Hoşgeldin, Ziyaretçi
Sitemizden yararlanabilmek için Kayıt olmalısınız.

Kullanıcı Adı/E-Posta:
  

Şifreniz:
  





Forumda Ara

(Gelişmiş Arama)

Forum İstatistikleri
» Toplam Üyeler: 3,070
» Son Üye: damon
» Toplam Konular: 2,834
» Toplam Yorumlar: 3,065

Detaylı İstatistikler

Kimler Çevrimiçi
Toplam: 845 kullanıcı aktif
» 0 Kayıtlı
» 845 Ziyaretçi

Son Aktiviteler
Sürekli Aynı Sayıyı Görüy...
Forum: MELEK MESAJLARI
Son Yorum: Stannis
03-10-2024, Saat: 18:13
» Yorumlar: 0
» Okunma: 336
Bize ait olmayan sahte an...
Forum: Zihin
Son Yorum: cinsiyetsiztirmavi
29-08-2024, Saat: 01:28
» Yorumlar: 0
» Okunma: 308
RUHLARIN YAZDIRDIĞI SÖYLE...
Forum: ENTERESAN BİLGİLER
Son Yorum: Shfz
20-08-2024, Saat: 01:26
» Yorumlar: 1
» Okunma: 62,013
Nuh’un Gemisi’nin Çözülem...
Forum: TARİH
Son Yorum: Emka
21-02-2024, Saat: 21:57
» Yorumlar: 3
» Okunma: 8,138
DEMON İSİMLERİ LİSTESİ VE...
Forum: DEMONLAR
Son Yorum: Debriyaj_Balatasi
15-02-2024, Saat: 02:30
» Yorumlar: 1
» Okunma: 25,079
Trabzon'da ki Majisyenler
Forum: TRABZON SPİRİTÜELLERİ
Son Yorum: koavemaji
02-02-2024, Saat: 14:11
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,007
11:11'in Manevi Önemi ve ...
Forum: EVRENSEL ENERJİLER
Son Yorum: zeynepbuhan
10-11-2023, Saat: 18:49
» Yorumlar: 1
» Okunma: 6,151
Sürekli Şiddetli Baş Ağrı...
Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI
Son Yorum: Gümüşkurt
25-09-2023, Saat: 19:23
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,524
%100 Etkili Şans İlmi Hav...
Forum: BÜYÜLER
Son Yorum: Gümüşkurt
18-09-2023, Saat: 23:51
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,287
Baş Melek Cebrail'in ismi...
Forum: Gabriel (Cebrail)
Son Yorum: Gümüşkurt
17-09-2023, Saat: 15:38
» Yorumlar: 0
» Okunma: 1,173

 
  ÇOK BOYUTLU BENLİĞİMİZE GERİ DÖNMEK
Yazar: Archilles - 11-06-2017, Saat: 21:48 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Üçüncü boyuta ilk girdiğiniz zaman, bir cinsiyet seçmek zorundaydınız, çünkü Dünya kutuplaşmış bir realite idi. Bundan dolayı, yaradılıştan olan androjen ifadenizin bir cinsiyet formu seçmesi gerekliydi. Sonra, fiziksel Dünyada birçok enkarnasyonlarınıza devam ettikçe, kendinizi ya erkek ya da kadın olarak ifade ettiniz. İlahi Tamamlayıcınız aynı süreçten geçti. Bu nedenle, her ikiniz de hem eril hem de dişil dünya bedenlerinde sayısız enkarnasyona sahip oldunuz. Ancak, beşinci boyuta yükselirken, form kutupluluğunuz artık gerekli olmayacak. Bundan dolayı, eğer seçerseniz, androjen, Çokboyutlu BENLİĞİNİZin bütünlüğü ile birleşebilirsiniz. 

Söylemek üzere olduğumuz şeyleri tam olarak anlamanız için, çok boyutlu düşünmeniz ile okumanızı istiyoruz. BENLİĞİMİZİ dişil ve eril ifadenin iki en uç noktası olarak tanıştırdık. Yüksek boyutlu varlıkları eril veya dişil formlarda algılamış olmanız doğrudur, çünkü bazılarımız, özellikle Pleiadesliler hala eril veya dişil form taşımaktan keyif alıyoruz. Ancak, bizler her zaman İlahi Tamamlayıcımıza çok yakından bağlıyız. Beşinci boyutta zaman ve mekan fiziksel dünyadaki gibi aynı tarzda var olmadığı için, ikimizden birimiz kendi yuva dünyamızda, diğerimiz herhangi bir ayrılık duygusu olmadan Evrende seyahat eden bir Uzay gemisinde olabiliriz.

Bunu yapabiliyoruz, çünkü beşinci boyuta geri yükseldiğimiz zaman, gerçek, çok boyutlu doğamıza geri döndük. Bu yüzden, aynı ŞİMDİ anında iki veya daha fazla realiteyi deneyimleyebiliriz. Başka bir deyişle, hayatımızı aynı anda iki realiteyi, aslında ikiden fazla realiteyi deneyimleyen TEK varlık olarak deneyimliyoruz. Bu son cümle nedeniyle, çok boyutlu şekilde düşünmenizi istedik. Gerçekte, sürekli yükselen realitenizi daha kolayca anlayabilmeniz ve ona tam olarak katılabilmeniz için çok boyutlu olarak düşünmenize yardımcı olmak için bu zamanda size geldik. 

Biz Pleiadesliler beşinci boyut ifademize geri döndüğümüz zamandaki yükseliş deneyimlerimizin bazılarını size anlatacağız. Sevgili dostlarımız Arkturus'lulara benzemeyen şekilde, bizler formun ifadesinden çok keyif alan bir uygarlığız. Arkturuslular bizden uzun zaman önce yükseldiler, ama bizler sürekli temas halinde kaldık, çünkü uygarlıklarımız sizin zamanınızla sayılamayacak kadar uzun süre birbirine dolandı. Aslında, Dünyadaki bir çok yükselmekte olan insanın hem Pleiades hem de Arkturus dünyalarında yüksek ifadeleri ve devam eden hayatları/deneyimleri var.

ghwrye.jpg

Hayat ve ifade kavramlarının çok boyutlu varlık ile aynı anlamı vardır, bizler sizin fiziksel realitede yaptığınız gibi "doğmaya" ve "ölmeye" gereksinim duymayız. Bunun yerine, o deneyimde tamam hissedinceye kadar belirli form/realitede meşgul olmayı seçeriz. Sonra, sadece o realiteden çıkarız, ama katılmış olduğumuz her realitenin her deneyimini hatırlarız. Bu hafıza hacminin üçüncü boyut düşüncenizde imkansız göründüğünü biliyoruz, ama beşinci boyutta ve ötesinde bunun tüm yaşam formları ile tutarlı olduğunu temin ederiz. 

Yüksek ifadelerinize uyananlarınız söylediklerimizi anlıyor. Henüz bu deneyime sahip olmayanlar için, size söylediklerimiz imkansız görünüyor. Ancak, düşünce kalıplarınızdan "imkansız" kavramını salıvermenizi teşvik etmek istiyoruz, çünkü sizler imkansızın olası olduğu yeni hayata girmek üzeresiniz. Örneğin, birçoğunuz İlahi Tamamlayıcınız veya İkiz Ruhunuz olduğuna inandığınız yüksek boyutlu veçheniz ile buluşuyorsunuz. 

Bazı durumlarda, İlahi Tamamlayıcınızın yıllardır size yakın olan biri olduğunu kavrıyorsunuz. Başka durumlarda, Tamamlayıcınız olduğunu kalbinizle bildiğiniz biriyle tanışma şansına sahip olabiliyorsunuz. Bazen o kişiyle yakın ve uzun süren bir ilişkiye girebiliyorsunuz, ama bazen o kişi kabul etmenizin zor olduğu bir nedenle hayatınızdan çıkmak zorunda kalıyor. Eğer durum bu ikinci örnek ise, bunun çoğunlukla nedeni her ikinizin de Enkarnasyon Nedeninize yalnız devam etmenizin önemli olmasıdır. 

Bu durumda, her ikiniz de beşinci boyutta zaten birleşmiş BENLİĞE odaklanırken, bilinciniz vasıtasıyla fiziksel bağlantınızı sürdürerek bir yükseliş piramidi yaratıyorsunuz. Eğer durum buysa, bunun nedeni her ikinizin de şu andaki formunuzu almadan önce o seçimi yapmış olmanızdır. Beşinci boyuttaki zamansız halinizden, yalnız bir ayrılık hayatı, birbirinizle birleşmiş bilincinizi ve beşinci boyut birleşik ifadelerinizi demirleyerek Gaia'ya vereceğiniz katkıyla karşılaştırılınca önemsiz idi. 

Aslında, yapmak zorunda olduğunuz fedakarlıkların çoğu, ya sizi BENLİĞİNİZE uyandırmak ya da Gezegensel Yükselişe yardım etmek için doğmadan önce seçildi. Zamansız, çok boyutlu düşünmenize geri dönmeye devam ettikçe, hayatınızın zorlukları hafızanızdan silinecek. Yalnızca bu zorluklardan öğrenmiş olduğunuz şeyler yükseliş süreciniz için önemlidir. Bu nedenle, Gaia'nın yükselişine katılmanın bir faydası olarak, korkuya dayanan deneyimlerin hafızanızdan yok olmaya başlayacağını göreceksiniz. 

Bu korkuya dayanan deneyimler almak zorunda olduğunuz kötü bir tadı olan ilaca benzerdir. İlaçtan hoşlanmazsınız, ama sizi iyileştirmesinden mutlu olursunuz. Aynı şekilde, geçmiş zorluklarınız sayısız yaşamlarda bilincinizi alçaltan tamamlanmamış işlerin çözülmesini ve salıverilmesini sağlamak için Çok Boyutlu BENLİĞİNİZ tarafından seçildi. Şimdi geçmiş kurban olma deneyimlerinizin çoğunun Galibi olduğunuz için, söylediğimiz şeyi anlayabilirsiniz. 

Geçmişte kapana kısılmak, zamanda kapana kısılmaktır. Ve zamanda kapana kısılmak üçüncü/dördüncü boyutta kapana kısılmaktır. Bundan dolayı, acı ve ıstırabı unutmanızı ve yeni, daha iyi bir yaşam yaratmaya devam etmenizi zorlamak için Doğum Kontratınıza bazı hoş olmayan deneyimler yazmayı seçtiniz. Görüyorsunuz sevgililer, kişisel olarak zamanı ve onun tüm problemlerini salıvermenizde yaptığınız şey Gaia'nın "yükselen" insanlığın sayısız korkuya dayalı deneyimlerinden özgürleşmesine yardımcı olmak için çok önemlidir. 

Gaia'nın tüm çocukları içinde insanlık en meydan okuyucusuydu. Onun bitkileri ve hayvanları Gaia'nın formunun bir bileşeni olduklarını asla unutmadılar. Ama, insanlık başkaları üzerinde güç elde etmeye o kadar istekliydi ki, onların enkarnasyonu deneyimlemelerini sağlayan temel formu fethetmeyi bile seçtiler. Gaia'nın insanlarının çoğunun kendi güçlerini içlerinde bulmalarına ve artık başkası üzerinde güç deneyimlemeye ihtiyaçları olmamasına çok mutlu olduğunu söylemek istiyoruz. Gerçekte, karanlık/korku İnsanlık tarafından salıverilirken, Gaia'nın frekansı korkuya dayanan realitenin rezonansının ötesine yükseliyor. 

Gaia ile birlikte, Gezegensel Yükselişe verebileceğiniz en önemli katkının herhangi formda korkuya katılmayı REDDETMEK olduğunu tekrar hatırlatırız. Bu her türde öfke ve üzüntüyü kapsıyor. Bu istek, ŞİMDİ anınıza kadar sizden isteyemediğimiz bir istektir. Tutulma, Sevgili Venüs'ün Pleiades'imize geri dönüşü, Venüs'ün Güneş ve Dünya arasında yolculuğu ve Dünyaya giren sayısız diğer Solar ve Evrensel enerji kalıpları ile birlikte, başlamakta olan şeyi kucaklamak için bitmiş olan şeyi SALIVERMELİSİNİZ. 

Bu konuyu yazdır

  Kryon - Ben Neyim - Neden Buradayım Ve Reenkarnasyon
Yazar: Archilles - 11-06-2017, Saat: 21:26 - Forum: KRYON - Yorum Yok

BEN NEYİM
Siz bütünün önemli bir parçasısınız,ve çok özelsiniz siz bütünün frekansını daha yüksek bir düzeye çıkaracak varlıklar olmayı seçtiniz

Benim gibi hizmette olanlar geriye kalan sizler için çalışmayı seçmişlerdir , biz hizmette olanların sayısı siz derste olanlardan çok daha fazladır ve bir çok hizmet türü vardır

Direkt olarak her birinize tayin edilmiş rehber varlıklar vardır siz farklı düzeylere eriştikçe bu varlıklar yerlerini başka rehberlere bırakırlar bazıları ise yaşamınız boyunca sizden ayrılmazlar hepside direkt olarak size hizmet için yaratılmışlardır

İşleri sizin için gerçekten karmaşık ama benim görüş açımdan oldukça mantıklı ve basit hale getirmek için ;

Gezegeninizin sizin hiç farkında olmadığınız ve sizinkiyle aynı anda var olan bir kaç okula yuvalık yaptığını söylemeliyim . Yani sizinle garip bir biçimde ilişki ve etkileşimde bulunan başka varlıklar vardır ve buda onların okuludur siz onların sınavlarısınız ..

Dünya üzerinde gözlemlediğiniz diğer biyolojinin bir kısmıda gerçekten varlıklardır, ama siz onları daha düşük bir zeka olarak görürsünüz .Ayrıca sizinle birlikte bulunan ve kendi derslerini gören eterik varlıklar vardır ve siz onları Hayaletler yada görüntüler olarak algılarsınız . ancak onları size hizmete tayin edilmiş eterik varlıklarla karıştırmayın.

light-energy-being-life-after-death-soul-1024x683.jpg

NEDEN BURADAYIM ?

