşitli efsanelere göre Anka, insanlar gibi düşünür ve konuşurmuş. Çok geniş bilgi ve hünerlere sahipmiş, kendisine başvuran hükümdar ve kahramanlara akıl hocalığı yaparmış. Tüyleriyle sıvazlayıp yaraları iyi eder, gözyaşı şifa verirmiş. Kaf dağını aşabilmek ve göğe yükselebilmek için Anka’ya binmek gerekirmiş. Dünyada her dönemde yalnız bir tane Anka kuşu olduğuna inanılırmış. Anka’nın ünlü Arap masallarından “Bin Bir Gece Masalları”’nda da sözü edilmiş, Anka ortaçağ Arap ve Fars bilim kitaplarına da girmiştir.”
“Anka, ölümüne yakın kendisine ottan çalıdan çırpıdan çok yüksek bir yuva yaparmış. Sonra bunu en dipten tutuşturur, en tepesine tüner ve en güzel şarkısını söylermiş. Buna Zümrüd-ü Anka’nın son şarkısı derlermiş.” Bir rivayete göre; yaşadığı müddetçe yere konmayan, ayağı toprağa değmeyen kuştur. “Anka bilgeliği temsil eder. Sadece bilgeliğinin doruğuna ulaşan kişi Anka kuşunu görebilirmiş.” denir. Kimi görüşe göre ölülere mezara kadar eşlik ettiğine inanılan kuştur.
İslam tasavvufçusu Feridüddin Attar “Mantık’ut- Tayr” adlı yapıtında Anka’nın hikâyesini anlatır. Anka kuşu ile ilgili bir hikâye şöyledir:
“Rivayet olunur ki, kuşların hükümdarı olan Simurg ( Zümrüd-ü Anka ya da Phoenix ), Bilgi Ağacı’nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş. Bu kuşun özelliği gözyaşlarının şifalı olması ve yanarak kül olmak suretiyle ölmesi, sonra kendi küllerinden yeniden dirilmesidir.
Kuşlar Simurg’a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da Simurg’u bekler dururlarmış. Ne var ki, Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler. Derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü Simurg’un kanadından bir tüy bulmuş. Simurg’un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg’un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler.
Ancak Simurg’un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı’nın tepesindeymiş. Oraya varmak için ise yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş, hepsi birbirinden çetin yedi vadi… İstek, aşk, marifet, istisna, tevhid, hayret ve yokluk vadileri…
Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. İsteği ve sebatı az olanlar, dünyevi şeylere takılanlar yolda birer birer dökülmüşler. Yorulanlar ve düşenler olmuş… “Aşk Denizi”nden geçmişler önce…”. “Ayrılık Vadisi”nden uçmuşlar…”. “Hırs Ovası”nı aşıp, “Kıskançlık Gölü”ne sapmışlar… Kuşların kimi “Aşk Denizi”ne dalmış, kimi “Ayrılık Vadisi”nde kopmuş sürüden… Kimi hırslanıp düşmüş ovaya, kimi kıskanıp batmış göle…
Önce Bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp. Papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş. Kartal, yükseklerdeki krallığını bırakamamış. Baykuş yıkıntılarını özlemiş. Balıkçıl kuşu bataklığını. Yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış. Ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen Altıncı Vadi “Şaşkınlık” ve sonuncusu Yedinci Vadi “Yokoluş”ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş… Kaf Dağı’na vardıklarında geriye otuz kuş kalmış.
Sonunda sırrı, sözcükler çözmüş: Farsça “si”, “otuz” demektir… murg” ise “kuş”… Simurg’un yuvasını bulunca ögrenmişler ki; “Simurg – otuz kuş” demekmiş. Onların hepsi Simurg’muş. Her biri de Simurg’muş. 30 kuş anlar ki, aradıkları sultan kendileridir ve gerçek yolculuk kendine yapılan yolculuktur…”
Hikâyenin bir başka anlatımı ise şöyledir:
“… Günlerden bir gün, dünyadaki bütün kuşlar bir araya gelirler. Toplanan kuşların arasında hüthüt, kumru, dudu, keklik, bülbül, sülün, üveyk, şahin ve diğerleri vardır. Amaçları, padişahsız hiç bir ülke olmadığı düşüncesiyle, kendilerini yönetmek üzere bir padişah seçmektir.
Hüthüt söze başlar ve Hz. Süleyman’ın postacısı olduğunu belirttikten sonra; kuşların Sîmurg adında bir padişahları olduğunu söyler. Ama hiç bir kuşun haberlerinin olmadığını, herkesin padişahının daima Sîmurg olduğunu belirtir. Ancak, binlerce nur ve zulmet perdelerinin arkasında gizli olduğu için bilinmediğini ve onun “bize bizden yakın, bizimse uzak” olduğumuzu anlatır. Simurg’u arayıp bulmaları için kendilerine kılavuzluk edeceğini ilave edince; kuşların hepsi de hüthütün peşine takılıp onu aramak için yollara düşerler. Kuşların hepsi de Sîmurg’un sözü üzerine yola revan olurlar…
Ama yol çok uzun ve menzil uzak olduğundan; kuşlar yorulup hastalanırlar. Hepsi de, Simurg’u görmek istemelerine rağmen, hüthütün yanına varınca “kendilerince geçerli çeşitli mazeretler söylemeye” başlarlar. Çünkü kuşların gönüllerinde yatan asıl hedefleri çok daha basit ve dünyevî’dir. Bu mazeretleri dinleyen hüthüt, hepsine ayrı ayrı, doğru, inandırıcı ve ikna edici cevaplar verir. Sîmurg’un olağanüstü özelliklerini ve güzelliklerini anlatır.
Hüthüt söz alır ve şunları söyler: Söyledikleri, ayna ve gönül açısından ilginçtir: Sîmurg, apaçık meydanda olmasaydı hiç gölgesi olur muydu? Sîmurg gizli olsaydı hiç âleme gölgesi vurur muydu? Burada gölgesi görünen her şey, önce orada meydana çıkar görünür. Simurg’u görecek gözün yoksa gönlün ayna gibi aydın değil demektir. Kimsede o güzelliği görecek göz yok; güzelliğinden sabrımız, takatimiz kalmadı. Onun güzelliğiyle aşk oyununa girişmek mümkün değil. O, yüce lûtfuyla bir ayna icat etti. O ayna gönüldür; gönüle bak da, onun yüzünü gönülde gör. Hüthütün bu söylediklerine ikna olan kuşlar, yine onun rehberliğinde Simurg’u aramak için yola koyulurlar.
Ama yol, yine uzun ve zahmetli, menzil uzaktır. Yolda hastalanan veya bitkin düşen kuşlar çeşitli bahaneler, mazeretler ileri sürerler. Hüthüt hepsine, bıkıp usanmadan tatminkâr cevaplar verir ve daha önlerinde aşmaları gereken “yedi vadi” bulunduğunu söyler. Ancak, bu “yedi vadi”yi aştıktan sonra Sîmurg’a ulaşabileceklerdir.
Ama pek çoğu, ya yem isteği ile bir yerlere dalıp kaybolur, ya aç susuz can verir, ya yollarda kaybolur, ya denizlerde boğulur, ya yüce dağların tepesinde can verir, ya güneşten kavrulur, ya vahşi hayvanlara yem olur, ya ağır hastalıklarla geride kalır, ya kendisini bir eğlenceye kaptırıp kafileden ayrılır. Bu sayılan engellerin hepsi de Hakikat yolundaki zulmet ve nur hicaplarıdır. Bu hicaplardan sadece otuz kuş geçer. Bütün vadileri aşarak menzil-i maksutlarına yorgun ve bitkin bir halde uzanan bu kuşlar, rastladıkları kişiye kendilerine padişah yapmak için aradıkları Simurg’u sorarlar. Sîmurg tarafından bir görevli gelir… Görevli, otuz kuşun ayrı ayrı hepsine birer yazı verip okumalarını ister. Yazılarda, otuz kuşun yolculuk sırasında birer birer başlarına gelenler ve bütün yaptıkları yazılıdır.
Tam bu sırada, Sîmurg tecelli eder… Fakat otuz kuş, tecelli edenin bizzat kendileri olduğunu; yani, Sîmurg’un mana bakımından otuz kuştan ibaret olduklarını görüp şaşırırlar. Çünkü kendilerini Sîmurg olarak görmüşlerdir. Kuşlar Sîmurg, Sîmurg da kuşlardır. Sîmurg’dan ses gelir: “Siz buraya otuz kuş geldiniz, otuz kuş göründünüz. Daha fazla veya daha az gelseydiniz o kadar görünürdünüz. Çünkü burası bir aynadır!”