Sizin hepinizin Dünya üzerindeki varoluşunuzun tek bir nedeni vardır. Siz bütünün tireşimini yükseltme amacıyla derstesiniz. Bu genel nedendir ve bu neden bu zamanda size tam olarak açıklanamaz. Sizin dersteyken gösterdiğiniz çabalar reenkarnasyonlarınız boyunca enerji yaratır ve bunun sonucunda Dünya bilincini yükseltir

Bu enerji bütün için değerlidir ve olumsuzluğu ( Negatifliği ) dönüşüme uğratır Olumsuzluk « Aydınlanmadan yoksunluktur » ve eğer kontrolsüz serbest bırakılırsa Evrenin her yanında sürekli derste olan sizler derste olmadıkça giderek daha çok ortay çıkar ;

Bu yüzden çok büyük ve karmaşık bir şeyi değiştirmekte etkilli bir vasıtasınız lütfen bunu kabul edin siz Dünya da bulunuyorken bu konuda size daha fazla bir bilgi verilemez bu Gezegensel değil Evrensel bir bilgidir ..

Gezegensel düzeyde sizin zorluğunuz aydınlanmadan tam yoksun bir biçimde işe başlamak ve bir çok dersten ve reenkarnasyondan tedrici bir biçimde geçerek tam aydınlaşmış bir hale ulaşmaktı...

REENKARNASYON

Siz Dünya katında enkarne olduğunuz her seferden sonra kısa bir süre dinlenip bütün ile buluşur ve birlikte bir sonraki ifadenizi yada dersinizi planlarsınız bu planınızı çoğunlukla son ifadeniz sırasında olup bitenler direkt olarak belirler ..

Siz buna karma dersiniz böylece siz bir sonraki ifadenize başladığınızda ne öğreneceğiniz yada deneyimleyeceğiniz konusunda bir kontrat yada plan oluşturursunuz..

Oldukça sık bir biçimde, siz sadece kısa bir süre için reenkarne olur çocuk yaşta ölür yada bir hastalık veya kaza yüzünden genç yaşta Dünya dan ayrılırsınız bu size acımasız bir durum gibi gelebilir yada bunu yapmayı kabul etmeniz size mantıksız gibi görünebillir ama bu uygundur ve bütün için doğrudur

Tekrar reenkarne olma zamanınız bazısı hala Dünya da bulunan bazısı da bulunmayan ders grubunuz tarafından belirlenir bazen siz neredeyse tamamen bir başkasının ifadesi için reenkarne olursunuz ve bu reenkarnasyon çabuk sona erer...

Bu size bir tür kader ( önceden mukadder kılınma) söz konusuymuş gibi görünebilir ama öyle değildir buna inanın !

Bu konuyu yazdır

  Torus’un gizemli gücü: Sonsuz enerji mümkün mü?
Yazar: Archilles - 11-06-2017, Saat: 21:10 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Evrendeki Torus Enerjisi: Kendi kendisini sürekli yenileyen ve arttıran sonsuz bir enerji modeli var mıdır?

Uzunca bir süredir Torus örüntüsü ile ilgili  bitmek bilmeyen araştırmalar içine daldım. Çünkü kullandığım bir nefes tekniği nedeniyle Torus kavramı ile tanıştım. Özel olarak aldığım bazı bilgiler ile o ana kadar hiç bilmediğim ama şimdi tamamen bana ait olduğunu rahatlıkla ifade edeceğim bir nefes uygulaması yapmaya başladım.

Açıkçası bu özel çalışmaya başlarken, bugün edindiğim bilgilere ulaşacağımı hiç tahmin etmemiştim. Ama bugün artık bu uygulama nedeniyle Torus elektromanyetik alanı, hayatımın baş köşesine oturdu ve tüm hayatımı belirliyor. Torusu araştırdıkça gözlerim büyüdü ve neyle karşı karşıya olduğumu gördüm. Torus formu, evrenin sırlarından birisi ve geleceğin bilim yolunu belirleyecek bir dönüm noktası olacaktır. Bundan o kadar emin olduğum bir noktadayım ki, bu cesaretle bu yazıyı yazmayı başarabildim.  Biliyorum ki, bu yazıyla benim için de bir dönüm noktası olacak TORUS’un büyüsü…

Evrendeki Torus Enerjisi

Kendi kendisini sürekli yenileyen ve arttıran sonsuz bir enerji modeli var mıdır?

Her şeyin sınırlı olduğu, bir başlangıç ve bitişi olduğu, tüm enerjilerin sonlandığı bir dünyadayız. Petrol temelli enerjiye dayanan tüm medeniyetimiz bir sona doğru gidiyor. Yeni enerji kaynakları bulmaya ya da kullanmaya da niyetimiz yok gibi görünüyor. Kurulan tüketim sistemlerini bozmak kimsenin harcı değil ne yazık ki.

Birçok bilim adamı tarafından bulunan maliyetsiz ve dönüşümlü enerji modelleri mevcut sistem tarafından yok edilmiştir. Bu enerji modellerinin temel sistemi, çift kutuplu çekim alanı kullanılarak yaratılan bir sistemdir. Çift kutbun birbirine yarattığı etki bir kez başladıysa harcadığı enerjiden daha fazlasını üreterek kendi kendine devam eder. Bu kutupluluğun yarattığı enerjinin döngüsüne TORUS modeli adı verilir.

Torus şekli, matematiksel bir örüntü olarak da formüle edilmiştir. Bir elmanın, bir simidin şekli torustur. Torus şekli, yaşam içeren birçok birimin üzerinde mevcuttur. Dünyanın, gezegenlerin, güneş sisteminin, uçağın, uçan dairenin ve atomun dönüşü üzerinde torus örüntüsü vardır. Bazı bilim adamlarınca evrenin şeklinin de torus modelinde olduğu kabul ediliyor. Torus örüntüsü içindeki enerji, merkez etrafında daireler çizerek bir uca akar ve diğer uçtan çıkar. Kendini ayarlayan kaotik bir sistemdir ve dengelidir. Yani merkezdeki enerji,  bir uçta karadelik, diğer uçta ak delik gibi davranır.

Tesla’nın bulduğu ve Sanayici Morgan tarafından sabote edilen enerji sistemi Torus modeline göre hazırlanmıştı. Sonraki yıllarda benzerleri bulunan bu sistem, batı bilimi geçmişinde sürekli bastırılarak yok edilmiştir. (Meraklısına not: Thrive adlı belgesel bu konuyla ilgili bilgiler vermektedir.) Füzyon enerjisi çalışmalarında torodial formlar Rusya’da kullanılmaktadır.

Torus örüntüsü pek çok gizemi içinde taşıyor

Dünya üzerinde kadim zamanlardan kalma yaşam çiçeği formu, torus örüntüsünün iki boyutlu iz düşümüdür. Bu konuda araştırmalar yapan Nassim Haramein, geometrik hologram çalışmalarıyla bunu ispat etti.

Cennetten kovulan Adem ile Havva’nın bilgi ağacından yedikleri elmanın şeklinin de bir torus örüntüsü olduğunu düşününce gizem artıyor.

Kutsal bir geometri olduğu düşünülen torus örüntüsünün, insanın bedeni üzerinde de manyetik olarak var olduğu kabul edilmeye başlandı son yıllarda. Bu bilgi aslında yeni değil, tam aksine çok çok eskidir. Kadim kıtalardan ve uygarlıklardan kalan yaşam çiçeği bilgileri içinde bunu görebilmek mümkün. Kabala bilgilerinin temelinin de bu örüntünün gizemlerine dayandığını bilenler biliyor.

İnsan bedeninde var olduğu kabul edilen çakralar, Torusun merkezinden geçen ana hat üzerindedir. Tepe çakrası ile kök çakra arasındaki manyetik alanın merkez noktasında ise kalp çakrası vardır. Kalbin taşıdığı yüksek manyetik alanın tespit edilmesi, bedenin etrafındaki torus manyetiğini açıklamak için önemli bir delildir.

torusun-gizemli-gucu-thorus-torus-620x349.jpg

Kalbin Manyetik Alanı

Kalpteki nöron hücreleri beyinle iletişim kuruyor ve kalbin faaliyetlerini düzenliyor. Kalpten beyne ve beyinden kalbe bilgi akışı gerçekleşiyor. Kalpten beyne gönderilen bilgi miktarı, beyinden kalbe gönderilenden daha fazladır. Kalbin nöronları nörotransmitterler ile ilişki içindedir.  Kalbin, beyinle kurduğu iletişim; sinirler ile nörolojik bir iletişim, kan basıncı dalgalarıyla biyofıziksel bir iletişim, hormonlar ve nörotransmitterlerin kurduğu biyokimyasal iletişim ve elektromanyetik iletişim olmak üzere pek çok farklı yoldan kuruluyor.

Kalpte üretilen biyoelektromanyetik alan, beynin elektromanyetik gücünden 5000 kat daha fazladır ve çok geniş bir alana etki etmektedir. Kalbin ritmik atımı ile üretilen kan ile ses basıncı ve elektromanyetik yayılım, vücuttaki her organ ve hücre tarafından algılanır. Dokular tarafından emilen ve yansıtılan bu manyetik alan,  aynı zamanda o enerjinin yayılma sahası içinde bulunan kişiler tarafından da hissedilebilir.

Kalbin çalışması, sempatik ve parasempatik sinir sistemi ile bağlantılıdır ve transmitterler aracılığıyla duyguların kimyasını etkiler. Düşünce-Duygu-Nefes piramidi bu nedenle önemlidir. Kalp atım hızının senkronizasyonu ile nefes senkronizasyonu birbiriyle uyum içinde olmalıdır. Bu uyum, beynin çalışmasını ve duyguların kimyasını olumlu etkiler.

Bedendeki Torus Kafesi

Kalbin kan sıvısını pompalaması, dairesel dalgalar ile gerçekleşir. Bu yüzden kalpten çıkan dağıtıcı damarların içinde, bu dairesel yayılımı organlara doğru yönlendirebilmek için kapakçıklar ve kasılma sistemleri mevcuttur. Nefesin ritmi, kalbin dairesel yayılımı ile senkronize olduğunda, bedenin tümüyle bir ahenk yaratarak, merkezinde kalbin olduğu büyük bir torus kafesi yaratır.  Bu kafesin iki kutbu vardır, aşağıdaki yeryüzü ve yukarıdaki evren…

Yeryüzü kutbu, omurganın sonundaki kuyruk sokumu ile başlar.

Evren kutbu ise bedenin tepe noktası ve epifiz bezidir. Ruhun bedene bu noktadan girip, bu noktadan çıktığı ve epifiz bezinin bilincin merkezi olduğu söylenir. Epifiz bezinin büyümesinin 1-2 yaşına kadar devam etmesi de bunu kanıtlar görünüyor.

Torus kafesinin ortasından geçen girdaba benzer boşluk alanda sıralanan enerji merkezleri vardır. Çakralar adıyla tanımlanan ve bedendeki bezlere karşılık gelen bu enerji merkezleri, kişinin torus kafesinin şeklini, gücünü ve kalitesini etkiler. Fiziksel sağlığı ve dengeyi kuran bölgesel bezlerin her birine karşılık gelen duygu ve farkındalık seviyesi vardır. Duygu durumlarının türü, beden üzerindeki hastalıkların yerini belirler. Çakra bilgilerine erişen ve nefes ile uğraşanlar, bir kişinin duygu durumunu analiz ederek hangi organda sorun olduğunu rahatlıkla bulurlar.

Fiziksel bedenin etrafında bir enerji bedeni olduğu bilgisi binyılların bilgisidir. Bedenin etrafını saran bu enerji alanı birçok etkiye bağlı olarak her varlıkta farklı bir modeldedir. DNA ışıması, hücrenin vibrasyonları, beynin düşüncelerle yaydığı dalgalar ile sürekli değişen bu model holografik bir yapıdadır. Alçalıp yükselen elektromanyetik frekanslarla kendini belirleyen bu alan, evrenin nabzı ile uyumlu bir ilişki kurduğunda COHERENCE dengesi denilen 0.10 Hertz frekansında olur.

Evren modeli olarak Torus şeklini kabul edenler der ki, Evrende yol alan bir şey başladığı noktaya geri döner.  Yol alabilen şeyin, ışık olabileceğini düşündüğümüzde zaman kavramı işin içine girer. Çünkü ışık, zamanın içinde yolculuk yapar. İki ucu açık boru gibi bir kanala sahip olan Torus şekli, uzay-zamanı açıklamak için de uygun bir modeldir.

Torus modelinde frekansların yayılımı sırasında oluşan karşıt dalga bantları, bazı noktalarda kesişirler.

Bu kesişim noktaları arasında kalan boşluklar nedeniyle Torus modeli, kafes gibi bir yapıya sahiptir. Tüm evrenin oluşturduğu modele evrenin kozmik kafesi denilebilir. Bu kafes Torus manyetiğine sahip olarak insanın etrafında da vardır ve evrenin kozmik kafesi içinde yer alır. İnsan Torus kafesinin kesişme noktaları ile evrenin kozmik kafesinin kesişme noktaları, ortak manyetik söz konusu olduğunda birbirine bağlıdır. Konu-duygu-düşünce-bilinç-farkındalık gibi alanlardaki ortak frekanslar bu bağlanmayı oluşturur.

Uzay-Zamanı modellemek için kullanılan Torus, evren için her daim dengededir. Fakat insan söz konusu olduğunda bu dengenin her an aynı olacağını söylemek mümkün değildir. Coherence dengesi denilen frekans, öfke, stres, gerilim, mutsuzluk gibi duygu durumlarında bozulur. Bu bilgi ortaya çıktığından beri bazı doktorlar bu dengeyi korumak için EM cihazı denilen bir cihaz takarak dolaşmaya başlamışlar. Cihaz, bedenin frekansı 0.10 Hertzten uzaklaşınca sinyal verir ve kişi kendi duygu durumunu kontrol etmeye yönelir. Hatta, bazı ülkelerde GEM terapi adı verilen insan bedeninin manyetik alanını düzenleyen tedaviler uygulanmaya başlanmıştır.

Toltek bilgeliğinden Carlos Castaneda’ya…

Bu tedavi yönteminde insan üzerindeki manyetik alan merkezinin kalp bölgesi olduğu kabul edilir. Tedavi cihazı ile bu bölge üzerinde frekans çalışması yapılır. Bu tedavi sistemi ile ilgili Güç Katalizörü adında bir kitap yazan John Whale, bedenin önünde kalbe, sırtta ise kürek kemikleri ortasına denk gelen bölgenin, Toltek bilgeliğindeki “Birleşim Noktası” olduğunu söyler. Carlos Castaneda, yazdığı kitaplarda, insanın evrene bağlanma noktasının kalp arkasında olduğunu ve insanın ışıklı manyetik bir yumurta içinde olduğunu söyler.

Bu bilgiyi binlerce yıl öncesinin gizemli Toltek Uygarlığının üstatlarından almıştır. Castaneda, birleşim noktasının manyetik bir bant noktası olduğunu ve kayması ile insanın farkındalığının başka boyutlara geçebildiğini söyler. 1960 yıllarında yazdığı kitaplardaki bilgiler, bugün bilim için ancak kısmen açıklık kazanmaya başlamıştır. Torus örüntüsünün insan etrafında var olduğunun anlaşılması, kalp elektromanyetik alanının keşfine bağlı olarak anlamlanmıştır.

Torus Kafesi ve Nefes

İnsan etrafındaki torus kafesinin, kalp-düşünce-nefes ile bağlantılı olduğu ve her birinin insan etrafındaki elektromanyetik alanı değiştirmede belirleyici olduğu bilimsel olarak kanıtlandığına göre, nefesi yöneterek bu manyetik alanın yönetilmesi mümkün müdür?

Nefesin tüm gücünü bilenlere göre, nefes ile insan etrafındaki manyetik alanın tam kapasite ile dengeli olarak devreye girmesi mümkündür. Bu manyetik alan 17 metreye kadar etki yaratacak büyüklüğe gelebilir. Çakra merkezleri torus girdabının ortasından geçer. Her bir çakra bir enerji merkezidir. Tüm çakraların dengeli ve tam güçle enerji ürettiği bir beden dengesi, kalp elektromanyetiği ile birleştiğinde, bedendeki tüm doku, hücre ve DNA’nın yarattığı titreşimler, zihnin ve bilincin ortak niyetinin emrine girer. Bu birliğine ulaşıldığında oluşacak olan enerjetik beden,  evrenin kozmik kafesinin yetkilerine sahip olabilir.

Çünkü bu birlik hali, evrenin nabzı ile birlikte atmayı sağlar. Evrenin frekansında titreşebilen insan, kozmik ile bütünleşir. Bu bütünleşme sırasında insanın ulaşacağı enerji, Torus örüntüsü kurallarına göre çok yüksek bir güce ulaşır. Bilinci ile kozmiğin kafesi içinde dolaşabilir, bilgi alabilir, yolculuk yapabilir. Niyeti ile kozmiğin kuantum alanı içinden herhangi bir dalgayı kendi realitesine çökertip, pek çok şeyi gerçekleştirebilir. Kadim bilgilerde bu gücün başarabilecekleri arasında başka bir boyuta geçmek olduğu da söylenir. Kabala bilgilerindeki sonsuz bedene kavuşma çalışmalarında torus ve nefes bilgileri vardır. Sesler ve nefes kullanılarak yapılan çalışmalar, kabalistler tarafından gizemle saklanmaktadır.

Torus Nefesi

Torus kafesinin en büyük gizemi, bilinci zaman boyutunun içinde sıçratabilmesidir.  Bir bilincin kendi tüm zamanlarının içindeki bu yolculuğu yapabilmek için özel bir nefes tekniği kullanılmalıdır. Merkezde bulunan kalp bölgesinden başlayarak oluşturulan dairesel manyetik alanlar, çakraları takip ederek dışarıya doğru genişletilir. Bir insan torusunun içinde merkezden başlayıp dışarıya doğru büyüyen içiçe geçmiş üç tane torus küresi vardır. Her alan belirli bir zaman boyutunun kademesi içine girilmeyi sağlar.

En dıştaki makro torusa ulaşıldığında, nefes alan varlığın tüm zaman potansiyellerinin alanına ulaşılmış olur. Bu potansiyeller, hem geçmişi hem de geleceği kapsar. Torusun örüntüsü içinde içiçe geçmiş manyetik iki ana bölüm vardır ve bir bölüm geçmiş zamanı, bir bölüm gelecek zamanı kapsar. Her ikisine de girebilmek için önce kalp merkezindeki sıfır noktasındaki bilinç anında olmak gerekir. Beyine ve bedene gerekli kimyayı yaşatırsanız, Torusunuzun mutlak sıfır noktasında kalıp, geçmişlerinizi ve geleceklerinizi izleyebilirsiniz.

Bilincin, nefes ile hem geçmişe hem geleceğe tanık olmasının çok iddialı bir söylem olduğunu düşünebilirsiniz. Ama Torus örüntüsünün hem matematiksel, hem manyetik, hem zamansal yetkilerini incelerseniz ve nefesi iyi tanırsanız bunun imkansız olmadığını anlayabilirsiniz.  Bir yıldan fazla bir süredir nefesle yaptığım uygulamalarda bilincin yaptığı bu yolculuklara tanık oldum ve kanıtları görmenin şaşkınlığı içindeyim, isteyen herkesi de uygulamaya tanık ederek şaşırtmaya hazırım… Siz de Torus enerjinizi dengeleyerek, bilincinizle kendinizin yeni zamanlarına (neotimes) ulaşabilirsiniz…

Bu konuyu yazdır

  AURA'NIN KATMANLARI VE BEDENLERİ
Yazar: Archilles - 11-06-2017, Saat: 16:12 - Forum: Aura - Yorum Yok

İçten Başlayarak;

Eterik beden (fiziksel bedenin ikizi)

Duygusal beden (astral)

Zihinsel beden (mental)

Ruhsal beden (spiritüel)



Eterik Beden
Eterik beden tüm hücrelere kadar ulaşıp onları enerjiyle besleyerek, fiziksel bedeni koruyucu bir kabuk gibi sarar ve bedeni hastalıklardan korur. Şekil itibariyle fiziksel bedene çok benzer ve fiziksel bedenle o kadar sıkı bir etkileşim içindedir ki, bir anlamda fiziksel bedenin ikizidir. Eterik beden, yaşam enerjisini evrensel alandan bireysel alana yani vücudumuza iletir. Eterik beden kişinin sağlık durumunu gösterir. Olumsuz düşünceler ve duygular ile birlikte sağlıksız beslenme, aşırı alkol, sigara ve ilaç kullanımı gibi bir yaşam tarzı, eterik bedenin enerji yayılımının kuvvetini azaltabilir. Bu durumda, aurada düşük frekanslı enerji alanları meydana gelir. Enerji bedeni zayıflar ve eterik bedenin zarar görmesi sonucu fiziksel hastalıklar oluşur. Eterik beden, fizik bedeni ile duygusal, zihinsel ve ruhsal bedenler arasında enerji ve bilgi aktarımına aracılık eder. Eğer eterik bedenin enerjisinde dengesizlik varsa, enerji ve bilgi aktarımı da düzensizleşir.

Aura görme yeteneğini geliştirmiş olan ya da bunun için pratik yapan kişiler, fiziksel bedenin etrafında ilk önce eterik beden olan bu ince tabakayı görürler. Hem eterik beden, hem de fiziksel beden, zihinsel bedenden etkilenerek tepki gösterirler. Bu durumda, olumlu düşünmenin ve düşünce sistemimizi bu yönde yeniden programlamanın sağlık üzerinde çok etkili olduğunu göz önünde bulundurmakta fayda vardır. Eterik beden; yaşam enerjisini MİDE çakrası yoluyla güneşten ve KÖK çakrası yoluyla dünyadan alır.
4.jpg
Duygusal Beden
Duygusal beden, kişinin olumlu, olumsuz tüm duygularını ve duygularındaki değişiklikleri barındırır. Bilinçaltı kendini bu enerji alanı ile yansıtır. Duygusal bedendeki herhangi bir olumsuzluk eterik bedeni anında etkiler. Saklanan her türlü duygu sonucunda rahatsızlıklar oluştuğunda da, bedendeki enerji akışı bozulur ve sonuçta tüm enerji sistemi zarar görür. Duygusal bedende bilinçsizce saklanan her türlü duygunun yansıttığı enerji titreşimleri, kişinin çevresine gönderdiği bilinçli, bilinçsiz mesajlarını oluşturur. Çevresine olumlu mesajlar gönderen kişi, benzer titreşimdeki huzur, sevgi, neşe ve coşku dolu bir ortamı oluşturan olayları ya da kişileri hayatına çeker. Eğer kişi içinde öfke ya da korkular taşıyorsa, bu ortamı destekleyen koşullarla karşılaşır ve etkilenir. Böylece çevremiz; farkında olarak ya da olmayarak bilinçaltımıza geçirdiğimiz bütün mesajları bize ayna gibi yansıtır. Duygusal bedenle bağlantılar; KALP ve TAÇ çakraları yoluyla kurulur.

Zihinsel Beden
Düşünce şeklimiz üzerinde etkilidir. Genelde insanların zihinsel bedeni, duygusal bedeniyle iç içe geçmiştir. Bu yüzden de çoğu insan düşünceleriyle, duygularını ayırt etmekte ve duygularının etkisinde kalmadan düşünmekte zorlanır. Alışkanlık haline gelmiş düşüncelerin yaşantımız üzerindeki etkisi fazladır. Çevremizde olup bitenleri bu değişmeyen düşünce kalıplarıyla değerlendirmek de sorunların tekrar tekrar oluşmasına sebep olur. Mantıklı bir düşünce yapısına sahip olan bir kişinin zihinsel bedeninin frekansı düşüktür. Aşırı mantıklı düşünmek ya da duygusal olmak dengeyi bozar.Tarafsız, net ve olumlu düşünmek ise zihinsel bedenin sağlıklı ve dengede olmasını sağlar. Zihinsel bedenle bağlantılar; ALIN ve BOĞAZ çakraları yoluyla kurulur.

Ruhsal Beden
Ruhsal beden, çok yüksek frekansla titreşir ve sevgi içeren her şeyin en yüksek boyutudur. Kişi bilinçli farkındalığını geliştirdikçe, ruhsal bedeni de gelişerek geniş bir alana yayılır. İşte bazı insanların yanlarında inanılmaz huzur ve sevginin hissedilmesinin nedeni de budur. Ruhsal beden enerjiyi ÜST BENLİKTEN alır ve fiziksel beden dahil tüm enerji bedenlerinin (zihinsel, duygusal ve eterik ) enerjilerini artırır. Ruhsal beden Tanrısal yanımızla bağlantılıdır.

Bu konuyu yazdır

  LUCİD RÜYA VE BEDEN DIŞI DENEYİNİN EN KOLAY TEKNİĞİ
Yazar: Archilles - 11-06-2017, Saat: 16:00 - Forum: LUCİD RÜYA - Yorum Yok

Dolaylı teknik döngüleri, uyandıktan hemen sonra ayrılma denemelerini içerir. Eğer hemen ayrılma başarısız olursa bir dakika boyunca çeşitli tekniklerden oluşan bir döngüye girilir ve tekniklerden biri işe yarayıp bedenden ayrılmayı sağlayıncaya kadar süreç devam eder. Genelde sonuç almak için düzgün yapılan 1 ilâ 5 deneme yeterlidir. Aşağıda anlatılan teknikler hem öğle şekerlemesinden kalkarken hem de gecenin ortasında uyandığınızda hem de gecenin ortasında uyandığınızda mükemmel işe yarar.

Adım 1: 6 Saat Uyuyun ve Alarm ile Uyanın (Bu adımı atlayabilirsiniz) İşiniz olmadığı ya da erken uyanmak zorunda olmadığınız bir günden önceki gece normal saatinizde yatağınıza gidin ve alarmı en az 6 saat uyuyabileceğiniz şekilde kurun. Alarm çaldığında kalkıp bir bardak su içmeli, tuvalete gitmeli ve bu yönergeleri tekrar okumalısınız.

Adım 2: Tekrar Uyurken Bir Amacınız Olsun (Bu adımı atlayabilirsiniz) 3 ilâ 50 dakika arası uyanık kaldıktan sonra tekrar yatağa dönün ve dikkatinizi uykunuzu takip eden doğal uyanmalarda bedeninizi terk etmek ve eylem planınızı gerçekleştirmek için dolaylı teknik döngülerini nasıl uygulayacağınız üzerinde yoğunlaştırmalısınız. Bunu takip eden tüm uyanmalar doğal olarak gerçekleşmelidir. Eğer odanın içi çok aydınlıksa özel bir uyku gözlüğü takabilirsiniz. Eğer gürültülüyse kulak tıkacı kullanın.

Aynı zamanda bedeninizi fiziksel olarak hareketbettirmeden nasıl uyanmayı deneyeceğinizde odaklanın. Bu elzem bir şey değil ancak dolaylı tekniklerin etkisini büyük ölçüde arttıracaktır. Şimdi 2 ilâ 4 saat arası uyuyun ve bu zaman zarfında doğal olarak uyanırsanız, durumu avantaja çevirin. Bu durum sandığınızdan daha sık gerçekleşiyor. Her bir denemeden sonra başarılı olsanız da olmasanız da uyanıp tekrar deneme niyetiyle uyumalısınız. Bu yöntemle tek bir sabah bile birçok deneme yapabilirsiniz.

Adım 3: Uyanır Uyanmaz Ayrılın Her bir uyanışınızda hareket etmemeye ya da gözlerinizi açmamaya çalışın. Bunun yerine hemen bedeninizden ayrılmaya çalışın. Dolaylı tekniklerdeki başarının %50’si bu ilk adım ile gelir. O kadar kolay bir adım ki insanlar işe yarayacağından emin olamıyorlar. Bedeninizden ayrılmak için basitçe kalkmaya, havalanmaya ya da yataktan yükselmeye çalışın. Bunu bedeninizle yapmaya çalışın ancak fiziksel kaslarınızı oynatmayın. Bunun tamamen normal bir fiziksel hareket gibi hissettirdiğinden emin olun. O an geldiğinde bunu nasıl yapacağınız hakkında çok fazla düşünmeyin. Uyanıştan sonraki ilk anlarda bir şekilde, her nasıl yapabiliyorsanız, inatla vücudunuzdan ayrılmaya çalışın. Yüksek ihtimalle bunu nasıl yapacağınızı içgüdüsel olarak anlayacaksınız. En önemli şey çok fazla düşünmemek ve uyanışın ilk anlarını kaçırmamak.