“Anka, insan dili bilen, mesajcı, akıl ve hikmet sahibi, mükemmel bir kuştur. Kahramanları taşır, uzak mesafelere yolculuk yaptırır ve yakıp kendisini tekrar çağırabilsinler diye onlara kendi tüylerinden birkaç tane bırakır.” “Mısır efsanesine göre üzerinde otuz çeşit kuşun rengi bulunur. Gözle görülmeyecek kadar yükseklerde uçar.”
“Bir antik İran tanımında Simurg’un kendisini alevlerle kaplayana kadar 1700 yıl yaşadığı, daha sonraki tanım ve kayıtlarda ise onun ölümsüz olduğu ve Bilgi Ağacı’nda bir yuvası olduğundan bahsedilmiştir. İran efsanesine göre, bu kuş o kadar yaşlıdır ki dünyanın yıkılışına üç kez tanık olmuştur. Tüm bu zaman boyunca, Simurg o kadar çok öğrenmiştir ki tüm zamanların bilgisine sahip olmuştur. Sasani Persler Simurg’un yere bereket bahşedeceğine ve dünya ile göğün arasındaki birliği sağlayacağına inanırlardı. Yaşam ağacında tünediğine ve her türlü şeytani şeyi tedavi eden, düzelten kutsal Haoma bitkisinin yöresinde yaşadığına inanılırdı. Daha sonraki İran geleneklerinde Simurg ilahiliğin bir sembolü haline gelmiştir.”
“Anka uçuşa kalktığında, bilgi ağacının yaprakları titrer her bitkinin tohumlarının dökülmesine neden olurdu. Bu tohumlar dünyanın her yanına dağılır gelmiş geçmiş her bitki çeşidinin kök almasını sağlar ve böylece de (bu bitkiler yoluyla) insanoğlunun tüm hastalıklarını tedavi ederdi. Kanatlarının bir dokunuşunun her türlü hastalık veya yarayı tedavi edeceğine inanılırdı.” Anka, bilgi ağacının tohumlarını insanlığa dökerek insanoğlunun gelişimi için rehberlik eden bir semboldür.
“Anka, tasavvufla ilgili mitsel özelliklerin sezildiği hikâyelerde de sıkça karşımıza çıkar. Cesaretin, gücün, kudretin, egemenliğin, bahtın, bolluğun, bereketin, güvenin, mutluluğun ve huzurun sembolüdür. Kül Tigin’e ait heykel başında da bu sembol vardır.”
Prof. Dr. Bahaeddin Ögel, “Türk Mitolojisi” adlı eserinde konuya dair şunları söylüyor: “Önasya mitolojisinde başlıca iki önemil efsanevi kuş vardır. Bunlardan birincisi Arapların “Anka” dedikleri kuştur ki, biz Türkler bu kuşun Farsça ve Arapça adlarını birleştirerek Zümrüd-ü-Anka deriz. Aynı kuşa İran mitolojisi ise Simurg veya Sireng adını verirdi. Yine bu kuşun Kaf veya Elburz dağlarında yaşadığı söylenirdi. Bu kuşun tüyünü ele geçirenlerin en büyük sırra ve ölümsüzlüğe erecekleri iddia ediliyor ve efsanelerde böyle yazılıyordu. Bu kuşun Kaf dağında bulunduğunu daha ziyade İslami gelenek içerisinde Arap mitolojisi söylüyordu. İranlıların kutsal dağı ise Elburz dağı idi. Bu sebeple de onlar Simurg kuşunun Elburz dağlarında bulunduğuna inanıyorlardı. Öyle anlaşılıyor ki Türk mitolojisi, Ortaçağdaki İran mitolojisinden değil de, daha eski iran mitolojisinden tesirlerini almıştı. Bilindiği üzere; İran mitolojisinin en eski kaynaklarından biri de Zend-Avesta’dır. Her şeyin üstünde bulunan bir ağaç ve bu ağacın üzerinde de bir kuş vardı…”
“Er Töştük’ü alarak yeryüzüne çıkaran kuş, Anadolu masallarındaki Zümrüd-ü Anka kuşundan başka bir şey değildir. Er-Töştük masalında, bu kuşa “Kara-Kuş” yani kartal denmektedir. Tünediği ağaç ise Hayat-ağacıdır. Yine Orta Asya inanışlarına göre, ağacın altında bekçi olarak bir yılan bulunurdu. Buryatlar bu yılana “Abırğa” derler. Bu yılan hayat ağacını beklerdi.”
“Feridüddin Attar’ın, 1187’de yazmış olduğu Tuyûrnâme (Mantıku’t-tayr) veya “Kuşlar Meclisi” 4931 beyitten oluşan bir eserdir. Attar, Kuşdili olarak da bilinen bu mesnevî tarzı eserinde, tasavvufun Vahdet-i Vücûd anlayışını anlatır. Eserde sembolik dil kullanılmış; Hakikat’i arayanlar, yani Hakikat Yolunun Yolcuları kuşlarla simgelenmiştir. Sîmurg (Zümrüt-ü Anka) adlı efsanevî kuş, Allah’ın zuhur ve taayyünüdür. Ancak, Vahdet-i Vücut’a, yani Varlık Birliği’ne ulaşanlar, derin anlamları idrak edebilirler.” Anka sonsuzluktur.
“Sufi Ferîdüddîn-i Attâr bu kuştan kendini aramanın sembolü olarak söz eder. Önmeli bir özelliği ölümsüzlüktür. Ayrıca bu kuşlarla ile ilgili anlatımlarda bir yanma motifi bulunur. Bu efsanevi kuş sembolizmlerinde simgelenen başlıca anlamlar, spiritüel aydınlanma ve reenkarnasyon olarak açıklanır. Phoneix sembolizminde kuşun yanması cehenneme iniş deneyimini, yeniden doğması ise arınılarak saf şuur halinin elde edilişini simgelemektedir.” “Yer altına inme veya yer altında bulunma bir nevi olgunlaşma sembolü veya gizli sırlara vakıf olma ile eşitlenmiş olarak kullanılmaktadır. Anka’nın arayışı Bir’in arayışıdır. Zümrüd-ü Anka kuşunun Firdevsi’nin Şehname’sinde ve Mevlana’nın Mesnevi’sinde de ilginç öyküleri vardır. Hemen bütün inançlarda insan ruhunun ölüm sırasında bir kuş biçiminde vücuttan ayrıldığı ve uçup gittiği sanılmıştır. Kahramların yer altına inmeleri, onların miracı olarak yorumlanmalıdır. Bu kahramanların yer altına inmeleri de olgunlaşmaları, kâmil olmaları ile doğrudan ilgilidir.”
“Eski Mısırda efsaneye göre bu kuş çok parlak bir dönemi bildirmek ve yeni bir dönemi açmak için öbür dünyadan geliyordu. Yine bir rivayete göre Ramses’in firavunluğunun ilk dönemlerinde birgün bu kuş Memfis halkının gözü önünde belirdi ve efsanede belirtilen hedefi olan dikilitaşa kondu. Bu olaydan sonra halkın Ramses’e olan sevgisi, saygısı, bağlılığı büyüdü. Çünkü kuş o dönemin insanlarına göre öbür dünyadan gelen muhteşem bir işaretti.”
Alev içinde Anka kuşu önemli Gül-Haç ezoterik cemiyeti sembollerinden de biridir. Güneş ya da ateşi sembolize ettiği de söylenmektedir. Kendini yaşarken öldürüp küllerinden tekrar doğan bu çok güçlü kuş değişim ve gelişimin sembolüdür. Kimi görüşlere göre geçilen yedi vadi, vücutta bulunduğu söylenen yedi enerji merkezini aşağıdan yukarı doğru sırası ile temsil etmektedir.
“Gizem okullarında inisiyelerden Zümrüd-ü Anka veya dirilmiş insan diye bahsetmek yaygın bir adettir. Fiziksel doğum insana fiziksel dünyada nasıl bilinç veriyorsa, neofit, gizem okullarının rahminde geçtiği 9 mertebeden sonra, spiritüel dünyanın bilincine doğar. Bu Hz. İsa’nın “İnsan yeniden doğmadıkça, Tanrı’nın Krallığını göremez” dediği zaman bahsettiği inisiyasyon gizemidir. Zümrüd-ü Anka bu spritüel hakikati en iyi temsil eden semboldür.” Anka spiritüel zaferin ve başarının sembolüdür. Bütün inisiyeler ve filozoflar için kıymetli bir semboldür. “O, yaratıcı enerjinin dönüşüm ve yenilenmesinin, büyük çalışmanın tamamlanmasının sembolüdür.”
“Gnostisizme göre Güneş, Mesih yani Tanrı’nın oğludur. Tasavvufta, gözle görülmediği için Anka kuşu, vücut ve dünyanın maddî ağırlığın¬dan kurtulmuş ruhu ifade eder.” İsmi olup cismi olmayan nesnedir. (Anka-yı lâ-mekân: Yeri ol¬mayan Anka; Tanrı.)
Can Dündar şöyle diyor: “Simurg olabilmek ve Simurg’a varmak zordur. Zordur aşk, bencillik, inkâr, yılgınlık, kıskançlık, şaşkınlık ve yokluk vadilerinden geçmek… Uzun, zorlu engelleri aşarak Simurg’a varmak çok zordur. Beklenen, istenen, gereksinim duyulan Simurg’un kendisi olduğunun farkına varmak daha zordur… Kendi küllerinden yeniden dirilmek her kesin harcı değildir. Ve her birimiz birer Simurg, hepimiz Simurg olmayı göze almadıkça, özgürlükten, güzel yarınlardan bahsetmek. Kolay değil, inançla-bilinçle-dirençle uzun ve zorlu mücadele maratonunda yalpalamadan, yılmadan yola devam etmek. İnsanlık tarihi bize göstermiştir ki, bu yolculuk çok uzundur ve çok zorlu bir yolculuktur. Simurg’a varmak için Simurg olmak gerekir.”
“Anka’da ruh gelişim sürecini tamamlar. Zümrüd-ü Anka aynı zamanda kendi mezarı olan yuvasını yapar ve onu yakarak kendini küle çevirir. Fakat yenilenerek küllerinden dirilir. O kendi varlığını öyle bütünselleştirmiştir ki artık varlığının temeli olarak fiziksel bedenine bağlı değildir. O artık ruhani olanın eminliğindedir, bu anlamda o Ruhani Benlik’e, Felsefe Taşı’na ulaşmıştır.”
Tamer Ayan şöyle diyor: “Kuşlar, “Hakikât Yolunun Yolcuları”; Simurg, “Hakikât” olarak tanımlanır. İnsan ömrünün engebelerine eşdeğer merdiven basamaklarını çıkabilmek ve sonunda ancak çok az kişinin hedefine ulaşabilmesi şeklinde düşünülebilir. Bunlar, tekamül merdiveninin, istek’ten Fenâ’ya doğru çıkan basamaklarıdır. Kuşların bazıları, Fenâ’dan daha ileri gide¬rek Fenânın da Fenâsını, yani Bekâ’yı idrak eder. Sîmurg (otuz kuş), yani Anka ise, Allah’ın zuhûr ve taayyünü¬dür. Tûyurname, bir vadiden öteki vadiye sırayla geçilerek olgunlaşmak şeklinde kuşlarla temsil edilen ilginç bir örnektir. Simurg kuşu, bir tekamül hedefinin sembolüdür ki, bu hedef ezoterik bilgilerde nefsaniyetini tümüyle alt etme ve Dünya gezegeni okulundan mezun olacak düzeye gelme olarak ifade edilir.”
“Hayranlıkla bakılmamak bir Anka kuşu için büyük zulümdür” denmiştir. Anka “karar ver” der. Yeni bir insanlık, uygarlık, yeni bir ben için baştan başlamak yeniden doğmaktır. Bireyin değişim ve dönüşüm sürecidir. Kendini aramak için yola düşmek, sembolik dağa tırmanmaktır. Dağ gökle yerin karşılaşması yani Kaf Dağı’dır. Anka, felsefe taşının kalbinde yer alır. Tinsel değişimin simgesidir. “Ruhun bilinç düzeyine yükselme sürecini anlatmak için İran simgeciliği Kaf Dağı simgesini kullanır. Dağın doruğu insan ruhunun en yüce merkezi olarak kabul edilir. Kaf dağının doruğunda gökleri yeşile dönüştüren zümrütten bir kaya bulunur. Kutsal ruh burada oturur. Zümrüt evrensel tinin simgesidir.”
İnsan yetkin doğası ile yani içsel önderi ile bilgelik yolunda yaşarken ölüp yeniden dirilerek karşılaşır.
“Yaşarken yenilenmek demek kimilerine göre sembolik anlamda ışık insan olmadır. Mezar dönüşüm ve değişim ortamıdır, başka bir dünyaya başka bir bene geçiş yeridir.” Jung’a göre Anka’nın hikâyesi “Kendi” nin keşfine giden yoldur. “”Simyacı” adlı eserde “kendinin efendisi olmak” bilincini anlatır. Simyacı şöyle der: “Yolculuk bir öğrenme yöntemidir. Bilmemiz gerekenleri bize o öğretir.” Saklı hazineyi arayan gezgin, büyük sınavlardan geçip engeller aşarak kendi benliğine ulaşır, şuuruna kavuşur ve sonunda “kendi hazinesi”ni bulur. Anlar ki, keşfedilecek ülke, insanın kendisidir.”
Anka emsalsiz bir kuştur. Yuvası akasya dallarından yapılmıştır. Hermesçilere göre Zümrüd-ü Anka, insanın yenilenme sürecine tekabül eden simyasal dönüşümün başarılmasının sembolüdür. “Bir görüşe göre Anka aklı temsil etmektedir, Kaf Dağında Anka’nın kendini küllerinden yeniden yaratması, insanın dünyaya bakış açısını değiştirmesidir.” “Akıl yolu keşfederken kalp ise anahtarı bulmak için akla yardım eder” denir. Ezoterizmde kullanılan iki araç vardır: Akıl ve kalp.
“Anka tekâmül merdivenlerinin her birini çıkmış bire ulaşmak için gerekli çabayı göstermiş yetkin insan gibi insanın sembolüdür. Otuz kuş, Simurg’un kendileri olduğunu anlayınca; artık, ortada, ne yolcu kalır, ne yol, ne de kılavuz çünkü hepsi BİR’dir!” “Dışarıda görünen içerinin yansımasıdır. Gelinen yer Bir’dir ve Bir’e dönmek kaderdir.” Ferîdüddîn-i Attar “Tanrıyı arayan kendisini bulur” der. Masallardaki kahraman, sonunda, uzaklarda aradığı şeyin aslında çok yakınında olduğunu, yani kendisinde veya kendi içinde olduğunu idrak eder. Bu, “kendini bilme” sembolizmi, inisiyatik ifadelerle, inisiyatik ölüm ve başkalaşım geçirerek yeniden doğuş, mistisizmdeki ifadelerle, “uyanma, aydınlanma, kurtulma” olarak ifade edilir. İnisiyatik yolculuklar önemlidir. Kahramanın sonsuz yolculuğu her daim sürer. İnsanın görünmeyen doğasının keşfidir.
Muazzez İlmiye Çığ şöyle diyor: “Bizim de bilge ve yol gösteren Simurglarımız var. Onların varlığını biliyoruz. Onların yaşamlarından dersler çıkararak uçuyoruz gökyüzünde. “Yedi Dipsiz Vadiyi” aşmak için. Gerçeğe, bilgiye ve aydınlığa ulaşmak için. Bizlerden de Simurglar olacak. Şaşkınlık ve Yokoluş Vadileri çoktan aşıldı. Bırakınız vazgeçenler ve geride kalanlar, bilgiye aç, özgürlüğe muhtaç, tüneklerinde tünesinler, bataklıklarında ve de kafeslerinde yaşasınlar. Onlar da ileride tekrar Simurg tüylerinden bulurlar ve Otuz’u daha katılır Simurglara. İleriye, daima ileriye ve daha yükseğe. Gün ola harman ola. Gelecek umut dolu. Kaf Daği’nın tepesine ne kaldı ki?”
Her birey birer Anka olmayı göze almadıkça insan insan gibi yaşayamayacak, kendi sıradan yaşamında aptalca rutinine hapis olacaktır. Kendi gökyüzüne, kendi arzının merkezine uçup kendini ve evreni tanıma yolculuğuna başlamayanları bir Anka gelip kurtarmayacaktır. Yolda olan yolcuyu seğireyleyen avamdan farklıdır. O; dönüşür, değişir, okur, gelişir, felsefe ile ilgilenir, aklını kullanır, sezgisine de danışır. Yığın; yer, içer, ürer ve sadece kendi yakın çevresi ve ailesi ile sürü hayatı sürerek bir solucan kadar insanlığa hizmet etmez ve bedeni çürür gider. O kadar haybeye yaşamıştır ki bir kuşak sonra hatırlanmaz ve asıl olarak o zaman tamamen ölür gider. Yolda olan yaşamda olup bitenleri anlamak için bir hasret çeker. Sokrates’in “kendini tanı” formülü bu yolculuğun özüdür. Kendini keşfeden insan, insan gibi insandır.