Adım 4: Ayrılmak İçin Döngüsel Teknikler
Eğer anında ayrılamadıysanız (ki bu 3 – 5 saniye sonra belli olur) hemen oracıkta size uygun olduğunu düşündüğünüz 2 – 3 tekniği daha deneyin. Bu tekniklerden en az biri mutlaka işe yarayacaktır. Bu olduğunda tekrar ayrılmayı deneyebilirsiniz. Aşağıdaki beş teknikten 2 – 3 tanesini seçin ve uyanış sırasında bunları kullanın: Dönme 3 ilâ 5 saniye boyunca başınızdan ayaklarınıza kadar olan eksende herhangi bir yöne mümkün olduğunca hızlı biçimde döndüğünüzü hayal edin. Eğer hiçbir şey hissetmiyorsanız başka bir tekniğe geçin. Eğer gerçek ya da hafif bir dönme hissi duyarsanız dikkatinizi bu tekniğe yoğunlaştırarak daha enerji dolu biçimde dönmeye çalışın. Dönme hissi stabil ve gerçek bir hal aldığında bunu bir başlangıç noktası olarak alıp tekrar ayrılmayı denemelisiniz.

Yüzme tekniği 3 ilâ 5 saniye boyunca yüzdüğünüzü ya da kollarınızla yüzme hareketleri yaptığınızı hayal edin. Her ne olursa olsun mümkün olan en gerçek biçimde hissetmeye çalışın. Eğer bir şey olmazsa farklı bir tekniğe geçin. Eğer yüzme hissi oluşursa başka bir tekniğe geçmenize gerek yok. Onun yerine oluşan hisleri derinleştirin. Bunu takiben gerçek suda yüzme hissi duyacaksınız. Bu, fazda (lucid rüya ve beden dışı deneyim) olduğunuz anlamına gelir, yani zaten fazdayken ayrılmanıza gerek yoktur. Ancak suda yüzüyormuş gibi değil de yatakta olduğunuzu hissediyorsanız bir ayrılma tekniği uygulamalısınız. Yüzme hislerini bir başlangıç noktası olarak kullanın.

Görselleri gözlemleme Gözlerinizi kapatmadan önce boşluğa 3 – 5 saniye boyunca dikkatle bakın. Eğer hiçbir şey olmazsa başka bir tekniğe geçin. Eğer herhangi bir görüntü görürseniz, görüntü daha gerçekçi bir hal alana kadar dikkatle bakın. Gerçekçi bir hal aldığında ise hemen o anda bedeninizden ayrılın ya da görüntünün sizi çekmesine izin verin. Görüntüye odaklanırken tüm detayları gözden geçirmemek önemli çünkü öyle yaptığınız takdirde görüntü uçup gidebilir. Resme baktıkça, resim daha gerçekçi bir hal alacaktır.


lucid_dream_by_davoodijavad3d-d6aqbop.jpg


El görselleştirmesi
3 – 5 saniye boyunca ellerinizi gözünüze yakın bir şekilde tutarak birbirine sürttüğünüzü hayal edin. Ne olursa olsun hemen önünüzde hissetmeye, görmeye ve hatta birbirine sürtme sesini duymaya çalışın. Eğer bir şey olmazsa farklı bir tekniğe geçin. Yukarıdaki hislerden biri oluşmaya başlarsa o tekniğe bağlı kalın ve gerçekçi bir hal alıncaya kadar yoğunlaşın. Daha sonra bu tekniğin sizde uyandırdığı hisleri başlangıç noktası olarak kullanarak bedeninizden ayrılmaya çalışın.

Hayali kıpırdama Ellerinizi ya da ayaklarınızı 3 – 5 saniye boyunca hareket ettirmeye çalışın. Hiçbir koşulda kaslarınızı oynatmayın ya da hareketin kendisini hayal etmeyin. Örneğin yoğun biçimde aşağı ve yukarı hareket etmeye çalışın, sağa ve sola hareket edin ve devam edin. Eğer hiçbir şey olmazsa başka bir tekniğe geçin. Eğer hafif ya da yavaş bir gerçek hareket hissi oluşursa dikkatinizi bu teknikte toplayın ve hareket aralığını mümkün olduğunca arttırmaya çalışın. 10 santimetrelik bir hareket aralığına ulaştığınızda tekniğin sağladığı hisleri bir başlangıç noktası olarak kullanarak hemen bedeninizden ayrılmaya çalışın.

Her bir deneme için yapmanız gereken şey, her birinde 3 – 5 saniye harcayacak şekilde bu tekniklerden 2 ya da 3 tanesini denemek. Bu, dolaylı teknik döngülerini oluşturur. Dolaylı teknik döngülerinde kişi hangi tekniğin işe yaradığını anlamak için bir dakikalık bir süreçte peş peşe birkaç teknik dener. Bir denemede 2 – 3 tekniği en az 4 döngü uygulamak çok önemlidir. Deneme süresi ise toplamda bir dakikayı aşmamalıdır. Örneğin tüm süreç şu şekilde işleyebilir: bir fazcı (lucid rüyayı ve beden dışı deneyimi deneyen kişi) 23.30’da yatağa gidip alarmını sabah 6 için kurar; 6’da uyanır ve tuvalete gider, biraz su içer ve faz için ilgi çekici bulduğu eylem planlarını ve dolaylı teknikleri hatırlar (örneğin aynaya bakmak ve Mars’a uçmak gibi); bir daha uyandığında faza girme niyetiyle 6.05’te tekrar yatağa girer; 7.35’te (veya doğal uyanma ne zaman gerçekleşirse) beklenmedik bir biçimde uyanır ve hemen orada bedeninden ayrılmaya çalışır; 3 – 5 saniyede ayrılamazsa dönme hareketlerini yapmayı dener ancak o da 3 – 5 saniyede işe yaramaz; bu kez fazcı yüzme tekniğini uygular ancak o da 3 – 5 saniyede işe yaramaz; hayali kıpırdanmayı dener ama o da 3 -5 saniyede işe yaramaz; ardından fazcı tekrar dönme hareketini, yüzme hareketini ve hayali kıpırdanmayı her birine 3 – 5 saniye ayıracak biçimde denemeye devam eder; üçüncü döngüde beklenmedik bir şekilde dönme hareketi işe yarar, dönme hissi oluşur; fazcı bu tekniğe devam ederek mümkün olduğunca hızlı dönmeye çalışır ve dönme hissini kullanarak bedeninden hemen orada ayrılır ve aynaya koşar, etrafındaki nesnelere dokunur ve hislerini kuvvetlendirir; aynaya bakar ve konum değiştirme tekniğini kullanarak kendini Mars’ta bulur ancak beklenmedik bir biçimde bedenine geri döner; bedenine döner dönmez tekrar ayrılmayı denese de işe yaramaz; bir daha uyandığında Mars’ta daha uzun süre kalma niyetiyle tekrar uyur ve süreç böyle devam eder. Yukarıdaki tekniklerden size en doğal gelenleri uygulayın ve kendinizi yeni bir evrene açın: lucid rüya ve beden dışı deneyim!

Günlük 10 ilâ 30 dakika ayırıp bu teknikleri ve prosedürü denerseniz methodu hatırlarsınız ve daha iyi çalışır. Bu sayede uyandığınızda faza geçme başarınız da artar. Rüyada bilinçli olma durumu da bir faz deneyimi olarak karşımıza çıkar. Eğer uyuduğunuzun ve rüya gördüğünüzün farkındaysanız, bu fazda olduğunuz anlamına gelir. Bu yüzden de eylem planınızı uygulamaya koymalı ve fazı stabilize etmelisiniz. Eğer bilinçli rüya durumu ortaya çıkarsa, bu uyandığınızda uyguladığınız teknik döngülerin bir yan etkisi olabilir. Bu yan etki oldukça sık görülür – buna hazır olun. Eğer fazdaki hisleriniz (lucid rüya ve beden dışı deneyim) gerçekçi değilse (iyi göremiyorsanız veya bedensel hisleriniz uyuşuyorsa), çevrenizdeki her şeye dokunmaya çalışın ve nesnelerin detaylarına yakından bakın. Bu size daha gerçekçi bir deneyim sunacaktır. Aynı aktiviteler, bedene dönüşün ilk semptomları görüldüğünde (örneğin her şey sönükleştiğinde) faz halini korumak için de yapılmalıdır.

Adım 5: Denemeden Sonra Başarılı olsun olmasın her bir denemeden sonra bir sonraki uyanışınızda bedeninizi terk etmeyi tekrar denemek için (lucid rüya görmek için) tekrar uykuya dalın. Bu sayede bir günde bedeninizi sadece terk edebilecek hale gelmekle kalmayacak, aynı zamanda ilk günden birden fazla lucid rüya görebileceksiniz. En başarısız denemeniz bile bir dakikadan fazla sürmemelidir. Eğer o zaman periyotunda hiçbir şey olmazsa o denemenin sonuçlarını zorlamak yerine uykuya dönüp bir sonraki uyanışı yakalamak çok daha etkilidir.

Bu konuyu yazdır

  Piramitlerin İnşasında Kullanılan Ölümsüz Kayalar
Yazar: Emka - 11-06-2017, Saat: 15:53 - Forum: ESKİ MISIR - Yorumlar (1)

RA grubu ile soru cevap

Soru:  Piramitlerin inşa edilmesinden siz mi sorumlu idiniz ve piramitlerin amacı ne idi?

RA: Büyük piramitler, bizim Bir'in güçlerini kullanabilmemiz

sayesinde inşa edildiler. Taşlar canlıdır. Ama sizin uygarlığınızın

insanları bu gerçeği anlayamamışlardır. Piramitlerin

iki amacı vardı:

Birincisi;

Arınmak ve Bir'in Yasası'na kanal oluşturmak

isteyenler için uygun inisiyasyon merkezleri meydana getirmek.

İkincisi;

Biz bundan sonraki adımda inisiyeleri yardım etmek istedikleri insanları ve gezegenin kendisini tedavi etmeye yöneltmek istiyorduk. Kristalle yüklenmiş piramitler ve inisiyeler, gelen Tek Yaratılış'ın enerjisiyle gezegensel akıl/beden/ruh'un çok yönlü çarpıklığını dengelemek üzere tasarlanmışlardı.


Bu arada, Konfederasyon üyesi diğer kardeşlerimiz de Dünya'nın dört bir yanında (Dünya'nın çevresinde bir halka oluşturacak şekilde) kristal taşıyan başka yapılar inşa etmişlerdi. Böylece, onların da katkılarıyla çalışmamıza devam edebildik.

SORU: Geçen celsede, bu celsede sormak için sakladığımız

iki soru vardı; biri Giza'daki Büyük Piramit'in tepesinde bulunan

taş kapakla ilgili, diğeri de sizin piramitleri meydana getiren ağır blokları nasıl oynattığınızla ilgili. Bu soruların Bir'in Yasası açısından önemli olmadıklarını biliyorum ama -eğer hatalıysam lütfen beni düzeltin ve gerekli öneriyi yapın- ben bu soruların, sonunda bir kitapta toplanacak bu

bilgileri okuyacaklar için kolay bir başlangıç ve giriş oluşturacakları

sonucuna vardım.

RA: Büyük Piramit adı verilen piramidin iki tane taş kapağı

vardı. Bir tanesini biz tasarlamıştık ve "granit" adını verdiğiniz

malzemeden yapılmıştı. Bunun yapılmasının nedeni

kristal özellikleri taşıması ve atmosferinizin doğru bir biçimde

akması için, sizin deyiminizle bir "baca" görevi yapmasıydı.

Biz sizin yoğunluk katınızı terk ettiğimiz sırada orijinali

kaldırılmış ve yerine, kısmen altından yapılmış bir kapak

konmuştu. Bu, piramidin özelliklerini hiçbir şekilde değiştirmedi;

bu, yapıyı hükümdarlara ait bir yer olarak kullanmak

isteyenlerin isteklerinden doğan bir saptırmaydı yalnızca.

Bu sorunuzun üzerinde daha fazla durulmasını istiyor

musunuz?


Resuelven-el-misterio-de-las-piramides.jpg



SORU: Baca sözcüğü ile neyi kastettiniz? Bunun özel amacı

neydi?

RA: Atmosferinizin doğru bir akımı vardır ki bu az da olsa

söz konusu yapının havasını tazeler. Bunu sağlamak için,

hava akımı kanalları yapılmıştı. O şekilde yerleştirilmişlerdi

ki hava tazelenirken cereyan olmuyor, tozu dumana katmıyordu.

SORU: Peki taş bloklar nasıl yerlerinden oynatılmışlardı?

RA: Yaratılmış her şeyin yapısında bulunan faaliyeti gözünüzde

canlandırmalısınız. Bu içsel enerji, sonlu olmakla birlikte,

insanların idrak/sapmalarının anlayabileceğine kıyasla çok büyüktür. Bu, insanlarınızın da çok iyi bildikleri ama üzerinde çok az düşündükleri bir gerçektir.

Bu enerji akıllıdır. Hiyerarşiktir (Nasıl sıra takip edileceğini

bilir). Nasıl sizin akıl/beden/ruh bileşiminiz hiyerarşi

sırasına göre araçlara (bedenlere) yerleşiyor ve böylece içinde

bulunduğu ve zekâ ya da denge düzeyleri giderek yükselen

bu bedenlerin şeklini ya da enerji alanını ve zekâsını aynen

alıyorsa, kaya gibi malzemelerin her bir atomu da aynı

yolu izler.

Eğer bu zekâ ile konuşabiliyorsanız, kaya/bedene ait bu sınırlı fiziksel ya da kimyasal enerji, daha uyumlu bedenlerdeyerleşmiş bulunan sonsuz enerjiyle temasa geçer.Bu bağlantı kurulduğunda artık isteğinizi bildirebilirsiniz.Kaya-olma-durumu'nun (bu sınırsızlığın) zekâsı, kendi

maddesel aracı ile (içinde bulunduğu fiziksel biçim ile) iletişim

kurar ve istenilen parçalanma ve hareket, kaya-olmadurumunun

enerji alanının, sonluluktan, bizim sonsuzluk dediğimiz bir boyuta doğru yer değiştirmesiyle elde edilir.

Bu yolla, istenen şey, canlı kayada bulunan Yaratan'ın sonsuz idrakinin işbirliği ile elde edilmiş olur. Bu birçok şeyin yapılabilmesini sağlayan bir mekanizmadır ve sizin şu anda, "uzaktan harekete geçirme olgusu" üzerinde yapabileceğiniz mevcut inceleme olanaklarınızla anlaşılabilecek bir konu değildir.

SORU: Bu bana, benzer bir deyimi hatırlattı; eğer dağları

devirebileceğinize inanırsanız, dağlar devrilir. (İman dağları

devirir.) Bu aşağı yukarı sizin söylediğinizle aynı şeyi söylüyor.

Yani eğer Bir'in Yasası'nı hakkıyla biliyorsanız, bunları

yapabilirsiniz. Doğru mu?

RA: İman ile sonsuz zekâ arasındaki uyumla ilgili düşünceniz

kesinlikle doğrudur. Ancak, bir tanesi ruhsal bir terimdir; öteki ise her şeyi ölçü ve tartıya vurmak isteyenlerin kavramsal sistemleri için belki daha kabul edilebilir bir terimdir.

SORU: O halde eğer bir insan, Bir'in Yasası konusunda bütünüyle

bilgi sahibiyse ve bu yasaya uyarak yaşıyorsa, piramitler inşa etmek gibi şeyleri sırf zihinsel güçle gerçekleştirmesi olağan sayılır. Böyle mi anlamam gerekiyor?

RA: Bir noktada yanılıyorsunuz. Bir'in Yasası'na uygun olarak elde edilebilecek bireysel güç ile, Bir'in Yasası'mn, birleşmiş akıl/beden/ruhlar (ya da bir toplumsal bellek bileşimi) tarafından idraki arasında fark vardır.

İlkini ele alırsak, bütün kusurlardan arınmış olan bir birey dağları devirebilir. Kütlenin birlik idrakinde ise her bireyin kabul edilebilir oranda sapmaları olması halinde bile, kütle zihni yine de dağlan devirebilir. Tekâmül, sizin şimdi peşinde olduğunuz idrak düzeyinden sevgi yasalarının yönettiği ve ışık yasalarını arayan bir idrak düzeyine doğrudur.

Işık Yasası'yla titreşenler, Bir'in Yasası'nı ararlar. Bir'in Yasasıyla

titreşenler ise Sonsuzluk Yasası'na erişmeye çalışırlar.

Bireysel benliğin var olan her şeyle birleşip bu birlik içinde erimesinden sonra ne olduğunu söyleyemeyiz; çünkü biz hâlâ Ra'yız ve var olan her şey olmayı arıyoruz. Böylece yolumuz ileriye doğru gitmektedir.

SORU: Piramitler, birçok kişinin ortak faaliyeti, ortak etki

gücüyle mi inşa edildiler?

RA: Bizim düşündüğümüz/inşa ettiğimiz piramitler toplumsal

bellek bileşimimiz tarafından oluşturulan düşünce-

formlarıyla inşa edilmişlerdir.

SORU: O halde kayalar bulundukları yerde meydana getirildiler,

başka yerden oraya taşınmadılar, doğru mu?

RA: Sizin deyiminizle Büyük Piramit'i biz ölümsüz kayadan

yaptık. Diğer piramitler ise bir yerden diğerine götürülen kayalardan

yapıldılar.



SORU: Ölümsüz kaya nedir?

RA: Eğer düşünce-formları kavramını anlayabiliyorsanız

şunu da anlarsınız: Düşünce-formunun sapması (biçimi) kayadaki

malzemelerin meydana getirdiği enerji alanlannınkine

göre çok daha düzgündür. Zira kayalar da, yine düşünceformları

vasıtasıyla, düşüncenin sonlu enerjiye dönüştürülmesi

ve bunun, düşünce-formunun bu sapma (illüzyon) düzeyinde

yansıtılması yoluyla meydana getirilmişlerdir.

Size daha yararlı olacak şekilde yanıt verebilir miyim?

SORU: Aslında hiç önemli değil ama, piramidin bir kerede

oluşturulmuş tek bir form olarak değil de birçok bloğu bir

araya getirerek inşa edilmesinin nedenini merak ediyordum.

RA: Bizim Bir'in Yasası'nın en önemli sapmalarından biri olduğuna

inandığımız bir yasa var. Bu da Karışıklık Yasası-

'dır. Siz buna Özgür İrade Yasası dersiniz. Biz bir şifa makinesi

ya da en yüksek derecede etkili olacak bir zaman/uzay

orantısı kompleksi yapmak istemiştik. Ama bunun gizemini

öğrenmeye çalışanlar tarafından, mucizevi bir piramitin yaratıcısı

sıfatıyla bize tapınılmasını istemedik. Bunun için de

düşünceyle yapılmış gibi değil de maddesel olarak inşa edilmiş

gibi görünürler.

SORU: O halde Büyük Piramit'ten söz ettiğinizde, esas olarak

bir şifa makinesinden söz ediyorsunuz; ayrıca onun bir

inisiyasyon yeri olduğunu da söylediniz. Bunların ikisi bir ve

aynı kavram mıdır?

RA: Şifayı doğru olarak kullanabilmek, Sonsuz Yaratan'ın

sevgi/ışığının içinden akabileceği arınmış ve ona adanmış bir

kanal ya da enerji kaynağının varlığını gerektirir. Bunun

için de aklı, bedeni ve ruhu Yaratan'ın hizmetine hazırlamak

için inisiyasyon yöntemi gerekmiştir. İkisi bir bütündür.

SORU: Piramitin biçimi inisiyasyon sürecinde bir rol oynar

mı?

RA:  Başlangıç olarak şunları söyleyebiliriz: İnisiyasyon süreci

içinde piramidin iki ana işlevi vardır.

 Bir tanesi bedenle ilgilidir. Bedenin inisiye edilebilmesi için önce zihnin inisiye edilmesi gerekir. Aklın gerçek kimliğini oluşturan karakter

ve kişilik keşfedildikten sonra sıra, bedeni her yönüyle tanımaya gelir. Böylece bedenin çeşitli fonksiyonlarının anlaşılması ve onlardan sıyrılarak kontrol altında tutulabilmeleri mümkün olur.

Şu halde piramidin ilk kullanımı, duyusal girdileri gidermek amacıyla yapılır; yani, beden bu suretle bir anlamda ölür ve başka bir yaşam başlar.

Don Elkins ile RA hakkında

Araştırma grubumuz, "Ra" denen dünyadışı bir ırkla iletişim kurmak için benim "ayarlanmış trans telepatisi" adını vermeyi tercih ettiğim bir yöntemi kullanmaktadır. Ra tarafından da tercih edildiği için İngilizce'yi kullanmaktayız. Aslına
bakarsanız, Ra benden daha iyi İngilizce biliyor!

Ra, bundan yaklaşık 11.000 yıl önce, dünyalıların zihinsel gelişimine yardım etmek amacıyla, bir çeşit dünyadışı misyonerler olarak dünyaya indi. Bu amacına erişemeyen Ra yeryüzünden çekildi, fakat bu gezegendeki faaliyetleri yakından izlemeye devam etti.

Bu nedenle Ra, dünyamızın tarihi, konuşulan diller v.s. konusunda çok bilgilidir.
Ra'nın nasıl bir şey olduğunu, yani onun doğasını anlamak çok güçtür. Ra, altıncı yoğunluk derecesinde bulunan bir toplumsal bellek bileşimidir.

Şu anda dünya, tekâmül aşamasında, üçüncü yoğunluk derecesinin sonlarına yakın bir yerde bulunduğuna göre, Ra bizden üç tekâmül devresi daha önde demektir. Başka bir deyişle, Ra'nın şu andaki durumu, dünyalılara göre milyonlarca yıl ilerideki bir aşamadır. Bundan 11.000 yıl önce Ra'nın insanoğlu ile iletişim kurmakta zorlanmasına şaşmamak gerek. Şu andaki "aydınlanmış" durumumuzda bile aynı sorun varlığını sürdürmekte


RA BİLGİLERİ AKAŞA YAYINLLARI  1. KİTAP Don Elkins

Bu konuyu yazdır

  DURUGÖRÜ - PRATİK UYGULAMALARA GİRİŞ
Yazar: Archilles - 11-06-2017, Saat: 15:48 - Forum: DURUGÖRÜ - Yorum Yok

Objenizi, altında siyah bir kadife olmak kaydıyla masanızın üzerine koyun. Rahat oturacağınız bir sandalye ya da koltuk alın ve objenizin karşısına geçip oturun.

Daha önce yattığınız yerden gevşemeye alışmıştınız ancak şimdi oturduğunuz yerden derin gevşemeye geçmeyi başarmalısınız. Bunu birkaç denemeden sonra rahatlıkla yapabilirsiniz.

Derin gevşemeye geçin. Gevşeme halini sağladıktan sonra yavaş yavaş gözlerinizi açın. Hiç hareket etmeyin… Objenize bakmaya başlayın… Sadece ona bakın… Gevşeme hali içinde kayıtsızca bakın ona… Gevşeme haline geçebilmek için nefes alma egzersizlerini yapmıştınız ancak şimdi gözleriniz açık gevşeme halinde bulunduğunuz bu yeni duruma kendinizi uyumlandırmanız gerekmektedir.

Diyaframınızı kullanarak ciğerlerinizin tamamıyla burnunuzdan yavaş yavaş derin bir nefes alın ve ağzınızdan verin nefesinizi… Bunu en az 7 defa tekrarlayın. Her nefes alış verişte tüm dikkatinizi başınızın üstüne yöneltin. Başınıza konsantre olun ve yanaklarınızı, göz kaslarınızı, alnınızı tamamen gevşetin…

Gözlerinizi objenizden ayırmadan, ona bakmaya devam edin. Eğer kristal küreyle çalışıyorsanız kürenin dış yüzeyine değil, tam ortasına bakışlarınızı yöneltin…

Normal nefes alış temponuza döndükten sonra gayet rahat ve sakin bir şekilde objenize konsantre olun. Kendinizi kasmamaya özen gösterin. Kendinizi serbest bırakın.

Bu andan itibaren, durugörü yeteneğinizin ortaya çıkmasına müsait bir ortamın içinde bulunduğunuzu bilin. İşte tam o anda daha önce belirlediğiniz bir anahtar sözcüğü üç kez tekrarlayarak kürenizin içinde ya da kum diskinizde oluşmaya başlayacak imajları beklemeye başlayın. Bu anahtar sözcük çalışmalarınız ilerledikçe şuraltınıza post ipnotik bir telkin yapacağı için, belli bir süre sonra bu sözcüğü söyler söylemez, imajlar kendiliğinden belirmeye başlayacaktır. Bu sözcüğün yararını çalışmalarınız ilerledikçe daha çok göreceksiniz.

Bu anahtar sözcük: “Durugöriim çalışmaya başlıyor…” gibi bir cümle de olabilir…

Bir süre sonra bakışlarınızı yönlendirdiğiniz objeniz fülu-laşarak gözünüzün önünden silikleşip kaybolacaktır. Sonra yeniden tüm netliğiyie ortaya çıkacaktır. Bu durum birkaç kez yaşanabilir. Bu sırada alnınızın çevresinde sanki sıkı bir bant varmışcasına bir duyguya kapılabilirsiniz. Ayrıca iki kaşınızın birleştiği nokta ile burun kökünüzün alnınızla birleştiği bölümlerde gıdıklanmaya benzer bir kaşıntı hissi de duyabilirsiniz…

Objeninizin gözünüzün önünden kaybolup yeniden belirmesi, göz merceklerinin dikkatini belli bir noktaya toplamasını kontrol eden kasların yorumlmasından dolayıdır.

İlk denemelerinizde yaşadıklarınız bunlardan ibaretse, hiç bir imaj göremiyorum diye cesaretsizliğe kapılmayın. Unutmayın ki, İstanbul bir günde fethedilmedi…

Eğer sabır gösterirseniz, çalışmalarınız ilerledikçe diğer belirtiler de ortaya çıkacaktır. Örneğin, baktığınız objenizin yavaş yavaş gri bir sis tabakasıyla bulutlanmaya başlayabilir…. Söz konusu bulutlanma olayı iyice yoğunlaşarak tüm objenizi kaplayacaktır… Sonra bu sis ve bulut tabakası dağılmaya ve küçük bulutlar halinde dönmeye başlayacaktır. Bu arada parlak ışıklar ve kıvılcımlar objenizde görünmeye de başlayabilir.Bu gelişmeler karşısında heyecanlanarak dikkatinizi dağıtmayın ve konsantrasyonunuzu bozmayın. Eğer bunu başarabilir ve zihninizi sakin tutmayı sürdürebilirseniz, bu durumda objenizin üzerindeki görüntüler artacaktır. Parlak renkli manzaraların parça parça görüntüleri ciddi ya da neşeli insan yüzleri, ağaçlar, evler gibi çok çeşitli görüntüler belirmeye başlayabilir. İlk başlarda bu görüntülerin uzun süre kalamadıklarına şahit olacaksınız. Bu görüntüler, uykuya giriş ve uykudan uyanış sırasında görülen rüya öncesi imajların akrabasıdır. Şimdi bunları siz uyanık bir zihinle görmektesiniz…

Bu aşamaya kadar gelebildiyseniz önemli bir mesafe kat ettiniz demektir. Sizde artık durugörünün, “basit durugörü” denilen aşamasının çalışmaya başladığını söyleyebiliriz. Zihninizi sakin ve gevşemiş tutarak objenize konsantre olmanın ustalığını deneylerinizle bizzat kendiniz, her geçen gün biraz daha iyi keşfedeceksiniz. Bu ilk başta size oldukça zor görünüyordu… Buna rağmen yine de zaman zaman benzer sorunlarla karşılaşabilirsiniz. Bazen görüntüleriniz bir anlık heyecanlanmanızdan dolayı kesilmeye devam edebilir. Ya da bir gün önce rahatlıkla bazı imajlar görürken, bir gün sonra hiç bir şey göre-meyebilirsiniz. Bu, o günkü biyoritmlerinizden, fiziksel ya da psikolojik durumunuzdan kaynaklanıyor olabilir. Ancak tecrübeniz arttıkça bu istenmeyen durumlarla daha kolay başedebileceksiniz…

Buraya kadarki çalışmalarınız sırasında gördüğünüz imajların size hernagi bir bilgi ya da mesaj aktarıp aktarmadığını tahlil etmenizi sizden istemedik. Bu nedenle siz de bu aşamaya kadar yapacağınız deneysel çalışmalarınızda gördüğünüz imajların ne anlama geldiği üzerinde durmayın. İlk başta sizden istenen basit durugörü yeteneğinizi ortaya çıkartmaktır. Mekan içinde durugörü ve zaman içinde durugörü aşamalarına geçmeniz için yapmanız gereken başka çalışmalar ve almanız gereken bir takım önlemler bulunmaktadır.

resim-20160629113434.jpg

KONTROLÜN ELE ALINMASI
Basit Durugörü yeteneğinizin sizde işlerlik kazanması için önerilen egzersizleri yapmakla kapalı olan bir kanalı açmış olacaksınız. Eğer bunu yaparsanız hemen ardından almanız gereken bazı tedbirler vardır. Bu tedbirleri almayan hatta bu tedbirlerin alınması gerektiğini bile bilmeyen çok sayıda kişi bulunmaktadır. Bu kişilerin birçoğunda durugörü yeteneği hiç bir özel çalışma yapmadan kendiliğinden açılmıştır. Bazıları ise yarım bilgilerle birşeyler yapmaya çalışmış “yarı eğitilmiş” durugörürlerdir. Bunlar esen rüzgarın merhametine kalmış çevrelerinden gelen hertürlü pozitif ve negatif tesirlere karşı hiç bir kontrol mekanizması geliştirememiş olan kişilerdir.