Mikro ve makro kozmos arasında yer tutan insanın yolculuğu başlangıçsızlıktan sonsuzluğa doğru her daim sürer. Yolda bilgelik kuramda değil, uygulamadadır. Anka, bir bilgelik sembolüdür. Zümrüd-ü Anka kadim gizem okullarının ezoterik felsefesinin en önemli sembollerindendir. “Otuz kuş, anlar ki, aradıkları sultan, kendileridir ve gerçek yolculuk, kendine yapılan yolculuktur. Kuşlar, “Hakikât Yolunun Yolcuları” ; Anka, “Hakikât” dır.” “Simurg’a bakan kuşlar onun kendisidir. Simurg gizemli bir bilmecedir.” Arayış ve yolculukların sebebi, havassın kendini arayışıdır. Anka tekâmülün ve ruhun yücelmesinin sembolüdür.
Anka, uyanma ve aydınlanmanın yolunda ilerlemenin sembolüdür. “Anka, gerçek anlamda var olmak için yok olmayı göze alabilecek kadar korkulardan, bağlardan ve zaaflardan arınmıştır. Yanarak cehenneme inişi deneyimleyene dek yok olmaz ve yokluğundan varolurken de arınmış bir saf bilinçle yeniden başlar.” “Gerçek insan” ölüme kadar devam eden süreçte bir arayış içerisindedir. O, Anka’yı beklemez, Anka olmayı göze alır ve tehlikeli yolculuğuna çıkar. Bu yolculukta kahraman kitle ile birlikte hareket ederek değil, güruhun engellemelerini yıkıp geçerek yol alır. Yığın ancak yığın gibi olana etki eder. “Sen ot olduktan sonra keçiler bile seni yer.” denir. Güçlü irade sahibi, ne istediğini bilen bireyler kafaları çok akılları yok olan sayısal çoğunluğun sıradanlığının içerisinde kaybolmaz, “herkes gibi” değil “kendi gibi” olmayı yani tek ve özgün bir Anka olabilmeyi başarabilir. O, ruhun bütünleşmesi, arınması ve dönüşümünün tüm kültürlerde ortak yüce bir sembolüdür. Tekamülde son noktadır…
“O’nu Hristiyanların haçında bulmaya çalıştım, ama orada değildi. Hintlilerin mabedine, eski pagodalara gittim, hiçbirinde en ufak izine rastlayamadım. Dağları, vadileri gezdim ne doruklarda ne de derinde bulabildim O’nu. Mekke’ye, Kâbe’ye gittim orada da değildi. Âlimlere, filozoflara sordum, idraklerinin ötesindeydi. Derken kalbimin içine baktım… Orada, öylece durmaktaydı… O bulunabilecek başka hiçbir yerde değildi.” Mevlana
”En kutsal yol kişinin kendi arayışı için çıktığı Yol’dur”
Alıntı: felsefetasi.org
|
|
|
Hazreti Süleyman’ın Aynası Sır mı? Su mu? |
Yazar: Mutlakguc - 01-07-2017, Saat: 17:09 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
|
Bilinen tarihin her döneminde Aynalara halklar, kültürler, inanç sistemleri tarafından farklı manalar yüklenmiştir.
Mesela bu dünya ile öteki arasındaki sınırı simgeler. Ölüler diyarına açılan bir pencere gibidir. Kâhin aynaya bakarak gelecekten haber verir veya kendi ruhunu görebilir. Gözle görünmeyen varlıkları gösterir. Kâhin yanında kutsal aynayı gezdirir ve buna baktığında kişilerin işledikleri tüm günahları görür.
Asırlardır İnsanlığın inkişafına katkıda bulunmuş olan, farklı inanç sistemlerindeki tasavvuf akımları ise, aynaya farklı başka manalar yükleyerek, adeta insanın kendine doğru yaptığı yolculuğa bir vasıta olarak görmüşlerdir. Bu avdete binaen, Ulu Yaradan ile yekvücut olmaya emeldar olmuşlardır.
Çeşitli inanç sistemlerinde, inananlar yakınını kendin gibi sev ülküsü etrafında tavaf etmişlerdir.
Kurallara göre belirli landmarklar çerçevesinde yaşamak her zaman için güzeldir. Belli sınırları sağlamlaştırmak adına Barış’ı tesis edememek ise büyük bir trajedidir ve gökler katında gaflet ve cehalettir.
Sulh tesis etmek için bazılandmarkları esnetmek, affetmek, hoş görmeye çalışmak, empatiyapmakhayatı daha kolay kılacaktır.Barışın tesisine katkısı olanlar, Ulu Yaradan’ın merhametine mazhar olurlar. Esnek davranmayıp, kibirli olarak, tevazu göstermeyenler ise Allah’ın sert yargısıyla yüzleşmek zorundadırlar. Ad’ı Kutsal Olan, Ademoğlunu amelleri doğrultusunda değerlendirir.
Hazreti Süleyman ne güzel demiştir oysa, “Kamayimpanimlepanimkenleva adam veadam.” Bu ayetin açıklamasını şu şekilde yapabiliriz.Suya baktığınız vakit, aksinizinasıl görürseniz, karşında olan kardeşine karşı neler hissediyorsan, o da senin için benzerbir hissiyatı insaniyede olacaktır. Ruhları birbiriyle hoşnut olur. Bir tebessüm karşındakini de tebessüm ettirir.
Nice Âdemoğluna Pir Hazreti Süleyman, sizce bu ayeti söylerken, ne sebeple sudaki akislerimizden bahsetmiş, ama aynadaki görüntümüz tabirini kullanmayı tercih etmemiştir.
Malumunuz o’dur ki hem Zahir’de hem de Batın’da Allah’ın kelamının her kelimesinde her harfinde ve her harfin her nekudasında, ötresinde bir ilim mevcuttur.
Ayna doğası ve kimyası itibariyle kibri temsil eder. Aynaya baktığımızda dik dururuz.
Oysa sudaki görüntümüze bakmak için biraz eğilmemiz lazımdır.
Hazreti Süleyman’ın Kadim İlmi buradadır. Bu İnsanlığın ve Sulh’unAnahtarı’dır.
Kendi fikirlerini tartmadan, kibirle, taviz vermeden bir yaklaşım geliştirmek, karşı taraf hakkında ve karşı tarafın fikirlerinin değiştirilmesi veya uzlaşma hususunda olumlu bir sonuç sağlamaz ve sağlayamaz.
Ayna’nın karşısında dimdik durmak yerine, Pirimiz Hazreti Süleymanın yaptığı gibi sudaki kendi görüntümüze bakar gibi, azıcık esnek davranıp, birazcık eğilmemiz zaruridir.
Bu şekilde karşımızdakinin, bizimle ilgili menfi fikirlerini etki etme ihtimali oluşabilir.
İlgili ayete tekrar bakacak olursak, . “Veahavtalereahakamoha – yakınını kendin gibi sev.” Ayetteki “kamoha – kendin gibi” kelimesinin ebced veya gematriya ilimdeki sayısal değeri 86’dır . Bu sayısal değer Allah’ın yargı ile ilgili ismi olan Elohim ile aynı sayısal değerdedir. Alimler şöyle derler, Eğer karşındakini, “kendin gibi” seversen o zaman yargı Allah’ın merhamet ile ilgili adı olan Ad..’a dönüşür.Ayet şöyle bitmektedir. Karşınızdakini yargıladığımız gibiAllah da bizleri yargılayacaktır.
Cem’in, Cemiyet’in,Camia’nın içinde amelde tevhit yok ise, Adı Mübarek Olan, orada barınmaz, o toplulukta Allah’ın kutsal mevcudiyeti yoktur.
Hazreti Süleyman Efendimizin,Sulh’unEhemmiyetini tebliğ ettiği şekilde, Ademoğlu’nun da bu yolda İnsanlık çerağınıbenimsemesi ve taşımasıyüce bir bağlılık (AŞK) gerektirir.
Felek gayet dönek, dünyada cellad-i müthiştir,
İçinden çıkması bu müşkülatın hayli bir iştir.
Değirmen sanki yıl, ay çarkıyan eyyamı birer diştir,
İçinde Ademoğlu bir ufak çavdare dönmüştür.
Muvakkatır eğer hükmeylesen dünyaya serta ser.