Sevgili okuyucularımız, durugörü yeteneğinizin ortaya çıkartılabilmesi için belli bir süre bazı imajların görülmesi için çalışılır. Ancak bu sağlandıktan sonra, bu imajları görmemek için ayrı bir çalışma daha yapılması gerekir.

Şimdi bu da ne demek? Birkaç imaj görmek için bu kadar uğraş dur… Sonra da bu imajları görmemeye çalış… Evet… “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu…” diyebilirsiniz ama öyle değil…

Bu sözlerden amaç, kontrolün ele alınmasıdır. Yani istediğiniz zaman imaj görüp, istemediğiniz zaman görmemek perensibidir. Yolda yürürken, otobüste, araba kullanırken ya da bir vitrinin camına bakarken imajlar görmeye başlayan pekçok kişi vardır. Böyle bir duruma sebebiyet vermemek için kontrolün sizin elinizde bulunması gerekir.

Kontrolü nasıl sağlayacaksınız?
Bu son derece kolaydır. Yapacağınız tek şey: Durugörü egzersizleri sırasında imajlar görmeye başladıktan belli bir süre sonra; kendi iradenizle çalışmayı şimdilik bitirdiğinizi söyleyerek psişik yeteneğinizi kapatmaktır. Bunu söyledikten sonra fiziksel dünya faaliyetleriyle ilgilenin. O sırada ya da başka bir zaman diliminde isteğinizin dışında bazı imajlar görmeye başlarsanız hemen dikkatinizi başka bir şeye yönlendirin. Bu hemen yapılmalıdır. Yani isteğinizin haricinde bazı imajlar daha ortaya çıkar çıkmaz buna bir set çekmek gerekir. İmajlar iyice sizi kaplarsa onları kapamak zor olabilir. Tekrar ediyorum: Amaç siz istediğiniz zaman imajlar görmektir. Kontrol mutlak surette sizin elinizde bulunmalıdır.

Bu kontrol mekanizmasını kurmanızda size en fazla yardımcı olacak etkenlerden bir diğeri de, kendi kendinize gevşeme halindeyken vereceğiniz telkinlerdir. Bu telkinler arasında, sadece sizi büyük bir tehlikeden korumak amacıyla size mesaj ileten imajların, sizin isteğiniz dışında da şuurunuza yansımasına izin verebileceğinizi söyleyen bazı parap-sikologlar bulunmaktaysa da, biz yine de en küçük bir riske atılmamanız için, tüm kontrolün sizin elinizde bulunmasından yanayız.

Durugörü çalışmalarında kullanacağınız anahtar sözcük size bu alanda da büyük bir kolaylık sağlayacak ve o sözcüğü söylemeden imaj görmeye bağlayamayacaksınız.

Psişik gücünüzün ortaya çıkartılmasında nasıl ki kendinizi kesinlikle kasmayın ve sıkmayın dediysek kontrolün ele alınmasında da aynı şeyleri söylemek durumundayız. Kontrolün ele alınması sizde kendinizi zorlamaya dönüşmemelidir. Tek bir cümleyle özetleyecek olursak; ihtiyacınız olan en önemli faktörler irade, istek, konsantrasyon, telkin ve bütün bunlara bağlı olarak düşüncelerinizi yönlendirmektir.

Kontrolün ele alınması konusunda son bir kaç uyarımız daha olacak…

Durugörü çalışmalarınızı 30 dakika ile sınırlamayı alışkanlık haline getirin… Bu sürenin sonunda ne meydana geliyorsa gelsin mutlaka durmalısınız. Şuuraltınızı verdiğiniz emirlere itaat etmesi için kendi kendine telkin ve konsantrasyon çalışmalarıyla önceden eğitmiş olmalısınız.

Belli bir çalışmadan sonra ortaya çıkmaya başlayacak olan yeteneğinizin gelişmeye başladığından kimseye söz etmeyin… Bu sırrı içinizde saklayın… Ve asla kendinizi diğer insanlardan üstün görme gibi bir gidişe kaptırmayın… Belki şu anda böyle bir sözün size söylenmiş olması bile gereksizmiş gibi görünebilir ama durugörüsü son derece gelişmiş birçok kişinin büyük bir egoistçe tutum içine girebildikleri de ayrı bir gerçektir. Siz bende böyle bir şey olmaz diyorsanız da, yine de dikkatli olmanızı hatırlatmakta yarar görüyorum… Aksi takdirde negatif enerjileri bünyenize çekmeye başlayacağınızdan dolayı, istenmeyen sonuçlarla karşılaşabilirsiniz…

Yapılan araştırmalar, deneyler ve istatistikler göstermiştir ki, pisişik yetenekleri yeni yeni gelişmeye başlayan kişilerde; geçici sinirlilik, ani coşkulara ya da derin üzüntülere kapılmak gibi bazı heyecansal duygu halleri görülebilmektedir. Bu bir yere kadar normaldir. Duyarlılığınızın artması ve buna bağlı olarak da çevrenizden gelen negatif enerjileri anında farketme-nizden doğan bir tepkidir bu… Ancak bu konuda da kontrolü elinizde tutmak zorundasınız. Zaten bu durum geçicidir ve belli bir süre sonra psişik güçlerinizin gelişmesine uyum sağlamaya başlayacaksınız.

Alçak gönüllüğü kesinlikle elden bırakmamak ve ruhsal olgunluğunuzu psişik gelişmenizle orantılı bir şekilde yürütmek en önemli amaçlarınızdan biri olmalıdır… Amacınız sadece ruhsal güçlerinizi geliştirmek olduğu müddetçe, arzu edilen dengeyi hiç bir zaman kuramazsınız.

Şu deyişi hiç unutmayın:

“Psişik gelişmede her adım için, ahlaki gelişmede iki adım atın.“

Başka söze gerek var mı?…

Bu maddeyle ilgili sanırım başka söze gerek yok ama

uyulması gereken temel prensiplerle ilgili son bir nokta daha var:

Durugörü egzersizlerine ilk başladığınız günden itibaren tüm çalışmalarınızı, meydana gelen gelişmeleri, yaşadığınız tecrübeleri, o günününüzü nasıl geçirdiğinizi, duygusal olarak kendinizi nasıl hissettiğinizi, kendi kendinize verdiğiniz telkinleri kısacası her şeyi sanki günlük tutuyormuş gibi baştan sona not ediniz. Başarıları ve başarısızlıklarınızın sebeplerini bu şekilde çok daha iyi tahlil edebilirsiniz. Aynı zamanda bu işlem sizde belli bir çalışma disiplinini de beraberinde getirecektir…

                               GÖZLERİNİZİ KAPAYIN… GÖRÜNMEYEN GÖZLERİNİZİ AÇIN…

Durugörü çalışmalarında fiziki gözlerin hiç bir etkisi yoktur. Görülen tüm imajlar duyular dışı bir algılama ile farkedümektedir. Bu nedenle durugörü yeteneğiniz çalışmaya başladıktan sonra gözlerinizin açık ya da kapalı olmasının hiç bir önemi yoktur.

Gözlerinizin açık ya da kapalı olması sadece uyguladığınız teknikle ilgili bir ayrıntıdır. Genellikle pratik durugörü tekniklerinde uygulanan yöntem, gözlerin açık olduğu ve az önce sizlere aktarmaya çalıştığımız bir objeye konsantre olma metodudur. Eğer bu metot size uygun gelmiyorsa gözlerinizin kapalı tutulduğu teknikler de vardır. Bu metotda fiziki gözlerinizi kapatıp, görünmeyen gözlerinizi açacaksınız… Şimdi bu metodu görelim… Siz kendinize bu metotlardan hangisi uygun görüyorsanız onu seçebilirsiniz…

Aşağıdaki teknik tamamen kendi kendinize yapacağınız telkinlere dayanır… Aşağıdaki sözleri kendi kendinize içinizden telkin edebileceğiniz gibi, daha önce hazırladığınız bir teyp kasedinden de yararlanarak kendinize dinletebilirsiniz…

Gözlerinizin kapalı olduğu bu tekniği uygulayabilmek için yatağınıza uzanın ve nefes alma tekniklerini de kullanarak derin bir şekilde gevşeyin…

“Zihninizi tamamen boşaltın… Zihninizi biraz sonra çıkacak görüntülere kaydırın… Zihninizin derinliklerinden, karanlıklar içinden çıkacak olan ışığı düşünün… Sadece ışığa konsantre olun… Kendinizi asla zorlamayın… İlk denemelerde gö-remeseniz bile zaman içinde kendi kendinize telkin ettiğiniz tüm imajları rahatlıkla görebileceksiniz… Acele etmeyin… Kendinizi serbest bırakın… Birazdan karşınızda ışığı göreceksiniz…   Önce hafif bir dumana bakıyormuş gibi bir his duyacaksınız… Yoğun ve kuvvetle aydınlatılmış bu dumana bakın… Dumanı izlerken gittikçe zayıfladığını hissedeceksiniz… Yavaş yavaş kaybolacak… Kaybolurken siz o dumanın içinden çok sevdiğiniz bir yeri göreceksiniz… Belki de evinizin çok sevdiğiniz ya da kendinizi rahat hissettiğiniz bir bölümü… Dumanın içine bakın… Birazdan dağılıp gidecek ve sizin sevdiğiniz yer ortaya çıkacak… Onu gittikçe daha net olarak göreceksiniz… Duman kalkıyor… Ve siz birazdan orayı açık o-larak göreceksiniz… Oraya bakın… Bakın oraya… Bütün dikkatiniz o hayale yönelmiş olsun… Bütün dikkatiniz o hayale yöneldi… Görüntünün kesinleşmesini ve berraklaşmasını bekleyiniz… Kendinizi serbest bırakın… Gevşeyin… Daha çok gevşeyin…Görüntü gittikçe daha berraklaşıyor… Görüntüyü izliyorsunuz… Görüntü kaybolabilir… Telaşlanmayın… Yeniden ortaya çıkacaktır. Dikkatinizi o görüntüye yönlendirin… Onu tekrar görüyorsunuz… Onu izleyin… Şimdi de görüntünün içinden bir çiçek çıkmasını isteyin… Bunu düşünün… Çiçek karşınızda beliriyor… Bütün dikkatinizi bu görüntüye yönlendirin… Bütün dikkatiniz bu çiçek üzerinde… Dikkatinizi her ayrıntısı üzerinde tutunuz… Rengine dikkatle bakın… Şimdi başka bir renk seçin… Çiçek sizin seçtiğiniz bu renge 

bürünecek… Renk değişimi düzenli olacak… Çok yavaş bir şekilde gelişecek… Aradaki bütün renklerden geçip sizin tercih ettiğinize yaklaşacak… Sonunda çiçeği sizin tercih ettiğiniz renkte görene kadar dikkatle çiçeğe bakın… Zihniniz bomboş… Siz bütün dikkatinizi incelemekte olduğunuz görüntüye yönlendiriyorsunuz… Görüntü iyice netleşti… Çiçeğin kokusunu bile hissedebiliyorsunuz… Koklayın… Bu koku sizi daha da gevşetiyor… Zihniniz bomboş… Çiçeği son bir kez koklayın ve bırakın gitsin… Zihniniz bomboş… Görüntü kayboldu… Zihninizi yeni bir görüntüye hazırlayın…”

Sevgili okuyucularımız bu arada, önemli bir hatırlatmada bulunmak için küçük bir parantez açma ihtiyacı hissediyorum. İlk başlarda bu telkinlerinize karşılık alamasanız da çalışmanızı sanki imajları görüyormuş gibi sürdürün.Ya da siz başka bir şey telkin ederken, zihninize başka bir görüntü de gelebilir. İlk başlarda o gelen görüntüyü belli bir süre izleyin. Ancak daha sonraları onu geri gönderin ve siz istediğiniz görüntüyü zihninizde canlandırın. Bu kontrolün elinizde tutmanız bakımından yararlıdır. Bu küçük hatırlatmadan sonra, biz tekrar çalışmamıza geri dönelim.