Çıkar ehar ilenden bir yerinden bağlasan çember,
Cihana sığmamışken bir mezara sığdı İskender,
Gidip baksan o da şimdi yıkık virane dönmüştür.
|
|
|
Suların Getirdiği Peygamber Musa’nın 10 İsm-i Sırrı |
Yazar: Mutlakguc - 01-07-2017, Saat: 17:01 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
|
Cümle Alem bir başka oldu,
Dünya’ya sanki Nur-u Ziya doldu,
Nil nehri sanki kudurdu,
Gösterdi bizlere gün yüzü,
Alemlerin Rahmeti İmran oğlu Musa…
İmran(Amram) ve Yoheved’in oğlu Kadim İbrani Takvimine göre Adar ayının 7’sinde doğdu.
Adını Yekutiel olarak koydular.
Yekuti-El, Kutsal Lisanda, T-nrı doyuracak, gözetecek demektir, ama ebediyen küçük Yekutiel, Allah’ın tüm kulları tarafından Musa-Moşe olarak anılacaktır.
Sözlü ve Yazılı Kutsal Öğretilerde, Kralların, Yazıcıların, Bilgelerin, ve Kadim Üstadların, zat-ı şahanemiz Musa Efendimizinden 10 isimle bahsettikleri gözlenmektedir.
Bu derin manaya malik İsimleri Nelerdir?
Neye istinaden bu isimler verilmiştir?
Yered: Bu ad farklı manalara gelmektedir. Lider, önder anlamında kullanılır. Tevrat’ı dünyaya indiren şahıs anlamına da gelir. Kadim külliyata göre, Hz Musa’dan önceki nesillerin hatalarından dolayı, Kutsal Mevcudiyet, Yedi Kat göğe çekilmişken, Tevrat’ın vahiy edilişiyle eski mekanına getirilmiştir.
Avi Soho: Kadim Öğretilere göre Hz. Musa yaşayan en yüce Peygamberdi. Soho’nun kelime manası geleceği görebilendir.
Şemaya: Şema dinle anlamına gelir. Allah, Hz. Musa’nın dualarını dinlerdi.
Avi Zanuah: Leazniah fiilinden türemiştir. Bırakmayı sağlamak anlamına gelir. Kadim İbranilerin, pagan adetleri bırakmasını sağlamakta, diğer liderlerden, öncülerden daha muvaffak olmuştur.
Avigdor: Bu ismi geder (çit) sözcüğünden oluşmuştur. Kadim Tevrat yasalarına karşı gelinmesine ‘engel’ ‘koruma’ tedbirleri alan Bilgelerin başıydı.
Ben Netanel: Natan-El, Allah verdi manasına gelir. Allah, Mukaddes Yasa’yı ona vahiy ettiği için bu şekilde adlandırılmaktadır.
Hever: Yakınlaşma, bağlanma manasına gelir. Hz. Musa, Yisraeloğulları için inşa ettiği Kutsal ‘Mesken’ Mişkan sayesinde, zahiri ve batıni olarak Allah’a yakınlaşmalarını sağlamıştı.
Tuviah: İbrani lisanında Tov kelimesinden türemiştir Hz. Musa’yı validesi doğurduğunda onun ilahi bir şekilde iyi ve güzel olduğunu idrak etmiştir.
Yekutiel: Bu ad ise, Kadim İnançlıların güven ve umutlarını, tevekkül ederek Allah’a yönlendirmelerini öğrettiği için verilmiştir.
Moşe-Musa: Tevrat’ta sadece Allah, Musa olan adıyla hitap etmiştir. Firavun’nun kızı onun hayatını kurtardığından dolayı, onun verdiği adı ile hitap edeceğine söz vermiştir. Moşe-Musa, Kutsal Lisanda, Su’dan çıkartılan anlamına gelmektedir.
Hz. Musa’nın Adları hususunda mevcut bazı ma’lumatı hülasa ettim.
Üstadı Kamil Yunus Emre ne güzel demiştir;
Biz Sevdik aşık olduk
Sevildik maşuk olduk
Her dem yeni doğarız
Bizden kim Usanası
Yetmiş iki Dilcedi
Araya Sınır düştü
Şöyle bitiri baktık.
Yermedik Am uHası.
Yunus İstersen Veli
Yerde gökte dopdolu
Her bir taşın dibinde,
Bin İmran( Amram) oğlu Musa(Moşe)
|
|
|
Olumlamalar Ve Ayna Görüntüsü Yöntemi |
Yazar: Mutlakguc - 01-07-2017, Saat: 16:37 - Forum: KİŞİSEL GELİŞİM
- Yorumlar (1)
|
|
Kuantum Diyarı’nda Olumlamalar
Evrende iki temel yüksek frekanslı enerji bulunmakta, aynı ying-yang sembolünde olduğu gibi, gece- gündüz, iyilik-kötülük, güzellik-çirkinlik gibi. Bu temel iki enerji Sevgi-Korku enerjisi.Tüm olumlu ve olumsuz frekanslı diğer duygusal enerjiler bu iki temel enerjiden doğuyor. Birinin olduğu yerde diğeri çok fazla barınamıyor. Temel olarak dünyaya Sevgi enerjisiyle geliyoruz ancak yaklaşık üç yaş civarlarında zihnimiz dünya formatına giriyor ve korkularla tanışmaya başlıyoruz. Egomuz bizleri korumak adına korku enerjisini daha çok kullanıyor ve yavaş yavaş ilk saf halimiz olan sevgi enerjisinden uzaklaşmaya başlıyoruz. Amacımız sevgi enerjisinin frekansını korku enerjisinin üzerine çıkarmak.
Sevgi enerjisi, kendimize güvenmemizi, yaşamın akışına güvenmemizi, kendimizi değerli bulmamızı (ki hepimiz insan olma onurundan dolayı çok değerliyiz) , sağlık, bolluk ve bereket içerisinde yaşamımızı sağlar. Korku enerjisi ise, yaşamın akışından, geleceğimizden korkmamızı, kaybetmekten, parasız kalmaktan endişelenmemizi sağlar. Korku titreşimi çok yüksek ve hücrelerimize zarar veren bir enerji frekansıdır. Olumlamalar yaparken kendimizde bulduğumuz korkular üzerine çalışmalıyız. Burada en önemli nokta bu çalışmayı zihinimiz alfa (7-14 hz.) aralığındayken yapmamız gerekiyor. Bilinç düzeyinde yapılan olumlamalar genellikle egomuzun tesiriyle ters tepebiliyor. Olumlama yapayım derken daha çok korkuyu hatırlatan geveze zihin ortaya çıkıyor. Bu nedenle bu çalışmayı zihnimizin doğal süreçte alfaya girdiği zamanda yani sabah uyanır uyanmaz ve gece uyumadan hemen önce yapmamız gerekiyor. Ya da kendinizi nasıl bu alana yani hipnoz alanına çekebileceğinizi öğrenmeniz gerekiyor.
Aşağıdaki olumlama örneklerinde sıklıkla “ben” kelimesi kullanılmakta.Bunun anlamı başkaları değil sadece “ben” demek değildir. Kişinin zayıf olduğu alanını güçlendirmek için kullanılmaktadır yoksa egosal bir yaklaşım değildir.
Olumlamara geçmeden önce sizlere bir yöntem tavsiye etmek istiyorum.
Bilinçaltı bilincin dikkat etmediği şeylere dikkat eden bir yapıya sahiptir. Örneğin bir oratamda bilinciniz ortamdaki insanlara, konuşmalara odaklanırsa bilinçaltı renklere, kokulara, resimlere dair bilgileri kayıt etmeye başlayacaktır. Tam tersine siz bu ayrıntılara bilinçli olarak odaklanırsanız bu sefer de bilinçaltınız insanları, konuşmaları kayıt etmeye başlayacaktır. Yani bilincimizin dikkat etmediği şeylere bilinçaltımız dikkat etme eğilimdedir. Bu nedenle bilincin fark etmediği şeyleri fark etme eğilimindedir. Aşağıda anlattığım yöntem ile bilinçaltınıza herhangi bir inancı kayıt etmeniz mümkündür.
Kağıda yazılmış olumlamaların ayna görüntülerine sanki resim inceliyormuş gibi bakınız, bu durumda bilinçaltınız yazılanı okuyup kaydetmeye çalışacaktır. Ben bu görüntüleri çalışmayı düşündüğüm olumlamada 21 gün boyunca cep telefonumun arka planı olarak kullanıyorum Ayrıca benden Reiki uyumlaması alanlara da bilgisayar ortamında oluşturulmuş özel ayna görüntüsü olumlamar da veriyorum. İster çıktısını alıp duvarınıza asın isterseniz cep tel., bilgisayar arka planı olarak kullanın. veya aklınıza düşünün ve yeni bir kullanım şekli de siz bulun
Olumlama örnekleri
Korkular İçin Olumlamalar
Güvensizlik Korkusu için;
Yaşamın akışına güveniyorum.
Her ne oluyorsa benim için en güzel şekilde gerçekleşiyor.