“… Şimdi de kendinizi televizyonunuzun karşısında düşünün… Daha önce seyrettiğiniz bir programı orada yeniden izleyebilirsiniz… Ekran tam karşınızda duruyor… Kendinizi onu seyrederken düşünün… Programın bir parçası az sonra ekranda belirmeye başlayacak… Tüm dikkatinizi ekrana yönlendirdiniz… Onu seyrediyorsunuz… Sanki gerçekten ona bakıyormuşsunuz gibi son derece net görüntüler gelmeye başladı… Programı seyredin… Bekleyin… Program gittikçe netleşiyor… Bomboş bir zihinle görüntülere bakın… Aynı zamanda sesini de duyuyorsunuz… Hepsi çok canlı ve gerçek bir izlenim veriyor… Az sonra gözlerinizi açacaksınız… Şimdilik bu sakin ve hoş durumda kalın… Kaslarınızın gevşek durumunu koruyun… Hafızanızın boşluğunu koruyun… Biraz sonra gevşeme halinden çıkmadan gözlerinizi açacaksınız… Sakin ve rahat durumunuzu koruyun… Evet… Şimdi yavaşça gözlerinizi açın… Ve ilgisiz bir seyirci gibi çevrenize bakın… İlgisizce bakın… Çevrenizdeki cisimlere bakın… Hepsinin çevresine bakın… Cisimlerin çevresinde renkli haleler göreceksiniz… Şayet renkleri açık olarak görüyorsanız bir sonraki cisme geçin… Bu deneyden çok memnunsunuz… Özellikle bazı cisimler çok renkli haleler çıkartıyor… Bu cisimlere geçin… Tekrar gözlerinizi kapatın… Zihniniz bomboş… Vücudunuz gevşek… Bu harikulade bir gevşeme durumu… Uyanınca kendinizi tamamen yenilenmiş hissedeceksiniz… Biliyorsunuz ki alıştırmanın her tekrarı gevşemenize ve kolaylıkla düşüncelerinizi sakinleştirmenize yardım edecek… Bu alıştırmanın her tekrarı gittikçe daha kolay bir şekilde istenilen şuur durumuna girmenize vardım edecek… Ve duyu dışı algılamalarınız kolaylıkla gelişecektir… 

Her zaman düşüncelerinizi kontrol edebileceksiniz… Görüntülere hakim olacak ve durugörü algılamanızı geliştireceksiniz… Görüntüler denetiminiz altında olacak… Sadece görmek istediğiniz görüntüler belirecek… Düşünceleriniz vapıcı yararlı ve pozitif olacak… Yaşamınız mutlu verimli ve başarılı olacak… Az sonra yavaş yavaş bu gevşemiş şuur durumunu terketmeye başlayacak ve normal şuurunuza geri döneceksiniz… Bunun için kendinizi hazırlayın… Gittikçe gevşeme şuurundandan çıkıyorsunuz… Normal uyanık halinize dönünce yenilenmiş olduğunuz, iyimser olduğunuzu ve yeni bir enerjiyle dolu olduğunuzu hissedeceksiniz… Normal şuurunuza geri dönüyorsunuz… Ellerinizi, ayaklarınızı ve başınızı oynatın ve kendinizi gerin… Tamamen uyandınız… Son bir kez gerinerek gözlerinizi açın…”

Bu konuyu yazdır

  Yüksek Bir Düzeyde Titreşimin İnsan Üzerindeki Belirtileri
Yazar: Emka - 11-06-2017, Saat: 15:20 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

Bazılarınız yeni ve daha yüksek titreşim düzeylerine geçiyorsunuz biz bunu biliyor ve size bu yüzden de saygı duyuyoruz işte bu yüzden insan türünün büyük bir kısmının bir başka şeye dönüşmekte olduğunu söylüyoruz. Çünkü sizin titreşiminiz artıyor ve siz giderek eski – enerji insanına değil yüksek benliğinize benzeyen şu anda çevrenizde bulunan spiritüel varlıklarınkine çok daha yakın bir titreşime sahip bir yıldızsal varlık olmaya doğru bir değişim geçiriyorsunuz şimdi size bunu açıklayacağım.. Eğer siz daha yüksek bir titreşime geçen o insanlardan biri olduğunuzu düşünüyorsanız size şu niteliklere sahip olup olmadığınızı sormama izin verin.

1 - Bazılarınız çevrelerinde bazı varlıkları görüyor ve hissediyorlar , Geceleri uykudan uyanıp odanızda bu varlıkların bulunduklarını kuvvetli bir biçimde hissediyorsunuz ! Çevrenize baktığınızda Bir şey göremiyorsunuz ama onların orada olduklarını biliyor , bunu mutlak biçimde hissediyorsunuz ! Bazılarınız onların kendilerine dokunduklarını hissediyor, sıçrayarak uyanıyor ama çevrelerinde kimseyi göremiyorlar. Bazılarınız bu yüzden korkuyor , kaçırıldıklarını düşünüyorlar, ama Hiçbir şey olmuyor, ve onlar bunun bir daha tekrarlanacağından endişe ediyorlar..

Sevgili varlıklar bu sizin titreşiminizin yükseldiğinin açık bir işaretidir, ve bu süreç sona ermeyecektir aslında bu dahada yoğunlaşabilir ve bunun nedeni sizin bu gezegende sizi desteklemek üzere bu varlıklarınkine daha yakın bir düzeyde titreşmenizdir. Onlar rehberlerdir Onlar toprağa ve Gezegene ait doğa ruhlarıdır. Ve her birinizin çevresinde böyle bir çok varlık bulunmaktadır. Eğer onları hissederseniz şaşırmayın. Toprakta çalışanlarınız bunu çoktan beri hissediyorlardı şimdi ise buna alışık olmayanlarda onları hissediyorlar çevrenizdeki varlıkları giderek daha çok fark etmek bir Armağandır....


silence_seekers-1.jpg


2- Bazılarınız giderek daha az yemek yediklerini ama bunun enerjilerini etkilemediğini görüyorlar, Metabolizmanız nasıl olursa olsun ve bundan hoşlansanızda hoşlanmasanızda giderek daha az emek yediğinizi ve daha çabuk doyduğunuzu görüyorsunuz Bu yüksek titreşimin bir başka niteliğidir Bu söyleyeceğim sizi şaşırtabilir ama bir gün gelecek siz hiçbir şey yemek zorunda kalmayacaksınız işte yok olan insan türünün gücü böyledir..

3- Bazılarınız bizim Uyku – Üçlüsü dediğimiz şeyi deneyimliyorlar Sizler iki kez kesilen üç kısa uyku devresi yaşıyor ve bunu uykusuzluk olarak nitelendiriyorsunuz buda yeni titreşimin bir parçasıdır ve meshedilmiş bir şeydir O size sevgiyle verilmiştir ve bu vuku bulduğunda endişelenmeyin . Bu uyku – üçlüsü için rehberlerinize teşekkür edin. Başka zaman sizi rahatsız eden o uyanıklık anlarında “ Ben yürekten seviliyorum” “ Ben yeni bir titreşime geçiyorum “ diyerek kendinizi onurlandırın . Bu uyku halleri o zaman sizin için normal hale gelecektir. Kryon, bu durum düzelecek mi ? diye sorabilirsiniz. Hayır ! asla eski titreşime geri dönmeyi istemeyin. Birincisi bunu yapamazsınız . İkincisi yeni niteliklerin “ Yeni Siz “ in bir parçası olduklarını ve büyük amaç ve sevgiyle burada bulunduklarını anlayın .Onlara alışın Onlar başkalarının ( Metamorfozun ) ve simyanın bir parçasıdır Onlar insan türünün yok oluşunu temsil etmektedirler.....

4- Bir sonraki nitelik toprağın farkında olmaktır. Bazılarınız ilk kez bu gezegenin toprağıyla aralarında ittifak hissediyorlar, sizler çevrede dolaşırken burada bulunduğumuz topraklarda kadim insanların ve yerlilerin hissettikleri şeyleri hissedebiliyorsunuz.Siz kuzey,doğu,güney ve batı yönlerinin kendilerine özgü bir güce,amaca ve enerjiye sahip lduklarını hissedebiliyorsunuz. Böyle bir şeyi yönlerin kendilerine has bir kişiliğe sahip olduklarını düşünebilirmiydiniz ? Sahiptir ! Ve toprağın bilincine sahip olduğunu ? Gerçekten sahiptir Eğer o bir gün sizinle konuşursa ve siz onu hissetmeye başlarsanız şaşırmayın.


Bu olağanüstü bir deneyimdir Çünkü toprağn derinliklerinde Gezegenin üzerinde yaşayan insanlara duyduğu sevgi ve saygı çalkalanıp durur. Gördüğünüz gibi bu bir ittifaktır Yerküre sizin üzerinde yaşadığınız bir nesne değildir O sizin burada birlikte derste bulunduğunuz sizi seven partnerinizdir ...


Kryon Tanrı İle Birlikte

Bu konuyu yazdır

  RUHSAL AYDINLANMA YAŞADIĞINIZIN 12 BELİRTİSİ
Yazar: EvrimBilge - 10-06-2017, Saat: 20:21 - Forum: BİLGİ PAYLAŞIMI - Yorum Yok

1) Bedensel ağrı ve sızılar: 
Özellikle sırt, bel ve boyun bölgesinde. Bu ağrılara içinizdeki “Mesih Tohumu" uyanırken DNA seviyelerinde meydana gelmekte olan yoğun değişimler neden oluyor. Bu ağrılar geçicidir.

2) Nedensiz derin bir üzüntü:
Geçmişinizi serbest bırakıyorsunuz. ( bu yaşamınızı ve geçmiş yaşamlarınızı ) Ve bu da derin bir üzüntü hissetmenize neden oluyor. Bu uzun yıllar yaşadığınız bir evden yeni bir eve taşınma deneyiminize çok benzer. Yeni eve taşınmak istemenize rağmen, eski evinizdeki anıların, enerjilerin ve deneyimlerin bırakılışının hüznü de sizinle beraberdir.  Bu üzüntü geçicidir.

3) Nedensiz ağlamak:
Bu da iki numarada belirtilen duruma benzerdir.  Ağlamak iyi gelir ve sağlığınıza da yararlıdır. Ayrıca eski enerjiler bu yolla dışarı atılır. Bu da geçici bir durumdur.

4) Mesleğiniz de ya da kariyerinizde ani bir değişim:
Bu çok yaygın bir belirtidir. Siz değiştiğiniz zaman çevrenizdeki şeyler de değişir. Şu anda kendiniz için “Mükemmel” işin ya da kariyerin ne olduğuyla, onu bulmakla ilgili endişelenmeyin. Çünkü bu da geçici bir durum. Şu anda geçiş dönemindesiniz. Tutkunuza uygun olan işi bulana kadar, birçok iş değişikliği yapabilirsiniz.

5) Aile bağlarından uzaklaşma:
Geçmiş karmalarınız yoluyla şu anki biyolojik ailelerinize bağlısınız. Karmik zincirin dışına çıkmaya başladığınızda eski ilişkilerinizin bağları da serbest kalmaya başlar. Bu durum size, arkadaşlarınızdan ve ailenizden uzağa sürükleniyormuşsunuz gibi görünür. Bu da geçicidir.  Eğer sizin için de uygunsa belirli bir zaman sonra onlarla ” yeni bir ilişki “ geliştirebilirsiniz. Ancak bu ilişkiler, karmik bağları olmayan” yeni enerji “ temelli ilişkiler olacaktır.

6) Uyku düzenindeki tuhaflık:
Muhtemelen birçok gece 02.00 ile 04.00 arasında uyanıyorsunuz. Siz birçok çalışmayı aynı anda yürütüyorsunuz ve bu da sıklıkla “mola” vermek için uyanmanıza neden oluyor. Bunun için endişelenmeyin. Eğer tekrar uyuyamıyorsanız, yatakta kalıp insani şeyler için endişeleneceğinize, kalkıp bir şeyler yapın. Bu durum da geçicidir.

785b96e0a169927525de8652df0a4846.jpg

7) Yoğun  rüyalar:
Bu rüyalar;  savaş, takip edilip kovalanma ya da yaratık rüyalarını da içerir. Aslında tam olarak içinizdeki eski enerjileri serbest bırakıyorsunuz. Bu eski enerjiler sıklıkla savaş, bir şeyden ya da canavarlardan kaçıp kurtulma sembolleriyle temsil edilir. Bu da geçicidir.

8) Yönsüzlük duygusu:
Bazen kendinizi topraklanmamış hissedersiniz. İki ayağınızla yere basamıyormuşsunuz ya da iki dünya arasında yürüyormuşsunuz gibi. Bu bir “Mekânsal Meydan okuma” dır. Bilincinizin yeni enerji ye geçişini deneyimlerken,  bedeniniz bazen arkada kalır. Yeni enerjiyi topraklamaya yardımcı olması için doğada zaman geçirmelisiniz. Bu da geçici bir durumdur.

9) Kendi kendine konuşmanın çoğalması:
Sıklıkla kendinizi, kendinizle konuşma yaparken bulacaksınız. Aniden fark edeceksiniz ki son yarım saattir kendinizle gevezelik etmişsiniz. Bu konuşmalar, varlığınızda ortaya çıkan “ iletişimin yeni” bir seviyesidir. Kendinle konuşmak aysbergin görünen ucudur. Bu konuşmalar giderek artacak.  Akıcı, uyumlu ve anlayışlı bir hale gelecek. Merak etmeyin, delirmiyorsunuz. Siz Yeni Enerjide ki Şambra’sınız.

10) Yalnızlık hissi-hatta diğerleriyle birlikteyken bile:
Kendinizi yalnız ve diğerlerinden uzaklaşmış hissediyor olabilirsiniz. Gruplardan ve kalabalıklardan “kaçmak” istiyor olabilirsiniz. Shaumbra olarak kutsal ve yalnız bir yoldasınız. Yalnızlık sizi ne kadar bunalmış hissettirse de, böyle zamanlarda diğerleriyle ilişki kurmak size çok zor geliyor. Ayrıca yalnızlık duygusu, rehberlerinizin ayrılmasıyla da bağlantılı.  Onlar bütün yolculuklarınız ve yaşamlarınız boyunca sizinle birlikteydiler. Sizin tanrısallığınıza yer açmak için onların geriye çekilme zamanıydı. Bu durum da geçicidir. Bu boşluk sizin kendi Mesih bilincinizin enerjisi ve sevgisiyle dolacak.

11) Tutkunun yitirilmesi:
Kendinizi tümüyle tutkusuz, heyecansız, herhangi bir şey yapmak için isteksiz hissediyor olabilirsiniz. Bunun için kendinize kızmayın çünkü bu da geçici. Bu, tıpkı bilgisayarı yeniden başlatmaya benzer. Bilgisayarınıza daha yeni ve gelişmiş bir işletim sistemi yüklerken, ona belirli zaman aralıklarında kendini kapatması için talimat vermeye ihtiyaç duyarsınız. Bu durumda da yeni Mesih-tohum enerjisini yüklemektesiniz.