Ben kendime güveniyorum.
Ben tüm insanlara güveniyorum.
Ben her halimle güvendeyim ve bunun için şükrediyorum.
Gelecek Korkusu için;
Geleceğimin güzelliklerle dolu olduğunu biliyorum
Geleceğimi sevgiyle kucaklıyorum
Geleceğimin sağlıklı,varlıklı ve iç huzurlu olduğunu biliyorum ve bunun için şimdiden teşşekkür ediyorum.
Yetersizlik Korkusu için;
Ben her halimle her konuda yeterliyim.
Kendi iç gücüme inanıyor ve hayatımın her alanında yeterli olduğumu biliyorum.
Her halimle yeterli olduğum için teşekkür ediyorum özbenliğime ve evrene.
Çaresizlik Korkusu için;
Ben her zaman her şeyin çaresini bulurum,
Her şeyin bir çözümü vardır ve ben daima kolay çözümler bulurum
Benim zihnim herşeyim çaresini bulacak kadar güçlüdür.
Değersizlik Korkusu için;
Ben her halimle, olduğum gibi, tüm özelliklerimle değerliyim.
Ben biricik ve tekim benden başka bir ben daha yok bu evrende.
Ben her halimle özelim, her halimle güzelim ve çok değerliyim.
Kendi değerime sahip çıkıyorum ve bu yüzden kendimi takdir ediyorum.
Güçsüzlük Korkusu İçin;
Ben kendi gücüme güveniyorum ve sahip çıkıyorum.
Ben her halimle güçlüyüm ve bu yüzden kendimi takdir ediyorum.
Evrenin gücünü içimde hissediyorum
Ben ne zaman neyi istersem yapabilecek güce sahibim.
Hastalık Korkusu için;
Ben her halimle sağlıklıyımBenim hücrelerim, organlarım, hormonlarım ve bedenim çok sağlıklı.
Aldığım her nefeste hücrelerim gençleşiyor ve sağlığım herzamankinden daha iyiye gidiyor.
Ben sağlıklı gıdalarla besleniyorum ve sağlıklı yaşıyorum.Ben sağlıklı yaşamayı seçiyorum ve bedenime değer veriyorum.
Ben sağlıklı olduğum için şükran duygusu içinde yaşıyorum.
Kaybetme Korkusu için;
Ben elimdekilerin değerini biliyorum ve şükrediyorum
Ben sahip olduklarımı özgürce seviyorum
Sevilmeme Korkusu için;
Ben sevmesini bilen ve sevgisini gösterebilen biriyim bu nedenle sevgilerin en güzelini hak ediyorum.
Ben kendimi seviyorum, ben tüm canlıları seviyorum bu nedenle hayat bana sevgisini armağan ediyor.
Tüm insanlar tarafından seviliyorum çünkü bunu hak ediyorum.
Parasız Kalma Korusu için;
Evren bolluk içinde, evrenin bollukğu bana akıyor, maddi,manevi zenginlik içerisindeyim, para bana çoğalarak geliyor.
Arzu ettiğim herşeye uygun olan en güzel zamanda sahip oluyorum.
Ben çok parayı ve varlıklı yaşamı hak ediyorum.
Sahip olduğum herşey için şükran duygusu içinde yaşıyorum.
|
|
|
DOĞUM GÜNLERİNİN GİZEMLİ DİLİ |
Yazar: Spiritüeller - 01-07-2017, Saat: 04:34 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
|
Doğar doğmaz nasıl bir isme sahip olunuyorsa, yine doğum tarihiyle birlikte herkes bir kişilik özelliğine sahip
oluyor. Gary Goldschneider ve Joost Elffers’in hazIrladığı “The Secret Language of Birthdays” (Doğum Günlerinin Gizemli Dili) adlı kitaba göre, İşte doğum
günlerine göre kişilik özellikleriniz :
KOÇ (21 Mart-20 Nisan)
21 Mart Berrak
22 Mart Doğrucu
23 Mart Meraklı
24 Mart Sade
25 Mart Dinamik
26 Mart Güvenilir
27 Mart Başlatıcı
28 Mart Masum
29 Mart Gözlemci
30 Mart Uzlaşmaz
31 Mart İnatçı
01 Nisan Ağırbaşlı
02 Nisan İdealist
03 Nisan Dayanıklı
04 Nisan Kararlı
05 Nisan İŞ bitirici
06 Nisan Deneyci
07 Nisan Coşkulu
08 Nisan Vicdanlı
09 Nisan Ölçüsüz
10 Nisan Gözüpek
11 Nisan Politik
12 Nisan Sosyal
13 Nisan Kutsal
14 Nisan Gelenekçi
15 Nisan Insancil
16 Nisan Komik
17 Nisan Ciddi
18 Nisan Savunmacı
19 Nisan İradeli
20 Nisan Mücadeleci
BOĞA (21 Nisan – 20 Mayıs)
21 Nisan Sorumlu
22 Nisan Saglam
23 Nisan Ürkek
24 Nisan Korumaci
25 Nisan Maddeci
26 Nisan Terbiyeli
27 Nisan Yeterli
28 Nisan Sadık
29 Nisan Hüzünlü
30 Nisan Vazifeşinas
01 Mayıs Alaycı
02 Mayıs İnceleyici
03 Mayis İletişimci
04 Mayis Dadı
05 Mayis Külyutmaz
06 Mayis Fantastik
07 Mayis Düşkün
08 Mayis Dobra
09 Mayis Mert
10 Mayis Yalniz
11 Mayıs Gezgin
12 Mayis Bağimsiz
13 Mayis Çekici
14 Mayis Taşkın
15 Mayis Hayalci
16 Mayis Becerikli
17 Mayis Çetin
18 Mayis Hareketli
19 Mayis İknacI
20 Mayis DıŞavurumcu
İKİZLER (21 Mayis-21 Haziran)
21 Mayis Yaratıcı
22 Mayis Destansı
23 Mayis Aktarıcı
24 Mayis Görkemli
25 Mayis Cüretkar
26 Mayis Anaç
27 Mayis Fedakar
28 Mayis Fevri
29 Mayis Acar
30 Mayis Çevik
31 Mayis Kırıcı
01 Haziran Gözde
02 Haziran Çözücü
03 Haziran Edalı
04 Haziran Eleştirici
05 Haziran Öncü
06 Haziran Hayalperest
07 Haziran Eğlendiren
08 Haziran Etkili
09 Haziran Israrci
10 Haziran Yanar döner
11 Haziran Göçebe
12 Haziran Iyimser
13 Haziran Maceraperest
14 Haziran Fırtınalı
15 Haziran Ayartıcı
16 Haziran Paragöz
17 Haziran Sanatçı
18 Haziran Cimri
19 Haziran Kışkırtıcı
20 Haziran Cazibeli
21 Haziran Keyifli
YENGEÇ (22 Haziran-22 Temmuz)
22 Haziran Alkışçı
23 Haziran Büyüleyici
24 Haziran Sihirbaz
25 Haziran Yenilikçi
26 Haziran Dirençli
27 Haziran Savunmaci
28 Haziran Duygusal
29 Haziran Havai
30 Haziran Güdümlü
01 Temmuz Kopmuş
02 Temmuz Baygın
03 Temmuz Vefalı
04 Temmuz Palavracı
05 Temmuz Sövmen
06 Temmuz Arzulu
07 Temmuz Teşhirci
08 Temmuz Pragmatik
09 Temmuz Şaşkın
10 Temmuz Dengesiz
11 Temmuz Dikkafalı
12 Temmuz İnandırıcı
13 Temmuz Fırsatçı
14 Temmuz Abartıcı
15 Temmuz Baştan çıkaran
16 Temmuz Gergin
17 Temmuz Profesyonel
18 Temmuz İçten
19 Temmuz Mekanik
20 Temmuz İstikrarsız
21 Temmuz Trajikomik
22 Temmuz Dalgalı
ASLAN (23 Temmuz -23 Ağustos)
23 Temmuz İş bitirici
24 Temmuz Değişken
25 Temmuz Kahraman
26 Temmuz Müjdeci
27 Temmuz Kararlı
28 Temmuz Şampiyon
29 Temmuz Gelenekçi
30 Temmuz Somut
31 Temmuz İnsancIl
01 Ağustos Özgün
02 Ağustos Çok yönlü
03 Agustos Sorgulayıcı
04 Agustos Rehber
05 Agustos Sogukkanlı