12) Yuvaya geri dönmek için aşırı özlem duymak:
Bu, belki de tüm  belirtiler için de en zor ve meydan okuyucu olanıdır. Varlığınızın çok derinlerinde, bu gezegenden ayrılmak ve yuvaya dönmekle ilgili karşı konulamaz bir arzu hissediyor olabilirsiniz. Bu “intihar arzusu” değildir. Bu istek, öfke ya da düş kırıklığından da kaynaklanmaz. Kendiniz ya da başkaları için drama neden olmak ya da onunla uzlaşmak istemezsiniz. Sizin, oldukça basit bir nedenden ötürü yuvaya dönmek isteyen sessiz bir parçanız var. Siz karmik döngünüzü tamamladınız. Bu yaşam için var olan kontratlarınızı bitirdiniz. Hala bu fiziksel beden içindeyken yeni bir hayata başlamaya hazırsınız. Bu geçiş sürecindeyken diğer tarafın nasıl olduğuyla ilgili içsel hatırlamalarınız oldu. Burada Dünya’da başka bir göreve gönüllü olmak için hazır mısınız? Yeni enerji de olmanın  getireceği meydan okumalara hazır mısınız?  Evet!

Gerçekten şimdi Yuva’ya gidebilirsiniz. Fakat buraya çok uzaklardan bir çok, bir çok yaşamdan sora geldiniz ve şimdi filmin sonunu görmeden buradan ayrılarak ona yazık etmiş olursunuz.

Ayrıca, RUH’un (spirit), yeni enerjiye geçiş yapan diğerlerine yardım etmeniz için size ihtiyacı var. Onların, aynı sizin gibi eski enerjiden yeni enerjiye geçiş yolculuğunu yapmış olan insan rehberlere ihtiyacı var. Şu anda üzerinde yürüdüğünüz yol, sizin” Yeni Tanrısal İnsanlığın” öğretmenleri haline gelmenize olanak veren deneyimleri sağladı. Yolculuğunuzun yalnız ve karanlık olduğu zamanlarda hatırlayın, asla tek başınıza değilsiniz.

Bu konuyu yazdır

  SİLVA METODU İLE ZİHİN KONTROLÜ
Yazar: EvrimBilge - 10-06-2017, Saat: 19:49 - Forum: Zihin - Yorum Yok

Yeni okumuş olduğum kitap da bahsedilen ve severek okuduğum silva metodunun ne olduğunu ve yararını sizlerle paylaşmak istedim.Umarım sizede yararı dokunur.Kitapda okuduklarımı uygulamaya başladığım içeriği ile ilgili sizi bilgilendirmek isterim, aşağıdaki bilgiler ilginizi çeker ise kitap ismi "Silva Metodu" 

Silva Metodu bilimsel araştırmalara dayanmakta olup Meksika kökenli bir Amerikalı olan José Silva tarafından 1944 ile 1966 yılları arasında, tam 22 yıllık araştırmalar sonucunda geliştirilmiştir. Silva Metodu bu güne kadar 36 farklı dile çevrilmiş olup 1966 yılından itibaren 180 ülkede eğitimleri verilmektedir. Metot hakkında 40’dan fazla kitap yazılmış, pek çok kişisel gelişim eğitimine kaynak oluşturmuştur. Dünyada 56 üniversitede ders olarak okutulmaktadır. 

maxresdefault.jpg

Silva Metodu ile Hayatınızı Değiştirin!

Kolay uygulanır;

Metot, bilimselliği kanıtlanan 16 zihin egzersizinden oluşur ve çok kolay uygulanır. Tüm kolay ve yalın olan şeylerin daha etkileyici olduğu gibi Silva Metodu da etkileyicidir. Son derece kolay uygulanan ve pratik olan bu metodu yaşamınıza geçirdiğiniz zaman mutlaka sonuç alırsınız.

Temeli Neye Dayanır
Silva Metodu; nasıl düşünmeniz gerektiğini, inançlarınızı ve hayat deneyimlerinizi etkileyen davranışlarınızı temel alır.
Silva Metodu’nun amacı; sizlere beyninizi nasıl daha fazla kullanabileceğinizi ve zihninizin gizli kalmış yeteneklerini nasıl geliştirebileceğinizi öğretir. Aynı zamanda insan doğasında var olan potansiyelinin uyandırılıp gelişmesini sağlar. Eğitimde hipnoz dili kullanılarak oto-hipnoz öğretilir.

Mutluluğunuzun Anahtarı Sizdedir;
Düşüncelerinizi kontrol etmeyi başardığınızda, yaşamınızı bilinçli bir şekilde biçimlendirerek daha mutlu olursunuz.
Kaderinizi kendi ellerinizle biçimlendirirsiniz;
Nasıl mı? Seçimlerinizle.

Nasıl mı? Düşüncelerinizle.
Nasıl mı? Zihninizle.
Hiçbir şey imkansız değildir. Zihnimizle mucizeler gerçekleştiriyoruz ve bunu bir tek biz insanlar yapabiliyoruz. İşte bu nedenle diyoruz ki, yaşamın tüm sorumluluğu bizim elimizdedir.

Gizli kalmış “Duyum ötesi Algılama, Yönlendirme, Tasarlama” yeteneğinizi Silva Metodu’yla geliştirebilirsiniz.
Başarının Anahtarı

Silva Metodu ile “Odaklı Düşünme” eğitiminin başarı anahtarı, sizin tüm potansiyelinizi ortaya çıkarmanıza engel olan kısıtlayıcı inançlarınızdan arındırarak, enerjik, canlı ve güçlü bir düşünce sistemi oluşturmanıza yardımcı olmasından kaynaklanır. Dinamik bir eğitimdir. 16 adet aşamalı uygulanan her bir teknikle, kişinin inanç ve güven duygusu tetiklenerek zihnini kontrol edebilme yeteneğinin arttığını deneyimleyerek algılaması sağlanır. Program ilerledikçe, uygulamalarla, kişi adım adım odaklanma yeteneğinin yükseldiğini, zihnine gelen bilgilerin arttığını, düşüncesinin genişlediğini fark eder. Bunun sonucunda da kişi sorunlarını daha kaliteli ve yaratıcı fikirlerle çözebileceğini algılar.

Bu dinamik eğitim sonucunda kişiler;

•Birkaç saniye içinde tamamen rahatlamayı,
•Bilinçaltlarında kayıtlı pek çok kısıtlayıcı inançlarını tanımayı ve bunları değiştirmeyi,
•kişisel iyileştirme güçlerini harekete geçirerek tüm stres kaynaklı sağlık sorunlarından kurtulmayı,
•Doğru kararlar almayı,
•Sigara, alkol, fazla yemek yeme gibi istenmeyen alışkanlıklarını değiştirmeyi,
•Varsa, yıkıcı duygu ve davranış kalıplarından arınmayı,
•İlişkilerinde daha etkili olmayı,
•Hedeflerine daha kolay ulaşmayı, arzu ettikleri sonuçları elde etmeyi,
•Zihinsel kapasitelerini arttırmayı,
•Belleklerini güçlendirmeyi ,
•Sorunlarına gerçekçi ve yenilikçi çözümler getirmeyi,
•Uyku sorunlarından tamamen kurtulmayı ve kaliteli uyumayı,
•Yaratıcılık becerilerini geliştirmeyi,
•Zamanlarını doğru kullanmayı
•Motivasyonlarını arttırmayı,
•Daha olumlu bireyler haline gelmeyi,
özetle, hayatlarını kendi kontrolleri altına almayı ve evrensel boyutta yaşam kalitelerini arttırmayı başarırlar.

16 zihin egzersizinden oluşan Silva Metodu™ Temel Eğitim Serisi Semineri beynin, hayal gücü ve imgelerle işlevsel olduğu Alfa seviyesinde gerçekleşir. Ancak, insanların büyük çoğunluğu (% 95’i) bu seviyede uyuduğu için, Alfa seviyesinde bilinçli kalarak beyinlerinin sağ yarımküresinde işlevsel olamazlar. Bu nedenle sorunlara çözüm bulmaya en uygun seviye olan Alfa seviyesinde, beynin bu muhteşem işlevselliğinden yararlanamazlar.

Odaklı Düşünme bir Silva Metodu programıdır. Silva Metodu ile Odaklı Düşünerek, Algılamayı Geliştirir ve Yenilikçi çözümler üretirsiniz.

Gelişmiş Düşünme Yeteneği Neden önemlidir?
Yaptığınız her şey bir düşünce ile başlar. Eğer yeni bir hedefe ulaşmak için eski düşünce alışkanlığınız ile yola çıkarsanız, başarı şansınız sadece bir olasılıktır. Yeni fırsatları yakalamak ve başarmak için yeni bir düşünce sistemi gerekir.

Zaman değişiyor ve bu değişim çok hızlı bir şekilde oluyor. Sizler de bunun farkındasınız. Günümüzde kişinin başarılı olabilmesi, yeni şartlara uyum sağlama yeteneğine bağlıdır. Doğada güçlü olan değil, esnekliğe sahip, eskiyi geride bırakarak yeniyi kabul eden organizmalar hayatta kalır.

Çağdaş bilimsel verilere göre, sıradan bir insan zihnini herhangi bir düşünceye 6 -11 saniyeden fazla odaklayamıyor. Harvard üniversitesi araştırma sonuçlarına göre kişinin hedeflerine ulaşamamasının en önemli nedeni de bu sayılır.

1.Geçici bir düşünce, programlanamaz.
2.Sürekli başka düşüncelere kayan bir zihin programlanamaz.
3.Kısıtlayıcı inançlar nedeniyle engellenen bir düşünce programlanamaz.
4.Olumsuz düşünceler, kaygılar ve düşük özgüven, düşünceyi iptal ederek programlanamaz hale getirirler.
Zihnimiz bir düşünceyi programlayabilmek için en az 30 saniyeye ihtiyaç duyar.
Silva Metodu ile Odaklı düşünme teknikleri size bu anlamda yardımcı olur.

16 Zihin egzersizi uygulanarak şemada belirtilen ilk iki ana hedefe kademeli olarak ulaşılır:

1.Belli bir düşünce üzerinde daha uzun süre (en az 30 sn.) odaklanmayı sağlamak,
2.Algılamayı geliştirmek ve güçlendirmek

Silva Metodu ile Odaklı Düşünme beynin sınırsız olanaklarını değerlendirmek için yapılan en çağdaş ve en etkin zihinsel eğitim metodudur.Eğitim, hayatlarını kendi kontrollerine alarak, arzu ettikleri sonuçları ‘üretmek’ isteyen kişiler içindir.“Silva Metodu, yapmayı arzuladığınız değişiklikleri hayata geçirebilmeniz için kullanacağınız bir ‘araç’tır. Kesinlikle tavsiye ederim.” Dr. Wayne Dryer, Psikolog – Yazarİlk dört egzersizle katılımcılar ilk olarak, beyin dalgalarını yavaşlatarak Alfa seviyesine girmeyi ve bu seviyede uyumadan, bilinçli kalarak beynin sağ yarımküresinde işlevsel olmayı öğrenirler. Böylece beden ve zihin rahatlar ve stres kontrolü sağlanır.İkinci dörtlüde ise, sorun çözümünde kullanılacak etkin bilgi sentezi mekanizması, diğer bir ifadeyle hayal gücü devreye geçirilir. Geçmişte olup bitenler bize bilgi sağlar. Mantık, elde edilen bilginin çözümlemesini yapar. Ancak yapılması gerekenler ile HAYAL GÜCÜ ilgilenir. Kararlar, sorunlara çözüm bulmaya en uygun seviye olan Alfa seviyesinde beynin bu muhteşem işlevselliğinden yararlanılarak verilir.Bir sonraki dört egzersizle, seçilen çözümlerle beyin programlanır ve yaratıcılık geliştirilir.Son dört egzersizde ise, sezgiler geliştirilir ve güçlendirilir. Sezgiyi geliştirme teknikleri eğitimi sonucunda kişiler, beyinlerinin düşünce dalgaları alıcısı ve vericisi olmaktan öte, duyum ötesi bilgileri de kullanabilecekleri ve bu bilgileri etkileyerek değiştirebilecekleri konusunda farkındalık kazanırlar. Beynimiz gelişmiş bir bilgi ağıdır – bir Internet’tir. Kaydedilmiş bilgilerin ötesinde de bilgi verebilir. Beynin işleyiş şekli sayesinde özgün düşünce yaratabilir, sorunlara gerçekçi ve yenilikçi çözümler getirebilir. Başarıyı engelleyen kısıtlayıcı inançlardan kurtularak, geçmişe bağımlı kalmadan, yenilikçi ve yaratıcı kararlar alınabilir. Başarılı kişiler, geniş bir algılama yeteneğine sahip olan kişilerdir.

Zihinsel Ekran, Zihin Aynası ve Laboratuvar gibi tekniklerle, zihnin bir düşünceye odaklanmasını sağlarız. Tekrar edilen olumlu telkinler, kısıtlayıcı inançların değiştirilmesi için yapılan teknikler, olumsuz sözcük ve tümcelerin belleğimizden silinmesiyle başarılan zihinsel temizlik, düşünceleri hayata geçirmek için gerekli olan bağlantıların zihin tarafından kolayca yapılmasına ve bu yolda bulunan engellerin ortadan kaldırılmasına yardımcı olur. Rüya Kontrolü, Üç Parmak ve Bir Bardak Su Tekniği ile Laboratuvar ve Danışmanlar, zihnimizin ‘dosyalarını’ açmak ve başarılı olmak için gerekli bilgileri toplamaya yarayan ‘anahtarlar’dır.

Odaklı Düşünme eğitimlerinde katılımcıların öğrendiği ilk şey, beyin dalgalarını yavaşlatarak alfa seviyesine girebilmek ve bu seviyede bilinçli kalarak beynin sağ yarımküresinde işlevsel olmaktır.

Yukarıda söylediklerimize üç sözcük ekleyerek eğitimin içeriğini daha net anlatabiliriz. Bu sözcükler şunlardır:

DENGE – UYUM – SPİRİTÜELLİK
DENGE; günlük yaşamda tatmin olma arayışıdır. İnsanın stres ve endişeyle baş ederek hedeflerini gerçekleştirmesinden doğan bir ruh halidir.
UYUM; kendi olanaklarını hayata geçirerek yaşamaktır. Şimdiyi, bugünü yaşamaktan geçer. Zihin, beden ve ruh bütünlüğü ve bunların eşit şekilde tatmin edilmesidir.
SPİRİTÜELLİK; duyumlarla algılanabilen her şeyde sevgiyi hissetmek ve Yüksek Zekayı keşfetmektir.

Bu konuyu yazdır