06 Agustos Eşsiz
07 Agustos Temiz yüzlü
08 Agustos Numaracı
09 Agustos Hisli
10 Agustos Kadife sesli
11 Agustos Onaylayıcı
12 Agustos Muhafazakâr
13 Agustos Tuhaf
14 Agustos Kopyacı
15 Agustos Emredici
16 Agustos Hararetli
17 Agustos Öfkeli
18 Agustos Dayanıklı
19 Agustos Şaşırtıcı
20 Agustos Gizemli
21 Agustos Dişadönük
22 Agustos Deneyimli
23 Agustos Kusursuz
BAŞAK (24 Agustos-23 Eylül)
24 Agustos Cinfikirli
25 Agustos Kontrolsüz
26 Agustos Yardimsever
27 Agustos Sosyal
28 Agustos Dilbaz
29 Agustos Yapici
30 Agustos Sert
31 Agustos Gösterişçi
01 Eylül Mantıklı
02 Eylül İşkolik
03 Eylül Başına buyruk
04 Eylül İnşa eden
05 Eylül Hükümdar
06 Eylül Kaderci
07 Eylül Başarılı
08 Eylül Titiz
09 Eylül Talepkar
10 Eylül Azimli
11 Eylül Dramatik
12 Eylül Savasçı
13 Eylül İhtirasli
14 Eylül Kavrayisli
15 Eylül Yönetici
16 Eylül Coskun
17 Eylül Azimli
18 Eylül Ketum
19 Eylül İyi görünümlü
20 Eylül Amir
21 Eylül Zevkli
22 Eylül Yorulmak bilmez
23 Eylül Güncel
TERAZI (24 Eylül-23 Ekim)
24 Eylül Avare
25 Eylül TaŞlamacı
26 Eylül Sabılı
27 Eylül Hırslı
28 Eylül Kalp kıran
29 Eylül Tepkisel
30 Eylül Gafçı
01 Ekim iz sürücü
02 Ekim Sivri
03 Ekim Modacı
04 Ekim Düzelmez
05 Ekim ilkeli
06 Ekim Bohem
07 Ekim Muhalefet
08 Ekim Romantik
09 Ekim Cüretkar
10 Ekim Ekonomik
11 Ekim Rahat
12 Ekim Edalı
13 Ekim Zor
14 Ekim ilimli
15 Ekim Oyuncu
16 Ekim Yargıç
17 Ekim Dengeli
18 Ekim Lider
19 Ekim Pırıltılı
20 Ekim Modern
21 Ekim Benzersiz
22 Ekim Cazibeli
23 Ekim Çelişkili
AKREP (24 Ekim-22 Kasım)
24 Ekim Detayci
25 Ekim Saf
26 Ekim Organizatör
27 Ekim Mesafeli
28 Ekim Arastirmaci
29 Ekim Yenilikçi
30 Ekim Ileriyi gören
31 Ekim Pür dikkat
01 Kasim Saldirgan
02 Kasim Dönüstüren
03 Kasim Dünyevi
04 Kasim Kişkirtan
05 Kasim Gerçekçi
06 Kasim Enerjik
07 Kasim Kasif
08 Kasim Çilgin
09 Kasim Cezbedici
10 Kasim Degisken
11 Kasim Gizli
12 Kasim Karizmatik
13 Kasim Yorumcu
14 Kasim Sorusturmaci
15 Kasim Rastlantisal cancan (hııı )
16 Kasim Patron
17 Kasim Köprü
18 Kasim Huysuz
19 Kasim Yorumcu
20 Kasim Kafasi karışık
21 Kasim Sık
22 Kasim Liberal
YAY (23 Kasım-21 Aralık)
23 Kasim Saygisiz
24 Kasim Neşeli
25 Kasim Çabalayan
26 Kasim Özel
27 Kasim Heyecanli
28 Kasim Çapkin
29 Kasim Öneren
30 Kasim Saldiran
01 Aralik Sen
02 Aralik Vurdumduymaz
03 Aralik Hünerli
04 Aralik Metanetli
05 Aralik Emin
06 Aralik Seçici
07 Aralik Benmerkezci
08 Aralik Terk edilmis
09 Aralik Süslü
10 Aralik Arzulu
11 Aralik Yogun
12 Aralik Narsist
13 Aralik Marifetli
14 Aralik Gösterisli
15 Aralik Olgun
16 Aralik Uçuk
17 Aralik Kimyager
18 Aralik İri
19 Aralik Bakici
20 Aralik DoĞurgan
21 Aralik Muamma
OĞLAK (22 Aralik-20 Ocak)
22 Aralik Enerjik
23 Aralik Sarsici
24 Aralik Karmasik
25 Aralik Dogal
26 Aralik Yilmaz
27 Aralik Yardimci
28 Aralik Çokbilmis
29 Aralik Üstün
30 Aralik Az ve öz
31 Aralik Estetik
01 Ocak Düzenleyici
02 Ocak Bencil
03 Ocak Yogun
04 Ocak Formülcü
05 Ocak Kendini onaran
06 Ocak Içerikli
07 Ocak Siradisi
08 Ocak Fenomen
09 Ocak Hevesli
10 Ocak Görünmez
11 Ocak Değerli
12 Ocak Vahşi
13 Ocak Seyyar
14 Ocak KaynaŞan
15 Ocak Çaresiz
16 Ocak Ergin
17 Ocak Ağırsiklet
18 Ocak Çocuksu
19 Ocak Hayalperest
20 Ocak BaŞıboş
KOVA (21 Ocak-19 Şubat)
21 Ocak Lider
22 Ocak Bocalayan
23 Ocak Kişilikli
24 Ocak Ulaşilmaz
25 Ocak Kaderci
26 Ocak Faal
27 Ocak Gelişmiş
28 Ocak Dayanilmaz
29 Ocak Kavgaci
30 Ocak Mükellef
31 Ocak Şair
01 Subat Gönüllü
02 Subat Kaliteli
03 Subat Hakiki
04 Subat Bükülmez
05 Subat Hatip
06 Subat Popüler
07 Subat Ütopik
08 Subat Müneccim
09 Subat Canli
10 Subat Yürekten
11 Subat Rahat
12 Subat Birleştirici
13 Subat Çevik
14 Subat Hazır cevap
15 Subat Mucit
16 Subat Animatör
17 Subat Sebatkâr
18 Subat Dahi
19 Subat Kâşif
BALIK (20 Subat-20 Mart)
20 Subat Izlenimci
21 Subat Candan
22 Subat Evrensel
23 Subat Tutarli
24 Subat Verici
25 Subat Bahaneci
26 Subat Uyandiran
27 Subat Hakiki
28 Subat Hoşlanılan
29 Subat Delikanli
01 Mart Sanatçi
02 Mart Tutsak
03 Mart Tasarimci
04 Mart Soyut
05 Mart Cennet cehennem
06 Mart Güzel
07 Mart Somut
08 Mart Aykırı
09 Mart Astronot
10 Mart Psikolog
11 Mart Sezgili
12 Mart Atak
13 Mart Kaçinilmaz
14 Mart Görece
15 Mart Çok bilmiş
16 Mart Esin
17 Mart Havai
18 Mart Kararsiz
19 Mart Israrcı
20 Mart Oyunbaz
|
|
|
DEĞERLİ TAŞINIZ VE KORUYUCU MELEĞİNİZ |
Yazar: Spiritüeller - 01-07-2017, Saat: 04:25 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
- Yorum Yok
|
|
Koruyucu Meleğinizi gittiğiniz her yere götürmek için olağanüstü etkili bir yol da kristal veya değerli bir taşı Meleğiniz’in enerjisi ile doldurmaktır.
Gerçek olan herhangi değerli bir taş işe yarayabilir.
Eğer böyle sizin için önemli ve değerli bir taşınız varsa onu kullanın.
Belki de sevdiğiniz için bir dostunuzun verdiği bir taş veya kristaliniz olabilir veya sadece özel gözüktüğünü düşünerek almış olduğunuz bir taşınız vardır.
Böyle sizin için önem taşıyan değerli bir taşınız yoksa, ya da sadece Koruyucu Meleğinize ait özel bir tane istiyorsanız onu bulmak için pek çok yol var.
Bir kuyumcuya veya kristal ve değerli taşlar da satan bir New Age (Yeni Çağ) mağazasına gidebilir ve sizi kendine çeken bir taş bulabilirsiniz.
Ben sık sık herhangi bir alışveriş niyetim olmasa bile, kristal satan dükkanlara giderim.
Orada özel bir taşın beni çektiğini fark edersem, durumum çok uygun olmasa bile onu mutlaka alırım çünkü bu çekimin bir nedeni olduğunu bilirim.
Tam da değerli bir taş almayı düşündüğünüz sırada bir dostunuz size bir taş hediye edebilir.
Bu aslında basit bir evrensel işleyiştir.
Ne zaman başıma böyle mucizevi bir olay gelse hep çok mutlu olmuşumdur.
Eğer tüm bu söylediklerimizden hiçbiri olmazsa astroloji veya numeroloji yardımıyla kendinize özel bir taş seçebilirsiniz.
Yaşam Çizginizin Rakamını tespit etmiş olmalısınız.
Rakamların her biri sadece renkleri ifade etmekle kalmaz, aynı zamanda birçok çeşit taşı da ifade eder.
Şimdi gün, ay ve yıl olarak doğum tarihinizi toplamalısınız.
Burada 28 Nisan 1980 yılında doğan bir kişi için örnek veriyorum:
4 + 28 + 1980 = 2012
Çıkan rakamları da birbirleriyle toplayarak tek bir rakam elde etmelisiniz.
2 + 0 + 1 + 2 = 5
Dikkat etmeniz gereken iki konu var.
Eğer rakamlarınızın toplamı 11 veya 22 çıkarsa, artık bundan tek bir rakam elde etmeye çalışmadan orada toplamayı bırakmalısınız.
Bu iki rakam numerolojideki Yaşam Çizgisinde ana rakamlar olarak bilinmektedir.
Bir örnek verirsek:
2 + 29 + 1944 = 1975
Ve 1 + 9 + 7 + 5 = 22
Doğum tarihinizi birbirinden ayırarak toplamaktayız.
Böylece 11 veya 22 sayılarını kaybetmemiş oluyoruz.
Örneğin yukarıdaki durumda eğer tüm rakamları yanyana dizip toplasaydık 22’yi kaybederdik:
2 (ay) + 2 + 9 (gün) + 1 + 9 + 4 + 4 (yıl) = 31
Ve 3 + 1 = 4
Bir kere doğum tarihinizi tek bir rakama düşürdüğünüzde (veya 11 ya da 22’ye) numerolojideki Yaşam Çizgi Rakamınızı elde etmiş olacaksınız.
YAŞAM ÇİZGİSİ RAKAMLARI
1 – Oniks, hematit, kırmızı yeşim taşı, turkuaz
2 – Akik, zümrüt, inci
3 – Zirkon, topaz, turkuaz
4 – Gök zümrüt, mercan, safir
5 – Alacalı akik, topaz, ametist
6 – Akik, kehribar, zümrüt
7 – Kan taşı, kırmızı lal, lav taşı
8 – Elmas, oltu taşı, oniks
9 – Kehribar, mercan, ay taşı, inci
11 – Ametist, kan taşı, lal taşı
22 – Ametist, mercan, elmas
GÜNLER (Doğum Günü)
1 – (1’i, 10’u, 19’u ve 28’i): Amber, yakut, topaz
2 – (2’si, 11’i, 20’si ve 29’u): Yeşim taşı, ay taşı, inci
3 – (3’ü, 12’si, 21’i ve 30’u): Ametist, turkuaz
4 – (4’ü, 13’ü, 22’si ve 31’i): Safir ve topaz
5 – (5’i, 14’ü ve 23’ü): Elmas, safir
6 – (6’sı, 15’i ve 24’ü): Zümrütler ve turkuaz
7 – (7’si, 16’sı ve 25’i): Kedi gözü, yeşil yeşim taşı, aytaşı, inci
8 – (8’i, 17’si ve 26’sı): Elmas ve siyah inciler
9 – (9’u, 18’i ve 27’si): Kan taşı, lal ve yakut
Astroloji ile çok daha fazla seçeneğiniz olabilir.
Burcunuza, onu yöneten gezegene veya 4 ana elemente göre de taşınızı bulabilirsiniz.
Çoğunlukla taş sizi seçer görünse de yine de taşınızı belirlemek için biraz zaman ayırmalısınız.
ZODYAK SİMGELERİ (BURÇLAR)
Koç: Kırmızı yeşim taşı, elmas, hematit
Boğa: Kırmızı mercan, mavi safir, zümrüt
İkizler: Alacalı akik
Yengeç: Amber, inci
Aslan: Kedi gözü, krizolit, yakut
Başak: Gök zümrüt, peridot, sarı akik
Terazi: Akik, bakır taşı, zümrüt, safir
Akrep: Ametist, lav taşı, kan taşı, opal
Yay: Mavi zirkon, topaz, turkuaz
Oğlak: Oltu taşı, oniks, turkuaz
Kova: Amber, ametist, kan kırmızı lal
Balık: Mercan, inci, ay taşı, kan taşı
GEZEGENLER
Güneş (Aslan): Amber, krizolit, topaz, zirkon
Ay (Yengeç): Ay taşı, alçı taşı, inci, kuartz kristali, necef taşı, gök zümrüt
Merkür (İkizler, Başak): Opal, akik, kırmızı akik, sardoniks, serpentin
Venüs (Boğa, Terazi): Zümrüt, turkuaz, gök zümrüt, yeşim taşı, bakır taşı
Mars (Koç, Akrep): Lal taşı, yeşim taşı, yakut, kan taşı, mıknatıs taşı
Jüpiter (Yay, Balık): Ametist, turkuaz, yeşim taşı, lacivert taş, safir
Satürn (Oğlak, ): Oniks, oltu taşı, lav taşı, antrasit
Uranüs (Kova): Topaz
Neptün (Balık): Kaya kristali, ametist
Pluton (Akrep): Elmas, topaz, yosun akik taşı, opal
ELEMENTLER
Ateş (Koç, Aslan, Yay): Ateş opali, yakut
Toprak (Boğa, Başak, Oğlak): Yosun akik taşı, kurşuni kükürt taşı, oniks
Hava (İkizler, Terazi, Kova): Topaz, opal
Su (Yengeç, Akrep, Balık): Gök zümrüt, mercan, ay taşı
Bir kere taşınızı ve kristalinizi alınca ona artık yükleme yapmalısınız.
İşi önce onu yağmur suyuyla yıkayıp, sonra doğal olarak kurumasını bekleyerek başlayın.
Yıkama ve kuruma tamamlanınca ellerinizi avuç içleriniz yukarı bakacak şekilde dizlerinizin üzerine üst üste koyarak oturun.
Taşınız yukarıdaki elinizin içinde olmalıdır.
Mümkün olduğunca gevşeyin, sonra gözlerinizi kapatın ve aşamalı rahatlama tekniğini uygulayın.
Tam anlamıyla gevşediğinizde, Koruyucu Meleğinizi çağırın.
Ona taşınıza Melek enerjisi yüklemek istediğinizi söyleyip yardımını rica edin.
Yaklaşık 30 saniye içinde taşınızdan Melek enerjisi ile dolduğunu gösteren bir cevap gelmelidir.
Ben ne zaman bu işlemi uygulasam, avucumun içinde bir karıncalanma hissederim.
Bazıları ise taşlarının ısındığını ve hatta bazen de hafifçe hareket ettiğini söylüyorlar.
Tanıdığım yaşlı bir hanım bana fiziksel olarak bir değişim hissetmediği halde taşının Melek enerjisi ile dolmasının hemen ardından varlığının her hücresi ve noktasının farkına varır hale geldiğini anlatmıştı.
Sizin alacağınız cevap belki de burada anlattığım olaylardan farklı gelişebilir.
Hiçbir şüpheniz olmasın, nasıl olursa olsun taşınızın yüklendiğini bir şekilde anlayacaksınız.
Melek enerjisi yüklü taşınızı gittiğiniz her yere götürebilirsiniz.
Taşınızı değişik zamanlarda elinizde tutmak, ona dokunmak isteyebilirsiniz.
Eğer kendinizi yorgun hissediyor ve enerjiye ihtiyacınız olduğunu düşünüyorsanız alın onu elinize ve bir müddet orada tutun.
Stresli olduğunuzda ya da güç ve güvene ihtiyaç duyduğunuzda yine tutun onu.
Ben büyük zorluklar yaşayan ve yardıma ihtiyacı olan bazı insanlara bile kristalimi bir süreliğine veriyorum.
Tanıdığım mükemmel bir oyuncu bir zamanlar her gösterisinden önce korkunç derecede sahne korkusu yaşamaktaydı.
Sahneye çıktığında düzeliyordu ancak o saate kadar gerçekten de aşırı sinirli ve gergin oluyordu.
Şimdi ise Melek taşını sahneye çıkmadan önce bir süre elinde tutuyor ve eskiden yaşadığı korku ile panik yerine büyük bir sakinlik ve huzur hissediyor.
Bir çoğumuz böyle sürekli belli bir konuda benzer sıkıntıları yaşamıyoruz ama bir Melek taşının bize getireceği sevgi, ahenk, uyum ve huzur duygularından faydalanabiliriz.
|
|
|
|